Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Plastik Sanat Biçimleri [Bilgi]

Sanat

Yeni Üye
Üyelik
20 Eyl 2007
Konular
1
Mesajlar
17
Reaksiyonlar
0
Görsel sanatlar için de yer alan tüm teknikler ve temel sanat eğitimi ile ilgili öğrenmek istediğiniz plastik sanat ilke ve elemanlarını bu bölüm de öğrenebilrsiniz.Süreç içerisin de sorularınızın cevaplarını bulabileceksiniz


Resim Öğretmeni olarak elimden geldiği kadar yardımcı olmaya gönüllüyüm.Teşekkür ederim.
 
Merhaba halecim,

Benim ilk sorum şu olacak....

Resim yapmanın ilk temeli “karakalem” midir?

Karakalem olmadan biran önce boyalara geçip renklerle haşır neşir olamaz mıyız?

Teşekkürler
 
İlk öğemiz

Merhabalar,Oya hanım..
Resim çalışmaların da başarılı olabilmek için,2 boyut ve 3 boyut nedir,bilmek ve uygulamalı olarak üretken olmak çalışmak gerekir...

Plastik öğelerin ilk basamağı çizgi olduğu için,desen bilgisi almamız gerekir.Karakalem tekniği ile ,kağıt üzerindeki komposizyonumuzu ne kadar güçlü kurabilirsek,bundan sonraki teknikleride kolay kullanabilir,komposizyonda da başarılı olabiliriz.

Aksi halde renk bilgimiz de çok iyi değilse hayal kırıklığına uğrayabilir,yeteneğimiz de olmuş olduğu halde çalışma isteğimizi de yok etmiş oluruz.

Karakalem tekniği ilk basamaktır.uygulayabilme kazanımı gerekir.İLK BAŞTA SIKICI DA OLABİLİR AMA,SABIRLA BU AŞAMAYI GEÇMELİYİZ.
 
Hale hanım soruyu Hanımeli sormuştu aslında. :wink: Böyle bir başlığın açılmasına Sanemle biz karar verdik ama ilk soru Hanımelinden geldi. Açıkçası iyikide karar vermişiz böyle bir başlığın açılmasına. Merak ettiğimiz çok şey var çünkü. Ben de soyut resimle ilgileniyorum ruhun tuvale yansıması bana daha cazip geliyor. Benim sorum şu soyut resim sizce özgürlük müdür? Yoksa onunda kuralları var mıdır? Varsa bu kurallar nelerdir soyutta nelere dikkat etmeliyiz? Umarım sorularımızla sizi yormayız.
 
Oya hanım..herşeyden önce ilginize çok teşekkür ederim.Çok güzel bir soru.Çok güzel.Düşündüğümüz sürece yaşarız...düşünmek hiç bitmez,değil mi soyut resim de öyle...Bitmiyor.

Soyut resim de eserin arka yapısı vardır ki bunu vurgulama bir süreçten sonra gerçekleşebilir.Eserin arka planını öğrenme dönemini sağlıklı bir şekilde atlatabilirseniz,Frida gibi,eskizler çizerek,ya da yazarak...yapacağınız soyut resmin ön yapısını hazırlamış olursunuz.

Peki arka yapı nedir?Bilmemiz gereken plastik öğeler var.Bunlar LEKE,DOKU,RENK,BİÇİM,ORAN-ORANTI..vs,uzayıp giden ölçütlerdir.Sonrasın da sizin yorumlama kabiliyetiniz,komposizyonu kurgulayabilme yeteneğiniz bilgilerinizle birleşirse çok iyi bir soyut resim sanatçısı olabilirsiniz.

Yaratıcı süreç her sanatçıda farklıdır.Sabırla herşey mümkün.Yaratıcılığın yüde 51 'i bilgidir.Gözlem ve Bilgi:)

Görmek yaratıcılığın başalngıcıdır.MATİSSE
 
Hale hanım anladığım kadarıyla soyut resim öncesi bir plan yapmak gerekiyor. Ben soyut resim çalışmalarında önceden şunu resimlemeliyimle yola çıkmıyorum açıkçası. Tuvalime boyalardan işleyen dokunun verdiği anlamdan yola çıkarak resmimi yaratıyorum. Soyutta böyle bir teknik varmıdır bilmiyorum ama kendi yarattığım bir tarz. Hoş bu aralar buna fırsatta bulamıyorum ama renklerle yola çıkıyorum. Böyle bir çalışma hakkında neler yapabilirim bu konuda neler düşünüyorsunuz? Yeniden resim yapmaya başlarsam fikirlerinizi de eklemek istiyorum çalışmalarıma. Şimdiden teşekkürler.
 
Resim sanatına olan ilginizi anlamıştım.Çalışmalarınızın olduğunu bilmiyordum.Çok mutlu oldum ve çalışmalarınızı bıraktığınız yerden devamını dilerim.Bunun için elimden gelen estetik yardımlara da elimden geldiğince yapmaya çalışırım.

Öncelikle bazı sorularım olacak:Tuval üzerinde biçimsel öğelere yer veriyor musunuz?Farklı materyel denemeleriniz oldu mu?Ürettiğiniz çalışmaların renk bütünlüğü nedir(nasıl renkler,neler bunlar,hangi renkler)
Çalışmalarınızı tanımlarken SOYUT ifadenin dışında daha farklı nasıl tanımlayabilirsiniz?çalışmalarınızı görmek size de uygunsa estetik eleştiri de bulunmak isterim.

Olabilecek yeni çalışmaalrınız için bazı verilere ihtiyacım var.Anlatım tarzınızdan çalışmalarınızın EXPRESYONİST(Anlatımcı)tarzı ifade ettiğini yakaladım.Renk bütünlüğü olarak,expresive ressam Shagall ın eserlerini incelemenizi öneririm.Çalışmalarınızda sembolere de yer veriyorsanız Kandisky olabilir.

Daha objektif olabilmem için resimlerinizi de bu form da paylaşırsanız,daha tatminkar cevaplar verebilirim.Elimden geldiğince yardımcı olmak isterim.Başarılar dilerim
 
Öncelikle ilginize teşekkürler Hale hanım. Yaptığım teknik hakkında şöyle bilgi verebilirim. Tabii bu teknik midir, yoksa benim kendi yarattığım bir biçim midir, bu tarz bir çalışma var mıdır bilemiyorum. Artık siz bilgilendireceksiniz.

Öncelikle Amerikan bezi, araç sprey boyaları ve yağlı boya kullanıyorum. Amerikan bezini mümkün olduğunca buruştuyor en kırışık hale getiriyorum. Ardından yere serip üzerine sprey boyaları sıkıyorum. Bu sıkma işlemini yaparken birden çok rengi yoğun bir şekilde kullanıyorum. Tekrar amerikan bezini boyalar kurumadan kırıştırıyorum. Ve gererek tuval halinde rahat çalışabileceğim bir yere asıyorum. üzerinde bazen saatlerce, bazen günlerce bazende anlık kararla ne görüyorsam bu sefer onu yağlıboya ile şekillendirip anlatıyorum. Bunu yaparken başka araçlarda kullanıyorum yeri geldiğinde. Örneğin ip yada süpürge çöpü. Yaptığım resimlerde ki şekillerde daha netlik sağlıyor bu yardımcı araçlar. Kısaca yaptığım çalışma bu. Soyut olarak nitelediğim bir çalışma. Çünkü tamamen kendi düşlerimden ve gözlemimden oluşan şeyleri resme döküyorum. Çıkan şey somut olsada bir hayalin yansıması olduğu için ben soyut diyorum. Tabi siz ne dersiniz bilmiyorum. Uzun zamandır hiçbir şey yapmıyorum belki bu vesileyle yeniden başlarım kim bilir.
 
oya hanımm
anlattıklarınızdan benim anladıgım yeni bir akım yaratmışsınızz OYAİZM :D
RESİMLERİ GÖRMEDENDE BİRŞEYDENİLİRMİ BİLMİYORUMM
içinizden geldigi gibi renklerle oynuyorsunuzz benim anladıgım bu
bunu yapmak içindee çoook iyii renk bilgisi gerekli kanımcaa
ben soyut resimi kişiye özel bir resimm olarak görüyorum dogru yanlış neyse fazlada bilgimm yok zatenn
ama yaptıgınız sizi mutlu ediyosa gerisi hikaye bence
yeniden başlayın ve paylaşın bizlerle
 
Çok güzel.Çalışmalrınızda en azından yağlıboya,fırça ve tuval üçlüsünü bıraz kırmışsınız:)deneyerek ilerleyebilir ve kabul edilebilir çalışmalar çıkarabiliriz.2 sorum olacak yine,özürdileyerek:)


Bu tarz çalışma ortaya koymadan(keşfetmeden)önce nasıl bir tekn.ve nasıl çalışmalar üretirdiniz?Sizi bu tekniğe yönlendiren nedir?
Çalışmaları ortaya çıkartırken anladığım kadarı ile biçim kaygınız yok.Bu güzel birşey.Çok öğrencimiz vardır,herşeye kullanma yeteneği olduğu halde,cesaretleri yoktur...başlayamazlar.

Tekniğinizde yaratımınızın ilk aşamasında renkler-sprey boyalarla-,içinizen geldiği gibi,2.aşamasında da renklerin ortaya çıkarttığı bağımsız dalgalamaları fon rengi oluşturup,-dokuyuda-fon üzerinde çalışmayı seviyorsunuz.Güzel,ama ne kadar teknik ilerletici.

Çalışmalarınızın bir öncesi bir sonrakinden,ruhsal olarak değilde bıraz daha tekniği ilerletici olsa,daha çok çalışmak ve üstüne gitmek istersiniz..
PİCASSO,M.DUCHAMP,DALİ,FİKRET MUALLA...VS.Hayatlarında faklı dönemler geçirerek kendi tarzlarını oluşturup ,kalıcılığını sağlamışlardır.

Sizinki de, deneysel bir çalışma.Üzerinde kullandığınız materyellerinde ,tuval ve malz. olarak bir bütünlüğü olması gerek..süpürge çöpünü yapıştırmanıza gerek yok,zaten onun dokusunu fırçanızla verebilirsiniz..Materyalin yapısında ortaya koymak isteğiniz özgün bir anlatım varsa kullanın..Ve bunu izleyiciye verin.

Önce fonu oluşturarak çalışmaya başlamınız güzel..Sprey boya kullanmanız pratiklik ve sürecide azaltmanız sebep.kısa sürede iş çıkması sizin yaratım süreciniz ile ilgili.Bu tarzı koruyun .Daha fazla renk bilgisi ve farklı teknikleri üzerinde uygulayarak yeni bi çalışmaya başlayabilirsiniz.
Örneğin ameriken bezi olmasın... ya dA süpürge çöpü..Sizin kimyanız var.Bırakın biz de bunu görelim.Grafiticiler bu tarzı uygularlar..bezlerle ve kağıtlarla..çünkü amaç daha büyük fonu duvara oluşturabilmek.İnceleminizi öneririm.Minimalizm ile de bıraz ilgilenirseniz yardımcı olabileceğine inanıyorum.

Durmamamanız gerek.Yener beyin dediği gibi tekrar paylaşmak üzere.Kolay gelsin
 
Canımcım,

Burada gerek senin yazdıklarını gerekse diğer arkadaşlarımın yazdıklarını dikkatli bir şekilde okuyorum.

Seninle hafta sonları hariç sürekli beraber olduğumuzu bilerek bu soruları sana beraberkende sorabilirim ama bunun dışına çıkarak seni ve senin özelliklerini buradan keşfetmiş bir insan gibi benim de bazı sorularım olacaktır.

Bence adım adım gidelim.

Bir çok şey gördüm yazdıklarında.

Renk diyorsun, desen diyorsun, bir yerde insan anatomisi diyorsun... bir sürü bazılarını anladığım bazılarını anlamadığım şeyler söylüyorsun.

Farz et ki ben resme karşı çok ilgili biriyim ve bu anlamda bir yeteneğim olup olmadığını bilmiyorum. Biliyorsun benim ülkemde herkes müzisyendir, banyoda şarkı söylerken sesinin güzel olduğunu fark eden kişi kendisini müzisyen sınıfına sokabilir. Ama söz konusu resim olduğu zaman biraz durur insanlar. Kendilerini hemen ressam sınıfına sokmazlar.

Ya da şair sınıfına sokarlar da roman yazarı diyemezler mesela kendilerine.

Ben resme karşı ilgimi gerçekliğe dönüştürmek istediğimde yapmam gereken ilk iş ne olmalıdır?

Ressam olmayacağım kesin ama resim yapmak istiyorum. Atacağım ilk adım ne olmalıdır?

Bilgi bu anlamda önemliyse ve ben bu bilgileri bilmiyorsam öğreneceğim ilk bilgi ne olmalıdır?

Kısacası bu anlamda eğitim gören kişi sensin. Kuşkusuz uygulamayla yapılacak bir işi burada bizlere anlatmak kolay değidir ama herkesin anlayabileceği bir dille bizlere öğretsene canım dostum.

Burayı bir sınıf ortamı gibi düşün ve bizleri de öğrenmeye meraklı öğrenciler.

Hadi sınıf senin ilk derse girdin ve .......
 
Bir dönem resim yapmaya heveslendim... 16-17 yaşlarındaydım...

Tıpkı gitar çalmaya heveslendiğim gibi...

Gitar dersi aldığım hoca gitarı pena ile çaldırıyordu, bir de sürekli aynı şarkıyı...

Osman ağabeyim, evde mi evde mi?

Tanrım çin işkencesi gibiydi...

Gitar çalmaktan soğudum ve bıraktım...

Sonra resim dedim, renklerle oynamak güzeldir...

Başladım resim dersi almaya, resim derslerimde karakalemle başladı ve yine karakalemle son buldu...

Çünkü!!!
Sürekli ama sürekli kusana kadar karakalemle çizip duruyorduk...

Uzunca bir süre bu böyle devam etti...

Zamanın ve verilen paranın boşa gitmesine dayanamadım

Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ama ne???

Ya ben yeteneksizdim yada makus talihim karşıma yanlış eğitmenleri çıkarmıştı...

Bir şeylere yeteneğim vardı ama neye?

Kısa süreli sanat yaşamın böylelikle son buldu...

Gitarım odamın duvarında dekor...

Boyalarım ise çoktaaaaaaan çöpe gittiler...

Ama bütün bu yaşananlar beni sanattan soğutmadı...

Bir resme bakmaktan bir melodiyi dinlemekten de inanılmaz hazlar alabiliyorum...

Şimdilerde bir enstrüman çalamamak yada resim yapamamanın da eksikliğini
Sanatın başka bir dalıyla uğraşarak tamamlıyorum...

Ve onda da gerçekten başarılı olduğuma inanıyorum ;)
 
Teşekkürler yener. Oyaizm demek. :wink:

Hale hanım önce sorularınızı yanıtlayayım. Ben öğrencilik yıllarımda resim bölümü öğrencisiydim. Dolayısıyla bilirsiniz okullarda ki resim derslerini ve ilk yapılan çalışmaları. O zamanlarda pek derslerde verilenleri yapmıyordum. Bir insan tuvali, bir doğa resmi yapmak sanırım çokta beceremediğim şeyler olduğu için ilgimi çekmiyordu. Ödev diye bunları yerine getiriyordum kötü not almasamda ben kendimi bu konuda başarılı bulmuyordum. O ara divit ve çini mürekebe merakım başladı bu şekilde özgür birşeyler çıkardım ortaya. Sonrasında araba boyalarını keşfettim yağlı boya ile birlikte kullanarak ne yapılabilir diye düşündüm sonucuda böyle birşey oldu. Sanırım özgürce, kendini kasmadan birşeyler yapmayı sevdiğimden böyle birşeye yöneldim. Kısıtlama yok, a benzemedi bu ağaca şuna buna demeden renklerden çıkan kompozisyonu resimlemek. Çalışmayı böyle özetliyorum ben. Yanlız sanırım süpürge çöplerini ve ipi yanlış anladık. Onları yapıştırmıyorum. Örneğin resimdeki kompozisyonda inişler var ve benim bunu göstermem gerek o zaman ipi yağlı boya ile boyayıp resmdeki iniş çizgilerini iple yapıyorum. Daha keskin bir anlatım sağlıyor. Yani ipi yapıştırmıyorum. Süpürge çöplerini de karmaşa yaratmak için kullanıyorum. Boyanın içine batırıp sürüklüyorum tuvalde. Birde şunu belirteyim. Çıkan kompozisyon sonradan somutlaşıyor. Örneğin ilk çalışmanın ardından oluşan renk armonisinde ben bir insanın düşündüğünü, iç dünyasını görüyorum. O zaman fırça ve yağlı boya ile oraya bir hayali bir insan yüzü çiziyorum. Yani sadece renklerin karmaşası değil. İlerletmedim zaten benimkisi amatörce içimin bunaldığı anlarda bir çeşit kendi kendime terapi. Önerilerinizi dikkate alacağım yeni yapacağım resimlerde teşekkürler.
 
İlk ders:hanımeli ile başlamıştı:)

Eğitimci derste bir konu verir ,gözlem yolu ile bir obje ya da kişilerin kendilerini ifade edebileceği bir yem gönderir..Kişiyi tanımakla,naif olan çizgileri görerek o kişinin gelebileceği noktayı 5 aşağı 5 yukarı görebilirsiniz.

iLK ölçütümüz Çizgi.Öğrenciler için de 20 de 20 öğrenci çıkarmaktır amaç,20 de 1 değil.Kişi kendi hakkında, çizgi ile öğretmene tio veriyor zaten..

Sanal bir ortam da kullandığım ifadelere dikkat etmeliyim.Bu arada öğretemem ,öyle bir niyetim de yok.Keşke yapabilsem:)Elimden geldiğince rehber olmaya çalışacağım.

Müzelere gideriz,anlarız anlamayız..ne yaparız oralarda?....Bir eseri analiz edebilme yeteneğimiz varsa...bu öğretilmişse(ilköğretimde öğretiliyor artık.)çalışmalarımızı ilerletebilir,işlerimizin ne noktada olduğunu da bir bilir kişiye ihtiyaç duymadan eleştirbilir ve yargılayabiliriz.

Karakalem dersi ile 2-3 boyut,ışık,leke,doku ilişkisini nasıl verebiliyoruz?Komposizyonu kağıtta nasıl kurabiliyoruz?siyah beyaz etkiyi renkli görebiliyor muyuz ?Gözlemimiz ne kadar iyi,ne kadar iyi olabilir,amaç bu:)Bu 6-8 saatlik derste kendini gösterir.Bunu yapabiliyorsak renkli komposizyonlar kurmaya başlayabiliriz..Bu işin uygulama kısmı..teori kısmınıda önceden anlatmıştım.Öğrenci kendini ifade etmeye başladığı anda resimden zevk alır.Para versede..kaçmak istemez.Aksi taktirde kaybederiz ..

Önce temel sanat eğitimi almalıyız.Anlattıklarım temel sanat eğitimi için de yer alıyor.O eğitimi alamadan yetişkin bir insan da seramik heykel yapabilir ,ama ne yaptığını bilmeyerek.Bazen tesadüfen ürünler çıkarabilir ve ne kadar özgün olduğunu bilmeden.Anasınıfı grubuna seramik yaptırırız.Ama bilgi vermeden..orda amaç..el kaslarını gelişmesidir..Çamur ile 3 boyutu yapabilmek o kadar zor ki..çoğu ünlü ressamlar bile ellerine çamur aldıklarında ,o boyutu veremiyorlar..El kasları gelişen çocuk,Güzel resim çizebilir,yazı yazabilir..ilköğrenime hazır hale gelir.Artık kalemi tutabilir...eli kalem tutan birine de -YETİŞKİN-eline çamur veriyoruz.Süpriz:)Belki terapi,belki keyif..BİLGİ de varsa..o derse diyecek yok:)

Sizlerden gelen sorular çok geniş.Adante,o kadar güzel açıkladınki ,sorularını görselleştirebildim.Hepsinin cevabı var.ZAMAN:)

Hanımelin şansızlığını ,Oya hanımın da yaşamasını istemem,kişinin kendini gerçekleştirmesi çok önemli..Hanımeli bunun mücadelesini vermiş,gerçi.ÇOK GÜZEL MODEL,ÖZELLİKLE GENÇLER İÇİN.Deneyimlerinizi paylaşmak isterim.Oya hanımında (SİTEDE OLDUĞU GİBİ YENER BEY)eserlerini görmek isteriz.Ciddi meraklandırdınız beni.

İyi çalışmalar,başarılar.

3.derste görüşmek üzere.
 
Belki de çok genç olmanın tepkileriydi benimkisi...

Yapı olarak o zamanlar sabırsızdım...

Belki biraz daha sabretsem bugün bir “frida” olabilirdim :D

Anladığım kadarıyla oyanında karakaleme tahammülü yok ama yinede o pes etmemiş...

Benim yapamadığımı yapmış...

O karakalemi direk fırlatmış ve yüreğinin götürdüğü yere gitmiş....
Sevgili Oya çalışmalarını lütfen paylaş bizlerle...


Ama artı parantez şunu da hemen ifade edim...
İnatçı bir sanat sever olarak...
Resimde yeterince sabır gösteremesem de, ilerleyen tarihlerde
Grafik ve fotoğraf kurslarında sabır ve muvaffakiyet gösterdim....


Sanemcim
Heykelcilik ve seramikle ilgili de bir başlığımız olsun...
Ben çamurla oynamasını da çok severim...

Sevgili Hale hocam
Ben yine bir şey soracağım tabi sormayı becerebilirsem...

Şimdi bir objenin karşısında belli bir mesafede duruyoruz ve elimizde tabi yine bir karakalem var...

Ve kolumuzu elimizdeki karakalemi başparmağımızla dik bir şekilde işaret alarak objeye uzattık...

Tek gözümü kapattık ve objeye o şekilde baktık...

Orada neye bakıyoruz?

Neyin ölçümünü yapıyoruz?

Bu hareket resmin olmazsa olmazlarından mıdır?

Ben genelde bunu yaparmış gibi yapıp sonra yine kafama göre çizerdim de...

Sevgilerimle
 
Ya Nil,

Gerçekten çok iyi yazmışsın.

Ve kolumuzu elimizdeki karakalemi başparmağımızla dik bir şekilde işaret alarak objeye uzattık...

Tek gözümü kapattık ve objeye o şekilde baktık...

Orada neye bakıyoruz?

Neyin ölçümünü yapıyoruz?

Bu hareket resmin olmazsa olmazlarından mıdır?

Ben genelde bunu yaparmış gibi yapıp sonra yine kafama göre çizerdim de...

Epey güldüm buna. Ve çok haklısın. Burada seramik ve heykel bölümü de olmalı.

Atladığımız yok bunları ama zaman herşeyin bir zamanı var ve sanırım seramik ile heykele de artık bulaşma zamanı.
 
Elinize 4b veya 5b resim kalemleri verilerek karakalem yapmaya başlıyorsanız,sabırlı olamayabilirsiniz.Bu fuzen,kömür kalem ,herşey olabilir.Pastel ile bile aynı dokuyu verebilirsiniz.Farklı tekniklerle karakalemi başarabilirsiniz.Bence siz sabır göstermişssiniz bence.Eğitimciniz sizi nasıl yönlendireceğini bilememiş.

Ölçü almak demek...objeyi ölçmek ve kağıdı ölçmek demektir.Masanın üstündeki komposizyonu görmek için,aradaki hava perspektifini,açısını da görüp bu mesafeyide hissettirmek gerekir.Bu ölçüyü detaylıca anlaatcağım.Keşke ölçü almayı başarabilmiş olsaydınız..çok başka noktalara gelmiş olabilirdiniz.Ölçü almayı biraradayken ,size gösterebilirim.Bumuymuş diyeceksiniz.Tekrar karakaleme başlayabilirsiniz hatta.

Anlatım diliyle bunu teknik olarak başarabileceğimi sanmıyorum.Bunlara oran-orantı deriz,prepozisyon,rakursi diyebilmemiz için bterimler diğer sanat alanlarında d ailgileniyorsanız karşınıza çıkacaktır.

Herkes güzel sanatlarla ilgilenebilir.Herkes plastik santlarla ilgili-resim,seramik,grafik,heykel -çalışmlar üretmek isteyebilir.Amatör ama profesyonel;ne olursa olsun pat diye elinize çekici alamazsınız, ya da çamuru...bazı kavram bilgileri ile,temel bilgilerdir bunlar,uygulama ile beraber yürürler.bilemiyorum ,ama UMARIM ANLATABİLİYORUM.



Grafik ve fotoğrafçılık konusunda konuşmak üzre.
 
Sayın HANIMELİ

Grafik çalışmaları için bir sembolle bin mesaj içerebilecek görüş açısına sahip olmak gerek.bu da bir yaşatan sonra zaten oturuyor.Bu çalışmalar için çekirdek sanat atelyeleri var ,size çok yardımcı olacaklardır.Hatta tekrar resme başlamanıza yardımcı olacaklardır.sitesini ziyaret etmelisiniz ve üye olmalısınız. www.cekirdeksanat.com

Fotoğraf çalışmamaları için zaman içinde zamsızlığa...anı yakalayabşlme profesyonelliğine ulaşmanız,bıraz da maddi yönü ağır..bunu kabul edebiliyor olmanız gerekiyor.Orda da siyah beyaz çekimlerle başlayabilirsiniz,hatırlatırım.

ilk derslerde makinenin teknik olarak çalışmasından -gece-gündüz ve yağmurda olabilecek çekimlerde yakalayabileceğiniz estetik tavra yönelik bilgilerle karşılaşabilirsiniz.İlk çekimlerinizin bir konuya bağlı olarak gitmesi çalışmalrınızı daha zevkli hale getirecektir.
 
Herkes güzel sanatlarla ilgilenebilir.Herkes plastik santlarla ilgili-resim,seramik,grafik,heykel -çalışmlar üretmek isteyebilir.Amatör ama profesyonel;ne olursa olsun pat diye elinize çekici alamazsınız, ya da çamuru...bazı kavram bilgileri ile,temel bilgilerdir bunlar,uygulama ile beraber yürürler.bilemiyorum ,ama UMARIM ANLATABİLİYORUM.

ön bilgilerii almadann bunları iyice özümsemedenn direk soyut resim yapılırmıı bence hayır amötörce olur tabii
resim yapmaya yeni başlayan biri direk soyutla başlarsa
bu

ilk orta ve lise okumadan üniversiteye gitmek gibii

daha öncede dedigim gibi yaptıgınız sizi mutlu ettikten sonra gerisi önemli degil başkaları begensin diye resim yapılmazzz hele soyut bir resimi başkalarına begendirmek çok daha zordurr

yaptıklarınızı siz begenirsen başkalırıda begeniyo
 
ilköğretim,lise,yüksek okul...vs eğiitimde ardınlık ilkesi vardır.Kolaydan zora...basamak basamak.Eğer uygulamalı sanatlara yeteneğiniz varsa bir yerlerden vakit geçmeden başlamlısınız.Kimseye demiyorum ki bu işin fakultesini okuyun..

Nice fakulte de okuyanlar var ne 1-2 kelime edebilir,ne de kalem kağıt tutmuş,birşeyler çizmişlerdir...Fırçayı tutamıyanlar var
,ve mezun oluyorlar...Ciddiyim.

Gallile dediği gibi:
'insan soru sormak ile adım attı'demiş.Değil mi?Hereşeyin başı merak...soru sormak bizim tabiatımızda var..İlelemeliyiz...geç kalmadan da sürekli soru sorarak devam etmeliyiz.Yaptığımız iş değil.İfadelerimizi beğendirmek için yapmıyoruz,ruhen yaşadıklarımızı kabul ettirmek için de değil;estetik bazı kaygılarımız ,ürün çıkartma süreci için de varsa doğru yoldayızdır,işte bunu tatmak için üretiyoruz.

Gerçi, çok merak ediyorum..Soru sormak istedim birden,NİÇİN YAPIYORSUNUZ RESİM,SERAMİK ...vs?Yaptığınız bir çalışmanızı düşünün,işte o çalışmayı...NİÇİN YAPTINIZ?

Bilmek isterim.
 
İki yıl kadar önce, yine bu forumda başka bir başlıkta ( http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=106519#106519 ) bir şeyler demiştim. Konula yakın ilgisini görünce hatırlayalım dedim. ;)

[size=4]Her mesleğin, her sanat dalının belirli aşamaları var.. Ve adından söz ettirmek isteyen, ustalaşmak isteyen herkes o aşmaları geçmek zorunda. Bildiğim kadarıyla, Picasso'nun kübizmi geliştirmesine kadar klâsik tarzda yaptığı onlarca eseri var(mış). Nitekim; Nazım Hikmet, şiire "serbest vezin" ile damgasını vurmuş ama; bırakın hece vezniyle yazılmış şiirleri, aruz vezni ile yazılmış şiirleri bile var.[/size]
 
Canım halecim,

Yine soru sormuş yaaaaaa, biz ona soru sormayı yasaklamıştık oysa :D

Şaka tabii, kesinlikle katıldığım bir şey var, sorular önemlidir. Keşfetmenin ilk adımı değilmidir zaten sormak.Bu yüzden çocukların attığı küçük adımlar aslında dev adımlardır.

Ben kendimi bildiğimden beri müziğin içinde olduğum için, görsel sanatlarla ilgili herhangi bir alanda çalışabilme imkanım hiç olmadı. Ama bildiğiniz gibi sanat bir bütünü kapsar. Çoğu benzer özellikleri vardır sanatın hangi alanı olursa olsun. Ve doğal olarak müzik eğitimiyle ilgili olarak müzik tarihini seçtiğimden ister istemez sanatın bütünlüğünün içersine giriveriyorsunuz.

Felsefe bilmeden bir eseri yorumlayamazsınız. Tarih bilmeden bir eserin özelliklerini niteleyemezsiniz. Edebiyat bilmeden yorumda bulunamazsınız. Ve bunların hepsini okumak daha doğrusu öğrenmek zorundasınızdır.

İşte bu haliyle, görsel sanatlarında içindeydim sadece bir izleyici olarak. Hiç elime ibr kalem alıp çizmek gelmedi açıkcası. Çünkü müzikte içimden gelenleri yapabilme şansım vardı.

Ama bir gün bir arkadaşımla seramik atölyesine gittim.Çocukluğumdan beri yaptığım bir işi o gün için orda yaptım. Çamurla oynamak.

Son derece keyifliydi. Ve sonrasında asla bir seramikçi olmayı düşünmeden bu atölyeye devam ettim. Müthiş bir dünyaydı.

Bir çok şey bilmeniz gerekiyor. Toprak deyip geçmeyin. Onu boyarken kimya bilmeniz gerekir, ellerinizin becerikli olması gerekiyor, sabırlı olmanız gerekiyor sayamayacağım kadar çok bilgi var o toprakta.

Kendimi iyi tanıdığımdan asla heykel kısmına yanaşmadım bile. Ama bunun dışında seramikle çok yakından iki yıl uğraşıp bu konuda kendime bile şaştığım bir duruma geldim. Ben evdeki tüm eşyalarımı kendim yaptım.

Aynamı, avizemi, çerez tabaklarımı, süs eşyalarımı, aklınıza ne gelirse.

Hatta bir sergi açtım.Ve sergide yaptığım kocaman bir duvar panom satıldı bile...Hala buna üzülüyorum ama bilesiniz. :oops:

Evet kendi sınırlarımın ötesini bilmek istedim. Ve kendimin bilinmeyen yönlerinin daha ne kadar çok olduğunu fark ettim.

Bir insan olabilir ve özelliklerimiz belki birileri tarafından sınırlandırılmış hatta kıstırılmış olabilir.

Ama ben çok iyi biliyorum ki, bir insan bileyken düşünemeyeceğiniz kadar çoksunuz aslında.
 
Sanem UÇAR,BERTRAND RUSSEL dediği gibi
'eğitim var eder,eğitim yok eder'

önemli olan doğru eğitim değil mi,o toprak kokusu ,atelye,ve öğretmenin... Esnek ,özgür ve yaratıcı ortamı vermiş;ki üretebilmişsin.
Kendin için gerçek cevapları bulduğunu düşünüyorum.

SANIRIM TÜM ARKADAŞLARIMIZDA BUNU YAPMAK İSTİYORLAR...NASIL?

Şu bilgi çağında,çağdaş imkanların içerisinde,eğitimde amaçlar saptanırken kim,ne,ne için,sorularının gerçek karşılıklarının bulunması gerekir.Sanırım Sanem öğretmenimin de düşündüğü gibi,Yine eğitimde,önemli bir başka gerçek kendi öz değerlerine uygun bir Felsefe nin saptanması olayıdır.Bu amaç saptanırken kuşkusuz çağın özellikleri dışına da düşmemek gerekir.

'İyi keman çalan ,iyi köprü yapar 'herşey yapabiliriz ,düşüncelerimizi güçlendirmeli,inançlı olmalıyız.Bu tutuma varmak çok güçtür.çünkü yüksek bir kültür ister.Tabi ki doğru bir eğitim sistemi insanı bu her iki değere de ulaştırabilir.Bilgi yararıcılığı ,yaratıcılık da sonuçta ,bilgiyi ortaya koyar.

Herşey olabiliriz ,herşey yapabilirz.Potansiyelimiz çok yüksek,bunu bilmemiz,yakalamamız gerekir.Bu da taklitçilik değildir.Sezerek,düşünerek,deneyerek,çözüm ve sonuç ilişkilerinin ortak
çabasıdır.Üreteceğiz ,ama önce bilgi sonra mantık ve sezgi diyorum.

Anladığım kadarı ile herkes Picassonun dönemlerini biliyor.Mavi dönem,pembe dönem,analatik,sentetik dönemleri....Herşeyi üreterek denemeseydi sezgi gücü çok ilerleyebilir midi?

Bizlerde yılmadan pes etmeden çalışmamız gerekiyor.Tüm sanatsal eğitimlerde bulunan çalışan arkadaşlarıma başarılar diliyorum.
 
Neden sanat?

Hale hanım merhaba.Bir öğretmenin/eğitmenin temel esasılarından biride düşünmeye sevk etmek olmalıdır.Öncelikle bizleri düşünmeye ve sorgulamaya sevk ettiğiniz için size teşekkür ederim. Yazınızı okuduktan sonra bazı düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.

" Neden sanat eğitimi almalıyız" ?

Sizlerinde bildiğiniz gibi Sanat, bireysel açıdan duyguların, düşüncelerin, hayallerin, yaratıcı çabaların ve insanın kendini gerçekleştirmesinin bir aracı; toplumları kaynaştırmada bütünleyici yönü ile önemli bir toplumsal kültür dinamiğidir . Sanat eğitimi, bireye çağdaş yaşama ve özgür düşünme olanağı kazandırır. Toplum için birbirini anlayan, eleştiren ve saygı duyan insanların yetiştirilmesine imkân sağlar. Sanat, yaşama özgün biçimler verir. Kültürlerin anlaşılmasının önemini, kendi kültürümüze sahip çıkma, onu yaşatma ve gelecek kuşaklara aktarmada etkin bir rol üstlenir. Bu açıdan sanat eğitimi, hayatın her basamağında herkes için gereklidir. Çünkü nitelikli bir sanat eğitimi çağdaş dünyada var olma şartlarından biridir.

Bu önbilgi ve hatırlatmadan sonra şimdi sorgulamaya geçebiliriz sanırım. :)

Sanat hayatın ta kendisi değil mi?
Sanat hayatın ta kendisi ise çeşitli materyaller ile kendi dünyanızı dışarı aksettirmek sadece yemek yemek, konuşmak, su içmek gibi değilmidir. dolayısıylada doğal bir dışa vurumu ve anlatımı vardır. Karşımızdakinin ne anladığı genelde ikinci planda kalır. Yaşama özgün biçimler veren sanat bizim gibi üretmeye aç, sürekli kendini yenileme peşinde olan insanlar için kesin çizgilerden bir seçenek değilmidir?

İnsanın varoluş nedenlerinden biridir üretmek. Dünyaya geliş amaçlarımızdan biridir. Ben böyle bakıyorum. Üretiyormuyum kendimi kendime ifade edebiliyormuyum. Bu ifadenin sonucunda ürettiğim ne olursa olsun mutlu oluyorum.Hayata dair katkım olduğunu hissetmek en büyük hazlardan biri. Gerisi ileriki aşamalarda yeni bir bakış açısı kazanmak, aldığım eğitim tekniklerini iyi uygulayabilmek,el becerisi,kabiliyet ile hayata olan katkıma daha verimli ulaşabilme imkanı olarak görüyorum. Ne mutlu ki bana YAŞIYORUM ve ÜRETİYORUM!!

Sanat = üretmek/yaşamak içgüdüsü ve çabasının somutlaştırılmış halidir. Bu tanım doğru olur diye düşünüyorum.

Umarım bunu birgün tüm insanlar yaşar hisseder ve söyler!!!


Bilmek istediğiniz böyle birşeymiydi bilmiyorum :)


Sevgiler.

Taner YETKİN
 
Sanata bakışınızı ve sanat eğitimi ile ilgili düşüncelerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkür ederiz.Belirttiğiniz gibi çağdaş dünya da, var olma şartlarından biri, sanat disiplinini almaktır:)Sanat eğitimi görüşünüzün entellektüel ve estetik bir tavrı var.Çok güzel.

Sanatı hayatın estetize edilmiş varyasyonu olarak düşünecek olursak, sanatın hayatı taklit ettiğini ve ulvi amaçlara ulaşmak için varolduğunu düşünebiliriz.SANAT HAYATIN KENDİSİ DEĞİL midir?tezinizin de olduğunuzu düşünerek,yazıyorum elbette. Ama hayatta öyle yerçekimsiz anlar oluyor ki hayatın sanatı taklit ettiğini düşünmeden edemiyoruz. Bu anları bir sanat formuna aktardığımız vakit bazen "inandırıcılıktan uzak" şeklinde eleştiriler bile alabiliyorsunuz. Oysa bilmiyorlar ki bunlar gerçek. içine biraz sanat sosu katınca mı böyle diyorlar acaba? bir denge kurma şansı yok mudur?
.
Örneğin bir yazı da'evinde çöp biriktiren bir kadın görmüştüm yıllar önce. Öyle muntazam haldeydi ki çöp yığınları ve kadın öyle formlar vermişti ki o atıklara sanki deneysel bir sergi açmıştı evinde. O kötü kokular da adeta yaptığı anti sanatın pekiştirici bir aromasıydı'diye ifade etmiş beyfendi.FARKIN DA OLMADAN ÜRETEBİLİYORUZ.

'İnsanın varoluş nedenlerinden biridir üretmek. Dünyaya geliş amaçlarımızdan biridir.'demişsiniz .BU DÜŞÜNCENİZİ ZATEN DESTEKLİYOR, yukarıda verdiğiniz örnek. Yaşam boyu ,kendimizi ifade ediyoruz..Nasıl olursa olsun diyerek,bundan mutluluk duyduğunuzu dile getirmişsiniz.Sonra devam etmişsiniz:'İleriki aşamalarda yeni bir bakış açısı kazanmak, aldığım eğitim tekniklerini iyi uygulayabilmek,el becerisi,kabiliyet ile...(burayı bıraz değişitrmek istiyorum)hayata olan katkınızı...tüm herkes bilsin..hepimiz paylaşalım ve mutlu olalım..Öğrenelim..ne mutlu ki kendinizi gerçekleştiriyorsunuz...

Günümüz de 'HERŞEY SANATTIR' Söylemi dolaşıyordu,artık oturdu.Bu konuyu tartışmak isterim..Herkese göre sanatın ifadesi,kendi yaratım gelişimi süreçleri açısından başak olabiliyor..Sanatın ne anlama geldiği,size ne anlattığı,size ve topluma..dünyaya..çok farklı temel taşlar içeriyor...

Ben toplumuza göre sanatın anlatımcı yönü ağır basmalı diyen..sanat tüketicileri çok diyorum..Kendimi ifade etmem gerekirse de,'SANATIN ,DOĞANIN YANSIMASI VE BİZİM İZLENİMLERİMİZ'Olduğunu düşünüyorum..

Başlangıç olarak sorumuzu dikkate alarak cevapladığınız için teşekkürler..
Uzun yaşayın..çokkkkk üretin.Başarılar
 
Ben bu tartışmayı sevdim. Hem de pek çok sevdim.... :D

Hale ye de ,Taner Bey e de katılmakla birlikte daha başka bir bakış açısını da ilave etmekte yarar var diye düşünüyorum.

Küçücük bir yazı gibi gelse de her iki yazı aslında, içersinde binlerce yazı yazma olanağını içinde barındıran bir yapı çıkar burada yazılanlardan.

Neden sanat eğitimi almalıyız sorusunun yanıtını çok güzel ifade etmişsiniz. Bunun üzerine yazılacak bir kelime bile tekrardan başka bir şey ifade etmeyeceği için bunu geçiyorum. :D

Doğal bir dışa vurumdur kesinlikle katılıyorum sanatın bu tanımına.İşte tam bu noktada, savunduğum bir şeyi yazma ihtiyacı duyuyorum.

Sanat kendini ifade etmenin bir şeklidir. İnsanlar çeşitli yollarla kendilerini ifade ederler.Bazıları başarılıdır bazıları başarısızdır.Sanatçı da kendini ifade etmede zorlanan kişidir aslında. Ve ne olursa olsun insan kendini ifade etmek istediğinden bir yol bulmak zorundadır. İşte bu bazen kelimelere, bazen fırçalara, bazen notalara doğru bir uzanışı beraberinde getirir.

Sakın bu kendini ifade edişi davranış insanlarla ilişki kurmak gibi bir anlam yüklemeyin. İçinde yaşadığımız toplum, öylesine zorlar ki bizleri bazen,son derece iyi iletişim kurabilen bir kişi olmamıza rağmen kendimiz olarak kendimizi o toplumun içinde göremeyebiliriz. Ve ne yaparsak yapalım kendimizi ifade etmede zorlandığımızı hissedebiliriz. Ama bunun dışarı vurulması gerekir. Yapılmadığı takdir de boğulacağımızı hissedebiliriz.

İşte böyle anlarda da sanat devreye kendiliğinden girecektir.

Sanat kendi adımıza kurduğumuz ve yaşadığını hissettiğimiz bize özel bir dünyadır. Sanatçı da bu dünyayı kurabilendir.

Neyse devam ederim :wink:
 
"Herşey Sanattır"

Herşey sanattır görüşü ile yola çıktığımız zaman, eseri yaratan oluşturan düzenleyen bir özne aramak durumunda kalıyoruz. Çünkü eserin fikirsel oluşumu olmalı, fikirsel oluşum için bir özne olması gerekir. Yani eserin yaratıcısı eserin sahibidir. Eserin yaratıcısı olmak için eser ile alakalı tüm fikirsel oluşumların sahibi olmak gerekir. Daha açık bir tanımla eser onu düşünene aittir. Bu bir açık(bug) değil mi?
 
"Sanatçı da bu dünyayı kurabilendir"

"Sanat kendi adımıza kurduğumuz ve yaşadığını hissettiğimiz bize özel bir dünyadır. Sanatçı da bu dünyayı kurabilendir."


Kesinlikle haklısınız sayın Andante. Bunun meyvelerini diğer insanlar sanatta ki dışa vurumu alıp endüstiyele uyguladığınızda ortaya hayal dünyasının gerçek yaşama dönüşmesi sonucu çıkar. Bir F-16 uçağının nasıl yaratıldığı ile ilgili fikir tamamı ile çizgi filmlerden esinlenerek yaratılmış ve gerçekleştirilmiştir. Yine Klasik batı müziğinin temeli olan kilise müziğinde mod'lar kullanılır bunun dışında ki kalıpları kullanmak doğru bulunmazken, zamanla bu konuda ileri görüşlü müzisyenler sınırları genişleterek majör-minör gamlarını bulmuş, Bach zamanından sonrada bu tam oturtularak diyez-bemol kullanılarak bu zamanki müziğin temel esasını oluşturmuştur. Bu ne demektir? Sanatta düşüncenin ve yaratımın sınırı olmamalı. Bizlerin şimdi anlam veremediğimiz birçok sanat dalı ve yaklaşım geleceğin ışığı ve gelişimi olabilir. Gördüğünüz gibi dünyayı farkında olmadan kendi ellerimizle kuruyor ,gelişen genişleyen dünyanın bir parçası oluyoruz...
 
Evet sevgili wainox,

Burada değil, başka bir sayfada sanatın var olma amacının ret etmek üzere kurgulandığını anlatmaya çalıştım. Ret etmek çoğu anlamda sancılı olsa da, sanatın var olma sebebidir diye düşünenlerdenim. Kabul ile sanat ortaya çıkamaz.

Sanatçı zaten var olan düzende bu düzene karşı ve ret etme eylemiyle hep içe olan kişidir. Neyi , nasıl ret ettiğinin bir şekil bulmasıdır sanat.

Bunu yaparken dünyayı değiştirmek gibi bir amacı ilk adımda içinde barındırır mı acaba dersin? Yoksa herşeyi ilk önce kendi adına yaparken farkında olmadan mı bu değişimin öncüsüdür?

Bu sorular akla geliyor açıkcası, ama bu soruların yanıtlarının çok bir önemi yok sanatçının yarattığı kendi dünyasında. O yarattıklarıyla evrende başka bir aleme doğru yol alırken, kendini ifade edebilmenin her insan için dayanılmaz mutluluğuyla kaybolmuş durumdadır.

Okulda Haleyle birlikte yapmayı tasarladığımız dört element kavramıyla ilgili araştırmada, Giuseppe Arcimboldo nun resimlerine bakarken1527 – 1593 yılları arasında yaşamış olmasına rağmen, çağının o kadar ilerisinde bir anlayışla mevsimleri resmetmişti ki, işte buna gerçek anlamda sanatçı demenin bence tam örneğini teşkil ediyordu.

Nasıl bir ret edişti, nasıl bir düşünce yapısıydı ki binlerce yıl önce bir adam herşeye karşı çıkarak kendi dünyasındaki düşüncelerle yeni bir dünya kurabiliyordu.

Bence olağanüstüydü.

Hadi sizlerle de paylaşalım;

İlkbahar;



yaz;



sonbahar;



kış;

 
Üst Alt