Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Engellilerin cinselliği (!) ve 'sosyal politika' önerileri [Tartışma]

Pegasus

Üye
Üyelik
23 Kas 2003
Konular
25
Mesajlar
648
Reaksiyonlar
1
12 Mart saat 11:00 itibarı ile site yöneticisinin güncellemesi:
Prof. Dr. Ali Seyyar'ın, burada yer alan tartışmayla/eleştirilerle ilgili görüşlerine şuradan ulaşabilirsiniz: www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?p=374067#374067
11 Mart saat 18:00 itibarı ile site yöneticisinin güncellemesi:
  • Radikal'in haberi üzerinden yürüttüğümüz tartışma elbette Radikal'in haberi temelinde kuruldu. Fakat kimseye haksızlık etmemek açısından, Prof. Ali Seyyar hocanın makalesinin tamamının okunması da şart. Bir üyemizin bildirmesiyle henüz haberdar olduğumuz bu makalenin tamamına şuraya tıklayarak ulaşabilirsiniz: TÜRKİYE’DE ZİHİNSEL ÖZÜRLÜLER VE CİNSEL EĞİTİM

Radikal den bir haber:

Kasım 2003 tarihinden beri Başbakanlık Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi olan Prof. Dr. Seyyar'ın, 'Özürlülere Adanmış Sosyal Politika Yazıları' kitabındaki 'Türkiye'de Zihinsel Özürlüler ve Cinsel Eğitim' başlıklı makalede özetle şu görüşlere yer veriliyor:

"Uyku halinde veya uyanıkken iradi olarak cinsi zevk vererek veya alarak şehvetle meninin gelmesi durumunda zihinsel özürlünün cünüp duruma düştüğünü bilmesinde fayda vardır. Bu durumda kişinin, dinin bir gereği olarak bir an önce cünüplükten kurtulması, yani gusletmesi (boy abdesti alması) gerekmektedir. Gusül insanın fizyolojik ve psikolojik sağlığına son derece önemli katkılar sağlamaktadır. Cünüplüğün vücutta getireceği yorgunluk ve gevşeklik gusülle giderilmektedir. Bunun sebebi, kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesidir. Diğer taraftan kişinin gusletmeyi bir vazife olarak algılaması halinde şehvani duyguların kontrol altına alınması (cinsel disiplin) da kolaylaşmaktadır."
'Evlilik dışı ilişki psikoloji bozar'
Prof. Dr. Seyyar'ın kitabında dikkat çektiği konulardan biri de evlilik dışı ilişkiler:
"Evlilik dışı veya birden fazla değişik kişilerle kurulan cinsel ilişkiler, cinsel hayatın manevi ve estetik boyutunu zedelediği gibi, kişiler arası sevgi ve şefkat ilişkisinin gelişmesini de önlemektedir. Dolayısı ile aile yuvası atmosferinden uzak olan bu gibi ilişkiler, kişilerin fıtri, psiko-sosyal gelişmelerini de engellemektedir. Hangi gerekçe ile savunulursa savunulsun, evlilik öncesi veya sonrası için teşvik edilen özgürleştirilmiş cinsel hayat, hem toplumsal ahengi bozmakta, hem de fuhşun yayılmasına yol açmaktadır. Evlenmeye aday zihinsel özürlüler kuracakları yuvada başarılı olabilmeleri için mümkün mertebe (zihinsel) özürlü olmayan kişilerle veya bedensel özürlülerle evlendirilmelidir."
Başbakanlık Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi Prof. Dr. Seyyar kitabında milli seks vurgusu da yaptı: "Hangi sosyal gruba yönelik olarsa olusun cinsel ihtiyaçların giderilmesine yönelik yöntemlerden sadece milli kültürümüze ve medeniyetimize uygun olanlar tavsiye edilmelidir. Dolayısı ile toplumsal değerlerimizin de öngördüğü aile modelinin bugünün imkânları ve ihtiyaçları ile uyumlu örneğini oluşturmaya ve geliştirmeye yönelik sosyal politikalara ağırlık verilmelidir."
 
Kitabın tamamını okumadığım ve sadece yazıdaki bölümlere bakarak yorum yapmayı sevmem ama işte aması var.
Ya bu cunupluk meselesi aile tarafından vericek bir eğitimdir.
Başkalarıyla ilişki zaten ilmihallerde türkçe olarak
ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.ayrıca şahsın kendi kararıdır.

Isminin önünde profesör imzası olan kişilerin böyle konularla değilde ;
o arkadaşların tedavilerine yönelik araştırma yapmaları ve araştırmaları ile gündeme gelmeleri benim için daha sevindirici olurdu.
Tamamen kitap satışı ile ilgili bir haber miş gibi geldi bana.
 
Zihinsel engellilerin din ile ilgili bir mükellefiyetleri söz konusu olmadığından dinin gerekleri ile sorumlu tutulamazlar.

Bu Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi olan Prof. ile ilgili aklımdan bir çok cümle geçiyor, ancak alenen ortaya söylenemeyecek sözler olduğundan yutkunmakla yetiniyorum!!!!!
 
oturanboğa arkadaş özel mesajla bu konu hakkındaki görüşümü merak etmiş işte o özel mesajı altta alıntıdır :mrgreen:

OturanBoğa' Alıntı:
KOnu senle ilgili, görüşlerini sabırsızlıkla bekliyorum: http://www.engelliler.biz/forum/viewtopic.php?t=31945

b.

gelelim konuya adı üstünde engelliyiz ortopedik biri yalnız başına otobüse binebilirmi diye sorayım önce :mrgreen: tabiki cevabı binemez şeklinde olur...işte zihinsel engellilerde de cunüp söz konusu olamaz bence, normal insanda olabilir ancak... dini sorumluluklar normal insanda tam sorumluluk getirir engellilerdeyse engel derecesinin çeşidine göre sorumludur allah zalim olmaz herkes bir değildir beyler bunu unutmayın sakın
 
Bir barca dini bilgisi olan biri tarafından Prof. Dr Seyyar ın yazısının yanlışlıklar üzerine kurulu bir yazı olduğunu söylemek hiç de zor değil zira islamda zihinsel engelli bir insanın dini açıdan herhangi bir mesuliyeti yoktur dolayısıyla bu kişiden boy abdesti yapması beklenilmez.

Yine evlilik dışı cinsel ilişki konusu dini referans alanlar tarafından “malumun ilanından” başka bir şey değildir…

Oflu hoca konusu ise tamamen magazinsel bir olay bence üstünde bile durulmaması gerekli bir konuşma…
 
Konuyla ilgili olarak BİANET'e ilettiğim ve bugün (28 Şubat 2008) yayınlanan görüşüm (bkz)


Profesör Seyyar’ın haberde alıntılanan görüşlerine karşılık nasıl bir şey söylenebilir, inanın bilemiyorum. Hani internette dolaşan ‘Oflu Hoca’nın ses kayıtları vardır ya, orada hoca vaaz verir, “göz zinası, koku alma zinası, dokunma zinası, dil atma zinası, tat alma zinası ve benzeri bu zinalardan uzak durun. Zina ettiğinizde mutlaka gusül abdesti alın...” Sayın Seyyar’ın görüşlerini okuduğumda işte o hoca geldi aklıma.

Her şeyden önce, zihinsel geriliği ya da herhangi bir sakatlığı olan kişilerin cinsel yaşamı dendiğinde, “şehvani duyguların kontrol altına alınması”, “ cinsel disiplinin kolaylaştırılması” ve “kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesi” diyerek söze başlayan zihniyet bence temelden sorunludur. Cinselliği yaşamayı değil, yaşamamayı öğüt veren, ve cinsellik söylemi yoluyla kişilerin bedenleri/benlikleri üzerinde söz söyleme gücünü kendinde bulan bu zihin yapısının maluliyetini göstermek için bence çok fazla şey söylemeye gerek yok. Gerçekte zihinsel geriliği olan kişilerin cinsel yaşamlarının olabileceğini dahi kabullenemeyen bir görüşün, sanki onların cinsel yaşamlarının olmamasını sorun ediyormuş ve sorunların çözümü için fikir yürütüyormuş gibi yapması da bence ikiyüzlülük.
Yaşamları boyunca cinsel güdüleri her türlü mekanizmayla bastırılmış ve yok sayılmış zihinsel engellilerin (ve sakatların), tek bir cinsel ilişki dahi yaşamadan ölüp gitmeleri karşısındaki trajediye dair ne söylüyor Sayın Seyyar? ‘Rüyanda boşalma olursa hemen koş abdest al’ mıdır bu sorunun cevabı!?
Evlilik dışı ilişkiyi zinhar yasakla, sonra bir de ekle, “Evlenmeye aday zihinsel özürlüler kuracakları yuvada başarılı olabilmeleri için mümkün mertebe (zihinsel) özürlü olmayan kişilerle veya bedensel özürlülerle evlendirilmelidir”. Lafı hiç dolandırmadan, “cinsellik sizin için ‘milli kültürümüze ve medeniyetimize uygun’ olarak hayaldir” desenize!

Ayrıca, zihinsel geriliği olan ve bu sebeple ‘sorumsuz’ olan kişilerin üzerlerine cinsellik aracılığıyla bir görev ve suçluluk duygusu yüklemenin nasıl bir mantığı olabilir?

Son olarak, sanıyor musunuz ki cinsel haz/deneyim yaşamadan ölüp giden kişilerin “psiko-sosyal gelişimi” ve yaşamdan aldığı tat, doyurucudur? İspanya’da yatak şeklindeki tekerlekli sandalyesiyle geneleve gitmek için yalnız başına yola çıkan 42 yaşındaki adamın, polisler tarafından durdurulduğunda, “Bırakın beni, genelev arıyorum” (Akşam / 11.05.2007) diye bağırması mıdır sizlerin “sosyal politikalara ağırlık” vererek ürettiğiniz çözümün sonucu!?
Ya da İngiltere’de, barındığı dini yardım kuruluşunda son arzusunun “cinsel deneyim yaşamak” olduğunu söyleyen 22 yaşında bedensel engelli kişinin bu son arzusunun -kuruluşun oluruyla- giderayak karşılanması mıdır (Hürriyet / 28.01.2007) “milli kültürümüze ve medeniyetimize uygun” sosyolojik çözümleriniz!?

İnsanlara bir iyilik yapacaksanız trafiği durdurmak için değil, yolu açmak için birşeyler yapın!
 
prof.seyyar'a

islam dini her şeyden önce bir akıl dinidir. islamda aklı ermek önemli bir konudur her şeyden önce aranan şeydir. örneğin çocuklara dinimizin gereklerini yapmalarını onları yerine getirmeleri konusunda zorlayabilirmiyiz? onları dinin kurallarından muaf tutan şey nedir? küçük olmaları mı? çocuk olmaları mı?
zihinsel engelli kardeşlerim islami kurallarda muaftır hocam.

toplumumuzda düzenli bir cinsel yaşam ancak evlenilerek elde edile biliniyor. peki engelliler bu imkana sahipmi? hem bu toplum kaç engelli gencini evlendirebilmiş ki?
bu sadece onların beceriksizliğimi? bu sadece onların günahımı?
bu insanlar yaşamları boyunca cinsel oruçmu tutacaklar tabiki hayır. ister günah olarak görünsün ister ahlaksızlık bu insanlar cinselliklerini yaşamaya çalışacaklardır. her fırsatta hemde. bu günahı yapmalımı yoksa yapmamalımı büyük bir ikilemle yaşamaktadırlar. zaten cinsel sorun olarak da bu kasdedilmelidir. toplum bu insanların yaşamlarınıda düzenlemelidir ki toplumsal değerlerle birlikte dini değerlerde sapa sağlam ayakta dursun. bu da ancak engellilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözülmesiyle mümkündür.bunlar olmadığı sürece tüm engelliler cinsel kuralları ihlal etmekten yargılanamazlar. bu değerlerde yıpranmaktan ve yıkılmaktan kurtulamaz hocam.
kendinize iyi bakın
saygılarımla
che
 
Kahkaha atabilirmiyimm :d
gülünç yaaa hemde çokk uğraştıkları şeyler bunlarmı bırakın kim ne yaşarsa nasıl yaşamak istiyorsa yaşasın kim oluyorlar ki onlar özürlü sadece özürlüyle evlenebilir diyorlar ve kim oluyor ki onlar benim kendime özel yaşamıma kurallar koyabiliyorlar dinen o öyle bu böyle diyebiliyorlar bence ne aşk ne sevgi ne duygu adına bişey yok onlarda at gözlükleriyle bakıyorlar hayatta hiç bişeyin önüne geçilmeyeceğini bilemiyorlar...
 
Bu yazıdan anladığım kadarıyla Prof. Dr. Seyyar Hoca:
"Gusül insanın fizyolojik ve psikolojik sağlığına son derece önemli katkılar sağlamaktadır. Cünüplüğün vücutta getireceği yorgunluk ve gevşeklik gusülle giderilmektedir. Bunun sebebi, kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesidir. Diğer taraftan kişinin gusletmeyi bir vazife olarak algılaması halinde şehvani duyguların kontrol altına alınması (cinsel disiplin) da kolaylaşmaktadır." diyerek
Elinden geldiğince acıları en aza indirmek için bir takım çözüm önerileri veya tavsiyelerde bulunmuş.
Peki diyelimki bu yöntemin cinsel sorunları çözme noktasında hiç bir geçerliliği yok ve Hoca trafiği kapıyor olsun. Peki trafiği açma noktasında sizin ne gibi öneriniz var? Öğrenebilirmiyiz?

Ayrıca şunlarada cevap verilmesi gerekir diye düşünüyorum.
-Zihinsel yada başka çeşit engelli birinin cinselliğini yaşamasındaki engel acaba dinmidir?
-Dini düşüncesi ağır basmayan toplumlar engellilerin cinsel sorunlarını çözebilmişlermidir?
-Oralardaki engelliler cinsel bakımdan dahamı mutludurlar? Dahamı kolay karşı cinsle ilişkiye girebilmektedirler?
-Yoksa engellilerin kanunlarla karunduğu böyle ülkelerde diğer insanların engellilerle cinsel hayat yaşamalarını şart koşan yada teşfik eden kanunlarımı vardır?
- Dindar olmayan bir ailenin zihinsel engelli çocuğu cinsel hayatını bir nebze olsun yaşayabiliyor da, dindar ailenin zihinsel engelli çocuğu cinsel hayatını yaşayamıyormu?
- Engelli biri cillop gibi bir sevgili bulduda şimdi kala kala tek sorun bu sevgiliyle cinsel ilişki kurma noktasında karşısına çıkacak olan dini kaideleremi kaldı?
- Yoksa dini kaideler olmasaydı karşı cins kollarını açıp "Seni gidi topal Bu gecede Burda kal" mı diyecekti. Aaaaa pardon bu sözümü geri alıyorum. Dini kaidelere uyulmayıp kul hakkı düşünülmeyince engelli biriyle ilişkiye girmek için olmasa da onunla dalga geçmek, eğlence konusu yapmak için böyle bir şey pekala denilebilirdi. Hatta bunun şarkısı bile yapılırdı.

Ya da bu tartışmayla nereye varılmak isteniyor, hangi sonucu çıkarmamız lazım ben anlayamadım.
 
Fuzulim: "Elinden geldiğince acıları en aza indirmek için bir takım çözüm önerileri veya tavsiyelerde bulunmuş."

"Acılar" ne demek? Madde madde yazar mjısın lütfen. Kim hangi acıyı çekiyor?
Bu "acılar"ı gidermek için hocanın çözüm önerisi ne?

Fuzulim: "sizin ne gibi öneriniz var?"

Bu elbette tartışılması ve cevapların aranması gereken bir konu. Bu konuda elbette görüş belirtmemiz gerek, ama bu daha çok akademik bir çalışma ile irdelenmesi gereken bir konu. Yani buna biz de görüş belirtmeliyiz tabii, ama esasında bunun cevabını bulma işi SOSYOLOG olan Seyyar hocaya, disiplinlere/akademisyenlere düşer. Bir profesör çıkıp da "öneri" diye böylesi şeyler söylerse, saygısızlık etmek istemem ama, bence komik olur. Bu öneriyi ancak "Oflu Hoca" yapabilir, profesör olmaya gerek yok!

Din, evlilik ve üreme dışı cinselliği zinhar yasaklar. Böyle olunca, sakat ya da değil, herkes için üreme dışındaki cinselliğin engellenmesi sözkonusudur. Bu da sakatların (Not: bundan sonra 'sakatlar' dediğimde zihinsel geriliği olanların da kastetmiş olacağım) "yollarda telef olmasına" neden olmaktadır.

Elbette dini düşünceleri ağır basmayan toplumlarda da sakatların cinsel kimliklerini yaşamalarında sorunları vardır. Zira sadece din değildir toplumsal baskıları yaratan şey. Tarih boyunca birçok iktidar çeşitli gerekçelerle her konuda baskı kurmuştur. Ben, Seyyar hoca işe dini bakışla yaklaştığı için o bakışa eleştiri getiriyorum. Yoksa, Afrika kabilelerinde kadınların sünnet edilmelerini nasıl açıklayabiliriz ki.
Ama din mekanizması hiç kuşkusuz ki cinsel yaşam üzerinde en ağır iktidar uygulayan kurumdur. Cinsellikle ilgili ne yapıp ne yapılamayacağından tutun, yapılabileceklerin hangi ritüelle yapılacağına, öncesinde ve sonrasında nelerin yapılması gerektiğine kadar her ama her anın kontrol altında tutulmasını öngörür din. Din, cinselliğin yaşanması için değil, "şehvani duyguların kontrol altına alınması" ve "cinsel disiplinin kolaylaştırılması" için işler. Böyle olunca, sakatların "yollara düşmesi" kaçınılmazdır.

Evet, illa bir kıyas yap dersen, dindar olan ailelerin çocukları, dindar olmayan ailelerin çocuklarına göre çok daha fazla cinsellikten med ediliyorlardır. Bu eşyanın tabiatı icabı böyledir.

Sakatların sevgili bulup bulmaması, cinsel ilişki yaşayıp yaşamaması kimi neden ilgilendiriyor?! Ben şimdi biriyle birlikte olduğumda, kime ne bundan?

Tartışmaktaki amacım, sakatların cinsel yaşamlarının görmezden gelinmesi/engellenmesi ve bu sebeple psikolojik olarak büyük travmalar yaşamaları karşısında bir profesörün çıkıp, yukarıdaki sözleri söylemesindeki çarpıklığı dile getirmektir. Böylesi bir sorun karşısında durup, boy abdestin banyo yapmakla olan "derin" farkını ve abdest almanın önemini anlatıyorsa ve bundan başka söyleyecek sözü yoksa, ne bilim işte, bence en azından "sakatların cinselliği" konusunda yazmamalıydı diye düşünüyorum. İslam tarihinde abdestin ve gusletmenin faydaları ile ilgili bişeyler yazsın mesela... Ama bir sosyoloji profesörü ve üstüne üstük şu andaki Hükümetin sakatlar konusundaki önemli danışmanlarından ve sakatlar konusunda en tepede yer alan bir organın içinde yer alan biri iseniz, sakatların cinselliği ile iligli bir makalede bunlardan daha fazla söz söylemeniz gerek.

Son olarak, gerek masturbasyon gerek -kadın ya da erkek- fahişelerle (bunu bir hakaret olarak kullanmadığımı anlıyorsunuzdur sanırım) gerekse her kimi istiyorsa onunla birlikte olma yollarının açık olması bence en önemli ve özgürlükçü yöntemdir. Yani kimse kimin-kiminle ne yaşadığı hakkında söz söyleme hakkını kendinde görememelidir! Ve aileler çocuklarının cinsel güdülerinin önünde durmak için değil, onların bu ihtiyaçlarını gidermek için birşeyler yapmalıdır.
 
ya vallahi inanılmaz zeki insanlarımız varr.yanii engellilerinn öğrenmesi gerekenn tüm dertler sorunlar hallaolduu konu cinselliğe geldiikii bu burada uluorta öğrenilmezzz belli fetvalar vardırr artıı zihinsel engelliii diyoruzzz burada olmazkii yaaa .bence tabii.herşeyin öğrenim yeri vardırr saban haklıı ilmihal ve aile bu konularıı dışarı taşırmadan halldiyoo bencee.sağlıklı günlere:)
 
hıh engellının her derdı tamam bı bu eksıktı musluman gecınıp fetva verıyor mubarek zat :D
 
Zihinsel engelli birisinin cinsel ilişki gibi bir hazzı duyması acaba onun ve yakınları açısından ne gibi sonuçlar doğurur, faydamı sağlar, zararmı? buna cevap verebilmek için bu konuda uzman olmak gerekir diye düşünsemde olaya bir açıdan da olsun açıklık getirebilmek için zihinsel engelli bir bayandan örnek vermek istiyorum.
Bazı şerefsizler tarafından ifal edilirek bu işle tanıştığı söylenen, sokaklarda dolaşan zihinsel engelli bir bayan görmüştüm. Bu bayan cadde de yürüyen insanlara doğru koşup cinsel organını işaret ederek insanlara ilişki teklifinde bulunuyordu. kendini kontrol edemeyen, edep haya nedir bilemeyen bu insan bu duyguyu yaşamış olması nedeniyle kendini kontrol edemediği için olur olmaz yerlerde çok tuhaf ve absürt hareketler yapıyordu.

Bütün zihinsel engellileri aynı katagoride değerlendirmek doğru olmaz elbette ama bence bu örnekteki zihinsel engelli birinin cinsel hazzı yaşaması kendisine bir fayda sağlamadığı gibi insanlık adına da hiç bir olumlu puan eklememiştir.
Eee peki böylesine imkansız bir konuda çözüm ne olmalıdır?
İşte Seyyar hoca da bu konuda düşünerek zaten kapalı durumda olan trafiği açmasa da kendince bazı çözümler üretmiş.
Seyyar hoca gibi dolandırmadan söyleyeceğim ben.
Evet çözüm bence yasaklar, alıkoymalar olmalıdır. Bunu içinse zihinsel engelliyi yatıştıracak ilaçlar, terapiler yada bilmiyorum ama bilimsel olarak gerçekten işe yarıyorsa gusül abdesti gibi uygulamalar olabilir.
Ya da zihinsel engel aşırı değilse çözüm evlilik olmalıdır. Ama bu evliliğin yürüyebilmesi için, evliliğin sürekli olması için en azından bir tarafın zihinsel engelli olmaması gerekir.
Çözüm noktasında düşününce başka çözüm yok gibi. Seyyar hoca haklıymış meğer.

Başka ne gibi çözümler olabilir. Daha güzel bir fikri olan varmı?
 
Bir çok kez dile getirmeye çalıştım; Engellilerin temel sorunu cinselliktir diye..
Çözülemeyen tek sorun gördüğüm bu olay karşısında her zaman çaresiz hissetmişimdir kendimi.. Engellinin diğer sorunları bir şekilde çözüldüğü anda, en büyük sorun olarak anında bu sorun fırlıyor öne.. Ulaşım, iş, mesken, maddi sorunlar çözüldüğü anda bu sorun öyle bir fırlıyor ki öne.. Çözülmezse de adamı/kadını çökertiyor..
Bir çok engelli de evi, işi, arabayı ve parayı bu sorunu çözmek için daha çok istiyor zaten.. Bu durum engelsiz bireylerde de aynı belki.. Fakat diğer sorunlar çözülünce en azından onlar bir şekilde bu işi halledebiliyor.. Fakat engelli bireyler bu işi o şekilde de çözmenin ne kadar güç olduğunu o zaman daha iyi anlıyorlar..
İstanbul'da işi gücü, arabası olan beş-on arkadaşın, birbirinden destek alarak genelev turu düzenledikleri ve diğer engellilerin onlara gıpta ile baktığı hikayeleri çok dinledim ben.. Bu kahredici bir sorundur ve benim bir önerim yok bu konuda..

Ne yaparsak yapalım, toplumun bakış açısının değişmesini beklemekten başka çaresi yok engelli bireylerin.. İşte böyle bir nokta da;

Atla eşeğin birlikteliğinden katır doğduğu gibi ve katırın doğada üreme olarak son olmasını anımsatan br öneri geliyor.. '' Delilere topalları verelim'' şeklinde karikatürize edilebilecek bu can acıtıcı tekliften sonra ne diyelim bilmem ki?
Bu doğal son mu olur o da tartışılır ya ortaya çıkacak ''deli/topal'' ürünleri için..

Neyse, bunlar laf latife de.. Bir şey çok açık.. Olaya dini ritüellerden bakan hele hele engelli sorunlarına ÇAĞDAŞ çözüm bulmakla yükümlü kişilerin bile nerelere varabildiğinin en somut göstergesidir bu olay.. ÇAĞDAŞ olmanın ilk ve tek şartı, sorunlara evrensel bakabilmektir.. Ben şu dinsel açıdan bakıyorum dediğiniz anda, hocanın kötüsü nasıl insanı dinden çıkarırsa.. Aynı şey işte..

Not: Fuzulim senin verdiğin trajik örnek polisiye bir iş..
 
Fuzulim, o halde koş ve o kadını kurtar! Hemen fısılda kulağına: "Abdest al, geçer!"

Burada tekil örnekleri konuşmak çözüm getirmez. Kaldı ki o kadıncağızın neden öyle davranmak zorunda kaldığını da bilmeyiz. Aç olduğu için olabilir mi?! Ya da barınacak yer ve yemek verme bahanesiyle kadıncığazı kandıran "millici abiler"in bir yan etkisi olmasın o davranışlar!? Belki de hepimizden akıllıdır, ve, "siz misiniz bana deli diyen, ben de sizin o rezil ikiyüzlülüğünüzle (yalnızken elime veriyorsunuz ya!) ve ar/utanma/namus veya yardımsever diye yalandan yere ortalıkta gezinmenizle böyle alay ederim" diyordur!?

Kaldı ki Seyyar hoca -altını çizmiş olmak için aşağıda yeniden aktardığım- sözleriyle sadece zihinsel geriliği olanları değil, yaşamını evde sürdürmek zorunda olan ağır sakatları (kas hastalarını, FA'lıları, spatikleri vs) ve gündelik yaşamda partner bulmakta zorlanan kadınları/erkekleri de imkansız-cinselliğe mahkum ediyor! Yani, "yaptılar da Seyyar hoca mo engel oldu" deyip sıyrılacak bir durum da sözkonusu değil...

  • Evlilik dışı veya birden fazla değişik kişilerle kurulan cinsel ilişkiler, cinsel hayatın manevi ve estetik boyutunu zedelediği gibi, kişiler arası sevgi ve şefkat ilişkisinin gelişmesini de önlemektedir. Dolayısı ile aile yuvası atmosferinden uzak olan bu gibi ilişkiler, kişilerin fıtri, psiko-sosyal gelişmelerini de engellemektedir. Hangi gerekçe ile savunulursa savunulsun, evlilik öncesi veya sonrası için teşvik edilen özgürleştirilmiş cinsel hayat, hem toplumsal ahengi bozmakta, hem de fuhşun yayılmasına yol açmaktadır"
Yani, insanın en doğal güdüsü olan cinsellik eylendiğinde kişilerin "sosyal gelişimleri engelleniyor", ama yaşamı boyunca cinsellik tatmayınca sosyal açıdan hiç bir sorun olmuyor. Öyle mi?
 
Fuzulim in verdiği örneğe benzer bir örnekde ben vermek istiyorum.

Bizim burada Yaşar diye zihinsel engelli bir adam var 35-36 yaşlarında tek sorunu zihinsel vucud olarak ARNOLD SVANZANEGER e benziyor :) onunla şakalaşmak isteyenleri eline gecirdiği an işleri bitik konturolsüz bir şekilde yumruksallar kazara bu yumruklar size denk gelirse işiniz bitik böylesi bir adam bizim Yaşar.

Gelelim yaşar ın cinselliğine Yaşarı çevredeki bir köyde oldukça büyük bir ahırı olan bir vatandaş çalıştırmak için yanına alır Yaşar ahırın yanında bulunan bir odada yatıp kalkar ona tarif edilen işleri yapar.

Günün birinde meşhur olay patlak verir (neden meşhur olay olduğunu sonra anlatacam) Yaşar köyün çobanının kızını ahırda kıstırır ve ırzına gecer. Tam bir skandal kimse ne yapaçağını bilemez belli bir müddet düşünülür yapılaçak en uygun işin cobanın köyden uzaklaştırılması olduğu düşünülür ve coban köyden uzaklaştırılır..

Ama çinselliği bir kere tadan Yaşar artık yerinde durumaz bu seferde köyün kızlarına sarkmaya başlar Yaşar ı gözünün döndüğü böyle zamanlarda zapdetmek her babayiğidin harcı değil 2-3 kişi birlikte yaşarı ançak zapdedebilir.Köylü Yaşarla başa çıkamayacağını anlayınca Yaşarı da köyden postalar Yaşar Bayburt a geldiğinde yaptığı vukuatları duyan Bayburt un zibidileri yaşar a bir oyun hazırlarlar güya yaşara bir kız bulmuşlar yaşarı evlendirecekler bu zibidilerden biri kadın kılığına girerek o gece yaşarın koynuna girer diğer zibidilerde bencereden bunları izlemekteler Yaşar lambayı söndürüyor kadın kılığına giren zibidi lambayı yakıyor yaşar lambayı söndürüyor diğeri lambayı yakıyor diğer zibidilerde pencereden dikizlemekteler tabi Sonunda yaşar ın çanına tak demiş olacakki kadın kılığına giren zibidinin üzerine cullanıp donunu sıyırmaya kalkıyor Yaşar ın elinden kurtulmak kolaymı başlıyor bizim kisi arkadaşlarına bağırmaya -ulan olum kurtarın beni ırzıma gececek bu

Pencereden dikizleyenler içeri girip yaşarın elinden arkadaşlarını kurtarırlar Ama bu olay günlerce yıllarca anlatılır kahvede sokakta orda burda.

Sonunda yaşara nemi oldu? Yaşarı D.r a götürmüşler ve çinselliğini hissetmemesi için ilaç verdirmişler Doğrumu yapmışlar yanlışmı yapmışlar tartışılır tabi...
 
bence arkadaşlar bu konu yanlış tartışılıyor.
Konu engellilerin cinselliği mi yoksa zihinsel engellilerin cinselliğimi.
Bunları ayırmadan tartışmanın bir anlamı yok bence.
ŞAyet Konu Zihinsel engellilerin cinselliği ise Prof.Seyyar ın söylediklerine tamamen katılmasamda "" Bütün vücudu kurtarmak adına kanserli olan bir organın kesilebileceği "" mantığından hareketle zihinsel engellilerin cinselliğini yaşaması pahasına etrafına ve diğer insanlara zarar vermemleri için kontrol altında tutulması yerinde olur düşüncesindeyim.

Akıl medeni kanundada dinde de aranan ilk şarttır.
Aile hayatındada Sosyal Hayatta da İlk Şarttır.

Özgürlükler denilince ;
Kim ne karışır benim cinselliğime gayet zararlı bir yaklaşım bence.
Kim ne karışır diyorsak kendimiz bildiğimizi yapmalıyız ve at gözlüğünü takıp önümüzde ne varsa aklımız ne biliyorsa onu yapmalıyız.
Değişik fikirler ve görüşler insanı herzaman geliştirir ileri götürür.

Özgürlük sınırsız değildir hiçbirzaman.
Cinsel Özgürlükte böyledir Diğer Özgürlüklerde.
Biz kabul etsekte böyledir etmesekte.

Çünkü benim özgürlüğüm başkasının özgürlüğünü engelliyorsa bu özgürlük olmaz bencillik olur.

Şunun gibi bir yaklaşım düşünebilir insan """" ya arkadaşım ben zaten cinsel özgülüğümü yaşayamıyorum yıllardır engelliyim kimse güzellikle cinsellik yaşamıyor benimle eeee o halde benim hakkım değilmi cinsellik bende gücümün yettiğinden bunu alırım HAKKIM DEĞİLMİ CİNSELLİK BENİM :D:D:D:D:D

Yaşar Örneği bununla aynı mantık bence Yaşar zihinsel engelli ama zihinsel engelli olmayan bir engellide şalterleri atınca bu şekilde düşünebilir pekala.

İşte Bu yüzden Hiçbir Özgürlük Sınırsız değildir ve olamazda.


Selam ve Sevgiyle kalın.......
 
Bazı şeylerin altını kalın kalın çizmek gerekir..Tartışamıyoruz çünkü..

1- Zihinsel engelli birinin özgürlüğüne tecavüz edilmiyor mu bu şartlarda? Yani onlar azınlık olduğu için mi, onlardan zarar gelir diye mi, yoksa üremelerinden korkulduğu için mi bu kadar fütursuzca, karar verebiliyorsunuz.. Ayrıca zihinsel engelin derecesi ne? Ne kadarı zararlı da ne kadarı zarasız bu işin? Buna bırakın hekimler karar versin.. Ya toplum içinde yaşayabilir, yada yaşayamaz desin.. Toplum içinde yaşayabilir dediklerinin özeline kimse karışamaz.. Toplum içinde kendini sevk ve idare edemez dedikleri adı üstünde ''hasta''dır.

2- Din insanların özelini düzenler.. İnanan insanların özelini kendi öyle istediği için din ve gelenekler belirler..

3- Devlet insanların genelini belirler, belirlemeye çalışır, görevi budur.. Devletin temel görevi hiç bir ayrım gözetmeden bireylerin asgari geçimlerini sağlamaktır.. Bu herkes için böyledir.. Devletin görevi, hiç bir engelli ayrımı yapmadan, bireyin asgari insanca yaşayabileceği şartları ona vermektir..

4- Bu gün zihinsel engellilere yapılan bu IRKSAL saldırıyı düzenleyenlerin yarınki hedefi fiziksel engelliler olursa cevabınız ne olacak? Bununla ilgili de eminim bir sürü dini ritiüel vardır.. Bu nerde biter, sonu gelir mi? Garantisi her şey de olduğu gibi kişiler mi olacak? Bu saldırı ve önermeleri bence tam anlamıyla IRKÇIDIR, SAKATFOBİ'dir.. Toplum yararı gözetilerek tüm engelliler sabun yapılacak önermesiyle aynı şeydir..

5- Bırakın o yüzden devlet başındakiler devlet şapkasını, dini önderler kendi simgelerini bilim adamları da kendi başlıklarını taksın.. Kişilerin karnından konuşmasın..
Sorunlar, iyice içinden çıkılmaz hale geliyor.. Bir adam hem devlet adına, hem din adına hem de ilim adına konuşması mümkün değildir.. Bir yüzü vardır insanın.. Yani bir yüz seçme zorunluluğu vardır.. Onların görevi, onuruyla eğitim alan, onuruyla iş bulan, onuruyla yaşayabildiği mekanlar da yaşayan engelli yaratmaktır.. Öbür tarafı ise toplumla engelli arasında bir şekilde çözülür.
Topluma verilecek tek mesaj şudur: HER ŞEY HERKESİN HAKKI..
 
boyle bır konunun acılma geregı bıle yoktu. topluma ve burdakı okuyanlara hıcbırsey kazandıracagını sanmıyorum. konu cınsellık oldugundan bıranda herkezın ılgı odagı olabılıyor. (burayı gecce.org la karıstırmayalım bu tür yazı ve haberlerı oraları pek sever)
 
SLM

NEYE ÜZÜLÜYORUM BİLİYOR MUSUNUZ UKARUDAKİ YAZIYI YAZAN İNSANIN BAŞINDA PROF.DR YAZMASINA. YUKARIDAKİ YAZIYI YAZAN KİŞİ SIRADAN ALT YADA ORTA SEVİYEDE SOSYO KÜLTÜREL SEVİYEYE AİT BİR KİŞİ OLSA GÜLER GECERDİM YADA BİR İKİ İRONİK ESPRİLİ YAZI YAZARDIM FAKAT BAŞINDAKİ PROF. DR ÜNVANI SİNİR KATSAYI MI FAZLASIYLA ARTIRIYOR. ÇÜNKÜ BU ÜLKE O ÜNVANI VEREBİLMEK İÇİN YILDA MİLYONLARCA DOLAR HARCIYOR BÜTÇE ARIYOR. BU İŞİN BİR YERİNDE BİR CARPIKLIK VAR YA BU ÜNVANLARI ALMAK ÇOK KOLAY YADA BÖYLE ÜNVANLARA SAHİP OLMAK İÇİN BÖYLE FİKİRLER BEYAN ETMEK GEREKİYOR. GERCEKTEN İLGİNÇ HUTBELERİ CAMİ HOCALARI CAMİLERDE İMAMLAR VERİR SANIRDIM. FAKAT ARTIK BEN GÖRMEYELİ İŞLER OLDUKCA DEĞİŞMİŞ ARTIK İNTERNET SAYFALARINDA PROFLAR VERİYOR OLMUŞLAR. NEDİYELİM HAYIRLI OLSUN.......
 
ENGELLİ OLMANIN GETİRDİĞİ SORUNLARDAN BİRİSİ DE CİNSEL İLİŞKİ YAŞAYAMAMAK OLMASA SANIRIM.
ÖZELLİKLE HAYATI PAYLAŞABİLEÇEĞİ KİŞİYİ BULMAKTIR.
İNANIYORUM Kİ TOPLUMSAL ETKİLER ÖZELLİKLE ENGELLİNİN DİLENCELİKLE EŞ TUTULDUĞU ÜRETMEYEN ( İŞE YARAMAYAN,BİRŞEYİ YAPAMAZ YARGILARI..) KİŞİLER OLARAK TOPLUMUN HER KATMAN VE SINIFLARIN BEYNİNDEKİ YARGIYI DEĞİŞTİREMEDİĞİMİZ SÜRECE
EŞ SECERKEN AİLELER KARŞI ÇIKACAK FARKLI DÜŞÜNCELER OLUŞACAK
EVİ NASIL TEMİZLEYECEKSİN..
PAZARA NASIL GİDECEKSİN
O İŞİ YAPAMAZ BİLE...
GİBİ BİR ÇOK SENİ SEVENDEN YADA TANIMADIKLARIN YARGILARI BAŞLAYACAK.

BUNLARI HEPİMİZ BİLİYORUZ.
ÖYLE İSE NE OLACAK.ARKADAŞLARIN YAZDIKLARI GİBİ
GÖZÜ AÇILMADIK SIĞIRCIK YAVRUSU GİBİ ÖLÜNECEK Mİ?
ELBETTE HAYIR.
BİZLER OMIUZ OMUZA EKONOMİDE SOSYAL HAYATTA SANATTA VB.
BİR HAREKET EDER DOSTA DÜŞMANA BİRLİKTELİĞİN GÜÇÜNÜ
ORTAYA YANARDAĞIN PÜSKÜRTÜ LAVLAR GİBİ ÇIKARTABİLİRSEK
BİREYLERİN KENDİNE KURTARMASI DEĞİL ENGELLİLERİN KÖLELİĞİ KIRMASI DEMEKTİR.
 
...

www.engelliler.biz sitesi engelli bireylere teknik anlamda çok faydası olan bir site bunu inkar edemem ama ne hikmetse din ve dini termolojilere hep ön yargılı bir yaklaşım var.

Gelelim yazıya.
Zihinsel engelli bir birey,ihtilam olduğu zaman yıkanmasa herhangi bir mesuliyeti yoktur.(Yani bazı arkadaşların Sayın Seyyar'ı bu yönde eleştirmesi çok saçma çünkü Sayın Seyyar'ın kasteddiği bu değil,Kaldı ki Sayın Seyyar İslam’ın bu kuralını bilmeyecek biri de değildir.)

Zihinsel engelli bir birey cünüp olduğu anda guslederse vücudunun rahatlayacağı eğitimi verildiğinde,bu his her hasıl olduğunda banyo yaparak kendisini dizginleyebileceğin öğretisinden bahsediliyor.Çünkü,bu şekildeki insanların öğrenme özelliği farklıdır.

Zihinsel engelli biri bir çok fiilinin doğru yapamadığı gibi cinsellik konusunda da eksik kalacaktır.Ancak,zihinsel engelli birinin orantısız güç kullanıp sokaktaki birine tokat atmasını,yumruk atmasını ,yumruğu yiyen birine izah edersiniz ve bir çok insanda anlayışlar karşılar.(zihinsel engelli olduğu için)Ancak,zihinsel engelli bir ferdin adamın kızına tecavüz ettiğinde aynı hoşgörüyü bekleyemezsiniz.

Sayın Seyyar'ın gusulle ilğili önerisi bu insanların cünüp gezmemesi değil onların oto kontrol mekanizmasına sağlayacağına düşündüğü katkıdır.

Hoş,Oturanboğa'nın bunu anladığından şüphem yok.

Cinselliği yaşamayı değil, yaşamamayı öğüt veren, ve cinsellik söylemi yoluyla kişilerin bedenleri/benlikleri üzerinde söz söyleme gücünü kendinde bulan bu zihin yapısının maluliyetini göstermek için bence çok fazla şey söylemeye gerek yok.(oturanboğa)

Zihinsel engelli bir bireyin cinselliğini yaşayabilmesine imkan verelim.Peki bunu nasıl yapacağız?

Dini tamamen bir kenara bırakıp,tamamen çözüm bulmaya yönelik düşünelim.İlk aklıma gelen;

1-Zihinsel engelli bireyi evlendireceksiniz: Türkiye’de bırakın zihinsel engelli bir bireyi işi gücü olan,bedeni engeli olan insanların bile evliliğine nasıl bakıldığını hepimiz biliyoruz.Farz edelim evlendirmeyi başardık,bu insanın üremesinden tutunda,topluma sağlıklı bir birey yetiştirmesine kadar karşılaşılacak birçok problemi nasıl çözmeyi hedefliyorsunuz?

Veya

2-Zihinsel engelli oğlunuzun cinsel İhtiyacını karşılamak için elinden tutup her hafta bilemedin haftada iki gün geneleve götüreceksin. Peki, engelli kızı olan ebeveynler ne yapacak? Erkek kiralayıp,kızımın cinsel ihtiyacını bir gideriver mi diyecek? Hangi baba veya anne bu kadar çirkefleşebilir?

Şayet bir görüşü eleştiriyorsanız bu görüşe alternatif görüşü de sunabilmelisiniz.Zihinsel engelli birey cinselliğini yaşamalı diyorsanız,nasıl olacağına dair de somut bir yanıtınız olmalı.

Ve aileler çocuklarının cinsel güdülerinin önünde durmak için değil, onların bu ihtiyaçlarını gidermek için birşeyler yapmalıdır(oturanboğa)

Sayın Oturanboğa,zihinsel engelli bir kızınız var diyelim onun cinsel ihtiyacının önünde durmayıp gidermeyi istediğinizi farz edelim.Nasıl bu ihtiyacı karşılamayı düşünürdünüz?

Sayın Seyyar çıkıp deseydi ki; Tıp ilerlemiştir zihinsel engelli bireylerin cinsel güdülerini iğneyle,ilaçla uyuşturalım,bu dertle aileler hiç uğraşmasın.O vakit bunu eleştirelim derdim ancak oto kontrol mekanizması üzerine bir fikir belirtti diye bu denli eleştirilmesi,üstelik eleştirenlerin farklı bir görüş belirtmemesi bence hiç mantıki değil.

Afrika kabilelerinde kadınların sünnet edilmelerini nasıl açıklayabiliriz ki.(Oturanboğa)

Erkeğin sünnet edilmesi tıbbi bir gerekliliktir. Erkeklerin sünnet olmadığı toplumlarda rahim hastalıkları oranı, sünnet olan toplumlara göre çok daha fazladır. Yalnızca Müslüman olanlar değil, farklı dine inanlar hatta dinle bağlantısı olmayanların bile yaptırdığı bir müdahaledir. Kadının sünnet edilmesinde de bazı faydalar vardır.Örneğin,sünnet olmuş kadının orgazm olması daha kolaydır.(tabi ehil ellerde yapılması şartıyla.)

Yani, insanın en doğal güdüsü olan cinsellik eylendiğinde kişilerin "sosyal gelişimleri engelleniyor", ama yaşamı boyunca cinsellik tatmayınca sosyal açıdan hiç bir sorun olmuyor. Öyle mi?(oturanboğa)

“Evlilik dışı veya birden fazla değişik kişilerle kurulan cinsel ilişkiler, cinsel hayatın manevi ve estetik boyutunu zedelediği gibi, kişiler arası sevgi ve şefkat ilişkisinin gelişmesini de önlemektedir. Dolayısı ile aile yuvası atmosferinden uzak olan bu gibi ilişkiler, kişilerin fıtri, psiko-sosyal gelişmelerini de engellemektedir.”

Evlilik dışı ilişki yaşayan erkekte kalıcı psikolojik sıkıntılar olmasa da kadınlarda bu fazlasıyla görülür. Birden fazla kişiyle ilişkiye giren erkek psikolojisi ile kadınınkini denk ise hiç göremezsiniz. Kadınların ruhsal yapısı çok farklıdır, daha duygusal ve narin canlılardır. Kadının doğasında sahiplenilmek erkeğinkinde ise sahip olma içgüdüsü hakimdir.Kaldı ki,çok fazla erkekle ilişkiye giren kadının rahim kanserine yakalanma ihtimali artar.Peki,sağlığı bozulan ,ruhsal yönden çöküntü yaşamasına yol açacak bir yolun eleştirilmesinden daha tabi ne olabilir.

Sayın Seyyar’ın,
Evlilik dışı ilişki yaşayan veya birden fazla değişik kişilerle kurulan cinsel ilişkilerin,insana zarar vereceği fikrine katılıyorum.Hiç evlenmemiş bir insanın ise bu kapsamla kıyaslandığında daha sağlıklı bir psikolojisinin olacağı fikrini taşıyorum.

Sayın Seyyarı bence anlamayı deneyin, anlarsanız bence eleştirecek konuların dahi yüzeysel kalacağını görürsünüz.

Son olarak Oturan boğa ve Zihinsel engelli bireylerin cinsel ihtiyacının karşılanması gerektiğini savunan arkadaşların, önerisini yazmalarını rica ediyorum.

Saygılar…
 
Abdest almanın suyla temas etmek dışında hiç bir yararı yoktur, olamaz. Yani olduğuna inanabilirsiniz tabii, ama "vardır" demek sahiden anlamsız olur.

Kadın ve erkekte olduğu varsayılan sahiplenilme-sahip olma vb. ikiliklerin veri olarak alınmasına tamamen karşı çıkıyorum. Kadın da erkek de her şey olabilir. Kadın ya da erkek olmak herhangi bir duygunun ya da yeteneğin olup olmaması konusunda belirleyici değildir. Erkek ne kadar cinsel açlık duyarsa, haz peşinde koşarsa, kadın da aynı ölçüde hareket eder. Elbette toplumsal kurgular sonucu kadın cinsel ilişki yaşamaktan dolayı suçluluk duygusu içine sokulur, ama bu, kadının doğal yapısından değil, toplumsal kurgular sonucunda olur. Aksini iddia etmek bence mümkün de değildir. Zira dünyanın dört bir yanında cinsel özgürlük vardır ve orada kadın da erkek de istediği ilişkiyi yaşamaktadır; kimse de bu sebeple travma yaşamamaktadır.

Çok sayıda cinsel ilişki yaşamanın (artık o çok sayı ne kadarsa?) ya da birden fazla kişiyle birlikte olmanın (artık o kişilerin cinsel organları nasıl zararlıysa?) zararlarını merak ediyorum? Rahim kanseri konusunda "kocanla olursan rahim kanseri olmazsın, çünkü onun cinsel organını bedenin tanır" mı diyorsunuz? Cinsel yolla bulaşan hastalıklar derseniz tamam, çok eşlilik -eğer korunmazsanız- cinsel hastalıklar konusunda sorun yaşamanıza sebep olabilir, ama rahim ya da testis kanseri konusunda çok eşlilik öne sürülürse, bunun açıklmanması pek mümkün görünmüyor bana.

Sünnet olmanın yararlı olduğuna dair tek bir şey bilmiyorum :) Sünnet olmanın mantığı tıbbi değil, dini/sosyolojiktir. Bazı insanlarda bazı sorunların yaşanma riski ortaya çıkarsa, o zaman dinine felan bakılmaksızın sünnet olunur. Onun dışında sünnetin zararı var yararı yoktur. Milyarlarca sünnetsiz insana "sağlıksız" diyemeyiz heralde?
Kadının sünnet edilmesi ise tam bir zulümdür. Erkek egemenliğinin kadın üzerinde kurduğu baskının en sadistçe tezahürüdür.

Benim Seyyar hocaya eleştirim çok net: "zihinsel engellilerin cinselliği" diye bir makale yazıyorsa hoca, "abdest alın"dan başka söyleyecek sözü de olmalıdır. Yoksa, o zaman yazmamalıdır o makaleyi! Zihinsel engellilerin cinsellik yaşayamamalsını dert ediyormuş ve birşeyler söylüyormuş gibi yapıp, hiç bir şey söylememek, bence "ikiyüzlü" bir tavır.
Kaldı ki hoca sınırları çizerken sadece zihinsel engellileri o sınırın içinde tutmuyor. O sınırları sakatlar dahil her insan için geçerli sayıyor. Yani Seyyar hoca sakatlara değil, herkese, "evlilik dışında cinsellik yaşama" diyor. Bu bağlamda, konuyla ilgili en zor örnekleri verip, "kardeşim, zihinsel engellileri bırakalım da herkese tecavüz mü etsinler" demek, kaçamak dövüşmektir bence. Zira, hadi onları tutarken bahanen tecavüz, peki diğerlerini hangi bahaneyle tutacaksın?

Çözüm adına şöyle fikir yürütebilrim:
Öncelikle, kimin kiminle ne yaptığından kime ne? Cinsel ilişki iki kişi arasında yaşanır. Bu kişiler hayatlarından memnunsa, iradelerini "öyle yaşamak"tan yana koyuyorlarsa, üçüncü kişilere söz düşmemelidir (Zihinsel geriliği olanlar için doğum kontrolü gerekli olabilir tabii)
Masturbasyon, yapay cinsel tatmin araçları, seks işçileri ile ilişki ve tabii karşılıklığa dayanan ilişkiler. Bunlara engel olmamak sanırım çözüm için en etkili adım olur.


Not: Bügüne dek konuyla ilgili hiç bir akademik yazı okumadım. Eminim bu konu literatürde bolca işlenmektedir. Bizimkisi el yordamıyla yolumuzu bulmaya çalışmak...
Not Not: "ne hikmetse din ve dini termolojilere hep ön yargılı bir yaklaşım var" eleştirine katılmıyorum :) Zira sende bu sitenin bir üyesisiin ve düşüncelerini özgürce ifade edebiliyorsun. Senin gibi düşünen binlerce üyemiz vardır eminim, onlar da istedikleri gibi tartışmaya katılabilirler. Ayrıca ben ya da başka birisi tartışmalarda görüş yazdığında bu görüşler sadece şahısların görüşleridir. Sitenin misyonu ya da görüşü değildir. Burada her göüşte insan mevcut... Yeter ki senin gibi tartışmayı bilsinler :) Slogan atıp provakasyon yapmasınlar...
 
Prof.Dr.Ali SEYYAR'ın sizlere mesajı...

Sayın Prof.Dr.Ali SEYYAR'ı engelliler üzerine yazdığı kitap ve bir çok makalesinden tanırım.Makalesinin acımasızca eleştirildiğini düşündüğüm için ; Sayın SEYYAR'a sitemizden ve makalesi üzerine yapılan tartışmadan bahsettim,kendisi sitemizi ziyaret ederek yazılan yorumları okudu..Makalesinin Radikal ve Milliyet gazeteleri tarafından çarpıtılarak yayınlandığını ve Makalesinin aslının resmi sitesinde olduğunu ifade etti.Makalesinin bu şekilde yayınlanmasından dolayı insanların farklı algıladığını ve bu durumun kendisini fazlasıyla üzdüğünü sözlerine ekledi.

Sayın Oturanboğa da sağolsun durumu kendisine ilettiğimde makalenin aslını konunun başına ekledi.Kendisine anlayışından dolayı teşekkür ediyorum.

Prod.Dr.Ali SEYYAR'ın Makalesi : www.sosyalsiyaset.com/documents/ozurluler_cinsellik.htm

Sayın SEYYAR,Site üyelerinin konu ile ilğili sorularına yanıt verebileceğini ve sosyal diyalog ile güzel mesafelerin katedilebileceğini düşündüğünü mesajında iletti.Makalesinin arkasında olduğunu ancak kendisininde hata yapabileceğini de söylemeyi ihmal etmedi.

Sayın SEYYAR'ın makalesini okuyan ve sorusu olan kardeşlerin başlığa yazmalarını rica ediyorum.Kendisine sorularınızı ileteceğim ve Sayın SEYYAR'ın yanıtlarını da aynı şekilde buraya ekleyeceğim.

Saygılar
 
Prof.Dr.Ali SEYYAR'ın Sorulara Verdiği Yanıtlar

Prof.Dr.Ali SEYYAR'ın soru ve yorumlara cevapları:

Türkiye’de Özürlüler İdaresi Başkanlığı’nın Cinsellik ile ilgili bir çalışması var mı? Veya Ali Seyyar Hoca’nın makalesi devletin görüşü müdür?

Cevap: 2005 yılında Özürlüler İdaresi Başkanlığı, 21 bilim adamının katkılarıyla “Zihinsel Özürlüler ve Cinsellik” ismi altında bir çalışma yapmıştır. Ali Seyyar da bu bilim adamları içinde yer almıştır. Bilim adamları bu katkılarının karşılığında herhangi bir ücret almamışlardır. Çalışmaları tamamen gönüllülük esasına dayanmıştır. Bu çalışma, bilim adamlarının ortak görüşüne dayandığı için, derleme niteliği taşımaktadır ve dolayısıyla genel bilgilendirmeye yöneliktir. BU çalışmanın içeriğini okumak isteyenler ÖZİDA’nın eb adresine müracaat edebilirler: http://www.ozida.gov.tr/egitim/cinselegitim.htm
Dolayısıyla Ali Seyyar’ın Radikal’de bahsedilen şahsi görüşleri, bu çalışma ile ilgili değildir. Ali Seyyar’ın makalesi, “Zihinsel ve Bedensel Engelli Çocukları ve Aileleri Araştırma Eğitim ve Dayanışma ve Yardımlaşma Deneği” nin talebi üzerine kaleme alınmıştır ve derneğinin çıkarttığı kitapta (sansürlü olarak) yayınlanmıştır. Sansürsüz biçimde yeniden kaleme alınan makale “ÖZÜRLÜLERE ADANMIŞ SOSYAL POLİTİKA YAZILARI” kitabında yayınlanmıştır. Sansürsüz makalede geçen görüşler, Ali Seyyar’ın şahsî görüşlerinin bir yansımasıdır.
- -
Spastik: NEYE ÜZÜLÜYORUM BİLİYOR MUSUNUZ YUKARUDAKİ YAZIYI YAZAN İNSANIN BAŞINDA PROF.DR YAZMASINA. YUKARIDAKİ YAZIYI YAZAN KİŞİ SIRADAN ALT YADA ORTA SEVİYEDE SOSYO KÜLTÜREL SEVİYEYE AİT BİR KİŞİ OLSA GÜLER GECERDİM YADA BİR İKİ İRONİK ESPRİLİ YAZI YAZARDIM FAKAT BAŞINDAKİ PROF. DR ÜNVANI SİNİR KATSAYI MI FAZLASIYLA ARTIRIYOR. ÇÜNKÜ BU ÜLKE O ÜNVANI VEREBİLMEK İÇİN YILDA MİLYONLARCA DOLAR HARCIYOR BÜTÇE ARIYOR. BU İŞİN BİR YERİNDE BİR CARPIKLIK VAR YA BU ÜNVANLARI ALMAK ÇOK KOLAY YADA BÖYLE ÜNVANLARA SAHİP OLMAK İÇİN BÖYLE FİKİRLER BEYAN ETMEK GEREKİYOR. GERCEKTEN İLGİNÇ HUTBELERİ CAMİ HOCALARI CAMİLERDE İMAMLAR VERİR SANIRDIM. FAKAT ARTIK BEN GÖRMEYELİ İŞLER OLDUKCA DEĞİŞMİŞ ARTIK İNTERNET SAYFALARINDA PROFLAR VERİYOR OLMUŞLAR. NEDİYELİM HAYIRLI OLSUN.......

Cevap: Zannederim, Radikal gazetesinin başlığından ve bazı pasajların bağlantısız olarak verilmesinden ve bazı arkadaşlarımızın makalenin bütününü okumadan böyle yorumlar yapabiliyor. Özürlülük bağlamında yaptığım çalışmalarımdan dolayı, bilim dünyasının temsilcilerinden çoğu zaman eleştirildiğimi söylersem ne düşünürsünüz acaba. Ben de her zaman özürlülerle ilgili bilimsel çalışmaların yetersizliğinden yakınarak bu alanda bir katkım olsun dedim. Çalışmalarımın % 95’i özürlülerin sosyal güvenliği, istihdamı, özel eğitimi, sosyal bakımı ve manevi bakımı ile ilgilidir. Cinsel Eğitim ile çalışma da benden istendiği için yazdım. Ben, özürlülere dönük bilimsel çalışmalar yaptığım için, özürlülerden destek alacağımı düşünüyordum. Ne de olsa hiçte mecbur olmadığım halde onlar için bilimsel çalışmalar üretiyordum. Herhangi bir akademik unvanı olan bir bilim adamının sizler için bir makale ürettiğine duyduğumda ben o akademisyeni hep tebrik etmişimdir. Çünkü bu alanda maalesef akademik çalışmalarımız çok az. Sosyal içerikli konularda belirli dünya görüşlerinin ortaya çıkacağı muhakkaktır, bundan dolayı yazarın ciddi düşüncelerine alay edercesine tenkit edilmesi yerinde değildir diye düşünüyorum. O zaman hiçbir akademisyen sizler için bir yazı kaleme almaz. Zaten alması yönde de (maddi) teşvik yok. Tam aksine bilinmeyen konulara el atan bilim adamları kariyerlerine zarar verirler. Bir taraftan cinsel eğitim konusuna bütüncül bakışın bir gereği olarak dinî boyutlara da yer verdiğim için, makalem sansüre uğrar diğer taraftan da “muhafazakar” akademisyenler de profesörlük çalışmalarımı incelerken “ayıp” veya “sosyal politika” bağlantısı bulamadıkları için makalemin bütününü bile değerlendirmeye uygun görmezler. Neden yabancı kaynaklarda “SEKS” geçtiği için. Sosyal Politikaların sosyal pedagoji yönünün olduğunu ben kime anlatacağım? Kısacası, profesör olmak o kadar kolay değil, üstelik farklı çalışmalarımdan dolayı da kariyerimin önüne birçok engeller çıkartıldığını burada söylersen konunun dışına çıkmış olurum. Yukarıdaki cümlelerin bu şekilde düşünülmeden yazılmış olması hakikaten üzüntü verici, Ali Seyyar’ı bilmeden, çalışmalarının %1’ini okumadan, dinin ve dinimizin esaslarını bilmeden, din (İslam) ile bilimin birbirlerini tamamladığını bilmeden ortaya çıkan düşünceler elbette kişilerin sinir katsayısını artırır. Yazdıklarım, dinini bilmeyen ve dolayısıyla tam olarak yaşayamayanlara garip gelebilir, ancak cinsel eğitim noktasında (dinin) din adamlarının da bir görüşü vardır. Ben meseleye bütüncül yaklaştım ve dinin görüşlerine de yer vermeyi uygun gördüm.
- - -
Soru: Cinsel eğitim makalenizde olduğu gibi bazı çalışmalarınızda dinî görüşlere de yer veriyorsunuz. Bunu niçin gerekli görüyorsunuz?

Cevap: İslam dini, sosyal hayatımıza yönelik olarak çok dikkat çekici ve pozitivist bilimlerin de kabul ettiği olumlu mesajlar vermektedir. Bunlardan yararlanmamak, hakikati bulma yolunda bir eksiklik olur. Hata yapmamak adına dinî açılımlı yazılarım, ilahiyatçı hocaların tasvibini alarak kaleme alınmaktadır. Haddizatında sosyal bilimciler, dini konulara da vakıf olmaları gerekmektedir. Ben de dinî konuları inceleyen bir insanım. Nitekim ilahiyatçıların onayını ve desteğini de alarak multi disipliner kitap çalışmalarım da vardır, yani hem dinî içerikli, hem de sosyal içerikli çalışmalardır bunlar. Mesela “YILDILZAR ENGEL TANIMAZ” kitabımda özürlü sahabelerin hayatını inceledim. Bu kitabın önsözünde İlahiyatçı akademisyen hoca Doç DR. Ayhan Tekineş’in bir takrizi (onaylı bir yazı) vardır. Diğer taraftan” SOSYAL HİZMETLERDE MANEVİ BAKIM” kitabımın ikinci baskısında yine ilahiyatçı bir hocanın Prof. Dr. Faruk Beşer’in bir önsözü vardır. Kısacası, çalışmalarımızın içeriği, hem sosyal bilimler açısından, hem de manevî bilimler açısından bütüncül yaklaşım sergileyen bir üsluptadır.
- - -
Shukufe: hıh engellının her derdı tamam bı bu eksıktı musluman gecınıp fetva verıyor mubarek zat

Cevap: Fetva vermiyorum, dinin tavsiyelerinden de yola çıkarak günümüzün meselelerine şahsi önerilerde bulunuyorum. Müslüman geçinmiyorum, Müslüman gibi yaşamaya dikkat ediyorum. Ama benim de şahsi hatalarım vardır elbette. Ama bundan dolayı şahsıma başka türlü yakıştırmalar yapmayınız lütfen, bundan fevkalade üzülüyorum. Söylediğiniz sözlerin doğrululuğunda bir eksiklik olursa bu sefer bu sözlerin muhatabı sizlerin olduğunu unutmayınız.
- - -
Saban: İSMİNİN ÖNÜNDE PROFESÖR İMZASI OLAN KİŞİLERİN BÖYLE KONULARLA DEĞİLDE ; O ARKADAŞLARIN TEDAVİLERİNE YÖNELİK ARAŞTIRMA YAPMALARI VE ARAŞTIRMALARI İLE GÜNDEME GELMELERİ BENİM İÇİN DAHA SEVİNDİRİCİ OLURDU.
TAMAMEN KİTAP SATIŞI İLE İLGİLİ BİR HABER MİŞ GİBİ GELDİ BANA.

Cevap: Ben hekim değilim, sosyal bilimciyim. Dolayısıyla sosyal pedagojik konulara ağırlık verebilirim. Cinsel istismar vakalarını önlemek açısından çok önemsediğim cinsel eğitimle ilgili çalışmalarım, toplam çalımlarımın içindeki yeri sadece %1-2 oranındadır. Kitap satışına yönelik bir girişim olduğunu söylemek doğru değildir, çünkü makalenin tam metnini kendi web sitemde veriyorum. İsteyen ücretsiz olarak oradan okuyabilir. Diğer makalelerimi de veriyorum. Bilim, paylaşıldığında güzeldir ve faydalıdır. Üstelik makalenin yer aldığı “özürlülere adanmış sosyal politika yazıları” kitabı, ADAPAZARI BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ tarafından basılmış olup ÜCRETSİZ olarak dağıtılmıştır ve dağıtılmaktadır. O kitapta da cinsel eğitimin yer aldığı pay sadece % 5 civarındadır.
- - -
Wale: Zihinsel engellilerin din ile ilgili bir mükellefiyetleri söz konusu olmadığından dinin gerekleri ile sorumlu tutulamazlar. Bu Özürlüler Yüksek Kurulu üyesi olan Prof. ile ilgili aklımdan bir çok cümle geçiyor, ancak alenen ortaya söylenemeyecek sözler olduğundan yutkunmakla yetiniyorum!!!!!

Cevap: Siz de bildiğiniz gibi zihinsel engellileri, (akademik) zeka seviyeleri açısından birkaç kategoriye ayırmak mümkündür. Eğitilebilir ve öğretilebilir seviyesinde olan zihinsel özürlüler, birçok sosyal konuları kavrayacak kapasitedirler. Az çok okuma yazma bilenler sosyal zekalarıyla ve aklî imgelerinin gelişmişlik düzeylerine göre dinî yönden sorumludurlar. Herkes, akıl ölçüsüne göre dini görevler karşısında sorumludur. Ben zihni kapasitesi yetersiz olduğu halde camide cemaat ile namaz kılan insanlar gördüm. Belki tam erkanıyla namazlarını ifa edemeyebilirler, ama şu veya bu şekilde ifa etmekten manevi haz aldıkları ortadadır. Herkes dinini, inancı ve aklı nispetinde yaşar ve yaşamaya hakkı vardır. Yanlış sözler söylemek ve karşınsıdaki kişi haksız yere itham etmek yerine yutkunmak, çoğu zaman daha doğrudur. Bir kez daha yutkunun ve ondan sonra elinizi vicdanınıza koyun, nefsinizle mi konuşuyorsunuz veya akli selimle mi içinizdekini söylemek istiyorsunuz. Eğer objektif olarak bir katkıda bulunmak istiyorsanız veya haklı olduğunuzu düşündüğünüz bir açılım varsa lütfen yazınız ve ben sizden bir şeyler öğreneyim. Hatalarım veya düşüncelerimde bir arıza varsa hemen düzeltmeye hazırım.
- - -
Basari ve Halil Yılmaz ve che: “işte zihinsel engellilerde de cunüp söz konusu olamaz bence, normal insanda olabilir ancak...” “Bir barca dini bilgisi olan biri tarafından Prof. Dr Seyyar ın yazısının yanlışlıklar üzerine kurulu bir yazı olduğunu söylemek hiç de zor değil zira islamda zihinsel engelli bir insanın dini açıdan herhangi bir mesuliyeti yoktur dolayısıyla bu kişiden boy abdesti yapması beklenilmez.” “zihinsel engelli kardeşlerim islami kurallarda muaftır hocam.”

Cevap: Zihinsel özürlüler cinsel ve biyolojik gelişim açısından genelde özürlü değildirler. Dolayısıyla bu yönüyle onlar da ihtilam olabilirler. Cinsel eğitimi, sizler dinden tamamen kopuk olarak ele alırsanız, gusül abdest almak gibi bir tavsiyede bulunamazsınız. Sorumluluğumun bir gereği olarak, zihinsel özürlüler de akli imgelerinin gelişmişlik seviyesine göre gusül abdesti almaları veya aldırtmaları gerektiğini söylemem gerekir. Eğer bu hususta tereddütler varsa ve gerçekten dinî duyarlılığın bir gereği olarak doğruları öğrenmek istiyorsanız (istiyorsak) , Diyanet-DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU’na bu anlamda bir soru yöneltmek mümkündür. İnternet üzerinden böyle bir soruya cevap verilmektedir.
- - -
OTURANBOĞA: Her şeyden önce, zihinsel geriliği ya da herhangi bir sakatlığı olan kişilerin cinsel yaşamı dendiğinde, “şehvani duyguların kontrol altına alınması”, “ cinsel disiplinin kolaylaştırılması” ve “kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesi” diyerek söze başlayan zihniyet bence temelden sorunludur. Cinselliği yaşamayı değil, yaşamamayı öğüt veren, ve cinsellik söylemi yoluyla kişilerin bedenleri/benlikleri üzerinde söz söyleme gücünü kendinde bulan bu zihin yapısının maluliyetini göstermek için bence çok fazla şey söylemeye gerek yok. Gerçekte zihinsel geriliği olan kişilerin cinsel yaşamlarının olabileceğini dahi kabullenemeyen bir görüşün, sanki onların cinsel yaşamlarının olmamasını sorun ediyormuş ve sorunların çözümü için fikir yürütüyormuş gibi yapması da bence ikiyüzlülük.

Cevap: Bu cümleler, neyi gösteriyor? Bir defa bu sözler, makalenin tümünü okumadan gazete kupürünün sansasyonel başlığından etkilenerek, sarf edilmiştir. Makalemiz, zihinsel özürlülerin de cinsel hakları vardır gerçeğinden yola çıkarak hazırlanmıştır. Nefsime ağır geldiği için söylemiyorum, ama makalenin bütününü okumadan bir insanın fikirlerini saptırarak ona “ZİHNEN MALUL” demek veya “İKİYÜZLÜLÜK” ile itham etmek çok ağır ve sorumsuzca bir çıkıştır. Bu sözleri sarf eden bir kişiye ben ne diyebilirim ki? Onun adına ben üzüldüm. Şuna dikkat edelim bence: Serbestçe tartışalım (müzakere edelim) ama sorumlu olduğumuzu unutmadan birbirimize iftira atmadan ve beğenmediğimiz fikirlerin sahiplerinin zihin yapılarına yönelik bazı tabî yakıştırmalar eklemeden. Aksi taktirde hiçbir akademisyen sizlerle aynı platformda bulunmak istemez. Biraz ciddiyet lütfen.
- - -
OTURANBOĞA: Son olarak, sanıyor musunuz ki cinsel haz/deneyim yaşamadan ölüp giden kişilerin “psiko-sosyal gelişimi” ve yaşamdan aldığı tat, doyurucudur? İspanya’da yatak şeklindeki tekerlekli sandalyesiyle geneleve gitmek için yalnız başına yola çıkan 42 yaşındaki adamın, polisler tarafından durdurulduğunda, “Bırakın beni, genelev arıyorum” (Akşam / 11.05.2007) diye bağırması mıdır sizlerin “sosyal politikalara ağırlık” vererek ürettiğiniz çözümün sonucu!?

Cevap: ?!?!
- - -
CHE: toplumumuzda düzenli bir cinsel yaşam ancak evlenilerek elde edile biliniyor. peki engelliler bu imkana sahipmi? hem bu toplum kaç engelli gencini evlendirebilmiş ki?
bu sadece onların beceriksizliğimi? bu sadece onların günahımı?
bu insanlar yaşamları boyunca cinsel oruçmu tutacaklar tabiki hayır. ister günah olarak görünsün ister ahlaksızlık bu insanlar cinselliklerini yaşamaya çalışacaklardır. her fırsatta hemde. bu günahı yapmalımı yoksa yapmamalımı büyük bir ikilemle yaşamaktadırlar. zaten cinsel sorun olarak da bu kasdedilmelidir. toplum bu insanların yaşamlarınıda düzenlemelidir ki toplumsal değerlerle birlikte dini değerlerde sapa sağlam ayakta dursun. bu da ancak engellilerin ekonomik ve sosyal sorunlarının çözülmesiyle mümkündür.bunlar olmadığı sürece tüm engelliler cinsel kuralları ihlal etmekten yargılanamazlar. bu değerlerde yıpranmaktan ve yıkılmaktan kurtulamaz hocam.

Cevap: aynen katılıyorum, onun için özürlülerin de sosyal güvenlik kapsamına daha geniş imkânlarla alınmaları yönde çalışmalar yapmaktayım. Doğrusu, cinsel haklar bağlamındaki gelişmeler dediğiniz gibi özürlülerin hayat standardının yükseltilmesi ile mümkündür. Bunun için de özürlü dostu sosyal politikalara daha çok ihtiyacımız var.
- - - -
Pisicik: KAHKAHA ATABİLİRMİYİMM GÜLÜNÇ YAAA HEMDE ÇOKK UĞRAŞTIKLARI ŞEYLER BUNLARMI BIRAKIN KİM NE YAŞARSA NASIL YAŞAMAK İSTİYORSA YAŞASIN KİM OLUYORLAR Kİ ONLAR ÖZÜRLÜ SADECE ÖZÜRLÜYLE EVLENEBİLİR DİYORLAR VE KİM OLUYOR Kİ ONLAR BENİM KENDİME ÖZEL YAŞAMIMA KURALLAR KOYABİLİYORLAR DİNEN O ÖYLE BU BÖYLE DİYEBİLİYORLAR BENCE NE AŞK NE SEVGİ NE DUYGU ADINA BİŞEY YOK ONLARDA AT GÖZLÜKLERİYLE BAKIYORLAR HAYATTA HİÇ BİŞEYİN ÖNÜNE GEÇİLMEYECEĞİNİ BİLEMİYORLAR...

Cevap: Kimsenin özel dünyasına karıştığımız yok, ancak özel dünyanızın da bir anlamı olmalıdır. Sizleri anlamaya uğraşıyoruz, anlamak isteyenlere de “At Gözlüğü İle Bakıyorlar” diyorsunuz. Galiba ben bu konuyu çok ciddi aldım sizler maşallah gırgırına konuşuyorsunuz. Herhalde biraz magazin biraz sohbet biraz eğlence olsun diyorsunuz. Bunlara bizlerin vakit yok, bizim forumunuza katılmamız bu anlamda ilk ve by seviyede olursa belki de son olabilir.
- - -
OTURANBOĞA: Yani buna biz de görüş belirtmeliyiz tabii, ama esasında bunun cevabını bulma işi SOSYOLOG olan Seyyar hocaya, disiplinlere/akademisyenlere düşer. Bir profesör çıkıp da "öneri" diye böylesi şeyler söylerse, saygısızlık etmek istemem ama, bence komik olur. Bu öneriyi ancak "Oflu Hoca" yapabilir, profesör olmaya gerek yok!

Cevap: Ben sosyolog değilim, genel anlamda sosyal bilimci özelde sosyal politika uzmanıyım. “Oflu Hoca” takıntısından vazgeçin lütfen ve bizleri bu yolla tahkir etmeyiniz. Bu gayri ciddi tavırlarınızdan dolayı hiçbir sosyolog veya sosyal bilimci sizlerin sorunlarıyla ilgilenmez. Bundan sizler sorumlu olursunuz. Kendi kalenize gol atmayınız.
- - -
OTURANBOĞA: “gerek masturbasyon gerek -kadın ya da erkek- fahişelerle (bunu bir hakaret olarak kullanmadığımı anlıyorsunuzdur sanırım) gerekse her kimi istiyorsa onunla birlikte olma yollarının açık olması bence en önemli ve özgürlükçü yöntemdir. Yani kimse kimin-kiminle ne yaşadığı hakkında söz söyleme hakkını kendinde görememelidir!”

Cevap: Elbette nasihatler fayda vermezse kişi, istediğini yapmakta hürdür. Cinsel özgürlük düşüncelerinizi daha da ileri götürebilirsiniz, aile mefhumunu, sadakati, manevi sorumluluklarımızı bir yana bırakarak nefsimizin istediklerine bütünüyle boyun eğerek, sınırsız bir cinsel özgürlüğü savunabilirsiniz ve toplumsal değerlerden de çekinmiyorsanız uygulayabilirsiniz de. Türkiye’de (en yakın akrabaları tarafından) kandırılarak, aldatılarak cinsel istismara uğrayan ve gebe bırakılan zihinsel özürlü kızların durumunu düşündüğümde cinsel özgürlük anlayışının vahim boyutları aklıma gelmese cinsel özgürlük edebiyatına ben de inanmaya başlayacaktım. Sonuç olarak şunları söyleyebilirim: Meşru dairede cinsel özgürlüğe evet, ama meşru dairede. Meşruiyetin ne olduğunu siz düşünün.
- - -
Kuyucak: Olaya dini ritüellerden bakan hele hele engelli sorunlarına ÇAĞDAŞ çözüm bulmakla yükümlü kişilerin bile nerelere varabildiğinin en somut göstergesidir bu olay.. ÇAĞDAŞ olmanın ilk ve tek şartı, sorunlara evrensel bakabilmektir.. Ben şu dinsel açıdan bakıyorum dediğiniz anda, hocanın kötüsü nasıl insanı dinden çıkarırsa.. Aynı şey işte..

Cevap: Dindar ailelere cinsel eğitim konusunda nasıl çağdaş ve evrensel nitelikli tavsiyelerde bulunabilirsiniz? Yoksa çağdaşlıktan din dışı bakışımızı mı ve önerilimizi mi geliştirmemizi istiyorsunuz? Bu gibi önerileri lütfen Çağdaş olan bilim adamlarından isteyiniz. Özürlüler konusunda çağdaş çalışmalar yapan bilim adamları varsa biz de onların değerli bilgilerinden yararlanalım. Doğrusu merak ediyorum, madem ki dinî içerikli cinsel tavsiyeler size göre değil o halde çağdaş cinsel tavsiyelerin içeriğini bir görelim de milletimiz bunları dolayısıyla bu bilim adamları da tanısın.
- - - -
OTURANBOĞA: Abdest almanın suyla temas etmek dışında hiç bir yararı yoktur, olamaz. Yani olduğuna inanabilirsiniz tabii, ama "vardır" demek sahiden anlamsız olur.

Cevap: Bu mantıkî silsile ile düşünmeye devam edecek olursak, namaz kılmanın da fiziki hareket yapmanın dışında hiçbir faydası yoktur, olamaz da, tabi inanabiliriniz ama (manevi) faydası vardır demek hakikaten anlamsız olur. Ben böyle düşünüyorum, çünkü namaz kılmadığıma göre veya namazdan manevi haz almadığıma göre bu böyledir, dolayısıyla namaz kılanlar boşuna namaz kılıyor. Oruç da böyledir, aç kalmanın veya perhizin ötesinde hiçbir fizyolojik faydası yoktur. Zekat vermekte böyledir bazı fakirlere faydası dokunuyorsa da haddizatında hiçbir anlamı yoktur, çünkü din emrediyor, yani din ne emrediyorsa kuşku ile bakmakta fayda vardır, Belki (haşa) Kuran’ın da bu anlamda bize hiçbir faydası yoktur çünkü birçok yasakları vardır, mesela faizi yasaklıyor gayri meşru cinsel ilişkileri yasaklıyor, bunlar benin nefsime ağır geliyor, ben nefsani ve cinsel özgürlüklerden yanayım, Kuran ve Sünnet bunları yasaklıyor, bizi sorumlu olmaya davet ediyor, bu çok zor bir iştir, yükümlülüklerden hoşlanmam, özgürlüklerden yanayım, o halde dinin de yasaklar getirmek dışında bir faydası yoktur. O halde dinsiz olmak daha faydalıdır………Kardeşimizin dinî inançları ve yaşantısı zayıf olabilir ama dinî hakikatleri hafife alması inançlı kesimi rahatsız edebilir. Dinin emrettiklerinde mutlaka bir hikmet vardır, bilim bunları ispatlıyor.

Prof.Dr.Ali SEYYAR

Not:Sanırım tartışmanın merkezinde yer alan Prof.Dr.Ali SEYYAR'ında kendini savunma hakkı vardır :)
 
Ellerine sağlık karakaya, değerli zamanını ayırdığın için de ben kendi adıma teşekkür ediyorum.
 
Konu bir şekilde İslamiyet ve din olunca nedense tüyleriniz diken diken oluyor zeki gibi görünüyorsunuz ama önyargılarınızla tıkanır kalırsınız
 
Sayın hocam,

O halde izin verirseniz önce ‘sakatların cinsel yaşamda karşılaştıkları sorunlar’ deyince neyi anladığımı, neyi sorun olarak gördüğümü, ve çözümün de hangi minvalde olması gerektiğini düşündüğümü çok kısaca ifade etmeye çalışayım. Bunu yaparken sizin makalenize eleştirel yaklaşmaya çalışacağım...

‘Sakatların cinsel yaşamda karşılaştıkları sorunlar’ deyince ne anlıyorum?
Her şeyden önce bir cinsel yaşamın ol(a)mamasını sorun olarak görüyorum. Yapmak isteyip de yapamamanın, önlerine aileleri-toplum-devlet-din ve hatta (sosyolojik süreçlerle zihinlerinin dizginlenmesi/baskı altına alınması sonucu) kendileri tarafından engeller konulmasının, duygulara/eyleyişlere gem vurulmasının çok büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum. Hatta hiç uzatmadan söyleyeyim: Yaşam boyunca arzulamaya karşın –her ne sebeple olursa olsun- tek bir bedene dahi dokunmadan/sevişmeden yitip gitmenin büyük bir sorun olduğunu; ve bu engellerin hepsinin sorunsallaştırılıp, sonunda bireyin özgürlüğüne kavuşması gerektiğini düşünüyorum.
Yani benim için cinsellik “şehvani duyguların kontrol altına alınması”, “ cinsel disiplinin kolaylaştırılması” ve “kan dolaşımının boy abdesti sayesinde düzene girmesi” değil, bir bedene dokunmak, haz alıp/vermektir.
Gerçi siz de (zihinsel geriliği olanlar dahil) herkesin cinselliği yaşaması gerektiğini söylüyorsunuz... Ama varolan toplumsal gerçekler ve sakatların evlenme konusunda yaşadığı sorunlar ortadayken, onları sadece-evlilik-olduğunda-cinsel-ilişkide-bulunmaya itmek, onları imkânsız-cinselliğe mahkûm etmektir. Pekii, bu imkânsız-cinsellik, ‘sakatların cinsel yaşamda karşılaştıkları sorunlar’a bir çözüm müdür? Sanmıyorum.

Makalenizde mastürbasyon için, “kendi kendine tatmin araçları da, insanlar üzerinde alışkanlık yapabileceğinden, aile hayatı içindeki gerçek cinsel ilişkileri de olumsuz yönde etkilemektedir” diyorsunuz. Yani mastürbasyon da yapılmamalıdır?
Yani sakatlara evliliğin dışında bir öneride bulunmadığınız gibi, mastürbasyonu da yapılmaması gereken bir şey olarak görüyorsunuz. Bir yandan “cinsellik, her insan için aynı derecede önemli bir ihtiyaçtır” deyip, öte yandan bütün çıkış noktalarını kapatmak, bir tezat değil midir? Ne yapacak bu insanlar? “Cinsel enerjileri kültürel ve sportif faaliyetlere yönlendirme”k bu insanları ne kadar oyalar?

Son olarak, linkini verdiğiniz ve altında sizin de imzanız bulunan makalede yer alan, “Toplumdaki cinsel tabular nedeniyle bireyin yeterince bilgilendirilmemesi, bu konudaki soruların geçiştirilmesi ve “ayıp” konular olarak kabul edilmesi önemli bir sorun dur” saptaması, bence sizin makaleniz için de pekala söylenebilir. Çünkü makalenizde, “evlenin” ve “yanlışlıkla boşalırsanız abdest alın”, "masturbasyon yapmayın" önermelerinin dışında cinselliğe dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır. “Millî kültürümüze ve ruh sağlığına uygun cinsel tavsiyeler” sadece bunlardan ibaretse, vay halimize. Bu da, başlığı “Türkiye’de Zihinsel Özürlüler ve Cinsellik Eğitimi” olan makaleyi eleştirmek için bence yeterli bir sebeptir. Ve “ikiyüzlülük”, “maluliyet” dediğim de, bu her şeyi söylediğini söyleyip, aslında hiçbir şey söylememeye bir eleştiridir (Yani bu söz elbette ki şahsınıza değil, metodolojinize söylenmiştir. Eğer hakaret olarak anlaşılacak şekilde ifade etmişsem, özür dilerim)

Kısa kısa:
“Batı’da cinsel istismarcılık alanında en çok engelli insanların sömürüldüğünü düşünecek olursak...”
“ %99’u Müslüman olan” Türkiye’de bu istismar olmuyor mu?

“Diğer taraftan kişinin cinsel tecrübe edinebilmesi veya cinsel doyuma - tatmine erişebilmesi yönünde tavsiye edilen evlilik dışı cinsel ilişkiler, zannedildiği gibi kişinin cinsel mutluluğuna da katkı sağlamamaktadır.[...] uzun vadede kişinin psiko-sosyal sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir”
Bunu neye dayandırıyorsunuz hocam? Ben gayet mutluyum mesela :) Milyarlarca insan da gayet mutlu... Böylesi bir haz yaşayınca değil, yaşamayınca “psiko-sosyal sağlığın olumsuz yönde etkile”neceğini düşünüyorum.

“Şunu da ayrıca belirtmekte fayda vardır ki, hangi gerekçe ile savunulursa savunulsun, evlilik öncesi veya sonrası için teşvik edilen özgürleştirilmiş cinsel hayat, hem toplumsal ahengi bozmakta, hem de fuhşun yayılmasına yol açmaktadır.”
Bunu ispatlayan akademik çalışmaları çok merak ediyorum doğrusu?

“Türkiye’de (en yakın akrabaları tarafından) kandırılarak, aldatılarak cinsel istismara uğrayan ve gebe bırakılan zihinsel özürlü kızların durumunu düşündüğümde cinsel özgürlük anlayışının vahim boyutları aklıma gelmese cinsel özgürlük edebiyatına ben de inanmaya başlayacaktım”
Afedersiniz ama, o haltı yiyen Müslüman ve “güvenilir” dangalağın yaptığı şeyle, “cinsel özgürlük”ün ne ilgisi var? Böyle kolaysa, o zaman ben de kötü emsalleri örnek verip, o kişinin Müslümanlığından girip, “.... Müslümanlık edebiyatına ben de inanmaya başlayacaktım” diyebilirim; değil mi? Kaldı ki o dangalak cinsel özgürlük olduğu için değil, olmadığı için önündeki “fırsatı” değerlendirmiştir büyük ihtimalle.

“Gusül, insanın fizyolojik ve psikolojik sağlığına son derece önemli katkılar sağlamaktadır. Cünüplüğün vücutta meydana getireceği yorgunluk ve gevşeklik gusül ile giderilmektedir. Bunun sebebi, kan dolaşımının boy abdest’i sayesinde düzene girmesidir”
Gusül ya da namaz abdestinin banyo yapmak veya suyla temas etmekten farklı olarak fizyolojik bir yararı olduğunu mu söylüyorsunuz hocam?
Psikolojik derseniz, amenna. İnanan kişi zaten Allah huzurunda hissettiği için, abdest almasına da gerek olmaksızın her an bir şuhu yaşayabilir. Ama bunu “abdestin fizyolojik faydaları” olarak mistisize ederseniz, bence bunu bilim insanı olarak açıklamanız çok zor olur. Ya da, abdest almanın, suyla temas etmenin diğer şekillerinden fizyolojik olarak ne tür bir farkı olduğunu açıklarsanız, bizler de öğrenmiş oluruz?
Abdest almanın suyla temas etmek dışında hiç bir yararı yoktur, demem buna işaret etmek içindir. Bunu söylediğim için dini hafife almış ve sizin yürüttüğünüz mantık çerçevesinde hareket etmiş mi oluyorum? Tabii ki hayır. Tıpkı sizin her makalenizde dini pencereden görüşlerinizi paylaştığınız gibi (yani her yolu İslam’a çıkardığınız gibi), ben de görüşlerimi paylaşıyorum. Bu da gayet doğal.

Saygılarımla


Not: Makalenizin başlığında “İslam açısından” ibaresi olsaydı, inanın bu eleştirilerimi bambaşka bir içerikle yapardım.“Dinen evlilik dışı ilişki yasaktır” Nokta. O zaman, “neden bunlar yok” demezdim en azından.
Not: Not “Cinsiyetlerine uygun davranış” konusuna girmemeyi tercih ediyorum. Çünkü biliyorum ki cinsel kimlikler/yönelimler konusunda aynı noktaya varmamız imkânsız.
Not Not Not: Bilim insanları sakatlara iyilik olsun diye akademik çalışma yapmazlar. İşleri bu olduğu için, ilgi alanları “o” olduğu için çalışırlar. Ve yine aynı şekilde, akademisyenler birilerine kızıp sakatlık çalışmaktan vazgeçmezler. Aksini düşünerek çalışan bilim insanları varsa, onların sakatlık çalışmasındansa çalışmamalarını yeğlerim.
 
Genellikle yapmam kopyala-yapıştır yöntemini.. Bu sefer şart oldu.. Bu konuda sanki yapılmış hiç çalışma yokmuş gibi göstermeniz hiç hoş değil bence.. Genellikle bilim insanları sizin yaptığınız gibi ''islamcı'' yada ''milli'' koymuyor bilimadamlığının başına.. Sadece fark bu..
Yazarlara, araştırmacılara alışmıştık fakat, bilim adamlarına da alışacağız galiba ''islamcılığın''..

ZİHİN ENGELLİLERİN CİNSEL EĞİTİMİ
Benzer makaleler için buraya tıklayabilirsiniz
 
Verdiğiniz linkler tartışma konusunu, en başından beri sorulan soruları cevaplıyor mu? Ya da alternatif bir bilgi kaynağı olabilmiş mi? Makaleler zihinsel engellilerin cinsel eğitimi üzerine kurulmuş; ancak kabul edilen sorunlar için bir çözüm olamamış malesef.

Ortada iki devasa sorun var;

Birincisi engelli/engelsiz tüm bireyleri kapsayan cinsel tabular; toplumumuzda cinsel tabular nedeniyle bireyin yeterince bilgilendirilmemesi, bu konudaki soruların geçiştirilmesi ayıp konular olarak kabul edilip göz ardı edilmesi yahut da sessizliğin tercih edilmesi önemli bir sorundur. Geç (zihinsel engelli) veya normal gelişim gösteren tüm bireylere cinsel eğitim verilmeli, bu bir haktan ziyade toplumsal bir ödev olmalıdır. Burada bir sıkıntı olduğunu zannetmiyorum; zira buna karşı çıkan yok! Mesele eğitimin verilmesi değil ama doğru ama yanlış bütün ebeveynler bir şeyler vermeye çalışıyor, topluma katmaya çalıştığı çocuğuna.. artık kendi elinde ne varsa..

İkincisi özellikle zihinsel engellilerde çözüm yolunun ol(a)mayışı.. Bu aileler ne yapsın, zihinsel engelli çocuklarının cinsel ilgisinden rahatsızlık duymaktadır; çünkü zihinsel engelli birey bu dürtülerini kontrol edememektedir. İki ucu alev değnek dedikleri bu olsa gerek; bir şekilde bunu bastır(t)sa çocukta gerginlik (sinirlilik) ve davranış problemlerine sebep olacak. Olduğu gibi bıraksa birey kendini kontrol edemeyebileceğinden bu davranışını heryerde sergileyecek ve dolayısıyla cinsel sömürüye maruz kalabilecek ya da yine bu anlamda bir başkasına zarar verebilecek.

Mesele çözüm yollarındaki tıkanıklıklar.. Bu ihtiyacı karşılama yolunda hangisini seçerseniz seçin sonundaki tıbbi, ahlaki, sosyal ve , hukuki boyutlarının altından kalkamayacaksınız. Bu nedenle bu dürtünün yine tıbbi bir yöntemle sonlandırılmasını daha doğru buluyorum. Bu hem birey hem de toplum için en doğru karardır diye düşünüyorum. (Evlendirilemeyecek ölçüde ağır zihinsel engelliler için)
 
Üst Alt