Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Tanıdığım insanlarla karşılaşmaktan ve insanlardan korkuyorum. Hastalığım şizofreni?

aydünyavaz

Aktif Üye
Üyelik
4 Şub 2012
Konular
631
Mesajlar
7,005
Reaksiyonlar
349
Özellikle tanıdığım insanlarla karşılaşmaktan vede insanlardan korkuyorum. Sanki insanların yanında ne yapacağımı bilemiyor gibi bir his var içimde. Sanki insanların yanında rahat değilim ve tedirgin gibiyim. İnsanlardan korkuyorum, bu korku dediğim fiziksel bir korku değilde ruhsal bir korku ve de tedirginlik. Toplumdan uzak ve sessiz bir şekilde yaşamaktayım. Ne nişanlara ne düğünlere gidebiliyorum. Bu korkuları aşmam mümkünmüdür , aşmanın bir yolu yokmudur. Benim yaşadıklarım gibi yaşayan varmı? Bu sorunlar şizofreni hastalığında normalmidir?
 
Bence bir hastalığınız yok.Bu gibi durumlar engelli kişilerde bazen olmaktadır bendede oldu bir dönem.
MUTLULUĞUN EN AZ YARISI SİZİN ELİNİZDE

Bazen işler kötü gider. Herkesin hayatında iyi gün olur, kötü gün olur. Zor günleri atlatmak için, sorunların üstesinden gelebilmek için, insanın psikolojisinin de buna uygun ve güçlü olması gerekir.

Herkesin kendine göre bir pembe gözlüğü, moralini yükseltmek için bir yöntemi vardır. Ama başarılı olur ama olmaz. İşte size hayata daha mutlu bakmak için 10 yöntem…

1- Siyaha değil beyaza odaklanın
Son dönemde hayata pozitif bakmayı öğreten pozitif psikoloji kitapları çok satıyor. Hepsinin hareket noktası aynı: Bardağın dolu yarısını görün! Şikayet etmeyi, kesin pozitif duygular üzerine yoğunlaşın. Böylece Amerikalı psikolog Martin Seligman’ın ‘öğrenilmiş çaresizlik’ dediği ‘kabullenme’ tuzağına düşmeyin.

Olumlu yönlerinizin altını çizin, zenginliklerinizi, potansiyelinizi fark edin. Kaliforniya Üniversitesi’nde yürütülen bir araştırmaya göre mutluluğumuzun ve huzurumuzun yüzde 40’ı tercihlerimizin ve hayata bakışımızın sonucu. Kendi kendinizi telkin edin, gaza getirin: Önemli değil, iyiyim, aslan gibiyim…

2- Elinizdekine sevinin bir kere…
Moralinizi sıfırlamak çok kolay, kaybeden psikolojisine girmeniz yeterli: Dün bugünden çok daha iyiydi; x benden daha şanslı; hayal kurmak neye yarar zaten gerçekleşmeyecek… Bunlara zihin kirliliği diyorlar, elinizdekinin kıymetini bilmenizi engelleyen, ulaşılabilir hedeflere ve mutluluğa erişmek için harekete geçmenize mani olan ‘bölücü ve yıkıcı’ fikirler. Unutmayın: 1992 Barselona Olimpiyatları sırasında yapılan bir araştırma bronz madalya alan üçüncülerin, gümüş madalya kazanan ikincilerden çok daha mutlu olduğunu gösteriyordu. Çünkü ikinciler ‘birinciliği kaçırdım’ diye başarılarının tadını çıkaramazken, üçüncüler podyuma çıkmaktan mutluydular.

Yanlış karşılaştırmalardan kaçının. Mesela ‘Şule ne kadar şanslı, okula arabayla geliyor’ diye hayıflanacağınıza, ‘Ben şanslıyım, kardeşim bir fakülte kazanamadı konfeksiyon atölyesinde küçük bir işe girmek zorunda kaldı’ diye düşünün.

3- Arkadaş, illa iyi arkadaş
Bütün anketler aynı şeyi söylüyor: Ne para ne başarı tek başına mutluluk verir, önemli olan çevrenizdekilerle olan ilişkilerdir. Yalnız yaşayan insanlarda depresyon riskinin evli veya bir arkadaşıyla oturanlardan daha yüksek olmasının sebebi budur. Hatta arkadaş ilişkilerinin aileden bile daha iyi bir ‘pozitif duygu kaynağı’ olduğu söyleniyor. Ama dikkat arkadaş var, arkadaş var. Bunun bile istatistiğini çıkarmış araştırmacılar: Avusturyalı Ernst Gehmacher ‘İnsanın kendini iyi hissetmesi için en az 4 (azami 12) sağlam arkadaşı olması şart; çok güvendiği, her şeyi (?) paylaşabildiği ve yardım alacağını bildiği arkadaşlar’ diyor.

Yeni bir telefon defteri alın (daha doğrusu cep telefonunuzun adres defterini yenileyin) ve sadece gerçekten değer verdiğiniz insanları kaydedin. Sık ve düzenli haberleştiğiniz, birbirinizi gönülden arayıp sorduklarınızı…

4-Yaptığınız işe yoğunlaşın
Kısa vadeli de olsa, kendini iyi hissetmenin yollarından biri (hepimiz bunu yaşamışızdır) yaptığı işe iyice yoğunlaşmaktır. Zaman durmuş gibi olur, sorunlarımızı unuturuz. Amerikalı psikolog (adını boşuna telaffuz etmeyi denemeyin) Mihaly Csikszentmihalyi’nin flow (akış) dediği an budur. Peki bu ‘mutluluk anı’ nasıl yakalanır? Yetkinliklerimizle uyumlu (çok kolay olursa sıkılırız aklımız gezintiye çıkar, çok zor olursa büsbütün daralırız) bir aktivite seçerek…

İş ortamında akış yakalamak tatilde veya boş zamandakinden çok daha kolaydır. Bu tekrar gerektiren, monoton işler için bile böyle. Kendi kendinize gaz verecek şekilde hedefler koyun: Şu konuda nasıl daha iyi olabilirim? Daha az yorularak şu işi nasıl yapabilirim?

5-Çocuklar gibi oynayın…
Şirketlerin düzenlediği bir paintball oyununda düşmanını boya-kurşunlarıyla vurmak için canını dişine takarak kovalayan müdürünüze bakıp da ‘ne salak herifmiş bu ya’ diye düşünmeniz çok doğal. Ama oyunun her yaşta faydaları vardır. Araştırmalar oyuncuların sadece performansının değil, iyimserliğinin de daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bir uzman ‘Eğer oyun oynamaktan vazgeçersek zihnimiz mekanikleşir, adeta kurur’ diyor; ‘Oyuncular gerçekleri daha esnek olarak algılarlar, gerçeklerle oynamayı da severler. Eğer hayatı çok ciddiye alırsanız, eğip bükmekten vazgeçer, değiştirebilme fırsatını da kaçırırsınız’.

Eşinizle, çocuklarınızla, arkadaşlarınızla oyun oynayın. Kağıt oyunları, bilgisayar oyunları, Pictionary, Tabu… ne olursa!

6-Her gün bir işi bitirin
Pozitif psikoloji uzmanı Ilona Boniwell ‘Zamanını iyi kullanmış olmanın verdiği mutluluk, insanın kendini iyi hissetme sebeplerinden biridir’ diyor. Sürekli işini bitirememe, yetişememe hissi ise insanı mutsuz eder. Daha az çalışıp, kendine daha çok zaman yaratmak bir yöntem tabii ki ama bahaneye dönüşmesi riski var. Boniwell daha kolay bir yöntem öneriyor: ‘Eğer her gün bir şeyi istediğimiz gibi sonuçlandırabilirsek, bir büyük projenin her gün bir küçük parçasını tamamlarsak, kendimizi çok mutlu hissediyoruz’.

Yani kendinize her gün için mümkün ve tutturması sadece size kalmış bir hedef koyun: Başladığınızın kitabı bitirmek, bir yemek tarifini denemek, kaç gündür masanızda duran radyoyu tamir etmek… Sonra da bir işi yapıp bitirmiş olmanın verdiği hazzı yaşayın.

7-Vipassana metodunu deneyin
Vallahi biz uzmanların yalancısıyız. Her 5 Amerikalı şirket yöneticisinden biri meditasyon yapıyormuş ve en çok uygulanan metod da Vipassana imiş. Yani ‘derinlemesine görmek’ ya da ‘olanı olduğu gibi görmek’. Buddha’nın bu yöntemle Nirvana’ya ulaştığı söyleniyor. Burada yöntem beyni boşaltmak değil aksine çevredeki objeleri tam olarak ve olduğu gibi algılamak. Çanta sadece bir çantadır. Böylece açgözlülüğe, hasete, kıskançlığa, kızgınlığa bir son vermek. Yani daha az üzülmek.
Bu konuda piyasada bir sürü kitap var, kurslar seminerler var… Elçiye zeval olmaz!

8-Kötü durumdan faydalanın
Nietsche mi demişti ‘Beni öldürmeyen güçlendirir’ diye? Uzmanlar ‘elastikiyet’ diye bir kavram kullanıyorlar, ‘insanın zor bir durumdan sonra yeniden toparlanma kapasitesi’ anlamına. Dayanma, ile yaşamayı öğrenme hatta atlatma değil, ‘faydalanma’ yani yaşadığı zorluktan pozitif bir şey çıkarma. Her şeyi hazır bulan, bir eli yağda bir eli balda insanlar en küçük şeyden bile mutsuz olurlar, en küçük bir sorunu bile büyütürler. Oysa bir sıkıntı yaşamış ve bunu ‘elastikiyet’leri sayesinde olumluya çevirmiş insanlar bunu başarmış olmanın verdiği mutluluk ve güvenle kendilerini daha iyi hissederler.

9-Temizlik teparisi uygulayın
İngiliz 4. kanalında How clean is your house (Eviniz ne kadar düzenli, temiz) diye bir programda ‘cleaner therapist’ diye bir takım insanlar ortaya çıkmıştı. Şimdi bu iş çok moda. Bu yeni kişisel koçlar ‘Düzensiz bir yaşam ortamı stres ve sinir sebebidir. Karmaşa zaman kaybettirir, sabrımızı zorlar, moralimizi bozar’ diyorlar.

Yani gereksiz eşyalara dandik manevi değerler yüklemeyin, atın gitsin. Size kötü hatıraları sürekli hatırlatmalarına, içinizi karartmalarına, sizi geçmişe döndürmelerine izin vermeyin. Temizleyin, atın... Aynı şekilde bilgisayarınızda, belgelerinizde, fotoğraflarınızda, cebinizin adres defterinde filan da sağlam bir temizlik yapın.

10-Hayatınızda yenilikler yapın
Psikologlar ‘hedonist adaptasyon’ diyorlar, insan gündelik küçük mutluluklara o kadar alışır ki, kıymetini bilmez. Keyif almak, zevk almak demek beyinde endorfin gibi zevk hormonlarının salgılanması demek. Oysa zamanla bu alıcılarımız dolar, zevk almaz oluruz. Her gün aynı şeyleri yapmaktan vazgeçin, her gün hoşunuza gidecek bir alışveriş yapamayacağınıza yahut her ay izne çıkamayacağınıza göre, hayatınıza yenilikler, yeni zevkler katmaya çalışın.
Bunlar çok basit şeyler olabilir… Mesela yarın sabah kahvaltınızı bir kazak giyip balkonda yapın, işe farklı bir yoldan etrafınıza baka baka gidin, 3 ayda bir salonun mobilyalarının yerini değiştirin vs vs…
 
@aydünyavazo

sayın kardeşim aynısı bendede vardı hatta evden bile çıkmazdım bu yüzden . Bir psikiyatrıya gittim ve resmen hayatımı değiştirdi verdiği ilaç ve çok iyi oldum. Senin yapacağın en mantıklı iş hemen bir psikiyatrıya git ve doktoruna burda yazdıklarını anlat. Emin ol seni çok değiştircek ilaçlar vercek. şimdiden geçmiş olsun
 
Ben de bir işitme engelli birey olarak aynı şeyleri hissediyorum kardeşim.. Ben de tanıdıklarımı görünce tedirgin oluyorum.. Bir şey söylerlerse anlayamam diye konuşmak istemiyorum.. Hatta bu yüzden son 7 yıldır işitmem ağırlaştığı için arkadaşım bile yok düşün yani :) hastalığınız yok rahat olun..
 
Ben de öyle saçmalarım diye bir de işsiz güçsüz olmaktan kimsenin yüzünü görmek istemiyorum.
 
hastaneye yatırmaz merak etme bendede aynı korkular vardı. hatta tv de izlediğim gibi beni deli gömlene falan giydiriler sanıyodum ama yanılmışım. doktor çok iyi karşıladı bana derdimi anlattırdı ve ilaç yazdı . ilaç mucizeler yarattı bende . bidaha ki gidişlerimde doktora zaten kaygılanmadım : bence hiç vakit kaybetme den doktora git. senin derdini çok iyi anlayabiliyorum ve çıkmazda olduğunuda çok iyi biliyorum. sakın tedirgin olma hemen bir doktora git. eğer psikiyatrı korkunu yenemezsen sağlık ocaklarında ki aile hekimine git. onlarda ilgilenecektir senle. ama git bir doktora
 
istediginiz gibi olsun değiştirmeye çalışmayın
 
bu ne ya hepimiz aynı kafayı mı yaşıyoruz :D bende sırf bu yüzden evden çıkamıyorum, sadece sigara ihtiyacımı karşılamak için bakkala gidiyorum. 1 yıldır psikiyatrik tedavi görüyorum doktor önce bipolar teşhisi koydu ama en son gittiğimde paranoid psikoz da olabilir dedi. seroquel XR 150mg ve Rexapin 7.5 mg kullanıyorum. Bende bir de aşırı mutsuzluk var. İnsanlarla diyalog kurmaktan çekinme, benimle dalga geçtiklerini düşünme, alınganlık, kalabalıkta tedirgin ve rahatsız hissetme falan var. 1 yıldır çok şiddetli bir şekilde yaşıyorum bu hezeyanları. tekrar herkese geçmiş olsun.
 
aynı ben ve çok mutsuzum dışarı çıkamıyorum çıktığım zaman çok rahatsız oluyorum neden insanlardan bu kadar çekiniyorum neden korkuyorum ya korkucak bişi yok diyorum ama korkuyorum işte dalga geçiceklerinden aşağlayacaklarından onların arasında içlerinde hiçbirzaman yerim olmadığı ve olmayacağı düşüncesi beni yiyip bitiriyo buraya bile korkarak yazıyorum hiç kendime güvenim yok ve kiloda aldım 37 yaşındayım annem babamla yaşıyorum ve çalışamıyorum sıkıntı depresyondan kolumu yaldırcak halim yok arkadaş desen oda yok.

kendimi tanıyamıyorum artık hissizleştim 2010 da bana şizofrensin dendi ve ozamandan beri her doktor değişikliğinde ağır şizofren ilaçları iğneler verildi iki kere de hastanede yattım hem ege de hem 9 eylülde halbuki tanımadığım iki kişi konuşurken benimle dalga geçiceklermiş korkusu var dedim bu kadar artık onlar ne anladıysa ozamanda bu kadar ilerlememişti korkularım keşke doktora hiç gitmeseydim 8 yılım heba oldu tabi bendede suç var araştırabilirdim ne bileyim doktor şizofrensin dediği için kendimi öyle sanıyordum kusura bakmayın biraz içini dökmek gibi oldu ama ... Allah herkese dayanma gücü versin​
 
Sosyal fobiksin endişe kaygıda cabası pskiyatriye gitcen
 
ayDÜNYAvazo

Açık konuşmak gerekirse bende nişanlara ve düğünlere gitmekten insanların yapmacık gülmelerinden hazzetmem. Eskiden düğünlere gidildiğinde herkes bir şeylere yardım ederdi ama şimdi öyle mi? Malesef ki değil herkesin elinde telefon resim çekip paylaşmak derdinde. Bu bir şizofreni hastalığı değil tamamen kendi hür seçimindir. Ve şunu da eklemem lazım eskiden en azından 90 lı yıllarda çocuklara güler şaka yapardık veya bir çikolata bir şeker verebilirdik ama şimdi millet sapıtmış durumda yanlış anlaşılır diye komşunun çocuğuna şaka yapmayacak kadar korkuyor millet. Yani tek sen yalnız değilsin merak etme
 
dünya değişti gerçekten eskisi gibi değil hiç bir şey biz büyüdük ve kirlendi dünya siz bir uzmana danışın sorununuz bence de psikolojik zaten bir çok hastalığın sebebi psikolojik değil mi
 
İnsanlardan kaçıyorum?

KENDİMİ Bildiğim kadarıyla LİSE YIL(2000) LARINDAN beri İNSANLARDAN KAÇIYORUM. Bazen yolumu bile değiştirdiğim bile oluyor.
(2000 yılı içinde başıma daha doğrusu kulağımın içine talihsiz bir kaza geldi ve odun girdi. Ondan sonra BENDE bazı değişimler oldu. Ney mesela, insanlar bana bakarken yürüyememe ve bu esnada ağır stres patlaması ve bu esnada kafam patlayacakmış gibi hisler OLUŞTU)
BU KAZAYLA BENDEKİ DEĞİŞİKLİĞİN TAM ANLAMIYLA NEDENİ NEDİR?(SAĞ KULAK iç kısmına alınan darbeyle birlikte ) BU SADECE BİR KAZADAN MI İBARETTİR. SONUCUYLA BERABER KADERİMİN BİR PARÇASIMIDIR?
BUNUN Bİ ÇÖZÜMÜ YOKMU ARKADAŞLAR?
 
Kulağa odun girmesi çok kötü olmuş geçmiş olsun kardeş
 
şizofrenin belirtilerinde insanlardan zarar göreceğini zannetme, hakkımda planlar yapılıyor hatta düşüncelerim çalınıyor vb. yanlış algılamalar var. ben de bu gibi sorun yaşadım ama mantığımla bunu aştım;

"toplum sana uymuyorsa sen topluma uy" dedim, sosyal aktivitelerim çok olmasa da dinliyorum, gözlemliyorum insanları,

baktım hoşuma gitmeyen bir ortamdayım mekanı terk ediyorum hiç kafaya takmıyorum.

kısaca benimle aynı frekansta olan insanlarla bir şeyler paylaşmak benim için için daha akla uygun

ne insanlara kendi fikirlerimi düşüncelerimi ilkelerimi dikte etmeye kalkıyorum

ne de kendimden ödün vererek insanların hayatıma müdahale etmesine izin veriyorum.

madem aynı gemideyim bunun orta yolunu bulmalıyım dedim ve bu saplantımdan kuruldum mantığımı kullanarak.
 
Üst Alt