Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[aycuhan] Yüreğimdeki Dizeler

PİŞMANLIK
Bilemedik hayatta hiçbir şeyin değerini,
En çok da;
Zamanın, sevginin, mutluluğun değerini.

Hoyratça harcadık onları yersiz sebeplerle,
Sonra da;
Cimrilendik sevgimizi vermeye.

Esirgedik sevgimizi sevdiklerimizden,
Mutluluğu çok gördük onlara.

Acılarımızı aşklarımızı kalbimize gömüp
Gizledik,
Yaşamdan, insanlardan.

Anlıyor musun?
Sır oldu bazı şeyler kalbimizde
Ve kırdık, üzdük onları.

Oysa;
Ne gereği vardı
Duyguları incitmenin.

Gururumuzu yenip de
Düşünceleri bırakmalıydık
Sözcüklerin kollarına,

Bakışlardaki anlamı
Dilimize dökmeliydik.

Yapamadık hiçbirimiz de
Beceriksizin tekiyiz hepimiz…
 
Bakamıyorum,
Bakamıyorum o köşeye.
Sanki geliyorsun;
Gözlerindeki parıltıyla,
Bana doğru koşarcasına.
Bıraktığın izler
Duruyor yerli yerinde;
Sokaktaki ayak izlerin,
Kalbimdeki sönmez ateşin,
Bakışlarındaki şehvetin
Duruyor izleri kalbimde,
Silinmeyecek şekilde…

18.04.1994
 
Pencerenin üzerindeki masa,
Tahta iskemle,
Masanın üzerindeki solmuş çiçek
Yıllardır paylaşır yalnızlığımı.

Pembe duvarlar,
Eskimiş demir somya
Dost olur bana.
Anlatırım dertlerimi onlara
Hiç sıkılmazlar,
Sadece dinlerler.

Ya o sandığın üzerindeki bez bebeğim;
Bir anne gibi korur beni
Gök gürültüsünden, şimşekten, karanlıktan
Lambanın sallanışı ninni olur uyutur,
Kabuslarım yazsam roman olur.

Ama ben korkmuyorum,
Senin hayalin, özlemin ile
Dimdik duruyorum ayakta.

18.04.1994
 
RENK CÜMBÜŞÜ
Renkler geçit yapıyor
Gözümün önünde teker teker.
Kırmızı; ateş gibi kavuran aşkımızı,
Yeşil; doğallığımızı,
Mavi; durgunluğumuzu,
Sarı; pırıl pırıl aydınlığımızı,
Pembe; sevecenliğimizi,
Gri; ciddiyetimizi,
Turuncu; dinamikliğimizi,
Kahverengi; asaletimizi,
Mor; neşemizi,
Siyah; korkularımızı,
Eflatun; bitmeyen hayallerimizi,
Beyaz da masum sevgimizi imgeliyor.
Sonra renkler karışıp da
Cümbüş haline geldiğinde
Bizi yansıtıyor; tıpkı bir ayna…
Doğal, durgun, sevecen, çocuksu bizi.
 
merak etme leylam ben de şiir çok. bir de yakında fabrikatör gibi seri üretime başlasam hiç fena olmayacak. sponsor bulsam kitap da çıkarıcağım inş.

UMUDA YOLCULUK
Yaşamımız yolculuklarla dolu.
Nasıl yolculuk bunlar?
Umuda yolculuk…
Hastanın iyileşmesi,
Kaybolanın yahut da suçlunun bulunması,
Canlıların yaşaması,
Dilediklerimize sahip olmak için
Ne yolculuklar yapıyoruz;
Atlas Okyanusu’ndan Karadeniz limanlarına,
Oradan Büyük Okyanus’a,
Suriye sınırlarından Söke sahillerine,
Asya’dan Avrupa’ya …
Fırtınalı, tehlikeli yolculuklar.

Umutlarla yaşıyoruz biz.
 
Çok sağol UMUDUM. Sizler beğendikçe yenilerini yazmak için şevk geliyor bana. Sizlerle duygularımı paylaşmak çok güzel.İlham böcüklerim yanımdan ayrılmadığı sürece şiir yazmaya devam...

Hepinize kocaman TEŞEKKÜRLER...........


AĞLAMA
Ağlama çocuğum!
Anlıyorum seni,
Ama ağlama.
Yakışmıyor ağlamak sana
Mutlu, parıltılı gözlerine
Yakışmıyor ağlamak.

Biliyorum, duyuyorum
Gözyaşlarının matemini.
Ağlama sakın!
Bu dünya böyledir,
Ağlatır insanları…

Sen ağladıkça,
O daha çok ağlatır.
Güçlü ol, dimdik dur ayakta
Zorlukları kolayca yenmeye çabala
Çabalarsan boşa çıkmaz emeklerin

08.05.1994
 
Yeter artık çektirdiğin bu çile,
Artık son olsun bu ıstıraplar.

Neden bunları yapıyorsun,
Seni sevdiğim için mi?

Keşke hiç sevmeseydim,
Tanımasaydım seni.

Kardeşlik, mutluluk duygularıyla yüklü
O küçük, masum kız olmaya
Devam edebilseydim keşke.

Artık bu duygular yok yüreğimde,
Sana karşı olan sevgim kaplıyor
Bahtsız yüreğimi

Ama tükeniyor sonsuz sevgim
Yaşadıklarımın nefretiyle.

08.05.1994
 
41 KERE MAAŞALLAH,GERÇEKTEN DUYGU YÜKLÜ ŞİİRLER YAZMIŞSIN,HER SATIRINDAN ANLADIĞIM KADAR YAŞANILMIŞLIĞIN VERDİĞİ BİR RUH HALİYLE DİZELERE DÖKÜLMÜŞ KELİMELER.EMEĞİNE VE YÜREĞİNE SAĞLIK.
 
Teşekkürler akşahin. Yüreğimden geldilçe anlatmaya çalışıyorum duygularımı. Beğendiğinize sevindim.

UMUT SABAHI
Aralık perdemden
Süzüle süzüle giriyor
Güneş ışığı odama,
Aydınlanıyor karanlık odam,
Uyanıyorum gözüme gelen pırıltıyla,

Hemen ilişip pencereye
Perdeyi ve pencereyi açıyorum.
Güneş bir başka bu sabah;
Daha ışıl ışıl daha sıcak,
Mutlu mutlu gülümsüyor
Ve hava tertemiz,
Burcu burcu kokuyor bahar çiçekleri

Bu sabah yeniden doğmuş gibiyim
Dışarıda koşup oynamak,
Kuşlarla sözleşmişçesine şarkı söyleyip
Çiçeklerle dans etmek,
Uzanıp çimenlere
Doya doya gülmek istiyorum

Bugün çok mutluyum;
Henüz büyümedim,
Çocukluğum yanı başımda.
Belki yarın büyüyeceğim,
Ama bugün çocuğum.
Mutlu, sevecen ve yaramaz,
Sevgi dolu, kocaman yürekli
Ama küçücük bir çocuk.
 
Ne beklentisi vardı
Şu fani dünyadan,
Zavallı küçüğün.

Yüzünde çaresizlik,
Gözlerinde hüzün
Acı acı beliriyor.

Boynunu bükmüş,
Hayata küsmüş
Kaybolan sevgiyi arıyor besbelli.

Küçücük kalbinde beslediği
Muazzam sevginin
Karşıtını arıyor da sadece.
Ne zaman bulabilecek?...

13.12.1994
 
Üzerimde yamalı yorganımla
Kıvrılmışım köşeye sessizce.
Elimde kağıt, kalem
Aklıma gelen yazdıklarım.
Anılarımı, acılarımı, sevinçleri
Anlatıyorum bu dilsiz dostuma.
Teselli edemiyor ne yazık ki beni
Gözyaşlarımda hiç dinmiyor yani.

14.12.1994
 
Kimseye zararı yoktu
Suçu sevmekti,
Beklediğiyse sevilmek.
Ağlattılar, incittiler onu;
Sonra da karşısına geçip,
Alay ettiler bir güzel.
O ne yapmıştı ki
Hataydı sevmesi,
Ama ona yapılan çok büyük haksızlıktı.
 
Kalbim en birincisi
Uğruna yitirilen değerlerimizin
Yalnız senin için çarptı.
Sonra da umutlarım, zamanım
Ve şimdi de sevgim
Tükeniyor gün geçtikçe

14.12.1994
 
Gözlerimden süzülen iki damla yaşla
Dalıyorum uzaklara,
Bakınca pencereden
Renk renk arabalar,
Çeşit çeşit insanlar görüyorum,
Mutsuz insanlar…
Yüzlerinde acı ve korku ifadesiyle
Yürüyorlar evlerine, işlerine.

O kadar çok anlamı var ki
Anlamaz, ya da anlamak istemezsin;
Korkuyu, yalnızlığı, acıyı, sevgiyi
Anlatır iki damla yaş,
Bazen de terk edilmenin üzüntüsünü
Simgeler iki damla gözyaşı.

18.04.1996
 
SESLENİŞ
Bir gelecek var düşlerde
Umutların çökertilmediği
Paranın sökülüp atıldığı yüreklerden
Öyle bir gelecek ki;
Haykırmayacak analar
Yiğidim nerde diye
Hissetmeyeceğiz otoyollarda
Azrail’in nefesini
Dinecek sokak çocuklarının
Uyuşturucuda şefkat arayışı
Çıkmayacak dumanlar
Küllenmemiş ateşlerden
Kirlenmeyecek gençler
Tüm pisliklerden, kavgadan
Çöpleri karıştırmayacak açlar
Hayatta kalabilmek için
Çırpınmayacak insanlar
Acı çekmemek için
Uzak olacak kederler, kötülükler
Mutlu yaşantılardan
Beklemeyecek insanlar
Hastane kapılarında
Banka köşelerindeki
Kuyruklara son verilecek
Çığlıklar yükselmeyecek
Mezar başlarında
Adliye koridorlarındaki
Kavgalar bitecek
Olmayacak eylemler
Özgür kalabilmek için
Didişmeyecek insanlar
Bir lokma ekmek için
Ölmeyecek canlılar
Çıkarlarımız için
Aydınlıkla birlikte
Gidecek düzen budalaları
Koltuk kavgaları yitecek
Terör, yoksulluk bitecek
Yaşam savaşı yerine
Barış yaşamı olarak
Gelecek de bir gün gelecek,
O zaman yüzler gülecek
 
Aycu SEn sadece Yaz Kardeşim . .

Duygularınla Duygulandırdığın İçin Duygu Yüklü Bi Teşekkür Edeyim . .

Klasik olacak ama Yüreğine Sağlık . .

Aycu Sen Hep Yaz Kardeşim . .
 
Bu duygu yüklü teşekküre yürek dolusu ben teşekkür ederim. Söz dinleyip hep yazacağım Bay_Cin :wink:

Son rötuşlarımı yaparken
Yaşam tabloma,
Aniden aktı boyalar
İnen yağmur damlalarıyla.

Güneş açınca az sonra
Özenle seçtiğim renklerle
Yeniden yapıverdim resmimi,
Adına da mutluluk dedim.

Bu tabloyu yüreğimde oluşturdum ki
Kimse bozamasın onu,
Solmasın renkleri.

İsterim her ressam gibi
Bir eserim kalsın geriye.

08.04.1998
 
Bana ay ışığı kadar yakın
Bir kum tanesi gibi sıcak
Bir o kadar da ırak ol

Bazen okyanus
Bazen de bir damla ol

Her ne olursan ol
Yeter ki insan ol

Sevmeyi de sevilmek kadar
Yaşarken dikkatli ol

Unutmayı öğrendiğin gibi
Unutulmayı da öğrenebil

Beni düşündüğün an
Gülümsemeni eksiltme sakın

Umudun yittiğinde
Sadece metin ol

Ola ki kapına dayanırsa ölüm
Arzula yaşamayı ve yaşatmayı
 
Güneş karşılar beni
Sarar tüm bedenimi,
Ilık ılık okşayıp
Isıtır yüreğimi,
Bir gülümseme yüzünde
Göz kamaştırır güzelliği,
Umutları yansıtır,
Mutluluk saçar etrafa
Çığ gibi büyüyerek,
Kucak dolusu sevgiler
Tırmandırır sevinçleri,
Şenlenir gönüller
Güneşin doğuşu ile;
Sen hep doğ güneş,
Yay her yana
Tüm sıcaklığını,
Pırıltın eksilmesin,
Işığın hiç solmasın,
Kalbimiz seninle dolsun.

Teşekkürler Güneş!

24.04.1998
 
Hayatımdaki en güzel şey,
Yüreğimdeki sevginin verdiği mutluluktu.
Onu da öldürmeye başladın,
Ne kaldı geriye?
Senden, benden, ikimizden ...
Anlamım var mı sensiz,
Yaşayabilir miyiz sevgisiz!

19.08.2001
 
EV HALİ
Güneş bizim, su bizim
Toprak bizim elimizde

Az ötede bir çocuk ağlıyor
Eski bir motorun sesi karışıyor gökyüzüne

Annem soğan doğruyor mutfakta
Yapılmamış onca işleri düşünerek

Bense şiir yazıyorum gene
Her zamankinden farklı bu kez

Melisanın keyfi kimsede yok
Babam da ortalıkta…

28.06.2003 – Dikili
 
Tanrı’yı çok üzmüş olmalıyım
Bunca derdi verdiğine göre,

Affet beni Tanrım!
Sana layık bir kul olamadığım için,

Ellerimi bir tek sana açarım
Sen bizleri korumaktasın,

Duyacaksın yalvaran sesimi
Biliyorum ki yanımdasın.

07.07.2005
 
TÜRKİYE’M
İstanbul’un bakınacak bir boğazı,
İzmir’in dolanacak bir kordonu,
Adana’nın yürünecek taştan yolları …

İztuzu’nun doğacak carettaları,
Köyceğiz’in seyirlik dalgalı bir gölü,
Bodrum’un yüzülecek masmavi bir denizi.

Antalya’nın girilecek kalabalık plajları,
Finike’nin yenilecek meşhur portakalı,
Rize’nin içilecek çayları …

Isparta’nın koklanacak gülleri,
Konya’nın sevilecek Mevlana’sı,
Erzurum’un hissedilecek soğuğu …

Ağrı’nın tırmanacak koca bir dağı,
Kastamonu’nun güzelim evleri,
Ürgüp’ün gezilecek harika peribacaları …

Ankara’nın didilecek tiftiği,
Urfa’nın toplanacak pamukları.
Dağı, taşı, yeneni, içeni ...

Akdeniz’in sıcaklığı,
Ege’nin batılılığı
Karadeniz’in yeşilliği

Marmara’nın kalabalığı
Anadolu’nun bağrı
Doğu’nun töresi derken
Sana da cennet demişler Türkiyem

15.10.2005
 
Neler öğrenmedim ki senden
Ne çok şey yaşadık seninle
Neler paylaşmadık ki beraber
Dertlerimizi, lokmamızı, sıramızı derken
Koca bir sevgiyi de taşıdık
Dostluğumuzun birlikteliğinde.

26.10.2005
 
Yepyeni umutlara yelken açacağımız
Yeni bir yıl geldi, şu an kapıda.
Önümüz bayram;
Artık nostalji olmuş
Sevdiklerimize tebrik yollama geleneğini
Bu karta karaladığım birkaç cümleyle
Yaşatmaya çalışıyorum,
Kargacık burgacık bir yazıyla
Ekliyorum altına
SİZLERİ
ÇOK
SEVİYORUM!

26.12.2005
 
Uyuyamıyorum kahrolası gecede
Yemin etmiş sanki yağmur, saat ve yatak
Yağmur damlaları cama vuruyor pıtır pıtır
Aldırış etmiyorum ilkin
Saatin tik-takları kulağıma ilişiyor,

Geçenlerde pilini çıkartmamış mıydım,
Kim taktı gene?

Yalvaran bir bakış fırlatıyorum sussun diye.
Yetmezmiş gibi şimşek de çakmaya başladı,
Çıldırmamak içten değil.

Kulaklarımı tıkayıp yorgan üstte ben altta dönüp duruyorum
Altımdaki yatak gıcırdıyor berbat sesiyle.
Şimşekler hafifleyince azıcık dalmışım,
Kabuslar bırakmıyor yakamı
Uyanıyorum sıçrayarak.
Bağdaş kurup oturuyorum yatağa,

Hava soğumuş, ne bileyim
Yorgana bürünüyorum iyice;

Ağlamaya başlıyorum, hıçkırıklarımı duyamıyorum bu sefer
Mahvetti beni bu uykusuzluk.

Duvarlara bakıyorum, üzerime geliyor
Yatağa girip, yorganı çekiyorum üzerime.
Sırf ses etmesin diye kımıldamıyorum,
Yastığa bastırıyorum kulaklarımı;
Saatin sesi kesildi, pili bitti belki de.
Yağmur da diniyor dinmesine

Gün ışımaya başlamış
Yatarken perdeyi çekmeyi unutmuşum,
Güneş gözüme giriyor.
Arkamı dönüyorum son bir gayretle,
Uyuyacağım artık, yaşasın!

Annemin sesi: Kalk bakalım, sabah oldu.
Off ya, sırası mı şimdi?...

23.01.2006
 
YALNIZLIK SENFONİSİ
Bu sabah tersindeyim zamanın
Kalkar kalkmaz tuvalete gitmiyorum
Yüzümü de yıkamıyorum
Kahvaltı da etmeyeceğim
Dedim ya tersimdeyim yalnızca

İnsan yalnızken
Daha bir hüzünlü yağar yağmur
Ağlıyorsa geceleri yalnızlığına
Uyku tutmaz insanı, mutsuzdur
Yalnızlık üzerine çok konuşulur,
Yalnızın halinden yalnız anlar bir tek.

Ne zaman geçmek biliyor
Ne de yaşamak zevk veriyor
İnsan YALNIZ olunca.

Seveceksen
Kendin için sevmelisin
Yaşayacaksan
Kendin için yaşamalısın
Yalnızsan
İstediğin için yalnızsın
Öleceksen
Benim için ölmelisin, diye
geniş çaplı bir iddia da bulunsam

Doğdum kendimi bilmeden
Büyüdüm annem fark etmeden
Kırdım çok zaman istemeden
Pişmanlık gemisi benimkisi.

Özür dilerim anne!
Unuttum söylemeyi,
Yanağıma kondurduğun busenin
güzelliğine teşekkür ederim.

23.02.2006
 
BENİM İÇİN SEN
Benim için sen pek çok şeyin ifadesisin.
Benim için anlamlısın,
Yüreğin sevgi dolu çünkü.
Benim için özelsin,
Bana değer veriyorsun.
Benim için değerlisin,
Çünkü hak ediyorsun.

Seni seviyorum çok sebepten ötürü.
Seni seviyorum,
Sensin ve benimsin içte bir yerde.
En çok da benden ayrıyken seviyorum seni
Özlüyorum ve o özlem anlam buluyor yüreğimde.

16.05.2006
 
Gene çok kalabalık bu pazar,
Hep kalabalıktır ya pazaryerleri
Okullar da dağılmış;
Hanıma erken gidelim demiştim oysa.
Çoluğunu çocuğunu alan,
Havayı azıcık sıcak sanan gelmiş;
Yurdum insanı da çeşit çeşit.
Yetmezmiş gibi bir de turistler,
Bebelerin bu soğukta işi ne;
Ay birinin ayağında çorap dahi yok.
Hamile çingene kadının
Ayağında şalvar, patik
Patik üstüne de terlik giymiş;
Salına salına geziyor kocasıyla.

Az önce başını sevdiğim küçük kız
Muz alacağız mı diye soruyor annesine,
Soğana, patatese yetişsin hele paramız
Alamayız kızım deyince anası,
Sicim gibi yaşlar iniyor üzgün gözlerden.
Bir kilo muz istiyorum satıcıdan içim burkularak
Niyetimi anlamış olmalı ki kadın
Öyle aksi bir bakış fırlatıyor ki yüzüme
Tartılı poşeti uzatamıyorum kendisine
İçinden bir muz koparıp veriyorum çocuğa
Hiç gerek yoktu, sağolun derken kadın
Ses tınısından yanlış yaptığımı sanıyorum
Tezgahtan ayrılırken el sallayınca kız
Doğruluğuma eminim gülümsemesinden.
Az ilerde hanım, ‘neden gözlerin yaşardı bey’ diye sorunca
Hiç, soğuktandır şeklinde geçiştiriyorum.

Pazar kalabalık da fileler boş
Yaşlısı, sakatı herkes burada.
Hararetli sesler ve kopan bağırışlar var,
Dolandırıcı çetesi demek işbaşında;
Demin de polis birini, hırsızı, götürüyordu
Yazık bu memleket haline.
Üç kadın yolu daraltmış sohbet ediyor,
İki adam da az ötede…
Gün yeri mi burası?
İki liseli kızın ardından bakarken portakalcı delikanlı
Boşalttığı kasayı düşürüyor ayağına,
Kıkırdamalar kahkahaya dönüşüyor hemen
Gençlik işte hanım.
Yağmur da başladı, tadı kalmadı pazarın
Alacağın kalmadıysa çarşıdan
Hızlanmadan eve gidelim çabuk

30.01.2007
 
Özlemin dayanılmaz
Sevgine doyulmaz
Yüreğine ve tenine hasret
Hiç mi hiç YAŞANMAZ.

29.06.2007
 
Üst Alt