Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bakış açınız..Hayatınız..

YİRMİ BİRİNCİ DEVÂ
Ey hasta kardeş! Senin hastalığında maddî elem var. Fakat o maddî elemin tesirini izale edecek ehemmiyetli bir mânevî lezzet seni ihata ediyor.
Çünkü, peder ve validen ve akraban varsa, çoktan beri unuttuğun gayet lezzetli o şefkatleri senin etrafında yeniden uyanıp, çocukluk zamanında gördüğün o şirin nazarları yine görmekle beraber; çok gizli, perdeli kalan etrafındaki dostluklar, hastalığın cazibesiyle yine sana karşı muhabbettarane baktıklarından, elbette onlara karşı senin bu maddî elemin pek ucuz düşer.
Hem sen müftehirâne hizmet ettiğin ve iltifatlarını kazanmasına çalıştığın zatlar, hastalığın hükmüyle sana merhametkârâne hizmetkârlık ettiklerinden, efendilerine efendi oldun.
Hem insanlardaki rikkat-i cinsiyeyi ve şefkat-i neviyeyi kendine celb ettiğinden, hiçten, çok yardımcı ahbap ve şefkatli dost buldun.
Hem çok meşakkatli hizmetlerden paydos emrini yine hastalıktan aldın, istirahat ediyorsun. Ebette senin cüz'î elemin, bu mânevî lezzetlere karşı seni şekvâya değil, teşekküre sevk etmelidir.
 
YİRMİ İKİNCİ DEVÂ

Ey nüzul gibi ağır hastalıklara müptelâ olan kardeş!

Evvelâ sana müjde ediyorum ki, mü'min için nüzul mübarek sayılıyor. Bunu çoktan ehl-i velâyetten işitiyordum, sırrını bilmezdim. Bir sırrı şöyle kalbime geliyor ki:
Ehlullah, Cenâb-ı Hakka vasıl olmak ve dünyanın azîm mânevî tehlikelerinden kurtulmak ve saadet-i ebediyeyi temin etmek için, iki esası ihtiyaren takip etmişler.
Birisi: Rabıta-i mevttir. Yani, dünya fâni olduğu gibi, kendisi de içinde vazifedar fâni bir misafir olduğunu düşünmekle, hayat-ı ebedîsine o suretle çalışmışlar.
İkincisi: Nefs-i emmârenin ve kör hissiyatın tehlikelerinden kurtulmak için, çilelerle, riyazetlerle nefs-i emmârenin öldürülmesine çalışmışlar.
Sizler, ey yarı vücudunun sıhhatini kaybeden kardeş! Sen ihtiyarsız, kısa ve kolay ve sebeb-i saadet olan iki esas sana verilmiş ki, daima senin vücudunun vaziyeti, dünyanın zevâlini ve insanın fâni olduğunu ihtar ediyor. Daha dünya seni boğamıyor, gaflet senin gözünü kapayamıyor. Ve yarım insan vaziyetinde bir zâta, nefs-i emmâre, elbette hevesât-ı rezile ile ve nefsânî müştehiyatla onu aldatamaz; çabuk o nefsin belâsından kurtulur.
İşte, mü'min sırr-ı imanla ve teslimiyet ve tevekkülle, o ağır nüzul gibi hastalıktan, az bir zamanda, ehl-i velâyetin çileleri gibi istifade edebilir. O vakit o ağır hastalık çok ucuz düşer.
 
YİRMİ ÜÇÜNCÜ DEVÂ

Ey kimsesiz, garip, biçare hasta!

Hastalığınla beraber kimsesizlik ve gurbet, sana karşı en katı kalbleri rikkate getirirse ve nazar-ı şefkati celb ederse, acaba Kur'ân'ın bütün sûrelerinin başlarında kendini "Rahmânü'r-Rahîm" sıfatıyla bize takdim eden ve bir lem'a-i şefkatiyle umum yavrulara karşı umum valideleri, o harika şefkatiyle terbiye ettiren ve her baharda bir cilve-i rahmetiyle zemin yüzünü nimetlerle dolduran ve ebedî bir hayattaki Cennet, bütün mehâsiniyle bir cilve-i rahmeti olan senin Hâlık-ı Rahîmine imanla intisabın ve Onu tanıyıp hastalığın lisan-ı acziyle niyazın, elbette senin bu gurbetteki kimsesizlik hastalığın, herşeye bedel Onun nazar-ı rahmetini sana celb eder.
Madem O var, sana bakar; sana herşey var. Asıl gurbette, kimsesizlikte kalan odur ki, İmân ve teslimiyetle Ona intisap etmesin veya intisabına ehemmiyet vermesin.
 
YİRMİ DÖRDÜNCÜ DEVÂ

Ey mâsum hasta çocuklara ve mâsum çocuklar hükmünde olan ihtiyarlara hizmet eden hasta bakıcılar!

Sizin önünüzde mühim bir ticaret-i uhreviye var. Şevk ve gayretle o ticareti kazanınız.
Mâsum çocukların hastalıklarını, o nazik vücutlarına bir idman, bir riyazet ve ileride dünyanın dağdağalarına mukavemet verdirmek için bir şırınga ve bir terbiye-i Rabbâniye gibi, çocuğun hayat-ı dünyeviyesine ait çok hikmetlerle beraber ve hayat-ı ruhiyesine ve tasaffî-i hayatına medar olacak büyüklerdeki keffâretü'z-zünub yerine, mânevî ve ileride veyahut âhirette terakkiyât-ı mâneviyesine medar şırıngalar nevindeki hastalıklardan gelen sevap, peder ve validelerinin defter-i amâline, bilhassa sırr-ı şefkatle çocuğun sıhhatini kendi sıhhatine tercih eden validesinin sahife-i hasenâtına girdiği, ehl-i hakikatçe sabittir.
İhtiyarlara bakmak ise, hem azîm sevap almakla beraber, o ihtiyarların-ve bilhassa peder ve valide ise-dualarını almak ve kalblerini hoşnut etmek ve vefâkârâne hizmet etmek, hem bu dünyadaki saadete, hem âhiretin saadetine medar olduğu, rivâyât-ı sahiha ile ve çok vukuat-ı tarihiye ile sabittir. İhtiyar peder ve validesine tam itaat eden bahtiyar bir veled, evlâdından aynı vaziyeti gördüğü gibi; bedbaht bir veled, eğer ebeveynini rencide etse, azâb-i uhrevîden başka, dünyada çok felâketlerle cezasını gördüğü, çok vukuatla sabittir.
Evet, ihtiyarlara, mâsumlara, yalnız akrabasına bakmak değil, belki ehl-i iman-madem sırr-ı imanla uhuvvet-i hakikiye var-onlara rast gelse, muhterem hasta ihtiyar ona muhtaç olsa, ruh u canla ona hizmet etmek İslâmiyetin muktezasıdır
 
YİRMİ BEŞİNCİ DEVÂ
Ey hasta kardeşler! Siz gayet nâfi ve her derde devâ ve hakikî lezzetli kudsî bir tiryak isterseniz, imanınızı inkişaf ettiriniz. Yani, tevbe ve istiğfar ile ve namaz ve ubudiyetle, o tiryak-ı kudsî olan imanı ve imandan gelen ilâcı istimal ediniz.
 
Evet, dünyaya muhabbet ve alâka yüzünden, güya, adeta ehl-i gafletin dünya gibi büyük, hasta, mânevî bir vücudu vardır. İman ise, o dünya gibi zeval ve firak darbelerine, yara ve bere içinde olan o mânevî vücuduna birden şifa verip, yaralardan kurtarıp hakikî şifa verdiğini pek çok risalelerde katî ispat etmişiz. Başınızı ağrıtmamak için kısa kesiyorum.
İman ilâcı ise, ferâizi mümkün oldukça yerine getirmekle tesirini gösteriyor. Gaflet ve sefahet ve hevesât-ı nefsâniye ve lehviyât-ı gayr-ı meşrua, o tiryakın tesirini men eder. Hastalık madem gafleti kaldırıyor, iştahı kesiyor, gayr-ı meşru keyiflere gitmeye mâni oluyor; ondan istifade ediniz. Hakikî imanın kudsî ilâçlarından ve nurlarından, tevbe ve istiğfarla, dua ve niyazla istimal ediniz.
 
1- "Dediler: Bizi buna eriştiren Allah'a hamd olsun; yoksa Allah hidayet etmeseydi, biz kendiliğimizden buna erişemezdik. Gerçekten Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirdiler." A'râf Sûresi: 7:43.
2- "Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin." Bakara Sûresi: 2:32.
3- Allahım! Kalblerin derman ve devâsı, bedenlerin âfiyet ve şifası, gözlerin nur ve ziyası olan Efendimiz Muhammed'e ve âl ve ashabına salât ve selâm et.
 
engelli olmak onları engellemedi..

images

Protez bacaklarına bakıp sakın aldanmayın. Oscar Pistorius (20) dünyanın en hızlı atletleriyle rekabet etme yolunda hızla ilerliyor. "Cheetah" adlı iki protez bacağıyla üç yıldır öylesine rekorlar kırdı ki, gelecek yıl Çin’in başkenti Pekin’deki Olimpiyat oyunlarında "engelsiz" rakipleriyle mücadele etmek istiyor. Ancak, önünde bir engel var: Uluslararası Atletizm Federasyonu IAAF, Pistoris’un protezlerini fazlasıyla teknolojik bulup engelsizlerle birlikte yarışmasına karşı çıkıyor

Protez bacaklarına bakıp sakın aldanmayın. Oscar Pistorius (20) dünyanın en hızlı atletleriyle rekabet etme yolunda hızla ilerliyor. "Cheetah" adlı iki protez bacağıyla üç yıldır öylesine rekorlar kırdı ki, gelecek yıl Çin’in başkenti Pekin’deki Olimpiyat oyunlarında "engelsiz" rakipleriyle mücadele etmek istiyor. Ancak, önünde bir engel var: Uluslararası Atletizm Federasyonu IAAF, Pistoris’un protezlerini fazlasıyla teknolojik bulup engelsizlerle birlikte yarışmasına karşı çıkıyor
 
images


40 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkum olan ünlü fizikçi Stephen Hawking, özel yapım bir jet uçağıyla oluşturulan yerçekimsiz ortamda, sınırlı da olsa hareket etti.
Bilimadamı, sadece 25 saniye süren hareket etme özgürlüğünü 'olağanüstü' diye değerlendirdi.

Sinir sistemini felç eden ancak zihinsel yeteneği etkilemeyen ALS adlı hastalıkla mücadele eden Hawking, yıllar sonra ilk kez yerçekimsiz bir ortamda hareket etti.

Hawking'i taşılan özel jet uçak, Cape Canaveral Üssü'nden havalandı ve Atlantik Okyanusu üzerinde önce 7 bin 315 metre irtifaya çıktı.

Bundan sonra hemşireleri, ünlü fizikçi Hawking'i uçağın önüne taşıyıp, özel bir yastığa yerleştirdi.

Jet önce 9 bin 754 metre yüksekliğe çıktı, ardından tekrar 7 bin 315 metreye parabolik dalış yaptı.

Bu sırada Hawking ve diğer yolcular, 25 saniye süreyle yerçekimsiz bir ortamda kaldı.

Uçuş sonrası keyifli olan Hawking, yazıları sese dönüştüren bilgisayarı aracılığıyla yaptığı konuşmada, yaşadığı deneyimi şu sözlerle anlattı: "Olağanüstüydü, büyüleyiciydi."

Hawking ile birlikte uçaşa katılanlar arasında projenin mali destekçilerinin yanısıra, uçuş için 150 bin dolar ödeyen yolcular vardı. (Cnn Türk)
 
Türkiye, Ömer Cantay ismini ilk kez 2004 Atina Paralimpik Oyunları’nda duydu. 100 metre tekerlekli sandalye koşusunda dereceye giremese de ülkemizi en iyi şekilde temsil eden Cantay’ın şimdiki hedefi ise Hollanda’daki dünya Şampiyonası ve 2008 Pekin Paralimpik Oyunları. Çalışmalarını Adana’da aralıksız sürdüren engelli atletimizin en büyük destekçisi ise eşi Fatma Cantay. Bir yaşındayken çocuk felci geçiren ve felç sonrası belden aşağısı tutmayan Ömer Cantay’ın ilginç bir hayat hikayesi var.

11799816.jpg
 
SABIR deyince: Hastalıkta eyyüp,Hasrette yakup Zindanda yusuf ateste ibrahim olmaktır..

 
sabrin zirvesi bizlere yakin ama bizler uzatiyoruz cogunlukla yolu...Allah nasip etsin ins. sizlere sonra bana
 
Ben ne zamandır buraya bakmamışım.. Yine güzel konu..
 
gurbetli

Allah sabredelerle beraberdir..bu tarih boyunca böyleydi ve böyle devam ediyor.biz onları taklit etsek yeter onlar gibi olmak ..çok zor..
 
mediha

teşekkür ederim..:eek: o senin güzelliği görebilen kalbinde..
 
fakirlik..

en acı reçete.. ama ruh fakirlikle terbiye olur.
 
milli şair M.Akif Ersoy..sanırım zengin olsaydı böyle dokunaklı bir marş yazamazdı..kalpten çıkan kalbe gider.fakir doğdu imkanı vardı ama fakir yaşadı .. bir çok zengin tarihin tozlu raflarında unutuldu ama o hala aramızda..

images
 
Edison yoksulluk çekmese alternatifler aramasa 1000 e yakın patente imza atamazdı hem kulakları zor iştiyordu..bugün lamba ampul elektrik edison demek olmuş..

225px-Thomas_Edison2.jpg
 
Allah' ı kalbi kırık,gönlü kırık fakirlerin yanında arayın..samiyeti dostluğu..insanlığı paylaşımları..haa bakın.. bir çok devrimi fakirler yapmıştır..fakirler zenginlerden çok çok cesurdur..
 
ihtiyarlık..

sevgili der ki:

ihtiyarlığın son deminden sana sığınırım..

peygamberimiz belkide yaşlılığa ilk adım olan 63 yaşında akli velkeleri yerinde ve bütün işlerini kendisi yaparken düşmeden düşkün halae gelmeden vefat etmiştir. ihtiyarlık yaşanmış çocukluktur. yin dişler dökülmüş yine başkalarının yardımına muhtaç olunmuş güçsüzleşmiş bir beden titreyen ayalar ve eller milyonlarca hatıra hiç bir ihtitar genç olamaz amatüm gençler eğer yaşarlarsa mutlaka ihtiyar olacaktır..bu kaçınılmaz bir sondur..
 
hayat maçının uzatma dakikalarıdır ihtiyarlık..
 
[FONT=Verdana]Resûlüllah (SAV): " Dünya ile aramızda bir münasebet yok.Zira ben dünyada yaz gününde yola çıkan yolcu gibiyim.Yolcu yolda bir ağaç gölgesinde biraz istirahat eder, sonra gölgeyi terk edip gider.Ben de yoluma devam edeceğim " buyurdu. (Hâkim[/FONT]
 
Üst Alt