Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

''Elhamdulillah çocuklarımda hata yok''

Allah'a yalakalık benim için en büyük şereftir, bundan noksan olanların anlamasını beklemiyoruz zaten.
İnsanın kalbinin sağır olması daha da zordur 😉
 
Mümin kullar için hastalık bir nimettir aslında. Dikkatinizi çekerim cümlenin başında kullandığım kelime işin can alıcı püf noktası ve özüdür. MÜMİN. Mümin olmayanlar bu nimetin ne olduğunu anlamaz çünkü istese de anlayamaz.

Mümin olmayanlar için her türlü dert hakikaten bir cefadır.

Mümin kullar da elbette cefa yerine sefayı, hastalık yerine sıhhati, kıtlık yerine bolluğu, yoksulluk yerine zenginliği, karanlık yerine aydınlığı, ekşi yerine tatlıyı isterler. Ama Mevla’dan gelene razı olurlar. Mümin ile olmayan arasındaki temel fark budur.

Ben ayaktan sakatım, kimisi kafadan, kimisi kulaktan, kimisi koldan veya gözden sakat. Ben yatarım kalkarım halime şükrederim. Şükür etmediğim bir günüm yoktur. Yürüyorum, kimseye muhtaç değilim hamdolsun. Tekerlekli iskemledeki vatandaş şimdi bana “ben yürüyemiyorum” diyordur. Doğru yürüyemiyorsun arkadaş ama tekerlekli iskemle ile de olsa dışarı çıkabiliyorsun, ya yatalak olsaydın? Yatalak olan da biliyorum şimdi bana kızıyor ve “ben dışarı da çıkamıyorum, bu ne biçim nimet? diyordur. Doğru sen de haklısın, dışarı çıkamıyorsun ama aklın yerinde, b.kunu alıp da yüzüne, gözüne ve etrafa sürmüyorsun, konuşulanları anlıyorsun, kafanı çevirip televizyon izleyebiliyorsun, tuttuğun takım gol atınca seviniyorsun. Ben şükür sayesinde kafayı yemiyorum, çünkü kafayı takmıyorum ve elimden geldiğince de şifayı veren Yüce Rabbimden Şafi sıfatıyla bir şeyi; doktoru, eczayı, denizi, termal kaplıcayı, masajı, şunu veya bunu, şifa için vesile etmesini diliyorum. Ederse ne alâ, etmezse de dert etmiyorum. Çünkü bir diken batması veya başa gelen bir musibetin günahlarımıza kefaret olacağını buyurmuş Efendimiz (sav). Efendimiz (sav) boş konuşmayacağına göre demek bu hastalık aslında benim için bir nimet olacak diye umuyorum. Zira günde beş değil elli vakit namaza dursam biliyorum ki günahlarımdan arınamam. Belki de Yüce Yaradan bu hastalık ile beni günahlarımdan arındıracak diye umut ediyorum. Bir mümin hem umut edecek hem korkacak. Mümin bir kul olarak (elhamdülillah) imtihan dünyasında sınıfta kalmak istemiyorum isyan ederek.

Yani neticede ben inancımdan ötürü rahatım, hastalığım da dert değil. Biliyorum ki mezara kadar benim en yakın dostum.

Ama Mümin olmayan, mesela bir dinsiz kâfir, benim kadar rahat mıdır sizce? Hastalığı ne olursa olsun, ufak bir parmak eksikliği veya iki gözün görmemesi, her Allah’ın günü “Piyango neden bana vurdu?” der ve dövünür. Allah’ın varlığını kabul etmez ve O’nun adaletini sorgulama hadsizliğinde bulunarak günah ve sapıklık çuvalını doldurdukça doldurur. Asla mutlu olamaz, her günü keder doludur, yüzü gülmez, hiçbir şeyden zevk almaz. Kendini çoğu zaman içkiye verir, alkol denen zehirde arar huzuru. Durumunu kabul etmez. Ölünceye kadar her günü böyle karanlıklar içinde geçer gider. Kendisini mahveder ve tabii ki çevresini de. İnançsız olduğu için hastalığın aslında bir nimet olabileceğini asla kabul etmez, bunu söyleyenlerle dalga geçer, onlara “yobaz” der, “aptal” der, kendisini ise akıllı ve ilerici zanneder gafil.

Daha önce de yazdım, bunu diyen adam bir hödüklük yapmış, sözün nereye gidebileceğini belki farkına varmadı veya vardı da önemsemedi. Gün gelir Yüce Allah ona “hatanın” ne demek olduğunu farklı bir şekilde gösterir de feleği şaşar. Allah büyük.

Takmayın artık kafanıza bu hödüğü. Allah’a havale edin olsun bitsin.
 
Son düzenleme:
arkadaslar malum partiye oy verenlere söylüyorum. O parti catısındaki herkes kendi cebini düşünüyor kimsenin engeli gaziliği mağdurlugu umurlarında değil. Oy verip verip ağlanmayın bosuna. iyi oluyor oy verenler için söylüyorum
 
@alifatih1958,

Yazınızda "dinsiz," "kafir" gibi ifadelerle insanları dini inançları üzerinden aşağılamakta ve ayırmaktasınız. Bu tür ifadelerin kullanımı, hukuka aykırıdır ve ciddi sonuçlar doğurabilir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasa'nın 2. maddesi gereği laik bir devlettir ve hiçbir birey dinî inancı, dili, ırkı veya mezhebi nedeniyle ayrımcılığa tabi tutulamaz.


1. Türk Ceza Kanunu'na Aykırılık:

  • TCK 125. Madde (Hakaret Suçu):
    Bir kişiye onur, şeref ve saygınlığını rencide edecek ifadeler kullanmak suçtur. "Dinsiz" veya "kafir" şeklinde aşağılayıcı nitelemeler, bu kapsamda hakaret suçu oluşturabilir.
    Ceza: Bir yıldan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezasıdır.
  • TCK 216. Madde (Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik veya Aşağılama):
    Toplumun bir kesimini, dinî inanç veya inançsızlık üzerinden aşağılamak, kin ve düşmanlığa tahrik etmek suçtur.
    Ceza: Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

2. Anayasa'ya Aykırılık:

  • Anayasa Madde 2 (Laiklik İlkesi):
    Türkiye Cumhuriyeti, laik bir devlettir. Devlet, tüm dinî inançlar karşısında tarafsızdır ve bireylerin inanç özgürlüğünü korur.
  • Anayasa Madde 10 (Eşitlik İlkesi):
    Din, dil, ırk veya mezhep farkı gözetilmeksizin herkes kanun önünde eşittir. Hiçbir birey, dinî inançları veya inançsızlığı nedeniyle aşağılanamaz.
  • Anayasa Madde 24 (Din ve Vicdan Özgürlüğü):
    Her bireyin dinî inancı ya da inançsızlığı kişisel tercihidir ve buna saygı göstermek esastır.


Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin laik yapısı ve anayasal ilkeleri gereği, bireyler arasında din, dil, ırk ayrımı yapılamaz. Yapmış olduğunuz ayrıştırıcı ve aşağılayıcı ifadeler, hem bireylerin şeref ve haysiyetini ihlal etmekte hem de toplumsal barışa zarar vermektedir. Bu tür ifadeler, yalnızca insanlara saygısızlık etmekle kalmaz, aynı zamanda hukuki sorumluluk doğurur.

Sizden ricam, bu tür ayrımcı ve aşağılayıcı ifadelerden kaçınmanızdır. Bu hem hukukun hem de toplumsal saygının gereğidir.

Edebiyat yapmanın anlamı yok nimet falan değil. Kafir olarak niteleyip hakaret ettiğiniz insanlar sizlerden çok daha iyi şartlarda yaşıyor.
 
@Polmiks Ben hem dinsiz hem kafirim, bunu niye hakaret olarak kabul edeyim? Şimdi biri sizi "insan" diye aşağılasa siz de ona bakıp insan olmayı aşağılık olarak mı kabul edeceksiniz?

Karşıt/zıt tarafı tanımlamak için kullanıyor, aşağılamak için değil. Dindarın bakış açısını anlatıyor. Ona göre dinsiz neyse bana göre de dindar odur.

Konuya yönelik; adam kötü niyetli değil, yanlış düşünceli biri. İnsanların bize bakış açısı bu... O kadar alıngan olmaya gerek yok bence. Evet sağlam olmak daha avantajlı. Engelli olmak dezavantajdır. Artık adı eksik, hata, kusur, engel... Ne fark eder?
 
Mal-para çalana hırsız, insan öldürene katil, gasp yapana gaspçı dendiği gibi insanoğlunun inançlı olanına mümin, olmayanına da kâfir denir. Bunu yumuşatıp ateist mateist derler. Ateist denildiğinde alınganlık yapılmaz ancak kâfir denildiğinde bilirim alınganlık yapılır çünkü kişi kâfir de olsa kendisine böyle hitap edilmesinden hoşlanmaz. Ateist filan denilsin istenir. Kâfir denildiğinde, her ne kadar inançlı olmasa da, ister istemez mahşer günü kendisine kesilecek olan ceza yani azap aklına gelir ve ürperir ama ateist kelimesi ona bu azabı hatırlatmaz, aklına getirmez.

Kâfir kelimesi hakaret suçu teşkil etmiş olsa idi basılı kitapların büyük bölümünün imha edilmesi gerekir idi.

Yine de bu bilgilendirme için teşekkür ederim çok sağol.

Neticede bu kelime ile kimseyi aşağılamam veya hakaret etmem söz konusu dahi değil. Ayrıca kişiyi “inançlı olman gerek” şeklinde zorlamam da söz konusu değil. İrade sahibi olan insan yolunu serbestçe seçmekte hürdür, özgürdür. Ne olduğu beni ilgilendirmez.

Hülasa muhterem, mahkemeler orada durmakta. İnancı bulunmayan kişiyi tanımlamak maksadı ile kâfir kelimesini kullanmamdan ötürü mahkemeye başvurabilirsin, hatta gecikmeden başvurmalısın.
 
Bir kaç kelam da biz etmesek olmayacak, lakin doğrular kabul görmesede gerçekler değişmez .
Yasada her kes eşittir der ama biz bunu göremiyoruz, inandığınız değerler adına doğru söyleyin nerde eşitlik hani adaletiniz, ben hep Beyaz Türklerin üstün tutulduğunu görüyorum.
Gene diyorsunuz ki özgürlük var doğru, Allah'a sövmek peygambere hakaret etmekte özgürsünüz lakin atesiste deiste karşı bu özgürlüğü kullanmıyorsunuz...

Vs vs saysam bitmez
 
Şu KAFİR kelimesi hakkında iki kelam edeyim ve fazla uzatmayayım. Bu söz çok ağır bir söz. Uluorta, zırt pırt kullanılacak, dillerin alışkanlık edineceği bir söz değil. Kâfirliğin 100 alametinden 99 tanesi üzerinde sabit olmasına (bulunmasına) rağmen 100’ncüsünde şüphe varsa (emin olunamıyorsa) o kişiye kâfir denilemiyor. Kâfir olmayana kâfir diyenin kendisi kâfir oluyor, tövbe etmesi ve nikâh tazelemesi gerekiyor evli ise.

Dolayısıyla bu kelimeyi her yerde kullanmak doğru değil zira bir hata ile kullanan okka altına gider. Yani bu kadar ağır bir kelime bu. Ben bu kelimeyi kullanırken kast ettiğim asla günahkâr insanlar değil. Hepimiz günahkârız, peygamber değiliz, elbette günahlarımız olacak, ama sonsuz merhamet sahibi olan Yüce Rabbimiz bize tövbe kapısını açmış, “Tövbe edin icabet edeyim” diye buyurmuş. Kâfir kelimesini kullanırken kast ettiklerim hakikaten bu kelimeyi hak edenler, yani dinsizler, imansızlar, ahiret inancı olmayanlar, amentüyü inkâr edenler, ineğe, güneşe, Allah’tan başkasına tapanlar, bütün hayatı İslam’a sövmek ve düşmanlık yapmakla geçen kişiler. Yoksa alkolikler, kumarbazlar, fahişeler ve diğer günahkârlar değil tabii ki.

Yalnız şöyle bir şey daha var ki bu bir tartışma konusudur. Değinip geçeceğim.

İslam âlimleri/büyükleri demişler ki:
-Ben kâfiri kâfir olarak bilmem diyen kişi aynı onun gibidir. (yani kâfirdir)
-Kâfir(in küfrü) hakkında şüphe edenin kâfir olacağı hakkında bütün kıble ehli arasında bir ihtilaf yoktur.
Yukarıdaki ifadelerden hareketle bilinmelidir ki “kâfire kâfir demeyen, kâfirdir" sözcüğü, bir fıkıh kaidesi değildir. Ayrıca yukardaki iki söz ile bu söz arasında fark vardır (farklıdırlar).
Neyse mesele uzun, o nedenle yukarıdaki sözlerle ilgili tartışmanın detaylarına girmeye gerek yok.

Velhasıl sevgili kardeşim bende bilgisayarda kâfir kişinin kendisine kâfir denmesinden neden hoşlanmadığına dair, bu kelimeyi duyunca neden ürperdiğine dair çok güzel bir yazı vardı ancak bulamadım. Bulabilseydim onu yollardım. Şanssızlığına.

Ayrıca bu kelime kanunen de hakaret kapsamına girmiyor. Kaba bir kelime dersen bak o olabilir ama hakaret değil. Müsterih olabilirsin. Ben hayatta olan kâfire hakaret etmek yerine, Yüce Allah’tan kendisine hidayet nasip etmesini niyaz ederim.

Selametle
 
Ben dindar olsaydım Ateist tabirini kullanırdım. "Kâfir" kelimesi, dinde "aşağılama" anlamında kullanılır. Gerçi Ateist de aynı anlama gelir ama Ateist kullanılmaz, kâfir kullanılır. Yani maksat aşağılamak değil de karşı tarafa atıf yapmaksa Ateist daha makul bir kelimedir.

Din eşcinsel olanı da aşağılıyor ama eşcinsel olmak gayet insani bir durumdur, aşağılık bir durum değildir. Yani kâfir kelimesine alınmamak lazım derken kastım buydu. Din aşağılık kabul ediyor diye aşağılık olunmaz demek istedim.

Ben Deistim, din benim için ne der umrumda değil. Benim kendimi nasıl gördüğüm önemli, dinin beni nasıl gördüğü önemli değil.

Hata kelimesine takılıyorlar, kâfir kelimesine ve son dönemlerde "bayan" kelimesine takılanlar da var. Boş verin başkasının ne anlam verdiğine, siz kelimenin anlamına bakın sadece. İşitme engelliyim. Kulağımda hata, kusur, engel vs var bir şeyler işte. Hiçbir kelime bu gerçeği değiştirmeyecek. Bu durumu aşağılık gören her kelime ile görür, bu durumu insani gören de her kelime ile görür. Gerçekler kelime ile değişmez.
 
Olabilir ateist denilebilir, zaten öyle deniliyor genellikle. Kimisi ateist denilince ateist kişi buna alınmadığı için bu tabiri kullanıyor, kimisi de yabancı dil özentisinden, veya başka sebeplerden her neyse artık. Ama ateist ile kâfir arasında bir fark var mı? Yok ikisi de aynı manaya geliyor. Kelimenin aslı fransızca Athée yani Allah'a inanmayan kimse. Kâfir hakaret olsa ateist de hakaret olur idi.
Neyse sanırım ve umarım mesele anlaşıldı ziyadesiyle.
Senin ne olduğunu biliyorum. Sen de bunu marifetmiş gibi habire söyler durursun ne hikmetse. İnançsız olduğun için hiç sana hakaret ettim mi? Etmedim, bilakis hidayet nasip etmesini diledim Allah'tan ve hâlâ da diliyorum. Ama tercih senin.
Evet bir zamanlar da sakat mıyız, engelli miyiz, özürlü müyüz tartışması yapılırdı değil mi? Ne gereksiz bir tartışmaydı o.
Selametle.
 
@OturanBoğa,

O agzina geleni salliyor
Insanlarin dindar olmasina allah yerine karar vererek dindarligi dincilikle bir tutarak hoduge kadar agzindan kaleminden cikani esirgemiyor
Bu sitede yazilarini actigi basliklari silen yok
Okuyun dinleyin feyz alirsiniz belkim😂
Benimkilere gayzinizi bir turlu anlamadim
Ben artik yazmayacagim reborn cok hakli
 
Neyi kast ettiğini biliyorum ancak o ayeti şöyle açıklamaya çalışayım:
Savaş anında sizinle savaşan kâfirlerin size zarar veremeyecek duruma gelene kadar öldürülmesi söz konusu. Yani haddi aşmama prensibi var. Yani aman diyene el kalkmaz, düşmana karşı zafer kazanmanın alametleri belli olduktan sonra kesip biçmeye devam etmek olmaz. Kısacası kâfirin hayat hakkına müdahale söz konusu değildir. Öte yandan kötü örnek emsal de teşkil etmez.

Bir iki kelimeye takılıp da kocaman kitabı bilerek yanlış yorumlamanın hiç gereği yok.
Daha detaylı bilgi istemek veya ve fetva almak için Diyanetin fetva hattına sorabilirsiniz.
Hülasa herkes inancında hür, kimse kimseyi inancından ötürü itlaf etmiyor. Yasak çünkü.
"Deaş bunu yapıyor ama" derseniz ben de size şunu sorarım: Onlar Müslüman mı? Görüldükleri yerde öldürülmeleri istenen yoldan çıkmış sapık harici fırkasının günümüzdeki kalıntıları İslam için örnek teşkil etmez.
 
Son düzenleme:
Bir ayeti, yani Allah'ın kelamını ortadan kaldırmak veya değiştirmek mümkün mü? Bir yaratıcı var, peygamber aracılığı ile düşündüklerini söylemiş, sonra da biri çıkıp "yok bu artık öyle değil" demiş, öyle mi?

Neyse, burada amacım müslümanların ağzından "kafir" söz çıkınca müslüman olmayanların aklına ne geldiğini anlatmak. Alevilerin, Hıristiyanların, Yahudilerin, ateistlerin, deistlerin vs. zihninden geçen şey "bu bağnaz fırsat yakaladığında beni kesecek". Pratik olarak da bunu ispat etmişsiniz müslümanlar olarak. Sivas'da, Maraş'da, Irak'da, Suriye'de, Afganistan'da, Pakistan'da olan bu. "Kafir"in kafası kesilir.
 
Evet hocam evet bazı ayetler başka ayetler değişikliğe uğramıştır.
Ülkemizdeki olayları bir tarafa koyalım onları işin içine hiç karıştırmayalaım zira ülkemizdeki hadiseler dini saikle meydana gelen hadiseler değil tamamen kışkırtma amaçlı olaylar. Ama din alet edildi o başka.
Başka ülkelerde göze çarpan uygulamalar da İslamın bilerek veya bilmeyerek farklı ve hatalı yorumlanmasından kaynaklanıyor. Savaş meydanı haricinde kafirleri öldürün diye bir emir yok. Bulduğunuz yerde öldürün emri yukarıda izah etmeye çalıştığım gibi tamamen savaş anı için geçerlidir. Savaşın kazanılacağı anlaşıldığı andan itibaren kafirin/düşmanın öldürülmesi yasaklanmıştır. Haddi aşmama prensibi önemli bir miheng taşıdır.
Ama dediğiniz gibi bağnaz beni/bizi kesecek korkusu var çünkü bu korku pompalanıyor oysa yok böyle bir şey. Olan yerler de dediğim gibi İslamı doğru düzgün uygulamayan, yanlış yorumlayan yerler.
Benim dinle imanla alakası olmayan arkadaşlarım vardır mesela. Biz birbirimizi tanırız ve hiç bir zaman ben onların inançsızlığı ile, onlar da benim inancım ile dalga geçmeyiz. Zaman zaman bir araya geliriz hiç bir sıkıntı oluşmaz.

Öte yandan bu kelime madem bu kadar ürkütüyor, bundan böyle mümkün mertebe ateist veya dinsiz/imansız kelimelerini kullanmaya çalışacağım.
 
Ürkütmüyor. Umurunda da değildir müslüman olmayanların. Bunu birileri dert edecekse bu kişiler müslümanlar olmalı. Sonuçta sizin imajınız... Dünyanın geri kalanı ile olan ilişkinizde kendi pozisyonunuzu siz belirleyeceksiniz, bu, dünyanın umurunda da değil açıkçası.
 
Bu sözlerin ardından
Gözlerimden yaş değil nefret akıyor
Bu dünyada çok acı çektim
 
Üst Alt