Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Ayet ve hadisler ışığında engelliler

TungaTunga

Üye
Üyelik
28 Kas 2018
Konular
41
Mesajlar
496
Reaksiyonlar
54
Arkadaşlar , diyanet vakfı web sitesi e-kitap bölümün de ki kitaplara göz atarken ,bu kitap ilgimi çekti..

İlgisini çekenler olursa diye linki paylaşıyorum....


Dinle seçeneğine tıklayarak dinleyebilirsiniz.
Pdf veya epub formatında indirip okuyabilirsiniz.(Telefondan e-kitap okumak için playstore dan Readera isimli uygulamayı indirebilirsiniz)

(Paylaşımım Allah inancı olan arkadaşlar içindir... , her hangi bir inancı olmayan arkadaşlar lütfen konuyu tartışma konusu haline getirmeyelim.. Şüphesiz ki herkes inanmak veya inanamamakta özgürdür...)
 
"Başınızdaki kör veya topalda olsa itaat ediniz." Hadis
 
Tek ayet açıklar aslında.Ama zikretmeyimde ne anladığımı yazıyım ; din dil para mevki herhangi bir maddi çokluk manevi çokluk ; bu tip durumlarda bir kişinin diğer bir kişiye üstünlüğu yoktur.
 
Hadislerin hepsi de uydurmadır ayetler baz alınmalıdır.
 
@Torogron,

Tamam.
Ayetleri baz alalım.
O ayetleri bizimle paylaşır mısınız.

Hadislerin HEPSİNİN uydurma olduğu fikrine ihtimal verebilecek arkadaşları,
Ayetler ışığında aydınlatmış olursunuz.
Hadislerin uydurma olduğuna ihtimal vererek ''o halde engelliler hakkında ki hadislerde uydurmadır diye düşünerek '' umudunu kaybedenleri,
Ayetler ışığında aydınlatmış,umutlandırmış olursunuz.
 
Son düzenleme:
Mithat Eser isimli bir doçent (muhtemelen şimdilerde prof apoletini takmıştır) ENGELLİ SAHABİLER isimli bir eser hazırlamış. Toplam 216 sahife. Eser 13,5-21 cm, yani büyük boy değil. Okuması ve anlaşılması kolay.

-Görme engelliler,
-Konuşma ve işitme engelliler,
-Ortopedik engelliler,
a.ayaklarında engeli buluananlar,
b.el ve kollarında engeli bulunanlar,
c.yüzünde engeli bulunanlar,
d.görüntü itibariyle engelli olanlar,
-Zihinsel engelliler,
-Süreğen hastalığı olan engelliler,
-Diğer engelliler

şeklinde kategorilere de ayırmış.

Kitabı Nesi Yayınevi basmış, bendeki 6’ncı baskı.
Ben bu kitabın yarısına kadar okudum sonra araya bir şeyler girdi devamını okuyamadım. Tavsiye ederim. İbretlik hayatlar var.
Şükür mekanizmasında arıza olanlar, mekanizmanın sağını solunu yağlayıp mekanizmayı aktif hâle getirselerse kendileri için hayırlı olur.

Öte yandan;

“….. (Paylaşımım Allah inancı olan arkadaşlar içindir... , her hangi bir inancı olmayan arkadaşlar lütfen konuyu tartışma konusu haline getirmeyelim.. Şüphesiz ki herkes inanmak veya inanamamakta özgürdür...)

demekle çok ama çok iyi yapmışsın kıymetli kardeşim. Bu iş inanç meselesidir, inanan inanır, inanmayan da inanmaz.

Hadisi kabul etmeyen dostumuza

“Akşam namazının farzının ve vitir namazının da keza 3 rekât olduğu Kur’an’da nerede yazıyor? Ben aradım aradım bir türlü bulamadım. Öte yandan akşam namazı ve vitir namazının her biri 3 rekât ama kılınışları farklı, neden farklı, bunların farklı kılınması gerektiği Kur’an’da nerede yazıyor? Onu da bulamadım.”

diye soracaktım ama vazgeçtim. Sormuyorum.

Selametle
 
@Sansarius, saçmalık, o zaman Muhammed(sav) ummi (okuma yazması olmayan) evrensel doğrulara nasıl ulaştı. Kaldiki Kur an da insanlar için söylenen yaşam tarzı nın insanlığa ne gibi zararı olabilir. 4 dine baktığında hepsinin peygamberi var. Her din iyiliği emreder. Düşünsene evrenin sonu yok. Kainatta insanoğlunun ulaşamadığı yerler var. Yani göremediğimiz fakat var olan yerler var. Birşeyin hayalini kurabiliyorsan o şey gerçek olması mümkündür.ışınlanma gerçekten kullanan insanlar var. Bir fizik teorisi derki bir cisim ışık hızına ulaşırsa katı cisimleri aşar ve varacağı yerde bütünleşir.O kadar elçi gelmiş hepsinin ortak amacı aynı ve Yaratıcı dan bahsediyor.Sen hiç manevi olay yaşamamışsın. Dünya ya bak, kainatı düşün bir similasyonu andırıyor. Bunun bir sahibi olmalı. Tasavvuf(Tarikat) der ki "insan kainattan büyüktür." kainattan büyük olan kainatın her köşesini bilir.Farkı alemler var. Zaman kavramı alemlerde değişiklik gösterebilir. Rüya çok kısa sn ler içerisinde görülüyor. Kalkınca uzun bir zaman gördüğünü düşünüyorsun. Birşey hayal edilebiliyor ise o şey olabilir ve yapılabilir...
 
@£len, insanları engelleri ile küçümsememek ve bir yere reis veya yönetici olduklarında itaat ediniz. Bazı engellilere devlet işlerinde Peygamber (SAV) görev verip ve yönetici yapmıştır.
 
Hayali varliklarla konuşmak kendisini peygamber sanmak Allah 'ın özel kulu olduğunu düşünenlere günümüzde niçin tedavi uygulanip ilaç veriliyor ya da hastaneye yatiriliyorlar ?
Niçin bu insanlara da peygamber gibi nurlular ve bunlar allah 'ın seçilmiş kullari denmiyor da deli akıl hastası deniliyor
 
Son düzenleme:
@Şamil676767, tutarsızlık olarak düşündüm. mantıkla da yenilemiyor. Bu bağlamda yapılacak şey hayal kıstasındaysa mantıkla yapılması imkansız
 
@£len, insanları engelleri ile küçümsememek ve bir yere reis veya yönetici olduklarında itaat ediniz. Bazı engellilere devlet işlerinde Peygamber (SAV) görev verip ve yönetici yapmıştır.
Ok anladim
Ben farklı anlamlar da cikarmistim çünkü
Pekiyi günümüzde niçin hayali varliklarla konuşan allah 'ın özel kulu olduğunu iddia eden tanri dan kendisine mesaj geldiğini söyleyen yahut bir takım mucizeler yaptığını söyleyen(mesela yıldızları ruhani bi güçle dokunup kaydirdigini söylemek gibi ) kişilere niçin akıl hastası deniliyor da engelli raporu veriliyor , direk itaat etsinler madem
 
Son düzenleme:
£len,

Bakış açınız doğru yanlış değil ama şöyle bir önemli ayrıntı var... Peygamberlerin hepsi kendi kavmine gönderilmiştir ve bebekliğinden itibaren kendi kavmi içinde yaşamıştır.....
(Bilemiyorum .6.- 7. yüzyıl Mekke nüfusu ne kadardı ama hadi 3500 diyelim)
O 3500 insanla 40 sene boyunca birlikte yaşamıştır...40 senelik yaşamı boyunca o toplum o'nun nasıl bir çocuk, nasıl bir genç olduğunu, ticaretinin nasıl olduğunu , insanlarla ilişkilerini, sözüne sadık olup olmadığını , yalana söyleyip söylemediğini v.s. kısacası O çocuğun-gencin-babanın-komşunun-akrabanın ..... her halini görüp şahit olmuşlar...Kendisini yakınen tanımışlardır...
O peygamber o beldenin belki 1000 yıllık yerli ailesidir...O nedenle halk o peygamberin, tabiri caizse 7 ceddini bilir.....

Örneğin H.z. Muhammed daha peygamberliğini ilan etmeden önce Mekke halkı tarafından ''el emin'' ismi ile anılmıştır....

Sizde bilirsiniz ki , H.z. Muhammed peygamberliğini ilan etmek için Mekke halkını topladığında ...
Aralarında şu diyalog geçmiştir.

"Ey Kureyş topluluğu! Size bu dağın ardında veya şu vadide düşman atlıları var. Sabaha veya akşama, üzerinize hücûm edeceklerini söyleyecek olursam, bana inanır mısınız?"

O âna kadar "Muhammedü'l-Emîn" dedikleri, kendisinden yalan nâmına bir tek şey işitmedikleri, hakikatın dışında hiç bir şey duymadıkları Resûl-i Ekreme hep bir ağızdan,

"Evet, biz senin doğruluğunu tasdik ederiz. Çünkü, şimdiye kadar sende doğruluktan başka bir şey görmedik. Sen yanımızda yalan ile itham edilmiş bir insan değilsin." dediler..

Kısacası 1 günde 1 yılda Peygamber olunmaz...
-----------------------------------------------------

Günümüzde peygamber-mehdi olduğunu iddia edilenlerin hastaneye yatırılması doğrudur....Peygamber olduğu düşüncesi kısa zaman önce ortaya çıkmıştır.. Ailesi ondaki değişimi yakından farkeder , örneğin aylarca banyo yapmaz, kişisel bakım yoktur..Öfke ,hatta bir adım daha ileri gidersek alkol, uyuşturucu alışkanlığı vardır, geçmişinde hataları , günahları olmuştur ama yine de peygamber olduğuna inanır... Nereden baksan tutarsızlıklarla doludur...

Örneğin , herkes tarafından tanınan tv kanalında kızlarla alem yapan Adnan Oktar Mehdi olduğuna inanıyor...Mesela demiyor ki (veya artık kendi kafasında nasıl bir mantığa oturtmuş bilinmez..)
.Mehdi olduğumu düşünüyorum ama en seçme manken gibi kızları villama hapsedip alem yapıyorum... Yaptığım alemi de tv kanalımda tüm ülkeye izletiyorum..

Kısacası ,
Peygamberler çocukluğundan itibaren o kavimde yaşamış, sülalesi o kavimde yaşamış insanlardır...
O kavin O'nun çocukluğundan itibaren bir insan olarak-arkadaş olarak-komşu olarak v.s. uzar gider , her haline şahit olmuşlardır...
Her peygamber kendi kavmine gönderilmiştir....


Bu tür konuları böyle yazarak konuşurken zihnen çok enerji harcıyorum.. Zihnim yoruluyor, bu nedenle konu hakkında bundan sonra mesaj yazmayacağım....Zaten benim forumda dini-siyasi konulara yorum yazdığımı gören olmamıştır...Çünkü tartışmanın sonu yok ....

Konuyu açmakta ki amacım ,biz engellilere bir umut ışığı yakabilmekti..
 
Merhaba

Konu ile ilgili olarak sevdiğim kıtaplarını keyifle okuyup youtube,de bir çok programlarını izleyip çok şey öğrendiğim bir kaç akademisyeni sizlere tavsiye etmek isterim
EMRE DORMAN CANER TASLAMAN ve MEHMET OKUYAN

EMRE DORMAN İNSANLAR UYURLAR ÖLÜNCE UYANIRLAR KİTABI

CANER TASLAMAN ALLAH,IN VARLIĞININ 12 DELİLİ VE NEDEN MÜSLÜMANIM
KITAPLARINI OKUMANIZI TAVSİYE EDERİM İSİMLERINI SAYDIĞIM 3 AKADEMISYENIN DE KENDI INTERNET SITELERINDE TÜM KITAP VE ÇALIŞMALARI ÜCRETSIZ PDF BULUNMAKTA SAYGILAR SEVGİLER....
 
Son düzenleme:
@Torogron Hadislerın hepsı uydurma deyip toptan bir reddiye yapmak doğru olmaz en doğru ve güzeli din,de tek kaynak olan kur-an arz etmek ve bu doğrultuda anlayama çalışmak olmalıdır
 
Bizim bu meselelerden önce "tartışma, müzakere etme gibi mevzularda bir noktaya ulaşmamız gerekiyor" diye düşünüyorum. Zira karşı görüş bir fikir bildirildiğinde ilk başvurulan durum: "madem böyle düşünüyorsun o zaman sen şusun, busun" denilmektedir. İkincisi ise bu konu şunları alakadar eder, bunları etmez, inananlar görüş bildirebilir inanmayanlar bildiremez demenin birkaç anlamı var.

Birincisi şunu söylüyor: (o jargonla yazalım) Abesten şüphe varsa namazdan da olur. Yani benim bile tereddüt ettiğim yerler var demesinin bir başka şekli. Tam aksine, şöyle söylenmeli: Bu argümanları herkesle müzakere edebiliriz, çünkü biz kendimize güveniyoruz.

İkincisi ise, bu konu bizim tekelimizdedir, kimin neyi tartışacağına biz karar veririz. Tabi, bunların ağababaları da böyle derdi.

Mevzuya dair bir laf da biz söyleyelim: Bu yayını hazırlayan kişi kimdir bilemem ama bu yayın benim önüme gelse, doğrudan çöpe atardım. Zira bir iki tane ayet ve hadisi alt alta yazınca o yayın olmuyor. Her şeyden önce bu kişi engellilik ve literatürüne son derece uzak, bilgisiz ve hatta bu konuda yayın çıkarma cüretini gösterdiğine göre cahil biri. Bir defa kitabın kapağı. O kapak nasıl bir kapak öyle yahu? Şekli geçelim, peki...

Dakika bir gol bir:

""Engelli" kavramı; zihin, ruh, beden ve uzuvlarda bulunan bir arıza ve hastalık sebebiyle hayatını sürdürmede, işlerini görmede ve topluma uyum sağlamada sıkıntısı bulunan kimseleri ifade eder."

Orta Çağ'dan bir cümle! Sana, bana; arızalı, sıkıntısı olan, topluma uyum sağlayamayan diyor. Bu 50 sene önce terk edilen tıbbi modeldir. Bu model sakatlık halinin tedavi edilmesi, rehabilite edilmesi gereken bir mesele olarak görür. Onun için bu durum eksiklik, arızadır. Bununla beraber bir fonksiyon kaybını eksiklik olarak tanımlar ve yeteneklerin de buna paralel hareket ettiğini yani yeteneklerin de yitirildiğini varsayar. Halbuki fonksiyon kaybı ile yetenekler paralel hareket etmez. Eğer öyle olsa idi insanlığa yön veren, mesela Tesla hiçbir zaman ortaya çıkmaması gerekirdi.

Öte yandan sakatlık kişinin kendisinde olan bir hal iken engellilik ise bireyin kendi dünyası dışındaki koşullarla yani toplumun yarattığı engellerle, bir hale dönüştürülmesinden ibarettir.

Dolayısıyla bu kavramların dahi ne olduğunu bilmiyor.

Mesela bir başka örnek:

"Nice insanlar sağlıklı iken bir trafik kazası veya bir iş kazası veya bir kalp krizi veya bir damar tıkanması veya bulaşıcı bir hastalık sonucu sağlıksız, felçli, kötürüm, ortopedik ve görme özürlü olabilmektedir. "

Bu da tam bir sağlamcılık ideolojisinin sözüdür. Bu ideolojinin dünyandaki en iyi temsilcisi ise Adolf Hitler'dir. Adolf Hitler ile bu düşünce arasında inanılmaz benzerlikler vardır. Farkı ise, Adolf Hitler bu insanların öldürülmesi, yok edilmesi gerektiğini söylerken bunlar söylemiyor. Ama "normal olma", "sağlıklı olma" hali gibi kavramları birebir aynıdır. Bir de tabi "sağlıksız olma" (ne demekse) halinin nedenini yaratıcıya bağlıyor, ve bunun da bir sınav olduğunu söylüyor.

Neyse, yaz yaz bitmez. İşin felsefesi, sosyolojisi üzerine yazdıklarını doğru kabul edersek yani din bu ise dinin savundukları yanlış. Yazdıklarını yorum hatası dersek o zaman bu yayının yeniden yazılması gerekir.
 
İsteyen istediğine inanır ama burada biri fikir beyan etti diye onu sapkın olarak nitelemek doğru değil. Ben de dinlere inanmıyorum, sanılan aksine sanki inanmayan insanlar peygamberler gerçekten bir Tanrı tarafından gönderilmiş de ona inanmıyor şeklinde bir algı var ve bu yanlış bir düşünce şekli bana göre.
 
Avrupa ülkelerine bakıldığında Türkiye'de hastane sayısı oldukça fazla.. velakin maalesef hepsi dolu şu anda..

Neden acaba diye şöyle bir düşünüyorum🤔 galiba hekimler yerinde bir karar verip yatış yapıyorlar.

Çiddi anlamda kendini gizleyen ve yatarak tedavi alması gereken o kadar çok gizli şizofreni varki,ALLAH sonumuzu hayrellesin.
 
Dİn konusu tamamen özgür irade ile alakalı. Hadislere inançta öyle

benim önerim her hocayı diyenin peşinden gitmeyin. Biraz araştırmak her zaman iyidir. Dinimizde aklımızı başkasına kiraya vermemizi istemez
 
Insan uydurmasi olan hayali şeylere inanmiyorum çünkü bilimsel düşünüyorum !
Fakat inana da niye inaniyorsun sen bi beynine baktirt kafa da sakatlık var mı zeka testine gir demem !
 
Son düzenleme:
Ya imanla yükselir ya inkarla çürürsün ,bu yol mezarda bitmiyor gidince görürsün demiş salih bir zat...
 
Müminin çektiği her bir sıkıntı günahları için kefaret olur,bu hadis Kütübi Sittede var.
 
Üst Alt