Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Aşka ve hayata dair özlü sözler...

Gül sunan elde gülün kokusu kalır.
Alıtıntı​
 
"Yaşamak bir ziyafettir. Bu ziyafete davetli kişiler pek çoktur,ama masaya oturmayı başaranlar pek azdır." Darwin
 
Nazım üstat memleket hasreti diyordu ya ,düşündüm..Senin kalbin benim memleketimse eğer olmadığın her yer sıla bana..
 
Karadenizin çılgın çocuğu,ölümünün 9. yılında sevgile..



Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik.
Teşekkürler dünya.

Kazım Koyuncu
 
Yoktur gülün niçini, açar açtığı için, dönüp bakmaz kendine, sormaz görüldüm mü diye...

Angelus Silesius
 
10470919_736258209753281_1464601318451095245_n.jpg
 
Öyle sevki kosulsuz olsun bi beklentin olmasin öyle söz söyle ki yüregine islesin Allah (c.c) daha asık ol iyi ki varsin demen yeterli kalir..
 
Ne yaparsan yap, pişman öleceksin.
Belki yaptıklarından, belki de yapmadıklarından.

Dostoyevski
 
Bir çocuk kadar cesur
Bir çocuk kadar samimi
Bir çocuk kadar gösterişsiz
Bir çocuk kadar candan
Bir çocuk kadar gerçek olabilmeli insan…
 
Sarı giyer güneş olursun. Mavi giyer deniz olursun. Siyah giyer matem olursun.
Kim bilir belki de bir gün, beyaz giyer benim olursun.
Alıntı​
 
:):):)

Bir gün sormuşlar ermişlerden birine:
'Sevginin sadece sözünü edenlerle,
onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?'diye.

'Bakın göstereyim' demiş ermiş.

Önce
sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak
onlara bir sofra hazırlamış.
Hepsi oturmuşlar yerlerine.
Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş
ve arkasından da derviş kaşıkları denilen
bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş
'Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz'
diye bir de şart koymuş.
'Peki' demişler ve içmeye teşebbüs etmişler.
Fakat o da ne?
Kaşıklar uzun geldiğinden
bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına.
En sonunda bakmışlar beceremiyorlar,
öylece aç kalkmışlar sofradan.
Bunun üzerine '

Şimdi…' demiş ermiş.
'Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.
' Yüzleri aydınlık,
gözleri sevgi ile gülümseyen
ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa.
'Buyurun' deyince
her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp,
karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını.
Böylece her biri diğerini doyurmuş
ve şükrederek kalkmışlar sofradan.

'İşte' demiş ermiş.

'Kim ki hayat sofrasında
yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse
o aç kalacaktır.
Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa
o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
 
Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...

Sunay Akın
 
Aşk dediğin ya Allah’tan gelmeli. Ya Allah için olmalı.*Ya da Allah’a ulaştırmalı; yoksa yerle bir olmalı....Mevlana

Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş Türkçesi; senin aşkın ateştir, ateşin gül bahçesi…

Bülbül ile Gül'ün Aşkı"Bir küçücük güllen, minicik bir bülbülün devasa aşkıdır bu. Asırlardır dillerden dillere söylenen, kahi Leyla, kahi Mecnun; öyle ya her aşkın bir ahı var. Sakın ola bir ottur, bir kuştur diye küçümseme gafletine düşmeyesiniz. Sonra öyle bir bülbül olursunuz ki daha ötmesini bilmeden gülün goncasını açmasını bekler durursunuz. O minicik bülbül ki boyuna posuna, o bir lokmacık etine bakmadan semada uçuşup dururken, öyle bir koku almış ki bir anda başı dönmüş. Kolu kanadı kırılmış.Gülün rayihasının meftunu olup "Acep nerden gelir bu koku?"diye semadan yere doğru pike yapıp seyirtmiş.Uzun bir müddet ağaçların,çalıların,otların arasında bu güzel kokunun sahibesini aramış durmuş. Bulamayınca da yüksek bir yere konmuş; yanık yanık öterek sesini duyurmaya çalışmış. "Kaşları yayım, çehresi ayım, benlerin çoktur,akranın yoktur,bir yüzü mahım, zülf ü siyahım, bakıp durmalı, cana sarmalı, hemen almalı." demiş durmuş. Gül uzaklardan gelen bu hoş serencamı işitmiş; o da bu güzeller güzeli sesin sahibine bir anda meftun olmuş. Rayihasından olabildiğince kokuları rüzgarların peşi sıra savurmuş. Bülbül rüzgarın ardından gelen bu kokuları takip etmiş. Dikkatinizi celbederim, bülbül gülü görmeden kokusuna meftun olmuş, gül bülbülü görmeden sesine aşık olmuş.Aşıkla maşuk vuslat hasretiyle yanıp kavrulurken,kavuşmaları çok fazla vakit almamış. Derken akabinde ve detayında vuslat hasrete mani olamamış. Bülbül güle öyle sevdalanmış öyle sevdalanmış ki onun her halini görmek istemiş. "Yaprağında benim, dikenin de benim, ezan da benim, cefan da benim olsun!" demiş. Gül de sevdalısının sesine öyle meftun olmuş ki ona en güzel kokularından hediye edebilmek için bir solmuş bir açmış, bir solmuş bir açmış ve ona en güzel halini göstermek istemiş. Gül kokusu ile dile gelmiş. "Ah benim efendim, selvi bülendim! İzzette yekta, saadette bihemta, muhabbette lanazir, güzellikte bi kusur, candan azizim,şekerden lezizizm, efendim, canım, sultanım! Makbulunuz olmaktır niyazım!.."Her aşkın bir cilvesi vardır. Bülbül ile gülün aşkının cilvesi ise birbirlerine aşık olup, kavuşup hasretlerinin son bulmamasıdır. Yani vuslatın hep başka bahara kalması. Bülbül öttükçe gül açmış. Gül açtıkça kokusu bütün aleme yayılmış. Gül utancından goncaya dönüşmüş. Bülbül gülün bu halini görebilmek için var gücüyle ötmüş...ötmüş... ötmüş... ötmüş...Gelgelelim gülün tomurcuktan gonca haline geçtiği sıra hep yorgunlukran bitap düşüp uykuya, gaflete dalmış. Her uyandığında da gül açmış, bülbül feryat figan edip göremediğine yanmış. Ve o günden beri her sabah vakti bu ızdıraplı aşk terennüm edip durmuş.Bülbül sevdiğinin gonca halini görmek hasretiyle bir ömür ötmüş. Gül ise sevdiğinin en güzel halini görebilmesi ümidiyle bir ömür boyu açmış solmuş.. açmış solmuş... açmış solmuş...Ne gül olmak kolay ne de bülbül ! Bülbül olmayı istersen bir ömür boyu yanacaksın!... Gül olmayı seçtiysen bir ömür boyu solacaksın!...""Bugün Muhammed Peygamber'in Doğum Günüdür! Nice Kandillere! Hep beraber!..."
 
Kalbini kırıyor diye üzülme, belki de hak etmediği yerden çıkmak istiyordur.
Nazan Bekiroğlu​
 
'Vicdanın sesi bütün kanunların üstündedir. '

Mahatma Gandhi
 
Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin…

Can Yücel
 
Sanırım tek hatam; bana sadece elini uzatanlara, benim yüreğimi uzatmamdı.
Müşfik Kenter​
 
Biz küçükken çok büyüktük.
Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık...
Güzeldik biz küçükken...

Nazım Hikmet RAN
 


............
kanadik toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmegi bol eyledik
aciyi bal eyledik
sirati yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Bu dünya soğuk.
Rüzgâr genelde ters yöne eser.
Limon ağaçları kurur.
Bahaneler hep hazır.
Güzel günler çabuk geçer.


Cahit Zarifoğlu.
 
Sevmeyi özledim biliyor musunuz.
Kayıtsız şartsız bir gülüşü. .
Bir doğruya sevinmekten çok,
Bir saçmalığa gülümseyebilen hoşgörüyü. .
”Nerde kaldın” ayazını değil, ”hoş geldin” iyiliğini . .
Hiçbir şeyle yatışmayan yürek telaşını..

Şükrü Erbaş
 
Bir çocukla uğraşırken 2 duygu içinde ol:
çocuk olduğu için sevgi, yarın büyüyeceği için saygı.

Louis Pasteur
 
En iyi nasihat güzel örnek olmaktır
Malcom X​
 
Para bizim ancak kıyafetlerimizi değiştirir !
Kişiliğimizi değil..

Yılmaz GÜNEY
 
Üst Alt