Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kitap tanıtımı

Hayatımızda yenilikler yapmak için gerekli güç sadece
sağlam bir inançta mevcuttur.
İnandığımız her şey gerçekleşecektir, çünkü bu
inanç kalbimizden yayılan ölçülebilir en büyük
enerjiye sahiptir.
• Kalp beyne hangi hormonları, endorfini veya
diğer kimyasalları salgılatması gerektiğinin sinyallerini
verir.
• Kalp vücudumuzun en güçlü enerji kaynağıdır.
Sahip olduğumuz en kuvvetli elektromanyetik
e.nerjiyi üretir.
• Kalbimizden gelen elektromanyetik dalgalar,
duygu ve inançlarımız tarafından oluşturulur. Bu
dalgalar ister pozitif ister negatif olsun, her halükarda
muazzam bir güçle dünyaya yayılacaklardır.
• Kalp inançlarımızı başka bir dile, dalgaların kodlanmış
diline çeviren ve onarı büyük bir enerjiyle
dünyaya yayan bir aracıdır.


• Bütün bu anlatılanlar, sahip olduğumuz tüm
inançların evrene yollandığı ve Rezonans Kanunun
esaslarına göre evrende kendileriyle aynı titreşimdeki
enerjileri aradığı anlamına gelir.
• Benzerler birbirini çeker. Bizim enerjimizle rezonans
içinde olan her şey hayatımızda tahakkuk edecektir.
Sözün özü; inandığımız her şey yaşamımızda gerçekleşecektir.
 
Hayatımızda sadece derinden inandığımız şeyler
gerçekleşebilir. Bu en başta kendi hakkımızdaki dü,-
şüncemiz için geçerlidir. Kendimizle ilgili görüşlerimiz
yaşayacaklarımızı belirler. Tabii ki bu, bir şeyleri
harekete geçirebilmek için gerekli olan güç ve
kudrete sahip olabilmek için, bu kudretin bize dışarıdan
verilmediğini, içimizden husule geldiğini
anlamamız gerektiği anlamına da geliyor. Demek ki
dış dünya, her zaman bizim iç alemimizi yansıtır.
 
Bizler, herkesten ayrı olduğumuz bilinciyle yetiştik.
Ve bu ister istemez bir dışlanmışlık ve yalnızlık duygusu
doğurdu. Karşılaştığımız şeyler ve olaylar karşısında
savunmasızmışız gibi görünüyordu. Bir biz
vardık, bir de dünyanın kalan diğer kısmı. Bu
dünya görüşü bizim için o kadar doğal hale gelmişti
ki, bizi mutsuz ettiği halde onu sorgulamıyorduk
bile. Şüphesiz ki yaşamımız tam da bu nedenle
çoğu zaman bu fikri onaylayacak şekilde gelişti.
Ama artık son yıllarda modern bilimin tespitlerinde
köklü değişiklikler oldu. Bugün durumun bunun
tam tersi olduğunu biliyoruz. Biz birbirimizden ayrı
değiliz! Her şey birbiri ile bağlantılı ve etkileşim
içinde. Bu bilgi, istek enerjimizi odaklayabilmemiz
için büyük önem taşıdığından bu konuyu biraz
daha açmak istiyorum.
Değişim 1 995 yılında Rus Bilim Akademisi'nde
V1adi mir Poponin ve Peter Gariaev yönetimindeki
araştırmalarla başladı. Bu iki bilim adamının deneylerinin
sonuçları o kadar hayret vericiydi ki, bu
deneyler Amerika'da tekrar edildi ve sonuçta yine
orada kamuoyuna sunuldu.
Vladimir Poponin ve Peter Gariaev, "foton" adı verilen
ışık parçacıkları vasıtasıyla DNA' nın tutumunu
incelemek istiyorlardı. Bu test serisinde vakum
oluşturmak için bir borunun içindeki tüm havayı
aldılar. Artık vakumda bile kesin bir hiçlik olmadığı
biliniyor. Her mekanda özel aletlerle oldukça
isabetli ölçülebilen fotonlar (ışık enerj isi) kalıyor.
Bu deneyde de aynı şey söz konusuydu. Başta her
şey beklenildiği gibi ilerledi. Fotonlar borunun vakumunda
oldukça düzensiz bir şekilde dağıldı.
Bir sonraki adımda boruya insan DNA'sı verildi. Ve
o anda çok şaşırtıcı bir şey oldu. Parçacıklar
DNA'nın varlığında daha farklı sıralandı. DNA, fotonlara
direkt olarak etki ediyordu. Sanki görünmez
bir güçle, fotonları, boruda düzenli bir şekilde
sıralamıştı. Artık bu deneyle kesinleşen bir şey
vardı;
İnsanın DNA'sı, fiziksel dünyaya direkt etki ediyor.
Klasik fizikte, daha önce böyle bir şey gözlemlenmemişti.
Dahası, klasik fiziğin alışılagelmiş mantığında,
böyle bir şeye yer yoktu. Yani fotonlar
insanların açıklayamadığı bir tutum sergiliyordu.
Sıkı dokunmuş bir ağ gibi işlediği görülen
enerji yüklü bu alan, iç ve dış alemimiz
arasında bir nevi köprü görevi
görür.
Tıpkı ses dalgalarının, havayı taşıyıcı olarak kullandığı
gibi, yaydığımız inanç ve düşünce gücü de
dünyaya taşınabilmek için bir aracıya ihtiyaç duyar.
Burada, kuantum alanı devreye girerek, bu aracılık
görevini üstlenir.
Bu enerji alanı, farkında olsak da olmasak
da her şeyle ve herkesle bağlantı
içinde olmamızı mümkün kılar.
 
Bu esnada "alıcının" bizden ne kadar uzaklıkta olduğunun
hiçbir rolü yoktur. Bu alıcı yan komşumuz
da olabilir, dünyanın öbür ucunda bulunan
bir kişi de. Oluşturulan ve yayılan rezonans alanı,
her zaman doğru kişiye ulaşır, o kişi bunun farkında olmasa bile.
 
Üst Alt