Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Uluer Aydoğdu

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
KADIN GİTTİ KRİSTAL OLDU, ÖYLE İSTEDİ

kendini yürüyorsun
uçsuzsun bucaklarında elsa'nın gözleri
ileriye
geriye
hüzünlere
sevinçlere
nasıl da mavisin öfken bile mavi
kendine koyulmuşsun
o acı çektikçe tamamlanacak olan serüvene
kadın dolu
sır
hasret
rüyaların bile kavga dolu
bir kırlangıç
bir patika
bir yolculuk
ayaklarının altında
kendini yürüyorsun
sonu gelmeyecek

sen
bir meleksin

hakiki
düş
yağmur

hemen önünde bağlar
annen gökyüzü eşrafından ay
baban atlıkarınca beyi
gökyüzünde ezelden beri süvari
ellerinden tutuyorsun yunus'un
ellerinde tamamlayıp kendini
düşüyor o büyük kahkahaya gülüşün
yok oluş
varış
nasıl da çocuksun
tenin şeftali kokuyor
izmir kokuyor boynun
çimen yaprağı

daha fısıldanmadı sır
söylenmedi aşk
tanrılar azıcık ileride
kişnemeler
seğriyen baldırlar
az önce uyandın, bir kıyamet
dalları tıklım tıklım hayal/et
kuşlar cenin
yağmur
çocuk

kendine yakın
kendine uzak
orta yerinde asumanın
sakız gibi
türkü
ürperiş

saçların rüya
anadolu anadolu
rüzgâr aranıyorsun
kendine
dağlara
gemilere
teslimiyet

öyle istedin

Uluer Aydoğdu
 
Kalbim, Kiralık Bir Şiir



Güzel çamurun türküsü Rimbaud
kırlangıçtı kuzgunun içinde ölürken
bir sıkımlık macun
yoksa karbonat mı kanaviçe işleyen kızlar
o gün bugün Habeşistanlı sayılırız hepimiz
tanrı bakiyse insan suda naz
boyundan postundan utanmadan Fredy Mercury:
show must be go on diyor alçalarak
floyd’lar ne kadar pembe şimdi
İsa geldiğinde dünya olmayacak
çıkmıyor üzerimden
Rimbaud’un sıçrattğı güzel çamur
 
Ulu’malar



(.... )*


Ben çok uzak bir gelecekte oturuyorum, atların
yürüyüşünde, ey sevgili ben senin geleceğinde
oturuyorum. Bir kuşta, bir gülde, bir akşamda,
pervaza dayanmış bir dirseğin burkuluşunda oturuyorum

Kaya’da ve su’da. Bir ağacın kabuklarında.
Kasıklarımdaki yarılışta. Bir anıdaki kırıklıkta,
bir kadındaki kuşkuda oturuyorum. Çok ileride.
İlerinin de ilerisinde oturuyorum. Size göre geride.

Hemen şuracıktaki gölgede. Kendimde oturuyorum.
Az kaldı bir ölümde oturuyorum. Biliyorum ey sorgucular
epey gitmek gerek, ötelerde oturuyorum. Öteleri geçer geçmez
mutlak sessizlikte oturuyorum. Bir yalnızlıkta, bir dönemeçte.

Şu çölü aştık mı görünür bir kuraklıkta oturuyorum.
Sola doğru bakın, duydunuz mu şu eski türküyü:
Mavi yazma bağlama anam, mavi yazma tez solar,
da oturuyorum. Az daha gidin, karşınıza bir güneş

çıkacak, da oturuyorum. Hayal edin, neredeyse
görünür deniz, de oturuyorum. Susadım,
özledim, doğuyorum yeniden. Orda oturuyorum:
Ah iç/tenim: Ben her yerde oturuyorum, hiçbir yerde[FONT=Verdana]
[/FONT]​
 
-Barınak artık imkansızdır-
Theodor ADORNO
Geçmişte kaldı ev
sıcacık tenin
barınak artık imkansız
bir zamanlar iyi talihim olan

Billur
şamdan
istanbul’dan
ah rakıya dökülen saçların
su

içerdim
baldırlarını
bir öpüşte

Geçmişte kaldı ev
kocaman memelerin
barınak artık imkansız
bir zamanlar iyi talihim olan

Aşk
mobilya tasarımı​




Üst Baş’lık






geceye başlık benimle kırıştıran ay. Kulağıma …
hangi sevdalar, sönmüş yıldızlar zonklar
kristal bardak
eski rakılara terleyen filinta bir bedendir
topu topu yirmizsekiz sayfalık kitapta
birkaç cümle var
ah, hangisinin altını çizsem
pıhtılaşmış kan sağıyor yüzüm
afyona müptela çocuk kaç zamandır
istanbullara, özellikle eskisine
gider, orada özlerim seni
antika dükkanlarında ararım her parçanı
yapıştırabilir miyim diye tenimdeki eksik yerlere
ama fundalıkları soracak olursan
yeşil fresklerdir onlar
aşkın totemi nedir ki acaba
gelişini çizsem duvarlara. Kesinlikle.

[FONT=Verdana]
[/FONT]
 
Üst Alt