Otistik Çocuklar Gündem Olmuşken, Taşlar da Uslu Durmaz ki!
Hür Bakış/Melek Kalem
Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı sosyolog Fehmi Kaya’nın otistik çocuklarla ilgili şu sözleri medyada fazlasıyla tepki görmüş:
" Beyinlerinde inanç alanı, Allah alanı, gelişmemiş. Onun için ibadet etmeyi, Allah’a inanmayı bilmiyorlar. Otistik çocuklara uygulanacak farklı terapi yöntemleriyle, çocukta farkındalık yaratmak gerekiyor. Bu farkındalığın içinde bir duyularının iyi gelişip karşısındakiyle empati kurmayı öğrenmesi gerekiyor. Normal insanların yaptıklarını neden yaptığını öğrenmesi gerekiyor. Bunun sonucu olarak da bir yaratan olduğunu insanların buna inanıp ibadet ettiğini anlaması, kavraması, içselleştirmesi gerekiyor. Böylece beyinlerinde inanç alanı oluşturulabilir."
Aslında bana göre Fehmi Kaya'nın sözleri büyük bir kesim tarafından tepkiyle değil de ilgiyle karşılanmış. Bu haberi okuyanların zihinlerini harekete geçiren anahtar sözcükleri hangi konu için kullanırsanız kullanın bu ilgiye/tepkiye mazhar olacaktır.
Kaya'nın sözlerindeki anahtar sözcükler şunlar: Ateizm, İslam, otizm, inanç alanı, doğuştan ateistlik, ateizmin inanca dönüştürülmesi.
Bunların arasından otizmi silelim. Geriye kalan sözcükler bu habere olan ilginin nedenlerini daha net ortaya koyacaktır. Niye aradan otizmi çıkarıyorum peki? Hatta sadece otizmi değil isterseniz otizmle birlikte akla gelen engelliliği de çıkarayım aradan. Tabi bu iki sözcük yerine de “iktidar”ı yerleştireyim.
Evet, haberimizde ilgi/tepki odağı olan yeri işte şimdi bulduk. Kaya'nın söylediklerinde iktidar mantığının izleri vardı. Bu yüzden haberi okuyanların zihinlerinde şu yorumlar oluştu:
“Hah bakın, İktidar ateizme nasıl karşı!”, “ İktidar, sadece inançlı nesiller görmek istiyor!”, “ İktidar, ateistliği hastalık olarak görüyor.”, “ İktidar, ateizmi kabullenmiyor, dışlıyor.”, “ İktidar, dini kaygılarla bilime müdahale ediyor!”, “ İşte bakın, gördünüz mü? Din denen afyonu bilime de bulaştırıyor bunlar!” …
Haberi okuyanları kızdıran asıl sebepler işte yukarıda saydıklarımdan ibarettir. Yani ateistlerin ötekileştirilmesi, çocukların daha küçükken devlet eliyle dini eğitime yönlendirilmesi, belli bir inancın milli eğitimle dayatılması…
İnsan haklarıyla bağdaşmayan dayatmacı bir mantığı elbette savunmuyorum. Elbette isteyen inanır, isteyen inanmaz. Bu konuda dayatmaya ve ötekileştirmeye tamamen karşıyım. Ne ateisti dışlama hakkınız vardır, ne de dindarı… Bu konulara girecek değilim.
…
Fark ettiniz mi? Habere konu olan “otizm” sözcüğünün çalınışını, otistik çocukların kayboluşlarını, haberden çıkarılışlarını?
Bu kelimeleri çıkardıktan sonra Kaya'nın sözlerini otizme, otistik çocuklara, engellilere gerek duymadan da tartışmaya devam edebilirdim. Sadece kör bir zihniyete tepki verebilirdim. Buradan, bağırır, çağırırdım da Fehmi Kaya’ya. Hiç anlamazdınız aradan otistik çocukları çıkardığımı, otizmi bu haberden kaçırdığımı…
Hay Allah, oysa bu haberin can alıcı yerinde olmalıydı otistik çocuklar! “Ufacık yaşlardaki çocuklara bile inanç dayatan iktidar, bakın otistiklere bile el atmış!” denmeliydi. Haberin can alıcı kısmı asıl bu sözdeydi, değil mi?
Ne cazip bir sunuş, ne cazip bir servis imkanı var haberde! Haksızlık var, doğru. Lakin gayet artistik bir haksızlık, gayet de kör bir zihniyet! Dikkat çekici, her vicdana hitap edici özellikte! Üstelik bu olaya verilen her tepki de gayet insani!
…
Oysa ben asla haksızlığa ve böyle kör bir zihniyete karşı tepki koyanları yargılamazdım. Samimiyeti hiçbir şekilde sorgulamazdım bu tür olaylarda. Haksızlığa karşı duruyorlar ve susmuyorlar diye sevinirdim hatta.
Şimdi samimiyeti sorguluyorum. İnsanların bu habere atlayışlarındaki tepkilerini gayet samimiyetsiz bulduğumu kimselerden saklayamıyorum üstelik.
…
Yazımın en başında bahsettiğim anahtar sözcüklerin şimdi de hepsini masadan atıyorum.
Masada sadece otizm ve engellilik kaldı artık.
Şimdi söyleyin baştaki diğer anahtar sözcükler olmadan sadece otizm ve engelliler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Engellilerin dışlanmışlığı ve engellilere yapılan haksızlıklarla ilgili olarak başka hangi tepkileri verdiniz/verebilirsiniz?
“Engellileri sevelim, kollayalım” ve “Tekerlekli sandalye bağışlayalım.” gibi vicdanı hedef alan tepkilerinizi sormuyorum tabi ki.
İktidarla baş başa bırakılan – tabii ki toplumun çoğunluğunun da iktidarla işbirlikçi olduğu- haksızlıklara ve dışlanmışlıklara konu olan “engellilerden/sakatlardan bahsediyorum.
Fehmi Kaya'nın haddini aşan sözlerinden daha haddi aşan sözlere tanık olan, sürekli devlet babanın mevzuatla dolu kolları arasında savunmasız bırakılan, sivil savunma alanları bile olmayan engellilerden…
Her sivil, her alanda herkes için ses çıkarırken; her sivilin görmediği, duymadığı, yan yana bile durmadığı, yalnız ve ezilen büyük bir topluluktan…
Okullardan, sosyal hayattan, iş hayatından, doğal alanlardan, mekânlardan, yollardan, gerçek yaşama dair ne varsa her şeyden koparılmış, sanal dünyalara hapsedilmiş sanal ruhlardan!
Evet, onların ruhlarında bir alan kayboldu: İçeriğiyle birlikte tüm gerçek yaşam alanları!
Çünkü bu yaşam alanları, toplumun geneli tarafından işgal edildi!
…
Hazır, “Otizm, ateizmin başka bir versiyonudur.” sözüyle medya çalkalanırken, herkes yönünü bu vesileyle biraz da olsa engellilere dönmüşken ben de boş durmayım dedim…
Attığım taş isabet ettiyse ne mutlu!
Hür Bakış/Melek Kalem
Adana Otistik Çocuklar Sağlık ve Eğitim Derneği Başkanı sosyolog Fehmi Kaya’nın otistik çocuklarla ilgili şu sözleri medyada fazlasıyla tepki görmüş:
" Beyinlerinde inanç alanı, Allah alanı, gelişmemiş. Onun için ibadet etmeyi, Allah’a inanmayı bilmiyorlar. Otistik çocuklara uygulanacak farklı terapi yöntemleriyle, çocukta farkındalık yaratmak gerekiyor. Bu farkındalığın içinde bir duyularının iyi gelişip karşısındakiyle empati kurmayı öğrenmesi gerekiyor. Normal insanların yaptıklarını neden yaptığını öğrenmesi gerekiyor. Bunun sonucu olarak da bir yaratan olduğunu insanların buna inanıp ibadet ettiğini anlaması, kavraması, içselleştirmesi gerekiyor. Böylece beyinlerinde inanç alanı oluşturulabilir."
Aslında bana göre Fehmi Kaya'nın sözleri büyük bir kesim tarafından tepkiyle değil de ilgiyle karşılanmış. Bu haberi okuyanların zihinlerini harekete geçiren anahtar sözcükleri hangi konu için kullanırsanız kullanın bu ilgiye/tepkiye mazhar olacaktır.
Kaya'nın sözlerindeki anahtar sözcükler şunlar: Ateizm, İslam, otizm, inanç alanı, doğuştan ateistlik, ateizmin inanca dönüştürülmesi.
Bunların arasından otizmi silelim. Geriye kalan sözcükler bu habere olan ilginin nedenlerini daha net ortaya koyacaktır. Niye aradan otizmi çıkarıyorum peki? Hatta sadece otizmi değil isterseniz otizmle birlikte akla gelen engelliliği de çıkarayım aradan. Tabi bu iki sözcük yerine de “iktidar”ı yerleştireyim.
Evet, haberimizde ilgi/tepki odağı olan yeri işte şimdi bulduk. Kaya'nın söylediklerinde iktidar mantığının izleri vardı. Bu yüzden haberi okuyanların zihinlerinde şu yorumlar oluştu:
“Hah bakın, İktidar ateizme nasıl karşı!”, “ İktidar, sadece inançlı nesiller görmek istiyor!”, “ İktidar, ateistliği hastalık olarak görüyor.”, “ İktidar, ateizmi kabullenmiyor, dışlıyor.”, “ İktidar, dini kaygılarla bilime müdahale ediyor!”, “ İşte bakın, gördünüz mü? Din denen afyonu bilime de bulaştırıyor bunlar!” …
Haberi okuyanları kızdıran asıl sebepler işte yukarıda saydıklarımdan ibarettir. Yani ateistlerin ötekileştirilmesi, çocukların daha küçükken devlet eliyle dini eğitime yönlendirilmesi, belli bir inancın milli eğitimle dayatılması…
İnsan haklarıyla bağdaşmayan dayatmacı bir mantığı elbette savunmuyorum. Elbette isteyen inanır, isteyen inanmaz. Bu konuda dayatmaya ve ötekileştirmeye tamamen karşıyım. Ne ateisti dışlama hakkınız vardır, ne de dindarı… Bu konulara girecek değilim.
…
Fark ettiniz mi? Habere konu olan “otizm” sözcüğünün çalınışını, otistik çocukların kayboluşlarını, haberden çıkarılışlarını?
Bu kelimeleri çıkardıktan sonra Kaya'nın sözlerini otizme, otistik çocuklara, engellilere gerek duymadan da tartışmaya devam edebilirdim. Sadece kör bir zihniyete tepki verebilirdim. Buradan, bağırır, çağırırdım da Fehmi Kaya’ya. Hiç anlamazdınız aradan otistik çocukları çıkardığımı, otizmi bu haberden kaçırdığımı…
Hay Allah, oysa bu haberin can alıcı yerinde olmalıydı otistik çocuklar! “Ufacık yaşlardaki çocuklara bile inanç dayatan iktidar, bakın otistiklere bile el atmış!” denmeliydi. Haberin can alıcı kısmı asıl bu sözdeydi, değil mi?
Ne cazip bir sunuş, ne cazip bir servis imkanı var haberde! Haksızlık var, doğru. Lakin gayet artistik bir haksızlık, gayet de kör bir zihniyet! Dikkat çekici, her vicdana hitap edici özellikte! Üstelik bu olaya verilen her tepki de gayet insani!
…
Oysa ben asla haksızlığa ve böyle kör bir zihniyete karşı tepki koyanları yargılamazdım. Samimiyeti hiçbir şekilde sorgulamazdım bu tür olaylarda. Haksızlığa karşı duruyorlar ve susmuyorlar diye sevinirdim hatta.
Şimdi samimiyeti sorguluyorum. İnsanların bu habere atlayışlarındaki tepkilerini gayet samimiyetsiz bulduğumu kimselerden saklayamıyorum üstelik.
…
Yazımın en başında bahsettiğim anahtar sözcüklerin şimdi de hepsini masadan atıyorum.
Masada sadece otizm ve engellilik kaldı artık.
Şimdi söyleyin baştaki diğer anahtar sözcükler olmadan sadece otizm ve engelliler hakkında neler söyleyebilirsiniz? Engellilerin dışlanmışlığı ve engellilere yapılan haksızlıklarla ilgili olarak başka hangi tepkileri verdiniz/verebilirsiniz?
“Engellileri sevelim, kollayalım” ve “Tekerlekli sandalye bağışlayalım.” gibi vicdanı hedef alan tepkilerinizi sormuyorum tabi ki.
İktidarla baş başa bırakılan – tabii ki toplumun çoğunluğunun da iktidarla işbirlikçi olduğu- haksızlıklara ve dışlanmışlıklara konu olan “engellilerden/sakatlardan bahsediyorum.
Fehmi Kaya'nın haddini aşan sözlerinden daha haddi aşan sözlere tanık olan, sürekli devlet babanın mevzuatla dolu kolları arasında savunmasız bırakılan, sivil savunma alanları bile olmayan engellilerden…
Her sivil, her alanda herkes için ses çıkarırken; her sivilin görmediği, duymadığı, yan yana bile durmadığı, yalnız ve ezilen büyük bir topluluktan…
Okullardan, sosyal hayattan, iş hayatından, doğal alanlardan, mekânlardan, yollardan, gerçek yaşama dair ne varsa her şeyden koparılmış, sanal dünyalara hapsedilmiş sanal ruhlardan!
Evet, onların ruhlarında bir alan kayboldu: İçeriğiyle birlikte tüm gerçek yaşam alanları!
Çünkü bu yaşam alanları, toplumun geneli tarafından işgal edildi!
…
Hazır, “Otizm, ateizmin başka bir versiyonudur.” sözüyle medya çalkalanırken, herkes yönünü bu vesileyle biraz da olsa engellilere dönmüşken ben de boş durmayım dedim…
Attığım taş isabet ettiyse ne mutlu!