Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Bedensel farklılıklar, sakatlık ve cinsellik | Dikmen Bezmez

bezmez

Üye
Üyelik
24 Kas 2008
Konular
11
Mesajlar
56
Reaksiyonlar
0
Bu yazıda sizlerle üzerinde pek konuşulmayan bir konuyu paylaşmak istiyorum. Üzerinde konuşulmadığı kadar da önemli olduğunu düşündüğüm bir konu bu. Sakatlık ve cinsellik meselesini masaya yatıralım istiyorum. Aslında üzerinde konuşulmadığını söylemek belki çok da doğru bir ifade olmadı. Konuşuluyor konuşulmasına da, benim vurgulamak istediğim bağlamda değil. Sakatlık ve cinsellik daha çok iki başlık altında ele alınıyor kanımca: 1-Cinsel taciz -ki çok önemli bir konu bu ve Süleyman arkadaşımızın yazısı bu bağlamda çok kıymetli-; 2- Sakat kişilerle yapılan evlilikler sonucu sakat bebek doğurma olasılığı ve bunu engellemek için yapılabilecek genetik taramalar -Bu konuya dair düşüncelerimizi “Sakat Bebek Doğurmak: Sakatlık, Kürtaj ve Gen Teknolojileri” başlığı altında hep beraber tartışmıştık-.

Oysa benim tartışmaya açmak istediğim alan sakatlıkları olan kişilerin cinselliği. Bunu neredeyse hiç konuşmuyor olmamız sakat kişilerin cinsellikleri olmayan, aseksüel bireyler olarak algılanmalarına yol açıyor. Ya da sakatlanan kişinin kendisinin sıklıkla “Benim cinsel hayatım artık bitti. Bundan sonra unut” gibi bir yanılgıya kapılmasına neden oluyor diye düşünüyorum. Sakatlandıkları zaman erkekler erkekliklerinden oluyor sanki, kadınlar da kadınlıklarından (LGBT-Lezbiyen-Gey-Biseksüel ve Trans sakat bireyleri konuşmak zaten her daim zor). Sibel Yardımcı ile birlikte sürdürdüğümüz bir saha araştırmamız var. Burada gerçekleştirdiğimiz görüşmeler de bu düşünceyi doğrular nitelikte. Örneğin sakatlanan bir kadın, sanki hala kadın olduğunu ispatlamak zorunda hissediyor kendisini. Bunun için de kadınlık rollerine değiniyor. “Ben hala ev işi yapabiliyorum”, “Ben hala kocama evde bakabiliyorum” ifadeleri, sakatlanan kadının bu yöndeki bir çabası olarak okunabilir gibi geliyor bana. Halbuki sakatlıkları olan bireylere dair baskın olan bu söylem ve algı -sakat bireyin aseksüel görülmesi; sakat kişinin cinselliği rafa kaldırması gerektiği düşüncesi- doğru değil. Cinsellik de bize dayatıldığı gibi tek bir formata sahip, erkek ereksiyonu ve penetrasyonuna dayalı, mekanik bir aktivite değil. Tüm hayal âleminin kapılarını aralayacak kadar çeşitlilik içeriyor cinsellik ve her türlü bedensel farklılığı da bin bir rengi ile kapsıyor. Aseksüelliği bireysel bir eğilim olarak yaşayan kişiler dışında, her birimiz kendi farklı bedenlerimizle bin bir farklı cinselliği yaşayabilecek bireyleriz. Biraz bunu açmak istiyorum.

Sakat bireyin cinselliğinin söz konusu edilmemesinde, sakat kişinin sanki cinsellik dışı/ötesi bir varlıkmış gibi algılana gelmesinde rol oynayan temel etmenin baskın “normal” cinsellik anlayışı olduğunu düşünüyorum. Nedir bu baskın “normal” cinsellik anlayışı? Kanımca birkaç ana noktayı kapsar:
1- Bu anlayışa göre cinsellik, yalnızca bir erkek ve bir kadın arasında gerçekleşebilir. Yani heteroseksüel bir ilişkidir. Böylelikle LGBT bireylerin cinselliğini dışlar.
2- Erkeğin ereksiyonu ve penetrasyon odaklıdır. Yani ereksiyon ve penetrasyon dışı cinselliği dışlar. Cinselliğin bin bir şekline tahammülü yoktur. Penetrasyonun olmadığı bir cinselliği “başarısız” addeder. Bu bağlamda sadece bazı sakatlıkları olan kişileri değil, aynı zamanda birçok sakat olmayan erkeğin cinselliğini de dışlar. Bugün özellikle orta yaş ve üzeri çok sayıda erkek gündelik yaşamın stresinden, yorgunluktan, sigara kullanımından vs ötürü iktidarsızlık yaşayabiliyor. Dolayısı ile baskın “normal” cinsellik anlayışı, sadece bazı sakat bireylerin değil, aynı zamanda sakat olmayan birçok bireyin de artık “erkek” olmadığı düşüncesi ile yaşamasına neden olabiliyor.
3- Ataerkil bir cinselliktir bu ve bu bağlamda kadının cinselliğini de dışlar. Baskın “normal” cinsellik anlayışına göre, kadın cinselliği erkek kadar arzulamaz. Erkek çok eşli olabilir; sıklıkla partner değiştirebilir; bir gecelik ilişkiler yaşayabilir. Oysa bu anlayışa göre kadınların cinselliği yaşama şekli çok daha sınırlıdır. Kadın daha az arzuladığı gibi -bunun karşılığı olarak erkek “her daim hazırdır”-, ancak yoğun bir duygusal paylaşım sonucu cinselliği yaşayabilir. Bu anlayışa göre zaten bunun ötesi “ahlaksızlık”tır. Burada söylemek istediğim “bütün” kadınların “bütün” erkekler gibi çok eşli olabilecekleri değil elbette. Söylemek istediğim aynı erkekler arasında bilumum farklılıklar olduğu gibi, kadınlar arasında da bilumum farklılıkların bulunduğu. Hatta Sibel arkadaşımın dediği gibi, her birimizin kendi bedenlerimizin içerisinde aslında “biricik” olduğumuz ve hayatın bütün boyutları gibi, cinselliği de nasıl yaşayacağımızı bu biricikliğimizin belirlediği… Bu halimiz de elbette ki baskın “normal” cinsellik anlayışından çok farklı olabilir.

Kısaca şunu söylemek istiyorum. Baskın “normal” cinsellik kurgusu, sakat bedenleri dışladığı gibi, kadın bedenini de dışlıyor büyük oranda, farklı nedenlerden ötürü bu normlara uymayan “sağlıklı” erkek bedenini de dışlıyor; LGBT bireylerin cinselliğini de dışlıyor. Ve cinsellik gibi, her türlü tahayyülü içinde barındırabilecek kadar zengin bir olguyu alıp, daracık kalıplara sıkıştırarak, kadını, erkeği, sakatı, LGBT bireyi “anormal” addediyor. Bir başka ifadeyle güzelim hayatlarımızı zindana çeviriyor. Aslında sadece ve sadece miniminnacık bir azınlığı içine alıyor. Daha ötesine tahammülü yok. Ben kendi adıma, bu baskın anlayışı sorgulamak eğilimindeyim. Bir kadın olarak bana dayatılan kalıpları yeniden üretmek istemiyorum; onlara nasıl uygun davrandığımı ispatlamak da istemiyorum. Sakatlık açısından bakarsak, sistem sakatları aseksüel addederken ve örneğin sakat erkeğin olası bir ereksiyon olmama halinden ötürü cinselliğinin bittiği düşüncesini iddia ederken, bu düşünce sistemine ayak uydurmaya çalışarak mutsuz olmak da mümkün -ve bu ayak uydurma çabası da ironik şekilde sistemi yeniden üretmektedir-; cinselliğin bin bir rengi olduğunu düşünerek o renkleri keşfe çıkmak da… Söz konusu keşif sadece sakatları değil, bütün dışlanmışları özgürleştirecektir ve buna hepimizin ihtiyacı var.
 
Bu forumda "Sakatlık Çalışmaları" adı altında faaliyet yürüten arkadaşların neredeyse bütünün çalışmaları çok değerli ve çok hoş çalışmalar. Bu açıdan bu ekibi takdir ettiğimi öncelikle belirtmek isterim.

Güncel konuya gelince; bu konunun da diğer bir çok sorunsal gibi bir yaşamsal problem daha açık ifadeyle bir sistem sorunu olduğunu düşünüyorum. İçinde yaşadığımız ve dünyanın belli ülkelerinin özellikle dayatmasıyla yapılandırılmış neo-liberal sistem insani yaşamı deyim yerindeyse felce uğratıyor. Türkiye ise yıllardır içinde debelendiği ırkçılık ve kökten dincilik sarmalının içinde dönüşerek sanki! başka bir yapıya döndüğünü göstermeye gayret ediyor. Oysa ki hala feodal ilişki biçimlerini, köktenci dinsel yaşam biçimini, ötekileştirmeyi de içinde barındıran ırkçılığı kendi bünyesinde taşımaya devam ediyor. Hal böyle olunca cinsel algılayışa dair bakış açısı da erkek egemenliği ile yoğrulmuş ataerkil geri bir anlayışa karşılık geliyor.
Bu anlamda burada bulunan üyesinden adminine tüm insanların biraz daha sorgulayıcı olup, eleştirel bakabilmeleri gerekiyor. Yoksa bu bezirgan saltanatını yaşamaya mecbur kalırız.
 
Engelsiz insanlar için bile cinsellik bir tabu.kaldıki engelliler kendi aralarında bile konuşamıyor.genel algı engellilerin cinselliğinin olmadığı.hatta ihtiyaç hissettiği düşünülemiyor bile.bu toplumda kaç aile kendisine bağımlı ,hayatı bi odadan ibaret olan engelliye cinsel ihtiyacını sorabiliyor.yada ihtiyacını gidermek için imkanlar sunuyor.ha derine inersek cinsellik her türlü yaşanır.tek başına bile.hem cinsinle ,karşı cinsle,sadece kendinle,sınırı yok.tercih kişinin kendisine ait.engellinin cinselliği yok sayılıyor ,bence örneğin ben polyoyum,bacaklarımda sorun,öyleyse cinselliğimdede sorun var.yada fiziksel eksiklik=cinsel eksiklik.genel kanı bu.arkadaşımın dediği gibi cinselliğin bin türlü rengi ve çeşidi var .cinsellik penis ve vajinanın birleşimi diil,nekadar haz aldığın ve mutlu olduğundur.dokunmadır,sadece bir bakışla bile inanılmaz haz alırsın. Kadına gelince ....bana göre kadınlarda çok arzular cinselliği,ama kendilerine verilen toplumsal role boyun eğerler.kadınlarda çok eşlidir bence.ama erkekler gibi canımızın istediğiyle birlikte olamayız .neden?çünki toplumsal kadın modeliyle yetiştirildik.bunu içselleştirdik.yaparsak gizli yaparız ,yalanlar söleriz ,suçluluk duyarız.çünki biz anneyiz ,kutsalız,iffet li olmalıyız.yani duygularımızı,cinselliğimizi,bastırmalıyız.

Normal kabul edilen o baskın anlayışta kesinlikle tabularla dolu eylemler olduğuna eminim ki bu kurallardan onlarda mutlu degiller.

Lgbt yi ne kadar dışlasanızda insan var oldukça olacaktır.kaldıki dışlamak nedemek buna kimsenin hakkı yok.osho derki "insan bir erkek ve kadından meydana gelir"veeee şems"her erkeğin içinde kadınlık,her kadının içinde erkeklik vardır"der.evet sorgulanmalı.ama açık ve net bir dille.

Baskın anlayışı sorgulayalım ama dediğim gibi dolaysız net bir şekilde
 
Delal aynen sana katılıyorum..benimde başımda buna benzer bi olay geçti..kız arkadaşımın bana sorduğu soru yapabiliyormusun o işi..evet engelli olunca maalesef insanlarımız yanlış inançlara yönelmiş..algılardaki engelli kavramı tamamıyla farklı anlaşılıyor..sanırım biz engelli olanlarda geç evlilik 35 üstü hiç evlenmeyen daha çok..kader demek lazım ne diim..
 
Çok faydalı ve güzel bir çalışma emeğinize sağlık.
 
öyle düşünenlere açıp gösterelim mi napalım herkesin senin hakkında ne düşündüğü önemli değil başkaları için yaşamamak lazım
 
Bu ülkede kız çocuklarına tecavüz ediliyor; tecavüzcüler tahliye ediliyor.. Kız çocukları okutulmuyor; daha yetişkinliğe bile ulaşmadan evlendiriliyor..Gelenek göreneklere göre yaşayan, bırakın cinselliğin özgürce yaşanmasını; ilgili terimlerin kullanılmasının bile ayıp sayıldığı; hala göçebe yaşam geleneklerini genlerinden atamamış bir toplumdan bahsediyoruz..

İzmir tüm bu olumsuzluklardan bir nebze olsun sıyrılmayı başarabilmiş nadir illerden birisi ve burada yaşadığımız için şanslıyız..

Bu gün ekşi sözlükte dolaşırken okudum..
evrim varsa neden türk erkekleri maymun gibi sorunsalına gayet güzel bir açıklama yapılmış. Konumuzla alakalıdır buyrun okuyunuz efenim..

""son derece basit bir cevabi olan troll sorusu.

anadolu cografyasinda insanlar ask icin (cinsel cekim, genel begeni, gonlune gore) insanlarla evlenip uremezler genellikle. gerek din baskisi gerek ilkel kabile gelenekleri yuzunden; gorucu usulu, besik kertmesi, basgoz edilme gibi normal sartlarda ureme sansi azalacak insanlari kayiran yontemlerle evlenir insanlar. bu yuzden gen havuzu giderek cirkinlesir.

izmirin kizlarinin guzel olmasi sirf denizi yuzunden mi saniyordunuz yoksa? izmirde kocayi kizlar kendileri secer, secerken de iyisine bakar. bu kultur meselesidir. kultur dogal seleksiyonu destekleyince irk da guzellesir.""
 
genelde nasıl yaşıyorsanız öylede algılanırsınız kural budur. içinizde yaşadığınız duygular ve düşünceler sadece sizi bağlar. toplumsallaşmak istiyorsanız içinizde yaşattığınız beni dışarıya doğru yerde doğru zamanda ve doğru koşullar altında DIŞARIYA YANSITMAK ZORUNDASINIZdır yoksa yanlış anlaşılmanız kadar doğal bir düşünülemez. bu yazdıklarım sadece engelliler için geçerli değil yada sadece türkiye için heryerde bu böyle.
bir engrelli toplantısına gittiğiniz neden toplumun biz engellileri aseksuel algıladıkları sorusuna net bir cevap bulabilirsiniz. engelli kızların ve erkeklerin arasındaki soğuk savaşı iliklerinize kadar hissedersiniz herkes ayrı bir dünyayı yaşar. aynı amaç için aynı hedeflerle biraraya gelmişlerdir fakat aralarında fiziksel ve ruhsal acıdan kaf dağı mesafesi vardır neredeyse birbirlerine merhaba demek için bile para gerekebilir.. bakışmalar , konuşmalar,beden dilleri,ses tonları, kılık kıyafet hiçbir şekilde seksaelute içermez.
durum böyle olunca da toplumun aklına cinsellikleri ya en son planda gelir yada hiç gelmez. başta da belirttiğim gibi bu sadece engelliye has bir olgu değil. örneğin ben yolda gezerken 40 yaş üstü kadınların cinselliklerinin bitmiş olduğunu düşünüyorum bakışlarını hayattan bezmiş hallerini ikili diyaloglarını görünce insan farklı düşünemiyor.
 
engelini kendine engel yapmış zihniyetlerden uzak durunuz efenim..:cool:
 
Hiç şüphe yok ki cinsellik en önemli ihtiyaçlardan ve en keyif verici zaman dilimlerinden biridir. Sakatlar söz konusu olduğunda ise cinsellik ya ucube bedenlere duyulan merakın ya da cinselliği olmayan bedenlerin sesizliğe mahkum edilişinin hikayesine dönüşüveriyor. Sağdan soldan cinselliğin fışkırdığı bir toplumsal düzende (bunun aksi bir toplum yoktur) sakatları cinsiyeti olmayan şeyler olarak düşünmek... Bayağı bayağı aptalca!

Doğuştan ya da sonradan sakat olan kişiler, sağlamcı bakışlara ve baskılara maruz kaldığı için çoğu zaman kendilerini içe kapatır ve beklendiği şekilde hareket etmeyi, yani aseksüeli oynamayı sürdürür. Tabii, bunu yaparken, kendilerini konumlandırdıkları eksik-insan pozisyonununu tamamlamak için cinsiyet rollerini abartarak seslendirmeyi de ihmal etmezler ("ben anneyim, ben babayı, her işe koşturuyorum vs.vs.vs.).

Bir bedeni arzulamanın, birilerine kompliman yapmanın heyecanını çoğu zaman -görünür olacak şekilde- yaşayamadığımız, kendimizi flörtün bir tarafı olarak konumlandıramadığımız acayip bir yaşamdan bahsediyoruz. Bunu hem böyle yaşıyoruz hem de bize bakınca böyle göründüğünü biliyoruz.

Peki buna karşı ne yapabiliriz? İnsanları değiştirmek kolay olmadığına göre, önce kendimiz değişeceğiz! Daha cesur, daha umursamaz, daha ne istediğini bilen, sesi daha çok çıkan adamlar/kadınlar olmalıyız gibi geliyor bana. Kırılmaktan da, aşka doğru hamle yapmaktan da korkmamalıyız. Kocaman penisli kaslı adam ya da kocaman memeli sütun gibi kadın parodisine gülüp geçmeli, zarif ve hisseden kadına/adama değer vermeyi öğrenmeliyiz. Yeri geldiğinde flörtöz olmaktan korkmamalıyız. Sekste robotik tekdüzeliğe değil, kendi karakterimizle ortaya çıkartacağımız haz oyunlarına kapılmalıyız. Ne vereceğimizi ve ne istediğimizi bildiğimizde, etkilemekten ve etkilenmekten korkmadığımızda sürprizlere de açık hale geleceğiz. Sonrası kısmet! :)
 
Önce kendimiz değişmeliyiz. Çünkü işin aslı kimseyi değiştirmek mümkün değil. Ben hep önüme ve içime bakarım, yüreğimdeki insan sevgisini uyandırabileceğim başka yerler var mı diye. Değişime ancak kendimizle başlayabiliriz öyle değil mi? Sevgilerimle
 
değişim her zaman var. yok olduğu zaman tabiat olmaz... değişemem ben diyenlerden uzak durmak lazım hatta yanlışlıkla evlendiysen boşan derim:D
 
(LGBT-Lezbiyen-Gey-Biseksüel ve Trans sakat bireyleri konuşmak zaten her daim zor)...
Baskın “normal” cinsellik kurgusu, sakat bedenleri dışladığı gibi, kadın bedenini de dışlıyor büyük oranda, farklı nedenlerden ötürü bu normlara uymayan “sağlıklı” erkek bedenini de dışlıyor; LGBT bireylerin cinselliğini de dışlıyor. Ve cinsellik gibi, her türlü tahayyülü içinde barındırabilecek kadar zengin bir olguyu alıp, daracık kalıplara sıkıştırarak, kadını, erkeği, sakatı, LGBT bireyi “anormal” addediyor. ...

Engelli ve LGBT olmak gerçekten zor. Bazı engelliler arasında eşcinsel olduğun için dışlanıyorsun bazı eşcinseller arasında engelli olduğun için dışlanıyorsun.örneğin sadece cinsel kimliğimle buraya üyeyim. diğer engelli sitelerindeki hesaplarım yasaklandı. konu cinsellik oluncada tacizler kaçınılmaz oluyor.
örneğin buraya üye olduktan sonra bir kişiden merhaba şeklinde bir mesaj aldım. mesaja insani olarak merhaba şeklinde yanıt verince direk gelen mesajlar şu şekilde oldu. "1.mesaj: 175 boy 75 kilo buğday tenli atletik yapıya sahip sex te doyumsuz ve aktif biriyim bilmem yeterlimi hadi sende biraz anlat ? 2.mesaj: bak sana söyliyeyim bu nickle girdin ama en kısa sürede engelleneceksin bilgin olsun ister isen face veya skapypeden görüşebiliriz? peki kadınsımısın yoksa ? "
 
Forumdaki başlıklarda bunların örneklerini çok güzel görüyoruz 'çocuğum olur mu', 'evlenemezsin diyorlar/evlenebilir miyim?', 'eşim terketti' vs.vs.vs..
 
eşcinsel arkadaşım.yazınızı okuyunca bir an empati yaptım.ama size mrb deyip boyunu posunu anlatanı değil bu sadece size değil herkese yapılıyor ki bunda çokta absuk bişi yok.adam cinselliğe aç olduğu için,kendince çağrıştırıcı bişi görünce şaha kalkıyor.bende yaşıyorum açıkçası çokta kaale almıyorum.ama beni üzen şu..............(Engelli ve LGBT olmak gerçekten zor. Bazı engelliler arasında eşcinsel olduğun için dışlanıyorsun bazı eşcinseller arasında engelli olduğun için dışlanıyorsun.örneğin sadece cinsel kimliğimle buraya üyeyim. diğer engelli sitelerindeki hesaplarım yasaklandı. konu cinsellik oluncada tacizler kaçınılmaz oluyor. )...........işte beni üzen burası.,empati yaptığımda.cidden çok zor.kendinizi çok yalnız hissetmişsinizdir.size bunları yaşatanlar utanmalı.ama inanıyorum ki bilinç düzeyiniz savaştığınız insanlardan çok daha yüksek.size iyilik diliyorum.
 
Arkadaşlar yorumlarınız için teşekkürler. KKELEBEKK işte tam da sorulan bu sorular nedeniyle, bana rehabilitasyon süreçlerinde cinsellik ile ilgili bilgilendirilmek çok önemli geliyor. Cinsellik konusu rehabilitasyonun ayrılmaz bir parçası olmalı aslında diye düşünüyorum; kadınlar için, erkekler için, herkes için. İnsanlar bu soruları ile başbaşa kalmamalı.
Engellieşcinsel...Sen de sağ olasın paylaşımın için. Delal'e bir anlamda katılıyorum. Anlattıkların kadınların da sık sık karşılaştığı bir sorun. Paylaşımın çok kıymetli...
 
@engelliescinsel sizi tebrik ediyorum açık sözlü ve özgüvenli açıklamalarınız için. Özgüvenli olduğunuzu bunu burada dile getirmenizden anladım.

Burada tüm yazılanları okudum ve hepsine katılıyorum...cinsellik tabu (aslında dünyada da böyle) lakin sakat olunca insanlar tarafından komik karşılanıyor. Sağlıklı ve engelli bireylerin ilişki yaşadıklarını ya da evlendiklerini çok duyduk ve gördük. Çoğu sağlıklı çiftten daha mutlu ve huzurlu. Çünkü iki tarafta beyinsel olarak tüm komplekslerinden arınmış, özgüvenli, bilinçli insanlar. Kim nasıl mutluysa o şekilde yaşayabilmeli. Çok ütopik belki ama...
 
engelli ve cinsellik korkusu

neden biz engelilerde hep bir cinsel yetersizlik korkusu olur olup olmadıgını bilmeden ve evliliği bu yuzden hep erteleriz.
 
korkuları yenmenin belli kuralları var ya hayatın boyunca kaçarsın yada korkuyla yüzleşir ve çözersiniz. kaçmak bir defa başladımı devamı gelecektir kaçmak kaçmayı doğurur bir bakarsınız hayatınız boyunca kaçıyorsunuz ve hayat kaçmak ve kovalamak mantığı ile geçip gidiyor. neler kaçmadıki elimizden korkular yüzünden eğitim,iş,fırsatlar ve tabiki kızlar ve belkide çoğunuz için kaçmaya devam ediyor. oysa bazen tek yapmanız gereken istiyorum ve alacağım diyebilmektir. bu kızlar içinde böyle yada erkekler içinde. korksanızda gidicek korkmasanızda bari elinizde olan şansı kullanın merak etmeyin kaybedecek çok şey değil denemeye değer yani...
 
Danimarka Devletinin almış olduğu kararda yasayı okumuştum uzun yıllar önce. Danirmakada engelli erkek vatandaşların genelev ücretleri devlet tarafından ödenir.
 
bütün mesajları okudum bu kadar net ve açık konuşmalar için herkese teşekkürler
ben olaya farklı bir boyuttan yaklaşmak istiyorum cinsellik içinde hoşnutluk arzu tutku barındırır.Bunun içinde önce beğenmeniz ve iki kelam yapmanız gerekir biz engelliler içinde sıkıntı bu noktada sanırım beğenilmeme korkusu, buda kendine güvensizlik, 2 cümleyi bir araya getirememek, bocalamak diye devam ediyor.Eğer bu konuları aşabilirsek gerisi zaten geliyor geriye engelsiz insanlarında sıkıntı çektiği ataerkil yaşam toplum baskısı gibi bahsetmiş olduğunuz sorunlar geliyor
 
önemli olan iki vücudun bırbırıne surtunmesı değil karsısındakı ınsanın duygularını ıncıtmeyeceksın bu normal ınsanlar ve engellıler içinde geçerli
 
Hiç korkmadım bedenimden, hiç utanmadım gölgemden, ömrümün sonuna kadar sürüp gidecek depremlerim, engelli bakışlar üzerimde olacak, sosyal mekanlara yakıştırlmayacağım engelli düşüncelerde... Benim engelim yok ayaklarım aksayarak beni götürsede, engelim yok hızlı adımlarla yürüyemesemde... engel bana öyleymişim gibi bakanlarda. engel beyinlerinde. kısıtlanmış hayatlar yaşamayada alışıyoruz. acımızda olacak tatlımızda, sevincimizde olacak hüzünlerimizde... insanız nihayetinde. Beni istemeyeni ben hiç istemem bir kere :) dik duruşum var kendime saygımdan dolayı. Ve kimse bilemez tenimin sıcaklığına dokunmadıkça, dudaklarımdaki ateşin şehvetini bilemezsin tadına bakmadıkça ve mahrum ediyorum bu zevkten onları... Sex yapıpta tatmin olamayan yüzlercesi var engel işte o. yazık dimi ama onlara tatmin olamıyor yada edemiyor...
 
OturanBoğa;

Ne kadar cesur olursak olalım, tecrübe ile sabit ki engelli olmak bir çok şeye engel!
 
Kendimden yola çıkmak istiyorum öncelikle.. Kendime saygımdan hep dik dururum.. annem bazen der ki sen engellisin kocanla iyi geçin (bu arada eşim engelsiz) önce annemin beyninde ki engele bakarım, sonra kocamın ileride engelli olabileceğine..
Kendimi bildim bileli benim bile şaşırdığım özgüvene sahibim.. ailem en büyük destekçim belki de sebep bu.. dış görünüm itibariyle güzel alımlı bakanın bir daha baktığı biriyim, ama vucüt hatları olarak belki 50 tane çukur ameliyat izi kocaman bir şişlik.. ama ben dışarda nasıl özgüvenliysem cinsellikte de o kadar özgüvenliydim evliyken de evlenmeden önce de. belki de arkadaşlarımı hayran bırakan bu özelliğimdi.. Yani bu örnekle demem o ki.. insan önce kendine güvenmeli utanmamalı kendinden.. Bacakları olmayan ama cinsellikte kendine güvendiği için çok aktif olan arkadaşım var.. bırakın dışardaki beyin engelliler bi çoğumuzun sexle cinsellikle alakalı olmadığımızı düşünsün..
 
ben şunu anladım; bizim hakkımızda düşündüğü engele bakarız karşımızdakinin ve ona göre kendimize şekil vermeye çalışırız.bizim normal bedenimizde ki engelden ziyade kendi içimizde ki engelleri de yenmemiz lazım.
 
kendi içimizdeki evet engelleri yenmek için birinci şart öz güvendir kendine öz güvenin ne kadar fazlaysa cesaretin toplum içindeki rolün daha fazladır bu nedenle önce öz güven sonra cesaret ben ufak bişey paylaşayım bundan 2 yıl kadar oluyo hastanede bi bayanla tanışmıştım eşinden boşanmış bi çocuğu vardı benim o sıra 10 gün hastanede yatmıştım benle ilgilenmiştim sohbet muhabbet ederken sen yakışlısın şubusun her neyse bir gun evde buluştuk ve sohbet muhabbetden sonra konu cinselliğe geldi ve kıvılcımlardan sonra ... birlikte olduk ve kendi dediğini aktarıyom ben senin cinsel anlamda bu derece doyrucu olacağını tahmin etmezdim dedi hani tanımamış olsaydım bu konu konuşulmuş olsaydı eksik yarım biri yapamaz yapsa da eh işte derdim dedi demekki insanları engelli sağlam şu veya bu diye ayırt etmemek lazım herşeyden önce insan bunu bizzat kendi dedi ama gelki bunu herkes anlarmı ve benle evlenmeyi bile düşünüyodu kabul etseydim ama aramızdaki yaştan düşünmemiştim ama bu birazda bizden kaynaklanıyo karşımızdaki durumuzu bahane eder diye karşı cinsimize yaklaşamıyoz bazen yaklaşsakda durumumuzla alakalı bişey deyince ağırımıza gidiyo bu işe böyle cinsel olarakda bakmamak lazım nasıl bi sağlam yer içer gezer yaşar arzu heyacan yaşar ise bi engellide hayal kurar arzu eder heyecanlanır yani insandır biri birazcık fazlaysa o birazcık azdır sade bana göre budur
 
Üst Alt