Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Veysel Çolak

öyküekin

Aktif Üye
Üyelik
22 Ağu 2009
Konular
57
Mesajlar
1,264
Reaksiyonlar
0
Giderken İçimden Geçeceksin

Su da şaşırır yatağı tutuşunca.

Bir insanın diğerine verdiği kırık dökük bir sabah
kirli sokak kedileri, tiner ve delikanlılar
parkta kaçamak telaşında birkaç kız
eteklerinde delice savrulan müzik

Gene de balıkçılar usulca başlatıyor denizi.

Kaygan, yosunlu, o ballı kuyu
sevgilim büyüyen bir dalga sanıyor kabini
dağılan bir uğultu diye yüzünü çoğaltıyor
parasız yatılı bir umut, ama yokluğu iri
onu saklamak için yumardım avuçlarımı
ben ateşe, o rüzgara katılıyor.

Elinde kararlı bıçak
oyup çıkartacak kendini aşk tarihinden

Evde körelmiş bir oda, teninde seğiren acı
keskin, ağzına kadar dolu, öyle güzel
unutmuş kuytusunda sakladığı hayvanı
bilmiyor yürüdüğü sokakların derinlik olduğunu
iyi ki çocuklar uyutmuş karanlığı
iyi ki saçları bir açık deniz.

Her gece bir başka gömülüyor insana.

Uyanırız, akşamları bekleriz hep
kan revan bir yalnızlık ve yaşlı bir öfke
bir dil, ama kelimeleri silinmiş
bir dolu insan, duyguları okunaksız.

Ben o dünyayı gördüm
kırılan zamanın buzdan rengini.

Bedenime değince yandı aldığın gömlek.

Hiç değilse giderken içimden geçeceksin.

Veysel Çolak
 
Kanama

Kumunu yitirmiş bir çölün hüznü

önemlidir bir düş'ün depreminden

ölümün sevinci her silah sesi

kalbimde çalkalanır bir deniz bunu bilmekten.

Yüzünü yerinde kullanmıyor sevgilim

dalgınlığını da,

onda bir geyiğin dağlar kadar korkusu

kanı görünüyor bir avcının dürbününden

toplardamarında doğurgan bir acı

inciniyor zamansız gökyüzünden.

Sessizlikten öğrenmiş tutkuyu

ayrılıkla şakalaşmaktan

aşkı için şarkıya uğramış durmuş

taş sözcüğünü duyunca kırılan cam gibi paramparça

bir bakıma göz ağrısı.

Çam kokulu dudakları değince ağzıma

kar diner, çiçek açar kasığındaki sudan.

Onu durmadan anımsamak bir kanama mı?

Nereme dokunsanız gül tadında bir sancı.

VEYSEL ÇOLAK

[FONT=Verdana]Yara İçinde Yara[/FONT]

[FONT=Verdana]Bak, bu beyaz karanfil senin akşamın olsun[/FONT]
[FONT=Verdana]Hohlayıp onunla silersin kalbini[/FONT]
[FONT=Verdana]Ne zaman yüzüne çalışsam gökyüzü oluyor[/FONT]
[FONT=Verdana]Göğsün yaz içinde[/FONT]
[FONT=Verdana]Dağlara bakmaya koşuyoruz birlikte[/FONT]
[FONT=Verdana]Ama sen sıyırıp gidiyorsun içimi.[/FONT]
[FONT=Verdana]Bir ırmaktan aktıkça yıkandığım[/FONT]
[FONT=Verdana]Kılıç için dokunmuştun ipektin kesinlikle[/FONT]
[FONT=Verdana]Bana kızdığında kuş seslerine yenilirdin[/FONT]
[FONT=Verdana]Hızlandırırdın soluğumu[/FONT]
[FONT=Verdana]Harlı gövdene alıştırırdın[/FONT]
[FONT=Verdana]Tenin gelip de geceme vurunca[/FONT]
[FONT=Verdana]Soyunur çoğalırdın[/FONT]
[FONT=Verdana]İçimde, batığına aşık bir denizin kokusu.[/FONT]
[FONT=Verdana]Bir bıçağın iki yüzü, huysuz dilin[/FONT]
[FONT=Verdana]Nerede bir ayaklanma olsa iterdin kendini[/FONT]
[FONT=Verdana]Dokunsan sönerdi ateş[/FONT]
[FONT=Verdana]Sabahı uyurduk isteseydin eğer[/FONT]
[FONT=Verdana]Bir okyanusla yarıştırırdın çıplaklığını[/FONT]
[FONT=Verdana]Saçlarını topla ki boynunda alanlar açılsın.[/FONT]
[FONT=Verdana]Alnım kanıyor, üstüme devriliyor uzaklık[/FONT]
[FONT=Verdana]Alıp gidiyorsun işte geveze günlerini.[/FONT]
[FONT=Verdana]Aşk değil bu, yara içinde yara ![/FONT]

Veysel Çolak

İnsandan Bir Uçurum

Bir deniz bekliyorduk. Duvara çarpıp ölmesi gibi
özgürlüğüne uçan bir kuşun. Anlamın
düğüm olduğu zamanlar. Bütün yaraları
denedim. Ağzımda kan tadı. Saklanacak
o su kıyısı uzakta. Dağıldım
yaşlandığım yol için. Hangi çağa gittiysem
gülünçtü tarih baktıkça insanlara.
Acının yurdu aşklar, yağmurun kırdığı
görüntü, cinayetlerin karaladığı atlas.
Gelmeyişindi aslında beklediğim
derimin altındasın işte,
içindeki tuzaklar ezberimde
karnında büyüttüğün acı
çığlıktan daha ağır ama yankısız.
Kırıktı işaret, harfler uçucu
Dünyanın gördüğü kapkara düş
içimizde oluşan girdap
katranla naylon arasında pıhtılaşan insan
silinen bir bakıma
gövdesi kadar bir boşluk daha doğrusu.
Her kum tanesinin sakladığı çölde
korkaklığımın tek nedenisin sen.
Unutmadım, herkese bir akarsu borçluyum.

E, Kasım 2001

Veysel Çolak


NOT:paylaşımınıza selam durdum.Bir çift turna uçurdum saygılarımla

İçin

Hiçbir gecede yokum, artık bilemem
uykularını kırdığın yeri, ışığın karanlık
gözlerin kül içinde, bir yasemin gömülü
kalbinin arkasına, dağları çizen bir ayrılık kokusu
sonra sen, yırtılan yerlerinden görünen yüzüm
daha ne olsun, her gündür ah, acıyla biten

Genç ölümlerin biçtiği gizem, çocukluğundan beri
biriktirdiğin çığlık; toprağın öfkeli, ağzın çamur
kent uyanıyor, gerinerek yalnızlık. Gövdesi kör,
sesi mazot tadında, günleri kan çanağı, yalanı gölgeli
seninle yarılan gökyüzü ve yeşeren boynun... Kalbin
var olacak inlemekle, artık boğulan bir sestin, terden
doğmuştun, o günden sonradır
kasabaları gürültü basar;
zaman denilen yanılgı, zaman denilen rüzgâr
dünyaya inat, sen için için göğsünde çocuklar oynat

Açılan bir çiçek gördüğünde
yumuldun, yüzünü karıştıran turaç sürüsü
işte o, boşluğun; işte o, hayatın, işte o senin olan
ısırgan gizem. Bu uzaklık böyle ne kadar diken
üstüne basıp kaçtın seni çağıran ömrün
aldattın şarkılarını, şaşıran kuşlar biriktirdin dünyaya
bağırarak eksildin ama ne zaman düşlesek seni
dumandı için, bulanıktı denizin
gene de bizimdi
kimsesizliğin.

Bir alan edin kendine, bir dağ arkası
gürültüyle yürüyen adamlar göğsüne itsin seni
ellerinde üşüyen demir, öksüren yaşamaklar
aşkla kırılan kemençeler ve ilk anlam, bana açılan
için.

Veysel Çolak

YÜZYÜZE

Zaman da ölür
Kimse beni bu kentle barıştıramaz
İçimde bilmediğim bir şeyle karşılaşma korkusu
Neye baksam
Sevinçlerim çırpınarak ölüyor

Bir sonu olsun diyorum ama gün uzasın
Bir çocuk çiçeğinin rengini arıyor
Her şey bir yıkıntıya ulanır
İşte kuşatan buğu

Sevişirken kahraman. O günden sonra
Bir okyanus usulca araya girer
Korkak ve başkaldırmaya uzak: İnsan
Sadece acı kalır ve dünyaya eklenir

Sözler ablukada, kalabalık ve küflü
Doğa boşuna isteklenir
Kimsenin aklına özgürlük düşmüyor
Aşkın gün olur, suskunluk eskitilir
Tutup sevemem seni, dağınıktır ellerim.

Seninle olmak hayatımın özrüdür ama
Aşk bir cephe açamıyor kendine.

Veysel ÇOLAK
 
TERLETEN KELİMELER

Kalabalık bir aşk bu, ortasından bir halk geçiyorbaşlatarak kentleri alacakaranlıktan. Ama konumuz gökyüzüeski bir uygarlık gibi insan. Çağ denilen morg zamanı.Şimdi bu uykudan ayrılsam; yaşatan yanılgılarküflü bir tarih, anıları yoran fotoğrafın arabıduygusal kaçak tütün. Buluşur acılar değişirizyanlışımız aşk, konumuz bir kaçağın korkusuoturur bir yangının dibine, terli sözcükler düşünürüz.Kalabalık bir aşk bu, ortasından bir halk geçiyorYanağı karanfil bir annemi sevmiştim küçükkenalanlar kucakladı onun yerine, çocuklara büyüdükhep öğrenciydik. Lisede şiir defteri, fakültede sloganölümle selamlaşırdık caddelere çıkarak.Bütün camlarda akan kanın buğusu, özlemin koyu gölgesişimdi yalnız bir güvercin annem, daha çok bir kemençe sesiYanılgımız aşk, bir halkın yüzünden siliniyorhızlanıyor hayat, savruluyoruz, dağılıyor yeryüzü.Denizdeki son yunus da ölüyor. Çalılıkta bir iki serçeöksürerek ötüyor. Tüccar, işçilere bir günü kırdırıyorkovalıyor beni yaşadıklarım, o bahar yorgunluğubulduğum anlamsızlık, arkadaşlarımın keskin yanılgıları.Yanlışımız aşk, tam ortasından bir halk geçiyor

Veysel ÇOLAK
 
Dokunulmaz Yarayız Birbirimize

Boynunda dolanıyor gün. Orada ölüm
yorumdur hayata. Ağızdaki son kelimenin
öbür yanı; rozetinden vurulan çocuk
hep avuçta tutulan bir köz parçası...

Orkidesi kırık, duyguları yara içinde.
Gökyüzünü çizip durmuştur dalgınlığı
kaybolan elleri bulunmuştur, sonsuz elleri
bir balığın karnında. Bir gürültüyle buruşturulmuş
aldığı haber. Şimdi haziranı tartışıyor
kendi kendine. Taşın sessiz öfkesini öğreniyor
bir çocuk. Kente sığmıyor aşkların kokusu da.

Çırpınıyor bir yavru kuş, bilmeden nedenini
anlamadan kanatlarının karıştığını rüzgâra
düşecek uzun çığlığı, gagası yırtılacak
sürçecek kalbimiz, uçurum kendine itecek bizi
bir bozgunu kurcalayıp duracak sevgilimiz.

Kan iz sürüyor. Koyulaşıyor ayrılık.
Anlamına çalışmakta yılanlı kuyu.
İçimizde büyüyen bir uzaklık gibi deniz.
Çürümeye başlayan gecede artık yalavuz
kucaklaşırken ne kadar sivriyiz birbirimize
bir suçuz kocaman öpüşürken
dokunulmaz yarayız kendimize.

Yüzümüz bomboş ve en çıplak yerimiz
ayartıldığımız doğru, hasretimiz geçersiz.
Hep orada rozetinden vurulan çocuk
artık, dünyayı insana gömecekler.
 
Üst Alt