bensalih1131 arkadaşımızın söylediklerine %100 katılıyorum ve elinize,yüreğinize sağlık diyorum. Arkadaşlar bütün iş beyinde biter neyi nasıl yaşamak istediğinize bağlı. Mutlu olmak istiyorsanız en ufak birşey bile sizi mutlu etmeye yeterde artar bile. Eğer karamsar olmak istiyorum bugün diyorsanız inanın o gün akşama kadar olmadık şey kalmaz
Oyüzden kendinizle sürekli barışık olun hayatı olabildiğince güzel,keyifli yaşamaya bakın çünkü hayat herşeye rağmen yaşamaya değer. Sizlerle yazmış olduğum bir yazımı paylaşmak istiyorum umarım beğenirsiniz
HAYATA DAİR YAŞAMALI…
Bazen hayatın bir yerlerde tıkanıp kaldığını, soluk almakta güçlük çektiğimizi düşünürüz. Yürek susup, mantık ayaklarımızı sürüklemeye başladığında; yeni yollar aramak, yeni keşifler yapmak, yeni insanlar tanımak kısacası yenilik yapmak isteriz hayata dair…Yapılan her yenilik yüreğimizi ferahlatır.
Hep isteyip de bir gün yaparım diye ertelenen ne varsa hayata dair, gerçekleştirmeli denemeli insan!
Çünkü hayat o kadar kısa ki; düşünerek kaybedecek zamanımız yok. Her geçen gün, her geçen gece, ölüme biraz daha yaklaştırdığını; zamanın bir nehir, kendisin bir sal olup da, o dursa da yolculuğunun devam ettiğini anlamalı insan…
Sağlığımızı kaybetmeden, ölümle yüz yüze gelmeden hayatı en iyi şekilde değerlendirmeli insan…
Küçük mutlulukları fark etmek için, illa büyük acılar çekmemeli, başkasının yerine kendini koyabilmeli…
Ağlayan birine ‘gül’, inleyen birine ‘sus’ dememeli! Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli…
Sevgisiz, soysuz kalarak, adaletsiz, merhametsiz dünya’ya ayak uydurmamalı insan…
Dikeni yüzünden güle hesap sormak yerine, neden derin bir soluk alarak hapsetmiyoruz kokusunu içimize…
Güneşin doğuşunu izlemek yetmez, yüreğimizde de güneşin sıcaklığı olmalı…
Bir çocuğun ilk adımlarında ki umudu, bir gencin düşlerinde ki geleceği, bir yaşlının hatıralarında ki geçmişi görebilmeli…
Çalışmadan başarılı olmayı, sevmeden sevilmeyi ve mutlu etmeden mutlu olmayı beklememeliyiz…
Küçük yada büyük her hayal kırıklığı acıtır yüreği, ama yaşamdan hayal kırıklıkları yeni bir şeyleri öğrenebilmenin de en iyi fırsatıdır …
Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimsenin kalkması için, dermanı olamazsın dertlerin, ağlamayı bilmiyorsan, neşesizdir kahkalararın...
Merhaba dememişsen, anlamsızdır elvedaların…
Ne, herkesi düşünmekten kendini, ne de; kendini düşünmekten herkesi unutmamalı insan…
Sadece anlatacak bir şeyler olduğunda değil, söyleyecek bir şeyler bulamadığımızda da dinleyebilmeli.
Aklı ve kalbiyle katılmalı sohbetlere, düşünerek yüreğinin sesi olabilmelidir,
aynı hataları, aynı bahaneleri tekrarlamamak adına…
Bir ömür harcansa da yanıtlarını bulabilmeli soruların, ruhun ve zihnin sınırlarını zorlayacak dostları olmalı insanın…
Herkese yetecek kadar büyük olmalı sevgisi ama yüreğinin sınırlarının da bir kapasitesi olmamalı. Olmamalı çünkü; sevdiklerinin sevgisinin hakkını verebilsin, verebilsin ki; bir teşekkür için, bir elveda için zaman bulabilsin…
Yaşam bir sınavsa; en iyi şekilde verebilmeli bu sınavı, vazgeçmezken sevmekten ve öğrenmekten, herkesi sevemiyeceğini ve her şeyi bilemiyeceğini de fark edebilmeli insan…
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi…
Yani uykuda geçirmemeli hayatı…