Yeni bir başlık açmak yerine arkadaşımız tarafından bundan birkaç yıl önce açılan konudan devam edeyim istedim.
Diyanet Vakfına bir sual yollayarak özetle zekâtımın bir kısmını gıda kolisi olarak Gazze’ye yollamak istediğimi, bu şekildeki aynî zekât yardımını kabul edip etmediklerini, ediyorlarsa kolilerin nereye teslim edileceğini veya bizden nasıl alınacağını sordum.
Gelen cevap aynen şöyledir.
Başlangıç
Değerli Bağışçımız,
Siz değerli bağışçılarımızın destekleriyle acil olarak ihtiyaç duyulan battaniye, ısıtıcı, sıcak yemek, su, hijyen paketleri, tıbbi malzeme vb. gibi insani yardım malzemeleri göndererek sıcak yemek dağıtımı yaparak yaşanan acıları bir nebzede olsa hafifletmeye çalışıyoruz.
Vakfımız, Filistin’de çalışmalarını devam ettirdiği Partner kuruluşlar marifeti ile, Mısır içerisinde satın alımını gerçekleştirdiği ürünleri sınır kapısından gönderimini sağlayarak desteklerinizi Filistinli kardeşlerimize ulaştırmaktadır. Yapılan Faaliyetleri sosyal medya hesaplarımızdan inceleyebilirsiniz.
Ayni yardımların ulaştırılması güç olacağından dolayı maddi desteklerinizi bir havuz hesabında toplanarak ihtiyaca binaen sarf edilmektedir. Filistin kategorimiz üzerinden açıklama kısmına zekât yazarak bağışlarınızı ulaştırılabilirsiniz.
Saygılarımızla,
Bitiş
Görüldüğü gibi gıda kolisi yerine para yardımı tercih ediliyor. Kızılay’dan da benzer bir cevap aldım. Onların da tercihi maddi destek.
Bu zekât konusu dikkat edilmesi gereken bir konu, özellikle de vekil tayin edilen kişi veya kuruma verilen zekâtların akıbeti önemli.
Aldığım bu cevaptan sonra kafam biraz rahatlamış olmasına rağmen bugün yine de Diyanetin Alo 190 fetva hattına bir sual sorayım istedim.
Şunu sordum: Vekil tayin ettiğim kişi kendisine teslim ettiğim zekâtı bilerek yedi veya hırsız geldi kaptı elinden para gitti ya da zekât alması uygun olmaya bir kişi veya kuruma verdi. Benim zekât borcum devam ediyor mu?
Görevlinin verdiği cevap “her şekilde ediyor” şeklinde oldu ve “zekâtta temlikin şart olmasından ötürü yeniden zekât vermek durumundasınız” dedi.
Bu soruyu şundan sordum.
Birkaç ilmihale ve fıkıh kitaplarına baktım ama yukarıdaki sorumun net cevabını bulamadım oralarda. Sadece
https://sorularlaislamiyet.com/vekil-olarak-aldigim-zekati-kaybettim-ne-yapmaliyim linkinde bir cevap buldum, ancak orada da diyanetteki görevlinin bana söylediğinden farklı cevap verilmiş konuya. (Sorularla İslamiyet sitesini ben beğenirim bu arada)
Öte yandan fetva hattındaki görevliye şunu da sordum. “Zekâtımı sadece Gazze’deki yardıma muhtaç kişiler için yollamak istiyorum, başka yerde kullanılmasını istemiyorum.”
Görevli buna da şöyle cevap verdi: ”Bir defa şartlı zekât olmaz. Vekil zekâtınızı şartlarına uyan bir başka tarafa verdiğinde siz zekât borcunuzu ödemiş olursunuz. Ayrıca şu an Gazze’nin şartları çok olumsuz. İçeriye mal sokabilmek büyük sıkıntı. Alınan mallar içeri giremediğinden bozulma riski oluşabiliyor. Kapı açıldığında, ortam uygun hale geldiği anda yardımlar derhal içeri sokuluyor. Aldığımız haberlere göre de durum yine kötü. (içeri mal sokma açısından)
Velhasıl anladığım kadarı ile (görevli öyle bir şey dememiş olsa da) Gazze şartı ile yapılacak zekât ödemesinin başka taraflardaki ihtiyaç sahiplerine verilmesi söz konusu olabiliyor.
Ayrıca okul, köprü, cami yapımı için zekât verilmediğini biliyor olsam da “okul yapımı için zekât verebilir miyiz?” şeklinde ilgiliye mahsus son bir soru daha sordum. Görevli “hayır, verilmez” şeklinde cevap verdikten sonra ama diyerek başladı anlatmaya: Afet olur, sel olur deprem olur, savaş hali söz konusu olur, mesela İdlib’de briket evler yapıldı, çadırlar alındı. Bunlar “fi sebilillah” kavramından hareketle zekâtlardan karşılanabiliyor ama çok istisnai durumdur bunlar.” dedi. Ama Din işleri yüksek kurulunun bir fetvası var
https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-...i-camiler-ve-benzeri-hayir-kurumlari-girer-mi linkinde ve orada da demişler ki:”….. Bu sebeple özellikle Müslüman fakirin ve ihtiyaç sahibinin hakkı olan ve ancak temlik etmekle yükümlünün zimmetinden düşen zekât ve fıtır sadakasının, tüzel kişilere, hayır kuruluşlarına verilmesi caiz görülmemiştir (el-Fetâva’l-Hindiyye, 1/188). İlgili âyetteki “Allah yolunda” anlamına gelen
“fi sebîlillah” ifadesi, kendisini Allah yoluna ve İslâm’a adamış hac yolcuları, askerler ve ilim için yola çıkan gerçek kişiler olarak yorumlanmıştır.”
Hülasa sanırım en sağlamı bir ihtiyaç sahibi bulup elden vermek, vekâlet işi biraz tehlikeli gibi geldi bana. Aslında en doğru olanı da zaten öncelikle en yakınından başlamak suretiyle bulunduğun yerde bir ihtiyaç sahibine elden vermek.
Paylaşayım istedim.
Selametle.
