Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[vurguni] Bir Delinin Anıları. I Şiir

vurguni

Yeni Üye
Üyelik
17 Ara 2013
Konular
6
Mesajlar
27
Reaksiyonlar
0
[SIZE=4]İnfaz

Ölümlü kopyalar üretiyor Hakim’im
Yargıcın elinde solmuş sevinç
Kin tutunmuş ellerinden!
Hayatımın infazını biçiyor savcılık.

Melez düşler kuruyorum güzel günler adına
Ama çoktan verilmiş infazım
Sıhhiye Adliye sarayında….

Abdullah Oral [/SIZE]
[SIZE=4]
Bir Delinin Anıları. I



Baharın ılık meltem okşaması
kaybolmuştu yüzünden vakitsizce!
O parçalanmış yüreğini gezdirirdi
uzayıp giden koridorlarda…

Odalar çaresizliğini sarardı usulca
Hüzün gitmedi gönlüden uzaklara!
İstanbulun nemi
tuz tadını yayarken dudaklarına!
Yüreğindeki bilenmiş isyanı,
Ölümlerle dans ederken!
Ayak basılmamış bir kumsaldaydı onun aklı…

Mümkün müydü esir düşmüş
gülüşleriyle
Gönlüne sakladığını özgürlüğü geri çıkarmak,
Yüreğinde albatrosların deliliği!
Dipsiz okyanuslara dalsa da nefes almasa
Oksijensiz kalsa yüreği, ölür müydü
aşkı?

Bir delinin
sevgi günlüğünde
Aşk gayrı okşarmıydı, onun da gönlünü,
Sarılsaydı
aşk ile şu eğri büğrü yüreğine…

Vadesi doldu verilmiş sözlerin
Bahane bekçileri boşa dem vurur başucumda
Bir yudum mutluluk tadabilseydim
Sonra isterse gitseydi dalga ıslaklığıyla
Mavi bir
deniz gibi hüzünsüz uçsuz bucaksız

Şimdi içimde büyüyen bir şey var Usul usul
Dudağımın kenarında bir martı
Kaşlarımın altında
beyaz bir güvercin
Bakışlarımın ötesinde Pir Sultan……..



[/SIZE]
[SIZE=4]
Gün gelir gün ışığına merdiven kurar
çıkarız güneşli günlere,
şiir çiçekleri de açar kapımızda
Başlarız sevda halayında kol kola diz vurmaya.

[/SIZE]




[SIZE=4]Bir delinin anıları. II

Bir
çocuk, turuncu mevsimlerin
Sevda ateşini giymişte üzerine
Yüreğinde büyüyen dalga sesleri
Yaşamın kıyılarda yüzüne acılar dem vurur..

Aşk denen şey darağacı k2, k1de
Şiir yasak burada türküler mahkum
Bir deli asmış kendini
Odasının dört köşesine
gözlerinden..

Her saniye ayrı bir ceza, her yer sürgün
Derdi sevda olana
gecede silik umut!
Bilinmez kaç meridyen ötesi
karanlığın öteki yüzü?

Yatağında tek
dostu bileğindeki zincir
Deliliğin gamlı bir çöl akşamı dudağı
Bahar yağmurları oturmuş
göz kapaklarına da
Gök
mavisi bulutların ortasında,
Kan damlıyor yanağında….


[/SIZE]


[SIZE=4]Bir delinin anıları III[/SIZE]

[SIZE=4]Oysa patlamaya hazır cephanelikti dudağımda söz…
Yıkık dökük bir günün ardından
Bakırköy K2, k1 de’
Özlem kokan hüzzam bir şarkı akşamlar!
Kalbime vuran sözlerin dalgası ile!
Kıyılarımdaki acılarımı, kanatarak!
Dert dergahında yıldız düşlerim…

Sus yüreğim, kimseye fısıldama duyulur
Kalbimi sana gitmekten alıkoyan,
Her şeyi yakıp yıkmalıyım bu akşam!
Şimdi delilik zamanın senin…

Saatler dok vurunca gece yarısı!
İçimde gezinir inleyen beyhude bir giz
Aynı hüzün kavşağında birleşir yaşam
Uyandırır gece yarısı
deliler koğuşu..

Bir ömür
Devrimci bilincimi sakladım avucumda ya!
Gülün tetiği nasıl çekilir bilmiyorum,
Oysa patlamaya hazır cephanelikti dudağımda söz…

Aşka yorgun bedenim özlem sarhoşu
Kapıdan sızan ışık ile!
Aralandı sensizlikle dolu yokluğun kapısı
Doğar karşımda güneşten al yüzün
Sarılır boynuna yüreğim, de!
Alnından öper deliler koğuşu…




Bir Delinin Anıları. IV

Sessiz lehimliyorum dilimi, yarına
Bazen bir bardak çay özlemiyle de,
Sarhoş olur deliler koğuşunda dizeler
Hani bir şiir düşer ortaya
Sonra zincire vurulur özlemin..

Yağmur geçince üzerinden toprağın
Sümbüller çiçeklenir
Çam dallarının altında.
Çakırkeyif serçeler selamlar
Avluda voltamızı k1 k2 de!
Ömür ne ki zincire vurulmuş yüreğimde..

Yoksul yaşamın içinden
Büyük, sevdalar büyütüyorum!
İşte o zaman geceye doğar güneşler
Bir de eğreti notalar, şiir tadında!
Deliler koğuşunda sancısındayım geçmişin..

Ufak sevdalar yetmez bu aşka usta!
Boş ver gitsin diyemedim! Savcım”
Hayatımda yarına dair güzel olana
Varsın kırsın kalemini hakimim
Yargının zakkum çiçekleri açıyor avuçlarımda…





Bir Delinin Anıları. V

Hani gözler ıslanınca, acı koyulaşır
Yarına dair yosun tutar ya düşler!
Bilmezdim, Saatlerin yarına
bu kadar manasız baktığını.
Deliler koğuşunda!
Gün doğumu gözlerde aynı hüzün..

Hani şiirin engelli yollarında
Vururlar ya serçeyi kanadından
Hayatı ararken susturulur ya dilin
Sonra özlem bağlar yürek dediğin…

Sessizliğe lehimliyorum dilimi!
Yorgun eller, ölü bir dağ gibi bu sabah.

Dudaklarımda”
Şehirleri yasak gösteren solgunluk
Hasret yangınında boğulurken tenim.
Bir Mart uçtu, avluda bu sabah…

Özgürlüğe kanat çırpan her şey yasak
Kim duyar ki sessiz çığlığımı
Kim duyar içimde büyüyen bu yangını
İşaret parmağımda çılgınlık saatleri...




Uzak Yarınlar

Uykulu şehri sessizce bıraktım pencereme
Gecenin yüzü yoktu, kayıptı gözlerim
Dar ağacı sallanıyordu dar sokaklarda
İntihar eyleminde içimdeki çocuk
Tütün yok, su bile içmiyordum artık..

Ellerimde gün çiçekleri açarken
Kömür karası bir hüzünle karıştım geceye
Oysa gecenin hayata ekildiği saatlerde
Renksiz dağınık yüzümde, delirmenin tadı!
Ki hala umuda çiçek açıyordu yüreğim…

Tırnaklarımla yırtmak geçiyordu içimden!
Kendi infazımı verdiğim sokakları,
Özlem çatlağı topraklarıma acı ekilmiş
Gece en sensiz yerinden kanıyor
Şimdi vurulmak vardı kavgalarımda..

Deliliğimin davullar çalıyordu uzak düğünlerde
Yeni hayaller kuruyordum gelen günlere,
Çocukların açlıkla vurulmadan yaşadığı bir dünya
Ki satılmışım, Yargıç çoktan vermiş infazımı
Tenimde kızıl bir sevda yangını, uzak yarınlara…

Abdullah Oral[/SIZE]
 
[vurguni] Abdullah Oral

Bir Delinin Anıları.

Baharın ılık meltem okşaması
kaybolmuştu yüzünden vakitsizce!
O parçalanmış yüreğini gezdirirdi
uzayıp giden koridorlarda…

Odalar çaresizliğini sarardı usulca
Hüzün gitmedi gönlüden uzaklara!
İstanbulun nemi
tuz tadını yayarken dudaklarına!
Yüreğindeki bilenmiş isyanı,
Ölümlerle dans ederken!
Ayak basılmamış bir kumsaldaydı onun aklı…

Mümkün müydü esir düşmüş gülüşleriyle
Gönlüne sakladığını özgürlüğü geri çıkarmak,
Yüreğinde albatrosların deliliği!
Dipsiz okyanuslara dalsa da nefes almasa
Oksijensiz kalsa yüreği, ölür müydü aşkı?

Bir delinin sevgi günlüğünde
Aşk gayrı okşarmıydı, onun da gönlünü,
Sarılsaydı aşk ile şu eğri büğrü yüreğine…

Vadesi doldu verilmiş sözlerin
Bahane bekçileri boşa dem vurur başucumda
Bir yudum mutluluk tadabilseydim
Sonra isterse gitseydi dalga ıslaklığıyla
Mavi bir deniz gibi hüzünsüz uçsuz bucaksız

Şimdi içimde büyüyen bir şey var Usul usul
Dudağımın kenarında bir martı
Kaşlarımın altında beyaz bir güvercin
Bakışlarımın ötesinde Pir Sultan……..

Abdullah Oral

Karanlığın Öteki yüzü

Bir çocuk, turuncu mevsimlerin
Sevda ateşini giymişte üzerine
Yüreğinde büyüyen dalga sesleri
Yaşamın kıyılarda yüzüne acılar dem vurur..

Aşk denen şey darağacı, K1 koğuşunda
Şiir yasak burada türküler mahkum
Bir deli asmış kendini
Odasının dört köşesine gözlerinden..

Her saniye ayrı bir ceza, her yer sürgün
Derdi sevda olana gecede silik umut!
Bilinmez kaç meridyen ötesi
karanlığın öteki yüzü?

Yatağında tek dostu bileğindeki zincir
Deliliğin gamlı bir çöl akşamı dudağı
Bahar yağmurları oturmuş göz kapaklarına da
Gök mavisi bulutların ortasında,
Kan damlıyor yanağında….

Abdullah Oral

Sus Yüreğim

Yıkık dökük bir günün ardından
Bakırköy K2, k1 de’
Özlem kokan hüzzam bir şarkı akşamlar!
Kalbime vuran sözlerin dalgası ile!
Kıyılarımdaki acılarımı, kanatarak!
Dert dergâhında yıldız düşlerim…

Sus yüreğim, kimseye fısıldama duyulur
Kalbimi sana gitmekten alıkoyan,
Her şeyi yakıp yıkmalıyım bu akşam!
Şimdi delilik zamanın senin…

Saatler dok vurunca gece yarısı!
İçimde gezinir inleyen beyhude bir giz
Aynı hüzün kavşağında birleşir yaşam
Uyandırır gece yarısı deliler koğuşu..

Bir ömür
Devrimci bilincimi sakladım avucumda ya!
Gülün tetiği nasıl çekilir bilmiyorum,
Oysa patlamaya hazır cephanelikti dudağımda söz…

Aşka yorgun bedenim özlem sarhoşu
Kapıdan sızan ışık ile!
Aralandı sensizlikle dolu yokluğun kapısı
Doğar karşımda güneşten al yüzün
Sarılır boynuna yüreğim, de!
Alnından öper deliler koğuşu…

Abdullah Oral

Çakır Keyif

Sessiz lehimliyorum dilimi, yarına
Bazen bir bardak çay özlemiyle de,
Sarhoş olur deliler koğuşunda dizeler
Hani bir şiir düşer ortaya
Sonra zincire vurulur özlemin..

Yağmur geçince üzerinden toprağın
Sümbüller çiçeklenir
Çam dallarının altında
Çakırkeyif serçeler selamlar
Avluda voltamızı!
Ömür ne ki zincire vurulmuş yüreğimde..

Yoksul yaşamın içinden
Büyük, sevdalar büyütüyorum!
İşte o zaman geceye doğar güneşler
Bir de eğreti notalar, şiir tadında!
Deliler koğuşunda sancısındayım geçmişin..

Ufak sevdalar yetmez bu aşka usta!
Boş ver gitsin diyemedim! Savcım”
Hayatımda yarına dair güzel olana
Varsın kırsın kalemini hakimim
Yargının zakkum çiçekleri açıyor avuçlarımda…

Abdullah Oral

Her Şey Yasak

Hani gözler ıslanınca, acı koyulaşır
Yarına dair yosun tutar ya düşler!
Bilmezdim, Saatlerin yarına
bu kadar manasız baktığını.
Deliler koğuşunda!
Gün doğumu gözlerde aynı hüzün..

Hani şiirin engelli yollarında
Vururlar ya serçeyi kanadından
Hayatı ararken susturulur ya dilin
Sonra özlem bağlar yürek dediğin…

Sessizliğe lehimliyorum dilimi!
Yorgun eller, ölü bir dağ gibi bu sabah.

Dudaklarımda”
Şehirleri yasak gösteren solgunluk
Hasret yangınında boğulurken tenim.
Bir Mart uçtu, avluda bu sabah…

Özgürlüğe kanat çırpan her şey yasak
Kim duyar ki sessiz çığlığımı
Kim duyar içimde büyüyen bu yangını
İşaret parmağımda çılgınlık saatleri...

Abdullah Oral

İnfaz

Ölümlü kopyalar üretiyor Hakim’im
Yargıcın elinde solmuş sevinç
Kin tutunmuş ellerinden!
Hayatımın infazını biçiyor savcılık.

Melez düşler kuruyorum güzel günler adına
Ama çoktan verilmiş infazım
Sıhhiye Adliye sarayında….

Abdullah Oral

Uzak Yarınlar

Uykulu şehri sessizce bıraktım pencereme
Gecenin yüzü yoktu, kayıptı gözlerim
Dar ağacı sallanıyordu dar sokaklarda
İntihar eyleminde içimdeki çocuk
Tütün yok, su bile içmiyordum artık..

Ellerimde gün çiçekleri açarken
Kömür karası bir hüzünle karıştım geceye
Oysa gecenin hayata ekildiği saatlerde
Renksiz dağınık yüzümde, delirmenin tadı!
Ki hala umuda çiçek açıyordu yüreğim…

Tırnaklarımla yırtmak geçiyordu içimden!
Kendi infazımı verdiğim sokakları,
Özlem çatlağı topraklarıma acı ekilmiş
Gece en sensiz yerinden kanıyor
Şimdi vurulmak vardı kavgalarımda..

Deliliğimin davullar çalıyordu uzak düğünlerde
Yeni hayaller kuruyordum gelen günlere,
Çocukların açlıkla vurulmadan yaşadığı bir dünya
Ki satılmışım, Yargıç çoktan vermiş infazımı
Tenimde kızıl bir sevda yangını, uzak yarınlara…

Abdullah Oral

Açlık ve Düşlerimiz

Şimdi bir deniz kıyısında oturup
Gemileri seyretmekte vardı hani!
Uzak düşlere yelken açmak”
Uçsuz bucaksız mavilerinde
Sessizliğinde kaybolmak gönül denizin…

Hayat bu, bir sevda düşleminden ibaret!

Bazen aç uyumak da güzeldi
Uyandığımız da göremediğimiz
Yiyeceklerle dolardı düşlerimiz.
En büyük lüksümüz,
Vitrinlerdeki şekerlemeleri seyretmek..

Yoksulluğun adı açlık,
Yedi göbekten bağlıyız ona,
O bize çok alışkın!
Ne o bizsiz durabilir
Nede biz onsuz yaşayabiliriz artık..

Bir şiir gördüm uzun uzadıya yatan
Gecenin hüzünlü gözlerinin yanında
İmgeleri özlemekten yarı baygın
Karanlığa dört nala koşan heceler
Geçmişin sancılarını taşıyor içinde...

Abdullah Oral
 
Dur Eylen Biraz / Şiir Abdullah Oral

DUR EYLEN BİRAZ

Bir bilsen, nasılda hasretim sana’
Birazcık yanımda dur eylen biraz
Gözlerin aşk meyi dokunur cana
Gönlümü gönlüne vur eylen biraz

Güneşli gökyüzü karanlığında
Kapımıza zulüm dayandığında
Özgürlük düşüyle uyandığında
Gelen günü hayra yor eylen biraz!

Alanda özgürlük sesine geldin
İşçi tulumuyla aklımı çeldin
Düşlerimde beni çıldırtan yeldin
Gelde hesabımı sor eylen biraz..

Nasırlı ellerim kor tutar kışta
Ümitler vurulur en güzel düşte
Satılmışım kökten dinci bir puşat a
Gel sensizliği bir gör eylen biraz

Özgürlüğüm düşüm en zor anımda!
Asilik, ruhumda’ isyan, kanımda
Filizkıran eser yoksun yanımda
Güllere can suyu ver eylen biraz..

Emekçinin yumruk’laşan koluyum
Haksızlığa karşı hakkın yoluyun
Tanırmısın beni anadoluyum
Kolumda zinciri kır eylen biraz..

Sanayiler zulüm insan a her gün!
Gövdemiz zamana takılı yorgun!
Her kime dokunsan sinirli gergin!
Son bir kez halkımı sar eylen biraz…

Ölümler gönül e hicran dağıtır
Yürek, bir değirmen zaman öğütür
Vurguni gönlünde aşkı büyütür
Alana tulumu ser eylen biraz……

Abdullah Oral

SENSİZ ÖLMEK BİLE ZOR

Neyleyim sensiz saraylar köşkler
Sen gidiyorsun, ben eksiliyorum
Gönül, serasında büyüsün aşklar
Rüzgârım ol her gün, es diliyorum
Sensiz, ölmek bile zor, biliyorum

Gönül ikrarında dara duralım
Sevginin harcını aşkla karalım,
Gel ki yeni bir dünya kuralım!
Rüzgârım ol her gün, es diliyorum
Sensiz, ölmek bile zor, biliyorum

Bir daha göremem belki de seni
Ağlatır, her yerde sensizlik beni
Azaplara koydun yaktın bu teni,
Rüzgârım ol her gün, es diliyorum
Sensiz, ölmek bile zor, biliyorum

Küllerim özümden sıyrılır gider
Sen yoksun gönüller eğrilir gider
Sensiz yollar bile ayrılır gider
Rüzgârım ol her gün, es diliyorum
Sensiz, ölmek bile zor, biliyorum


Abdullah Oral




AŞK' A TURAP

Güneşsiz kalınca çatlar kırılır
Henüz tomurcukta çiçekli dallar
Bülbül sevdasıyla ona varılır
Dağlar içten yanar sessizce ağlar

Dostluğun bağrında bülbül beslenir
Bülbül güle yangın aşkla seslenir
Kelebekler uçar âlem hislenir,
Hüzünle geçiyor güzelim çağlar

Sevdiğine hasret kalınca kollar
Bir hicran türküsü tutturur diller
Bazen kavuşturur seveni yollar
Dağ gibi yüreği hasret e bağlar

İçimde bir yara derinden kanar
Sanmayın sevgisiz bu ateş yanar
Vurguni başımda aşk turap döner
Dizlerim dermansız yol vermez dağlar

Abdullah Oral
 
Giderim / Abdullah Oral

GİDERİM

İnsanlıkiçinde hakkı bulunca
Özdeikiliği yener giderim.
Arifsofrasından lokma alınca
Kendimikendimde sınar giderim.

Yağmurdövülür mü sırça havanda
Tomurcuklanırgül aşkın tavında
Seherbülbülleri ulu divanda
Özgürlük,adını anar giderim.

Hakkıözde bulur insanın hası
Balolur dilinde halkın sevdası
Silinirgönülden tarihin pası
Yüreğimiaşka banar giderim.

Yolunaeyledim gönlümü harman
Düştümocağına derdime derman
Buaşk mahkumuna yok mu ki ferman
Birömür durmadan kanar giderim.

Gönülçırasını aldım elime
Takıldımgiderim sülfün teline
Tutuldumbir garip sevda seline
Yüreğimgirdapta döner giderim.

Siyahperçemini kadır yüzünden
Mahrumkalmasın yar gözüm gözünden
Aşkateşi ile yandım özümden
Gönlümkuş, dalına konar giderim.

Temmuzdabuz tutar damın saçağı
Anadolu'msaklar vermez kaçağı
Boynumdabiliyor cellat bıçağı
Hergelen kendini dener giderim.

Deniziniçinde yaktıkça közü
Uludereyanar insanın özü
Utanırkendinden kanar gökyüzü
İnsanlığazulmü kınar giderim.

Ayağımbastıkça acır nasıra
Özgürvatandaşlık döndük esire
Bedenikefensiz sardık hasıra
Acılaryüreğe iner giderim.

Uykularbölündü, amansız gece,
Dilimdesevdaya dokundu hece.
Vurguniney leyim bu büyük güce
Aşkınnarı özde yanar giderim.

AbdullahOral
 
Hiç duymadığım bir şair. Şiirleri için teşekkür ederim.
 
Ben teşekkür ederim şiirlerimi burada paylaşmak çok güzel.
 
Yolumuzdan Korkuyorlar

[SIZE=5]Korkuyorlar

Hak diyerek başkaldırdık
Alımızdan korkuyorlar
Şiirden türküye duran
Dilimizden Korkuyorlar

Umudu dağlara saldık
Ölümleri taşa çaldık
Kızıl bir karanfil olduk
Dalımızdan korkuyorlar

Katlime çalarken çanlar
Madımakta yandı canlar
Allah diye kan dökenler
Salımızdan korkuyorlar

Uyanırsa halkım benim
Kim tutar seni söyle kim
Zaten yangın yerindeyim
Külümüzden korkuyorlar.

Güllerin boynunu vuran
Boyveren filizi kıran
Dört mevsim çiçeğe duran
Çalımızdan korkuyorlar..

Gezide ayağa kalktık
Ölü toprağını attık
Biz acıyı şerbet ettik
Balımızdan korkuyorlar..

Hiç sorulmaz niçin neden!
Koyun gibi halkı güden,
Sırrı hakikata giden
Yolumuzdan korkuyorlar..

Dinsin dedik artık bu kan
Vurulmasın alanda can
Barış için uzatılan
Elimizden korkuyorlar..

Vurguniyi yılma diren
Elbet açar yedi veren
İnsanlığı dostça saran
Kolumuzdan korkuyorlar…

Abdullah Oral
[/SIZE]
 
[SIZE=5]Deliler Koğuşu/Yaşlı Balıkçı

Dudaklarım şeker tadı
Burnumda ilk bahar kokusu
İçimdeki yangınım küllenmiyor!
Hasret sarhoşuyuz deliler koğuşunda

Dudaklarımda gezinirken şiir.
Bir martı çığlığı yankılandı dışarıda
Zehirli sarmaşık gibi
Kendi bedenini sardı,
Deliler koğuşunda bir adam!
Elleri kelepçeli ayağında zincir..

Bir martı çığlığı olur
Koğuşta yankılanan sesi
Dalga dalga yayılırdı mavi göklere
Saçlarından tuzlu sular damlardı
Yaşlı bir balıkçı!
Yüreğinin denizine sererkenağları..

Akşamın isli karanlığı çökerken üzerine
O hala boğuşmaktaydı ranzasında zincirleriyle
Ölmeden defnedilmiş edebiyatçı,
Deli bir sevdanın sızısı saklıydı halayüreğinde..

Bir şimşek yaladı camlarını deliler koğuşunun
Deniz kıyıları okşayan
Nazlı bir el oldu onun yüreği
Okşadı tüm sahillerde gün batımlarını..

Birdiğeri salmış yüreğini bozkır gecelerine
Acılar denizinde boğuluyorduuyandığında!
Yıldızlar silinmişti göğüneteğinden
Güneş usulca yüzünü göstermeyebaşladı yeniden
Hersabah olduğu gibi!
Busabah da birdamla yaş asılı durdu!
her zamankiyerinde…

Abdullah Oral[/SIZE]
 
9 Sulh Ceza Savunma. Şiir Abdullah Oral

9 Sulh Ceza Savunma.

Beni bana sorma hakim
Ormanlarda çalı benim
Katlederken yorma sakın
Kara gülün alı benim..

Biraz deli hoyrat kanım
Aşk narında yandı tenim
Din imanım aşktır benim
Bir güzelin kulu benim.

Bedrettin im’ Sende hasım!
Serezde bir daha asın
Madımakta Aziz nesin
Yangınların külü benim..

Dört mevsim kayıplar anan
Evrenle semahlar dönen
Özgürlük isterken yanan
Alanlar da deli benim.

ODTÜ de çok çektim cefa
Bakır köyde sürdüm sefa
Öldüm dirildim bin defa
Sokakların dili benim.

Pir sultanım her sözümde
Kemliğim yoktur özümde
Şah Hatayim kendi özümde
Ser çeşmenin seli benim.

Haksızlığa karşı isyan
Kavgada yoldaşına can
Halklara aşkla sunulan
Pir elinde dolu benim

İlimden gıdayı almış
Bilim Dünyasına dalmış
Umudu rüzgara salmış
Şu dağların yeli benim.

Zulmün potasında yanmam
Vurguni kor oldum sönmem
Sınıf savaşından dönmem
Özgürlüğün yolu benim..

Abdullah Oral






Deliler Koğuşu/Yaşlı Balıkçı

Dudaklarım şeker tadı
Burnumda ilk bahar kokusu
İçimdeki yangınım küllenmiyor!
Hasret sarhoşuyuz deliler koğuşunda

Dudaklarımda gezinirken şiir.
Bir martı çığlığı yankılandı dışarıda
Zehirli sarmaşık gibi
Kendi bedenini sardı,
Deliler koğuşunda bir adam!
Elleri kelepçeli ayağında zincir..

Bir martı çığlığı olur
Koğuşta yankılanan sesi
Dalga dalga yayılırdı mavi göklere
Saçlarından tuzlu sular damlardı
Yaşlı bir balıkçı!
Yüreğinin denizine sererkenağları..

Akşamın isli karanlığı çökerken üzerine
O hala boğuşmaktaydı ranzasında zincirleriyle
Ölmeden defnedilmiş edebiyatçı,
Deli bir sevdanın sızısı saklıydı halayüreğinde..

Bir şimşek yaladı camlarını deliler koğuşunun
Deniz kıyıları okşayan
Nazlı bir el oldu onun yüreği
Okşadı tüm sahillerde gün batımlarını..

Birdiğeri salmış yüreğini bozkır gecelerine
Acılar denizinde boğuluyorduuyandığında!
Yıldızlar silinmişti göğüneteğinden
Güneş usulca yüzünü göstermeyebaşladı yeniden
Hersabah olduğu gibi!
Busabah da birdamla yaş asılı durdu!
her zamankiyerinde…

Abdullah Oral
 
Yeniden Doğmak

Yeniden Doğmak

Uçurumun eteklerine yüzlerini silenler
İkileminde yürüyor karanlık yolun
Baharın konuştuğu- suskun yazlardan-
Geçip gidiyor zaman.

Uzandı yüreğinin bulanık sularına
Usulca örtü kirpiklerini gözlerinin üstüne
Dudaklarında yaralı sözcükler dökülüyordu
Ne olurdu büyüseydi dilindeki çığlık

Sözcüler kanayarak sızıyordu yanaklarından
Haykırırken adını özgürlüğün
Dil yarası dişlemiş ağız içini.

Hiç bir gerçek acımasız değildi bu kadar
Aşkı bekleyen sonsuzlukta
Sağanağa tutuldu bakışları
Yağmur yüklü bulutlar geziniyor gözlerinde

Kanayan yaraları kabullenip- susmadan
Kayıklar yüzdürerek kanında -yarına
Uzak denizlere salarak sevdayı- inadına
Özlemiydi onun yeniden doğmak.........

Abdullah Oral
 
ODTÜ Beynimdeki Meşale

ODTÜ Beynimdeki Meşale

Duygular/ içimin kızıllığınca yangın yüklü
Sınırları varlığıma yasak bir ülkedeyim
Belki:
Çiftçinin elinde unuttuğu bir tahıl tanesiyim

Beklide Sıradağların kuytularında
Kuru bir ot /ateş almayı bekleyen.

Belki tamirci çırağının yarına kurduğu düş.
Beklide uzak bir iklimde esip geçen sam yeli
Dur ey hayata titreyen yaprağıyım

Bırak gayrı rüzgârlara /ağıt yakmayı.

Varlığım/ var olmamın öteki adıdır yaşam.

Ey ölüm
Haydi, bakışlarını çöz kirpiklerimden.
Ateş içerek son kez gireceğim /sevdanın eşiğinden
Varsın bağışlamasın beni hayat
Yokluğumun külleri savrulsun yeter Ülkemde

Susma ey yarasında nehirler fışkıran hayat
Ateşten meşale yap sırtımda gömleğimi ki,
Gün ışığına çıksın karanlığım öteki yüzü
Eriyip gitmesin ardımdan yaşadığım ne varsa

Haydi, ne duruyorsun öyle sessiz
Uzat tepelerin ardından gülüşlerini ey güneş
Yarasına akrep düşsün aydınlıktan kaçanların
Ben gayrı bu hayatı-
Bir anneye/ bir bebeğe bağışlayacağım.

Varsın yüreğime çarparak/ dövsün kıyılarımı acılar
İnsan kimliğine sarılmışım yaşamın,
Az sonra ateşleyeceğim fitilini dilimin
Kaç gündür hazır bedenim
Devrim meşalesini yakmak için ODTÜ de

Ey yarasında ateşler fışkıran kalbim
Kaç zamandır ateşten bir ip boynumda
Uzanır giderinim bir eve bir üçüncü yurt’a
Bilinmeli ki susmayışlarımın, bir yanı ölüm.


Kor ateşlerinde sınanmışım yaşamın,
Haykırıyorum/ acılara akan bir sesle
Gecenin göksünde bir çöl çiçeği açar sesime,

Bir yaban gülü iliştirdim kalbime/ kızıl
Bütün çığlıklarını kuşansın gelsin ölüm.

Çelişki değil kederli bir dağ gibi duruşum.
Ondandır Ülkemin orta yerinde düşlediğim yangın.

Bir derviş gibi selamlıyor /duygularımı, benliğim.
İncinmişliğim karalarını giyinişim, yaşamın.
Aykırılık çıldırmaya vardı sakalımla.
Ben köklerimden koptuğundan beri

Sürgünüm bu şehirde........

Kemirirken içimi utangaç arzular çılgınca
Bir sevdadır gül yaprağına konmuş aşk.
Ki köklerimize su vermez toprak /yanmışız.
Yırtık çoraplarımdan fırlar dışarıya köklerim.

Ellerim nasır /ayaklarım Çırıl çıplak.

Ben kendimi bulmuşum bende
Varsın kirpiklerimden acı dökülsün

Sevgilerden aldım suların derin akışını
Yüreğimin nakışını döktüm çeliğin potalarına.

Susmuyorum ki, kimseler merhamet etmesin,

Her ne ararsam benden uzak değil
Biliyorum nasıl ürkütür yangınlarda kıvılcımlar.

Hayat bu işte dayan ey yüreğim /susmak aykırımdır
Bir varmış bir yokmuş./tükenip gidiyor insan..........

Yaşamın önüne çekilen duvara çarpar kalırsınız bazen ve karanlıktır her yer, işte o an bir tek yapılacak şey vardır bedenini yakmak. karanlığa inat.. Ölüm ile yaşam arasında kalmak yoruyor insanı hayatan.
Bir dönem ODTÜ de yaşadığım baskı ve tehditlerin içinden doğan şiir..

Abdullah Oral
 
Üst Alt