Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Sosyal Hizmetler ve Sakatlık: Dışı seni içi beni yakar! | Burcu Yakut-Çakar

Burcu Yakut-Cakar

Yeni Üye
Üyelik
12 Ara 2013
Konular
1
Mesajlar
2
Reaksiyonlar
0
Kendim Sosyal Hizmet kökenli değilim ancak bir süredir Sosyal Hizmet Bölümü’nde öğretim üyesi olarak görev yapıyorum. Türkiye’deki sosyal politika alanına dair son 10 yıl içinde yazıp çizegeldiğim pekçok metinde özellikle nitelikli bir sosyal hizmet ihtiyacını dile getirmekte olan biri olarak doğrudan alana uzman yetiştirme amacı olan bir bölümde bulunmanın başta epeyce heyecan verici olduğunu söylemeliyim. Hala heyecanımın bir kısmı baki ancak teorik arka plan, bakış açısı ve mesleki uygulama düzlemlerine dair hayal kırıklıklarım var.

Sosyal hizmet Türkiye’de aslında uzun dönemli bir geçmişi ve geleneği olan bir mesleki alan değil ne yazık ki. Meslek elemanı olarak sosyal hizmet uzmanlarının yetişmesi 1960ların başında kurulan Akademi’nin (Sosyal Hizmetler Akademisi) 12 Eylül darbesi sonrasında Hacettepe Üniversitesi bünyesinde Sosyal Hizmetler Yüksekokulu altında sosyal hizmet eğitimine devam etmesiyle mümkün olabilmiş, dolayısıyla nereden baksanız 50 yıllık bir geçmişten söz ediyoruz. Burada daha fazla bu mesleki alanın tarihsel gelişimine değinmeyeceğim ancak meslek elemanı yetiştirmeye yönelik olan bu eğitimin 2000li yılların başlarına değin sadece tek eğitim kurumu tarafından sunuluyor olmasına, ve dolayısıyla tek elden yürütülmesi neticesinde yaygınlaşmamasına da vurgu yapmak isterim.

Bu kadar uzun ve (görece) kopuk bir girizgahı aslında hem sosyal hizmet eğitimi içinde sakatlık alanına ilişkin gözlemlerimi aktarmak ve yaklaşımları tartışmaya açmak hem de sizlerin çeşitli süreçlerde karşılaştığınız meslek elemanları arasında sosyal hizmet uzmanlarına ilişkin değerlendirmelerinizi almak üzere yapmış bulunuyorum. 2005 sonrasında sosyal hizmet bölümlerinin kontrolsüz ve belirli ölçüde plansız biçimde pekçok üniversitede açılması neticesinde biri açıköğretim programı olmak üzere 50 civarında bölüm mevcut ve bunların yarısına yakınında lisans eğitimi verilmekte. Bu genişleme ile aslında alanda ihtiyaç duyulan meslek eleman ihtiyacının giderilmesine dönük bir sonuç yaratabileceğini söylemek tabii ki mümkün ancak lisans eğitiminin hem içerik hem uygulama konusundaki niteliği bu konuda belirleyici olacak gibi görünüyor. Zira sosyal hizmet akademisyenlerinin sıklıkla dile getirdikleri üzere “sosyal hizmet alanındaki akademik kadro eksikliği neticesinde yeni açılan bölümlerde sosyal hizmet kökenli olmayan birçok akademisyen” bulunuyor – ben de bunlardan biri olarak içerideki “öteki” olarak biriktirmeye başladığım izlenimlerimi tartışmaya açmak arzusundayım. Bu yazı da buna ilişkin bir giriş niteliğinde.

Müfredata baktığınızda 4 yıllık eğitim sürecinde sakatlık ve sosyal hizmeti konu edinmiş bir tek ders bulunduğunu, bunun da genellikle bölüm seçmeli dersi olarak sunulduğunu görüyorsunuz. Tabii ki sakatlık zorunlu dersler arasında sosyal hizmet alanının genel olarak tanıtıldığı giriş derslerinde ve mevzuata yönelik derslerde mutlaka irdeleniyor ancak bu kapsamın kendisinin de fazla genel ve yüzeysel bir yaklaşım getirmekte olduğunu belirtmeliyim. Burada hem ders isimleri hem de kullanılan ders malzemesinde kavramlardaki karmaşadan dem vurmayacağım. Asıl derdim, içeriğin kurgusunun meslek elemanlarını alanı tüm öznellikleri ile anlamalarına olanak verebilecek düzeyde bir teorik altyapı ile donatmayacak düzeyde bir akademik bilgi ve tartışma düzeyi üzerinden yapılmış olması. Bu sorun aynı zamanda sosyal hizmet uzmanının toplumun farklı kesimleri ile çalışma yürütürken uygulaması beklenen mesleki müdahale dışında diğer meslek elemanlarından farklı olarak üstlendiği savunuculuk rolüne ilişkin donanımını da sorgulamaya açık hale getiriyor.

Sakatlik alanina sosyal hizmet “bakış açısı”nın sosyal model çerçevesinde şekillendiğini gözlemlemekle birlikte genel olarak özellikle lisans eğitimi kapsamında bu alanda sunulan hizmet modellerine ve müdahale alanlarına ilişkin olarak bu perspektiften meslek elemanına atfedilen bütünleştirici, savunuculuğa yatkın ve gereksinim odaklı rolün altının yeterince doldurulmadığı kanaatindeyim. Şunu da belirtmeden geçmeyeyim, yakın zamanda yayınlanmış bir çalışmada (Erbay ve Sevin, 2013)[1], sosyal hizmet bölümü 4. Sınıf öğrencilerinin aldıkları lisans eğitimine ilişkin değerlendirmelerinde önemli bir kısmının teorik eğitimi özellikle son sınıftaki uygulama/staj deneyimi de dikkate alındığında yetersiz ve uygulamayı desteklemez nitelikte gördükleri ifade ediliyor. Bu genelleme sakatlık alanı için de rahatlıkla yapılabilir, nitekim sahada yaptığım gözlem ve görüşmeler ışığında gerek mikro düzeyde bireyle yürütülecek gerek daha makro düzeyde diğer kurumlar ve meslek elemanları ile işbirliği içinde gerçekleştirilecek (savunuculuğu da kapsayan) çalışmalar için gerekli bilgi ve beceri altyapısını tesis etmekte yetersiz kalabildiklerini gözlüyorum.

Acaba sosyal hizmet uzmanlarıyla karşılaşanlar deneyimleri üzerinden buna ne der?


[1] Erbay, E. ve Ç. Sevin (2013) “Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmet 4. Sınıf Öğrencilerinin Eğitim Süreçlerine ve Gelecekteki Meslek Yaşamlarına İlişkin Görüşleri”, Toplum ve Sosyal Hizmet, 24(1): 25-39.
 
Hizmet sunumu açısından kurumları ve oradaki profesyonelleri bol bol eleştiren biriyim. Bence varolan hava öyle ki, hizmeti alan değil veren önemli hale gelmiş. Karşılıklı bir saygıdan ziyade profesyonellerin üstten bakan, kamu hizmetlisi değil de devlet görevlisi olarak konumlanışı söz konusu. Düzeltilmesi gereken ilk şey bu diye düşünüyorum.

Burcu'nun dediği gibi, sosyal hizmet uzmanlarıyla karşılaşan arkadaşlarımız deneyimlerini yazarsa çok iyi olur. Ayrıca, ben şunu da merak ediyorum: Bu tür karşılaşmalarda sosyal hizmet uzmanı olan kişi kendisini bu şekilde tanıtıyor mu? Yani, ilk diyalog nasıl gerçekleşiyor? Bu başlangıcın ileriki muhabbetler için de belirleyici olduğunu sanıyorum
 
Bulent, cok dogru sormussun, uzmanla ilk karsilasmanin nasil oldugu ve uzmanin ilk diyalogu nasil olusturdugunun cok onemli oldugunu dusunuyorum ben de.
 
Konumum gereği(ENGELLİ DERNEK BAŞKANI) sosyal hizmetler uzmanlarıyla sık sık diyaLog kuruyorum engellilere bakış açıları yaklaşımlarının son yıllarda samimi ve içten görüyorum.
 
Sosyal hizmet alanı görece geniş kapsamlı bir konu çünkü sosyalliği içine alır yani insanların ilişkilerini statülerini eknomik durumunu sakatlık durumunu ama bu kadar geniş olan konuda verilen eğitim yetersiz bunu gittiğim yerlerde sosyal hzmet uzmanlarının yaklaşımlarından anlamak hiç zor değil daha sakatlık türlerinden bile bi haberler norölojik rahatsızlığı olan insanlara hemen bi gerizekalı muamelesi yapılıyor daha neyin ne olduğundan bile haberleri yok sonuç yanlış değerlendirmr ve hatalı sonuçlar
 
Sahiden, sosyal hizmet uzmanı kişilerle hizmet sunumu aşamasında karşılaşan arkadaşlarımız deneyimlerini paylaşırsa çok yararlı olur... Sosyal hizmet uzamnı ile sıradan memur arasında nasıl bir fark görüyorsunuz hizmet alırken?
 
Merhaba Burcu Hocam. Sitede sakatlığa yaklaşım hakkında genel bilgi ihtiyacımı karşılamak için araştırma yaparken yazınıza rastladım. Aradan 4 yıl geçmiş. Bununla birlikte halen geçerliliği olan bir yazı olduğu için bir şeyler yazmak istedim.

16 yıldır engellilik alanında hak temelli çalışma yapıyorum. İnsanları dinliyorum, sorun alanlarını tespit edip çözüm önerileri ile birlikte hazırladığım dosyaları ilgili kişi, kurum ve bakanlıklara veriyorum. TBMM Aileyi Araştırma Komisyonunda engellilere yönelik raporu yazan uzman kişi benim. Hazırladığım 100 sayfaya yakın rapor ne yazık ki birkaç sayfaya indirilerek konunun özünden uzaklaşılmıştır.

Hemşire olmama rağmen 30. yılımda sosyal hizmet mesleğine gönül verdim. Hak temelli çalışma yaparken, bireylere yaklaşımda daha profesyonel olabilmeyi istedim. Bu nedenle yüksek lisansımı bu alanda yaptım (Ankara Üniversitesinde). Yüksek lisansı bitirdikten sonra sosyal hizmet uzmanı ünvanı alabilmek için lisans okuyorum (Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim 5. dönem).

Yüksek lisans bireylere yaklaşım bakımından bana çok şey kattı bana. Ancak lisans programı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Engelli bireylerle sosyal hizmet dersi için çalışırken çıkmış sorulara baktığımda bildiklerimi unutup istenen bilgileri ezberlemek zorunda kaldım. Ders notlarında sorun yok ancak sorularda sorun çok fazla. Bu soruları çözerek mezun olacak sosyal hizmet uzmanları alanda çalışırken sakat bireylere bir sosyal hizmet uzmanı gibi değil de bir memur gibi yaklaşacaklardır korkarım ki.

Sakat bireyleri biyopsikososyal açıdan değerlendirme becerisini edinmek için belki de daha kapsamlı ders içeriklerine ve uygulamaya ihtiyaç var. Bu sorunun açık öğretim sisteminin sorunu olabileceği gerçeğini de göz ardı etmiyorum.

16 yıldır engelli birey ve ailelerine danışmanlık yapıyorum. Telefonla, yüz yüze, mail ile, mesajla ya da sosyal medya ile bu görevi yerine getiriyorum. Çoğu kişi kendisini ve yaşadığı sorunu tam olarak ifade edemese de ben yazılan bir kelimeden ya da telefondaki ses tonundan ya da yüz ifadesinden sorunun boyutunu anlıyor ve buna yönelik görüşme gerçekleştirebiliyorum. Savunuculuk rolüm aslında önde gelen sorumluluğum. Bu alanda mevzuat çalışmaları dahil birçok kazanımım/kazanımımız oldu.

Görüşmeyi yaparken aldığım eğitimin hakkını verdiğime inanıyorum. Bazı sosyal hizmet uzmanı arkadaşların beni parayla-tezsiz yüksek lisans yaptığım konusunda küçümsemesine ya da eleştirmesine aldırmıyorum. Ne yazık ki onların meslek hayatında yaptıkları etik ihlalleri de görüyorum.

Değerli Hocam, alandaki en büyük sorun, kendim de açık öğretim lisans okumama rağmen sosyal hizmet eğitimin açık öğretimle verilmesi olabilir. Elbette örgün eğitimden mezun olanların mesleki birçok beceriye sahip olamadıklarını da görüyoruz. Bireylere yaklaşımı öğrenirken bunu uygulamada görmüyorsak, sakat bir kişiyi sadece yakın çevrede görüp "mesleki müdahale olsa nasıl olur" bilgisini ezberleyip, sınav bittikten sonra unutuyorsak... sorunlar daha da büyüyecektir.

Bana ulaşan birçok kişiden örnek vermek isterim. Bu verdiğim örnekleri genelleştirmeden verdiğimin bilinmesini isterim. Ve her bir cümle farklı illerden gelmiştir.

Evde bakım maaşı için evlere sosyal inceleme için giden sosyal hizmet uzmanları, hane halkının mahremiyetini göz ardı ederek evin yatak odasına kadar gidip, eşyaların niteliğine bakmaları...evde yeni alınmış bir eşyayı gördüklerinde "ne kadara aldınız, faturasını gösterin"demeleri. " Bu evde 3 tane cep telefonu var, nasıl ödeniyor bu faturalar" denmesi...

Elbette hanenin gelir durumu incelenir. Ancak yapılacak sorgulama bireyleri incitici tarzda olmamalı. Burada sosyal hizmet uzmanının asıl bakması gereken engelli bireyin bakım ihtiyacı olup olmadığını anlamaktır oysa.

Aileler bu konudaki şikayetleri dile getirirken "yatak odam dağınıktı, utandım, ezildim, sanki yerin dibine girdim", "sanki maaşı kendi cebinden verecek, azarlıyorlar", "eşyalarım temizdir, yenidir ama onlara göre zenginlik göstergesi oldu" demekteler.

Bazı aileler, sosyal politikalar il müdürlüklerinde çalışan sosyal hizmet uzmanlarının haklar konusundaki sorularına cevap veremediklerini bazen yanlış yönlendirme yaptıklarını ifade ettiler.

Bu örnekler sayıca elbette azdır. İstisnadır. Bununla birlikte mağdur olanların sosyal hizmet uzmanlarına bakışını olumsuz kılmaktadır. Mesleğini en iyi şekilde icra eden uzmanlarımızın sayısı oldukça fazladır elbette.

Bazı kişiler benim hak savunuculuğu yaptığımı gördüklerinde, kendilerinin daha önce başvurdukları sosyal hizmet uzmanının neden sadece sorunu dinlemekle kaldığını, neden çözüme yönelik çalışmadıklarını sorguluyorlar.

Hak savunuculuğunda en çok zorlandığım konu engelli birey ve ailelerini harekete geçirmek. Bilinir ki; engelli bireylerin örgütlenme oranları oldukça düşük. Aynı sorunu yaşayanların bir araya gelerek bir eylem yapmaları, harekete geçmeleri çok güç. Onlar adına onlarla birlikte bir mücadele vermek amacımızdır. Bu nedenle sosyal hizmet mesleği bu noktada önemli hale geliyor.

Değerli Hocam, mesleğimizin göz önünde bir meslek olabilmesi için hizmet verdiğimiz bireylerce biliniyor olması gerektiğine inanıyorum. Bir hastane dediğimizde aklımıza ilk olarak doktor ve hemşireler gelir. Bunun gibi, engellilik alanında da bireylere "kurum ve kuruluşlarda, yerel yönetimlerde sizlerle ilgilenen hangi meslek grubudur" ya da "bir sorunla karşılaştığınızda çözüme yönelik aklınıza ilk gelen meslek hangisidir" diye sorulduğunda "sosyal hizmet uzmanı" cevabını almamız gerekir.

Bir temenni ile bitirmek isterim... her ailenin bir sosyal hizmet uzmanının olması dileğimle...

saygılarımla

Ayşe SARI.
Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Engelli Danışma ve Koordinasyon Birim Sorumlusu
SAHİMSEN Engelliler Komisyon Başkanı
 
Üst Alt