istanbuldan tatile glmiştim memleketimiz olan bursamıza. 1991 senesinin güzel bi temmuz günüydü. bir evin bir oğlu olan ben, annesininin gözünden bile sakındığı kuzusu, tatilin verdiği sevinçle istanbulda hapsolmuşluğun acısını çıkarırcasına memleketimizde geziyordum. hayat güzeldi, hersey güzeldi...
amcamın motorsikleti hep cezbederdi beni. rüzgarı hıssetmek, özgürlüğüme özgürlük katıyor hecanımı arttırıyordu. kıpır kıpırdım. nerden bilirdim bir sarhoşun bana çarpıp başka bı araca çarpmama sebep olup hayatımı değiştireceğini...
olay kısaca bu. sonrası asıl etkileyen beni. bir sene amelıyatlarla ve fizik tedavilerle geçti sonunda sakat kaldığım suratıma bır tokat gibi çarpıldı. çözüm yoktu. spor hayatım bıtmişti ( uzak doğu sporları lısanslı basketçi ve yüzme lisansı) askerlık hayaldi. kız arkadaşımdan kendi isteyimle ayrıldım. bır sene ağzımı bıcak açmadı. babam tek oğlunu halıne dayanamayım bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında tedavi gördü, erken emekli oldu. annem bu kausu taşıyamadı ve şeker hastası oldu. aradan 15 sene geçti şimdi babam kendi halınde annem şeker hastalığına bağlı olarak önce gözlerini sonra böbreklerini kaybedip dializ hastası oldu
bunca sene zarfında üniversiteyi kazanıp gidemedik sebep maddi imkansızlıklardı. askerlık yoktu. onlara acılarını acım unutmak için kalabalık bır aile olmak istedim. amaç burda ilgi odakları olan beni geniş bi yüzeye taşımaktı yani evlilik. belki evde dolaşan başka bı kız evlat yada torunlar.. nitekim oldu da. eşim sağlıklıydı ama kafalarımız barışmıyordu. aynı evde yaşamanın sıkıntıları baş göstermeye başlamıştı. çocukları yetiştirme şeklinde sık sık anlaşmazlığa düşer olduk. o kurtuluşumuz düzlüğe çıkışımız diye düşündüğüm kalabalık geniş yüzey ufak tefek sorunlarıyla çığ gibi büyümeye başladı..
eee ne oldu hala devam ediyor ama ben bu seneler gecerken sakatlığımı hatırlamaz olmuş kendimi özürlü gibi hissetmez olmuştum. halbuki ne hayallerim vardı... iyi bi sporcu ıyı bır iş adamı veya okumuş bir mühendis yada memur
yani allah adama derdini unutturacak dert vermesin... yine de şükür şükür şükür diyorum tüm yapmak ıstediklerimi çocuklarımdan beklıyorum. onlarda görürsem ne mutlu bana
amcamın motorsikleti hep cezbederdi beni. rüzgarı hıssetmek, özgürlüğüme özgürlük katıyor hecanımı arttırıyordu. kıpır kıpırdım. nerden bilirdim bir sarhoşun bana çarpıp başka bı araca çarpmama sebep olup hayatımı değiştireceğini...
olay kısaca bu. sonrası asıl etkileyen beni. bir sene amelıyatlarla ve fizik tedavilerle geçti sonunda sakat kaldığım suratıma bır tokat gibi çarpıldı. çözüm yoktu. spor hayatım bıtmişti ( uzak doğu sporları lısanslı basketçi ve yüzme lisansı) askerlık hayaldi. kız arkadaşımdan kendi isteyimle ayrıldım. bır sene ağzımı bıcak açmadı. babam tek oğlunu halıne dayanamayım bakırköy ruh ve sinir hastalıklarında tedavi gördü, erken emekli oldu. annem bu kausu taşıyamadı ve şeker hastası oldu. aradan 15 sene geçti şimdi babam kendi halınde annem şeker hastalığına bağlı olarak önce gözlerini sonra böbreklerini kaybedip dializ hastası oldu
bunca sene zarfında üniversiteyi kazanıp gidemedik sebep maddi imkansızlıklardı. askerlık yoktu. onlara acılarını acım unutmak için kalabalık bır aile olmak istedim. amaç burda ilgi odakları olan beni geniş bi yüzeye taşımaktı yani evlilik. belki evde dolaşan başka bı kız evlat yada torunlar.. nitekim oldu da. eşim sağlıklıydı ama kafalarımız barışmıyordu. aynı evde yaşamanın sıkıntıları baş göstermeye başlamıştı. çocukları yetiştirme şeklinde sık sık anlaşmazlığa düşer olduk. o kurtuluşumuz düzlüğe çıkışımız diye düşündüğüm kalabalık geniş yüzey ufak tefek sorunlarıyla çığ gibi büyümeye başladı..
eee ne oldu hala devam ediyor ama ben bu seneler gecerken sakatlığımı hatırlamaz olmuş kendimi özürlü gibi hissetmez olmuştum. halbuki ne hayallerim vardı... iyi bi sporcu ıyı bır iş adamı veya okumuş bir mühendis yada memur
yani allah adama derdini unutturacak dert vermesin... yine de şükür şükür şükür diyorum tüm yapmak ıstediklerimi çocuklarımdan beklıyorum. onlarda görürsem ne mutlu bana