TÜRKİYE İŞ BANKASI’NIN AYIBI!
28/03/2007
Sert bir şekilde yazıya girdim, ama bunda haklı olduğumu düşünüyorum..
Bugün uyanır uyanmaz (eski tabirle gözümü üfeleyip) Türk İş Bankası’na gittim. Kendime bir hesap açtırmak için..
Yaklaşır bir saati, birkaç dakikada bir gözümüze kestirdiğimiz bir banka memurunu çevirip “saat 12’ye kadar biter değil mi?” diye sorarak geçirdikten sonra, nihayet bizim de sıramız geldi.. Gittim hesabı açtırdım..
Bir bankayla hayatımdaki ilk işim bu..
Ben evcimen bir insanımdır.. Hafta içi dışarı çıkmayı hiç sevmem. Bu sebepten; para çekme&yatırma işleri için bankaya gidip, Güven Kıraç’ın o meşhuur dillere pelesenk olan reklamındaki gibi tepem atık bir vaziyette: “Hiçç sevmem! Bannka şubelerine gidip gelmeyi, hiçç sevmem!” diye söylenmemek için, para işlerimi internetten halletmek istedim. Bunun için de Türkiye İş Bankası’nın danışma hattını aramam, interaktif bir şifre almam gerekiyor(muş.)
Tamam, güzel, her şey okey.. Gerçi, bu şifreyi internetten bir form doldurarak falan değil de, telefonla arayarak almam gerektiğini öğrenmek beni biraz kastı ama: “şşt oğlum, Ankara’ya genel merkeze git, şifre al deselerdi hangi naneyi yicektin?” diyerek çimdikledim kendi kendimi..
Eve geldim. Türkiye İş Bankası’nın web sitesini açtım. Telefonla bankanın danışma hattını aradım. Karşıma, söylediği gibi bana yardım edeceğini umduğum bir adam çıktı. (Not: bu adamın ses tonunu Okan Bayülgen’in Makine’sındaki Özgür’e çok benzettim, söylemeden geçemeyeceğim.) Benim bilgilerimi aldı. (Adım soyadım ana adı baba adı vs.) Daha sonra yine de BİLGİLERİME BAKMAK için beni birkaç dakika bekleteceğini söyledi. Yaklaşık on dakika bekledim. Ve telefon sebepsiz yere kapandı..
İkinci kez aradığımda bir bayan sesi çıktı karşıma. (Onun sesi kimseye benzemiyordu. Tipik santral memuru sesiydi.) Bilgilerimi verdim. O yine BİLGİLERİME BAKMAK İÇİN “Sizi birkaç dakika bekletmek zorundayım.” Dedi. “Tamam, bekliyorum!”..
Bir ömür gibi gelen “birkaç dakika” sonunda ne oldu dersiniz? Santral memuru tekrar bana döndü ve şöyle dedi: “Şu an işleminizi gerçekleştiremem.. Lütfen şubenizle irtibata geçin.. Onlar da bizimle irtibata geçsinler vs.. vs.. vs..
Bundan sonra olan şeyler annemin dayanamayıp sazı eline alışı. Önce danışmayı, sonra şubeyi, sonra tekrar danışmayı ve tekrar şubeyi arayışı..
3 sonuçsuz telefon konuşması ve bir çöp kutusu dolusu telefon yeme dürtüsü sonunda, benim işlemimin hala gerçekleşememe sebebi ise komik:
Arkadaşlar, benim engelimden dolayı yetersiz olan ses tellerimden çıkan ince sesimden dolayı işlemimi gerçekleştirememişler. Çünkü, benim bir hesap açtıran bir vatandaş olduğuma inanmamışlar. DANIŞMA HATTININ KURALLARINA GÖRE sesi benim gibi olanların işlemlerini yapmak kurallara aykırıymış..
Muhtemelen beni evde kimsenin olmamasını fırsat bilip telefonla onları işleten küçük bir çocuk olduğumu sandılar..
Sonuç olarak, hesap açtırdığım şubeden, Türkiye İş Bankası’nın danışma hattını arayıp benim ismimi, cismimi ve sesimi onaylattırmaya, “evet, size telefon eden kişi bu hesabın sahibi” demeye söz verdiler..
Peki, sesim telefonda çocuk sesine benzediği için Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü bankalarından biri olan Türkiye İş Bankası’nda bir hesap açma iznim bile yok mu acaba?
Başka sözüm yoktur.. Bu yazı Türkiye İş Bankası’na hakaret içeren bir yazı değildir..
Not: kendi şahsi blogumdaki aynı tarihli yazıdan alıntı yaptım.. http://saridurbun.blogcu.com
28/03/2007
Sert bir şekilde yazıya girdim, ama bunda haklı olduğumu düşünüyorum..
Bugün uyanır uyanmaz (eski tabirle gözümü üfeleyip) Türk İş Bankası’na gittim. Kendime bir hesap açtırmak için..
Yaklaşır bir saati, birkaç dakikada bir gözümüze kestirdiğimiz bir banka memurunu çevirip “saat 12’ye kadar biter değil mi?” diye sorarak geçirdikten sonra, nihayet bizim de sıramız geldi.. Gittim hesabı açtırdım..
Bir bankayla hayatımdaki ilk işim bu..
Ben evcimen bir insanımdır.. Hafta içi dışarı çıkmayı hiç sevmem. Bu sebepten; para çekme&yatırma işleri için bankaya gidip, Güven Kıraç’ın o meşhuur dillere pelesenk olan reklamındaki gibi tepem atık bir vaziyette: “Hiçç sevmem! Bannka şubelerine gidip gelmeyi, hiçç sevmem!” diye söylenmemek için, para işlerimi internetten halletmek istedim. Bunun için de Türkiye İş Bankası’nın danışma hattını aramam, interaktif bir şifre almam gerekiyor(muş.)
Tamam, güzel, her şey okey.. Gerçi, bu şifreyi internetten bir form doldurarak falan değil de, telefonla arayarak almam gerektiğini öğrenmek beni biraz kastı ama: “şşt oğlum, Ankara’ya genel merkeze git, şifre al deselerdi hangi naneyi yicektin?” diyerek çimdikledim kendi kendimi..
Eve geldim. Türkiye İş Bankası’nın web sitesini açtım. Telefonla bankanın danışma hattını aradım. Karşıma, söylediği gibi bana yardım edeceğini umduğum bir adam çıktı. (Not: bu adamın ses tonunu Okan Bayülgen’in Makine’sındaki Özgür’e çok benzettim, söylemeden geçemeyeceğim.) Benim bilgilerimi aldı. (Adım soyadım ana adı baba adı vs.) Daha sonra yine de BİLGİLERİME BAKMAK için beni birkaç dakika bekleteceğini söyledi. Yaklaşık on dakika bekledim. Ve telefon sebepsiz yere kapandı..
İkinci kez aradığımda bir bayan sesi çıktı karşıma. (Onun sesi kimseye benzemiyordu. Tipik santral memuru sesiydi.) Bilgilerimi verdim. O yine BİLGİLERİME BAKMAK İÇİN “Sizi birkaç dakika bekletmek zorundayım.” Dedi. “Tamam, bekliyorum!”..
Bir ömür gibi gelen “birkaç dakika” sonunda ne oldu dersiniz? Santral memuru tekrar bana döndü ve şöyle dedi: “Şu an işleminizi gerçekleştiremem.. Lütfen şubenizle irtibata geçin.. Onlar da bizimle irtibata geçsinler vs.. vs.. vs..
Bundan sonra olan şeyler annemin dayanamayıp sazı eline alışı. Önce danışmayı, sonra şubeyi, sonra tekrar danışmayı ve tekrar şubeyi arayışı..
3 sonuçsuz telefon konuşması ve bir çöp kutusu dolusu telefon yeme dürtüsü sonunda, benim işlemimin hala gerçekleşememe sebebi ise komik:
Arkadaşlar, benim engelimden dolayı yetersiz olan ses tellerimden çıkan ince sesimden dolayı işlemimi gerçekleştirememişler. Çünkü, benim bir hesap açtıran bir vatandaş olduğuma inanmamışlar. DANIŞMA HATTININ KURALLARINA GÖRE sesi benim gibi olanların işlemlerini yapmak kurallara aykırıymış..
Muhtemelen beni evde kimsenin olmamasını fırsat bilip telefonla onları işleten küçük bir çocuk olduğumu sandılar..
Sonuç olarak, hesap açtırdığım şubeden, Türkiye İş Bankası’nın danışma hattını arayıp benim ismimi, cismimi ve sesimi onaylattırmaya, “evet, size telefon eden kişi bu hesabın sahibi” demeye söz verdiler..
Peki, sesim telefonda çocuk sesine benzediği için Türkiye Cumhuriyeti’nin en köklü bankalarından biri olan Türkiye İş Bankası’nda bir hesap açma iznim bile yok mu acaba?
Başka sözüm yoktur.. Bu yazı Türkiye İş Bankası’na hakaret içeren bir yazı değildir..
Not: kendi şahsi blogumdaki aynı tarihli yazıdan alıntı yaptım.. http://saridurbun.blogcu.com