Salı ve perşembe günleri evde olamadığımdan programı çok istediğim halde izleyemedim, bu nedenle konuya da girmek istemedim; ama yapılan bir yoruma karşılık birşey söylemek istiyorum.
Kendi acını/yaranı dile getirirken bir başkasının yarasına/acısına bile bile basmak tahammüden acıtmak nasıl bir anlayış. Birilerinin bir hakkından herhangi bir sebepten mahrum kalmasını normal/olağan/olması gereken olarak karşılıyorsanız hatta abartıp sevinç kaynağı yapabiliyorsanız.. birilerinin yaşadığı ama size dokunmayan haksızlıkları "ama" ların içine sokabiliyorsanız.. yaşanılan insanlıktan uzak ayıpları, diğer kusurlarla kıyaslayıp ruhunuza su serpme yoluna gidebiliyorsanız.......vs. kusura bakmayın ama o "öteki"leştirilmeyi çoktan hakediyorsunuz.
Bilinç, yapılan bütün haksızlıkların karşısında ayağa kalkabilmek ve aynı onurlu duruşu sergileyebilmektir; canınız acıdığında ayağa kalkmak değildir. Eğer sesiniz yalnızca size dokunanlara karşı çıkıyorsa, hiç çıkmaması daha güzel olur.
Nazım Hikmet'in sevdiğim şiirlerinden birinin birkaç satırını size hediye ediyorum, umarım uyanışınıza sebep olurum..
.............
Bir de Fıransız yazarı öldü,
gazetede okudum.
Adını bile duymamışsındır.
Çok ihtiyardı zaten,
Üstelik de egoist,
sinik,
cenabet herifin biri.
Her şeyle alay etmiş ömrü boyunca,
hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmemiş,
bir köpeklerle kedileri,
ama yalnız kendininkileri.
Mülakat vermiş ölmeden birkaç gün önce,
ölümü alaya alıyor aklınca,
ama belli dehşetli de korkuyor.
...................
Hazır buraya kadar gelmişken, konu hakkında birşeyler söylemeden de geçmeyeyim Tamamen yorumlardan yola çkarak söylemek istiyorum ki biz kendi içimizde sorunlarımızı konuşamayacak kadar yozlaşmış durumdayız malesef.. tartışma boyutu yine kavgaya dönüşmüş anladığım kadarıyla dernek başkanları ve konuklar arasında söz/sükut nedir bilmeden öne çıkma gayesiyle yine ustrupsuzluklar yine karalamalar ve kinayeler arz-ı endam etmiş. :wink:
Bir kesim bu yardım kampanyalarını(!) postmodern dilencilik olarak tanımlarken; bir kesim isyan ediyor, insanların merhamet duygularının kullanılmasını gerekli buluyor. Ve siz tutup da postmodern dilencilik dediğinizde bu diğer kesim isyan ediyor, "artık sağlıklı bireyler üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmiyor.." diyemeyeceğim mealinde tepki veriyor sorumluluk anlayışına bağlı olarak.
Engelli bireylerin ihtiyaçlarını gidermek, sorunlarını çözmek ve hayat standartlarını olması gereken düzeye taşımak devletin işidir, derneklerin vakıfların ve insanların vicdanlarının değil.
Kendi acını/yaranı dile getirirken bir başkasının yarasına/acısına bile bile basmak tahammüden acıtmak nasıl bir anlayış. Birilerinin bir hakkından herhangi bir sebepten mahrum kalmasını normal/olağan/olması gereken olarak karşılıyorsanız hatta abartıp sevinç kaynağı yapabiliyorsanız.. birilerinin yaşadığı ama size dokunmayan haksızlıkları "ama" ların içine sokabiliyorsanız.. yaşanılan insanlıktan uzak ayıpları, diğer kusurlarla kıyaslayıp ruhunuza su serpme yoluna gidebiliyorsanız.......vs. kusura bakmayın ama o "öteki"leştirilmeyi çoktan hakediyorsunuz.
Bilinç, yapılan bütün haksızlıkların karşısında ayağa kalkabilmek ve aynı onurlu duruşu sergileyebilmektir; canınız acıdığında ayağa kalkmak değildir. Eğer sesiniz yalnızca size dokunanlara karşı çıkıyorsa, hiç çıkmaması daha güzel olur.
Nazım Hikmet'in sevdiğim şiirlerinden birinin birkaç satırını size hediye ediyorum, umarım uyanışınıza sebep olurum..
.............
Bir de Fıransız yazarı öldü,
gazetede okudum.
Adını bile duymamışsındır.
Çok ihtiyardı zaten,
Üstelik de egoist,
sinik,
cenabet herifin biri.
Her şeyle alay etmiş ömrü boyunca,
hiçbir şeyi, hiç kimseyi sevmemiş,
bir köpeklerle kedileri,
ama yalnız kendininkileri.
Mülakat vermiş ölmeden birkaç gün önce,
ölümü alaya alıyor aklınca,
ama belli dehşetli de korkuyor.
...................
Hazır buraya kadar gelmişken, konu hakkında birşeyler söylemeden de geçmeyeyim Tamamen yorumlardan yola çkarak söylemek istiyorum ki biz kendi içimizde sorunlarımızı konuşamayacak kadar yozlaşmış durumdayız malesef.. tartışma boyutu yine kavgaya dönüşmüş anladığım kadarıyla dernek başkanları ve konuklar arasında söz/sükut nedir bilmeden öne çıkma gayesiyle yine ustrupsuzluklar yine karalamalar ve kinayeler arz-ı endam etmiş. :wink:
Bir kesim bu yardım kampanyalarını(!) postmodern dilencilik olarak tanımlarken; bir kesim isyan ediyor, insanların merhamet duygularının kullanılmasını gerekli buluyor. Ve siz tutup da postmodern dilencilik dediğinizde bu diğer kesim isyan ediyor, "artık sağlıklı bireyler üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmiyor.." diyemeyeceğim mealinde tepki veriyor sorumluluk anlayışına bağlı olarak.
Engelli bireylerin ihtiyaçlarını gidermek, sorunlarını çözmek ve hayat standartlarını olması gereken düzeye taşımak devletin işidir, derneklerin vakıfların ve insanların vicdanlarının değil.