Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Öncesinde hastalığım olduğu gerekçesiyle malulen emeklilik başvurum reddediliyor!?

Üyelik
6 Eyl 2018
Konular
6
Mesajlar
305
Reaksiyonlar
23
5 Temmuz 2024 güncel:

05.06.2014 Tahsis tarih.
2017 Kurum işleminin iptali ile Maluliyet aylığı bağlanmasına ilişkin, SGK'na Tahsis talep üzerine 10 Yıl 1 Ay.
Dava açılalı 8 Yıl olan Malulen emeklilik Davasında Kurum işleminin iptali ile Maluliyet aylığı bağlanmasına Karar verilmiştir.
Karar tarihi 04.07.2024
Toplam ödenecek 9 Yıl 1 Ay.






Arkadaşlar merhaba acı ama gerçek olan bir malülen emeklilik mücadelesini sizlere ve vicdanlara anlatmak istiyorum yıllar yılı süren serüven.

1986 doğumlu'yum ilk sgk'lı işe başlama 12.04.2005 ilk hastalık öyküm 2007 yılında başladı ve bu hastalık sebebi ile Askerliğe elverişsiz raporu verilerek 2007 de askere gitmedim yani ilk sgk'lı olduktan 2 yıl sonra ve 2008 yılında bir iş yerinde çalışmaya başladım aynı zamanda iş yeri beni engelli orak göstermek için hastaneye rapor almaya sevk etti ve heyet raporu ile o dönem için %45 sürekli ibareli rapor aldım Türkiye iş kurumuna bildirdik ve Ankara'ya rapor gönderildi ve %45 olarak onaylandı ve vergi indiriminden yararlandım İŞTE SERÜVENDE TAM BURADA BAŞLIYOR

2014 yılına kadar kesintisiz çalışmaya devam ettim ancak 2014 yılında hastalığım ilerlediği için 1800 prim %60 rapor ile emekli olmak istedim kurum beni araştırma hastanesine gönderdi hastane heyet raporunda TEDAVİ İLE İŞLEVSELLİĞİ DÜZELMEYEN ŞEKLİNDE rapor düzenledi adı geçen yazı %80 orana denk geliyor sgk dosyayı istanbul bölge sağlık kuruluna gönderdi ve gelen cevapta 5510/ 25 md uyarınca ret idi bu bir soğuk şok idi bunun üzerine Yüksek sağlık kuruluna itiraz ettik ve pek yüksek sağlık kurulu bölge sağlık kurulu kararı yerindedir diyerek ret etti tebliğ aldık dava açacaktık o ara hastalığım sebebi ile dava açamadık yani bu uğraşı süreci tam 1.5 yıl sürdü akabinde 2016 yılında tekrar emeklilik talebinde bulundum ve sgk yine hastaneye gönderdi az yukarıda geçen tanı yine rapora yazıldı ve istanbul bölge sağlığa dosya gitti oradan gelen cevap ise YENİDEN MUAYENE EDİLMEK ÜZERE ADANA ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ HASTANESİNE SEVK İDİ bu karar üzerine edirne'de tekirdağ da istanbul da hastane mi bitti de buranın özelliği neymiş te adanaya gideceğiz diyerek itiraz ettik

bu itiraz üzerine pardon denildi dalga geçer gibi tekrar beni evvelce gittiğim hastaneye gönderdiler ve oradan yine aynı rapor çıktı ve ben bu arada başka bir hastaneden %80 AĞIR ENGELLİ SÜREKLİ İBARELİ RAPOR ALDIM VE EVDE BAKIM MAAŞINA BAŞ VURDUM VE KABUL EDİLDİ neyse serüvene devam sgk bu rapor üzerine tekrar istanbula dosyayı gönderdi oradan gelen cevap yine ret sebeb benim ilk sgk lı olmazdan önce hastalığım varmış oysa ki sgk girişim 2005 ilk rapor aldığım ve vergi indiriminden yararlandığım tarih 2008 yani sgk'lı olduktan 3 yıl sonra rapor aldım

neyse bu karar üzerine pek yüksek sağlık kuruluna itiraz ettik sgk ilk giriş tarihi 2005 tir ilk rapor tarihi 2008 dir verilen karar yanlıştır emeklilik talebim kabul edilsin dedim ama malesef yine aynı şekilde ret edildi bu süreçte tam 2 yıl sürdü Toplamda 3.5 yıl uğraştık ve 2018 yılının başında iş mahkemesinde dava açtık davamız sürüyor biz kazanacağız bunda sorun yok ama dava 10 yıl sürer sebebi ise aynen şöyle dava açtığında ortalama duruşma delil toplama 1 yıl sonra adli tıptan randevu muayene falan 1 yıl en iyimser hali ile 2 yıl yapar sonrasında sgk dan toplu maaş ve faiz falan hesabı için bilirkişiye oradan ıslah talebi falan 1 yıl daha toplam 3 yıl yapar sonrasında eğer adli tıptan lehine karar gelir ise yerelde kazanırsın akabinde temyiz süreci başlıyor kurum vekili temyizde ilk öne sürdüğü itiraz adli tıp kurumu tek başına karar verme yetkisine sahip olmadığından üniversite hastanelerinden alınacak rapor doğrultusunda karar verilmelidir ve bu sebep ile dosya bozuluyor ve temyizde ortalama 2 ila 3 yıl kalıyor yerel mahkemeye geri gelir mahkeme seni üniversite hastanesine sevk eder eğer oradan gelen rapor ile adli tıp kurumundan verilen rapor oranı aynı olmayıp ta farklı olur ise bu sefer iki rapor arasında çelişki olduğundan başka bir hastaneye sevk edilirsin oradan gelecek rapor bağlayıcı olur yerel mahkeme yine lehine karar verir ise bu sefer yeniden kurum vekili temyize gönderir

yani anlayacağınız SGK Diyor ki ben ret edeceğim sen dava aç en az 10 yıl sonra emekli olursun ki malulen emeklilik davaları en iyimser hali ile 10 yıl sürüyor Benim olayımda ise sgk nın bilinçli olarak ret ettiğinden durum böyle oldu 2005 sgk girişliyim rapor 2008 tarihli buna rağmen sgk nın elinde bir belge olmadığı halde sen ilk sgk'lı olmazdan önce hastalığın var mış diyerek ret ediyor mışlar la muşlar la olmayan bir şeyi var iddiası ile ret etmek çok can sıkıcı bu duru mu sizlerin görüş ve takdirlerinize sunuyorum...
 
Atipik Psikoz + ŞizoAfektif Bozukluk Şuan rapor oranı sürekli %80 Ağır engelli
 
E bakım maaşı alıyorsunuz galiba
SGK ya göre vücut kayıp oranı %60 geçmiyor galiba, Altında olduğu için reddedilmiş.

İstersen deli ol istersen en akıllı
SGK ya göre iş vücut kaybında
 
%98 engelli raporunuz olsa bile, malulen emekli de olabilirsiniz diye birşey yok.
Malulen emeklilik ve engellilik oranı hesaplama yöntemleri farklı çünkü
 
Evet Evde bakım maaşı alıyorum ancak Sgk ile anlaşamadığımız konu şu Sgk yazısında direk olarak %60 'ını kaybetmediğiniz demiyor

Sgk diyor ki Malülen emeklilik talebinize istinaden Yüksek sağlık kurulunca Durumunuz incelenmiş olup sigortalı 506 sayılı kanuna tabi iş yerine maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile işe girdiğinden aynı kanunun 53.md ( B ) Fıkrası hükmünce 5510 sayılı kanunun geçici 10.cu maddesi gereğince malüliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağına karar verilmiştir. Sgk ile anlaşamadığımız konu Sgk diyor ki İlk sgk'lı olmazdan önce hastalığın var mış işte tam bu noktada hata yapıyorlar Sgk girişi 2005 Rapor aldığım ve vergi indiriminden yararlandığım tarih ise 2008 rapor oranı da %45 yani sigortalı olduktan 3 yıl sonra alınan rapor oysa sgk bunu yanlış yorumluyor yada görmezden geliyor Diyelim ki sgk nın dediği gibi olduğunu var sayalım bu seferde sgk kanununda açıkça yer alan %60'ın altında kaldığı için yine kabul etmeliydi

SGK'nın bu şekilde bilinçli olarak yaptığını ülkemizde daha kim bilir kaç bin insana yapıyor ve mağdur ederek sgk kaybedeceğini bile bile dava yoluna gönderiyor ! Ayrıca Gerçekten'de bir insan sgk'lı olmazdan önce hastalığı ve raporu olmadığı halde ve ilk sgk'lı olduktan 3 yıl sonra rapor alarak hatta vergi indiriminden yararlanıyor ise Bunu sgk'da ilk sigortalı olmazdan önce hastalığı varmış diyerek ret ediyor ise gerçekten'de ADALET BİTMİŞ DEMEKTİR !!! Bu konuda sgk müdürü bile şaşırdı kararı okudu rapor tarihine baktı sgk giriş tarihine baktı ayrıca vergi indirimi tarihine baktı adam şok oldu BU KARAR NASIL OLA BİLİR DİYE FERYAT ETTİ.
 
burası Türkiye, can çekişiyor devlet ne yazık ki...
 
Biz hakkımız olanı istedik keşke hasta olmasa idim de çalışa bilseydim ki zaten bende bu şekilde emekli olmak istemezdim ama her kez çektiğini bilir Bir konuda haklı isen ki bu konuda karşı kurum haksızlık yapıyor ise ADALET BİTMİŞ DEMEKTİR. kim bilir ülkemizde nice insanlara aynı şekilde yapılıp emekli etmiyorlar bu bilinçli yapılan bir şey...
 
ADALETE SİTEM

Senin gibi olan çok engelli var :(

SM-G900FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Halen aklımda dır 1 Yıl önce bir vatandaş ile konuştum aynı şekilde ona da yapılmış hastalık farklı ama adam 1997 yılında sgk'lı olmuş 2008 yılında felç olmuş %90 rapor verilmiş ve malülen emeklilik talebinde bulunmuş adama aynen bana verilen karar gibi yazı gelmiş olacak iş değil demişler ki sen ilk sgk'lı olmazdan önce felç olmuşsun adam dava açmış 2008 yılında adli tıp falan 2 yılda yerelde kazanmış yargıtay demiş ki adli tıp raporu tek başına yeterli değildir diyerek kararı bozmuş yerel mahkemeye göndermiş 3 yıl yargıtayda dosya kalmış etti sana 5 yıl dosya yerel mahkemeye gelmiş mahkeme adamı üniversite hastanesine göndermiş oradan gelen sonuç %95 bu aşamada hakim demiş ki adli tıp ile üniversite hastanesi raporu arasında fark var yeni bir hastaneye gönderiyorum benim konuştuğum geçen yıl idi yani 2017 davası 9 yıldır sürüyormuş ve o zaman için yeni gönderilen hastaneye randevu almak için gidecekti en erken randevu tarihi 6 ay sonraya veriyorlarmış belki yerelde bu yıl sonuçlanmış ola bilir ama dosya yargıtaya yine gidecek adam 12-15 yılda emekli ola bilecek dava yolu ile NASIL ADALET AMA İNSANIN VİCDANI SIZLIYOR !!!!!!!!
 
Hazine Tam takır satacak bir şeyde kalmadı millet zaten süzme, sadece eziyet çekiyoruz bu cahil cühelanın yüzünden sana değil lafım ama bu kafalara her şey müstehaktır kardeş

SM-G900FQ cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
Allah bu şekilde karar verip insanları mağdur edenleri bildiği gibi yapsın Biz adalet aramaya devam edeceğiz Eğer sağ olur isem ömrüm olur ise 10 ila 13 yıl sonra mahkeme kararı ile emekli olacağım ! HAKSIZ ADALETİN BATSIN SGK İNSANLARIN DÜŞÜRÜLDÜĞÜ DURUMU VE NASIL HAKSIZLIĞA UĞRATILARAK MAĞDUR EDİLEREK EMEKLİ EDİLMEDİĞİNİ TÜM ÇIPLAKLIĞI İLE FORUMDAKİ ARKADAŞLAR GÖRSÜN VE VİCDAN MUHASEBESİ YAPSINLAR DİYE GELİP ÜYE OLDUM KONUYU AÇIK AÇIK YAZDIM... ( BENİM KONUM HAKKINDA SGK İL MÜDÜRÜ BİLE EVRAKLARI İNCELEDİĞİNDE HAYRETLER İÇİNDE KALDI ) Verilen kararı yazdım sgk giriş tarihimi yazdım verilen atılı madde içeriğini inceleyin bakalım hiç uyuyor mu karar ile. İnsanın vicdanı sızlıyor çok yazık...
 
Anladığım kadarıyla sgk önce 506 sayılı kanunu öne sürerek işe girdiğiniz 2005 yılından
önce hastalığınız olduğunu öne sürüyor . yani işe girmeden önce hastalığınız olduğunu
tespit ettik (yada öyle sanıyoruz/olabilir de hani) diyor. anlamak çok zor.
eğer varsa böyle bir belge siz mutlaka yasal bilgi edinme hakkınızı kullanarak isteyin bence.


506 sayılı bahsettiğiniz bendindeki
" Sigortalı olarak
ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık
ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya
arızaları nedeni ile malûllük sigortası yardımlarından yararlanamazlar"


gerekçesiyle resmen işe başladığınızda hastalığınız var, tespit ettik demek istemiş sgk ben bunu anladım,
mutlaka kanıtlamaları gerek yoksa kendi kanunlarını tanımıyor demektir açıkça.


dediğiniz gibi 10 sene süreç sürecekse
ölüm var kalım var, evliyseniz kazanacağınız malulüen emeklilik maaş hakkını hatta olursa
alabileceğiniz tazminat haklarınızın eşinize verilmesi yolunu araştırın bence.
 
SGK'nın elinde mevcut böyle bir belge yok kaldı ki olduğunu var sayıyorum hani o yönde ya iddia öyle olduğunu var sayar isek bile 2008 tarihinde verilen rapor ve vergi indiriminden yararlanılan rapor oranı %45 ve SGK'nın açıkça 5510 sayılı kanunun 25. maddesi MADDE 25- (Değişik: 17/4/2008-5754/13 md.)
Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az % 60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum Sağlık Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır. Demektedir Ayrıca Emsal yargıtay kararı'da paylaşmak istiyorum Yani dediğim gibi iddia edildiği gibi yok ama var diyelim biz böyle olsa dahi 2008 tarihli rapor oranı %45 yani %60'ın altında kalıyor

T. C. YARGITAY
10. Hukuk Dairesi 2008/9350 E.N , 2009/14801 K.N.
İlgili Kavramlar: KİMLERİN MALUL SAYILACAĞI - MALUL SAYILMA

İçtihat Metni
Davacı, çalışma gücünü 2/3 oranında kaybettiğinin ve maluliyet aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, "…davacı sigortalının işe başlamazdan evvel Hipotroidi ve zeka geriliğinin 6 yaşında tanısı konulan kretenizme bağlı olup bunun maluliyet oranının % 63 olduğu bu hali ile davacının sigortalı olarak ilk kez çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arıızası bulunduğu, bu durum itibarıyla malullük sigortası yardımlarından istifade edemeyeceği…" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi E… T… tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

506 sayılı Yasanın 53. maddesinde, "Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün en az 2/3'ünü yitirdiği… Kurumca tespit edilen sigortalı malullük sigortası bakımından malul sayılır.… Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte, malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızalarının bulunduğu önceden veya sonradan tespit edilen sigortalılar bu hastalık veya arızaları nedeni ile malullük sigortası yardımlarından yararlanamazlar." düzenlemesini içermektedir.

Sigortalılık başlangıç tarihi 01.07.1985 olan davacının, askerliğe elverişli olmadığını gösteren 30.03.1987 tarihli Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Raporunda, hipotiroidi teşhisine bağlı olarak, askerliğe elverişli olmadığı sonucuna varılmıştır.
SSK Zonguldak Hastanesince düzenlenen 17.05.2002 tarihli Sağlık Kurulu Raporunun teşhis kısmında ise, "Kr. Depresyon, Kr. Ank. Reak., Fort Miyop optik disk anomalisi," bulgularına yer verilmiştir.
Yargılama sürecinde elde edilen Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca düzenlenmiş olan, 15.03.2007 tarih, 99 sayılı raporda, Balthazard formülü uyarınca davacının halihazırda % 79,33 oranında çalışma gücü kaybı bulunduğu, "…% 79,33 oranındaki meslekte kazanma güç kaybının hipotiroidi, zeka geriliği ve tek gözdeki görme kaybına bağlı olduğu, hipotiroidi ve zeka geriliğinin 6 yaşında tanısı konulan kretenizme bağlı olup, bu iki arıza için % 63,0 (altmışüçnoktasıfır) oranında maluliyeti bulunduğu, 17.05.2002 tarihinde tespit edilen tek gözdeki görme kaybının tespiti sonrası maluliyetinin % 79,33 oranına yükseldiği," belirtilmiştir.

Davacının ilk defa çalışmaya başladığı tarihteki çalışma gücü kaybı oranının % 63 olduğu ve bu oranın 2/3 oranı karşılığını oluşturan % 66,66 oranının altında kaldığı gözetilerek; ilk defa çalışmaya başladığı tarihte malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ve arızası bulunmayan, 17.05.2002 tarihli sağlık kurulu raporundaki görme kaybına ilişkin çalışma gücü kaybı oranı da eklendikten sonra, çalışma gücünün 2/3'ünü kaybetmiş konuma düşen davacının isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 29.09.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi. Diyor ve SGK'NIN KENDİ YASASINA BİLE SGK AÇIKÇA YOK SAYARAK KARAR VERİYOR HANİ DİYOR YA SGK'LI OLMAZDAN ÖNCE HASTALIK VARMIŞ BU HALİ İLE BİLE ORAN %45 OLUYOR YANİ SGK'NIN KENDİ YASASINDA ARANAN %60 ORANININ ALTINDA KALIYOR SGK 25.MD AYNEN BÖYLE 506 sayılı yasanın 53. maddesi (artık 5510'un 25. maddesi) ilk sigortalı olunduğunda 2/3 (5510 sayılı yasada %60) oranında sakatlığı bulunmayan ama tahsis talep tarihinde 2/3 (5510 sayılı yasada %60) oranında sakatlığı bulunan kişilerin malul sayılmaları gerektiğini açıkça yazıyor. sgk bu maddede yer almadığı halde "ilk sigortalı olunduğunda bugün malul sayılmayı gerektiren hastalık varsa, malulen emekli olunamaz" diye bir kural koyamaz.

Malülen emekli olmak artık çok zor anlayacağınız kısa ve öz bu... Çok yazık ve Çok acı bir durum
 
Arkadaşlar merhaba Sonun'da BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ Tarafına Mahkeme tarafından müzekkere yazıldı ÜNİVERSİTE HASTANESİNDEN Verilecek randevu tarihini bekliyorum Duruma göre ara ara gelip sizlere gelişmeler ile ilgili bilgi vereceğim sabrın sonu selamet ! DİP NOT SGK bu vakte kadar hiç bir savunma dahi yapamadı tek bir dikçe dahi veremedi çünkü savunma yapacakları bir olgu yok SGK Şuanda fena sıkışmış ve mağdur durumda...
 
Son düzenleme:
ADALETE SİTEM

İlk sigortalı olunan tarihte aynı hastalığın olması malulen emekliliğe mani sayılamaz. %45 ile sigortalı başlamışsınız ve ilerlemiş hastalığınız, maluliyet cetveli'ne göre malul sayılacak seviyeye gelmiş. Kanun da alt mevzuatlar da bu durumda malul sayılmanız gerektiğini açıkça söyler.

Bece kamu denetçiliği kurumu'na da başvurun. Onlar inceleyip "bu vatandaş malule emekliliği hak ediyor" derse, sgk buna uyabilir.

Daha öce bir arkadaşımıza yazmıştım:

5510 sayılı yasanın 25. maddesi:

"Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını veya vazifesini yapamayacak derecede meslekte kazanma gücünü kaybettiği [DİKKAT! çalışmaya başlamada önce ayı hastalığın olması değil, her ne hastalık olursa olsun aranan şey bu maluliyeti gerektirecek düzeyde olup olmadığı!] önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya engelliliği sebebiyle malûllük aylığından yararlanamaz.""

Yönetmelik de buna uygun ifade içerir:

MALULİYET TESPİTİ İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ
Madde 9:
b) Eski ve çalışmaya engel olmayan bir hastalığın, Ek-1 Hastalık Listesi'nde belirtilen seviyelere yükseldiği,
[...]
Kurum sağlık kurulunca tespit edilen sigortalı malul sayılır.
 
Sn: OturanBoğa Cevabınız çok yerinde ve evvelce bunu bir başka yerde okumuş idim Ancak Ben %45 ile İŞE BAŞLAMADIM SGK İlk işe giriş tarihim 12.04.2005 Askerliğe elverişsiz tarihim ise 2007 o da Kronik Nevrotik bozukluk tanısı ile yani günümüzde var olan tanı ile hiç bir alakası yoktur

Oysa'ki %45 raporu ise İŞKUR Tarafından sevk edilen hastane tarafından verilen ve defterdarlığa işlenen ve vergi indiriminden yararlanarak işe girdiğim tarih ise 2008 tarihidir burada var olan tanı ise Atipik psikoz Şizo-Affektif bozukluk ve 2016 tarihinde ise %80 Ağr engelli raporu verilerek çalışma hayatına son verilmiştir ve bu tarihten önce 2014-2015 ve 2017 tarihlerinde TAM 3 YIL BOYUNCA SGK Bölge sağlık olmadı Adanaya sevk Olmadı yine aynı gittiğin hastaneye sevk sonra yüksek sağlık kuruluna itiraz bu şekilde bilinçli olarak evet iyi okuyun bilinçli olarak her defasında ret ederek mağdur etmiştir

aslında bu konu dünya televizyonlarında sgk'yı rezil etmek için açıklanacak ve belge ile ispat edilecek bir konu yani diyeceğim sgk malülen emekli olacak kişileri %99'unu bilinçli olarak ret ediyor dava açsın yıllar hatta yıllar sonra emekli olsun çark bu şekilde dönüyor ve malulen emeklilik davası ortalama iş mahkemesinde açılır ilk duruşma ara karar delil toplama önce adli tıpa gönderiyorlar sebebi ise önceden yargıtaya temyiz ediliyor idi şimdi istinafa alacak miktar yüksek ise istinaf sonrası yargıtay temyiz yolu var daha her ne ise adli tıp verdiği rapor yok hükmünde ilk derece mahkemesinde belki kazanırsın sonra temyizde dosya bozuluyor sebep ise adli tıp kurumunun tek başına rapor verme yetkisi bulunmadığından sonra dosya yerel mahkemeye gelir yerel mahkeme bir üniversite hastanesine sevk eder eğer oradan farklı rapor ve oran çıkar ise hakim bu kez iki rapor arasında fark var yeni bir hastaneye gönderiyor ve oranın raporu son oluyor ve hakim karar veriyor belki kazanırsın ama istinaf ve yargıtay süreci var daha yani anlayacağınız malulen emeklilik davası ortalama 10 yıl ile 15 yıl arasında sonuçlanıyor

nasıl adalet ama engelli vatandaş talepte bulunsun ret et dava açsın yıllar hatta yıllar sonra emekli olsun insanın vicdanı sızlıyor...ama ahtım olsun bu konu mahkemelik olduğu halde televizyonlara taşıyacağım sgk'yı dünyaya rezil edeceğim bakanlar dahil...
 
Selam Arkadaşlar önceki yazımda belirttiğim gibi oldu ve ADLİ TIP SEVK GERÇEKLEŞTİRİLDİ Yani süreç epey uzayacak düştüğümüz duruma bak ya !!! :(
 
Arkadaşlar merhaba mahkeme tarafından ATK ( Adli tıp kurumuna ) yazılan müzekkere ye binaen ATK Tarafından verilen cevap ta randevu yerine YÜKSEK SAĞLIK KURULUNUN VERDİĞİ RET KARARINDA 12.04.2005 Sgk girişli olan Türkiye iş kurumunca 06.03.2008 tarihinde ise %45 oranlı engelli raporu alınarak vergi dairesince onaydan geçen 2014 tahsis talepli Sigortalının ( Hangi tarihte maluliyetinin var olarak görüldüğü ve emeklilik talebinin Yüksek sağlık kurulunca neye göre ret edildiğinin YÜKSEK SAĞLIK KURULUNA SORULMASINI MÜTALAA ETTİĞİNDEN ) Mahkemece Yüksek sağlık kuruluna şu yönde Tensip zaptı hazırlanmıştır

Anlayacağınız SGK Ve Yüksek sağlık kurulu Fena sıkıştı (Sosyal Sigortalar Yüksek Sağlık Kuruluna davacıdaki hastalık ve arızaların ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı 12/04/2005 tarihinde var olup olmadığı ve maluliyetin bu tarih itibari ile bulunup bulunmadığı yönünden rapor alınmasının istenmesine, ayrıca maluliyetin daha sonra çıktığının belirlenmesi halinde bu hastalık ve arızanın tahsis talep tarihinden( 05/06/2014 ) 31/08/2013 tarihine kadar çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti işlemlerinin yönetmeliği çerçevesinde 01/09/2013 tarihi sonrası için maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği çerçevesinde malul sayılmayı gerektirir derecede bulunup bulunmadığı, malul ise malullük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair ayrıntılı rapor düzenlenmesinin istenilmesine, Karar verilmiştir...
 
Arkadaşlar Merhaba Forumda aradım ancak bir sonuç bulamadım Aramızda hiç SGK YÜKSEK SAĞLIK KURULU ÜYELERİ İLE KURUL HAKKINDA CUMHURİYET BAŞ SAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNAN VAR MI ?
 
ADALETE SİTEM

Çalışması mümkün olmayan kişileri malulen emekli ediyorlar. Bunu da maluliyet cetveli'ne bakıp değerlendiriyorlar. Mahkemeye de gidilse çalışamaz olduğunun İspatı gerekli maalesef. Devletle karşı karşıya gelindiğinde mahkemeler neredeyse her zaman devletten yana karar veriyor maalesef.
 
@OturanBoğa Yazınızı okudum Ancak Mahkemeler Genelde sigortalı lehine karar veriyor Bir yakınım içinde İş mahkemesinde dava ikame ettik onunda ATK'ya sevki çıktı muhtemelen dava lehimize sonuçlanacak ! YALNIZ ŞU ÇOK ÖNEMLİ

Bir takım arkadaşlar yazmışlar yakın tarihte Balthazart formülü ile emekli olan var mı demişler bir takım arkadaşlar da 5510 sayılı Sgk Yönetmelik ekleri olan 25.Md 4.Fıkrasına atıf yaparak Balthazart formülü uygulanamaz hükmüne yer vermiş ve yanılgılı görüş şeklinde açıklama yapmışlar. ! Her ne kadar 03.08.2013 Tarihli Resmi Gazete'de Yayımlanan Sosyal Güvenlik Yönetmeliği kapsamında 5510 4.Md de (4) Sağlık kurulu raporlarında birden fazla hastalık mevcut ise çalışma gücünün en az %60'ını kaybedip kaybetmediğine dair değerlendirmede en ağır sekel bulgu dikkate alınır ve Balthazard Formülü uygulanmaz. Ancak, birden fazla hastalığın bir arada
olduğu ve tedaviye rağmen çalışma olanağı vermediğine Kurum sağlık kurulunca karar verilenler malul sayılır.Demişse de bu madde de yer alan Balthazard Formülü uygulanmaz cümlesi SGK'nın kendi yasasına aykırı olarak çıkardığı bir yönetmelik olup Adı geçen maddede Düzgün incelenmesi halinde SGK Kendi çıkardığı yönetmelik ile Kendi kanun maddesini yok saymaktadır.

ŞÖYLE'Kİ ( 5510 25.md'nin 4.Fıkrasını ESAS OLARAK KEMİKLEŞMİŞ BULUNAN KENDİ YASA VE MEVZUATI İÇİNDEN ALMIŞTIR ( (1) Bu Yönetmelik, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25 inci, 28 inci, 47 nci, 94 üncü, 95 inci ve 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlanmıştır.DEMİŞ ve devamı maddelerinde ise MADDE 4 (1) Bu Yönetmelikte geçen;c) Balthazard formülü: Birden fazla iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik dereceleri veya birden fazla engellilik derecelerinin birleştirilmesinde kullanılan hesaplama şeklini, DEMİŞ

Sonra KENDİ KEMİKLEŞMİŞ Ve Yeni Mevzuatta Dahi 16/5/2006 tarihli Kendi yasasını alarak Hükme bağlamış Kendi yasasında dahi ÇOK AÇIK VE NET OLAN MADDE 4 (1) FIKRASINA AÇIKÇA AYKIRI OLARAK Bir yönetmelik çıkarmışsa da atıf yaptığı Md Şu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki sigortalıların çalışma gücü kaybı tespiti ve Atılı Md İse c) Balthazard formülü: Birden fazla iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik dereceleri veya birden fazla engellilik derecelerinin birleştirilmesinde kullanılan hesaplama şeklini, demiş sonra dönmüş atıf yaptığı kendi yasasına aykırı olarak ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MADDE 9 (1) 4.Fıkrasında Sağlık kurulu raporlarında birden fazla hastalık mevcut ise çalışma gücünün en az %60'ını kaybedip kaybetmediğine dair değerlendirmede en ağır sekel bulgu dikkate alınır ve Balthazard Formülü uygulanmaz. Ancak, birden fazla hastalığın bir arada olduğu ve tedaviye rağmen çalışma olanağı vermediğine Kurum sağlık kurulunca karar verilenler malul sayılır.
DEMİŞ

Ve devamında ise Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendindeki sigortalıların çalışma gücü kaybı tespiti Demiş Şimdi atıf yaptığı Maddeye bakalım (

MADDE 4 (1) Bu Yönetmelikte geçen;
c) Balthazard formülü: Birden fazla iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik dereceleri veya birden fazla engellilik derecelerinin birleştirilmesinde kullanılan hesaplama şeklini, Demiş YANİ Kendi Yasasında Balthazard Formülü Demiş Sonra Yönetmelik Çıkarmış ve kendi yasasını YOK SAYARAK Balthazard Formülü uygulanmaz demiş ( Kendi Yasası Çok net ) Balthazard Formülü Uygulanmaz mış CAMBAZA BAK CAMBAZA kendi yasasını Yönetmelik ile yok saymaya çalışan SGK ( KANUN ÇOK NET MALULEN EMEKLİLİKTE Balthazard Formülü uygulanır )
 
OturanBoğa Selamlar Mahkeme soru kararına karşılık SGK Pardon diyerek SEHVEN ret etmişiz diyerek dosyayı yeniden incelemeye aldı MUHTEMELEN EMEKLİLİĞİ KABUL EDECEK Şuan ki durum şu şekilde ilerliyor (
Varide No Varide Tarihi Konusu İlgili Birim Evrak Tipi İşlem Tarihi İşlemi Yapan Açıklama
1841376 04/02/2019 EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelen Evrak Kayıtlı 04/02/2019 9:34 AM ADEM DEMİRCİ
1841376 04/02/2019 EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MALULİYET VE SAĞLIK KURULLARI DAİRE BAŞKANLIĞI Gelen Evrak Kayıtlı 04/02/2019 11:12 AM İHSAN YAMAN
1841376 04/02/2019 EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MEVZUAT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ Gelen Evrak Kayıtlı 04/02/2019 3:53 PM VİLDAN KONBUL
2113869 07/02/2019 ........... EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelen Evrak Kayıtlı 07/02/2019 10:29 AM ADEM DEMİRCİ
1841376 04/02/2019 EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MEVZUAT SERVİSİ Gelen Evrak Dosyasına Kaldırılmış 07/02/2019 3:38 PM MEYREM SARI
2113869 07/02/2019 .............. EMEKLİLİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MALULİYET VE SAĞLIK KURULLARI DAİRE BAŞKANLIĞI Gelen Evrak Beklemede [GEREĞİ] [Varide No: 2113869] BU DURUM KARŞISINDA DÜŞÜNCELERİNİZ NELERDİR ??? Hemde bunlar mağdur olan diğer arkadaşlarımıza emsal olsun
 
Selam Arkadaşlar MALULEN EMEKLİLİĞİM KABUL EDİLDİ ( 05.06.2014 ) ilk Tahsis talep tarihinden bu yana toplam maaş tutarını faizi ile birlikte alacağım SGK YÜKSEK SAĞLIK KURULU verdiği RET kararından geri adım attı. Ret kararlarına dayanak olarak ta ( ÖNCEKİ KURULUN DOSYA MUHTEVİYATINI EKSİK İNCELEDİĞİ BU ÇERÇEVEDE KABUL ETMESİ GEREKİRKEN ( SEHVEN ) RET ETTİĞİNİ DAVA İKAME EDEN AYRICA TARAFIMIZA ALT BELGELERİNİ EKLEMEK SURETİ İLE BİREYSEL TEBLİGAT GÖNDEREN SİGORTALININ HAKLILIĞI HASIL OLMAK İLE İLK TAHSİS TALEP TARİHİ OLAN ( 05.06.2014 ) TARİHİNDEN İTİBAREN MALULEN EMEKLİ SAYILMASINA KURULUMUZ KARAR VERMEKLE AZ AŞAĞIDA Kİ HÜKÜM TESİS EDİLMİŞTİR... Şeklinde cevap verildi ve yıllarca uğraşıdan sonra nihayet sgk boyun eğdi açtığımız dava dosyası da düşecek yaklaşık 5 yıllık maaşımı faizi ile birlikte alacağım emekli maaşı da aylık 1300 - 1350 Tl civarında Maaş bağlandığında ayrıca bilgi vereceğim.Hepinize saygılarım ile
 
Vay be süreç gözümü korkuttu sonu güzel fakat ben bu hasta halimle nasıl uğraşacağım bilemiyorum 😔
 
OturanBoğa şu bilgiyi vermek isterim ben omdusmana muracat ettim bana gelen cevapta iç hukuk yolları tükendikten sonra mahkeme kararıyla kurumumuza baş vuru yapın diyor oysa ombudusman hani vatandaşla devletin arasını bulacaktı mahkemeye gerek kalmadan ,artık ne yapacak larını iyice şaşırdılar
https://www.hizliresim.com/bgfsk8p
Kamu denetci karari.

Acaba benmi yanlış biliyorum kamu denetçisi mahkeme olmadan baş vuru yapamazsın demeye hakkı varmi, ben mahkemeye gitmeden baş vuru yapılır diye biliyordum
 
Iş mahkemesi ile malülen emekli olmak isteyen arkadaşlar bu yazımı iyi okuyun...!!!

Merhaba Yargı iş mahkemesi ile emekli olmak isteyen arkadaşlar
1-) Yakınım 2014 yılında Sgk'ya .... tahsis talep ile malulen emeklilik talebinde bulundu, kurum ..... Üniversitesi hastanesine sevk etti Yapılan muayene sonrası Malul olduğu yönünde rapor bildirdi, kurum dosyayı bölge sağlık kuruluna gönderdi gelen cevapta ' Malul kabul edilmesine karşı iş yerine maluliyetini gerektiren hastalık ve arıza ile işe girdiğinden malulen emeklilik talebinin reddine' YSK'ya yapılan itirazda yine aynı cevap verildi.
Oysa ki maluliyet ilk sigortalı olmazdan önce değil sigortalı olduktan sonra oluşmuştur Sgk bunu görmezlikten gelmiştir.
2-) Kurum işleminin iptali ile Emekli aylıklarının 2014 hak ediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine yargılama giderlerinin kurum üzerine tahmiline dair 2017 yılında Yargı iş mahkemesine dava açtı.
3-) Yerel mahkeme ATK ya şu müzekkereyi yazarak gönderdi '' İSTANBUL ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞINA Davacının maluliyetinin,..... hastalık ve arızaların ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı ...... tarihinde var olup olmadığı ve maluliyetin bu tarih itibari ile bulunup bulunmadığı yönünden rapor alınmasına, ayrıca maluliyetin daha sonra çıktığının belirlenmesi halinde bu hastalık ve arızanın tahsis talep tarihinden ( 05/06/2014 - 31/08/2013 ) tarihine kadar çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti işlemlerinin yönetmeliği çerçevesinde 01/09/2013 tarihi sonrası için maluliyet tespiti işlemleri yönetmeliği çerçevesinde malul sayılmayı gerektirir derecede bulunup bulunmadığı, malul ise malullük halinin hangi tarihte oluştuğuna dair ayrıntılı rapor düzenlenmesi, ayrıca dosyamızın tarafınıza gönderildiği bilgilerinize rica olunur.
4-) ATK dan gelen cevap İlgi yazınız ile talep edilen hususta 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan mütalaası yazımız ekinde sunulmuştur. SONUÇ
Mevcut belgelere göre: .... doğumlu ..... kişinin mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
5-) SGK İle ATK 3.İhtisas mütalaası arasında ki çelişkinin giderilmesi maksadı ile mahkemece Dosyaya konu bilgi ve belgeler yazımız ekinde gönderilmiştir.
Aşağıda bilgileri yazılı bulunan şahsın SGK Yüksek Sağlık kurulunca malul kabul edilmesine karşın 506 sayılı kanun 53. Maddesinin B fıkrası hükmünce ( 5510 sayılı kanun geçici 10. Maddesi gereği ) maluliyet sigortası yardımlarından yararlanamayacağının bildirildiği, Adli Tıp 3. İhtisas kurulunun ise ....'nın malul olmadığına karar verdiği görülmekle YSK ve ATK 3. İhtisas Kurulu kararları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyamız gönderilmiş olup; ATK'ca gerekli görülmesi halinde Mahkememize randevu gününün bildirilmesi halinde ......'nın ATK'da hazır bulundurulacağı hususları bilgilerinize rica olunur.
6-) İlgi yazınız ile talep edilen hususta Adli Tıp İkinci Üst Kurulu tarafından hazırlanan mütalaa yazımız ekinde sunulmuştur. SONUÇ:
...... hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Mevcut belgelere ve Üst kurulumuzda yapılan muayene bulgularına göre: ..... nın mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
7-) Mahkemece tekrar : İSTANBUL ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI'NA

Dosyaya konu bilgi ve belgeler yazımız ekinde gönderilmiştir.
Kurumunuzca mahkememiz ..... esas sayılı dosyasında eksik rapor hazırlandığı anlaşılmakla; söz konusu eksikliğin giderilmesi açısından dosyanın yazımız ekinde kurumunuza tevdi ile, kısıtlı ... 'nın ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte maluliyeti gerektiren arıza ile birlikte işe girişinin olup olmadığı ve derecesini belirtir şekilde rapor hazırlamak ve maluliyet başlangıç ve bitiş tarihinin usulünce belirlenmesi, ayrıca YSK ve ATK 3. İhtisas kurulu raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve dosyamızın ..... tarihinden önce mahkememize gönderilmesi, bilgilerinize rica olunur.
8 -) ATK DAN GELEN CEVAP : İlgi:24/02/2020 tarihli ve 2017/734 sayılı yazınız;
Önceki Genel Kurul yapısı Birinci Adli Tıp Üst Kurulu, İkinci Adli Tıp Üst Kurulu ve Üçüncü Adli Tıp Üst Kurulu olmak üzere 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 03/11/2016- 6754 ve ilgili maddelerinde görevleri tanımlanmış olan üst kurul yapısına dönüşmüştür.
Adli Tıp Üst Kurulları, 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanununun 03/11/2016- 6754 ve ilgili maddelerinde görevleri tanımlanmış olan üst kurul yapısıdır.
Adli Tıp Kurumu Teşkilatı ile ilgili Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı kararnamesinin 16. Maddesi 1 nolu fıkrasında belirtildiği üzere Adli Tıp Üst Kurulları;
Adli tıp ihtisas kurullarınca oybirliğiyle karara bağlanamamış olan işleri,
Adli tıp ihtisas kurullarının verdiği rapor ve görüşler ile Adli tıp ihtisas kurulları ile ihtisas dairelerinin rapor ve görüşleri arasında ortaya çıkan çelişkileri,
Adli tıp ihtisas kurulları ile Adli Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet halinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan çelişkileri ve
Adli tıp ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri tarafından verilip de mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklarca kapsamı itibarıyla yeterince kanaat verici nitelikte bulunmadığı, sebebi de belirtilmek suretiyle bildirilen işleri inceler ve kesin karara bağlar.
Davacı vekilince itirazların Adli Tıp Üst Kurulunun görev tanımlarını yapan Adli Tıp Kurumu Kanununun ilgili maddelerine uyar şekilde Adli Tıp Üst Kurulunca değerlendirmeyi gerektirecek ölçütlerin hiçbirini karşılamadığı
İlgi yazınız ile gönderilmiş olan dosyanın yeniden değerlendirilmesinde; kişi hakkında Adli Tıp İkinci Üst Kurulunca 12.12.2019tarihli oturumda 2243 karar sayılı mütalaa ile sorulan hususlarda görüş bildirildiği, Üst Kurul mütalaasının düzenlenmesinde dosya içerisinde mevcut tüm tıbbi evrak, adli tahkikat evrakı ve bilirkişi raporları ile taraflara ait itiraz dilekçelerindeki hususların değerlendirildiği ve aynı hususlarda yeniden değerlendirme yapılamayacağı, Adli Tıp Üst Kurulunun Adli Tıp Kurumu açısından son karar mercii olduğu, ve fakat Adli Tıp Kurumu'nun tüm birimlerince düzenlenmiş mütalaaların birer kanaat raporu oldukları ve karar verme aşamasında mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olmadıkları,
.../...
-2-
Dosyanın bu haliyle Cumhurbaşkanlığının 4 sayılı kararnamesinin 16. Maddesi 1 nolu fıkrası kapsamında değerlendirilmediğinden İkinci Üst Kurulu Gündemine alınmasını gerektirecek özellikler taşımadığı ve bu nedenlerle tekrar üst Kurul gündemine alınamayacağı anlaşıldığından herhangi bir işleme tabi tutulmaksızın iadesi uygun görülmüştür.
Bilgilerinize arz ederim.
:cool: SGK/YSK KURULU İLE ATK RAPORLARI ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ İÇİN ....... Üniversitesi Hastanesine yazılan yazıda : Yukarıda ilgi sayılı yazınız gereği; mahkememiz işbu dosyası aslının da hastanenize yazımız ekinde gönderilerek, hastaneniz nezdinde belirlenen 3'lü bilirkişi heyetine..... isimli bilirkişilere dosyanın tevdii ile davacı(.....)'nın sigortalılık niteliğini kazanmasından önce kendisinde malul sayılmasını gerektirecek düzeyde rahatsızlığı bulunup bulunmadığı, rahatsızlığı bulunmuyor ise hangi tarihten itibaren rahatsızlığının bulunduğu ve varsa çalışma gücünü ve oranını kaybederek malul sayılıp sayılmayacağı konusunun kişinin muayenesinin yapılarak muayene sonucunda doktor bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan raporun en kısa zamanda mahkememize gönderilmesi rica olunur.
9-) .... Üniversitesinden Gelen cevapta : Özetle ..... Kişinin İlk sigortalı olmazdan önce Malul olmadığı, maluliyetinin tahsis talep tarihi olan ... 2014 olduğu ve yine tahsis talep tarihinde %80 maluliyet oranının bulunduğu mütalaa edildiği ve yine SGK İLE ATK 3 İHTİSAS İLE ATK 2 ÜST KURULU RAPORLARI ARASINDA Kİ AÇIK ÇELİŞKİNİN GİDERİLDİĞİ.
10-) Çelişkiyi gideren hakkaniyete mevzuata uygun rapor düzenleyen ..... Üniversitesi hastanesi raporuna itibar etmeyerek Çelişkili ATK 2 Üst Kurulu raporuna itibar eden yerel mahkeme davanın reddine karar vermiştir.
10-) İstinaf kanun yoluna başvurulan dosyada T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
33. HUKUK DAİRESİ
Özetle : malulen emeklilik talebiyle Kuruma müracaatının işyerine maluliyetini gerektiren hastalık veya arızasıyla girdiği iddiasıyla talebin reddedildiğini, YSK tarafından aynı kararın verildiğini, sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 malul olmadığını, 1800 prim gün ve 10 yıllık sigortalılık şartlarına haiz olduğunu belirterek YSK'nın 2014/11825esas, 80/14373 sayılı 17.10.2017 tarihli kararının iptaline karar verilmesini, sigortalının malulen emekliliğinin tespiti ile tahsis talep tarihi olan 05.06.2014 tarihinden geçerli olmak üzere malulen emekli aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir. DAVALININ CEVABI :
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
HÜKÜM ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili; YSK'nın sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 oranında malul olduğunu belirtmesine rağmen Adli Tıp Kurumunun sigortalının işe girdiği tarihteki maluliyet durumunu değerlendirmesi gerekirken %60 oranında malul olmadığına karar verilmesinin net bir çelişki olduğunu, üniversitelerden seçilecek uzmanlardan oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. UYUŞMAZLIK KONUSU :
Davacıya maluliyet aylığı bağlanıp bağlanmayacağı konusudur.
GEREKÇE :
5510 sayılı Yasa'nın 95.maddesinde, Kurum sağlık tesisleri tarafından düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz haklarının olduğu düzenlenmiş; 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmadığı, diğer ilgililerin Adli Tıp Kurumu Başkanlığından Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri belirtilmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390/449 sayılı kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki olması durumunda, Adli Tıp Yasası'nın 15.maddesi gereği Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor alınması gerektiği belirtilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacının maluliyet aylığı talebinin Kurum tarafından 506 sayılı Yasa'nın 53.maddesinin A fıkrasına göre malul durumda sayılmış ise de; işyerine maluliyeti gerektiren arıza ile girmesi nedeniyle malullük sigortasından yararlamayacağı gerekçesiyle reddedildiği, YSK'nın 17.10.2017 tarihli kararıyla işyerine maluliyeti gerektiren hastalık ve arızası ile girdiğinden malullük sigortasından yararlanamayacağının tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun 19.08.2019 tarihli raporunda davacınınçalışma gücünü %60'ını kaybetmemiş olduğu, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu'nun 12.12.2019 tarihli raporunda çalışma gücünün %60'ını kaybetmemiş olduğunun tespit edildiği, birbirini doğrulayan Adli Tıp Kurumu raporları doğrultusunda davanın reddine karar verilmesinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf isteminin reddine,
2-Davacı tarafından yatırılan harç yeterli olduğundan bu konuda karar verilmesine yer olmadığını,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
İlişkin, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 03.11.2021 tarihinde oy birliği ile tebliğden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu olanaklı olarak karar verildi.
11-) Yargıtay giden dosya verilen Bozma ilamı : T.C.
YARGITAY
10. Hukuk Dairesi
Esas Karar
2021/12858 2022/745
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Bölge Adliye
Mahkemesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
Tarihi : 03/11/2021
No : 2021/2083-2021/1442 Dava, maluliyet aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi Barış Kılıç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. I-İSTEM:
Davacı vekili, Davacının ilk defa 12.04.2005 tarihinde çalışmaya başladığını, malulen emeklilik talebiyle Kuruma müracaatının işyerine maluliyetini gerektiren hastalık veya arızasıyla girdiği iddiasıyla talebin reddedildiğini, YSK tarafından aynı kararın verildiğini, sigortalının ilk işe girdiği tarihte %60 malul olmadığını, 1800 prim gün ve 10 yıllık sigortalılık şartlarına haiz olduğunu belirterek YSK'nın 2014/11825 Esas, 80/14373 sayılı 17.10.2017 tarihli kararının iptaline karar verilmesini, sigortalının malulen emekliliğinin tespiti ile tahsis talep tarihi olan 05.06.2014 tarihinden geçerli olmak üzere malulen emekli aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.II-CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Mahkeme kararında hukuka aykırılık bulunmadığından bahisle, istinaf isteminin reddine karar verilmiştir. IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, Bölge Adliye Mahkemesi kararının çelişkili olduğunu, .....Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı’ndan alınan raporun çelişkiyi giderir olduğunu ve buna göre karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde,05.06.2014 tarihinde tahsis talebinde bulunan davacıya, maluliyetinin bulunmadığının belirtilmesi sonrası Yüksek Sağlık Kurulunun 14.01.2015 tarihli raporunda, maluliyeti gerektirecek hastalık ve arıza ile işe girdiğinin belirtildiği, 09.06.2017 tarihli tahsis talep üzerine, Yüksek Sağlık Kurulu’nun aynı hususu tekrar belirttiği, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu ileson olarak Adli Tıp 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporlarda ise davacınınçalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağının belirtildiği,.....Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalı’ndan alınan 09.04.20221 tarihli raporda ise şahsın işe giriş sırasında malul olmadığı, sonrasında hastalığının ilerlemesi ve tedaviye yanıt vermemesi nedeniyle malul hale geldiği, maluliyet oranın da zaman geçtikçe artarak, son durumda %80’e ulaştığı, halihazırda şahsının durumunun “tedaviyle çalışma olanağı vermeyen” şeklinde nitelendirildiği” şeklinde kanaat belirtildiği, davacının ilk sigortalılık tarihinin 12.04.2005 olduğu anlaşılmıştır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, en son Adli Tıp 2. Üst Kurulu’ndan alınan raporda çalışma gücünün en az %60 ını kaybetmediğinin bildirildiği, davalı Kurum nezdindeki Yüksek Sağlık Kurulu tarafından ise davacının çalışma gücünün en az %60 ını kaybettiği ne var ki, bu durumun ilk işe giriş tarihinden önce olduğunun belirtildiği ve bu durumun davalı Kurumu bağladığı belirgin olmakla, dosyadaki tüm raporlar nazarında, davacının ilk işe giriş tarihi olan 12.04.2005 tarihinde maluliyetin bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp 2. Üst Kurulu’ndan rapor alınıp sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 19.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12-) 2014 Tahsis talep tarihinden yani tam 9 yıldır malulen emekli olması için uğraşıyor ATK Ve Mahkemeler ne yazık ki SGK KURUMUNU KORUYOR DAVA, Bu zamana kadar dava harcı, avukatlık ücreti, ATK harçları, üniversite hastanesi harçları ve diğer giderler ile 30 Bin TL'yi geçti masraf olarak, Yargı yolu ile emekli olmayı Sgk'ya dava açacak arkadaşlara şunu söylemek istiyorum Adli Tıp Kurumu bilinçli olarak hem eksik rapor düzenliyor hem de Sgk'yı koruyor yani Adli tıp kurumu bitmiş durumda, ve Adalet Bakanlığına Adli Tıp Kurumu hakkında ve Hekimlerin yanlı tutumları ile diğer sebeplerden suç duyurusunda bulunacağız ama sonuç ne çıkar ? Türkiye de bence hüsran peki ya sizce Adalet Bakanlığı soruşturma açar mı ki Adli Tıp Kurumu'na.
13- ) Evet Biliyorum yazım çok uzun ama bunlar gerçekler okuyun ve ibret alın, buna göre Sgk'ya karşı Malulen emeklilik davası açın, Asla dava açmayın demiyorum Hakkınızı sonuna kadar arayın, Böyle bir mücadele ile karşılaşacağınızı asla unutmayın ve yılmayın asla üzülmeyin, sonunda gülen siz olacaksınız yıprananda siz.
Yazımı okuyan arkadaşlara hitaben : Bu dava daha ne kadar sürer bilmiyorum ama özetle bir ömür diye bilirim.
 
ADALETE SİTEM

Ben bir şeyi merak ettim cevap verirsen sevinirim kaç defa malulen emeklilige başvurdunuz ret cevaplari hep aynimiydi sigorta girişinden önce malulmü dediler her defasinda sirasiyla ret cevaplarini yazarsaniz sevinirim kaç defa başvuru yaptiginizida yazarsaniz bilgim olsun diye soruyorum yazarsaniz sevinirim bu arada hayirli olsun emekliliginiz
 
Merhaba.
1- ) Henüz emekli olmadı daha, 9 yıldır yani 2014 yılından bu yana uğraşıyor.
Tahsis talep 2014 BSK Kararı ( Adı geçenin 506 sayılı kanunun 53. maddesinin A fıkrasına göre malul durumda sayılmış ise de, aynı kanuna tabi iş yerine, maluliyetini gerektiren hastalık ve arızası ile girmesi nedeniyle aynı maddenin B fıkrası gereğince malullük sigortası yardımlarından yararlanamayacağına 5510 sayılı kanunun geçici 10.maddesi gereğince karar verilmiştir.
2- ) 2014 YSK Kararı yine Aynı mahiyette.
3- ) 2017 Tarihinde yeniden Maluliyet talebine binaen, 2014 tarihli tahsis talep ile dosyası incelenen adını geçenin, ..... numarası ile cevap verilmiş olmak ile önceki kararını tekrar ettiğini belirtmiştir.
4- ) BSK / YSK 2014 ile 2017 Tahsis tarihli kararlarının iptali ile emekli aylıklarının hak ediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine dair iş mahkemesinde 2017 de açılan davada ise süreç az yukarıda yazdığım gibi süre gelmiştir, Yargıtay bozma ilamı sonrası 30.06.2022 ye yerel mahkemesince duruşma günü verilmiştir
5- ) Yerel mahkeme, İstinaf, Yada Yargıtay, ...... Üniversitesi Hastanesinin BSK/YSK/ATK/ATK2 ÜST KURULU Kararları arasında ki çelişkiyi gidermiş ve hakkaniyete uygun mevzuatta aranan şartlar muvacehesinde mütalaa düzenlemiş olduğu ve buna göre karar verilmesi gerekir iken yani Davanın Kabulüne karar vermesi gerekir iken, yukarıda yazdığım süreç oluşmuştur,
6- ) Burada ki amaç SGK Kurumunu korumak ATK tamamen SGK Lehine mütalaa hazırlamaktadır hem de mahkemenin sorduğu hususlarda mütalaa hazırlamıyor tam tersine kendi kafalarına göre kendilerini yargıç yerine koymak sureti ile bilinçli olarak dosyaların sürüncemede kalmasına yönelik eksik yanlış hatalı ve mevzuat dışı mütalaa hazırlamaktadır.
7- ) ATK' yani ADLİ TIP YALAN KURULUNUN AMACI SADECE SÜREYİ UZATMAK, Zaman ne kadar mı uzun olur 15 ila 20 yıl gibi bir süre.
8- ) ADLİ TIP KURUMU İHTİSAS DAİRELERİ İLE İHTİSAS KURULLARI VE ÜST KURULLARI KAPATILMALIDIR Çünkü Taraf tutmaktadır.

Değerli üyeler durum bundan ibarettir sorusu olan arkadaşlara yardımcı olmak kaydı ile örnek ve emsal bir Yargı, ATK Adaletsizliği örneğidir.
Adli Tıp Yalan Kurulunun tarafsız ve yansız olması gerekir iken, yanlı ve taraflı olması HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRIDIR.
Çelik Ahmet Çelik Makalesinde açıkça bu durumu ifade etmiştir.
Makaleden alıntı : ADLİ TIP KURUMU'NA BAŞVURMAK ZORUNLU DEĞİLDİR


ÇELİK AHMET ÇELİK

1- Anayasa hükmü
a) Anayasa'nın 138.maddesi 1.fıkrasına göre :"Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler."

Maddenin 2.fıkrasına göre de: "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz."

Anayasa'nın bu hükmüne göre, Adalet Bakanlığı'nca hazırlanacak yönetmelik uyarınca her yıl Adalet Komisyonları tarafından düzenlenecek listelerden bilirkişi seçilmesine ilişkin 268.madde hükmü, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve yargıçlara emir ve talimat verme, tavsiye ve telkinde bulunma niteliğinde değil midir?

b) Anayasa Mahkemesi, mahkemelerin Yüksek Sağlık Şurasına başvurmalarını zorunlu tutan yasa hükmünü Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmiş; böylece "resmi bilirkişilik" kurumuna son vermiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin bu kararıyla, yargıcın resmi bilirkişilere başvurmaya zorlanmasının Anayasaya aykırı olduğu saptanmıştır.

2- Adli Tıp Kurumu'na başvurulması zorunlu değildir.
a) 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası'nda Kuruma başvurma zorunluluğu bulunduğu ileri sürülmekte ise de, Yasa'nın 16. maddesinde böyle bir şart, bir zorunluluk yoktur. Hem olsaydı, o da Anayasaya aykırılık nedeniyle şimdiye kadar çoktan iptal edilmiş olurdu.

b) Yargıtay da Adli Tıp Kurumu'na başvurmanın zorunlu olmadığına ilişkin kararlar vermiştir. Bu kararlarda, Adli Tıp Kurumu raporlarının yetersiz bulunması durumunda, başka bilirkişi kurullarından rapor alınması öngörülmüştür. Örneğin, bedensel zararlar ile hekim ve hastane hatalarından kaynaklanan olaylarda, Adli Tıp Kurumu dışında bilirkişi kurulları oluşturulması ya da Tıp Fakülteleri Kürsü Konseyinden görüş alınması yönünde kararlar bulunmaktadır. Örneğin,Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 16.03.2006 gün ve 6060-10174 sayılı kararında:
"Adli Tıp İhtisas Dairelerince verilen raporlar mahkemece bağlayıcı değildir. Doktorun özen borcunu gerektiği gibi yerine getirip getirmediği konusunda Adli Tıp raporunda gerekçeli ve aydınlatıcı bir açıklama olmaması karşısında, mahkemece, konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığı ile davacıya ait tüm raporlar incelenerek, davalının özen borcunu yerine getirip getirmediğinin, bir kusur olup olmadığının tespiti istenmeli ve sonucuna göre bir karar verilmelidir" denilmiştir.

13.HD.06.03.2003 gün E.2002/13959 K.2003/2380 sayılı kararına göre de:
"İçeriği yönünden inandırıcı ve tatminkâr olmayan Adli Tıp Kurumu raporuna dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu nedenle, üniversiteden seçilecek uzmanların oluşturduğu bilirkişi kurulundan rapor alınmalıdır."

(Başka karar örnekleri :21.Hukuk Dairesi'in 17.06.2004 gün 5338-5964 sayılı, 09.11.1998 gün 7558-7493 sayılı, 10.Hukuk Dairesi'nin 05.10.2006 gün 754-11240 sayılı, 26.03.2002 gün 1864-2732 sayılı, 02.06.2003 gün 3938-4611 sayılı ve Hukuk Genel Kurulu'nun 18.02.1998 gün E.1997/10-881 K.1998/113 sayılı kararları; bu kararlara Kazancı Yazılım'dan ulaşabilirsiniz.)

c) Değerli bir hukukçumuza göre de, Adli Tıp Kurumu zorunlu bilirkişi kurumu değildir. Önceliği olan bir resmi kurumdur. Üniversitelerimizdeki anabilim dalları da resmi kurum olarak aynı görevi "öncelikle" yapmakla yetkili ve yükümlüdürler. Mahkemeler, çoğunlukla ilke ve yöntemleri gözardı ederek, hemen her konuda Adli Tıp Kurumu'nun görüşünü almayı gelenek haline getirmişlerdir. Daha önemlisi "olgu sorunuyla ilgili sorular sorulmadan genel görevlendirmeyle" dosyalar Kuruma gönderilmektedir. Bu durum, Kurumu yargıçlaştırmakta ve çalışmalarını olumsuz etkilemektedir. Adli Tıp Kurumu'nun bilirkişi olarak işlevi, sadece olgu sorunlarıyla sınırlı teknik ve bilimsel görüş bildirmektir. Ancak uygulamada, yargıç gibi kanıtları değerlendirerek ve yorumlar yaparak hukuki konularda görüş bildirmektedir. Oysa yasa, hukuki konularda Kurum'un görüş bildirmesini yasaklamıştır." (Çetin Aşçıoğlu (Yargıtay Onursal Üyesi), Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi,02.11.2007, sayı:1076, sf.:15

3- Tıp Fakülteleri Adli Tıp Anabilim Dalları da aynı işlevi görürler.
Adli Tıp Kurumu gibi, Tıp Fakültelerinin Adli Tıp Anabilim Dalları da resmi nitelik taşıyan ve aynı görevi yapacak olan "öncelikli" kurumlardandır. (m.268,f.2, c.1)

Mahkemeler, yargıçlar ve savcılar üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalları'nın resmi bilirkişi olduklarını bilmedikleri ve onlara bu yönde uyarılarda bulunulmadığı için, bütün dosyalar İstanbul'daki Adli Tıp Kurumu'na gönderilmekte; dosya çokluğu ve sık sık kadro değişikliği ve giderek uzman yetersizliği yüzünden raporlar gecikmekte, davalar uzamaktadır. Geçmiş yıllarda altı-sekiz ayda sonuç alınabilmekte iken, son yıllarda raporların verilmesi bir-birbuçuk yılı aşmaktadır.

Adli Tıp Kurumu, merkezi İstanbul'da olan, belirli bölgelerde grup başkanlıkları ve illerde şube müdürlükleri biçiminde örgütlenmiş bulunan Adalet Bakanlığına bağlı bir kurumdur. Uzmanlar, ülkemizdeki bu yapılanmanın, dünyada eşi benzeri bulunmayan bir uygulama olduğunu; Kurum'un her yıl yüzbinlerce dosya üzerinden bilirkişilik ve binlerce otopsi yapılmasının olağan karşılanamayacağını söylemektedirler.

Kurumda çalışan adli tıp uzmanlarının çoğunun, aynı zamanda Tıp Fakültelerinde öğretim görevlisi oldukları gözönüne alındığında, dosyaların yalnızca Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesinin, aynı işi daha iyi ve kısa zamanda yapabilecek yeterlikte olan ve Adli Tıp Kurumu kadar resmi niteliği bulunan Tıp Fakülteleri Adli Tıp Anabilim Dalları'na görev verilmemesinin mantıklı bir açıklaması bulunmamaktadır. (Dr.Ahmet Hilâl(Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrtetim Üyesi, Bilirkişilik Uygulamaları ve Adli Tıp Anabilim Dalları başlıklı yazı. (Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi, 16.03.2007, sayı:1043, sf.:16)

4- Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığı'na bağlıdır. Oysa bilirkişilerin bağımsız ve yansız kişiler olmaları gerekir.
Şunu da belirtelim ki, kişi olsun, kurum olsun, bilirkişilerin bağımsız ve yansız kişiler olmaları gerekir. Oysa Adli Tıp Kurumu bağımsız bir kurum değildir; Adalet Bakanlığı'na bağlıdır ve orada çalışanların ataması Bakanlık tarafından yapılmaktadır. Bu atamalar konusunda öteden beri siyasal etkilerin bulunduğu söylenir. Son yıllarda Kurum'un verdiği raporlar tartışılır hale gelmiş; yoğun tepkilere neden olunmuştur. Bu sakıncalar da gözönüne alınırsa, üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalları'nın daha bağımsız ve güvenilir hizmet verebilecek kurumlar oldukları söylenebilir. Hem bu kurumlara sıkça başvurulursa ve pek çok dosya gönderilirse, buralarda çalışan ve öğrenim gören araştırmacı ve öğrencilere daha fazla uygulama yapma, olguları inceleme ve deneyim edinme olanağı sağlanmış olacak; bilimin gelişmesine katkıda bulunulacaktır.

5- Mahkemeler, Tıp Fakülteleri Adli Tıp ABD'na başvurmaya yönelmelidirler.
Tıp Fakülteleri öğretim üyeleri, Yargıtay'ın, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmasını zorunlu tutan kararlarından yakınmaktadırlar. Gerçekten, Yargıtay'ın bir çok bozma kararları Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınmamış olması gerekçesine dayanmaktadır. Yüksek mahkeme, bu tür kararlarından vazgeçmeli, hatta yerel mahkemeleri üniversitelerin Adli Tıp Anabilim Dalları'na başvurmaya yönlendirmelidirler.

6- Resmi bilirkişilik Anayasa'ya aykırı bulunmuştur.
Ceza mahkemelerinde, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 75.maddesi ile CMUK. 66/3. maddesi gereği, öncelikle Yüksek Sağlık Şurası'ndan rapor alınması zorunlu tutulmakta iken, 22.10.2010 gün 27737 sayılı RG'de yayınlanan Anayasa Mahkemesi'nin 03.06.2010 gün E.2009/69 K.2010/79 sayılı kararıyla 1219 sayılı Yasa'nın 75.maddesi Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir

Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararında şu görüşlere yer verilmiştir:

a) Anayasa'nın 138.maddesine göre Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.

b) Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 63.maddesinin (1) numaralı fıkrasında, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına re'sen veya talep üzerine karar verilebileceği, ancak hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözülmesi olanaklı konularda bilirkişi dinlenemeyeceği belirtilmiştir. Bununla birlikte Kanun, hangi hallerde bilirkişiye başvurulacağını bazen çok genel ifadelerle belirtirken, sanığın şuurunun tetkiki, ölünün adli muayenesi, otopsi, zehirlenme gibi vakıalar bakımından açıkça öngörmüş; bazı özel kanunlarda da bilirkişiye başvurma mecburiyeti ile bilirkişinin kimliği veya hangi kurum olduğu açıkça vurgulanmıştır. Bu tür durumlarda mahkemece ancak belirtilen resmi bilirkişilerin teknik yardımına başvurulabilir. İtiraz konusu kuralla Şura'ya verilen bu görev de resmî bilirkişilik görevidir.
Ancak, hâkimin yasayla belirlenmiş bilirkişiye başvurma zorunluluğu onun deliller ve bilirkişi raporu üzerindeki takdir yetkisini ortadan kaldırmaz.

c) Anayasa'nın 36.maddesinde herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu; hiçbir mahkemenin, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı belirtilmiştir. 1219 sayılı Tababet Ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'un 75. maddesi gereğince Yüksek Sağlık Şurası'ndan rapor alınmasının zorunlu olması Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına aykırı olduğu görüşü ile iptali gerekmektedir.

d) Ceza davasında amaç maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. İtiraz konusu kuralla, bu amaca hizmet edecek şekilde 1930'lu yıllarda Yüksek Sağlık Şurası'na resmi bilirkişilik görevi verilmiştir. Söz konusu kuralda, mahkemelerin görüşünü alabileceği üniversitelerin tıp fakülteleri, eğitim veren devlet hastaneleri veya Adli Tıp Kurumu gibi donanımlı tıbbi kurumlara başvuru olanağının bulunmasına karşın, belirtilen yapısıyla faaliyet gösteren Yüksek Sağlık Şurası'nın görüşünü almaya mahkemelerin zorlanması ve söz konusu Kurul'un görüşünün alınması için belli bir süre de öngörülmemesi davaların gereksiz yere uzamasına neden olabilecektir. Bu durumun Anayasadaki mahkemelerin bağımsızlığı ve adil yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı açıktır, kuralın iptali gerekir.

--------------------

Son olarak yazımı şu şekilde kök sonuç ile sonlandırmak istiyorum.
Malulen Emeklilik için SGK Kurum işleminin iptali ile emekli aylıklarının hakediş tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesine yargılama harç ve giderlerin davalı kurum üzerine tahmiline karar verilmesi talepli davanızda.
1- ) Mahkeme sizi 5510 sayılı kanunun 95'inci maddesine dayanarak Adli Tıp Yalan Kuruluna tevdii edecek ( Oysaki bu durum Anayasaya aykırıdır )
2- ) Adli Tıp 3.cü İhtisas sözde kurulu '' Sgk Kurumunu korumaya matuf oluşturulduğu için '' Mahkemenin sorduğu hususları görmezden gelerek Simülatif çaba ile Malul değildir diye Oy birliği ile mütalaa göderecek. ( Mütalaa örneği ) 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan mütalaası yazımız ekinde sunulmuştur. SONUÇ
Mevcut belgelere göre: .... doğumlu ..... kişinin mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
3- ) İtirazınız üzerine dosyanız Adli Tıp 2.ci Üst Yalan Kuruluna gönderilecek ve çıkacak sonuç : Mevcut belgelere göre 3.Adli Tıp Yalan Kurulu mütalasında eksiklik olmadığı ve yeniden 2.Üst Yalan Kurulu tarafından değerlendirildiği : Sonuç : ( Mütalaa örneği ) İlgi yazınız ile talep edilen hususta Adli Tıp İkinci Üst Kurulu tarafından hazırlanan mütalaa yazımız ekinde sunulmuştur. SONUÇ:
...... hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerde bildirilen veriler İkinci Üst Kurulca tekrar değerlendirildiğinde;
Mevcut belgelere ve Üst kurulumuzda yapılan muayene bulgularına göre: ..... nın mevcut hastalık ve arızaları nedeniyle 03.08.2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında çalışma gücünün en az %60 (yüzdealtmış)'ını kaybetmemiş olduğu, malul sayılamayacağı oy birliği ile mütalaa olunur.
Yerel Mahkeme Davanın reddine karar verecek İstinafta incelendiğinde davanız usulden ret edilecek sebep GEREKÇE :
5510 sayılı Yasa'nın 95.maddesinde, Kurum sağlık tesisleri tarafından düzenlenen raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz haklarının olduğu düzenlenmiş; 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kararının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmadığı, diğer ilgililerin Adli Tıp Kurumu Başkanlığından Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri belirtilmiş; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390/449 sayılı kararında, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki olması durumunda, Adli Tıp Yasası'nın 15.maddesi gereği Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan çelişkiyi giderici rapor alınması gerektiği belirtilmiştir.
4-) Yargıtay ise ONAMA Yada BOZMA Kararı verecek Bozulur ise Yine Adli Tıp 2.ci Üst Yalan Kurulundan Mütalaa İstenecek gelen sonuca göre Davanın reddine Yada Kabulüne Karar verilecek.
Bu süreç 15 ila 20 Yıl sürecek bir zaman MASRAF HARÇ VE GİDERLER AYRI, KAYBEDERSENİZ TÜM MASRAF ÜZERİNİZE KALACAK AYRICA KURUM VEKİLİN VEKALET ÜCRETİNİ DE SİZ ÖDEYECEKSİNİZ, KAZANIRSANIZ NE ALAA
Yargıtay Bozma kararı sonrası '' SGK'yı korumak üzere oluşturulmuş Adli Tıp Yalan Kurulundan lehinize mütalaa lehinize çıkar mı hiç. ?
5 -) SGK'ya karşı dava açarken tüm bunları göz önüne alın, sorularınız varsa cevaplaya bilirim canlar.
 
Merhabalar, sevgili üyeler yukarıda özetini sıraladığım Malulen Emeklilik Davası Halen derdest durumda sürüyor.
10.cu yılına girmek üzere.

Ve aynı dava dosyası üzerinden 7ci defa Adli Tıp Kurumundan Rapor alınacak ve Yaklaşık olarak 1 yıl dolmak üzere ve 7ci rapor halen bekleniyor.

Adli Tıp Kurumunun Sahte Rapor hazırladığı öteden beri bilinen bir gerçek iken, Halihazırda ayyuka çıkmış durumdadır.

Adli Tıp Kurumu gerçeğe aykırı ve mahkemelerin sorduğu hususlar dışında rapor hazırladığı gibi '' hazırladığı raporları dosyada ki belgeler ışında değil '' Sahte olarak hazırlıyor.

Böylelikle ya davalar çok uzuyor yada ret ediliyor veya zaman aşımından dosyaların düşürülmesine sebep oluyor.

Halihazırda dava dosyası nedeni de Adli Tıp Kurumu Çalışanı 3 sözde Bilirkişi görevden alındı, sebep sahte rapor hazırlamak.

Ancak Görevden alınana değin kaç bin dosyada sahte rapor hazırlayarak davaların reddine sebebiyet vermiştir bu bilinmemektedir.

Özetle : 1- Ceza evlerinde kalamayacak Ağır kanser hastası, ağır demans, ağır durumda ki felçli hastalara, ve bir başkasının yardımı olmaksızın hayatını idame ettiremeyecek durumda ki mahpus hastalara da yine bu isimler ceza evinde kalabilir raporu veren isimler.

2- ) İş kazası geçiren sigortalıya iş kazası değildir veya iş kazası dedi ise bu kere oranı 0'dır ( sıfır ) şeklinde rapor hazırlayan.

3-) Maluliyeti gereken hastalara ise mahkemenin sorduğu hususlar dışına çıkarak malul değildir, hiç malul değildir şeklinde veya mahkemelerin sorduğu hususta yeniden görüş istenmesi halinde ise sıkışmaları durumunda bu kere dosyanın daha önce incelendiği ve aynı hususta yeniden değerlendirme yapılamayacağı ve hazırlanan raporların birer kanaat raporu olduğu karar verme aşamasında mahkemeleri bağlayıcı nitelikte olmadıkları şeklinde cevabi yazı gönderilmiş.

2015-2016 Tarihi ile 2022 Tarihi arasında 7 yıl boyunca acaba kaç mahkum ceza evinde vefat etmiştir, bu doğrultuda kaç iş kazası dosyası ret edilmiştir oran 0'dır denilerek yada iş kazası değildir denilerek, acaba kaç maluliyet dosyası malul değildir denilerek dava dosyası ret edilmiştir yani kaç sigortalı malul olduğu halde ATK'nın Sahte olarak hazırladığı raporlar neticesi maluliyet aylığına kavuşamamıştır, yani malulen emekli olamamıştır.
Ve Malulen emekli olmadan kaç vatandaş vefat etmiştir.
Bu durum bilinmemektedir.
Vicdanı rahatsız eden konu ise şudur Görevden alındığı halde '' Sözde hekim olan bu isimler '' Türkiye'de elini kolunu sallayarak nasıl rahat dolaşa bilmektedir.
Davacılar ve hak sahipleri bunlardan nasıl hesap sormamaktadır.
Bu durum ilginç değil midir. ?
 
Üst Alt