Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Yaşam] Bir erkek (bir bayan) beni sevme lütfunda bulundu diye dünyalar benim mi olsun?

asya74

Yeni Üye
Üyelik
11 Ağu 2007
Konular
1
Mesajlar
17
Reaksiyonlar
0
[Yaşam] Bir erkek (bir bayan) beni sevme lütfunda bulundu diye dünyalar benim mi olsun?

Öncelikle tüm erkekleri ve kadınları kastetmiyorum belirtmek isterim...
Sevgili engelli bayanlar ve beyler
Size sesleniyorum!...
Hani biraz güzelsinsin ya (yakışıklısın ya), biraz yüzüne bakılır cinsten. Çalışıyorsun da, harcamalara ortak olursun (evine ekmek getirirsin). Ayaktasın ya her işini yapabilir, ona muhtaç olmaz, hatta ona düşen görevleri de bu iyi niyetle yerine getirirsin. Çocuk da doğurabilirsen (babalığı da başarırsan) kendi ezikliğiyle seni özdeşleştirmiş birini mutlaka çıkarır hayat karşına üzülme.
Yeter ki biz; beni biri sever mi? bu halimle beni de biri kabul eder mi? diye dönüp duralım ortalıkta...
Yeterin artık!
karşı cinsi tanımak için can atıp duracağımıza biraz da kendimize yönelelim, kendimizi keşfedelim, kendi değerimizi bilip, içimizde varolan renklerimizi zenginleştirelim.Zenginleştirelim ki o derece büyük ve güzel olsun ışığımız, yansımamız...
Beyaz atlı prensin, ya da prensesimizin yolunu gözlerken o kadar çok yoruluyoruz ki...
Hem bulsak ne farkeder? O oluyoruz unutuyoruz benliğimizi, farklı bir kişilik olduğumuzu, siyah beyaza dönüyoruz...
Feminizm bu ülkede eşitlikten çok düşmanlık olarak algılanıyor.
Tamam feminist olmayın
Ama ne olur birey olun.Kendiniz olun. Kendinize saygılı olun.
Bir insanı sevmekle başlamıyor her şey,KENDİNİ SEVMEKLE BAŞLIYOR...[/b]
 
Re: [Yaşam] Bir erkek (bir bayan) beni sevme lütfunda bulundu diye dünyalar benim mi olsun?

asya74' Alıntı:
..Bir insanı sevmekle başlamıyor her şey,KENDİNİ SEVMEKLE BAŞLIYOR...

"Kendini sevmek" (=narsistlik) için psikolojik bir bozukluk denir..

"Kendine saygı duymak" ise bambaşka bir kavramdır..


Evet.. "Bir İNSANI sevmekle başlar her şey!!!

Kendini seviyorsan da "bir insanı seviyor"sundur. Yoksa sen bir insan değil misin? Bir uzaylıyla mı konuşuyoruz? :shock:
 
SEVGİLİ ARKADAŞIM ASYA 74,KONUYA YAKLAŞIMIN BİRAZ KARAMSAR GELDİ BANA...BENCE BURADAKİ HERKES AZ ÇOK ÖZGÜVENİ YERİNDE VE ENGELLERE KARŞIN ÇOK YOL KATETMİŞ İNSANLAR...KİMSENİN YANA DÖNE PRENS YA DA PRENSES BEKLEDİĞİNİ DÜŞÜNMÜYORUM...KENDİMİZİ GELİŞTİRME KONUSUNA GELİNCE TABİİKİ KATILIYORUM,GELİŞMENİN SONU YOK ZİRA ÖĞRENMENİN SONU YOK...
 
Seni anlıyorum asya74 (acaba?)

İletişim kopukluğuna yol açabilecek, (duygunu değilde), çok çeşitlilik içeren yazına benim bakışım; Birkere konu çok önemli...

Birey olmanın önemini anlatmaya çalışmışsın, ben öyle anladım. Bencede insan olmanın temeli birey olmaktan geçer. KENDİ olamayan , BİREY olamayan bir insan, toplumsal bir varlıkta olamaz. Sürü içinde, sıradan bir oluşturulmuş varlık olarak yaşamını sürdürmeye çalışır.

Sürü içindeki insanların ancak beğenme ve beğenilme dürtüsü vardır... Açlık ve üreme dürtülerini doyurmak,kendini güvence altına almak... Bunlar İNSAN olmanın yeterli koşulları değildir. BİREY olmak için, sürüden çıkıp, insan kendini geliştirmelidir, enerjisini bu yöne harcamalıdır.

İnsan bireysel gelişimini tamamlarsa, gerçek mutluluğu kendi içinde yakalarsa, başkalarınıda mutlu eder, kendisinide. Mutluluğu başkalarında değil, kendi gelişiminizde arayın diyorsun.

Sevgili asya sen bunları diyorsan, sana canı gönülden katılıyorum... Yok ben başka şeyler dedimdi dersen; bunlarda benim düşüncelerim olsun.
Sevgiler.
 
İnsanlar genelde ikiye ayrılabilirler LOKOMATİF tipler ve VAGON tipler diye.

Yani İRADELİ kişiler ve İRADESİZ kişilerde denilebilir.

İradeli lokomotifler yokuşlardan korkmazlar.Hayatın zorluklkarı onlara daha güç katar.Kas yaparlar yani ama GÖNÜL KASI.

Vagonlar yani iradesizler sağlam olmuş engelli olmuş farketmez mutlaka sırta biner veya binmeye çalışır.mutlaka istismar da ederler.

kendine güveni olanlar sevdiklerinde ADAM GİBİ severler.sevdiklerini istismar etmezler.sevgilerini BAŞA KAKMAZLAR.Gece verdiği sadakayı sabah geri istemezler veya çalmazlar.Sadakanın manasının iyilik olduğunuda belirtem yanlış anlaşılmasın.

İradeli lokomatif tipli insanlar olayları yönlendirirler.
İradesiz vagonlar ise olayların oyuncağıdır sadece.

bence önemli olan şu biz vagon muyuz lokomotif mi... :D :D
 
Merhaba,
Konuya ortak olduğunuz ve eleştirileriniz için çok teşekkür ederim. Fakat Kuyucak Bey ve bayan arkadaşımla aynı firekansta olduğumuz için ayrıca teşekkür ediyorum.Narsistliğin kelime anlamını çok iyi biliyorum. Fakat benim kendini sevmekten kastım özgüvendi. Sanırım ben de kendimi tam olarak ifade edecek cümleler kuramamışım ki karamsar, olumsuz olduğum yönünde eleştiri aldım. Bir daha ki sefere cümlelerime dikkat ederim.

Elbette aranızda fazlasıyla kendini aşmış birey olmayı başarabilmiş insanlar vardır. Benim kastettiğim diğerleriydi.Henüz içindeki ışığı yakamamış, kendi karanlığına ışık tutacak birilerini bekleyenlere...

Ve tabi ki sevgi olmalı. Ama bu, çoğu şey de eksik kalarak, aç olarak değil de, kendini tamamlayarak olsaydı paylaşımlar daha renkli olmaz mıydı?

Sevmek; içimizde biriktirdiğimiz çöp kutularını boşaltacak bir çöplük bulmak adına eyleme geçmek değildir. Sevmek, sen bunu yaparsan ben de şunu yaparım diye adım attığımız bir ticarethane de değildir. Sevmek karşımızdaki kişinin fotokoposi de olmak değildir.

Sevmek; önce kendini bilmek, kendine saygı duymak, kendini tanımak, kendi farkındalığına varmaktır.
Sevmek; beklentisiz olmaktır.
Sevmek; mutluluğun kaynağı karşımdaki olduğu kadar,aynı zamanda "benim" de demektir.

Bu kendini beğenmişlik değil tam aksine farkındalıktır. Biz kendimizin farkına varamıyorsak, evrendeki hiç bir şeyin farkında değilizdir.

Ve sadece ben diye bitirmek istemiyorum. "Ben"i farkettikten sonra bizi bulmak önemli olan. İçimize yolculuklarımız ne kadar derin olursa, dışımıza yansımamız o kadar büyük ve renkli olur.

Evet; yarı uzaylığım, yarı Aborjinim, yarı kızılderiliyim, ağacım, çiçeğim böceğim.

Işık ve Sevgiyle kalın...
 
Yaa şu "birey" kavramına bir türlü ısınamadım. :( Bunun nedenlerinden biri de, birden çok anlamının bulunuşu ve herkesin kafasına göre istediği anlamda kullanıyor olması gerek sanırım.

"Kişi" sözcüğünü ya da "kendin olmak" deyimini tercih ederim. Hani bir şarkının sözlerinde geçer ya:
[size=4] başkası olma kendin ol
böyle çok daha güzelsin [/size]

Buradaki bütün mesele "kendin olma"yı nasıl becereceksin?

Bunun cevabı hem çok basit hem çok zor!

Yaptığın bütün işlere kendinden bir şeyler katacaksın! Bunun için de, her şeyden önce kendinde bir şeyler olacak! Yani başkalarından özentiyle ya da emaneten aldığın düşünceler yerine kendi çabanla ürettiğin, kendine özgü düşüncelerin olacak! (Elbette bu "başkalarının düşüncelerinden yararlanmayacaksın" anlamında değil, tam tersine onların düşüncelerini kendi beyninde sentezleştirip kendine ait ve başkalarıyla paylaşabileceğin, başkalarına karşı savunabileceğin yeni bir 'düşünce'nin ortaya çıkmasıdır.)

Kısaca; "başkasının düşüncesiyle yargıya varmayacaksın." Bunun için de, donanımlı bir beynin olacak, yani çok çok çok okuyacaksın.. Saygı, sevgi, özsaygı, özsevgi vb. arkadan gelir.. Hiç merak etme sen..




yarı uzaylığım, yarı Aborjinim, yarı kızılderiliyim, ağacım, çiçeğim böceğim.

Burada yine takıldım.. Üç 'yarı' 1,5 eder :wink: de ondan önce, lütfen yukarıda dediğim gibi: "başkası olma kendin ol!!" Ancak o şartla karşındakinden de bunu isteme hakkın doğar! Uzaylı da oma, aborjin de olma.. Yalnız gerektiğinde onlar gibi de düşünebilmeyi becer. ;)
 
Zaten yabancılaşma dilde başlamıyormu?

Hayatta bize en yakın olan,olabilecek olan insanlarla iletişim kuramayışımızın
nedeni dil değilmidir?İnsanlar arasında iletişimi dil sağlar .O da kelime,terim denilen
tuğlalardan örülür.Kelimeler yada kavramlar beynimize ulaştığında,aynı etki yada
duyguyu değilde,başka şeyler çağrıştırıyorsa,çare aranmalıdır.

Bazı iyi yabancı dil bilen tanıdıklarım,tartışmalarını yabancı dilde yaparlar.Benim
böyle bir avantajım yok ne yazıkki...Ama bende sıkıştığımda bazen resim gibi,
yada hikaye gibi düşünürüm.Sonuçta insanlar resimden yada öyküden de ayrı
şey anlarsa yapacak bir şey yoktur.Söylediklerim ışığında;

Sistemler kendilerini koruma ve devam ettirme adına ''insan'' üretirler.Geri kalmış
yada ilkel toplumlarda bu ''insan'':Düşünmez, sorgulamaz,emre itaat eden olursa
makbuldur.Bunlara genel anlamıyla 'sürü' denir.Ama ne yaparsan yap,bu insan
doğasına aykırıdır,geri teper.İşte bu geri tepme bazı toplumlarda hızlı,bazılarında
ise yavaş olmaktadır.Medeniyetler arasındaki farkların nedenlerinden birisi de
budur.Yani tek tip insan topluluklarının gelişmeleri ,kısıtlıdır...Bir yerde sona erer.

Benim ''birey'' olabilme diye tanımladığım insana gelince;en temel vasıflardan söz
ediyorum,düşünen,sorgulayan,itaat etmeyen.Aileden,Toplumsal kültürden,
devletten yada hertürlü baskı gurubundan gelen telkinleri,tehditleri ve kendisine
sunulan ''yaşamı'' sorgulayabilen insandan...Karşı çıkabilen,kendi olabilen insandan
sevgiler.
 
Benim ''birey'' olabilme diye tanımladığım insana gelince;en temel vasıflardan söz
ediyorum,düşünen,sorgulayan,itaat etmeyen.Aileden,Toplumsal kültürden,
devletten yada hertürlü baskı gurubundan gelen telkinleri,tehditleri ve kendisine
sunulan ''yaşamı'' sorgulayabilen insandan...Karşı çıkabilen,kendi olabilen insandan

Valla benim de "birey" deyince "Robinson Kruzo" geliyor aklıma.. :(

Oysa "yok böyle bi$ey!!" :wink: Kimse "Robinson Kruzo" olmamış.. O bile hayatını devam ettirebilmek için, toplumdan öğrendiği tekniği kullanmış..

Yukarıda dediklerini tek başına yapan insanların da bir anlamı olmaz! Dağ - tavşan misali.. Zaten o daha zor.. Don Kişot yapmış onu.. Deli demişler. :p

Yapılması gereken; önce biri sonra öbürü (bireysel-toplumsal) değil!! İkisi birlikte olmalı!
 
Elbette öncelikle kendimim

Elbette öncelikle kendimim. Uzaylı, yerli olmam; bir kaç kişiliği aynı bedende barındırıp kendi içimde kaos yaratmak değil, evrenle bütünleşme anlamında kullanılmış bir cümledir.

Neden sevgili Baben size cevap verirken kendimi savunma modunda hissediyorum? Konuya biraz daha yumuşak girip, empati kurmaya çalışırsanız beni daha iyi anlayacağınızı umuyorum.

Işık ve Sevgiyle kalın...
 
Deli demelerine pek aldırmam,yeterki koyun demesinler...

Toplumu değiştirmesi gereken insanların,öncelikle o toplumun koşullanmışlıklarından kurtulması gerekir.Toplumun herşeyini,ama herşeyini
kabul eden birisi olsaydım,''deli'' olmazdım tabi...

Toplumla ,senin deyiminle, ortalama eğitim seviyesi ilkokul 3.sınıf olanlarla,helede
bunlar benim geleceğimi,kaderimi belirliyorsa;anlaşma içinde olamam ben.

Onların silahları ile mücadele edemem ben,gerekirse giderim bir adaya,yani
Robinson gibi düşmem,kendimi yaşarım.Son olarak şunu diyeceğim;bana göre
Türk halkının yüzde yirmiye yakını benim gibi ada arayışında.Hoş tek olsamda
farketmez ya,epey arkadaşım var,yalnız bırakmazlar...

Birey olmanın sorumluluğu,bunları gerektiriyor bende...Başkaları mutlaka vardır.
Düşünmeye,sorgulamaya başlayınca,aklın yolu bir,buluruz birbirimizi.Hacı, hacıyı
mekkede,derviş dervişide dakkada bulurmuş.Yoksa birey olmak,inziva yada
dervişlik değil.Bireysel anarşist de değilim.Şunada kesin eminim,bu dediklerimin
mutlaka bi karşılığı vardır sende.Aydın olmak,devrimci olmak vs gibi...
Yoksada canın sağolsun.Sevgiler
 
Neden sevgili Baben size cevap verirken kendimi savunma modunda hissediyorum? Konuya biraz daha yumuşak girip, empati kurmaya çalışırsanız beni daha iyi anlayacağınızı umuyorum.

Daha çok çok yenisin burada.. "Empati" yapabilmek için, seni tanıyabilmem, onun için de mesaj sayının artması gerekir.. O da zamanla olur.. Sen de beni yeterince tanımıyorsun.. Smiley kullandığım cümlelerde ciddi değilimdir genellikle.. Tersi durumda polemiğe gidiyor.. Güzel olmuyor yani.. Havayı yumuşatmak için kullanırım smileyleri..

Sevgili kuyucakla öyle değil.. Maddi olmasa da ortak bir manevi geçmişimiz var, yaşıtız aşağı yukarı.. Aynı yılları yaşamışız.. Bu çok önemli!
Yanlış anlama.. Benim yaptığım bir saldırı değil! Sadece düşünce paylaşımı.. Arada sırada "geyik" de oluyor. Olmazsa hiç çekilmiyor valla ;)



Sevgili kuyucak,

Bu başlıkta konuyu Türk toplumuna getireceğimizi hiç düşünmemiştim. Genel anlamda almaya çalıştım hep birey/toplum ikilemesini..

Bence önemli olan: Ne "koyun", ne de "deli" denilmesi!.. İkisinden de bişey olmuyor sonuçta.. Nazım'ın dediği gibi:
[size=4]Bulut mu olsam
Gemi mi yoksa?
Balık mı olsam
Yosun mu yoksa?
Ne o,ne o, ne o.
DENİZ OLUNMALI OĞLUM,
BULUTUYLA, GEMİSİYLE, BALIĞIYLA, YOSUNUYLA...[/size]
 
Sevgili Baben sana kendimi anlatabilinceye kadar yazacağım.

Tamam Türk toplumundan değilde,bireyden örnek vereyim ve yine resim yaparak;

Freud'un alt ve üst libidoları yerine,kendimizce şöyle anlatsak:İnsan kişiliği,bazı
yan yana havuzlardan oluşur.Cinsellik - ölüm,güven- doyma,toplumsal bilinç-
kültür,din - milliyet vede bilme-görme...Bunları çoğaltmak yada azaltmak bizim
elimizde,maksat örnekleme çünkü.

Şimdi üzerinde duracağım esas konu,sistem bunları sıkı sıkı birbirinden ayırmış...
Asla havuzlardaki sular (birikimler) birbirine karışmıyor,etkilemiyor.Ne cinsellik
kültürü sorguluyo,nede ölüm dini,nede toplumsal bilinç, bilgiyi...Amaç zaten
insanı kendine yabancılaştırmak.Aynı kişi hem dindar,hem sapkın,hemde ölümden
deli gibi korkan,aynı zamanda alkol kullanabiliyor.Sorulduğunda 'O ayrı şey,bu
ayrı şey' diyebiliyor,hiç rahatsız olmadan.Çünkü Böyle yapılması gerektiği ona
ÖĞRETİLİYOR.O böyle olmaktan rahatsız olmuyor.İçinde bir tartışma yaratmıyor,
olup bitenler.

Tartışma konusu geri dönersek,tek bir havuzda yani cinsellik havuzunda yada
beğenilme havuzunda kalmayalım,asıl olan havuzların bütünüdür meselesine;
Bende böyle bakıyorum yaşama,insana ,bireye...Bilinç havuzunu doldurmak
bizim elimizde...O havuz dolunca ya basınçla,yada üstten taşarak diğer havuzlarıda dolduracaktır.Havuzlar dolunca herşey tartışılır,sorgulanır olacaktır.
İşte yeni oluşacak BİREY kendini herkes ve herşeyle bütün düşünmeye başlar...
Nazım'ın deyimiyle Denizde olunur,bulutda olunur yosunda...Der ya başka bir
yerde kişiliği ve toplumu anlatmak için;
BİR AĞAÇ GİBİ TEK VE HÜR/VE BİR ORMAN GİBİ KARDEŞCESİNE...

Bizim kuşak her şey olmuştu,ama birey olamamıştı...Bir yanımız,toplumsal
mücadele içindeki bir yanımız ,epey gelişmişti...Ama bu toplumsal yanımız
yenilgiden sonra,tökezlemeden sonra, hemen yerini başka şeylere bıraktı.Eski
tüfeklerin büyük kısmı şimdi,para peşinde.Hükümet yada bürokrasi içinde ikbal
peşinde koşuyorlar.

O havuzlar birbirine karışsaydı beyinlerde,en azından utanırdı bu adamlar
bu gün.Çoğu savunuyor,ona kızıyorum be Baben...Saygılar.
 
Ahh kuyucak ah,

Seni anlıyorum anlamasına da.. Bu konuda aslında 'kitaplar' bile yazılır.. Ben aslında biraz yan çizdim.. :oops: Fazla uzun yazıp baş ağrıtmayayım diye. :wink:

Hani, Mevlâna demiş ya.. "ya olduğun gibi görün, ya göründügün gibi ol." diye..
Yani taa onun zamanında varmış "'O ayrı şey,bu ayrı şey' diyebilenler. Hatta ondan çok önce de varmış. Adına 'takiye' demişler.. Günümüzde de olanca hızıyla atağa kalktı bu kavramı kullananlar. Devir onların devri.. :(

Yeni kuşaksa, bireyi senin anladığın gibi anlamıyorlar maalesef.. :( 'Orman'ın ne olduğun bilmiyorlar ki.. Yine Nazım'la devam edelim:

[size=4]Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
ballı incirleri hep beraber yiyebilmek,
yârin yanağından gayrı her şeyde
her yerde
hep beraber!
diyebilmek
için[/size]
 
Nihayet savunma bitti

Evet Sevgili Baben,
Ne sen beni, ne de ben seni yeterince tanımıyoruz. Sizleri tanıyıp deneyimlerinizden ve fikirlerinizden faydalanmak isterim.
Yalnız şunu belirtmek isterim; burada bulunmak, kendini ifade etmek için güçlü bir üsluba gerek varmış. Haddimi bilirim :)

Doğru henüz çok yeniyim. Burada "hoşgeldin" böyle oluyor demek :)

Derdim her yazdığımın onaylanması değil. Eleştiri almayı severim ve önemserim.

Ama şunu da göz ardı edemeyeceğim, "hoşgeldin"den (Kuyucak) "hoşgeldin"e (Baben) de fark var. :) Özler aynı, yansımalar farklı.Fakat ikisi de güzel...

Yazımı uzatıp, gereksiz yer kaplamak istemem.

Yüreğinizi hissetmek, sizinle olmak güzel...

Işık ve Sevgiyle kalın...
 
Üst Alt