YILBAŞI NASIL KUTLANIR?
Hayret! Gözünüz bu köşeye ilişti mi? Okuyor musunuz bu yazıyı?
Oysa bugün sizin de yerkürenin her yanındaki milyonlarca insan gibi (ister zengin ister fakir olun) yirmi dört saat sonra iki bin bilmem kaça gireceğiniz için gazeteyi filan boş verip, deli gibi 365’inci günü terk etme hazırlığında (!) koşuyor olmanız gerekirdi!
Öyle ya birazdan sizi kemiren tüm olumsuz olaylar, bir yıl öncesine ait olarak tamamlanacak ve siz tertemiz, masum bir bebek gibi yeni elli iki haftaya doğacaksınız! Yani umudunuz bu...
Bir gecede devran dönecek, OBAMA’NIN VİCDANI yüz doksana vuracak, Bangladeş’te petrol yatakları bulunacak ve halk “insan” sınıfına atlayacak...
Hatta ülkemdeki sekiz milyon sakat bir gecede iyileşecek; İsrail ÇOLUK ÇOCUK ÖLDÜRMEKTEN, Suriye ırmaklardaki sudan vazgeçecek; depremleri durduran makine uzaya yerleştirilecek; bebek ölümleri bitecek; toplu mezarlardaki insanlar dirilip hayata yeniden kaldıkları yerden başlayacaklar...
Biraz daha umut edelim: Uzak doğuda beş yaşındaki çocuklar günlüğü bir dolara ayakkabı fabrikalarında çalıştırılmayacak… .. Green Peace örgütü müdahale edecek olay kalmadığından işsizlikten kapatılacak; SHÇEK’teki tüm çocukları uzlaşan ebeveynleri geri alacak; tüm âşıklar kavuşacak; ülkeye hıyanet edenleri Ata’m kalkıp kötekleyecek; hapistekilerin hepsi özgür kalacak; kanserlilerin hepsi yataktan hop diye kalkıp evlerine koşacaklar...
Biten bu yıl içinde kaç sevinciniz ve kaç hatanız var?
Bu yıl yanlış insana âşık oldunuz ve acı çektiniz mi?
Yaptığınız meslekten nefret ederek mi çalışmıştınız?
Kredi kartına dayanıp gırtlağa kadar borca mı girdiniz? Bir sevdiğinizi tabutta taşıdınız MI? Patronunuz bir sümüklüye daha çok zam yaparken, sizin fazla mesaiden bacaklarınız mı ağrıyordu?
Yoksa Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönüllü anne olmak için mi başvurdunuz? Bir derneğe yahut hayır kuruluşuna yardım ettiniz mi?
Birini gasp ettiniz mi?
Anlaşılmadınız ve incindiniz mi?
İnsanoğlunun başına her şey gelebilir. Her yeni yıl yeni dersler ve umutlar aşılar size...
Bu aşı tuttuğunda, içinizden kutlamak gelmese bile, herkes öyle yapıyor diye, “Yuppiii yeni yıl gecesi geldi,” diye kendinizi ortalara atmazsınız. Çünkü vicdanınız ve insan tarafınız size, “Başkaları, kendin ve evrensel umudun için ne yaptın?” sorusunu sorar; saat tam 24.00’üçalarken...
...Ve siz, üstünüzde pullu elbiseler, ağzınızda tüylü bir düdük, mideniz hafif bulantılı; hastanede kolunda serumla yatan birinin gözünden görüverirsiniz televizyondaki dansözü!...
Yahut sobalarında yakacak odun kalmadığından çöpten topladıkları eşyalarla ısınan bir ailenin acıklı sofrasına konuk oluverirsiniz bir saniye içinde!
Irak’ta bir çocuk oluverir, onun gözünden eskimiş 365 güne zil çalıp oynayabilirsiniz.!!
Yeni yılınız kutlu olsun. Ama:
* Nijerya’da bir kadının taşlanarak öldürülmesi için çocuğunun memeden kesilmesi bekleniyorsa,
* Ortadoğu’da hâlâ her gün niye öldürdüklerini bilmeyenler varsa,
* Hapishanedeki insanlar okullardaki insanlardan çoksa,
* Türkiye’de hâlâ başlık parası yüzünden gençler kaçarak evleniyorsa,
* Amerika, silah endüstrisinin %1,2 büyümesine fırsat yaratmak için Irak’a gözünün üstünde kaşın var deyip diş bilemekteyse,
* Kanserin çaresi hâlâ bulunmamışsa,
* Türkiye’de Aids’li insanların çoğunluğu evliyse,
* İnsanların birçoğu yiyeceklerini çöpe atıyor ve bir bölümü de ancak bunları toplayarak beslenebiliyorsa,
* Hindistan’da aç kalanlar çaresizlikten böbreklerinden birini uluslararası satışa sunuyorsa,
* İnsanlar “çevreciler” ve “çevreyi umursamayanlar” diye ikiye bölünmüşse,
* Hastanede ve huzurevlerinde ömürlerini ağlayarak telef ettiklerini düşünenler varsa,
* HER BİR NOEL AĞACINA 350 TL ÖDENİYORSA
* Kırmızı ışıkta geçip insan ezenler hâlâ varsa…
Velhasıl kelâm, insanlar hâlâ“insan” olduklarının farkına varmamışlarsa yeni bir yılı zıplaya zıplaya karşılamak için sebepleri yoktur!!
BEN GADDARIM! VE BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM!
1980’lerin rezaleti, Medeniyet içinde devinirken, insanların insanlığını unutup tüm umutlarını paraya bağlamasıdır!
1990’ların alameti, Her yüz kişiden sekseninin boşanmasıdır!
Aydınları hapislere atma, vefayı unutma, bencilliklerin artmasıdır 2000’lerin felaketi!
Bir haftada sekiz bin kişinin lağım suyu içerek hastanede can çekişmesidir 2005’in utancı!
Otuzlarına yeni girmiş canım arkadaşımın kansere nanik yapması, bir memeyi kurban etse bile yaşama sağlıklı devam edebilmesidir 2005’in en güzel umudu!
Ot gibi tüketip, ot gibi yaşayıp, tuzunuz kuru diye, okumadan ve duymadan bencilce yeni yılı kutlamaya gidiyorsanız, kestaneli hindi boğazınızda kalsın! Yeni yıl sizin neyinize?? İÇİNİZDEKİ KORKUYU NEYLE KUTLAYARAK YOK SAYABİLİYORSUNUZ?
Biten şu 2010 içerisinde birinin yaşamına iyilik bulaştıracak tek bir olaya bile vesile olduysanız yeni yılınız kutlu olsun! Yüreğinizden öperim.
İNSAN VİCDANI, SIKIŞTIĞI MEDENİYET BENCİLLİĞİNDEN işte böyle kurtulur.
Bu yazı iğrenç diyenlere ek paragraf aşağıdadır:
(Diğerlerinin göz atmasına gerek yoktur)
ŞİMDİ GİDİN ALTINTOZU KARIŞTIRILMIŞ YENİYIL ÇORBANIZI İÇİN, ...
Zora geldiğinizde ELLERİNİZİ AÇIP DİLİNİZ "ÂMİN" DEDİKTEN SONRA ALLAH’TAN DA KORKMAYIP, YANINIZDA ÇALIŞANLARI KRİZ VAR NAPALIM DEYİP İŞTEN ATIN, AMA kanalınızın BAŞ ARTİSTİNİN MAAŞINA ZAM YAPIN...
Hatta fiyatı yüksek diye yol verdiğinizin yerine onun aldığının 3 katı ücretle başka kıkırdayan sunucu alın....
Francis Bacon’un beğendiğim çok sözü var ama bu en sevdiğim....
Gerçi hiçbir şey bulamadığında sırf haklı olmak için "kuyruğuyla kavga edenler" bunu okuyunca da "hadi be sen de" diyecek, aman bana ne!
BAŞIMI yastığa koyunca ben ruhumu da tertemiz uyumaya götürenlerdenim... Onlar düşünsün.
Yalanlamak ve reddetmek için okuma!
İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma!
Konuşmak ve nutuk çekmek için hiç okuma!
Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
Tertemiz bir yıla zil zurna sarhoş, kendini kaybetmiş günahlarla girme.
Bu yazı da zaten "düşün" diye yazılmıştır... İnsansın sen DÜŞÜN.
Hayret! Gözünüz bu köşeye ilişti mi? Okuyor musunuz bu yazıyı?
Oysa bugün sizin de yerkürenin her yanındaki milyonlarca insan gibi (ister zengin ister fakir olun) yirmi dört saat sonra iki bin bilmem kaça gireceğiniz için gazeteyi filan boş verip, deli gibi 365’inci günü terk etme hazırlığında (!) koşuyor olmanız gerekirdi!
Öyle ya birazdan sizi kemiren tüm olumsuz olaylar, bir yıl öncesine ait olarak tamamlanacak ve siz tertemiz, masum bir bebek gibi yeni elli iki haftaya doğacaksınız! Yani umudunuz bu...
Bir gecede devran dönecek, OBAMA’NIN VİCDANI yüz doksana vuracak, Bangladeş’te petrol yatakları bulunacak ve halk “insan” sınıfına atlayacak...
Hatta ülkemdeki sekiz milyon sakat bir gecede iyileşecek; İsrail ÇOLUK ÇOCUK ÖLDÜRMEKTEN, Suriye ırmaklardaki sudan vazgeçecek; depremleri durduran makine uzaya yerleştirilecek; bebek ölümleri bitecek; toplu mezarlardaki insanlar dirilip hayata yeniden kaldıkları yerden başlayacaklar...
Biraz daha umut edelim: Uzak doğuda beş yaşındaki çocuklar günlüğü bir dolara ayakkabı fabrikalarında çalıştırılmayacak… .. Green Peace örgütü müdahale edecek olay kalmadığından işsizlikten kapatılacak; SHÇEK’teki tüm çocukları uzlaşan ebeveynleri geri alacak; tüm âşıklar kavuşacak; ülkeye hıyanet edenleri Ata’m kalkıp kötekleyecek; hapistekilerin hepsi özgür kalacak; kanserlilerin hepsi yataktan hop diye kalkıp evlerine koşacaklar...
Biten bu yıl içinde kaç sevinciniz ve kaç hatanız var?
Bu yıl yanlış insana âşık oldunuz ve acı çektiniz mi?
Yaptığınız meslekten nefret ederek mi çalışmıştınız?
Kredi kartına dayanıp gırtlağa kadar borca mı girdiniz? Bir sevdiğinizi tabutta taşıdınız MI? Patronunuz bir sümüklüye daha çok zam yaparken, sizin fazla mesaiden bacaklarınız mı ağrıyordu?
Yoksa Çocuk Esirgeme Kurumu’na gönüllü anne olmak için mi başvurdunuz? Bir derneğe yahut hayır kuruluşuna yardım ettiniz mi?
Birini gasp ettiniz mi?
Anlaşılmadınız ve incindiniz mi?
İnsanoğlunun başına her şey gelebilir. Her yeni yıl yeni dersler ve umutlar aşılar size...
Bu aşı tuttuğunda, içinizden kutlamak gelmese bile, herkes öyle yapıyor diye, “Yuppiii yeni yıl gecesi geldi,” diye kendinizi ortalara atmazsınız. Çünkü vicdanınız ve insan tarafınız size, “Başkaları, kendin ve evrensel umudun için ne yaptın?” sorusunu sorar; saat tam 24.00’üçalarken...
...Ve siz, üstünüzde pullu elbiseler, ağzınızda tüylü bir düdük, mideniz hafif bulantılı; hastanede kolunda serumla yatan birinin gözünden görüverirsiniz televizyondaki dansözü!...
Yahut sobalarında yakacak odun kalmadığından çöpten topladıkları eşyalarla ısınan bir ailenin acıklı sofrasına konuk oluverirsiniz bir saniye içinde!
Irak’ta bir çocuk oluverir, onun gözünden eskimiş 365 güne zil çalıp oynayabilirsiniz.!!
Yeni yılınız kutlu olsun. Ama:
* Nijerya’da bir kadının taşlanarak öldürülmesi için çocuğunun memeden kesilmesi bekleniyorsa,
* Ortadoğu’da hâlâ her gün niye öldürdüklerini bilmeyenler varsa,
* Hapishanedeki insanlar okullardaki insanlardan çoksa,
* Türkiye’de hâlâ başlık parası yüzünden gençler kaçarak evleniyorsa,
* Amerika, silah endüstrisinin %1,2 büyümesine fırsat yaratmak için Irak’a gözünün üstünde kaşın var deyip diş bilemekteyse,
* Kanserin çaresi hâlâ bulunmamışsa,
* Türkiye’de Aids’li insanların çoğunluğu evliyse,
* İnsanların birçoğu yiyeceklerini çöpe atıyor ve bir bölümü de ancak bunları toplayarak beslenebiliyorsa,
* Hindistan’da aç kalanlar çaresizlikten böbreklerinden birini uluslararası satışa sunuyorsa,
* İnsanlar “çevreciler” ve “çevreyi umursamayanlar” diye ikiye bölünmüşse,
* Hastanede ve huzurevlerinde ömürlerini ağlayarak telef ettiklerini düşünenler varsa,
* HER BİR NOEL AĞACINA 350 TL ÖDENİYORSA
* Kırmızı ışıkta geçip insan ezenler hâlâ varsa…
Velhasıl kelâm, insanlar hâlâ“insan” olduklarının farkına varmamışlarsa yeni bir yılı zıplaya zıplaya karşılamak için sebepleri yoktur!!
BEN GADDARIM! VE BÖYLE DÜŞÜNÜYORUM!
1980’lerin rezaleti, Medeniyet içinde devinirken, insanların insanlığını unutup tüm umutlarını paraya bağlamasıdır!
1990’ların alameti, Her yüz kişiden sekseninin boşanmasıdır!
Aydınları hapislere atma, vefayı unutma, bencilliklerin artmasıdır 2000’lerin felaketi!
Bir haftada sekiz bin kişinin lağım suyu içerek hastanede can çekişmesidir 2005’in utancı!
Otuzlarına yeni girmiş canım arkadaşımın kansere nanik yapması, bir memeyi kurban etse bile yaşama sağlıklı devam edebilmesidir 2005’in en güzel umudu!
Ot gibi tüketip, ot gibi yaşayıp, tuzunuz kuru diye, okumadan ve duymadan bencilce yeni yılı kutlamaya gidiyorsanız, kestaneli hindi boğazınızda kalsın! Yeni yıl sizin neyinize?? İÇİNİZDEKİ KORKUYU NEYLE KUTLAYARAK YOK SAYABİLİYORSUNUZ?
Biten şu 2010 içerisinde birinin yaşamına iyilik bulaştıracak tek bir olaya bile vesile olduysanız yeni yılınız kutlu olsun! Yüreğinizden öperim.
İNSAN VİCDANI, SIKIŞTIĞI MEDENİYET BENCİLLİĞİNDEN işte böyle kurtulur.
Bu yazı iğrenç diyenlere ek paragraf aşağıdadır:
(Diğerlerinin göz atmasına gerek yoktur)
ŞİMDİ GİDİN ALTINTOZU KARIŞTIRILMIŞ YENİYIL ÇORBANIZI İÇİN, ...
Zora geldiğinizde ELLERİNİZİ AÇIP DİLİNİZ "ÂMİN" DEDİKTEN SONRA ALLAH’TAN DA KORKMAYIP, YANINIZDA ÇALIŞANLARI KRİZ VAR NAPALIM DEYİP İŞTEN ATIN, AMA kanalınızın BAŞ ARTİSTİNİN MAAŞINA ZAM YAPIN...
Hatta fiyatı yüksek diye yol verdiğinizin yerine onun aldığının 3 katı ücretle başka kıkırdayan sunucu alın....
Francis Bacon’un beğendiğim çok sözü var ama bu en sevdiğim....
Gerçi hiçbir şey bulamadığında sırf haklı olmak için "kuyruğuyla kavga edenler" bunu okuyunca da "hadi be sen de" diyecek, aman bana ne!
BAŞIMI yastığa koyunca ben ruhumu da tertemiz uyumaya götürenlerdenim... Onlar düşünsün.
Yalanlamak ve reddetmek için okuma!
İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma!
Konuşmak ve nutuk çekmek için hiç okuma!
Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
Tertemiz bir yıla zil zurna sarhoş, kendini kaybetmiş günahlarla girme.
Bu yazı da zaten "düşün" diye yazılmıştır... İnsansın sen DÜŞÜN.