T.C. YARGITAY
9. Hukuk Dairesi
Esas No : 2010/39684
Karar No : 2011/14489
Tarihi : 12.05.2011
ÖZÜ:
İşçilere verilecek ücretin tespitinde toplu iş sözleşmesi ile kıdemin belirleyici unsur olarak kullanılmasını engelleyen yasal bir engel bulunmamakta olup, böyle bir uygulamanın Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı alacağı şeklindeki yorum ise maddenin konuluş amacını aşacak niteliktedir. Davacı tarafça ileri sürülmediği halde davalı işverenin aynı işi yapan işçiler bakımından eşit davranma borcunu yerine getirmediği gerekçesiyle ve bu haliyle davacı talebiyle, mahkeme gerekçesi arasında çelişki yaratılarak davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
DAVA:
Davacı, ücret tespiti, ücrel farkı, yıpranma primi, ilave tediye, akdi ikramiye alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi N. Taşdelen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR:
Davacı vekili; müvekkilinin özürlü olduğunu ve ... İdaresinde 22/09/2006 tarihinden 03/01/2008 tarihine kadar geçici işçi kadrosunda çalışırken bu tarihten itibaren kadrolu olarak çalışmaya devam ettiğini, davacının 01/03/2007-28/02/2009 tarihli toplu iş sözleşmesine dahil olmasına rağmen davalı kurumun toplu iş sözleşmesinin E1/A tablosu yerine ek 1/B ücrei tablosuno göre davacıya ücret verdiğini,4857 sayılı İş Kanununu 5. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince işverenin geçici çalışan işçi ile devamlı çalışan işçi arasında fark yaratamayağını, yine aynı yasanın 17. Maddesinin 2. Fıkrasına göre özürlü ve eski hükümlü işçilerin aleyhine sonuç doğuracak şekilde diğer kişilerden farklı şekilde davranamayacağını, engellilerin haklarına ilişkin Türkiye'nin de taraf olduğu Uluslararası Sözleşmenin 27. Maddesinin 1. Fıkrası ( b ) bendinin taraf devlet fırsat eşitliği, eşit değerde eşit işe eşi ücret ilkesi, tacizden korunma ve mağduriyetin giderilmesi, güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanmasına ilişkin olarak engellilerin haklarını koruma görevi verdiğini, ( c ) bendinde ise engellilerin iş ve sendikal haklarını diğer bireylerle eşit koşullar altında kullanabilmelerini sağlar denildiğini, bu nedenlerle davacının üyesi olduğu T. Sendikası ile davalı kurum arasında imzalanan 01/03/2007-28/02/2009 tarihli 1. Dönem toplu iş sözleşmesinin 17. Maddesi gereğince davacının ücretinin 01/01/2008 tarihinden itibaren Ek 1/A cetveline göre ödenmesinin gerekeceğini belirterek davacının ücretinin anılan toplu iş sözleşmesinin Ek 1/A maddesine göre ödenmesi gerekeceğinin tespiti ile fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak dava tarihine kadar olan ücret farklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının 5620 sayılı kanun gereğince 03/01/2008 tqrihinden itibaren sürekli işçi kadrosuno atandığını, aynı yasanın 2/11 maddesinin geçici işçi pozisyonlarından sürekli işçi kadrolarına geçirilmiş işçilerin mevcut ücret düzeylerinde ve diğer mali ve sosyal haklarında artış yapılamaz ve ücrel skalaları değiştirilemez, bu işçilere sadece 2007 yılı ve sonraki yıllardaki toplu iş sözleşmeleri ile belirlenecek genel ücret artışları uygulanır" hükmünün yer aldığını, idare adına T... ile T. Sendikası arasında imzalanan ve 01/03/2008- 28/02/2009 tarihlerini kapsayan toplu iş sözleşmesinin '17. Maddesinde 01/03/2005 tarihinden sonra işe ilk defa alınacak işçilere uygulanacak ücret skalası ek 1/B de belirlendiğini, davacının 01/03/2005 tarihinden sonra işe alındığını ve 5620 sayılı yasa ile toplu iş sözleşmesinde özürlü işçilerin ücret düzeyleri ile ilgili ayrı bir düzenlemenin mevcut olmadığını, dolayısı ile 01/03/2005 tarihinden sonra işe giren tüm işçilere toplu iş sözleşmesinin Ek 1/B skalasının uygulandığından bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı işyerinde davacı ile aynı işi yapanlar arasında sırf işe daha sonra başladığı gerekçesiyle TİS hükümlerine dayanarak farklı ücret skalasına göre daha az ücret ödemenin obiektif ve haklı sebebe dayanmadığı, eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna varılması sebebiyle hakkaniyete uygun olmadığı kanaatine varılarak davacının ücretinin tespitinde TİS'in 17. Maddesinde belirtilen EK 1/A cetvelinin uygulanması gerektiği ve davacının 03/01/2008 - 25/08/2009 tarihleri arasında bilirkişi tarafından tespit edilen bir kısım fark ücret alacaklarının bulunduğu anlaşıldığı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosya içerisinde yer olan T.S. ve T. İl Özel İdaresi adına TÜHİS arasında imzalanan 01.03.2007-28.02.2009 tarihlerini kapsayan 1. dönem toplu iş sözleşmesi ve 01.03.2009-28.2.2011 tarihlerini kapsayan 2. dönem toplu iş sözleşmesi bulunmaktadır. Anılan toplu iş sözleşmelerinin eki niteliğindeki iki adet Ek 1-A ve Ek 1-B ücret cetveli olduğu, Ek 1-A cetvelinde 1.3.2005 tarihinden önce işe başlayanlar için, Ek 1-B cetvelinde ise 01.03.2005 tarihinden sonra işe başlayanlar için ücret belirlemesi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında davacının 01.03.2005 tarihinden sonra işe girdiği, 03/01/2008 tarihinden itibaren kadrolu olarak çalışmaya devam ettiğini hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle müvekkilinin özürlü olduğunu bu nedenle işyerinde ayrımcılık yapılarak müvekkiline aynı işi yapanlardan daha az ücret ödenmekte olduğunu iddia etmiştir. Yukarıda özetlendiği üzere işyerinde çalışan işçiler bakımından toplu iş sözleşmesine göre iki farklı ücret cetveli bulunduğu bu cetvellerin ise işçilerin kıdemine göre belirlendiği bunun dışında özürlülere ödeme yapılmasına dair ayrı bir ücret cetveli yer olmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinde işçiler bakımından farklı ücret uygulamasında esas alınan kıstasın davacı tarafın iddiasının aksine kıdem olduğu, 01.03.2005 tarihinden önce ve bu tarihten sonra işe giren işçilerin ücretlerinin iki ayrı cetvele göre hesaplandığı bu uygulamanın 01.03.2007-28.02.2009 tarihlerini kapsayan 1. dönem toplu iş sözleşmesi ile getirildiği aynı uygulamaya 01.03.2009-28.02.2011 tarihlerini kapsayan 2. dönem toplu iş sözleşmesinde de devam edildiği görülmektedir. Toplu iş sözleşmesini düzenleyen tarafların bir araya gelerek toplu iş sözleşmesi hükümlerini değiştirmeleri olanaklıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 22. maddesinin son fıkrasında yazılı olan taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değişrirebilirler kuralından, toplu iş sözleşmeleri yönünden iş ilişkisinin tarafları yerine, toplu iş sözleşmesinin taraflarını anlamak lazım gelir. Gerçekten, toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi olan kişilerin bu yetkileri devam ettiği sürece toplu iş sözleşmesi hükümlerinde değişiklik yapmaları kural olarak mümkündür. Davacının kıdemi sebebiyle işyerinde farklı ücret olmasına sebep olan düzenlemeye dair davacının üye olduğu sendika tarafından toplu iş sözleşmesinde yer olan düzenlemesinin değiştirilmesine dair bir girişimi bulunmamakla anılan toplu iş sözleşmeleri toplu iş sözleşmesinin tarafları bakımından bağlayıcı nitelik taşımaktadır. Durum böyle iken davalı kurumun toplu iş sözleşmesinde belirlenen kıstaslar dışında uygulama yaparak davacıya ücret ödemesi mümkün değildir. Kaldı ki Mahkeme gerekçesinde belirtildiğinin aksine işçilere verilecek ücretin tespitinde kıdemin belirleyici unsur olarak kullanılmasını engelleyen yasal bir engel bulunmamakta olup böyle bir uygulamanın Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olacağı şeklindeki yorum ise maddenin konuluş amacını aşan niteliği taşıyacaktır.
Yukarıda izah edildiği üzere öncelikle davacı vekilince müvekkilinin özürlü olduğu, bu nedenle işyerinde ayrımcılık yapılarak müvekkili ile aynı işi yapan işçilerden daha az ücret ödendiği iddiası açılan davanın sebebi olarak gösterilmediğine göre Mahkemece davacı tarafça ileri sürülmediği halde davalı işverenin aynı işi yapan işçiler bakımından eşit davranma borcunu yerine getirmediği gerekçesiyle ve bu haliyle davacı talebiyle, mahkeme gerekçesi arasında çelişki yaratılarak davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olduğu gibi ayrıca işçilere verilecek ücretin tesbitinde kıdemin belirleyici unsur olarak kullanılmasını engelleyen yasal bir engel bulunmadığından sırf bu sebeple işverenin eşit davranma borcunu ihlal ettiği gerekçesine dayanılması da hatalı olup, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2011 gününde oybirligi ile karar verildi.