Sakatların sorunları ve gaza gelen medya
Bülent Küçükaslan
BİANET / 3 Nisan 2009
Fatih Çekirge sakatlar konusunda dört gündür iyi gaza gelmiş durumda. Gerçi bu durum sakatların haklarını elde etmeleri açısından (en azından şimdilik) bir zarara yol açmıyor ama, yine de içinde ciddi haksızlıklar barındırıyor. Hele bugünkü yazısında "İlk engeli aştık" diye girince Sayın Çekirge, yıllardır bu konularda debelenen ve mağdur olan kişilerden biri olarak bir çift söz söylemeye mecbur hissettim kendimi.
Sayın Çekirge'nin "engeli aştık" dediği konu, sakatlık oranının tespiti ve sağlık raporu ile ilgili bir konu. Sorun, 2006 yılında çıkartılan işgücü kaybı oranlarının tespitine dair yönetmeliğin yol açtığı haksızlıklar. Şöyle özetleyeyim:
Sayın Çekirge'nin 4 günde "işi bitirdik" dediği konu hiç de onun söylediği gibi değil
Sağlık Kurulu raporlarıyla ilgili yönetmelik değişikliklerine dair çalışmalar zaten uzun süredir devam ediyor. Bir ay önce Engelliler.Biz Platformu olarak bizlerden de katkı istendi ve bizler de konuyla ilgili önerilerimizi Özürlüler İdaresi Başkanlığı'na ilettik (bkz). Bunun üzerine üst düzey bürokratlar sorunları tespit edip, gerekli düzenlemeleri yapmak için ilgilileri görevlendirdiler.
Yani, Sayın Çekirge iki yazı yazdı diye hoptadanak sorun çözülmüş değil Böylesi bir yaklaşım sakatların kendisine, bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri ve bürokratlara haksızlık etmek olur.
Bilmem kaç yıldır sakatlar mağduriyetlerini çeşitli platformlarda dile getirip çözüm için baskı oluşturmuşken, bu çabaların sonucunda ilgili kurumlar harekete geçmişken, bir süredir devam eden mevzuat çalışmaları malumken, kimse ortaya çıkıp "iki haber yaptık engelleri aştık" diye havaya girmesin lütfen.
Türkiye'de sakatların soruları ancak yapısal düzenlemelerle ve yoğun çabalarla çözülebilir. Medya bu sorunların çözümü için önemli bir araçtır, ama popülist ve yüzeysel oldu-bittilerle değil çok daha derinlikli yaklaşımlarla konuya müdahil olmaları gerek.
Bülent Küçükaslan
BİANET / 3 Nisan 2009
Fatih Çekirge sakatlar konusunda dört gündür iyi gaza gelmiş durumda. Gerçi bu durum sakatların haklarını elde etmeleri açısından (en azından şimdilik) bir zarara yol açmıyor ama, yine de içinde ciddi haksızlıklar barındırıyor. Hele bugünkü yazısında "İlk engeli aştık" diye girince Sayın Çekirge, yıllardır bu konularda debelenen ve mağdur olan kişilerden biri olarak bir çift söz söylemeye mecbur hissettim kendimi.
Sayın Çekirge'nin "engeli aştık" dediği konu, sakatlık oranının tespiti ve sağlık raporu ile ilgili bir konu. Sorun, 2006 yılında çıkartılan işgücü kaybı oranlarının tespitine dair yönetmeliğin yol açtığı haksızlıklar. Şöyle özetleyeyim:
1) Sakat statüsünde sayılmak için en az %40 oranında sakatlık raporu olmalı,
2) 2006 yılından önce %40 ve üzerinde işgücü kaybı oranı verilen sakatlıklara/hastalıklara 2006 yılından sonra %40'ın altında rapor verilmeye başladı.
3) Yani devlet yüz binlerce kişiye "sen artık sakat değilsin" deyiverdi ve o kişiler artık ne erken emeklilik hakkından ne de benzeri haklardan faydalanamaz hale geldi.
O günden beri gerek mağdur olan sakatlar gerekse sivil toplum örgütleri debelenip duruyoruz (ör: Bianet :: Sakatlara Neo-liberal Çözümler!). 2) 2006 yılından önce %40 ve üzerinde işgücü kaybı oranı verilen sakatlıklara/hastalıklara 2006 yılından sonra %40'ın altında rapor verilmeye başladı.
3) Yani devlet yüz binlerce kişiye "sen artık sakat değilsin" deyiverdi ve o kişiler artık ne erken emeklilik hakkından ne de benzeri haklardan faydalanamaz hale geldi.
Sayın Çekirge'nin 4 günde "işi bitirdik" dediği konu hiç de onun söylediği gibi değil
Sağlık Kurulu raporlarıyla ilgili yönetmelik değişikliklerine dair çalışmalar zaten uzun süredir devam ediyor. Bir ay önce Engelliler.Biz Platformu olarak bizlerden de katkı istendi ve bizler de konuyla ilgili önerilerimizi Özürlüler İdaresi Başkanlığı'na ilettik (bkz). Bunun üzerine üst düzey bürokratlar sorunları tespit edip, gerekli düzenlemeleri yapmak için ilgilileri görevlendirdiler.
Yani, Sayın Çekirge iki yazı yazdı diye hoptadanak sorun çözülmüş değil Böylesi bir yaklaşım sakatların kendisine, bu konuda çalışan sivil toplum örgütleri ve bürokratlara haksızlık etmek olur.
Bilmem kaç yıldır sakatlar mağduriyetlerini çeşitli platformlarda dile getirip çözüm için baskı oluşturmuşken, bu çabaların sonucunda ilgili kurumlar harekete geçmişken, bir süredir devam eden mevzuat çalışmaları malumken, kimse ortaya çıkıp "iki haber yaptık engelleri aştık" diye havaya girmesin lütfen.
Türkiye'de sakatların soruları ancak yapısal düzenlemelerle ve yoğun çabalarla çözülebilir. Medya bu sorunların çözümü için önemli bir araçtır, ama popülist ve yüzeysel oldu-bittilerle değil çok daha derinlikli yaklaşımlarla konuya müdahil olmaları gerek.