Yıl 2003 aylardan 15 eylül ve ben evimden ya Allah,Ya bismillah diyip çıktım çocuklarımın ekmeği için göreve.O gün okulların açılma günüydü ve çocuklarımı okula bile götüremeden koyuldum işime. Bir kurumda amir olarak çalışıyordum. İşim ulaştırma ile ilgili Elektrikli tren hat bakım ve işletmeydi. Bindim özel bakım trenine sanki sonsuzluğa giden bir yolculuktu ve geriye dönüş yok gibi süzülüyordu dağlardan, tepelerden, uzun tünellerden. Ve arızanın olduğu mahalle geldiğimizde ekip olarak tren yolunu açma telaşı.
Hani evine,okuluna,sevdiklerine kavuşmak isteyenlerin çok beklememesi adına yoğun tempo ve zevkle yapılan iş. Ve saatler 11.00'ı gösterdiğinde sadece gökyüzünde uçtuğumu farkettim. Ve sonrası gözlerimi açtığımda bir ambulans sireni ve ben sedyede yanımda bir kaç arkadaş bir an bacaklarımın koptuğunu düşündüm. Çünkü hissetmiyordum. Noldu bana dedim,arkadaşlarımdan biri vagonun üstünden yani 6 m den aşşağı düştün dediler.B acaklarım duruyormu dedim evet dediler. O zaman bacaklarım kırılmıştır diye düşündüm. Belimin kırıldığı akımın ucundan bile geçmedi.
Ama gerçek olanda buymuş,yani omurgam kırılmış ve sinirler kesildiğini sonradan anladım. Ve uzun bir yoğun bakım süreci ve sonrası yoğun bakımda unutulmuş bir adam.
Tam 21 gün hiç akli dengemde birşey yokken akıl hastası (Allah yardımcıları olsun) insanlarla kaldım. 21 gün ne yemek ne içmek nede uyumak. İstesen de uyuyamassın gece yanında ölen insanlar. Ve ameliyat ve fizik tedavi ve ilk defa çocuklarımdan uzak bir bayram geçirmek. Bunu ancak yaşayan bilir. Ve defalarca ölmek....
Velhasıl 1 yıl sonra evdeyim. Ama ölmeyi isteyen bir babayım artık. İçimden diyorum ki işe yaramayan bir babanın çocuklarına yük olmaktan başka neye yararki. Bir gün büyük oğlumun mezuniyet törenine istemeye, istemeye gittim. Özel bir okulda okuyordu oğlum burslu. Törenin ortasında plaket verme işleri başladı ve oğlum yanıma gelerek "baba iyiki varsın ve bu gün burdasın" demesiyle bir anda baba olduğumu tekrardan hissettim ve dedim ki oğlum beni bu halimle bile yanında görmek istiyorsa ben de inadına, inadına ,inadına yaşamalıyım.
Ve bu gün yıl 2010 aylardan 20 nisan o oğlum güzel bir üniversite kazandı şu an okuyo. Diğer çocuklarımın da mezun ettim. Ve baba evinde yaş 46 sessiz,s edasız sevdiği eşiyle yaşıyor.
Tedavi gördüğüm sürece hep şu duayı etmişimdir. Allah taşımıyacağımız yükü değil,taşıyıcağımız yüklede imtihan etmesin.Çünkü insanoğlunun taşımayacağı yük yok,veya taşımam demesiylede değişen birşey olmuyo. Kuzu kuzu taşıyoruz işimize gelsede,gelmesse de...
Yaşadıklarımın yüzde ikisini anlattım bu kadar oldu
.Selam ve sevgilerimle
Hani evine,okuluna,sevdiklerine kavuşmak isteyenlerin çok beklememesi adına yoğun tempo ve zevkle yapılan iş. Ve saatler 11.00'ı gösterdiğinde sadece gökyüzünde uçtuğumu farkettim. Ve sonrası gözlerimi açtığımda bir ambulans sireni ve ben sedyede yanımda bir kaç arkadaş bir an bacaklarımın koptuğunu düşündüm. Çünkü hissetmiyordum. Noldu bana dedim,arkadaşlarımdan biri vagonun üstünden yani 6 m den aşşağı düştün dediler.B acaklarım duruyormu dedim evet dediler. O zaman bacaklarım kırılmıştır diye düşündüm. Belimin kırıldığı akımın ucundan bile geçmedi.
Ama gerçek olanda buymuş,yani omurgam kırılmış ve sinirler kesildiğini sonradan anladım. Ve uzun bir yoğun bakım süreci ve sonrası yoğun bakımda unutulmuş bir adam.
Tam 21 gün hiç akli dengemde birşey yokken akıl hastası (Allah yardımcıları olsun) insanlarla kaldım. 21 gün ne yemek ne içmek nede uyumak. İstesen de uyuyamassın gece yanında ölen insanlar. Ve ameliyat ve fizik tedavi ve ilk defa çocuklarımdan uzak bir bayram geçirmek. Bunu ancak yaşayan bilir. Ve defalarca ölmek....
Velhasıl 1 yıl sonra evdeyim. Ama ölmeyi isteyen bir babayım artık. İçimden diyorum ki işe yaramayan bir babanın çocuklarına yük olmaktan başka neye yararki. Bir gün büyük oğlumun mezuniyet törenine istemeye, istemeye gittim. Özel bir okulda okuyordu oğlum burslu. Törenin ortasında plaket verme işleri başladı ve oğlum yanıma gelerek "baba iyiki varsın ve bu gün burdasın" demesiyle bir anda baba olduğumu tekrardan hissettim ve dedim ki oğlum beni bu halimle bile yanında görmek istiyorsa ben de inadına, inadına ,inadına yaşamalıyım.
Ve bu gün yıl 2010 aylardan 20 nisan o oğlum güzel bir üniversite kazandı şu an okuyo. Diğer çocuklarımın da mezun ettim. Ve baba evinde yaş 46 sessiz,s edasız sevdiği eşiyle yaşıyor.
Tedavi gördüğüm sürece hep şu duayı etmişimdir. Allah taşımıyacağımız yükü değil,taşıyıcağımız yüklede imtihan etmesin.Çünkü insanoğlunun taşımayacağı yük yok,veya taşımam demesiylede değişen birşey olmuyo. Kuzu kuzu taşıyoruz işimize gelsede,gelmesse de...
Yaşadıklarımın yüzde ikisini anlattım bu kadar oldu
.Selam ve sevgilerimle