Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bir Zamanlar Öğrenci Olan Yetişkinler Anlatıyor: “Keşke Öğretmenim Bilseydi…”

Mr.Wesbo

Yeni Üye
Üyelik
27 Haz 2018
Konular
1
Mesajlar
13
Reaksiyonlar
0
Amerika’da bir devlet ilkokulunda üçüncü sınıf öğretmeni olan Kyle Schwartz’ın sınıfında yaptığı bir aktivite, o kadar çok insanın kalbine dokunmayı başardı ki Twitter’da paylaştığı aktivite kısa bir süre içinde tüm dünyada viral oldu.

Schwartz’ın yüzde 92’si alt gelir grubuna ait yoksul ailelerden gelen öğrencileriyle yaptığı, öğrencilerin küçük not kağıtlarına “içlerini döktüğü” Keşke Öğretmenim Bilseydi… aktivitesine daha önce eğitimpedia’da yer vermiştik.

Bu kez bir zamanlar öğrenci olan yetişkinler, öğretmenlerinin kendileri hakkında neleri bilmesini istediğini anlatıyor:

Her ne kadar Schwartz’ın öğrencilerinin yaşadıklarıyla kıyaslandığında benimki çok küçük bir problem olsa da, bugüne kadar hep öğretmenimin benim için sunum yapmanın ne kadar zor bir şey olduğunu bilmesini istemişimdir. Beni topluluk önünde konuşmaya zorlamak, bu korkumu arttırmaktan başka bir işe yaramadı.

Yaşadığım dehşet. Terlemeler. Uykusuzluk. Adım söylendiği anda yaşadığım tarifsiz korku. Topluluk önünde konuşma konusunda o kadar endişeliydim ki, projenin verildiği günden itibaren stresim başlardı. Bir gece öncesinde o kadar gergin olurdum ki uyumam imkansız olurdu. Üzerine bir de sunumu uykusuz yapmak zorunda oluşumun stresini yaşardım. Bu projeler beni perişan ederdi.

Schwartz’ın hikayesinin internette bu kadar yayılmasını izlerken, okullarda yaşadığımız deneyimlerin bizi sınıflarımızın ya da yemekhane sohbetlerimizin ötesinde gerçek hayatta da ne kadar çok etkilediğini düşündüm. Çocukların birçoğu dışarıdan görünmeyen sorunlarla boğuşuyor: Evdeki sorunlar, sağlık problemleri ya da engeller. Bu zorluklar öğrenme sürecinin her bir parçasını etkiliyor. Buna dikkat süresi, sınıftaki davranışlar ve diğer çocuklarla ilişkiler de dahil. Her çocuğun farklı ihtiyaçları var. Ancak eğitimin hiç esnek olmaması, sisteme uyum sağlayamayan çocukları arkada bırakıyor. Eğer okumanın öğretildiği şekilde okumayı öğrenemiyorsanız, şansınızı kaybediyorsunuz. Bu tür deneyimler, notlarınıza ve özgüveninize zarar veriyor. Ve yetişkinliğimiz boyunca yakamızı bırakmayabiliyorlar.

Öğretmenlerim benim topluluk önünde konuşma fobim için hiçbir şey yapmadılar. Ve ben dehşete kapılmadan nasıl sunum yapılabileceğini asla öğrenemedim. Bugün bu korku benim kariyerimi bile etkiliyor. Bugün bu sorunum için bir uzmandan destek alabilirim elbette. Ama eğer birileri ben çok daha gençken beni anlasaydı ve müdahale etseydi, çözümü çok daha kolay (ve ucuz) olurdu.

Bu meseleyi daha da derinlemesine araştırmak için kendim bir proje başlattım ve bazı arkadaşlarımın şu cümleyi bitirmelerini istedim: “Keşke öğretmenim bilseydi…”

İşte cevaplardan bazı örnekler:

“Keşke öğretmenim ben disleksi için özel dersteyken diğer arkadaşlarıma başka konuları öğretmesinin ve başka çalışmalar yapmasının beni duygusal ve zihinsel olarak ne kadar kötü etkilediğini bilseydi.”

Janelle’de yaygın görülen bir öğrenme güçlüğü olan disleksi vardı. İnsan nüfusunun yüzde 10’u disleksiden etkileniyor. Çocukların çoğu gibi okumayı öğrenemediği için diğer dislektik çocuklarla birlikte her gün özel ders için sınıftan alınıyordu. Bu yüzden sınıfın geri kalanının yaptığı şeyleri – matematik dersi, sanat etkinlikleri gibi – kaçırıyordu. Bu bilgi açığı, Janelle’i kendisinde bir problem olduğu düşüncesiyle baş başa bırakıyordu. Bu duygu liseden mezun olana kadar peşini bırakmadı.

“Keşke öğretmenim “engelli ve duyarlı” olduğum için sınıftaki çocuklara benimle uğraşmamalarını söylemesinin bana hiç yardımı dokunmadığını aksine bana zarar verdiğini bilseydi.”

Addison, doğuştan serebral palsiydi. Bu yüzden sol kolu ve ayağı, sağ tarafına göre daha küçük ve zayıftı. Koşma, spor yapma ve genel anlamda diğer çocuklara yetişme becerisini etkiliyordu. Sonuç olarak çok küçük bir yaştan itibaren akran zorbalığına maruz kalmıştı. Öğretmenler ona yardımcı olmak için çok az şey yaptı. Aksine engelini gereğinden fazla ön plana çıkartarak onu daha belirgin bir hedef haline getirdiler.

“Keşke öğretmenim konuşmuyor olmamın anlamadığım anlamına gelmediğini bilseydi. Keşke öğretmenim sessizliğimden şikayet etmek için evi aradıklarında bu yüzden ebeveynlerimin beni dövdüğünü bilseydi.”

Janessa, doğuştan gelen bir duyma bozukluğu yüzünden ilkokulun büyük bir bölümünü konuşmadan geçirdi. Bazı öğretmenleri Janessa’nın sessizliğinin, akranlarından daha az zeki olduğu ya da yeterince çalışmıyor anlamına geldiğini düşünüyorlardı. Janessa bazı öğretmenlerinin onu nasıl küçümsediklerini, ona sınıf arkadaşlarının önünde bağırdıklarını hatırlıyor. Ve sınıf arkadaşlarının zorbalığına maruz kaldığını. Evdeki kötü muameleden de habersiz olan öğretmenler, Jenessa’nın davranışlarını ailelerine şikayet ettiklerinde bu evdeki durumu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramadı.

Altıncı sınıfta girdiği bir test, üniversite düzeyinde okuyabildiğini ortaya çıkardı. Bir yetişkin olarak Janesse sessiz görünümünün altındaki potansiyelin farkında artık. Ancak öğretmenlerinin onun ihtiyaçlarını anlamak için çok daha fazla şey yapabileceklerini düşünüyor. “Sessizliğimin arkasında zeki bir merak vardı. Ancak akranlarımdan gördüğüm zorbalık durmadığı için sessizliğim daha da arttı” diyor Janessa.

“Keşke öğretmenlerim lisedeyken panik atağım olduğunu ve bu yüzden okula gitmekten korktuğumu bilselerdi. Ya da yediğim yemekleri kusmak için sık sık tuvalete gitmek zorunda kaldığımı. Keşke hesap makinesi ve flash sürücü alamayacak kadar fakir olduğumuzu, evdeki bilgisayarımızda olmadığı için Power Point kullanmayı bilmediğimi bilselerdi.

Okula az gelmenin ve sık sık tuvalete gitmenin, tembelliğin ve okula ilgisizliğin göstergesi olduğu düşünülür. Oysa Damielle’nin durumunda, bir yerlere gitmesini zorlaştıran şey zihinsel rahatsızlığıydı. Ergenlik çağındaki pek çok kız öğrenci bulimia gibi yeme bozukluklarından muzdaripken, çok sayıda okul yönetimi bu sorundan haberdar bile değil. Bu yüzden de sık sık tuvalete gitmek isteyen ve beslenme eksikliği yüzünden odaklanamayan öğrencilere hiç sempati duymuyorlar.

Damielle’nin eski bir sınıf arkadaşı olarak PowerPoint sunumlarının pek çok okul projesinde talep edildiğini hatırlıyorum. Orta sınıf bir ailede büyümüş biri olarak bazı çocukların ailelerinin bu programı alacak paralarının olmaması, Damielle gibi çocukların sunumlarını kütüphanede ya da arkadaşlarının evinde bitirmek zorunda olması aklımın ucuna bile gelmezdi. Liseye kadar Damielle’nin hiçbir öğretmeni, onun davranışlarını bir sorun olarak görmemişti. Ama lisede yaşadığı zorluklar bütün hayatına damgasını vurdu.

Tüm bu insanlar, ben de dahil, okul yıllarında hayatta kalmayı ve “normal” yetişkinlere dönüşmeyi başardık. Ama sorun şu: Neden okul, çocukların “hayatta kalmayı” başarmak için çabaladığı bir yer ki? Konuştuğum arkadaşlarımın bir kısmının kontrol edemedikleri farklılıkları nedeniyle okulda bu kadar fazla sorun yaşamış olmaları hiç de adil değil.

Tüm bu hikayeler, okul sistemlerinin çok daha iyi olabileceği ve olması gerektiği inancımı güçlendirdi. Eğitim hakkındaki düşüncelerimizi değiştirmeliyiz. Okullar; yoksulluk, engeller ve hastalıklar gibi sorunlar için alternatif yollar yaratacak esnekliğe sahip olmalı. Öğretmenlerin öğrencilerini tanımaya zaman ayırabilmeleri için daha fazla kaynağa, yardıma ve küçük sınıflara ihtiyacı var.

Projesi, CNN ve The Today Show’da yayınlandıktan sonra Schwartz, öğretmenlerin öğrencileriyle güven ilişkisi kurmasının önemi üzerine başlatılan ulusal bir tartışmanın öncüsü oldu. Ülkenin her yerindeki eğitimciler, öğrencilerinin bireysel ihtiyaçları ve kişisel engelleri hakkında daha fazla şey öğrenmek adına kendi “Keşke Öğretmenim Bilseydi…” aktivitelerini düzenlemeye başladı. Schwartz herkese ilham verdi. Küçük bir sınıf projesi olarak başlayan şey, Amerikan eğitim sistemini empati ve karşındakini anlama yoluyla geliştirmeyi sağlayacak bir hareketi başlattı.



Alıntı: https://www.egitimpedia.com/bu-kez-yetiskinler-anlatiyor-keske-ogretmenim-bilseydi/
 
Üst Alt