Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Acımanın Zehri

denizwill

Üye
Üyelik
24 Tem 2013
Konular
10
Mesajlar
137
Reaksiyonlar
0
[FONT=Verdana][/FONT]Uzun zamandır benimle aynı kaderi paylaşan yol arkadaşlarımdan sıkça işitiyorum şu cümleyi: "kanser değil en çok insanların acıyan bakışları üzdü beni." Kimi kellikten ve maske takmaktan değil, etrafın meraklı bakışlarından huzursuz olduğunu söylüyor. Kimi çevresi tarafından eksik, hasta, ölümlü olarak algılanmaktan rahatsızlık duyuyor.

Hastalıkları ve fiziksel güçlükleri dile getirmeyen, üstüne örten bir toplum olma yolunda ilerledikçe bu durumlar karşısında ya acıyacağız ya da anlamsızca ah vah edeceğiz.

Sizde bu durumlarla karşılaştınızmı güzel insanlar bilmiyorum ama acımak karşıdakini kendimizden eksik ve az görmekten kaynaklanan bir duygu. Belki yalandan vicdanı rahatlatmaya yarıyor ama içi boş. Oysa kalpten gelen ve doğal olanı şefkat, bir annenin çocuğuna duyduğu gibi. Sevmek koşulsuz şartsız, elden gelenin en iyisini yapmaya çalışmak ama asla acıma değil.

Acımak sevgi değil korku kökenli bir duygu. Hemen karşılastırmalar yapıyor beyin ''ya benim başıma gelirse'' diye. Bir yere takılıp kalıyor ve ne ne yazık ki karşısındakinin özünü güzelliğini görmeyi kaçırıyor. Kimbilir belki fark etmeden defalarca…

Görmüyor ki beyazlanan saçlar bilgeliğin simgesi, eksik bir uzuv gücün göstergesi. Her tedavinin izi denemenin cesaretle yaşamışlığın nişanı.

Kim hangi durumda olursa olsun asla tamire değiştirilmeye ihtiyacı yok. Her farklılık, her iz bir güzellik getiriyor beraberinde görebilen gözler için.

1 yıla yakın terminal hastalara hizmet veren bir bakım merkezinde gönüllü olarak çalışıyorum. Ve bu deneyimden öğrendiğim en önemli şey, fiziksel olarak vücut tükendiğinde fonksiyonlarını yavaş yavaş yitirdiğinde bile ruhun bütünlüğü ve güzelliği her zaman kalıcı. Bunu kabullenen kişiler inanılmaz bir güzellik yakalıyor, yaşıyor ve yayıyor etraflarına. Bunu hayranlıkla izliyor ve tanık oluyorum.

İşin aslı kimseyi değiştirmek mümkün değil o zaman ben önüme ve içime bakarım. O şefkati uyandırabileceğim başka yerler var mı diye. Değişime ancak kendimizle başlayabiliriz öyle değil mi!

Sevgiyle kalın. UMUT hep sizlerle olsun.. Özge Deniz
 
Her ne sebeple olursa olsun birine muhtaç olmak ya da gereksinim duymak; karşıdaki insan bunu iyi niyetli ya da şefkat, merhamet, acıma gibi insani duygularla yapmış olursa olsun bende tiksinti uyandırıyor. Var oluşuma bir hakaret ya da saldırı olarak algılıyorum. Tüm insanlar hastalıktan, sakatlıktan ya da yaşlılıkta bu duyguları tadacaktır. Bizler gibiler ise bunu çok erken öğreniriz ve çok çabuk büyümek zorunda kalırız. Bu yüzden ölüm, tüm bu duyguların sonucunda insanın kendine olan saygısını yitirerek delirmesini önlemek için doğanın vermiş olduğu büyük bir armağandır.

Bu konuda tarihin en büyük şairlerinden Vergilius'un ölümünden önceki 18 saatini anlatan ve insanın tüm bu duygularla hesaplaşmasını olağanüstü bir psikolojik derinlikle anlatan VERGİLİUS'UN ÖLÜMÜ adlı roman mutlaka okunmalıdır.
 
yazınız sanki ok gibi saplandı içime

sevgili Çalık..evet bizler bu duyguları çok erken öğrenmek zorunda kaldık, çok zamansız yaşadık ama olsun anlamlı yaşadık, başımızı öne eğme zamanı değil, kalbimizdeki UMUT yolu daha çok uzun, hayatı yaşamak kadar hayata son vermek de sizin en doğal hakkınız elbette ama ölümü bir armağan olarak görmeyin ne olur
 
yaşam bizler için her ne kadar zorluklarla dolu olsada yinede dünya adındaki bu muhteşem yapının içerisinde yaşadığım için mutluyum...ergenlik yıllarımda bazı akşamlar durumuma üzülerek yatağımda sessiz sessiz ağlardım..Fakat ağlayıp sızlamakla bir şeylerin değişmeyeceğini farkettim ve durumumu kafama takmamam gerektiğini anladım.Bu sayede engelli olduğumu da unuttum gitti..biraz polyannacılık gibi olacak fakat Biliyorumki kötününde kötüsü var bu yüzden halime şükrediyorum... İnsanların bana acıyarak bakmaları yüz ifadeleri veya otobüse bindiğim zaman insanların merhamet gösterip bana yer vermeye çalışmaları evet benimde hoşuma gitmiyor.tam tersi beni rahatsı edebiliyor.Fakat bu duruma tiksindirici gözüyle de bakmıyorum.Çünkü acımak merhamet etmek şefkatli olmak içinde sevgi olan ruhu olan kaliteli insanlara mahsustur.. Acımasız gaddar, beyinsiz ve ukala insanlarla karşılaşmaktansa merhamet dolu iyi niyetli şefkatli insanlarla karşılaşmayı her zaman tercih ederim..
Yaşamak her ne kadar gerekiyorsa ölümde o denli gereklidir.Aksi durumda zaten yaşamda olmazdı...
 
merhaba Uğur bey, bakış açınız çok güzel, o tuhaf bakışlar ve acıma duygusu önüne geçilemez bir durum haline geldi, bizim insanımız bizleri gördüğünde tepkisini ya acıyarak yada tuhaf bakışlarla belli eder oldu, dileğim bu duruma bir son vermeleri ama kimi hangi birini değiştirebiliriz değilmi, değişime kendimizden başlayarak içinde bulunduğumuz bu durumdan iyi bişeyler çıkarmalıyız ve onların bilmedikleri bişey daha varki; bizler gerçekten çok güçlüyüz.. sevgiler
 
Merhaba Özge hanım, çok doğru söylüyorsunuz bizler pek çok zorluğun üstesinden gelebilmek için belki farkında olarak belkide farkında olmadan gücümüz yettiğince yoğun çaba sarfediyoruz.Fakat sadece bizler için değil tüm insanların hayatında zorluklar ve güzel anlar olmaktadır bu yüzden çokta kafaya takıp kendimizi diğer insanlardan soyutlamamamız ve engelli olduğumuz düşüncesine kapılmayıp moralimizi yüksek tutmamız ruhen ve fiziken kendimizi daha güçlü hissetmemizi sağlayacaktır kim? nasıl? hangi? düşünce ile bakarsa baksın bazı şeyleri görmezden gelmemiz gerektiğini unutmamamız gerekir..Hiç birimiz bu dünyada kalıcı değiliz bu yüzden yaşam bizi yönelteceğine biz yaşamımızı olumlu,güzel düşüncelerle yöneltip mutlu,huzurlu ve sağlıklı olma yolunda ilerleyelim..Size ve Kader arkadaşlarınıza acil şifalar dilerim umarım hayat istediğiniz yönde ilerler...Sevgiler saygılar.
 
iyi dileklerinize teşekkür ederim Uğur bey, Rabbim hepimizin yanında olsun

evet ''chatlaq'' gülebilmek her durumda zor ama asla imkansız değil.. sevgiler
 
çünkü böyle durumlar normal bakış açısıyla bakınca başarılı olunmayacağı aşikar gibi gelir ama UMUT girince devreye içindeki o güç çıkınca ortaya imkanlar dahilinde olmaya başlar herşey.. ki UMUT en güzel halidir yaşamanın
 
buna ancak kendi adıma cevap verebilirim ve eminim bu soru başka hayatlara sorulduğunda daha başka cevaplar çıkacaktır ortaya.. UMUTsuzluk ve imkansızlığı bir arada ele alamam imkanımın kısıtlı olduğu çok zaman oldu ama bu umuduma yansımadı hiç
 
Çıkmayan candan umut kesilmezmiş.Acımak insanların fıtratında var. Abartmamak şart ama:)
 
çıkmayan candan umut kesilmezmiş en sevdiğim cümle :)
 
sevgili ''Chatlaq''
bu soruya nasıl başkası adına cevap vermemi beklersiniz bunu yapabilmem için önce onun penceresinden bakmalıyım hayata, başkaları için hayatın umutlu olduğunu düşünmek değil ancak onlar için içlerdeki umudu ortaya çıkarmalarını dileyebilirim, kendim için verdiğim cevap kendimi anlatmak değil yalnızda sorunuza kendi fikrimce verdiğim bir cevaptı, farklı bir yaklaşımınız var, hani zor nedir demiştinizya işte siz ve düşünceleriniz sorsunuz ama imkansız değilsiniz ;) sevgiler

Çıkmayan candan umut kesilmezmiş.Acımak insanların fıtratında var. Abartmamak şart ama:)

umudunuzu hep canlı tutmanız dileğiyle sevgili ''Büyücü'' :eek:
 
yazdıklarınızın konuyla bir ilgisini göremiyorum, sizin zorluğunuz hayatla ilgili olsaydı aşabilirdim evet ama sizin zorluğunuz sadece kendinizle sınırlı, bu konuyu neden buraya taşıdınız bilmiyorum,o konu bencilliyeti ön planda olsun diye yazılmadı, herkes ben ve benim derdim diyerek bu durumla yüzleşip belki onlarda aynısını yapar diye yazıldı, bir kişiye bile ulaşabilirsem en azından umut olabilirsem diye düünürken yazdıklarınız ve yaptığınız uç yorumlar çok üzdü doğrusu
 
''sizin gibi'' birini bilmem ama bu durumda olan bir çok insan var hayatımda hatta çevremi onlarla sıırlı tutuyorum çünkü dilini bildiğin bir yerde ağlamakda gülmek de bir başka güzel.. beni üzen siz değilsiniz düşünceleriniz, lütfen iyi okuyun.. ve lütfen uç yorumlar yapmayı bırakıp zor olmaktan sıyrılıp özünüze dönün, gerçekten yaptığınız sadece üzüntü verici
 
herşeyi çok ciddiye almamak lazım acıyan da merhamet eden de kendine acır kendine merhamet eder.İnsanoğlunun çoğu bencildir o yüzden kendi içindeki ezikliği ve bu duyguyu sana acıyark yada acınacak bir insan olduğunu düşündüğünü göstermek ister bu onların kendi kompleksli ve iğrenç tavırlarıdır kaldı ki insanoğlu her zaman acizdir yaratılış olarak acziyetini bilen insan kendin daha zor bir hayat yaşayan birine acziyetinden dolayı üstünlük kurmaya çalışmaz lakin bir zamanlar kompleks yapmış bu duyguyu başkalarından tatmış ve şuursal olarak çok yeterlilikte olamayan insanlar daha sonra bu hastalıklı tavırları bizden çıkarır bu yüzden bu tarz insanları çok ciddiye almaya gereke olmadığını düşünmüyorum.Zaten iyi düşünebilen bir insan karşısındakinin bu tavırdan rahatsız olduğunu ve onun karşısındakine yaptığı bu tavırdan yanlızca kendini küçük düşürdüğünü farkeder .Ama malesef böyle insanlar engelliler arasında da var yani bu kadar kötülemeden önce kendi tavırlarımızın ne kadar bu tarz çirkin hareket besleyip beslemediğini de farkedmeliyiz çünkü engelliler arasında bile engelli yüzdesine göre kendi ezik ruhaniyetini teskin etme huyu var yani en başta kendimize de bakarak hareket etmeliyiz .Merhamet apayrı bir duygudur karşındakini düşünerek onu hisleri anlaşılarak ve kendi acziyetini bilerek sonuçta bilmeyen bir insan merhamet edemez demiyorum merhamet sadece şefkat de değil aynı zaman da gurur duyma destek olma yeri gelince uyarma gibi hareketleri de getirir çünkü düşünmekle önem vermekle ve sahiplenmekle de alakalıdır.Asıl önemli olan kendimize ailemize sevdiklerimize değil tanımadıklarımıza da merhamet etmekdir sonuçta Hz. Muhammed (s.a.v.) ""Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette bulunmaz."[FONT=Georgia] (Buhâri, Tevhid 2, Edeb 27; Müslim, Fedail 66, Tirmizi, Birr 16) " Buyurmuştur.Merhamet etmek insan olmanın da iyi bir kalbe sahip olmanında gereğidir ama acımak kendi düşkün yaralanmış kibrine kendi küçük zihniyetinde başkalarını da yaralamak pahasına iğrenç bir tedavi arayışır o yüzden çok ciddiye almaya da çok bu duygusunu tatmin etmesine de gerek yoktur gülün geçin böylelikle anlayacaktır acıdığı kişinin değil kendi hayatının değersizliğini ...[/FONT]
 
mami23082;

hem bütünüyle hem de maneviyatıyla çok okunulası olmuş yorumunuz, zorlukları bu düşüncelerle yenebilmeniz dileğiyle, sevgiler
 
ALLAH razı olsun ALLAH cümlemizin yardımcısı olsun ...
 
Hayat,senin hayatın yaşamın tadını çıkartmak gerek gerisinide takmamak gerekir.
 
Ah, çocukluğumun derin yarası.

Diğer çocuklara ( arkadaşlarıma ) sevimli,şeker diye bakarlarken bana üzülerek/acıyarak bakan o komşu kadınlar ! Ah onlar yok mu ah.

Çoğu zaman oyunumun en eğlenceli yerinde yaparlardı bunu. Ne kadar illet eder, bir o kadar da üzülürdüm. Beni sevmesinler de görmezden gelsinler yeterki diye dua ederdim içimden.

Ben acıma duygusundan sırf bu yüzden nefret etmişimdir. Şu ahir zamanda kimsenin kimseye acıma lüksü olmadığına inanırım.

Şefkat ve acıma duyguları birbirine güzel ve çirkin kadar tezattır düşüncemde. Gerçekten bana şefkatle bakan biri ile acıyarak bakan birini çok kolay ayrımsayabilirim.
 
Sevgili ''Dely'' ne güzel ifade etmişsin, Böyle acıyarak bakıp gerçek güzelliği görmeyi gözardı ediyorlar.

Şefkat ile acıma... Ne mutlu bunun ayrımını yapıp bizi kategorilere ayırmadan sevmeyi başarabilenlere.
 
özge hnm. bu ayırımı yapabilen insan sayısı maalesef ülkemizde azınlık gurubuna dahil. çünkü yurdum insanları hem çağdaş sosyo kültürel hemde psiko analitik düşünebilme kabiliyeti açısından zayıflar..Asıl düşündürücü olan ise insanlarımızın pek çoğu kendilerini değiştirmek,geliştirmek ve çağımızın gerekliliğine ayak uydurmak için çaba sarfetmiyorlar. bu yüzden diğer gelişmiş ülkelere nazaran çok yavaş ilerliyor ve geride kalmaya devam ediyoruz...
Tabi bu durumu sadece halkın üstüne atmakta yanlış olur nitekim günümüz ekonomik koşulları moralsiz motivasyonsuz vurdum duymaz ve çıkarcı bir tutuma sürüklüyor insanlarımızı.. malum çalışanlarının %60 ını aşanlarının asgari ücret ile geçinmeye çalıştığı üstelik açlık sınırının dahi asgari ücretin iki misli olduğu bir ülkede yaşayan insanlarımızdan fazlasını beklememek gerekir..

Konuya biraz ters oldu bu konular biraz ince ve derin mevzular fakat ne ekersen onu biçersin mantığı doğanın değiştirilemez bir kanunudur.....saygılar
 
İşin aslı kimseyi değiştirmek mümkün değil o zaman ben önüme ve içime bakarım. O şefkati uyandırabileceğim başka yerler var mı diye. Değişime ancak kendimizle başlayabiliriz öyle değil mi!Yazınızın Son 3 cümlesi yani bu cümle,her şeyi anlatıyor zaten.Sen varsan hayatın içinde,önünde kimse duramaz..
 
nasıl olmalıki insan.
acımak, üzülmek, sevinmek, sevmek, merhamet etmek, görmezden gelmek,
bunların hepsini kapsayan bir düşünce oluşumu varmıki.?

hangisini uygulamayı becersende, eksik kalıyor bir yanı.
acısalar, kızıyoruz.
üzülseler, kızıyoruz.
sevinseler, anlam veremiyoruz.
sevseler, şüpheleniyoruz.
merhamet etseler, öfkeleniyoruz.
görmezden gelseler, acaba diyoruz.

kendi içimizdeki eksiklerimiz, bizi olumsuzluğa götürüyor. ağız tadıyla kavga bile edemiyoruz, son lafı biz söylüyoruz ve karşı taraf çekiliyor kavgadan :)
 
sevgili Uğur bey, Musa bey ve sevgili Yelpaze;

Başkalarının ne düşündüğünden ve bizlere nasıl baktığından ziyade kendi yolumuzu adınlatacak güzel fikirlerle olmalıyız ve bunu ancak yine kendimiz yapabiliriz. Değişime kendimizden başlayıp sonra 1 kişiyi bile değiştirebilirsek kar.

Bizim toplumumuzun hastalık algısı ne yazıkki dar kalıplarla çevrili. Bunu aşabileceğimiz günlerin gelmesini diliyorum.

Sevgilerimle..
 
Vücuda düsen her arıza insanı daha çok O'na yaklaştırıyor. Yanı başımızdaki dünyanın farkına o zaman varıyoruz. Aldığımız her nefesin nasıl bir lütuf olduğunu o zaman anlıyoruz. belalar hastalıklar zamanını hızlı geçmesine engeldir.Hayatı daha dolu dolu yaşarsınız. o sıkıntı geçince de bir lezzet bırakır'' ohh..Allah a şukur kurtuldum der şükredersiniz. keyifli ve mutlu yaşadığınız anlar ise çok hızlı geçer tutamazsınız ve o keyifli zamanlar geçince bir ızdırap bırakırlar'' ahh... ne güzel günlerdi'' der hayıflanırsınız. bela ve hastalık gaflete vurulmuş müthiş bir tokattır
 
Hepimizim yaşamında bazı devreler çöküşler, dirilişler var elbet. Ama inadına mutlu olmak için mücadele etmeli cevremize, ülkemize bizde varız diye bilmeliyiz. Demeliyiz var olduğumuzu gözlerine sokmalıyız ki o cahil bakışlar azalsın azalsın ve yok olsun.
 
Sevgili ''arslank'' her durumda şükretmek ve dua etmek tevekkülün kapılarını açan iki yol. Rabbimiz bir ayette şöyle buyuruyor; ''muhakkak her zorlukla beraber bir kolaylık vardır''


Sevgili Deniz bey; umarım bunu yapıp o bakışları en aza indirgeyeceğimiz günler gelir.
 
Biz engelliler beden dilini uygulamalı ve yaşayarak öğreniriz, yani insanların bakışları, yaklaşımları, tavırları her şeyi ele verir. bazen acıyarak, bazen şefkatle bazen de imrenerek bakılırız, " bu halinle neler yapmışsın, sağlam insanlar yapamaz bunu" vs. Ben o yüzden herkese kızamıyorum, hatta artık kimseye kızmıyorum. Çocukluk ve ergenlik dönemimde kaldı o üzüntüler.Yalnız bir tek şeye hala üzülürüm. Küçük çocukların tuhaf bakışları, o masum meleklere kızdığımdan değil kesinlikle, onların daha bilinçli yetişmelerini arzuladığımdan kaynaklanan bir kaygı bu. Mesela sokakta bir çocuk kendisi tuhaf tuhaf baktıktan sonra, yanındaki kardeşine/arkadaşına da göstererek "aaa kıza bak,...." dediğinde duyarım ama dönüp bakmam "Çocuk" deyince aklıma ilk gelen "Masumiyet" düşüncesini koruyabilmek için bakışlarını görmemem daha iyi, sonuçta bende bir kalp ve nefis taşıyorum...

Amannnn! sana bakana sen de dik dik bak o rahatsız olsun :D tabi yine çocuklar hariç, onlar benim gözümde torpilli ;)
 
Üst Alt