Sünnet iddia edildiği gibi dinlerin tanrısal bir vahyi değil,
İbrahimin, Mısırdaki seçkinlerin arasına girmek için yaptığı bir uygulamaydı.
Çünkü, Antik Mısırda sünnet, seçkin olmanın bir işareti olarak görülüyordu.
Peki, Mısırda sünnet hikayesi nasıl başladı?
Sünnet, İslamın, Habil ve Kabil diye alıntıladığı kişiler olan Mısır tanrıları Osiris ve Sethin hikayesiyle başlar.
Hikayeyi kısaca özetlersek;
Tanrılar Osiris ve Seth ile
Tanrıçalar Nephtys ve İsis kardeştirler.
Seth, kardeşi Nephtys ile,
Osiris de diğer kardeşleri İsis ile evlenir.
Ama bir sorun vardır ve Seth de tıpkı Osiris gibi, güzel İsise aşıktır.
Seth, İsise sahip olduğu için Osiristen nefret eder, onu öldürme planları yapar ve sonunda Osirisi öldürüp parçalara ayırır.
Seth, öyle nefret doludur ki, Osirisin cinsel uzvunu da keser.
İsis, Osirisin farklı yerlere gömülen vücut parçalarını bulur ve birleştirir ama cinsel uzvu kayıptır.
İşte o kayıp uzuv için halk tarafından törenler yapılır, kötü Seth lanetlenirken, iyi Osiris yüceltilir.
Tanrı Osirise bağlılık yemini ederken, kimileri erkeklik uzvunu kökten keser, kimileri ise bir parçasını.
Bu uygulama zamanla Osirise bağlılık ritüeline dönüşür ve sünnet olanların Osirisin acısını paylaşan, kutsanmış/seçkin kişiler olacaklarına inanılmaya başlanır.
İbrahim Mısıra giderken, Mısırda sünnet çoktan yerleştiğinden, o da seçkinlerin arasına girmek için sünnet olur. Bu uygulama İbrahimle birlikte Musevilike, ardından İslama geçer.
Yani, sünnet zannedildiği gibi ilahi bir emir değil, Antik Mısır geleneğidir