[FONT=Arial]Hypericum perforatum[/FONT]
[FONT=Arial]Kullanılabilir Kısımlar: Bitkinin medikal amaçlar için en yaygın kullanılan kısmı çiçek kısmıdır. Ancak bununla beraber, daha nadir olmak üzere, çiçeklenme mevsiminde toplanarak kurutulan topraküstü kısımları da medikal amaçlar için kullanılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]İçeriğindeki Bileşenler: Antrasen deriveleri (naftodiantronlar, özellikle hiperisin, pseudohiperisin), flavonoidler (hiperosid, quercitrin, rutin, izoquercitrin, amentoflavon), ksantonlar (tetra hidroksi ksanton), asilfloroglukinoller (hiperforin, adhipereforin) uçucu yağ (alifatik hidrokarbonlar, 2-metiloktan, undekan,dodekanol, monoterpenler, seskiterpenler, alfa pinen, karyofilen vs..), oligomerler, prosiyanidinler ve diğer kateşin taninler, kafeik asit deriveleri (klorogenik asit), melatonin, hiperforin vs.. başta olmak üzere birçok bileşen içermektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Etkileri ve Kullanıldığı Durumlar: Bileşenler bölümünde de görüldüğü gibi, sarı kantoron birçok bileşen içermektedir. Bununla beraber bitkinin medikal etkilerini oluşturmaları bakımından, hiperisin ve hiperforin bileşenlerinin, bahsedilen bileşenler arasından başrole sahip olduğu görülmektedir. Eskiden sarı kantoronun etkilerinden sorumlu temel aktif bileşenin hiperisin maddesi olduğu düşünülmesine rağmen, günümüzde bu maddenin yanı sıra hiperforin, adhiperforin ve bunlar gibi birkaç diğer bileşenin de bitkinin medikal etkilerinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronda bulunan hiperforin ve adhiperforin maddelerinin serotonin, noradrenalin ve dopamin gibi monoaminlerin geri alımlarını inhibe ettiği ve bu nörotransmitterlerin sinaptik aralıkta daha uzun süre kalarak, etkilerini göstermelerini sağladıkları tespit edilmiştir. Bu sayede tıpkı depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlara benzer etki yapmakta oldukları sanılmaktadır. Ancak hiperisin maddesinin depresyon üzerinde bahsedilen etkileri gösterebilmesi için, genellikle insan dokularında yeterli konsantrasyona ulaşmadığı düşünülmektedir. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Yapılan klinik öncesi çalışmalar (hayvan denekler üzerinde), sarı kantaronun %50 etil alkol ekstresinin anksiyolitik etki göstererek anksiyetede faydalı olabileceğini düşündürmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitkinin CYP 3A4 enzimini indükleyerek aktivitesini arttırdığı bilinmektedir. Bu enzim ise birçok ilacın metabolizması ve yıkımından sorumludur. Haliyle CYP 3A4 enziminin aktivitesi artınca, bu enzim sayesinde metabolize olan ilaçlar daha hızlı metabolize olarak yıkıma uğrayacaklardır ve kandaki seviyeleri azalacaktır. Bu enzimin CYP 3A4’ü %98’e kadar indüklediği (etkisini arttırdığı) görülmekle beraber, bu etkinin şiddeti kadınlarda erkeklere nazaran daha yüksektir. Sarı kantaron, bahsedilen enzim haricinde CYP 2C9 ve CYP1A2 enzimlerini de indüklemektedir (etkisini arttırmaktadır). [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitkinin içeriğinde bulunan hiperisin ve hiperforin maddelerinin, ciltteki enflamatuar yanıtı baskılayarak, enflamatuar cilt rahatsızlıkları ve yaraların tedavisinde kullanılabileceği düşünülmektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondaki hiperisin ve pseudohiperisin’in virüsler ve bakteriler üzerinde de öldürücü etkileri olduğu düşünülmektedir. Bahsedilen virüs ve bakterilerden bazıları ise: Influenza virüs (grip virüsü), Herpes simplex virüs tip I ve tip II (ağız bölgesi çevresinde ve genital organlarda uçuğa neden olan virüs), Sindbis virüs (genellikle bazı kuşlarda bulunan bir virüs), polio virüs (çocuk felci etkeni), retrovirüs (bazı kanser türleri başta olmak üzere birtakım hastalıkların etkeni), mürin sitomegalovirüs, Hepatit C virüsü, gram negatif bakteriler ve gram pozitif bakteriler’dir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Hiperforin maddesinin ayrıca kansere karşı etkili olabileceği düşünülmektedir. Birçok kanser türlerinde tümör hücrelerindeki apoptozu uyararak (hücrenin kendi kendini öldürmesi), kanserin büyümesini ve yayılmasını engelleyebileceği tahmin edilmektedir. Ancak bitkinin bu etkisinin, insanlar üzerinde de geçerli olup olmadığı, henüz bu konuda klinik araştırmalar yapılmadığından bilinmemektedir. In vitro çalışmalarda (cansız ortamda yapılan çalışmalar) hiperisin maddesinin özellikle kolon kanseri hücrelerinde ve kan kanseri hücrelerinde inhibitör etki yaptığı görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Fareler üzerinde yapılan deneylerde, oral olarak uygulanan sarı kantaronun, topikal olarak yara üzerine uygulanan aynısefa tentüründen daha etkili olduğu görülmüştür. Buna karşın her iki bitkinin de plaseboya kıyasla yara iyileşmesi üzerinde belirgin hızlandırıcı bir etki gösterdiği görülmüştür. Ayrıca, sarı kantaronun spesifik antioksidan etkiler gösterdiği de görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaron halk arasında, [/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondan hazırlanmış yağlar ise hazımsızlık gibi sorunların üstesinden gelmek için kullanılır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun topikal kullanımı da oldukça yaygın olmakla beraber, halk arasında aşağıdaki hastalıklar veya rahatsızlıklar için kullanılır:[/FONT]
[FONT=Arial]Sanayiide ise hiperisin içermeyen sarı kantaron ekstreleri, alkollü içeceklerin üretiminde kullanılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Etkili Olduğu Durumlar: [/FONT]
[FONT=Arial]Kullanım Şekli ve Dozaj: Sarı kantaron medikal amaçlar için sıklıkla kullanılan bir bitki olduğundan, ticari farmasötik dozaj şekilleri üretilmiştir. Klinik araştırmalarda depresyona karşı kullanılan dozaj, günde üç kez 300 mg’dır (kapsüller %0,3 hiperisin içerecek şekilde formüle edilmelidir). Ancak bazı çalışmalarda günlük dozaj 1200mg.a kadar çıkarılmıştır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Kurutulmuş bitki çiçeklerinden (veya topraküstü kısımları) günde 3 kez, 2-4 gram tüketmeniz önerilir. Depresyon gibi psikolojik şikayetler için bu dozu, 4-6 hafta kullanmanız tavsiye edilir. Eğer faydasını göremezseniz tedaviyi kesip farklı bir tedaviye başlamanız önerilir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronu çay olarak tüketmek istiyorsanız, 2 çay kaşığı bitkiyi (yaklaşık 2-3 g.) 150 ml kaynar suya atarak 10 dk demleyiniz. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondan sıvı ekstre hazırlamak için %25 etil alkole, alkol ile aynı miktarda bitkiyi ekleyerek bekletiniz. Bu ekstreden günde 3 kez 2-4 ml tüketmeniz tavsiye edilir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitki bilindiği gibi topikal olarak kullanıldığında yara, yanık, şişik ve cilt çürüklerine de iyi gelmektedir. Bu nedenle sarı kantaron ekstresi içeren birçok ticari farmasötik preparat satılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Güvenlik ve Yan Etkileri: Bu bitkinin uygun dozlarda, kısa süreli ve medikal amaçlı oral kullanımı (ağızdan alınarak) güvenli kabul edilmektedir. Yapılan bazı çalışmalar bu bitkinin 1 yıla kadar güvenli bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun yüksek dozlarda oral kullanımı, şiddetli fototoksik cilt reaksiyonlarına yol açabileceğinden, güvenli kabul edilmemektedir. Yapılan araştırmalarda günlük 2-4 gram sarı kantaron tüketen kişilerde fotosensetivite görülme riskinin yükseldiği tespit edilmiştir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun 12 yaş altı çocuklarda kısa süreli kullanımı da güvenli kabul edilmektedir. Yapılan bir klinik araştırmada bu bitki, çocuklarda 6 haftaya kadar güvenle kullanılmıştır. Ancak bu bilgi, sarı kantaronun 6 haftadan uzun süreli kullanımının güvenli olmadığı anlamına gelmemektedir. Yapılan klinik araştırma 6 hafta sürdüğü için, ancak bu süreyle ilgili veri toplanabilmiştir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun gebeler ve emziren kadınlar tarafından kullanımının güvenli olmadığı düşünülmektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan klinik araştırmalar bu bitkinin gebelik döneminde kullanımının güvenilirliğiyle ilgili çelişkili sonuçlar ortaya koymuştur. Emziren annelerin kullandığı sarı kantaronun ise bebekte kolik ve sürekli uyuma hali gibi yan etkiler oluşturduğu görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Diğer Bitkilerle /Gıdalarla / Gıda Takviyeleriyle Etkileşim: [/FONT]
- [FONT=Arial]Türkçe Adı: Sarı kantaron[/FONT]
- [FONT=Arial]İngilizce Adı: St. John’s Wort[/FONT]
- [FONT=Arial]En Sık Bulunduğu Bölgeler ve Genel Özellikleri: Aslen Avrupa, batı Asya ve kuzey Afrika’ya ait olan bitki, sonradan doğu Asya, Avustralya, Sibirya, Polonya ve Yeni Zelanda’da da yetiştirilmeye başlanmıştır. 30-60 cm boylarında, sarı çiçekler açan otsu bir bitkidir.[/FONT]
[FONT=Arial]Kullanılabilir Kısımlar: Bitkinin medikal amaçlar için en yaygın kullanılan kısmı çiçek kısmıdır. Ancak bununla beraber, daha nadir olmak üzere, çiçeklenme mevsiminde toplanarak kurutulan topraküstü kısımları da medikal amaçlar için kullanılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]İçeriğindeki Bileşenler: Antrasen deriveleri (naftodiantronlar, özellikle hiperisin, pseudohiperisin), flavonoidler (hiperosid, quercitrin, rutin, izoquercitrin, amentoflavon), ksantonlar (tetra hidroksi ksanton), asilfloroglukinoller (hiperforin, adhipereforin) uçucu yağ (alifatik hidrokarbonlar, 2-metiloktan, undekan,dodekanol, monoterpenler, seskiterpenler, alfa pinen, karyofilen vs..), oligomerler, prosiyanidinler ve diğer kateşin taninler, kafeik asit deriveleri (klorogenik asit), melatonin, hiperforin vs.. başta olmak üzere birçok bileşen içermektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Etkileri ve Kullanıldığı Durumlar: Bileşenler bölümünde de görüldüğü gibi, sarı kantoron birçok bileşen içermektedir. Bununla beraber bitkinin medikal etkilerini oluşturmaları bakımından, hiperisin ve hiperforin bileşenlerinin, bahsedilen bileşenler arasından başrole sahip olduğu görülmektedir. Eskiden sarı kantoronun etkilerinden sorumlu temel aktif bileşenin hiperisin maddesi olduğu düşünülmesine rağmen, günümüzde bu maddenin yanı sıra hiperforin, adhiperforin ve bunlar gibi birkaç diğer bileşenin de bitkinin medikal etkilerinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronda bulunan hiperforin ve adhiperforin maddelerinin serotonin, noradrenalin ve dopamin gibi monoaminlerin geri alımlarını inhibe ettiği ve bu nörotransmitterlerin sinaptik aralıkta daha uzun süre kalarak, etkilerini göstermelerini sağladıkları tespit edilmiştir. Bu sayede tıpkı depresyon tedavisinde kullanılan ilaçlara benzer etki yapmakta oldukları sanılmaktadır. Ancak hiperisin maddesinin depresyon üzerinde bahsedilen etkileri gösterebilmesi için, genellikle insan dokularında yeterli konsantrasyona ulaşmadığı düşünülmektedir. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Yapılan klinik öncesi çalışmalar (hayvan denekler üzerinde), sarı kantaronun %50 etil alkol ekstresinin anksiyolitik etki göstererek anksiyetede faydalı olabileceğini düşündürmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitkinin CYP 3A4 enzimini indükleyerek aktivitesini arttırdığı bilinmektedir. Bu enzim ise birçok ilacın metabolizması ve yıkımından sorumludur. Haliyle CYP 3A4 enziminin aktivitesi artınca, bu enzim sayesinde metabolize olan ilaçlar daha hızlı metabolize olarak yıkıma uğrayacaklardır ve kandaki seviyeleri azalacaktır. Bu enzimin CYP 3A4’ü %98’e kadar indüklediği (etkisini arttırdığı) görülmekle beraber, bu etkinin şiddeti kadınlarda erkeklere nazaran daha yüksektir. Sarı kantaron, bahsedilen enzim haricinde CYP 2C9 ve CYP1A2 enzimlerini de indüklemektedir (etkisini arttırmaktadır). [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitkinin içeriğinde bulunan hiperisin ve hiperforin maddelerinin, ciltteki enflamatuar yanıtı baskılayarak, enflamatuar cilt rahatsızlıkları ve yaraların tedavisinde kullanılabileceği düşünülmektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondaki hiperisin ve pseudohiperisin’in virüsler ve bakteriler üzerinde de öldürücü etkileri olduğu düşünülmektedir. Bahsedilen virüs ve bakterilerden bazıları ise: Influenza virüs (grip virüsü), Herpes simplex virüs tip I ve tip II (ağız bölgesi çevresinde ve genital organlarda uçuğa neden olan virüs), Sindbis virüs (genellikle bazı kuşlarda bulunan bir virüs), polio virüs (çocuk felci etkeni), retrovirüs (bazı kanser türleri başta olmak üzere birtakım hastalıkların etkeni), mürin sitomegalovirüs, Hepatit C virüsü, gram negatif bakteriler ve gram pozitif bakteriler’dir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Hiperforin maddesinin ayrıca kansere karşı etkili olabileceği düşünülmektedir. Birçok kanser türlerinde tümör hücrelerindeki apoptozu uyararak (hücrenin kendi kendini öldürmesi), kanserin büyümesini ve yayılmasını engelleyebileceği tahmin edilmektedir. Ancak bitkinin bu etkisinin, insanlar üzerinde de geçerli olup olmadığı, henüz bu konuda klinik araştırmalar yapılmadığından bilinmemektedir. In vitro çalışmalarda (cansız ortamda yapılan çalışmalar) hiperisin maddesinin özellikle kolon kanseri hücrelerinde ve kan kanseri hücrelerinde inhibitör etki yaptığı görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Fareler üzerinde yapılan deneylerde, oral olarak uygulanan sarı kantaronun, topikal olarak yara üzerine uygulanan aynısefa tentüründen daha etkili olduğu görülmüştür. Buna karşın her iki bitkinin de plaseboya kıyasla yara iyileşmesi üzerinde belirgin hızlandırıcı bir etki gösterdiği görülmüştür. Ayrıca, sarı kantaronun spesifik antioksidan etkiler gösterdiği de görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaron halk arasında, [/FONT]
- [FONT=Arial]Depresyonun ve distiminin (hafif şiddette ve süreğen bir depresyon) tedavisinde veya tedaviye yardımcı olarak,[/FONT]
- [FONT=Arial]Anksiyete ve anksiyeteye bağlı kalp çarpıntıları gibi semptomları hafifletmek için,[/FONT]
- [FONT=Arial]Menopozla ilişkili duygusal durum değişiklikleri veya bozukluklarını daha kolay atlatabilmek için,[/FONT]
- [FONT=Arial]Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi afektif hastalıklarda,[/FONT]
- [FONT=Arial]Obsesif kompülsif bozukluk tedavisinde veya tedaviye yardımcı olarak,[/FONT]
- [FONT=Arial]Mevsimsel geçişlerde bazı insanlarda görülen mevsimsel duygu durum değişimlerinde,[/FONT]
- [FONT=Arial]Halsizlik, tükenme, yorgunluk gibi durumların altında yatan psikolojik gerilimi hafifletmek amacıyla,[/FONT]
- [FONT=Arial]Sigara bırakırken görülebilen sinirlilik ve duygu durum değişimlerini dengelemek için,[/FONT]
- [FONT=Arial]Fibromiyalji ve kronik yorgunluk sendromu gibi bazı rahatsızlıkların tedavisinde,[/FONT]
- [FONT=Arial]Fibrozit (doku romatizması) gibi hastalıklardaki ağrılı semptomları hafifletmek için,[/FONT]
- [FONT=Arial]Başağrısı, migren, kas ağrısı, nevralji (sinir ağrısı) ve siyatik ağrısı gibi ağrıları dindirmek ya da hafifletmek için,[/FONT]
- [FONT=Arial]Yorgunlık, iştah kaybı, uykusuzluk ve anksiyete gibi depresyonun sekonder semptomlarının tedavisinde,[/FONT]
- [FONT=Arial]Bazı kanser türlerinin tedavisine yardımcı,[/FONT]
- [FONT=Arial]Vitiligo tedavisine yardımcı,[/FONT]
- [FONT=Arial]HIV/AIDS ve hepatit C gibi virüs kaynaklı ve tedavisi mümkün olmasa da semptomların azaltılabileceği ve hayat kalitesinin arttırılabileceği hastalıklarda,[/FONT]
- [FONT=Arial]Kilo kaybına yardımcı ve diüretik amaçlı (idrar söktürücü) olması nedeniyle oral olarak (ağızdan alınarak) kullanılır.[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondan hazırlanmış yağlar ise hazımsızlık gibi sorunların üstesinden gelmek için kullanılır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun topikal kullanımı da oldukça yaygın olmakla beraber, halk arasında aşağıdaki hastalıklar veya rahatsızlıklar için kullanılır:[/FONT]
- [FONT=Arial]Ufak yaralanmalar, çürükler, ezikler ve sıyrıklar,[/FONT]
- [FONT=Arial]Kas ağrıları ve enflamasyon nedenli ağrılar,[/FONT]
- [FONT=Arial]Birinci derece deri yanıkları,[/FONT]
- [FONT=Arial]Yaralar (yaraları daha çabuk iyileştirdiği ve enflamasyonu engellediği düşünülmektedir),[/FONT]
- [FONT=Arial]Böcek ve sinek ısırıkları,[/FONT]
- [FONT=Arial]Hemoroid,[/FONT]
- [FONT=Arial]Vitiligo,[/FONT]
- [FONT=Arial]Nevralji (sinirlerde meydana gelen ağrılar) vs..[/FONT]
[FONT=Arial]Sanayiide ise hiperisin içermeyen sarı kantaron ekstreleri, alkollü içeceklerin üretiminde kullanılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Etkili Olduğu Durumlar: [/FONT]
- [FONT=Arial]Depresyon: Yapılan klinik araştırmalarda sarı kantaron ekstrelerinin plaseboya göre çok daha etkili olduğu görülmüştür. Bu araştırmalar sonucu sarı kantaronun en az, düşük doz trisiklik antidepresanlar ve selektif serotonin geri alım inhibitörleri olan fluoksetin (Prozac), sertralin (Zoloft) ve paroksetin (Paxil) kadar etkili olduğu görülmüştür. Sarı kantaron ekstrelerinin duygu durumunu pozitif yönde etkilediği, anksiyeteyi azalttığı, ağrı gibi depresyona bağlı bazı semptomları rahatlattığı ve orta seviyedeki depresyona eşlik eden uykusuzluk şikayetini ortadan kaldırdığı tespit edilmiştir. [/FONT][FONT=Arial]American College of Physicians - American Society of Internal Medicine’ın klinik yönergelerinde, sarı kantaronun depresyona karşı geleneksel olarak kullanılan farmakolojik ilaçlara bir alternatif olabileceğinden bahsedilmektedir. Bununla beraber sarı kantaron, bahsedilen ilaçlardan daha etkili olmadığı gibi diğer birçok ilaçla da etkileşime girebileceğinden, bu ilaçlardan daha iyi bir alternatif olduğunu söyleyemeyiz.[/FONT]
- [FONT=Arial]Menopoz Semptomları: Sarı kantaron ile beraber kullanılan siyah yılan kökü bitkisinin menopoz dönemi kadınlarda görülen sıkıntıları belirgin olarak azalttığı gözlemlenmiştir. [/FONT]
- [FONT=Arial]Obsesif Kompulsif Bozukluk: Sarı kantaronun OKB üzerindeki etkileri hakkında tartışmalı araştırma sonuçları mevcuttur. Yapılan bir araştırmadan bu bitkinin OKB semptomlarını azalttığı rapor edilmesine rağmen yapılan diğer bir araştırmada, bu bitkinin OKB üzerinde bahsedildiği gibi belirgin bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir.[/FONT]
- [FONT=Arial]Premenstural Sendrom: Premenstural sendrom halk arasında adet öncesi gerginlik olarak bilinir. Yapılan bir araştırmada %0,3 oranında hiperisin içeren bir sarı kantoron ekstresinin araştırmaya katılan kadınlardaki adet öncesi sıkıntılarını %50 oranında azalttığı görülmüştür. Ancak bu konuyla ilgili kesin bir yorum yapmak için daha fazla araştırma sonucuna ihtiyaç duyulmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]Kullanım Şekli ve Dozaj: Sarı kantaron medikal amaçlar için sıklıkla kullanılan bir bitki olduğundan, ticari farmasötik dozaj şekilleri üretilmiştir. Klinik araştırmalarda depresyona karşı kullanılan dozaj, günde üç kez 300 mg’dır (kapsüller %0,3 hiperisin içerecek şekilde formüle edilmelidir). Ancak bazı çalışmalarda günlük dozaj 1200mg.a kadar çıkarılmıştır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Kurutulmuş bitki çiçeklerinden (veya topraküstü kısımları) günde 3 kez, 2-4 gram tüketmeniz önerilir. Depresyon gibi psikolojik şikayetler için bu dozu, 4-6 hafta kullanmanız tavsiye edilir. Eğer faydasını göremezseniz tedaviyi kesip farklı bir tedaviye başlamanız önerilir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronu çay olarak tüketmek istiyorsanız, 2 çay kaşığı bitkiyi (yaklaşık 2-3 g.) 150 ml kaynar suya atarak 10 dk demleyiniz. [/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantarondan sıvı ekstre hazırlamak için %25 etil alkole, alkol ile aynı miktarda bitkiyi ekleyerek bekletiniz. Bu ekstreden günde 3 kez 2-4 ml tüketmeniz tavsiye edilir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Bu bitki bilindiği gibi topikal olarak kullanıldığında yara, yanık, şişik ve cilt çürüklerine de iyi gelmektedir. Bu nedenle sarı kantaron ekstresi içeren birçok ticari farmasötik preparat satılmaktadır.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Güvenlik ve Yan Etkileri: Bu bitkinin uygun dozlarda, kısa süreli ve medikal amaçlı oral kullanımı (ağızdan alınarak) güvenli kabul edilmektedir. Yapılan bazı çalışmalar bu bitkinin 1 yıla kadar güvenli bir şekilde kullanılabileceğini göstermektedir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun yüksek dozlarda oral kullanımı, şiddetli fototoksik cilt reaksiyonlarına yol açabileceğinden, güvenli kabul edilmemektedir. Yapılan araştırmalarda günlük 2-4 gram sarı kantaron tüketen kişilerde fotosensetivite görülme riskinin yükseldiği tespit edilmiştir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun 12 yaş altı çocuklarda kısa süreli kullanımı da güvenli kabul edilmektedir. Yapılan bir klinik araştırmada bu bitki, çocuklarda 6 haftaya kadar güvenle kullanılmıştır. Ancak bu bilgi, sarı kantaronun 6 haftadan uzun süreli kullanımının güvenli olmadığı anlamına gelmemektedir. Yapılan klinik araştırma 6 hafta sürdüğü için, ancak bu süreyle ilgili veri toplanabilmiştir.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Sarı kantaronun gebeler ve emziren kadınlar tarafından kullanımının güvenli olmadığı düşünülmektedir. Hayvanlar üzerinde yapılan klinik araştırmalar bu bitkinin gebelik döneminde kullanımının güvenilirliğiyle ilgili çelişkili sonuçlar ortaya koymuştur. Emziren annelerin kullandığı sarı kantaronun ise bebekte kolik ve sürekli uyuma hali gibi yan etkiler oluşturduğu görülmüştür.[/FONT]
[FONT=Arial]
[/FONT]
[FONT=Arial]Diğer Bitkilerle /Gıdalarla / Gıda Takviyeleriyle Etkileşim: [/FONT]
- [FONT=Arial]Kardiyak Glikozidleri İçeren Bitkiler: Sarı kantaronun kardiyak glikozidleri içeren bitkilerle beraber kullanımı, bu bitkilerin etkilerini azaltabilir. Sağlıklı insanlarda bahsedilen bitkilerin, sarı kantaronla beraber kullanımı sonucu, kandaki digoksin seviyesinin yaklaşık %25 azaldığı görülmüştür. Bunun nedeninin sarı kantaronun, dijitallerin kandan temizlenerek atılmasında görev alan bir protein olan P-glikoproteinin seviyesini arttırması olduğu düşünülmektedir.[/FONT]
- [FONT=Arial]Seratonerjik Özelliği Olan Bitki ve Gıda Takviyeleri: Teorik olarak sarı kantoronun bahsedilen bitkilerle beraber kullanımının, bu bitkilerin etkilerini ve yan etkilerini güçlendireceği düşünülmektedir. Bu takviyelerden bazıları: 5-hidroksitriptofan, L-triptofan ve SAMe’dir.[/FONT]
- [FONT=Arial]Kırmızı Maya: Sarı kantaron, sitokrom P450 3A4 enzimini indükleyerek (üretimini arttırarak) lovastatin gibi statin grubu ilaçların kan serumundaki seviyesini düşürür. Kırmızı maya da lovastatin’e benzer etki yapmaktadır. Bu nedenle sarı kantaron teorik olarak bu bitkinin lovastatin’e benzer etkisini azaltmaktadır.[/FONT]
- [FONT=Arial]Triptofan: Sarı kantaronun triptofanla beraber kullanımı, serotonin sendromu riskini arttırabilir. Yüksek dozlarda sarı kantaronla beraber triptofan kullanan bir vakada serotonin sendromu görülmüştür. (Serotonin sendromu, merkezi sinir sistemindeki serotonin miktarının aşırı artışıyla kendini gösteren ve acil müdahale edilmesi gereken bir durumdur. Serotonin sendromunun belirtileri huzursuzluk, halüsinasyonlar, hızlı kalp atışı, artan vücut ısısı ve terleme, koordinasyon kaybı, kas spazmları, bulantı, kusma, ishal ve kan basıncında hızlı değişikliklerdir[/FONT]