Bakanın önüne kör bir vatandaş çıkar, derki: sayın bakanım (bence sayın değiller ama) asgari ücret yetmiyor düzeltilmesini talep ediyoruz der. Bakan da kör halinle sana iş vermişiz daha ne istiyorsun der.
Bir başka bakan millet vekillerine yapılan korkunç zamlara laf söyleyen vatandaşa salakça bir açıklama yapma talihsizliğinde bulunur. O millet vekilini yeri gelince düğünlere çağırıyorlar ne yapsın hiç bir şey takmasınmı dedi. (Bende düğünlere gidiyorum acaba taktığım çeyrek altınların faturasını bu salağa götürsem bana ödermi)
Başbakana adamın biri öldürülen kaçakçılarla alakalı konuşurken aynen şu cümleyi kurdu; Valla başbakanın biz bu işi günde 50 - 60 lira için yapıyoruz dedi. Acaba bende çıkıp "başbakan bende günde 50 - 60 lira için kadın pazarlayayımmı" desem banada 150 bin lira tazminat öderlermi.
Burası Türkiye...
Kurum benim suistimalci olup olmadığıma baksın. Suistimalci isem bana ağır cezalar versin razıyım, ama bana sahtekar muamelesi yapmasın. Benim özür derecemle oynamasın. Suistimalci ile beni aynı kefeye koymasın, o sandalyede oturup devletçilik oynamasın. Suistimalcilerin büyük bir bölümü zaten o devletçilik oynayan devlet memurlarının yakını, eşi, dostu, akrabası yada rüşvetle işlerini yaptığı kişiler değilmi.
Geçen gün gazetede yazıyordu, bebek sigortalılar diye. İçlerinde Kılıçdaroğlunun torunu bile var be.