Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Saçına Papatya takmış ölüm

ahmedd29

Üye
Üyelik
22 May 2009
Konular
48
Mesajlar
667
Reaksiyonlar
0
Saçına Papatya takmış ölüm

O gece, ilginç bir rüya gördü. Yatsı namazının ardından hemen yatmıştı. Gözlerinde yaşlarla dalmıştı uykuya. Kaç gündür ölümünü düşünüyordu. Küçüklüğünden beri, “son anın şiddeti” ile ilgili dinlediklerinden çok etkilenmişti. Ama yıllar geçip de kendini ölüme her geçen gün daha yakın hissettikçe, yüreği “hayır” diyordu. O incitmezdi. Hem okuduğu ayetler mü’min kullar için, “onlar üzülmeyecekler, mahzun olmayacaklar” demiyor muydu ısrarla. Peki nedendi berzah aleminin giriş kapısında, o son anda yaşanacak acı. Acaba son dakikayı anlatan ayetler var mı, diye düşündü. O’nun sözlerine, tesellisine ruhunun ne çok ihtiyacı vardı. Bahsetmekten korkulan, kimselere kondurulamayan, topluca dualarda “son nefeste iman ve Kur’an” deyilip geçilen ölüm; oysa her zaman, her yerde en başta düşünülecek, esrarının korkusundan O’na sığınılacak, her şeyin hem başı, hem sonuydu.

Hayatın pek çok meşgaleyle dolu acı-tatlı günleri arasında kaybolmadan, son anı için daima dua eden, korkularını ve ümitlerini O’nunla paylaşan kulunu incitmez, dedi. Dilin dönmediği, belki de ansızın gelişiyle kıskıvrak sarıveren ölüm anında, ne duaya, ne yalvarmaya, ne de gözyaşına vakit olacaktı. Ama henüz vakit vardı. En azından şu an yaşıyordu. Yarın belki geçti. İstediği gibi anlatabilirdi O’na korkularını ve rahmetinden umduklarını. Karar verdi. Ne denirse densin ümidini yitirmeyecek, o korktuğu son dakikayı güzelce yaşatsın diye Rahman’a dualar edecekti. “Burada beni asla yalnız bırakmadın. Orada da bırakmayacaksın, biliyorum. Lütfen incitme bu kulunu” dedi.

Gözündeki yaş henüz kurumadan, çok yüksekçe bir tepenin üzerinde buldu kendini. Altında alabilesiye uzanan vadi. Karşısında yemyeşil tepeler. Ansızın boşlukta genç bir kız belirdi. Omuzuna değen saçları, kulağının ardına iliştirilmiş papatyası, bembeyaz giysileriyle süzülüp gelen. Her şey bir an içinde oluyordu. Onu görmesi, sağından soluna doğru etrafında hızla dönüşü. Gidiyordu. İşte o an gelmişti. Asla anlatılamayacak bir “tad” ile ellerini iki yanına bıraktı. “ Allahım! Sana geliyorum” dedi.

Uyandığında öyle mutluydu ki, içi içine sığmıyordu. Mırıldandı sadece: “Biliyordum.”
Birkaç gün sonra, yeni bir Kur’an yolculuğunda, günlerdir belki de yıllardır beklediği ayetler karşıladı onu:
“Ama Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara “Rabbiniz ne indirdi?” diye sorulduğunda, onlar ‘Katıksız iyiliği!’ diye cevap verirler. İyilikte devamlı olanlar bu dünyada iyilik bulacaklardır; böylelerinin öte dünyada tutacakları yurt çok daha hayırlı olacaktır. Ne güzel bir yurt, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanların yurdu! İçlerinde derelerin, ırmakların çağıldadığı ebedi mutluluk, esenlik bahçelerine girecekler ve orada gönüllerinin çektiği her şeyi bulabilecekler. Allah, kendisine sorumluluk bilinciyle bağlananları işte böyle ödüllendirecektir. Onlar ki, bir arınmışlık hali içindeyken melekler, ‘Size selam olsun, (hayattayken) yaptıklarınızdan ötürü girin cennete!’ diyerek canlarını alırlar. (Nahl Suresi, 30-31-32)

DERYA GÜNEY
 
insanların kendilerine bile itiraf edemedikleri bir gerçekten dem vurmuşsunuz..tşk..
 
Üst Alt