Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kolay evlenmenini yolları...

yine kişi geçimsiz şirret ve ailesini ve kendisini geçindiremez durumda ise o kişiye evlilik mekruhtur yani evlenmesinde hayır yoktur.
 
evlilikte bir amaç olmalı.amaçsız evlilikler içi boşalmış evlilikleridr.
 
evliliği kolaylaştırmak gerekir..peygamberimizin kızı fatma nın evliliği..

Medine'ye hicret ettikten sonra Hz. Fâtıma'yı Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve daha başka sahâbîler babasından istediler. Ancak Peygamberimiz bu istekleri nazikçe geri çeviriyor ve bekliyordu. Hz. Ali de Fâtıma'ya tâlib oldu ve Peygamberimiz kızının bu konudaki görüşünü alarak Allah'ın vahiyle izin vermesinden sonra Ali ile Fâtıma'nın evlenmelerine karar verildi.
Daha sonra nikâhları da Mescid'de kıyıldı. Mehir olarak Hz. Ali'den dört yüz dirhem gümüşü uygun gören Efendimiz onun zırhı ve atından başka bir şeyinin olmadığını öğrenince zırhını satmasını söyler. Hz. Ali dört yüzseksen dirhem gümüşe zırhını satar ve bunun dört yüz dirhemi mehir olarak Hz. Fâtıma'ya verilir. Ancak Fâtıma bu mihri çok bulur; kendisine en güzel mihrin kıyamet günü İslâm ümmetinin Peygamber'in şefâatiyle affedilmesi olacağını söyler ve bu konuda dua eder. Ancak kendisi için ayrılan dört yüz dirhemi düğün masraflarına harcanmak üzere hibe eder.

Nikâh mescidde Peygamberimizin bir hutbesi ile ilân edilir:

"Allah'a hamd... yüce Allah evlenmeyi bir görev, adalet, ve geniş bir hayır kılmıştır. Şimdi Allahu Teâlâ bana kızım Fâtıma'yı Ali b. Ebı Tâlib'e nikahlamamı buyurmuştur. Ey ashâbım ben de sizi şâhit kılıyorum ki Ali b. Ebi Talib mevcut gelenek ve Allah'ın emriyle söyleyeceğim şeyi kabul ederse dörtyüz dirhem gümüş mehirle kızım Fâtıma'yı kendisine nikâhladım. Yüce Allah kendilerinin varlıklarını biraraya getirsin ve bunu kendilerine mübârek kılsın. Rabbim nesillerini temiz, kendileriyle çocuklarını geniş rahmetinin anahtarı, yüce hikmetinin kaynağı ve Muhammed ümmetinin güvenlik sebebi kılsın....Rabbimden kendim ve sizin için mağfiret dilerim."

Hz. Ali'nin şartları kabul etmesi üzerine sâde bir törenle nikâh kıyılır ve misafirlere bal şerbeti hurma ve gül suyu ikram edilir. Daha sonra hurma, yağ ve süzülmüş yoğurttan yapılan bir de düğün yemeği verilir. Yemeğin az olmasına rağmen yedi yüz misafirin yediği halde Allah'ın bereketlendirmesi ile yetip artar.
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, ilâhî bir nimettir.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, peygamberlerin sünnetlerindendir[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, insan için huzur ve saadettir.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, anlamak ve inanmak demektir[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, insana bir gönül bağıdır..yeryüzünün en iyi iletişim ağıdır..[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, maddî ve manevî bir yakınlıktır.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, bir şehvet ticareti değil, bir can ortaklığıdır.canın cananıdır toplumsal hayatın dirlik düzenin hem ruhu hemde kanıdır..[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, sevgiyle örülen bir kalp düğümüdür[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, sevgi yuvasının saadet tılsımıdır.[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik bir nimet, bekârlık ise bir mihnettir,sıkıntı,bunaltıdır..gençken mideye oturur yaş ilerledikçe sıkıntı bunaltı başlar ihtiyaken de kusmaya dönüşür..[/FONT]
 
[FONT=Tahoma]Evlilik, birbirlerinin cazibelerine kapılan, seven ve anlaşan ruhların birliğidir[/FONT]
 
dürüst olmak...başlıbaşına bir tercih meselesidir.

[SIZE=2] hz. Ömer bir gece sabaha karşı şehrin bir hayli dışında kenar mahallelerden birinde, ahşap bir evin veya bir çadırın kenarından ağır, ağır geçerken, içerden, Arapların acûze dedikleri yaşlı bir kadın sesi işitir. Kadın kızına sesleniyor:

"Kızım keçileri sağıp bitirdin mi?" Kız cevap veriyor:
[FONT=arial]- Evet anne. Keçileri sağdım bitirdim. Nedense bu gün sütleri biraz az çıktı. Sabahleyin gelip alacak olan adamın kabını doldurmadı. Biraz eksik veririz, hesabını da ona göre yaparız. [/FONT]
[/SIZE]
[FONT=arial] [/FONT][FONT=arial]- Hayır. eksik olmaz, diyor kadın. Biraz su koyuver. Her gün bir ölçü tahtında veriyoruz. [/FONT]
[FONT=arial][/FONT]
[FONT=arial]Kız sesini biraz daha yükselterek,
[/FONT]

[FONT=arial][/FONT][FONT=arial]- Anne, der. Duymadın mı Halife Ömer sütlere su katmanın İslâm dininde haram olduğunu söyledi ve bunu yasak etti. Ömer’in söylediği Allah’ın kanunudur, anne!!! [/FONT]
[FONT=arial]Kuvvetli bir ihtimalle kadın kızını deniyor olmalı. "Çiçeği olmayan dağın kovanında peteği boş kalır" derler. Veciz bir söz. Anne de teslimiyet olmasa kızı böyle olmaz, diye düşünülebilir. [/FONT]
[FONT=arial][/FONT]
[FONT=arial]Kadın biraz daha ikna edici bir ses tonuyla konuşmaya devam ediyor:
[/FONT]

[FONT=arial][/FONT][FONT=arial]- Hadi kızım dediğimi yap. Gecenin bu vaktinde Halife Ömer nereden görecek senin süte su kattığını.? Hem bu karanlıkta ne işi var buralarda. O şimdi uykudadır... [/FONT]
[FONT=arial][/FONT]
[FONT=arial]Kız son sözünü söylüyor: [/FONT]
[FONT=arial][/FONT][FONT=arial]- Halife Ömer görmezse, Allah da mı görmez anne? Biz O’na zahirde itaat eder görünüp de gizlide isyan mı edelim? [/FONT]
[FONT=arial]Ve olay bitiyor. Artık bir daha kadının sesi duyulmuyor. [/FONT]
[FONT=arial][/FONT]
[FONT=arial]Evine dönen Hz. Ömer (R.A), bir hayli etkilenmiştir. Sabah olunca oğlu Âsım’ı çağırıyor ve diyor ki:
[/FONT]

[FONT=arial][/FONT][FONT=arial]- Bak oğlum, falan mahallede, falan hanede bir kız tanıdım. İnancı, imanı mazbut. Eğer kimsenin nikahı altında değilse onu sana alalım. Ola ki, aziz ve celil olan Allah bu pırlanta gibi kızdan sana hayırlı bir evlat ihsan buyurur... [/FONT]
[FONT=arial][/FONT]
[FONT=arial]Âsım, Allah’ın tasarrufunda olan Ömer-ül Faruk’un kendiliğinden konuşmadığının idrakında olduğu için emre itaat ederek o sütçü kız ile evlenir.[/FONT]
 
hele numan bin sabitin dürüstlüğü dillere destan..

Mezhep imamımız îmam-ı A'zam hazretlerinin babası Numan bin sabit hazretleri gençliğinde bir gün ark kenarında abdest alıyordu. Tam abdest almaya başlayacağı zaman ark sularına kapılıp gelen bir elma gördü. Elmayı nereden geldiğini ve haram veya helal olup olmadığını düşünmeden bir defa ısırdı. Hikmeti ilahi o ana kadar elmanın ne olduğunu düşünmeyen Numan, hemen hata ettiğini ve mutlaka elmanın sahibini bulup helal ettirmesini lazım geldiğini düşündü. Abdestini alıp namazını eda ettikten sonra suyun- geldiği tarafa doğru gitmeye başladı. Elma elinde olduğu halde araya araya elmanın düştüğü bahçeyi ve sahibini buldu.
 
Bahçenin sahibine meseleyi anlatıp elmayı, yanlışlıkla ısırdığını ve hakkını helal etmesini istedi, İmam-ı Azam hazretlerinin babasının bu hareketi, elma sahibinin dikkatini çekmişti; Hakkını helal edemeyeceğini, hakkını helal etmesi için bazı şartları olduğunu söyledi.

Nu'man hazretleri ne isterse yapacağını, yeter ki hakkını helâl etmesini isteyip şartının ne olduğunu sordu. Elma sahibi de, hakkını helal etmesi için iki sene bahçesinde çalışması lazım geldiğine ve kendisine iki yıl hizmet etmesinin şart olduğunu söyleyince, Nu'man hazretleri çaresiz kalmıştı; ahirette ceza çekmektense bu dünyada bir şahsa iki sene hizmet etmek daha iyidir diye düşündü ve şartlarını kabul ettiğini söyledi.
 
Nu'man hazretleri, bir elmayı yanlışlıkla ısırdığı için elmanın sahibine iki sene hizmet etmiş ve adamın işinde canla-başla çalışmıştı, iki sene dolduktan sonra adama; zamanın dolduğunu ve artık hakkını helâl etmesini istediğini söyleyince, adam, «yine helal etmiyorum, benim bir kızım var onunla evlenirsen ancak o zaman helal ederim» dedi.

Hazreti Nu'man :

«Olur» dedi. Adam yalnız kızının kusurlu olduğunu, elinin çolak, gözünün kör, ayağının topal, başının kel, kulağının sağır ve ahlas olduğunu söyleyip, iyi düşünmesini ve sonra pişman olmamasını söyledi. Hazreti Nu'man yine düşündü taşındı «ahirette ceza çekmekten iyidir» deyip kızla evlenmeyi de kabul etti...
 
Adam hazreti Nu'man'a vermek için kızının büyümesini beklemişti... Düğün yapıldı, nikâh kıyıldı, zifaf gecesi hazreti Nu'man'a gelinin olduğu odayı gösterdiler. Nu'man hazretleri içeriye girip içerde kendisine söylenen evsafta bir kızın bulunmadığını görünce bir yalnışlık olduğunu zannederek hemen dışarı fırladı ve durumu öradakilere anlattı. Çünkü içerde kayın pederin söylediğinin aksine her a'zası yerinde genç ve güzel bir kız kendisini karşılamıştı.
 
Kayınpederi bir yanlışlık olmadığını söyleyerek meseleyi şöyle anlattı:

«Benim kızım kördür, daha harama bakmamıştır. Sağırdır haram dinlememiştir. Topaldır gayri meşru yolda yürümemiştir. v.s.» diye sayıp, «senin hanımın o içerde bekleyendir Allah mes'ut etsin» dedi.

Daha sonra seneler geçip bu evlilikten İmam-ı A'zam dünyaya geldi. Annesi İmam-ı A'zam'ı hocaya okuması için teslim etmişti, İmam-ı A'zam unvanına kavuşan o zaman henüz üç yaşında bulunan Sabit üç günde Kur'an-ı Kerîm'i hatmettiği zaman annesi:

— «Ah oğlum baban o elmayı ısırmasa idi sen bir günde hatmedecektin» buyurdu.
 
hüseyin19;bt8777' Alıntı:
angel

sence bakım ve güzellik makyajla mı olur..:)

güzellikten bahsetmişsin.kast ettiğin güzellik yüz güzelliğiyse,ve kişi güzel deilse makyaj yapılır bu çok normal,iç güzellikse kast ettiğiniz,nasıl bakarsanız öyle görürsünüz.k bakmayın ama evliliklerde ilişkilerde önce dış görünüş sonra maddi olanaklar ön planda tutuluyo,kadında aynı erkekte aynı...
 
angel çirkin kadın var mı..makyaj maske değil mi sence..hayatı maskeli baloya çevirmenin manası yok bence..temiz yüzlü temiz giyimli olmak yeterli sanırım. hormonlu evlilikler zararlı..
 
Ah herşeyim tamamda Allah ın izni ilede bir işim eksik oda olsa saglam evlenmek için eş arıcam.
 
kardeşlerim her şeyin bir zamanı olduğu gibi doğum, ölüm nikahında bir zamanı vardır.karşınıza çok kişi çıkmış olablir onlardan biri ile evlilik olmadı ise hata sizde yada onlarda değil alnınıza yazılan zamanın ve kişinin sizi bulmadığındandır. istediğin kadar iyi ol güzel çirkin ol şöyle ol böyle ol nafile Rabbim alnımıza ne yazmışsa o.
 
kardeşlerim her şeyin bir zamanı olduğu gibi doğum, ölüm nikahında bir zamanı vardır.karşınıza çok kişi çıkmış olablir onlardan biri ile evlilik olmadı ise hata sizde yada onlarda değil alnınıza yazılan zamanın ve kişinin sizi bulmadığındandır. istediğin kadar iyi ol güzel çirkin ol şöyle ol böyle ol nafile Rabbim alnımıza ne yazmışsa o.
 
yasemin sena

amenna ve saddakna..O istediği vakit zaten her şey yoluna giriyor. biz diyoruz ki bu güzel vasıflar sizi zaten gözde yapar.sözde evliliklerde hayır yok gözde evlilikler güzel sonuçlar verir.
 
hüseyin kardeşim sözde evliliklerde tam tencere kapak ilişkisi görüyorum.çiftlere bakıyosun (tam birbirlerini bulmuş )diyosun .içi boş ,dünyalık heva ve heves dolu bir yaşantı ,yetiştirdikleri nesil ona keza.sonra bu toplum niye bozuldu diyorlar.umarım bizim gibi düşünenler gözde ve güzide bir evlilik yaparızda, iki dünyadada mutlu olanlardan oluruz:eek:
 
sözde evliliklerin çoğu boşanma ve ardından yaşanan deprasyonla sonuçlanıyor.hedefi olmayan yelkene hiçbir rüzgar yardımcı olmaz demişler. yaşasın gözde evlilikler.:)
 
Üst Alt