Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Safa Fersal

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
Şarabın Kadife Büyüsünü Avuçlayan Bir Hüzne Mersiye

hüzün!
gecenin diyarında kara şaki

atlarda mavi toynak

şimdi sorsalar bana AŞK ne demek
gelsen yanıma bir heykel yapsan
ben yanıtlasam 99 günahla
avcunda kadife renkli şarabın buğusu
öpsem ruhunu…

korunaksız gül dalıyım pembe güneşlerde yorgun kelebek
bir ilkyazım kaldı kanatlarını sende açacak
erik ağaçları gündöndüler

magmayım ilkyazın kraterinde

ne zaman dokunsam bir gül'e ay oluyor
yalnızlık dönüyor seferden
belki de kahrın yüzsüzlüğü

bir anlık rüşvet sonsuzluğa

hayır sen resimler yap
saçları karnına dökülmüş çamurdan kadınlar

hepsi nisana benzesin
umudun söğüt yapraklı koruganlarında

elmasın yüzü karanlık bir ten
sen karanlıkta elmas

hayatı bir tutarsak ölüm bizi üstlenir zaten

Safa Fersal
 
Her Günah Kahkaha Atmalı

gri bir dertle öperim ateşini böceğin
ilkbahar sabahları haraç mezat yağmalarken
sesimin buğulu tınısını
o hangi istanbul'du ki gizlenmişti
mevsimlik sevişmelerin
hengamesine
bir buselik olgunluğun yaprakları deren
namesine

her günah kahkaha atmalı
vuruşurken melekler zebanilerin yurdunda
 
Lena
lena pasternak'a


hangi cicegin kosesisiniz siz
hangi seruvenin kartal boynu
hangi yilinin kiyisindasiniz baltik'in
elinizde sampanya saclarinizda kar
havaifiseklerin incittigi gokyuzu janrinda
vakar ve tum kutupciceklerini bilen
bir ortacag rahibesi gibi
hangi gunesin yuzyilisiniz

solen bitti
pasternak son noktayi koydu dr. jivago'ya
buzlar guneye gitmeli artik
sari kanatli kuslar gibi
sizin gibi lena' o soylular sokagi'nda

acaba hangi gocmenin siirindesiniz
ya da hangi asklarin dusler satosunda...


 
EYLÜL GÜLLERİ


döneceksin bir gün
ellerinin ateşinde özleme tutsaklık
eski sevişmelerin yorgunluğunda yaz sabahları
avuçlarının tazeliğiyle
karıncalar
yuva yaparken düşlerine
sabır ve keder
beklentilerle yontulmuşken
ve kartallar terk ederken kayalıklarını
suskunluğunda üretken sözcükler
karnının altında müthiş bir istem
yeniden dilemek için şairini
döneceksin
elinde bir armağan…
oysa ne bekleyen vardır seni
ne de bir yağmur; şairinle yağan.

geç kalma
yitirmek gizlerin ölçüsüdür artık
gölgeler ölümlere uzar gider
geride bıraktığın yalnızca kendi adındır
anıları karıştırma buna
adımı da
anlayacaksın AŞK en iyi barınaktır
fırtınada, güneşte
geç kalacaksın.

döneceksin bir gün biliyorum
göğsünde eylül gülleri
parklarda boş kanepeler
çimenler sararmıştır artık
solmuştur yüzleri saatlerin
ve
ölmüştür şair'in aniden
dağların pususunda.

avucunda gümüş kolye
boynunda iz bırakmış yüz
döneceksin…
duydukça yitim haberlerini
adına yazılanlarla öleceksin.
 
Sus
Kaldır at şu yıpranmış sözcükleri
Ellerimde ellerinle büyüsün düşündüklerin
İlk yaratıldığın güne dön
Sus
Ne bulduk iki yüzlülüğünde seslerin
Sus büyüsün bu derinlik
Büyüsün öğreneceklerin
Sus
Bu gürültü yıkacak evreni günün biri
Sus tükeniyoruz soluk soluğa
Buğu gibi
 
Dokunaklı Bir Günahtır Aşk


mavinin topacıyım eğri kasnağın burcunda
hani hayat, hani alkol, hani sen
hani gökyüzünün bulut taşıyan hamalları
dünyanın inşa ettiği iki üç laf
çığlığın desenlediği o tatlı yenilgi

hani kaçamağı o kutlu sarsıntının
yalandan arafın döl fışkırmış sınırında
tamam
dokunaklı bir günahtır aşk
güneşin gölgelediği gölge
 
Üst Alt