Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Evrendeki Enerji Gönderme Olayı ne ola ki?

-sungate

Aktif Üye
Üyelik
23 Haz 2019
Konular
9
Mesajlar
1,924
Reaksiyonlar
0
Hep denilir ya Evrene olumlu mesaj gönder sana aynı şekilde dönsün diye. Evet ben de inanıyorum yaş kırkı geçti biraz
geç anladık galiba ama neyse.
Neden böyle bir sınır koydum sanki diyebilirsin ama gençlikte işte insan bunun farkına vardığını sanamıyor adı üstünde
gençlikte kan damarda hızlı akıyor ve Evrene gönderdiğimiz mesajlar libido ya da her ne hormonlar ise onların etkisinde olabiliyor.
İdrak edebildiğim şey o zamanlar Tekele para göner enerjini sigarayla perçinleştir olayı olabilir miydi, yoksa tüm sıkıntıları
bir dumanla bir nefesle öteleyebiliyormuydum acaba..neydi hayatın evresinde masumiyet,berrak,temiz bazen cesur atılımlardan kaçışım,
neydi Evrene olumlu Enerji göndermeyip kendi skalamamı kısıtlamam..

Şimdi oturaklı bir şekilde görmek geçmişi özellikle izlemek ki, bugünkü teknoloji ile internetten nostalji görüntüler izlediğimde
izlemlediğim tek şey zamanın hızla aktığı, insanların ise aslında değişmediği sadece zamana evrilip duyguların belki de kusura kalmasınlar
yozlaştığı kanaatine vardım.

Hülasa artık beni akşam TV ye şöyle bir gözattığımda etkileyecek eskilerden kalma bir "uykudan önce" (acaba nedir nedir :) )
ya da Pazar Gecesi sineması PArliamenT Star sinema kuşağı özlemlerim yok artık görüyorum bunu..
Olanı söyleyeyim uzun kıllı saçlı başlı jön (aslında jön kavramını haketmiyen), saçını ha bire kameraya savuran hatun dizi oyucularının
üstelikte pek acınası; tahminimce süfle bombardımanı sonrası ortaya çıkan Dizi Kültürü(!)

Hülasa evrene Enerjimi gönderdim şimdi bekliyorum inanıyorum bana dönecek olumlu şekilde mesela
buzdolabımda beni bekleyen çokonatt şeklinde olabilir :)
 
Nedir Şöhret şarabı deyimi? Gerçekten de şöhretin tadına bakınca geriye dönüş olmaz mı, egosunu,süperegosunu,idini artık dizginleyemiyor mu acaba..
Magazin haberleri, paparaziler olsun hatta bunların dışında topçu,popçu,aktörler,mankenlerin dışında da şöhret olunmuyor mu olunuyor bal gibi de. Popüler siyasetçiler, popüler iş adamlarını da duymadık mı görüyor muyuz evet..Hatta bunun içine akademisyen profoesör bile koyabilirim, örnek mi, 1999 depreminde adı sanı duyulmazken revaçta olan Ahmet Mete Işıkara da buna en güzel örnek.
Bir de şöhreti çocuk yaşta bulanlar var ki, en olumsuz onlar etkileniyor bence. Küçük Emrah, Küçük Ceylan ya da bir zamanların afacanı Sezercik.. Hadi ilk ikisi yine büyüdükleri halde şöhretini koruyor ama Sezercik ya da Ayşecik'in durumu içler acısıdır.
Ve gelelim günümüze artık o yukarıdaki örneklerim bu zamanda posta mektubuyla chat yapmak gibi abes kalıyor, şartlar çok değişti, artık aylık şöretlerden bahsediyoruz.
Youtuberler, instagram fenomenleri, fast food dizi oyuncuları,şarkıcılar..İşte yeni düzendeki yeni şöhret kapıları ve figürleri..
Kitlelerine ulaşma metodu evrildi ama insanın o duygusu yokmu, hani takdir edilme, Beğenilme duygusu yine revaçta. :)
Peki mutlular mı yaşadıkları bu şöhretli hayatı bırakmayı yüzde kaçı isterdi acaba. Acaba kaçı özgürce deniz kenarında simit yiyerek sevgilisiyle dolaşmayı isterdi? Tahminimce 10 kişisinden 8'İ dir.
Hülasa bu işin sonnu yok "şöhret şarabını bir kez tadınca" geriye dönüş olmuyor çoğu zaman. Son örneğim de şu olsun bitireyim sıkmadan, hani şu ekranlarda kafasında bardak kıran bir Türkie'nin Damat Adayı vardı ya. Şimdi bakıyorum realite programında muhabirlik yapmaya başlamış:rolleyes:
Yani..Bu işi yapmasını tabiki bir nebze de olsa egosu emrediyor olabilir mi..Neden eskilerden bir aktör olan Kenan Pars gibi mütavazi bir iş yapmaz. K. Pars İstanbul Özgürlük Meydanında gazete bayiliği yapıyordu mesela?
Hülasa bu işleri en iyi anlatan cümle "bal tutan parmağını yalar" olmalı.
Herkese bol şöhretsiz günler.
 
Bilgisayar, Türkçe'sine bakarsak Bilgi mi sayıyor acaba bu ismi koyan bunu mu demek istemiş? Çalışma mantığı olarak aslında salt beyinli bir makinedir kendileri, ama tüm bileşenleriyle ve yazılımlarıyla insanlara harbiden bilgi sayar kendileri.
İlk bilgisayarlardan şimdikilere kadar çok büyük evrim geçirdi. Hızları binlerce kat arttı.
Bilenler bilir eskiden Casio kol saatleri vardı, bu saatteki teknoloji ile Ay'a gitmişti 1969 tarihinde insanoğlu. Sonra 80'li yıllarda evlerimize kadar girdi, Atari oyun makinesi olarak. Üstelik bir ev bilgisayarı o zamanlar 400 - 500 dolardı. Şimdi sıkı durun, 80'li 90'lı yıllardaki bilgisayarı ve oyun makinelerini günümüzde elimizde dolaşan Cep Telefonları birebir taklit ediyor yapmanız gereken google playdan ya da ios için program yüklemek o kadar ,işte 500 dolardan kurtulduk mu, evet.
Bu aşamadan sonra gelelim başlıktaki sorumun insanlar üzerindeki etkileri ne oldu, bu soğuk makinenin. Soğuk diyorum çünkü bir cep telefonu ya da bilgisayarın içini açıp baktığınızda göreceğiniz şey mini mini elektronik parçalar olacak. "Bu mu yahu hayatımı değiştiren?" diyebilirsiniz. Hah işte onlar sizin hayatınıza giren, sosyal medya furyasına dahil eden.
Bitmiyor tabi iş yerinde, evde de ayrılamıyoruz elimiz gözümüzü, bilgisayar olsun cep telefonu olsun. Peki bunun neresi kötü demeyin. Kötü olanını söyleyeyim sadece, geri kalanında hayatımızı kolaylaştırdığı zaten aşikar.
Evet kötü olan tarafları , avucunun içinde insan dünyayı tutuyor her bi şey yapıyor fakat sağlığı da olumsuz etkiliyor. Göz en başta geliyor, sonra yaydığı zararlı manyetik alan. Baz istasyonu olan çoğu bölgelerde sebze meyveler artık mutasyona uğramış gibi yetişiyor.
Bunları da cebe koyduk, şimdi gelelim bundan sonra ne olacak konusuna. En başta verdiğim örnekteki gibi bir kol saatinin kısıtlı gücünden taa buralara gelmemiz bize ne vaat ediyor?
Komplo teorisi denebilir belki ama gidişat ve belirtiler artık gösteriyor ki, yakın zamanda insanların beyinlerine Chip denilen cihaz takılacak ve giyilebilir teknolojiler de had safhada olunca arık ne internet kotanızı, ne yeni alacağınız bilgisayarınızı ne de cep telefonuna ihtiyaç duymayacaksınız. Düşünmeniz yeterli olacak, o an uzaktaki sevdiğinizle bağlantı kurabileceksiniz, evdeki eşyaları yönetebileceksiniz. Ve daha bunun gibi ütopik (!) şeyler..
Tahmin edilen bunların tümü 10-15 sene içinde hayata geçebilecek.
Hepimize bol teknolojik günler efendim. :rolleyes:
 
Himmet ağanın canı sıkılır, Nasrettin hocayı görünce dayanamaz
"uğraşayım şunla az hele" der içinden.

- (himmet ağa) Hoca hoca,
seni tefeci Sülo'nun mekanında görmüşler borç almışın diyolar.
sırtındaki un çuvalını o akçelerle almışsın besbelli..
şimdi de bakalım bize bu unla yapacağın ekmek helal mı?

- (N.hoca) Himmet ağa, şimdi ben sana "hırsızın hiç mi suçu yok" diyeceğim
sen de bana "kapını pencereni niye açık bıraktın" diyeceksin tamam mı

- ee..şeyy..deyince ne olacak hoca anlamadım ben?

- bak, tefeci Sülo'nun "Dam"ı hemen şurda, hem de çok yüksek.
enflasyon da çok yüksek..
ulan hemde bu devirde!

- ilahi hoca ne diyon sen?

- ne diyeceğim yahu!
evdeki kediyi tartmaktan bıktım, kilo da almıyor
ciğer kaç para bilmez misin sen!
hadi düş yakamdan, yok..
damdan düş sen iyisimi.
 
Değişik olmuş 🤓emeğine sağlık
 
Resmini çizmeyi denedim
Yine beceremedim..
Başımı eğip kalbime baktım
Gözlerinin mührü ordaydı,
Bundan güzel resim olamazdı.

Kendimi dışarı attım
Evet, hava çok sıcaktı..
Sensizdim..Sessizdim.
Ama beni yakan güneş değil.

Başımı kaldırıp güneşe baktım
Senin saçlarından başka,
Hiç bir gölge aramadım.

Akşam oldu yine sensizim
Hangi şarkı çalıyor sanıyorsun..
Yine, 'Sarı Odalar' Sezen'den.
Anılarımız var onda bilirsin
Senden, benden..İkimizden.

Ve saat gece on iki
Senden ses seda yok..
Öyleyse,
Ben seni hak etmediysem..
Öyleyse,
Bu sessizliği çoktan hak ettim.

Yarın akşamki şarkımız
Yine Sezen'den
'Kolay olmayacak'
Evet..olmayacak.
 
Bu saatten sonra,senden sonra
Sanki Polyanna'nın kuzeniyim.🤸🏻*♀️

'Friends' izlemeyi de bıraktım.
Artık, 'Titanic' vari filmlere🎦
Ayakta kalmak için duşa
Mektup sayfası yetmediği için deftere
Seni hatırlatsın diye değiştirdiğim kapı ziline
Evrildim..
Her bir şeyi
Oluruna bıraktım.🛀🏻

Üst kattakilere de kızmaz oldum
Çok ses yapıyorlardı hani.⚡

İsterse halay çekebilirler,
Yeter ki bir ses olsun
Bana da bir mola olsun.⛱

Yeşilçayı, papatyayı, kahveyi
Çok içemez oldum.
Tek rakipleri, mutfakta duran
Damacana su..
Her şey katıksız, saf olsun;
Belki de senin gibi olsun.💘

Çiçekçiye abone oldum
Hazır..Merak etme,
Bardakta her zamanki yerinde.🌼
Neden diye sorma,
Bana her gün
Senin doğum günün.🎂

Şarkılar,
Habersiz miş senden?
Anlatamıyor seni
Avutamıyor beni.⏩

Sonra,
Yazdıklarını ezberledim💌
Nakarat yapıp mırıldandım
'Love Song'
Grammy ödülünü ben çoktan bile aldım.

Senden kaçış yok📌
Bu zincirin
Anahtarı da yok.

İstesen de gitmeyeceğim
Zaten hep senleyim.
Senden sonraki Ben🧑🏻;
Amacı sadece 'Sen' 👩🏻olan Ben.
 
80'ler gibi arabesk değil
Şimdiler gibi fast food değil
O aşklar yaşanmaya değerdi..

Mektup için saniyeler değil
Günler beklenir,

Sevgiliye Karışık Kaset
Listesi hazırlanır,
Telefon kulübesinden aranır,

Radyodan şarkı armağan
Edilirdi..

Like Butonu da neydi,
Sevgilinin beğenmesi yeterdi.
Saf hayaller kurulur
Öyle sevilirdi Sevgili.

Rötuşlu fotolarla caka satılmaz,
Zenginim diye yalan atılmaz,
Bunlara inanan uslanmazdı.

Arnavut Kaldırımı vardı yürünecek
Yalan Rüzgarı vardı izlenecek
Çok şey vardı dinlenecek.

Ve mazide kaldı
Geçmiş olsun 90'lık aşklar
Merhaba Millenium aşklar.

Herkese lazım,
Menfaatsız
Yalansız
Kimi zaman da
Karşılıksız aşklar.
 
Ne güzel günlerdi o günler ya!
Radyoda istekleri dinlerdik:)

Karışık kasetler:)

Ahhh! Ne kadar biz var bu siirde:)

Eline,gönlüne sağlık.
 
Teşekkürler evvel

Minik Serçe^'nin söylediği gibi, "Zaman sadece birazcık zaman"
 
Uzaklardan gelip bu şehri,
Yazılanlarda değil
Acısıyla,tatlısıyla dolu dolu
Senle yaşamak..

Koşuşturmaca,yorgunlukta
Sevme,sevilme açlığında
Kışın o gri havasında
Isınmıştım fazlasıyla
Yeniden buluşmanın heycanıyla.

Taksim olur,Bakırköy sahili..
Ya da Büyükada vapurunda
Martı seslerinin altında.
Ne fark eder sendin yanımda.

Taşı toprağı değilmiş sadece altın
Aşk hikayesiyle doluymuş aslında.
Hediye etti seni bana
Vefasız değilmiş aslında.


Şimdilerde suskun bu şehir
Belki yorgun benim gibi
Ama hep kalacak
Bendeki İstanbul ve Sen.
 
Ağaçtan düşen bir yaprağı izledim.
Tıpkı benim ömrümden harcanan zamanı temsil ediyordu. Bir de üstünde durduğu çimlerin üstünde oturup muhabbet edenleri. Tamam çok güzeldi doğayla buluşmak. Peki yenilen çekirdekleri atmaları, çimleri ezmeleri neydi ki peki?
Hayat böyle bir şey miydi..Güzellikletin tadına bakmak, arkandakilere ise hiç umursamadan çekinmeden enkazlar bırakmak mı?
Hayatın her alanında böyleydi ve değişmeyeceği malum. Kurallar dedim kendi kendime..Belki de insanlar kuralları bir düzen için icat etmişler. Peki dedim yine kendime medeniyetin beşiği toplumlarda bir bela ile nasıl oluyor da maskeler düşebiliyor gerçekler su yüzüne çıkabiliyor?
Hep kendim sorup devamını getiriyorum..Buna devam etmesem iyi olacak. Nitekim dağa küsmüş fareyim ben ve dağın haberi yok yada sahildeki bir kum tanesiyim sadece. Sahildeki güneşliklerde oturacaklar ve o kum tanelerini sadece basmak için kullanacaklar belli iken sorulara son vermeleyim. Dağ sen burnunu yükseltmeye devam edebilirsin. Ben de kalkıp gideyim oturduğum şu yerden:)
 
Dönerken marketten
Düşündüm ne kadar sevdiğimi

Kafama düşen yağmur taneleri
Poşetteki bezelye taneleri
Sokaktaki korna sesinin desibeli
Yetişemedi yanına hiç biri

Ne katarsan kat Eşittir 'sonsuZ'
Çözemedi kimse bu denklemi

Seni Like'lamak isterdim
Olmuyor instagramını vermeyince
Bir ara konuşmalıyız bunu bence

Çok şekersin
Çok tatlısın
Tadın hep böyle kalsın

Kardeşin Kayısı eline su dökmesin
Kuzenin İncir kıskançlıktan delirsin

Ne çok seviyorum bilemezsin
Biricik Vişneli Reçel Kavanozum benim
 
Teknoloji, 90 lı yıllardaki aşkları öldürdü azizim
 
bu şiirimi direkt reçele yazdım, sevgiliye değil. bazen kalpsiz, ruhsuz nesneleri bile sevesi geliyor insanın.
 
Bu gün çarşamba, en sevdiğim gün. Hep orta kararı seviyorum nedense günlerin bile ortasını..
Neyse sen boşver bunu.
Sen neden bu kadar neşelisin, hala bir hüzne rastlayamadım sende.Yüzlerce örnek varken yaşamın akıp giden deryasında olumsuz mu olumsuz, haksız mı haksız hatta vicdansızca yaşamdan kesitler?

Evet yine büyüne kapılıp ben de biraz rahatlamalıyım relaks olmalıyım tabi sayende olacak bu.
Belki uzun uzun derin nefes almalı, senin de hep yaptığın gibi hani.
Olağan koşuşturmaları, dostlarla sohbetleri, hobilerimi, insanları sorgulamayı,sinemayı diziyi,
hatta kendimi de bırakıp bir kenara bir zaman;
senin yaptığını yapmalı, gülümsemeliyim umarsızca ama nedenlice.
Nedeni senin beni hala yalnız bırakmaman biliyorsun değil mi?

Kedim bile isyan bayrağını çekmek üzere, kıskanmaya başlamış artık seni.
Sanırım beni benden alanın sadece kendisi olmasından yana.
Bilmiyor ki onun mırıltısı senin sözlerin kadar mistik gelmiyor.

Çarşambanın bitmesine bir kaç saat kaldı.
Arasıra yine yokla beni pazar gününe sarkmasın, mesafeyi kısa tutalım olur mu?
Yeni bir güne senin sözlerinle, hayata inatla gülümsemeyi öğretmenle,
anladın işte pozitif enerjinle: senle başlamalıyım.
Yarın sabah için umutsuzluğa karşı bu akşamdan aşıla beni, yine görüşelim 'İyi Tarafım'.
 
Üstlendiğin görevi biliyorum.
Diğer rollerdeki figüranlar olsun, daha kıdemli oyuncular olsun onların da farkındayım..
109 metre ilerde her şeyin donmuş vaziyette olduğunu sadece gözümün kulağımın algıladığı alanda herşeyin faaliyette olduğunu da biliyorum. 109 rakamı kafanı kurcaladadı san ki.. 106 olsun o zaman. san ki neden ayrı.. neden soru işareti kullanmıyorum.. kafan daha çok karışacak. ha pardon karışmaz zaten senaryoyu okudun biliyorsun. bilmeyen benim sandın bu saate kadar ama beklemediğin şeyler de olabilir. yıllarca not aldım bir kenara yanlış oynadığınız anları..suflörünüz de işe yaramadı.. hepsi bende kayıtlı duruyor bocaladığınız anlar.. pek iyi oyuncular seçilmeliydi kolay iş oldu benim için çok açık verdiniz çok.
sivri sinek nasıl rahatsız ediciyse benimle
Kedi fare oyunu gibi ıynamanız bir o kadar rahatsız edici benim için. ıynamanız..
Anlayamayaksın..
Bu yazdıklarımı pek anlayamadın belki anlayabilen figüranlar da yok değil onu biliyorum da
Oyunu nasıl anladığımı sen anlayamayacaksın..
Herşey bende kayıtlı yeri geldiğinde üstünden geçip o saçmaladığınız anları anlıyorum.. işte bu filmi.
Beynin kurcalanmaya devam etsin daha çok şaşırtabilirim bu gidişle seni.
Tepki verip .. yani bana cevap verirsen tekrara düşersin yönetmenin bozulabilir sana..en iyisimi bana cevap verme yazma
Sadece rolüne sadık kal..ama dediğim gibi anladığımı anlayamazsın.
Bu arada kutudaki kedinin sağlığı...neyse sana koz vermeyeceğim oyuna devam..
 
Bir varmış bir yokmuş
Bir sen varmış bir ben
Sen özlenen sevgili
Bense seni bekleyen yine ben

Nasıl olurduk nasıl yaşardık
Bilemem..
Aşkımız yıpranırmıydı
Zamanla,
Uzak kaldıkça birbirimizden
Belki tertemiz kalırdı yenilmezdi asla
Zamana..


Kirlenmiş bu dünyada
Sevgilerin çıkar olduğu sahte sevdalarda
Uzaklarda bir yerlerde
Hep kal kalbimin köşesinde
En iyisi bu galiba..


Tanımıyorum bilmiyorum
Ama bir sen varsın işte

Seni sensizliğinle seviyor
Gülüşünü ara sıra anıyor
Sesini hiç unutmuyor
Seni sensiz yaşamakla kalbim
Daha bir mutlu oluyor

Yaşamadığımız
Çünkü daha tanışmadığımız
Birbirimizi kırıp dökmediğimiz
Zamana merhaba

Ve sevgili
Senle beraber
Sensizliğe rağmen
Sahte sevgilere elveda

Çünkü hep sen varsın
Farkında olmasan da böyle kalsın
Kalplerimiz masum sevgiyi bulacaksa birgün
Bu şiiri bir gün hatırlarsın
 
Markete gittim kola kek aldım, kasiyer afiyet olsun dedi çıktım gittim kasa para kabul etmiyor.
Eve geldim, kapıcı aidat yerine "bu gün bitter günü" deyip çikolata uzatmaz mı?
Tv^yi açtım o da ne, bütün sinema kanalları şifresiz kumanda bana gülümsüyor :)

Telefona bir mesaj: "internet paketiniz sınırsızdır iyi günlerde kullanın"
O zaman Youtube'ye gireyim bakalım;
Dünya toz pembe lay lay lom müzik eğlence, mafya lideri kılıklı biri oturmuş yemek tarifi veriyor.
Michael Jackson hayatta, Tatlıses'in "beebeğiim" şarkısını söylüyor.

Hayret, evdeki kedi wc'ye girdi ve ardından sifon sesi:)

Seçim kağıdı gözüme ilişti kapıdan içeri itilmiş, herkese seçim dolayısıyla üzümlü kek dağıtılacak deniyor
sağcı,solcu, ortacı herkese imiş.

Bu arada kola, yavru ağzı renginde ve tadı ananas-çilek karışımı ve kafeini yerinde.

Dırdır eden mahalle kadınları hep bir ağızdan "kırmızı balık nerdeesin" çocuk şarkını söylüyor.

İnternetten alışveriş lazım şimdi bakalım bir,
hmmm bitmeyen sigara varmış sepete atalım o zaman:)

Bu gün günlerden ne ya telefonun takvimine bakayım; ha "happyday" yazıyor tamam..Ya ne zaman baksam aynı yazıyor bu?
 
Keşfedilmeyen renk..Nerede kaldın.. Gördüklerim, herkesin gördüğü renkler.
Ya siyah renk, ki geçmişten bu yana savaşlar, hiç edilmiş insan hayatları.
Ya da ebruli desenli renkler sanatsal ama toz pembe değil çünkü hepsi kandırmaca
hayatta öncelik herkes için kendisi..Başkaları için olabilir di olduramadığımıza göre
olsa olsa bu renk de paranın rengi olmalı..
Bir olmayı başaramdıysak insanoğlu, sana sitem etsem kızar mısın bana?
Ben hala arayış içindeyim o rengin.
Yanılıyor da olabilirim, aslında ben şeffaflığı arıyorum.
Bir pazar günü daha geçmiş oldu belki bir pazartesi rastlarım sana aradığım renk.
 
İlk sözün neydi bana hatırlarım
İlk sözüm neydi sana heyecanlıydım o an hatırlamam
İlk adımı sen mi yoksa ben mi attım önemsiz
Beni titreten, bana yaşattığın heyecandı işte o an.

Yıllar geçmiş aradan
Baktım maziye ne kalmış bize diye
Kalbimde yazılı senin koca bir ismin
Kalbinde duruyor mu benim de ismim?

Uzaklar yakın olsa
Zaman bize bir torpil daha geçse
Karşılaşsak bir gün bir yerde
Teşekkür etsem bu tesadüfe
Teşekkür etsem bana verdiğin her güzel ana
Bu vesile ile teşekkür etsem yüzüne bakıp sana

Yine aklıma düştün her zamanki gibi
Umudumu beklentimi yazdım bir şiir gibi
Bekliyorum bir gün bir haber alırım
Hiç beklemem sana koşarım

Sadece bir selam için mi hayır
Hatır için mi, o da değil
Hatırdan selamdan öte bir şey için
Sadece senin için.
 
Vay, sen miydin?
Peki nerelerdeydin?
Beni hatırlaman için yılbaşını mı beklemem gerek hep?
Çünkü doğum günümde aklına geliyorum bu oluyor hep sebep.

Dert ortağı belledin evet beni,
Ben de bekledim paylaşırsın benimkileri diye belki.
Sen arayıp sormayınca uzun zamandan beri,
Merhabayı ben dedim kalma benden artık geri.

Nasıl oldun oralarda neşen yerinde mi?
Covid çıkalı ilişkimiz oldu 2 yıldan beri
İlişki de değil,dedim ya dert dinleyicisi
Hani bana, hani bana messenger sohbetleri..

Canım sıkıldı yine bu aralar,
Gönül mutfağımda pişmez oldu sevdalar,
Pek tabi aradım ama bulamadım yeni dostlar,

Dost kalmayınca
Gönül mutfağını bırakıp ev mutfağına yöneldim
Evet evet bir kedi gördüm!
Pek bi mırıltılı
Pek bi sevecen

Gördüm seni kedi, sen de gör beni
Karşılıksız seven dost kedi.
 
Karşımda bir resmin duruyor
Kalemim hazır ne bekliyorsun diyor sanki bana
Çizmeye başlasam mı tamam ilham ver hadi bana

Saçlarından başladım çizmeye
Evet o saçlar
Zülüf diyordu değilmi bir de aşıklar
O da var sende
Ben de aşığım beni de alsınlar aşıklar aralarına

Kaşların ne manada bakıyorum
Hüzün yok, sevinç beklemede
Anlıyorum ki asıl mana yüzündeki o gülümsemede

Elinde tuttuğun o şey de ne
Neden soruyorum ki
Bilmiyorum sanki
Benim diğer elim
Hatıra kaldı evet bu resim

Aramızda hala duruyor bir masa
İki ince belli çay bardağı
Bir sen bir de ben
Solmayan o gülümsemen
Bu kare bizi sonsuza kadar resmeden

Zaman geçti resmini bitirdim çizmeyi
Fakat görüyorum ki
Elim titremiş
Hüzünlü çizmişim seni

Neden?
Hüzün bende miydi böyle oldu
Hani ilham verecektin söz vermiştin
Neden bu hüzün
Neden?

Az sonra
Diğer sayfaların arasına bırakacağım
Onlarca aynı resmininin yanına
Aynı kareleri

Hepsinde başka bir ruh halindesin
Kim bilir
Belki de yarın
Belki
Başka bir şeyler fısıldarsın
Sonsuz bitmeyen aynı karelerde

Tek bir şey var ki
Eksik o resimde
Diğer elim demiştim ya hani
Duruyor du onda kırmızı gül
Çıkmamış bu resimde

Az sonra vapura bineceksin ve gideceksin
Masada kalacağım yalnız ben
Aslında arkadaş oldum
Çok sevdim bu masayı ben

Nedeni belli
Senin izlerin duruyor anlayabildin değilmi
Ruhsuz tahta bir masa elbet
Ama sen gelince
Başlayınca sohbet
Masa dahil etraf oluyor ki cennet mi cennet

Böyle sevdaya bir sen yakışırdın
Başkası olmasın
Kimse yerini almasın

Biliyormusun
Resimdeki çaylarımız hiç soğumadı
Sıcaklık bardakta değildi
Sendeki sıcaklık
Bu resmi ısıttıkça ısıttı
Şimdi bulamıyorum
Hangi renk
Çizdiğim resme yakışırdı

Kırmızı değil
Heyecanımı anlatmayacak az kalacak
Beyaz değil
Mutluluğumun yanında sönük kalacak

Evet buldum
Senin gözlerindeki renk
İşte o renk
Cenneti müjdeleyen
Her bakışında değişen bir başka
Bir başka tonlarda ahenkli sonsuz renk

Her bana bakışında değişecek bu renk
Değişmeyecek ki heyecanım

Sesinle süsledikçe bakışlarını
Aramıyorum
Ne deniz mavisini
Ne başka renkleri
Sadece senin gözlerinin renklerini

Yeni sayfaya yolculuk başlayacak
Bir başka sayfa
Hazır resimlerin için..
Bekliyor, bekliyor her seni özlediğimde
Konuşsun bir sonraki resimde
Başka şekilde..

Bitmesin
Kal hep benimle
Bu resimlerde
 
Üst Alt