Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Yaşam ve ölüm

Zann

Yeni Üye
Üyelik
11 Şub 2010
Konular
2
Mesajlar
17
Reaksiyonlar
0
Karmakarışık olan dünyada yaşamanın zorlugunu herkez gibi bende çekiyorum malesef.Bu dünyadaki yaşamımdan hiç memnun olmama rağmen halen daha yaşamak istiyorum,çünkü ölüm denen duygu benim bellegime yerleşti ve onun korkusundan yaşama tutunmak benim için kaçınılmaz bir olgu oluyor.

Dünyada var olup yaşamış filizofların ölüm ve varlık tanımları yapmaları ve bunları satırlara döküp insanlara aktarmaları aslındfa çok güzel birşey bençe,bunun birini sizinle paylaşmak istiyorum.

Tolstoy diye bir rus yazar ölümü ejderhadan kaçış olarak tanımlıyoru.Bunu kısaca size anlatmaya çalışıyım;İnsan yapayannız geldiği bu dünyada bir ejderhayla karşılaşıp,ejderhanın onu öldüreçegini bildiginden ondan kaçmaya başlıyor.Ejderhadan kaçarken bir uçurumdan aşagı yuvarlanıyor ve tam aşagıya düşerken bir agaçın dalına tutunuyor.Tutundugu agacın dalının başlangıç noktasından çıkan iki fare insanın o tutundugu dalı kemirmeye başlıyor.Farelerin kemirdikleri o daldan tatlı bir sıvı akmaya başlıyor ve o dala tutunan insan öleçegini bile bile o daldan akan tatlı sıvıyı herşeye ragmen yalamaya başlıyor.

Yukarda kısaca anlatılmak istenen,ölümden hiç bir zaman kaçamayız,yavaş yavaş ölüme dogru gidiyoruz ama yinede o tatlı sıvıdan yalamaya devam ediyoruz!

Bazı filizoflara göre ise varolmak,açı çekmekle eş anlamlı olarak tanımlanıyor.Kısacası bu dünya bombok bir yer,bu dünyaya düşen direk pisligin içine düşmüş oluyor...

Unutmadan birşey daha söylemek istiyorum,bu platfroma üye oldugumda profil sayfamda sevdigimi ve sevmedigim şeyler hakkında bilgi paylaşımı yapmam gerekeçek şıklarla karşılaşmıştım.Bu şıkların en sonunda yer alan bir şık benim tuhafıma gitmişti ve verdigim cevapta tuhaf olmuştu zaten(bazı insanlara göre tabi.)

Öldügümüz zman cennete gittigimizde tanrının bize ne demesini istersiniz diye bir şıktı sanırım bu,bu şıka verdiğim cevap ise benden özür dilemesi olmuştu,çünkü bana bir özür borçlu,eger varsa tabi!
 
Merhaba zann
Yazınızdaki "Öldügümüz zman cennete gittigimizde tanrının bize ne demesini istersiniz diye bir şıktı sanırım bu,bu şıka verdiğim cevap ise benden özür dilemesi olmuştu,çünkü bana bir özür borçlu,eger varsa tabi!" cümlenizden çok etkilendiğimi bilmenizi isterim. Bu cümleyi kullanabilmek için Tanrı'ya inancın olmaması demektir. O'na inanıpta bu sözü söylüyorsak O'nun dünyayı yaratmasındaki amaçlarını biz insanlara yaşattığı yaşatmadığı değerlerin neden niçinlerini kavrayacak derecede onu idrak edememişiz demektir. Aslında bu konu çok daha detaylı bir konu olsada kısada olsa düşüncemi yazmak istedim.sevgiler.
 
Sn emine28

Ben tanrının var ve yok oldugu kavramlarını düşünmeye epey zaman önçelerden düşünmeye başlamış ve bazı sonuçlara ulaşmıştım.Yani şuanki agnostik (bilinmezçilik) düşünçeme bir anda varmadım,varamazdımda zaten.

Sana bu konu hakkında bir fromda yazdıgım yazıyı okutmak istiyorum,belki ozman beni anlarsın veya anlamaya çalışırsın.


Bende türkiyede yaşayan çogu kişiler gibi müslüman ana ve baba'dan dogdum.
Daha bebekken ezan okumuşlar kulağıma,daha küçük çocukken allah bir muhammet onun elçisidir diye yerleştirdiler beynime.
Herkes gibi bende sorgusulsüz sualsiz,islamı benimseyerek hayatımı idame ediyordum,türkiyede yaşayan insanlar için bu kaçınılmazdır zaten.
Yaşımın daha çok genç olmasına ragmen,namaz kılmaya ve gereken ibadetlerimi uygulamaya başlamıstım.
(Genellikle türkiyede yaşıyan müslümanların çogu yaşları kemale erdiği zaman başlarlardı namaz kılmaya.)

İslamı öyle bir içten ve samimi duygularımla yaşıyordumki,beni görenler bu konuda imreniyorlardı.
Namaz kılmayan arkadaşlarıma bana ögretilen basma kalıp sözlerle hitap edip,onlarıda ibadete teşfik ediyordum.
Bazı arkadaşlarımı bu konuda ikna ettigim olurdu ve namaz kılmaya beraberce giderdik.

Ailem müslüman olmalarına rağmen farz olan ibadetlerini yerine getirmiyorlardı.
Bu konuda ailem için çok korkardım,korkmamın nedeni ise,verilen ibadetleri yerine getirmeyip,cehennem azabına maruz kalacakları idi.
Aileme bu konuda çogu kez uyarılarım olurdu,ne olur namaz kılan yoksa cehennem'de yanacaksınız diye.
Babam,benim bu konuda ukalalık yaptıgımı zanneder ve beni yadırgardı.
Ama böle bir şeyin söz konusu bile olması olanaksızdı,çünkü onlara karşı olan uyarılarımı en içten ve samimiyetimle yapıyordum.

Zaman'la bu acıma duygum yurt dışında yaşayan ve müslüman olmayan kişiler içinde başlamıstı.
Bu acıma duygum beni bazı düşünçelere itmeye ve düşündürmeye başlamıştı.
Ya ben'de yurt dışında dogmuş olsaydım,ya bende ordaki insanlar gibi bazı dinlere tabi olarak yaşasaydım.
O,zaman ne yapardım,o,zaman bendemi cehennem ateşine maruz kalıp ebediyen yanardım diye düşünüyordum.

Kendimi yurt dısındaki yaşayan insanların yerine koyup düşünmeye başlamıstım.
Herşeyde burda başlamıstı saten!!!!!!
Eger ben yurt dışında dogmuş olsaydım,dinimi iyice ögrenip dogru olan dini yani islamı bulurdum diye aklımdan düşünçeler geçiriyordum.
Böyle düşünçeler aklımdan ğeçerken aklıma 'dank' eden bir düşünçeyle karsılastım.
Daha ben, bize gönderilen kitabı yani kuranı kerimi okumamıştımki,aklımdaki düşünçeler zıtlaşmaya başlamıstı bu sefer.
Acaba yurt dısında yaşayan insanlar'da benim onlara acıdıgım gibi onlarda banamı acıyorlardı diye düşünüyordum.

Bu yaşadıgım duygulardan dolayı islam hakkında şüphelenmeye başlamıştım,ya benim dinim yannıs,onlarınki dogruysa diye.
Bunu ancak bir şekilde anlıyabilirdim,o'da kuranı kerimi okumak ve öbür dinler hakkında bilgi edinrek ancak bu şekilde dogruyu ve yanlısı ayırt edebilirdim.

Bismillahirahmanirahim diyerek başladım kuranı kerimi okumaya.
Okudukça yerin dibine giriyordum,bu ne ya deyip,sonradan korkudan tövbe,tövbe ediyordum.
Koskoca kuranı kerimin sayfaları azalıyordu ama içimdeki şüpheler tam aksine artıyordu.
İnanılmaz derecede manevi yönden acılar cekiyordum,hiç birşeyden emin olamayıp karamsarlıklarla yaşıyordum.
Bazı zamanlar göz yaşı döküyor,bazı zamanlarsa bu ne biçim dünya diye isyan ediyordum.

Şüphelerim bitmek bilmiyor,doğru dürüst tatmin olucu cevaplar bulamıyordum,taki froma üye oluncaya kadar...
Fromda benim yaşamış oldugum yaşantıları yaşamış abilerim ve hocalarımın sayesinde,neyin ne oldugunu daha dogrusu ne olmadıgını ögrenmeye başlamıstım.

Ve karanlıktan aydınlıga çıkmanın mutlulugunu yaşamış oldum.Herşeyi bildigini zanneden ben ise,aslında hiçbirşey bilmedigimi anladım.Bunun bilinçinde oldugum için artık bilmedigim konuları bilmek benim için bir görev oldu.....


Tüm insanların rızası alınmadan geldigimiz şu dünyada,
tüm insanların bazen acılar cekip,bazense sevgi dolu yaşayışlarıyla,
dünya saten cennet ve cehennem'dir insanlara.

Eger yaşayacaksak cenneti veya cehennemi, bırak'ta yaşayalım bu dünyada,
Her şey insanın elinde aslında,yaşamak isterse cenneti veya cehennemi,yaşar bu dünyada.

Ne gerek var öteki dünyanın cennetine ve cehennemi'ne
rızamızı almadan yarattın bizi,
bırakta cenneti ve cehennemi belirleyelim biz bu dünyada.

Eger bir yaratan varsa bu dünyada,
dinlerdeki gibi yakıp yıkarsa rızasını almadan yarattıgı insanları,
merhametli,adeletli,bağışlayan denmesin boşuna kitaplarda.

Yukarda yazdıgım satırlarda agnostik düşünçeye sahip degildim,o sonradan gerçekleşmişti.Bariz görüldügü gibi deist (dinlerin hiçbirine inanmayıp,sadece bir yaratıcının var olduguna inanan bir felsefe) bir insan olarak bu yazıları yazmıştım.Ama şimdi deistlikte benim için bir yalan oldu.

Not;Bu düşünçelerimin hiçbirinin hastalıgımla ilgisi yoktur!!!
 
O kadar güçlü bir imana sahip olmamız gerekiyorki isyana düşmeyelim.. Ama artık dünya çok yaşlı, insanlar çok yorgun ve bıkkın tahammül edecek takatimiz kalmadı.. Bazen kıyamet kopsa ve bitse bu sınav diyorum.. Toplumun büyük bir çoğunluğu umutsuz, karamsar maddi manevi kıtlık var hepimizin hayatında.. Aklımı hep "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, bugün ölecekmiş gibi ahiret için çalışmalı ve yaşamalıyız" düşünceleriyle meşgul ediyorum..

Dünya için çabalamak boşuna çabaladık da ne geçti elimize? Yalan dünyadan bir hayır görmedim göreceğimde yok bari ahiretimi kurtarayım diyorum o zaman da işte..:) Amaa her ikisi de zor Araf'da gibi hissediyorum kendimi..

Eskiden isyankar insanlara çok kızıyordum.. "Her şer de bi hayır vardır" diyordum.. Amaa öyle hayat hikayelerine tanık oldumki hayır bunun neresinde? diyorum şimdilerde.. Bu olan bitenleri idrak edebilecek akıl yoksa bizde o zaman o aklı versin Allah bize değil mi? Ben rabbimi bırakmak istemiyorum o da beni bırakmasın öyleyse..

"Allah bana bir özür borçlu" lafı bıçak gibi kesiyor vuu çok keskin.. Bak önceden kızardım ama şimdi kızamıyorum.. Bu aralar bende küsüm ona çünkü..:)

Beni hep üzüyor bu üzüntüler benim hayrımaysa ben o hayırlar neymiş bilmek istiyorum..:(
 
(kısaca)ben ölümden korkmuyorum. Bu canı allah verdi ve allah alır. çok ölümlerde gördüm ama ne yapsak da nafile. Ben islam dinene inanmış ve öylede ölmek istiyorum
 
dünyada bu kadar sıkıntı varken unuttugumuz bide ölüm var deyil mi :(

hangi yüz ile alahın karsısına cıkacayız??
hayata sunlara yanarım :(

1, allaha hayırlı bir kul olamadım
2,anneme babama hayırlı evlat olamadım
3,20 küsür senedir yasıyorum günahım cook yaptıgım bisey yok

bide mezarda sen zamanını nasil gecirdin diye soracaklar ne diyecem allahım


KOCA BİR HİÇ cevabım yok ???
 
kalpsizsevgilim sen bu soruları bile kendine sorabiliyosan allah katında iyi niyetli doğru biri olduğunun ve günahlarının affedilme olasılığının olması demektir
 
inş. kardesim inan eyer ölüm olmasaydı yine engelli olsaydık vah bize vahlar bize
ama gercekten ölüm ve ahiret inancımız var bu yüzden diliyorum tüm arkadaslarımın o dünyası güzel olun

inş. allahın lutfuna mashar oluruz da o dünyada yüzümüz güler.. elden baska ne gelir
 
nasıldı o şiir, ya da benmi uyduruyorum;

"Doğuya gitmek istemiyorum,
Batıya gitmek istemiyorum,
Biryerlere götürün beni
Ölmek istemiyorum"

Bu dünyada gününü gün edenler, bir eli yağda, bir eli balda olanlar, yazı Meamide, kışı Alplerde geçirenler, serçe parmağındaki şeytan tırnağı için Amerikaya, şeyindeki kıl dönmesi için Avrupaya, altmışı doksan yaptırmak için silikon vadisine gidenler ve kısaca yaşamda sefa sürenler öldüklerinde
cehennem yolcusumu olacaklar? Cenneti hak etmenin karşılığı bu dünyada cefa çekmekmidir?Yoksa bu durum bizim için bir nevi züğürt tesellisimidir. Bu dünyada gülmeyen yüzün öbür dünyada da gülmesine gerek yok kendi hesabımca. Yaşamın boyunca tekerlekli sandalyede çile çekeceksin, öbür dünya hesabıyla kendini avutacaksın. Bir elma şekeri yala yalayabildiğin kadar...
 
..

rahman ve rahim olan allahın adıyla. önce şunu söylemek istiyorum. Insanın allaha; beni neden yarattın demesi için haşa kendi kendi yaratması allahtan bağımsız olması gerekir. Böyle bir şeyi hiç kimse yapamadığı için kesinlikle böyle bir şey söylemeye de hakkı yoktur. Günahtır. çünkü bunu yapabilmek için o zaman ruhlara sorulduğu anda insanlarda ne bir şuur vardı ne de algılaya bilecek bir beyin ve beden. Sınavdan kaçmak korkaklığın ve zayıf olan bir imanın ifadesidir. çok yakın zamanda avusturalyadan üniversiteli bir genç müslüman oluşunu anlatıyor bir akadaşıyla konuşup dinleri araştıracağını söylüyor. Arkadaşı kendisine tabi ki neden olmasın diyor. Ve o genç ilk önce kendi dini olan hristiyanlığı araştırmaya başlıyor. Incili çok iyi bir şekilde okudunduktan sonra arkadaşları ile kiliseye gidiyor ve oradan rahibe bir şey sormak zorunluluğu hissediyor ve rahip hemen kendi kafasına göre yorum yapıp o şekilde bir çözüm sunuyor ve genç oldukça şaşırıyor. Bu ne biçim bir eşy diyor hem elimizde uymakta olduğumuz bir kitap var hem de adam bana kendi kafasına göre yorum yaparak o şekilde geçiştiriyor diyor. Genç bu sefer yahudiliği araştırıyor tevratı okuyor ve ulaştığı sonuç yine aynı. Insanlar yine kitabı bırakıp kafalarına göre yorum yapıyorlar diyor. Daha sonra bir çok din araştırdığını söyleyen bu kişi kendisini tatmin edebilecek hiç bir şeyin olmasığını ve kafasının oldukça karıştığını söylüyor. Arkadaşı kendisine bir de islamı araştırsana diyor... Kendisi bırak ya onlar teröristtir, uçak kaçırıyorlar filan diyor. Arkadaşı sen istersen yine de bir araştır demiş kendisine. Islamı araştırmaya başlıyor ve bir camiye geliyor caminin içerisinde gezinmeye başlıyor ve namaz kılan insanların yanından geçiyor ve neredeyse onlara basacakmış ve birden ileriden birisinin kendisine doğru geldiğini söylüyor. Ve birden işte şimdi öldüm bu benim hayatımın son günü diye içerisinden geçirdiğini söylüyor. Karşısındaki uzun sakallı bir kişi kendisinin yanına gelince hoş geldin ibaresiyle beraber çok güzel bir yaklaşımda bulunduğunu söyleyor ve bu şekilde islama olan bakış açısının hemen değiştiğini söylüyor. Daha sonra islamı araştırmaya başlıyyor , kur'an okuyor kur'anı okudukça kafasında bazı şeylerin şekillendiğini bazı kavramları daha iyi anladığını söylüyor. Bu genç daha sonra ilk gittiği camiye bir yatsı namazı sırasında tekrar gidiyor. Bakıyor ki cami tıklım tıklım dolu. Daha sonra camide daha önce karşılaştığı sakkalı kişiyi kendisini karşılarken görüyor. şehadet getirmesini bilmeyen bu kişi eş.. Eş.. Eşhe. Bir kaç defa bunu söylemeye çalışıyor ve hemen orada kendisine şehadet getittirilip müslüman olması sağlanıyor, birden camide tekbir sesleri yükseliyor. Camide bulunan herkesle kucaklaştığını anlatıyor. Akşam eve çok mutlu bir şekilde gittiğini söylüyor ve kendine göre bir gece hazırlıyor.ortaya bir tane masa koyduğunu ve onun üzerindede sadeceyanan bir mum, ışıkların hepsini kapattığını, camları açtığını özel bir gece hazırlıyor ve kur'anı okumaya devam ediyor. Bir yere geldikten sonra duruyor ve içerisinden şunları geçiriyor allahım işte ben müslüman oldum artık bana bir kaç şey delil göster diyor içerisinden. Mumun dehşet bir şekilde alevlenmesi, duvarların kendi üzerine gelmesi, camlardan ruhani güçlerin gelmesini bekliyor. Bayağı bir bekledikten sonra hiç bir şey beklentisi gelmeyince kur'anı okumaya devam ediyor. Sayfayı çevirdiğinde ilk okuduğu ayet şu. ''....deliller mi arıyorsunuz. Güneşe bakın aya bakın.....'' ve bu ayeti okuyunca donup kaldığını söylüyor. (yazmış olduğum bu olay şahsın kendisi tarafından anlatılmış bir olay ve şuan internette yayınlanıyor.isteyen araştırabilir müslüman olan avurturalyalı diye). Demek ki insan hristiyanda olsa, yahudi olsa fıtrat üzere yaratılmış olan müslümanlık dinine gelebilir. Allah rasulu (s.a.v); şöyle buyuruyor; her doğan çocuk islam fıratı üzerine doğar, dili dönünceye kadar böyledir. Onu daha sonra hristiyanlaştıran ve yahudileştiren annesi ve babasıdır. Buyuruyor. Demek ki iyiki yahudi doğmamıışm iyi ki hristiyan doğmamışım demek bile sınavdan kaçınmaktır. Ayrıca allah zariyat suresi 56. Ncı ayette: ''ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım''. Buyuruyor. Değerli kardeşim sen diğer ülkelerde yaşayan insanlar için çok üzüldüğünü söylüyorsun. Bütün kavimlere ve bütün insanlara peygamberler gelmiştir ama onlardan peygamberleri öldürenlerde olmuş ve yalanlayanlarda. O kişilerin ataları allahın tek bir ilah olduğunu kabul etmediler. Nefislerine hoş geleni ilah edindiler. Allah kur'anda şu şekilde buyuruyor. ''bize babalarımızın dininden ayırmaya mı çalışıyorsun. Ya onların babasıda bir şey bilmeyen kimselerse de mi.''. Ayrıca kardeşim sen madem bu dünyayı cennet ve cehennem diye yorumlaman tamamamen yanlış. Müslümanlar kudüste, afganistanda , keşmirde, çeçenistanda katlediliyor. O zaman nasıl cennet oluyor zalimler işkencelerine devam ediyor. Oysa ki müslümanların cennette rahatlıklar içerisinde zalimlerin ise cehennemde olması yani ateş içerisinde olması gerek. Ama hepsi çok rahar br şekilde yaşamaya ve zulme devam ediyorlar.bu nasıl cehennem o zaman diye iyice bir düşünmen gerekiyor. Ve bir şey daha allah şöyle buyuruyor ''allah insana zulmetmez fakat insan kendi kendine zulmeder.'' 2 ayet daha söyleyeceğim sana ve bunlar üzerinden iyice düşünülmesini istiyorum ve kıyamet gününde bu yazmış olduğum ayetleri bu yazıyı okuyan herkese şahit olacağım onun için gereğinden fazla dünülmesi gerekiyor. Allah buyuruyor. ''....başınıza gelenler ellerinizle yaptığınızdan dolayıdır.'' diğer ayette allah şu şekilde buyuruyor. ''kaldı ki,göklerde ve yerlerde nice deliller var ki insanlar üzerinden düşünmeden sırtlarını çevirerek geçip gidiyorlar.(yusuf suresi 104)''
 
Merhaba.

Herkezlere yorumları için çok teşekkürederim.Herkez kendine göre dogru olanı yazmış,insanın kendi dogrusunu yazmak kadarda güzel birşey yok zaten.Bu arada REMZİ GÜLER arkadaşımızın yazdıgı yazıda gerçekten çok ilginçmiş,bende ona ilginç bir yazı yazmak isterim.

Sn.Remzi güler,yazınızda bir başka dine tabi olan insanın arayış içinde oldugu ve dogru olarak buldugu dininde islam oldugunu belirtmişsiniz, ve bunun sonundada huzura kavustugunu yazmışsınız.Bunun yalan oldugunu söylemiyorum çünkü bende sizin anlattıgınız gibi insanlar tanımışımdır.(aMA islamdan bir başka dine geçiş yapmışlardır.)

Bu yazımızda dinleri kaile alıpta konuştugumuza göre,kısaca dinin ne oldugunu anlamamız lazım.Dinin kısaca tanımını yapmak gerekirse;İnsanların manevi huzura kavuşmasına ve öleçekleri zaman öte dünya diye bir yerin var olduguna inandıkları için, cennet ve cehennem kavramlarını benimseyen insanların bir takım ritüelleri uyduladıkları bir kavramdır.

Dünyada geçmişimizden bu zamanımıza kadar gelen binlerçe tanrı isimleri vardır,bu tanrıların kendilerine göre belirli özellkleri var,kimileri güneşi tanrı olarak,kimileri ay'ı tanrı olarak, kimiside çeşitli doga olaylarını gerçekleştiren özellige sahip tanrı isimleri 'yaratmışlardır'' kendi kafalarında.Burdan su sonuç çıkıyor,tanrılar bizi degil,biz tanrıları düşünçelerimizde tasarlayıp şekil verip yarattık.

Şimdi burda dinin kökenini inip bazı yerlere varmak gerekmez aslında,ki ben dinlerin kökenine kadar inen bir insan olarak,dinlerin kendi kendilerini nerrde çürüttüklerini biliyorum.

Yukarda yazdıgım yazımda kendi dinimden nasıl çıktıgımı ve tabularımı nasıl yıktıgımı sizlere anlatmıştım.Bu gerçektende kolay varılması gerekeçek bir yol degil.İnsanın bütün korkulardan arınıp,kendi aklı ile asıl dogru olana varması çok zor birşey,ama korkuları yenerse bu mümkündür...

Kurana,incile,zebura veya tevrata inanan insan için kader diye bir olgu vardır,gerçi bu sadece o dinlere özel birşey olmamakla beraber diger felsefi düşünçelerede ait olan bir düşünçe biçimidir.Remzi güler arkadaşımız yazısının bir kısmında bana kaulu bela diye bir olgunun varlıgından bahsetmişti.Bunun varlıgından bende haberdarım,ama kaulubela diye birşey sadece insanların kendi düşünçelerinde var olan bir kavram oldugu için bunu fazla irdelemeye gerek duymuyorum,ki bu kavram kendi içinde zaten çelişmektedir.

Kısacası kader kavramını bir irdeleyelim isterseniz.Kader;insanların dogduktan sonra öleçekleri güne kadar yaşadıkları herşeyin saati ve saniyesine kadar bir varlık tarafından bilenen bir olgu olarak tanımlanır,kaba taslak olarak.

Kader konusuyla şöyle bir örnekleme yapalım,bu örnektede kendi yaşamış oldugum olayla ilişkilendirelim bu konuyu.

Ben önçeden islamı benimsemiş ve ona inanarak hayatımı idame etmiş bir insan olarak,sonradanda dinimde çelişkilere raslayıp o dinden uzaklaşmak zorunda kalmıştım.

Burda asıl dogru dinin islam oldugunu ve kader diye bir olgununda var oldugunu sayalım.Benim bu yaşamış oldugum olayı tanrının veya allahın bilmiş ve bileçek olduguna göre,kaderimi kaçınılmaz olarak yaşamış oluyorum demek olgusu ortaya çıkmış oluyor.Remzi arkadaşımın şöyle demiş oldugunu duyar gibiyim,''istersen bunu yaşamış ''olmıyabilirdin''!Bende remzi arkadaşıma şunu demekten geri kalmıçam tabi,eger ben dinimden çıkmış olmasaydım,eger ben allahın bilgisi dışına çıkıp,islamı terketmiş olmasaydım,sizce allah yanılmış olmayacakmıydı.

Allahın bilgisinde benim bu kaderi yaşamış olaçagım olgusu varken,ben bu kaderimi nasıl degiştiripte allahı yanıltabilirim.Kısacası cehenneme gideceksem bunu allah biliyor,bira içeçeksem allah biliyor,kötülük yapaçaksam allah biliyor.Yani allah bir insanın başlangıç noktasından,sonuç noktasına kadar loan herşeyi biliyor.Ee biliyorda neden yaratıyor sizce?Bir insan cehennemlik olaçaksa allah onu neden yaratır?

Birde şu örneklemeyi yapalım.Ben bir robot yapıyorum ve bu robota 20 saat ömür veriyorum (pil).Bu yaptıgım roboton 20 saat boyunca yapaçakları bazı olayları ona yüklüyorum (buna kader diyelim).Ve robota startı veriyorum ve 20 saatlik ömrü başlıyor.Ama yolunda gitmeyen birşeyler oluyor,robot benim ona yükledigim bilgilerin dışına çıkıp kendi kafasına göre hareket ediyor ve bundan dolayı yaptıgım roboto cehenneme atıyorum,suç onunmuş gibi.Ama burda suç roboton degil,onu imalet edip,ona vucut veren kişide olması lazım degilmidir sizçe?Bu bariz roboto tasralıyan insanın hatasıdır.Bunu kimse yanlışlıyamaz..

Şarap içiyorum dogrudur
Aklı olan beni haklı bulur
İçeçegimi biliyordu tanrı
İçmesem tanrı yanılmış olur!Dedi eski filozof olan ömer hayyam.



Beni özene bezene yaratan kim?Sen
Ne yapaçagımıda yazmışsın önçeden
Demek günah işletende sensin bana
Öyleyse nedir o cennet cehennem!Der ömer hayyamm..

Ömer hayyamın şu iki mısralık şiiri bile herşeyi anlatıyor aslında fazla irdelemeyede gerek yok bence.Ama bu konuda tartışmak ve bu konuda tez'leri olan arkadaşlarımız olursa,benim'de bu konuda antitez'im olaçaktır...
 
Beni özene bezene yaratan kim?Sen
Ne yapaçagımıda yazmışsın önçeden
Demek günah işletende sensin bana
Öyleyse nedir o cennet cehennem!Der ömer hayyamm


allah seni yarattığı anda cüzzi bi iradede vermiştir karar mekanizması sende yapmaman gerekenlerde ordada ama saygı duyuyoruz tabiki sadece hangi minareye kılıf uydurmaya çalıştığını anlamaya çalışıoruz
 
...

Sn. Ticet77,

Tam ne dedigini anlıyamadım ama galiba şunu kast ettiğini düşünüyorum.

Allah beni yarattı ve bana iyiyi kötüden ayırabilmem için bir özgür irade,yani bu konuda bana bir hür irade vermiş.Ama bu düşünçe biçimi yannıştır,eger allah bana iyiyi kötüden ayıra bilmem için bir hür irade vermiş olsaydı,seçeçegim şıkların hangisi oldugunu bilmemesi gerekeçekti.Bu da bariz bir şekilde allahın herşeyi bildigi tez'ini çürütmüş olaçak.

Umarım yaptıgın yoruma karşı bir cevap olabilmiştir.

Not;Kimsenin inançına saygısızlık ettiğim sanılmasın,sadece neden dinden sogudugumu ve aklıma yatmıyan düşünçeleri buraya aktarmak istedim o kadar..Dinlerin insanlara empoze edilmesinede karşıyım.Kimse,kimseye birşeyleri benimsetmeye mecbur degildir,her insanın kendi benimsediği felsefi görüşüne saygı duymak,bence erdemliktir.Bu düşünçe biçimi eskidende benimsenmiş olsaydı,dinler arasında çıkan bu anlamsız savaşlar çıkmış olmıyaçaktı,halen zamanımızdada mevcut bu,eskiye nazaran yine iyiz ama...Umarım hiç kalmazzz...
 
Üst Alt