Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Onarmaya Çalışmak mı, Yıkıp Yeniden Başlamak mı?

KKELEBEKK

Yönetici
Üyelik
23 Eki 2010
Konular
466
Mesajlar
13,435
Reaksiyonlar
173
[FONT="Tahoma"]Kumdan bir kale düşünün. Çevresine güzel su kanalları yapmış, hendekler kazmışsınız.

Yalnız öyle bir yere inşa etmişsiniz ki kalenizi, dalgalar güçlendikçe önce su kanalları doluyor, sonra heybetli surlarınız tuzlu suyun ellerinde giderek erimeye başlıyor.

Sizse elinizde küçük plastik kovanız, sahilden topladığınız kuru kumlarla surları onarmaya çalışıyorsunuz. Yaptığınız yamalar, bir sonraki dalganın darbesiyle çirkin şekiller almaya başlıyor.

Küçük plastik kovanızla habire koşturup duruyorsunuz. Kan, ter ve panik içinde!..

O kadar odaklanmışsınız ki "onarmaya", bu yıkımın artık sizin kontrolünüzde olmadığını göremiyorsunuz.

Oysa bir dursanız, durup da yukarıdan baksanız kaleye, çamur haline gelmiş surlara ve dalgalara; onarmaya harcadığınız sürede yepyeni bir kale inşa edebileceğini göreceksiniz. Denizin biraz ötesinde, yeni bir başlangıç yapabileceksiniz.

Yaşam da birçoğumuz için böyle geçip gidiyor.

Katlanamadığımız bir işimiz, sevmediğimiz bir çalışma ortamımız ya da gururumuzu inciten bir yöneticimiz oluyor bazen.

"Alışmaya" çalışıyoruz. İncinen yerlerimize her gün küçük yamalar dikiyoruz.

Ertesi gün sökülüyor yamalarımız, yara bere içinde, delik deşik, yorgun argın dönüyoruz evlerimize. "İşimi sevmiyorum ama dayanmak zorundayım!" diyoruz. Her şeyi bırakıp düşlerimizin peşinden gitmek, bir lüksmüş, şımarıklıkmış gibi görünüyor gözümüze. Öyle ki utanıyoruz da bazen, gitme düşlerimizden!

Parasal anlamda risk alalım ya da almayalım; "Çevrem ne der? Yıllardır çalışıp aldığım teriflerim ne olur?" kaygılarımız, hırslarımızdan ve profesyonel (!) değerlerimizden vazgeçemeyişimiz ve daha birçok neden bile bizi yeni başlangıçlardan alıkoyabiliyor.

Aynı durum ilişkiler için de, bitmiş ama süregelen evlilikler için de, hani o hep gidip yerleşmek istediğimiz huzur dolu sahil kasabası için de geçerli; değil mi?

Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?

Hayatınızdaki bazı kumdan kaleler, denize karışmayı çoktan hak etmedi mi?

Alıntı[/FONT]
 
Bazen bir şeyi onarmak için, önce tamamen yıkmak gerekmez mi?
******************

Geçmişte yıktığınız yada yıkılan kumdan kalelerin tekrar tekrar yapılamayacağını burda güzel ifade etmişler..
öleyse bundan sonra karşınıza çıkacak kişilere kumdan kaleler değil, gerçek kaleler inşa etmeli, eski yaraları
kaşıyıp kaşıyıp kanatmamalı, merhemini bulduğunda sıkı sıkı sarılmalı, geçmişini taşımamalı..o çevreden uzaklaşmalısınız...
 
Üst Alt