Prof.Dr.Ali SEYYAR'ın Sorulara Verdiği Yanıtlar
Prof.Dr.Ali SEYYAR'ın soru ve yorumlara cevapları:
Türkiye’de Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın Cinsellik ile ilgili bir çalışması var mı? Veya Ali Seyyar Hoca’nın makalesi devletin görüşü müdür?
Cevap: 2005 yılında Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 21 bilim adamının katkılarıyla “Zihinsel Özürlüler ve Cinsellik” ismi altında bir çalışma yapmıştır. Ali Seyyar da bu bilim adamları içinde yer almıştır. Bilim adamları bu katkılarının karşılığında herhangi bir ücret almamışlardır. Çalışmaları tamamen gönüllülük esasına dayanmıştır. Bu çalışma, bilim adamlarının ortak görüşüne dayandığı için, derleme niteliği taşımaktadır ve dolayısıyla genel bilgilendirmeye yöneliktir. BU çalışmanın içeriğini okumak isteyenler ÖZİDA’nın eb adresine müracaat edebilirler:
http://www.ozida.gov.tr/egitim/cinselegitim.htm
Dolayısıyla Ali Seyyar’ın Radikal’de bahsedilen şahsi görüşleri, bu çalışma ile ilgili değildir. Ali Seyyar’ın makalesi, “Zihinsel ve Bedensel Engelli Çocukları ve Aileleri Araştırma Eğitim ve Dayanışma ve Yardımlaşma Deneği” nin talebi üzerine kaleme alınmıştır ve derneğinin çıkarttığı kitapta (sansürlü olarak) yayınlanmıştır. Sansürsüz biçimde yeniden kaleme alınan makale “ÖZÜRLÜLERE ADANMIŞ SOSYAL POLİTİKA YAZILARI” kitabında yayınlanmıştır. Sansürsüz makalede geçen görüşler, Ali Seyyar’ın şahsî görüşlerinin bir yansımasıdır.
- -
Spastik: NEYE ÜZÜLÜYORUM BİLİYOR MUSUNUZ YUKARUDAKİ YAZIYI YAZAN İNSANIN BAŞINDA PROF.DR YAZMASINA. YUKARIDAKİ YAZIYI YAZAN KİŞİ SIRADAN ALT YADA ORTA SEVİYEDE SOSYO KÜLTÜREL SEVİYEYE AİT BİR KİŞİ OLSA GÜLER GECERDİM YADA BİR İKİ İRONİK ESPRİLİ YAZI YAZARDIM FAKAT BAŞINDAKİ PROF. DR ÜNVANI SİNİR KATSAYI MI FAZLASIYLA ARTIRIYOR. ÇÜNKÜ BU ÜLKE O ÜNVANI VEREBİLMEK İÇİN YILDA MİLYONLARCA DOLAR HARCIYOR BÜTÇE ARIYOR. BU İŞİN BİR YERİNDE BİR CARPIKLIK VAR YA BU ÜNVANLARI ALMAK ÇOK KOLAY YADA BÖYLE ÜNVANLARA SAHİP OLMAK İÇİN BÖYLE FİKİRLER BEYAN ETMEK GEREKİYOR. GERCEKTEN İLGİNÇ HUTBELERİ CAMİ HOCALARI CAMİLERDE İMAMLAR VERİR SANIRDIM. FAKAT ARTIK BEN GÖRMEYELİ İŞLER OLDUKCA DEĞİŞMİŞ ARTIK İNTERNET SAYFALARINDA PROFLAR VERİYOR OLMUŞLAR. NEDİYELİM HAYIRLI OLSUN.......
Cevap: Zannederim, Radikal gazetesinin başlığından ve bazı pasajların bağlantısız olarak verilmesinden ve bazı arkadaşlarımızın makalenin bütününü okumadan böyle yorumlar yapabiliyor. Özürlülük bağlamında yaptığım çalışmalarımdan dolayı, bilim dünyasının temsilcilerinden çoğu zaman eleştirildiğimi söylersem ne düşünürsünüz acaba. Ben de her zaman özürlülerle ilgili bilimsel çalışmaların yetersizliğinden yakınarak bu alanda bir katkım olsun dedim. Çalışmalarımın % 95’i özürlülerin sosyal güvenliği, istihdamı, özel eğitimi, sosyal bakımı ve manevi bakımı ile ilgilidir. Cinsel Eğitim ile çalışma da benden istendiği için yazdım. Ben, özürlülere dönük bilimsel çalışmalar yaptığım için, özürlülerden destek alacağımı düşünüyordum. Ne de olsa hiçte mecbur olmadığım halde onlar için bilimsel çalışmalar üretiyordum. Herhangi bir akademik unvanı olan bir bilim adamının sizler için bir makale ürettiğine duyduğumda ben o akademisyeni hep tebrik etmişimdir. Çünkü bu alanda maalesef akademik çalışmalarımız çok az. Sosyal içerikli konularda belirli dünya görüşlerinin ortaya çıkacağı muhakkaktır, bundan dolayı yazarın ciddi düşüncelerine alay edercesine tenkit edilmesi yerinde değildir diye düşünüyorum. O zaman hiçbir akademisyen sizler için bir yazı kaleme almaz. Zaten alması yönde de (maddi) teşvik yok. Tam aksine bilinmeyen konulara el atan bilim adamları kariyerlerine zarar verirler. Bir taraftan cinsel eğitim konusuna bütüncül bakışın bir gereği olarak dinî boyutlara da yer verdiğim için, makalem sansüre uğrar diğer taraftan da “muhafazakar” akademisyenler de profesörlük çalışmalarımı incelerken “ayıp” veya “sosyal politika” bağlantısı bulamadıkları için makalemin bütününü bile değerlendirmeye uygun görmezler. Neden yabancı kaynaklarda “SEKS” geçtiği için. Sosyal Politikaların sosyal pedagoji yönünün olduğunu ben kime anlatacağım? Kısacası, profesör olmak o kadar kolay değil, üstelik farklı çalışmalarımdan dolayı da kariyerimin önüne birçok engeller çıkartıldığını burada söylersen konunun dışına çıkmış olurum. Yukarıdaki cümlelerin bu şekilde düşünülmeden yazılmış olması hakikaten üzüntü verici, Ali Seyyar’ı bilmeden, çalışmalarının %1’ini okumadan, dinin ve dinimizin esaslarını bilmeden, din (İslam) ile bilimin birbirlerini tamamladığını bilmeden ortaya çıkan düşünceler elbette kişilerin sinir katsayısını artırır. Yazdıklarım, dinini bilmeyen ve dolayısıyla tam olarak yaşayamayanlara garip gelebilir, ancak cinsel eğitim noktasında (dinin) din adamlarının da bir görüşü vardır. Ben meseleye bütüncül yaklaştım ve dinin görüşlerine de yer vermeyi uygun gördüm.
- - -
Soru: Cinsel eğitim makalenizde olduğu gibi bazı çalışmalarınızda dinî görüşlere de yer veriyorsunuz. Bunu niçin gerekli görüyorsunuz?
Cevap: İslam dini, sosyal hayatımıza yönelik olarak çok dikkat çekici ve pozitivist bilimlerin de kabul ettiği olumlu mesajlar vermektedir. Bunlardan yararlanmamak, hakikati bulma yolunda bir eksiklik olur. Hata yapmamak adına dinî açılımlı yazılarım, ilahiyatçı hocaların tasvibini alarak kaleme alınmaktadır. Haddizatında sosyal bilimciler, dini konulara da vakıf olmaları gerekmektedir. Ben de dinî konuları inceleyen bir insanım. Nitekim ilahiyatçıların onayını ve desteğini de alarak multi disipliner kitap çalışmalarım da vardır, yani hem dinî içerikli, hem de sosyal içerikli çalışmalardır bunlar. Mesela “YILDILZAR ENGEL TANIMAZ” kitabımda özürlü sahabelerin hayatını inceledim. Bu kitabın önsözünde İlahiyatçı akademisyen hoca Doç DR. Ayhan Tekineş’in bir takrizi (onaylı bir yazı) vardır. Diğer taraftan” SOSYAL HİZMETLERDE MANEVİ BAKIM” kitabımın ikinci baskısında yine ilahiyatçı bir hocanın Prof. Dr. Faruk Beşer’in bir önsözü vardır. Kısacası, çalışmalarımızın içeriği, hem sosyal bilimler açısından, hem de manevî bilimler açısından bütüncül yaklaşım sergileyen bir üsluptadır.
- - -
Shukufe: hıh engellının her derdı tamam bı bu eksıktı musluman gecınıp fetva verıyor mubarek zat
Cevap: Fetva vermiyorum, dinin tavsiyelerinden de yola çıkarak günümüzün meselelerine şahsi önerilerde bulunuyorum. Müslüman geçinmiyorum, Müslüman gibi yaşamaya dikkat ediyorum. Ama benim de şahsi hatalarım vardır elbette. Ama bundan dolayı şahsıma başka türlü yakıştırmalar yapmayınız lütfen, bundan fevkalade üzülüyorum. Söylediğiniz sözlerin doğrululuğunda bir eksiklik olursa bu sefer bu sözlerin muhatabı sizlerin olduğunu unutmayınız.
- - -
Saban: İSMİNİN ÖNÜNDE PROFESÖR İMZASI OLAN KİŞİLERİN BÖYLE KONULARLA DEĞİLDE ; O ARKADAŞLARIN TEDAVİLERİNE YÖNELİK ARAŞTIRMA YAPMALARI VE ARAŞTIRMALARI İLE GÜNDEME GELMELERİ BENİM İÇİN DAHA SEVİNDİRİCİ OLURDU.
TAMAMEN KİTAP SATIŞI İLE İLGİLİ BİR HABER MİŞ GİBİ GELDİ BANA.
Cevap: Ben hekim değilim, sosyal bilimciyim. Dolayısıyla sosyal pedagojik konulara ağırlık verebilirim. Cinsel istismar vakalarını önlemek açısından çok önemsediğim cinsel eğitimle ilgili çalışmalarım, toplam çalımlarımın içindeki yeri sadece %1-2 oranındadır. Kitap satışına yönelik bir girişim olduğunu söylemek doğru değildir, çünkü makalenin tam metnini kendi web sitemde veriyorum. İsteyen ücretsiz olarak oradan okuyabilir. Diğer makalelerimi de veriyorum. Bilim, paylaşıldığında güzeldir ve faydalıdır. Üstelik makalenin yer aldığı “özürlülere adanmış sosyal politika yazıları” kitabı, ADAPAZARI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ tarafından basılmış olup ÜCRETSİZ olarak dağıtılmıştır ve dağıtılmaktadır. O kitapta da cinsel eğitimin yer aldığı pay sadece % 5 civarındadır.
- - -
Wale: Zihinsel engellilerin din ile ilgili bir mükellefiyetleri söz konusu olmadığından dinin gerekleri ile sorumlu tutulamazlar. Bu Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi olan Prof. ile ilgili aklımdan bir çok cümle geçiyor, ancak alenen ortaya söylenemeyecek sözler olduğundan yutkunmakla yetiniyorum!!!!!
Cevap: Siz de bildiğiniz gibi zihinsel engellileri, (akademik) zeka seviyeleri açısından birkaç kategoriye ayırmak mümkündür. Eğitilebilir ve öğretilebilir seviyesinde olan zihinsel özürlüler, birçok sosyal konuları kavrayacak kapasitedirler. Az çok okuma yazma bilenler sosyal zekalarıyla ve aklî imgelerinin gelişmişlik düzeylerine göre dinî yönden sorumludurlar. Herkes, akıl ölçüsüne göre dini görevler karşısında sorumludur. Ben zihni kapasitesi yetersiz olduğu halde camide cemaat ile namaz kılan insanlar gördüm. Belki tam erkanıyla namazlarını ifa edemeyebilirler, ama şu veya bu şekilde ifa etmekten manevi haz aldıkları ortadadır. Herkes dinini, inancı ve aklı nispetinde yaşar ve yaşamaya hakkı vardır. Yanlış sözler söylemek ve karşınsıdaki kişi haksız yere itham etmek yerine yutkunmak, çoğu zaman daha doğrudur. Bir kez daha yutkunun ve ondan sonra elinizi vicdanınıza koyun, nefsinizle mi konuşuyorsunuz veya akli selimle mi içinizdekini söylemek istiyorsunuz. Eğer objektif olarak bir katkıda bulunmak istiyorsanız veya haklı olduğunuzu düşündüğünüz bir açılım varsa lütfen yazınız ve ben sizden bir şeyler öğreneyim. Hatalarım veya düşüncelerimde bir arıza varsa hemen düzeltmeye hazırım.
- - -
Basari ve Halil Yılmaz ve che: “işte zihinsel engellilerde de cunüp söz konusu olamaz bence, normal insanda olabilir ancak...” “Bir barca dini bilgisi olan biri tarafından Prof. Dr Seyyar ın yazısının yanlışlıklar üzerine kurulu bir yazı olduğunu söylemek hiç de zor değil zira islamda zihinsel engelli bir insanın dini açıdan herhangi bir mesuliyeti yoktur dolayısıyla bu kişiden boy abdesti yapması beklenilmez.” “zihinsel engelli kardeşlerim islami kurallarda muaftır hocam.”
Cevap: Zihinsel özürlüler cinsel ve biyolojik gelişim açısından genelde özürlü değildirler. Dolayısıyla bu yönüyle onlar da ihtilam olabilirler. Cinsel eğitimi, sizler dinden tamamen kopuk olarak ele alırsanız, gusül abdest almak gibi bir tavsiyede bulunamazsınız. Sorumluluğumun bir gereği olarak, zihinsel özürlüler de akli imgelerinin gelişmişlik seviyesine göre gusül abdesti almaları veya aldırtmaları gerektiğini söylemem gerekir. Eğer bu hususta tereddütler varsa ve gerçekten dinî duyarlılığın bir gereği olarak doğruları öğrenmek istiyorsanız (istiyorsak) , Diyanet-DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU’na bu anlamda bir soru yöneltmek mümkündür. İnternet üzerinden böyle bir soruya cevap verilmektedir.
- - -
OTURANBOĞA: Her şeyden önce, zihinsel geriliği ya da herhangi bir sakatlığı olan kişilerin cinsel yaşamı dendiğinde, “şehvani duyguların kontrol altına alınması”, “ cinsel disiplinin kolaylaştırılması” ve “kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesi” diyerek söze başlayan zihniyet bence temelden sorunludur. Cinselliği yaşamayı değil, yaşamamayı öğüt veren, ve cinsellik söylemi yoluyla kişilerin bedenleri/benlikleri üzerinde söz söyleme gücünü kendinde bulan bu zihin yapısının maluliyetini göstermek için bence çok fazla şey söylemeye gerek yok. Gerçekte zihinsel geriliği olan kişilerin cinsel yaşamlarının olabileceğini dahi kabullenemeyen bir görüşün, sanki onların cinsel yaşamlarının olmamasını sorun ediyormuş ve sorunların çözümü için fikir yürütüyormuş gibi yapması da bence ikiyüzlülük.
Cevap: Bu cümleler, neyi gösteriyor? Bir defa bu sözler, makalenin tümünü okumadan gazete kupürünün sansasyonel başlığından etkilenerek, sarf edilmiştir. Makalemiz, zihinsel özürlülerin de cinsel hakları vardır gerçeğinden yola çıkarak hazırlanmıştır. Nefsime ağır geldiği için söylemiyorum, ama makalenin bütününü okumadan bir insanın fikirlerini saptırarak ona “ZİHNEN MALUL” demek veya “İKİYÜZLÜLÜK” ile itham etmek çok ağır ve sorumsuzca bir çıkıştır. Bu sözleri sarf eden bir kişiye ben ne diyebilirim ki? Onun adına ben üzüldüm. Şuna dikkat edelim bence: Serbestçe tartışalım (müzakere edelim) ama sorumlu olduğumuzu unutmadan birbirimize iftira atmadan ve beğenmediğimiz fikirlerin sahiplerinin zihin yapılarına yönelik bazı tabî yakıştırmalar eklemeden. Aksi taktirde hiçbir akademisyen sizlerle aynı platformda bulunmak istemez. Biraz ciddiyet lütfen.
- - -
OTURANBOĞA: Son olarak, sanıyor musunuz ki cinsel haz/deneyim yaşamadan ölüp giden kişilerin “psiko-sosyal gelişimi” ve yaşamdan aldığı tat, doyurucudur? İspanya’da yatak şeklindeki tekerlekli sandalyesiyle geneleve gitmek için yalnız başına yola çıkan 42 yaşındaki adamın, polisler tarafından durdurulduğunda, “Bırakın beni, genelev arıyorum” (Akşam / 11.05.2007) diye bağırması mıdır sizlerin “sosyal politikalara ağırlık” vererek ürettiğiniz çözümün sonucu!?
Cevap: ?!?!
- - -
CHE: toplumumuzda düzenli bir cinsel yaşam ancak evlenilerek elde edile biliniyor. peki engelliler bu imkana sahipmi? hem bu toplum kaç engelli gencini evlendirebilmiş ki?
bu sadece onların beceriksizliğimi? bu sadece onların günahımı?
bu insanlar yaşamları boyunca cinsel oruçmu tutacaklar tabiki hayır. ister günah olarak görünsün ister ahlaksızlık bu insanlar cinselliklerini yaşamaya çalışacaklardır. her fırsatta hemde. bu günahı yapmalımı yoksa yapmamalımı büyük bir ikilemle yaşamaktadırlar. zaten cinsel sorun olarak da bu kasdedilmelidir. toplum bu insanların yaşamlarınıda düzenlemelidir ki toplumsal değerlerle birlikte dini değerlerde sapa sağlam ayakta dursun. bu da ancak engellilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözülmesiyle mümkündür.bunlar olmadığı sürece tüm engelliler cinsel kuralları ihlal etmekten yargılanamazlar. bu değerlerde yıpranmaktan ve yıkılmaktan kurtulamaz hocam.
Cevap: aynen katılıyorum, onun için özürlülerin de sosyal güvenlik kapsamına daha geniş imkânlarla alınmaları yönde çalışmalar yapmaktayım. Doğrusu, cinsel haklar bağlamındaki gelişmeler dediğiniz gibi özürlülerin hayat standardının yükseltilmesi ile mümkündür. Bunun için de özürlü dostu sosyal politikalara daha çok ihtiyacımız var.
- - - -
Pisicik: KAHKAHA ATABİLİRMİYİMM GÜLÜNÇ YAAA HEMDE ÇOKK UĞRAŞTIKLARI ŞEYLER BUNLARMI BIRAKIN KİM NE YAŞARSA NASIL YAŞAMAK İSTİYORSA YAŞASIN KİM OLUYORLAR Kİ ONLAR ÖZÜRLÜ SADECE ÖZÜRLÜYLE EVLENEBİLİR DİYORLAR VE KİM OLUYOR Kİ ONLAR BENİM KENDİME ÖZEL YAŞAMIMA KURALLAR KOYABİLİYORLAR DİNEN O ÖYLE BU BÖYLE DİYEBİLİYORLAR BENCE NE AŞK NE SEVGİ NE DUYGU ADINA BİŞEY YOK ONLARDA AT GÖZLÜKLERİYLE BAKIYORLAR HAYATTA HİÇ BİŞEYİN ÖNÜNE GEÇİLMEYECEĞİNİ BİLEMİYORLAR...
Cevap: Kimsenin özel dünyasına karıştığımız yok, ancak özel dünyanızın da bir anlamı olmalıdır. Sizleri anlamaya uğraşıyoruz, anlamak isteyenlere de “At Gözlüğü İle Bakıyorlar” diyorsunuz. Galiba ben bu konuyu çok ciddi aldım sizler maşallah gırgırına konuşuyorsunuz. Herhalde biraz magazin biraz sohbet biraz eğlence olsun diyorsunuz. Bunlara bizlerin vakit yok, bizim forumunuza katılmamız bu anlamda ilk ve by seviyede olursa belki de son olabilir.
- - -
OTURANBOĞA: Yani buna biz de görüş belirtmeliyiz tabii, ama esasında bunun cevabını bulma işi SOSYOLOG olan Seyyar hocaya, disiplinlere/akademisyenlere düşer. Bir profesör çıkıp da "öneri" diye böylesi şeyler söylerse, saygısızlık etmek istemem ama, bence komik olur. Bu öneriyi ancak "Oflu Hoca" yapabilir, profesör olmaya gerek yok!
Cevap: Ben sosyolog değilim, genel anlamda sosyal bilimci özelde sosyal politika uzmanıyım. “Oflu Hoca” takıntısından vazgeçin lütfen ve bizleri bu yolla tahkir etmeyiniz. Bu gayri ciddi tavırlarınızdan dolayı hiçbir sosyolog veya sosyal bilimci sizlerin sorunlarıyla ilgilenmez. Bundan sizler sorumlu olursunuz. Kendi kalenize gol atmayınız.
- - -
OTURANBOĞA: “gerek masturbasyon gerek -kadın ya da erkek- fahişelerle (bunu bir hakaret olarak kullanmadığımı anlıyorsunuzdur sanırım) gerekse her kimi istiyorsa onunla birlikte olma yollarının açık olması bence en önemli ve özgürlükçü yöntemdir. Yani kimse kimin-kiminle ne yaşadığı hakkında söz söyleme hakkını kendinde görememelidir!”
Cevap: Elbette nasihatler fayda vermezse kişi, istediğini yapmakta hürdür. Cinsel özgürlük düşüncelerinizi daha da ileri götürebilirsiniz, aile mefhumunu, sadakati, manevi sorumluluklarımızı bir yana bırakarak nefsimizin istediklerine bütünüyle boyun eğerek, sınırsız bir cinsel özgürlüğü savunabilirsiniz ve toplumsal değerlerden de çekinmiyorsanız uygulayabilirsiniz de. Türkiye’de (en yakın akrabaları tarafından) kandırılarak, aldatılarak cinsel istismara uğrayan ve gebe bırakılan zihinsel özürlü kızların durumunu düşündüğümde cinsel özgürlük anlayışının vahim boyutları aklıma gelmese cinsel özgürlük edebiyatına ben de inanmaya başlayacaktım. Sonuç olarak şunları söyleyebilirim: Meşru dairede cinsel özgürlüğe evet, ama meşru dairede. Meşruiyetin ne olduğunu siz düşünün.
- - -
Kuyucak: Olaya dini ritüellerden bakan hele hele engelli sorunlarına ÇAĞDAŞ çözüm bulmakla yükümlü kişilerin bile nerelere varabildiğinin en somut göstergesidir bu olay.. ÇAĞDAŞ olmanın ilk ve tek şartı, sorunlara evrensel bakabilmektir.. Ben şu dinsel açıdan bakıyorum dediğiniz anda, hocanın kötüsü nasıl insanı dinden çıkarırsa.. Aynı şey işte..
Cevap: Dindar ailelere cinsel eğitim konusunda nasıl çağdaş ve evrensel nitelikli tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Yoksa çağdaşlıktan din dışı bakışımızı mı ve önerilimizi mi geliştirmemizi istiyorsunuz? Bu gibi önerileri lütfen Çağdaş olan bilim adamlarından isteyiniz. Özürlüler konusunda çağdaş çalışmalar yapan bilim adamları varsa biz de onların değerli bilgilerinden yararlanalım. Doğrusu merak ediyorum, madem ki dinî içerikli cinsel tavsiyeler size göre değil o halde çağdaş cinsel tavsiyelerin içeriğini bir görelim de milletimiz bunları dolayısıyla bu bilim adamları da tanısın.
- - - -
OTURANBOĞA: Abdest almanın suyla temas etmek dışında hiç bir yararı yoktur, olamaz. Yani olduğuna inanabilirsiniz tabii, ama "vardır" demek sahiden anlamsız olur.
Cevap: Bu mantıkî silsile ile düşünmeye devam edecek olursak, namaz kılmanın da fiziki hareket yapmanın dışında hiçbir faydası yoktur, olamaz da, tabi inanabiliriniz ama (manevi) faydası vardır demek hakikaten anlamsız olur. Ben böyle düşünüyorum, çünkü namaz kılmadığıma göre veya namazdan manevi haz almadığıma göre bu böyledir, dolayısıyla namaz kılanlar boşuna namaz kılıyor. Oruç da böyledir, aç kalmanın veya perhizin ötesinde hiçbir fizyolojik faydası yoktur. Zekat vermekte böyledir bazı fakirlere faydası dokunuyorsa da haddizatında hiçbir anlamı yoktur, çünkü din emrediyor, yani din ne emrediyorsa kuşku ile bakmakta fayda vardır, Belki (haşa) Kuran’ın da bu anlamda bize hiçbir faydası yoktur çünkü birçok yasakları vardır, mesela faizi yasaklıyor gayri meşru cinsel ilişkileri yasaklıyor, bunlar benin nefsime ağır geliyor, ben nefsani ve cinsel özgürlüklerden yanayım, Kuran ve Sünnet bunları yasaklıyor, bizi sorumlu olmaya davet ediyor, bu çok zor bir iştir, yükümlülüklerden hoşlanmam, özgürlüklerden yanayım, o halde dinin de yasaklar getirmek dışında bir faydası yoktur. O halde dinsiz olmak daha faydalıdır………Kardeşimizin dinî inançları ve yaşantısı zayıf olabilir ama dinî hakikatleri hafife alması inançlı kesimi rahatsız edebilir. Dinin emrettiklerinde mutlaka bir hikmet vardır, bilim bunları ispatlıyor.
Prof.Dr.Ali SEYYAR
Not:Sanırım tartışmanın merkezinde yer alan Prof.Dr.Ali SEYYAR'ında kendini savunma hakkı vardır