Evrendeki tüm nesne ve tüm kavramlar birbirlerine göre değer kazanırlar. Yani herbiri görecelidir. Örneğin Şu anda oturduğunuz yerde hareketimizin sıfır olduğunu düşünsekte aslında biz ses hızından çok daha hızlı dönen ve ayrıca güneşin etrafında çok yüksek hızda hareket eden bir gezegende(dünyada), yine bu gezegeninde içinde bulunduğu ve evrende nasıl bir hızla ilerdiği tahmin edilemeyen güneş sisteminde, ve bu güneş sisteminin içinde bulunduğu ve ışık hızına yakın bir şekilde genişleyen bir evrenin içinde bulunuyoruz. Hatta bu evrenin de yine sabit bir noktaya göre belli bir doğrultuda hızı varmı bilemiyoruz.
Demekki biz sabit bir noktaya göre mekanda ancak ışık hızıyla tarif edilebilecek bir hızda hareket ediyoruz. Yada tarif edilemeyen bir hızda.
Örneğin; Şu anda oturduğumuzu ve hareketsiz olduğumuzu sanmamıza rağmen mutlak mekanda 1 saniye içinde belkide 150.000 km yol aldık.
Peki bunu bize hissetirmeyen nedir? İşte görecelilik burda devreye giriyor. Evrende mekanımızda ki Hızımızda bir değişiklik (ivmelenme) olmadığı sürece ve bu sabit noktayı bilmediğimiz,görmediğimiz sürece bu hızımızı hissetmemiz mümkün değildir. Hem bunu hissetmemiz pekte umrumuzda değil ve bunun pek gereğide yoktur.
Mutlulukta bu derece izafi bir durumdur.
Başka hayatlara bakarak mutsuzda olunur, mutluda.
Oysa mutluluk bizim içimizde olan ve başkalarını ilgilendirmeyen, başkalarının bilemediği bir haldir. Evrendeki hızımız örneğindeki gibi önemli olan mutlak hızımız değil, hissetiğimiz hızımızdır. Bizi ancak bu kadarı ilgilendirir.
Gerçek mutsuzluk hissedilen negatif duygulardır.
Örneğin; Sevdiğiniz birini kaybetmek.
Gerçek mutluluk ise hissedilen pozitif duygulardır.
Örneğin; aşık olmak.
Negatif olaylarda mutsuz, Pozitif olaylarda mutlu olmak gayet normaldir. Zaten bunun aksi ancak akli dengesiz kişilerde görülür.
Önemli olan nötr durumlarda kendimizi nasıl hissettiğimizdir.
Çünkü hayat genelde bize nötr ortamlar sunar. Bu nötr (dengelenmiş) ortamı mutluluk olarak görenler mutlu, mutsuzluk olarak görenler ise kendilerini mutsuz hissederler.
Acıların dinmesi gibi, sevinçlerde diner. Tüm duygular süreklilik içeren zaman içerisinde şiddetini yitirir ve hayatın olağan, sıradanlıkları arasında yerini alır.
Süreklilik arz eden aşırı pozitif yada aşırı negatif duygular bile zamanla o kişinin normali olur.
Örneğin kalıcı sakatlığı olan sakat bir kişi için hayatın normali sakat olarak yaşamaktır.
Yada aşık olarak evlenen bir kişi için hayatın normali yine o kişiyle evli kalmaktır.
Her kişinin normal çizgisi farklı olabilir. Ama her kişi sonuçta aynı derece mutludur.
Bütün bunlardan yola çıkarak diyorum ki
Bütün insanların hatta bütün canlıların yaşadıkları anların toplamında sahip oldukları topam mutluluk ve toplam mutsuzluk hep aynıdır.
Şu anda olağan dışı şok bir durum yaşayanları saymazisek yine şu an için konuşuyorum herkes ama herkesin hissettiği mutluluk eşittir.
Hayatınızın normellerini değiştirip daha çok Mutlu olmak istiyorsanız, hayatınızda sizi mutlu edecek şeylerin sayısını artırın. Günlerinizi farklılaştırın.
Sonuç olarak mutluluk için en genel ve en kısa tarif;
Mutluluk: Sebebi ne olursa olsun Yarına heycan duymaktır.
Ve ben genelde yarına heyecan duyarım. Beni mutlu eden bu işte.