Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engelli olan kişiler diğer insanlardan daha alıngan mı oluyorlar?

Eshat

Aktif Üye
Üyelik
22 Haz 2008
Konular
141
Mesajlar
2,578
Reaksiyonlar
0
Engelli olan kişiler diğer insanlardan daha alıngan mı oluyorlar?

ABD ‘de yapılan bir araştırmaya göre özürlü istihdamı ile ilgili peşin hükümlerin başında gelenlerden bir madde dikkatimi çekti.
Madde aynen şöyle;
“Engelli olan kişiler hissidirler. Alıngan, kırılgan olurlar ve çabuk kızarlar.”

Ben burada engelli olan arkadaşların diğer insanlara nazaran biraz daha alıngan olduklarını düşünüyorum. (İstisnalar kaideyi bozmaz.)

Bazen iyi niyetle söylenilen bir sözü, engelli olan bizlerin farklı olarak algılayarak, farkı bir yorum yapabiliyoruz. Belki yaşamış olduğumuz psikolojiden dolayı olabilir.

Toplumumuzda ki insanların, engelli olan kişilere bakış açısını düşünürsek, sanırım olay biraz daha netleşecek diye düşünüyorum. Çünkü engelli kişilerin, hep geri plana atıldığı bir toplumda yaşayan bir engellinin, alıngan olması, insanlara karşı önyargılı olması, kısmen de olsa normal olabilir. Çünkü toplumumuzda engelli olan kişilere karşı bir önyargı mevcuttur. Bundan dolayı insanların kendilerini anlayamayacağı konusunda da birçok engelli kişi aynı şeyi düşünmektedir sanırım.

Yukarıda ki yorumum, sadece benim edindiğim izlenimin, bir sonucudur. Yani engelli olan arkadaşlarda ki benim gözlemlerim bu şekildedir.

Fakat benim arzu ettiğim engelli kişi, bu şekilde alıngan, kırılgan olmamalıdır. Hayata umut bağlayan, en büyük hedeflere odaklanmış olan, içindeki mücadele azmi hiç sönmeyen, hakkını arama konusunda hiç pes etmeyen, kararlı en önemlisi de umut bekleyen değil, umut veren kişi olmalıdır.

Ben hayatta her zaman engelli olan arkadaşlarımızın bu şekilde, hayat dolu, hakkını sonuna kadar arayabilen, bir engelli olmaları için mücadele ettim. Buna da öncelikle kendimden başladım. Çünkü yaşamadığın, hissetmediğin, bir duygu için mücadele edemezsin. Mücadele için hissetmek bana göre şarttır.

Engelliler ve bütün insanlar için önyargıların ortadan kalktığı, içimizdeki mücadele azminin ve umutların hiç eksik olmadığı bir dünyada yaşamak temennisiyle…
 
Kesinlikle ...Mesela
Arkamdan birisi güldügü veya konusutugu zaman Herzaman üzerime aliniyorum BIliyorumki onlar bana gülmüyorlar hakkimda konusmuyorlar ama ben yinede aliniyorumm .
 
Araştırmaya katılıyorum yalnız bir dönem olarak görüyorum bunu. Mesela bu engeli veya hastalığı kabullenene kadar böyle bi duygusallık ve alınganlık vardır. Ama kabullenme aşamasından sonra bu aşırı duygusallık normale döner bence.
 
ben o maddeyi kapsıyorum.alıngan,kırılgan ve çabuk kızanlardanım.bir şeyi yapamadığımda mesela yardım istiyorum.zamanında veya istediğim gibi olmayınca hemen sinirleniyorum.aslında sinirim karşımdakine değil kendimedir.kalkıp yapamadığım ve birşeyler engel olduğu için kızarım.hayata kızarım.kaderime kızarım.sinirlenir ve öfkelenirim.
 
Ne kadar da sinirlensek ve öfkelensen sonuş değişmez. Bazı gerçekleri kabul etmek kaçınılmazdır. İnşallah kalkıp yapamadığınız şeyleri hayatınızı kalan kısmında yapmanız nasip olur. Siz yinede kendinize de olsun sinirlenmeyin. Çünkü herkesin bir kader çizgisi vardır. Bunuda kendisi belirlemez.
 
Valla ben o dönemi atlattım .. Alınganlığı atana kadar epeyce kalp kırdım ama artık o duygularda felç oldu..:)
 
Oldun arkadaşım o alınganlığı üstünden atman da önemlidir. Biraz kalp kırmışın ama umarım sizi anlayışla karşılamışlardır.
 
Alınganlık kişilik yapısı ile alakalı bir durum bence, onun engelli olmakla ilgili olduğunu düşünmüyorum.
 
Kendi Adıma Hiç Böyle hissetmedim ama kişilere göre değişir apılarında varsa alıngan olurlar..
 
Ben burada bir araştırmanın sonucuna göre ve kendi gözlemlerime göre, bir sonuç ortaya koydum. Mutlaka yapısal olmakla alınganlık alakalıdır. Biz de zaten diğer insanlar alıngan değilde, engelliler alıngan diye bir iddiamızda söz konusu değil.

Sadece engelli olan insanlar yaşadıkları psikolojinin ve toplumumuzun önyargılarından etkilenmeden doğan bir alınganlığı istisnaları hariç tutma kaydıyla anlatmaya çalıştık.

Umarın anlatabilmişizdir.
 
Alınmıyorsanız bence bi tuhaflık vardır.İnsanlar size uzaylı görmüş gibi gözünü dikip bakarlarken alınmadınızmı hiç ?? Hadi canım sizde
İnsanın yapısıyla alakalı olduğunu düşünmüyorum ben alışma ve alışmama durumuyla alakalı bence
 
Evet arkadaşım haklısın bu konuda biraz alıngan olabiliyoruz. Bunu kabul etmemiz gerekir. Birde alışmamız gerekir. Gerçi sen o aşamayı geçmişinde...
 
Biz engelimiz itibariyle,kırılgan bir yapıya sahibiz.Alınganlık bir tür mizaç ve kişilik yapısıyla alakalı, ayrıca ruhsalığındaki bazı problemlerin de ipuçlarını veriyor... Kişilerin yatkınlığı varsa herşeyi kendi açısından görmeye,herşeye karamsar bir şekilde bakmaya çalışıyor.Ortalığa söylenmiş sözleri cımbızla çekerip kendi üzerine alıyor,bu da bir insanın kendi içine kapanıp,olaylara ben merkezci bakmasından kaynaklı...Söyle kafamızı kaldırıp,diğer insanların duygularını düşüncelerini anlamaya çalıştığımız zaman olayların hiç de öyle olmadığını göreceğiz ama,kurbağa misali tüm kainatı gölden ibaret sanıyoruz o nedenden dolayı da alınganlık gösteriyoruz...Biz engelliler alıngan değil kırılganız,naçizane fikrim...
 
evet sehribanu daha doğru bi tespit kırılganlık daha uygun
 
Değerli Moderatör arkadaşım herşeyden evvel konuya göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ediyorum.

Bana göre kırılganlık, alınganlıktan daha ağır bir duygudur. Yani size kırılan bir insanın gönlünü almak biraz daha zordur. Oysa alınan bir kişinin gönlünü almak sanırım biraz daha kolaydır. Karşınızdaki insanın sizi bilerek incitirse buna kırılırsın. Fakar karşınzdaki kişi bunu istemeden yaparsa da alınırsın. Bana göre alınmak biraz da nazlanmak, gönül koymak ve sitem gibii kelimelerle eşdeğerdir diyedüşünüyorum.

Eğer yanlışım varsa düzeltiniz.
 
Alınganlık söylenen sözleri kendi üzerimize alınıp,bana niye öyle dedi gibi şüpheci bir yanı vardır.Bazı insanlar kendisiyle alakalı olmayan şeyleri bile kendi üzerine alabilmekte,kafasında evirip çevirebilmekte .Ama kırılganlık daha farklı hassas olmak,çabuk incinmek olarak düşünüyorum.Kırılan insanın gönlünü almak daha kolay,ama alıngan bir insanın gönlünü alsanız da o kişi alınacak birşeyler bulur kendine...
 
Tabi olabilir. Buda sizin yorumunuz. Lakin ben kırılan bir insanın gönlünü almak daha zor diye düşünmüştüm. Olabilir;

Sizde güzel yorumlamışsınız mantıklı ve anlamlı bulduğumu da belirteyim.
 
Hem alıngan oluyorlar, hem de gereksiz yere çok kırıcı oluyorlar. Burada yazılarda bile bunu görmek mümkün. Ben bu durumu, kişinin durumunu kabullenememesine bağlıyordum ki geçenlerde bir toplantıda duyduğuma göre psikoloğun birisi de aynı tespiti yapmış ve sakatların alıngan ve özellikle de kırıcı olmalarının başlıca sebebi durumlarını kabullenmek istememesi, devamlı olarak “neden ben” sorusunu soruyor olmasıdır demiş. Evet önümüzde 2 şık var, ya trenin önüne atacağız kendimizi ya da durumumuzu kabulleneceğiz. Açıkçası ben trene sadece seyahat için binmek taraftarıyım. Mutlu olmak istiyorsak “neden ben” sorusunu sormak yerine “ben aileme ve topluma nasıl faydalı olabilirim” sorusunu sormamız ve kafayı bunun için patlatmamız gerek. Böyle yaparsak, alınganlık bir tarafa, sanırım gönül de kırmayız.
 
Aslında haklısınız, insanın engelini kabul ederek Alınganlıktan ve kırılganlıktan kurtulması gerekir. Tabi bunu kabullenmekte psikolojik olarak çok zordur.

İşte zorda olsa, bunu başararak topluma kendimizi kabul ettirmak için, çaba içerisinde olmalıyız. Çünkü her engelli bireyde bu toplumun bir parçasıdır. Toplumumuzla içiçe yaşamasınıda bilmeliyiz.

Toplumdan kendimizi soyutlamamız ve kendimizi uzaklaştırmamız bize hiç bir şey kazandırmayacağı gibi tam aksine bir çok şeyide kaybetmemize neden olacaktır.
 
Tip tip bakma değilde uzaylı görmüş gibi diyelim..:) şimdi öyle değil mi? evet hala aynı ama artık ben takmıyorum aynı sizin gibi diyorumki bakmaların bi sebebi vardır salla..:)
 
İşte üzerimizden bunu atabilmek çok önemlidir. Bunu diyebilmek çok önemlidir. Dahada önemlisi engellilerin ne kadarı bunu diyebiliyor bu önemlidir.

İnşanların size bakışlarını kendinize göre yorumlayarak çeşitli manalar çıkartmak yerien insanların o bakışlarını olumlu olarak algılamak sanırım bu konuda bizi biraz daha rahatlatacaktır. Ama ne olursa olsun şu hayata her zaman için iyi yönleriyle bakarak mutlu olabilmeliyiz. Mutlu olabilmek içinde bu tip olaylara alışmak sanırım en iyisi olacaktır diye düşünüyorum.
 
Evet halısınız, ama bazı insanlar bunu ya geç değiştiriyor, yada hiç değiştirmiyor. İşte zaten sorunda burada...
 
Alınganlık söylenen sözleri kendi üzerimize alınıp,bana niye öyle dedi gibi şüpheci bir yanı vardır.Bazı insanlar kendisiyle alakalı olmayan şeyleri bile kendi üzerine alabilmekte,kafasında evirip çevirebilmekte .Ama kırılganlık daha farklı hassas olmak,çabuk incinmek olarak düşünüyorum.Kırılan insanın gönlünü almak daha kolay,ama alıngan bir insanın gönlünü alsanız da o kişi alınacak birşeyler bulur kendine...

Benim kast ettiğim de tam böyle bir şey. Alınganlıkta sanki birazcık paranoya var gibi. Alıngan birisine "Yağmur yağıyor" desen, "Sen bana ördek mi demek istiyorsun?" diyebilir. Bu yüzden olumsuz bir çağrışım yapıyor.
Kırılganlık, incitilme hikayesine ait olmaktır. "Gerçek" olayların insanı hassaslaştırması karakterini inceltmesi ile oluşuyor. Alınganlıkta olduğu gibi ihtimallerle ilgili değil.
 
Konu ile ilgili olması sebebiyle, tesadüf bu ya, bana bugün gelen bir e-postayı sizle paylaşmak istiyorum. Bahsi geçen tenisçinin söz konusu final maçını da TV.den naklen izlemiştim yıllar önce zira gazeteler ve TV kanalları ilk kez bir zencinin birinciliğe bu kadar yakın olduğu konusunda bangır bangır yayınlar yapıyorlardı.

Efsane Wimbledon'un ilk zenci Şampiyonu Arthur Ashe kan naklinden kaptığı AIDS'den ölüm döşeğindeydi.
Hayranlarından biri sordu:”Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti?”
Arthur Ashe cevap verdi.
“Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar, 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir, 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya “Neden ben?”
diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, Tanrı'ya nasıl “Niye ben?” derim?
 
İlginç bir paylaşım sunmuşsuınuz...
 
hem tenisçi hem istatistik uzmanı..:)
 
Bizim toplumumuzda genelde bir duygusallık hâkimdir. Bu duygusallıktan dolayı da genelde engelli olan insanlara yaşlılara yardım etme konusunda, ellerinden geleni yapmak isterler.Bunun için alıngan olmaya da gerek yoktur sanırım.

İşte bizim de burada bu şekilde, düşünen insanlara karşı, iyi niyetlerini anlayarak hareket etmemiz gerekmektedir. Bizim toplumumuz belki engelliler için bilinçli bir toplum değil ama duygusal anlamda engellilere yardım edebilmek için bir gayret sarf ettikleri de bir gerçektir. Bunu anlayarak insanları kırmadan alınmadan bir engelliye yakışanı yaparak toplumla bütünleşmemiz gerekmektedir.

İşte bu şekilde davranarak, örnek bir engelli olmamız toplumda ki, biz engellilere karşı olan önyargılı davranma psikolojisini de önemli ölçüde ortadan kaldıracaktır. Bunun ortadan kalkması içlinde sadece toplumdan bir şeyleri beklemek yerine, bizim de bir şeyler yapmamız en güzeli olur.
 
Engelliler daha mı alıngan oluyor?

Engelli insanları anlayamayan bir toplumumuzun olması, birçok engelli olana arkadaşımızın hem hayattan kopmasına, hem de kendilerine olan güvenlerini kısmen de olsun yitirmelerine neden olmaktadır.

İşte bizim toplumumuzu bilinçlendirme çabalarımız burada çok önemlidir. Engellide olsak bunun çabasını mücadelesini her zaman için vermeliyiz. Hiçbir şekilde insanlara küserek alınarak kırılarak bir yerlere varılmayacağının öncelikle bizler farkında olmalıyız.

Belki insanlar, bizim alınacağımızı düşünmeden bir söz sarf etmiş olabilir. Buna bizi bakış açımızın önemi çok büyüktür. Neden derseniz. Bir olaya nasıl bakarsanız öyle görürüsünüz. Biz her şeyden evvel olayların iyi yönlerini değerlendirelim. Tabi karşımızda ki insanın niyetinin ne olduğu burada çok önemlidir. Bizim de burada ona göre, en güzel şekilde insanları mümkün olduğunca kırmadan davranmak sorunları çözmek yakışır biz engellilere. Ne kadar kırılsak da! Ne kadar incinsek de!
 
Engelimle ilgili alınganlıklarım olmadı hiç. yardıma ihtiyacım olduğu anlarda arkadaşlarımdan ya da çevremden görmem gereken yardımı alamayınca onları soegulayıp yargılamadım. küçükken okula yeni başladığım dönemlerde beni tanımayan bana gözlük kullandığım için dört göz diyen kişiler için ağlardım ama :) bu kabullenmemek meselesi değil engeli sadece düşünmediğin davranış kalıplarıyla karşılaşmak olsa gerek.
çeşitli olaylara kırılma ya da kızma kişilerle alakalıdır bence. ben de kırılgan biriyim çünkü kişilerden beklentilerim farklı. değer görmemek insanı kırar. ya da çok nefret ettiğiniz bir söz vardır onu söyler birisi sinirlenirsiniz ama tamamen kişiye bağlı. kimi şaka kaldıramaz içinde birşey arar...vs. belkide ben yanılıyorum bilemiyorum. belki bilinç altıyla lakalı ben farketmiyorum. ama engelle alakalı bir durum olduğunu düşünmüyorum.
 
evet galiba bu kırılganlık bir dönem. 10 ile 15 yaşlarımda bu dönemi bende yaşadım. oran niye böyle buran niye böyle diyen koca koca insanlar yuzunden çok uzuldummm... şimdi şimdi keşke onlara "seninki niye öyle ise benimkide ondan böyle " diyebilseydim diyorum...

şimdi sormuyorlarmı? hala soruyorlar ! ama artık alıştım... soranlarla gırgır bile geçiyorum :D

tiptip bakanlar! sanki ilk defa engelli görmüşler. eskiden bakdıkları ortamlardan kaçardım...

şimdi bakmıyorlarmı? bakıyorlar ! ama artık bende bakıyoorum tip tip " ne var kardeş " diyorum :D
 
Üst Alt