Yaşam bize verilen bir fırsat ve de bir sınavdır. Yaşamı gerektiği gibi insana yakışırcasına ve temelde mutlulukla sürdürebilme sınavıdır. İnsanı sevmekle başlayabiliriz, yere düşen bir ihtiyarı yerden kaldırmak, onunla ilgilenrnek, ağlayan bir çocuğun yanına gidip onunla konuşup sakinleşmesini sağlamak ...ve ona güven vermek, uyuyan bir yakınımızı tebessüm ve şefkatle seyredebilme hissine sahip olmak ve daha sıralayacağımız bunun gibi pek çok şey aslında her zaman çevremizde olan küçük şeylerdir. Bunun gibi küçük şeyler sevgi olmadan fark edilemez. Bu küçük şeyler mutlu olmamız için çok büyük sebeplerdir. Bencillikte sevme eylemi bulunmaz. Bencil olan, paylaşmayı bilmeyen insan sevgisini de veremez. Sevgisini paylaşamayan insan asla mutlu olamaz. Bu yüzden de yaptığınız iş, yaşadığınız yer ve durum ne olursa olsun bunun güzel yanlarını ortaya çıkarmaya çalışın. Yaptığınız işin daha kaç insana ulaştığını, daha kaç insanın hayatını kolaylaştırdığını ve siz yapmazsanız o işi sizden başka daha ne kadar çok yapmak isteyen insan olduğunu düşünmeye çalışın. Düşünsenize yanınızda çalışan birini takdir etmek, o kişiyi nasıl mutlu edecektir belki de, o anda kafasındaki veya hayatındaki birçok sorunla baş edebilecek güç verir ona. Bu düşünceler işinize daha çok saygı duymanızı ve daha çok sevgiyle yapmanızı sağlayacaktır. Sevgiyle pişirdiğiniz bir yemeğin yakınlarınız tarafından beğenilmesi sizi ne kadar mutlu eder bir düşünsenize. En büyük ve çıkarsız sevginin evlat sevgisi olduğunu ve onun varlığının bizler için ne büyük bir mutluluk olduğunu kim inkâr edebilir? O halde mutluluk sevgiyle başlar. Tüm bu pembe anlatışlar size anlamsız gelmesin, aptalca Pollyanna iyimserliği gibi de algılayabilirsiniz. Ama hiç kimse mutlu olma isteğimizi yargılayamaz ve kesinlikle biliyoruz ki pozitif düşünce ve karşılıksız sevgi bunu ayaklarımızın önüne serer. Eğer mutluluk peşindeyseniz; onu önünüze almışsınız demektir. Peşinden kovalamaya devam ettikçe, erişemeyeceğiniz bir yerlerde kalacaktır şüphesiz. Elinizde olan bir şeyin peşine düşemezsiniz; emin olun ki ancak şu an mutlu olabilirsiniz. Hiç zaman kaybetmeye gerek yok. Unutmayın, mutlu olmak; kendi farklılığınızın ayırtına varmak ve nerede olduğunuzu anlamak açısından çok önemlidir. Mutlu olmanın bir yolu da anı yaşamaktan geçer. Bazı durumlarda önümüze çıkan fırsatların ya da iyi ve güzel şeylerin keyfini çıkarmak gerekir. Yaşamın önünüze çeşit çeşit yemekleri içinde bulunduran bir tepsi sunduğunu düşünün. İstediğinizi alıp, istemediğinizi yememek sizin elinizde veya elinizin tersiyle önünüzdekileri itmek onlardan faydalanmamak da sizin elinizde. Ama mutlu olmak istiyor ve keşkeler ile beyninizi kemirmek istemiyorsanız size önerim anı yaşayın ve tepsidekilerin hepsini yiyin, afiyet olsun... Bir yazarın dediği gibi, "Mutluluk, kendinde olanı fark etme sanatıdır. Bunu fark edip dolu dolu yaşayanlar mutlu, fark edemeyenler ise ömür boyu ararlar, ararken de mutsuz olurlar