Sene 1974. Kıbrıs Barış Harekatının yapıldığı sene. Aynı zamanda rahmetli babamın da görevdeki son senesi, o sene sonu emekli oldu Hava Kuvvetlerinden. Yaş 16. Askeri cemseye bindik gidiyoruz, ben arkada oturuyorum, içeride askeri personel ve bir takım malzemeler var. Kemerburgaza geldiğimizde cemse durdu ve bir takım malzemeler yüklendi arabaya. Malzemeleri yükleyenler arasında da ileri yaşta olduğu alenen belli olan bir er de var idi. Bu kadar yaşlı bir insanın üzerinde er üniforması olması dikkatimi çekmişti. Babama sordum cevap vermedi. Babamın yine rahmetli bir arkadaşı hanımı ile bize oturmaya geldiklerine o arkadaşına sordum durumu. Amca da konuşmasını pek severdi rahmetli. Bana anlattı o yaşlı askerin durumunu. Askerimiz sık sık birliğinden firar edip dururmuş ve her seferinde de yakalanıp geri getirilirmiş. Tabii her seferinde de askerlik süresi uzarmış. Askerliğinin artık bitmesine 10 veya 15 gün kadar bir süre kalmış ancak askerimizde yine firar etme alametleri görülmeye başlanmış. Davranışlarındaki bozukluklar, diğer arkadaşları ile olan ilişkileri askerimizin her an ilk fırsatta kaçacağını gösteriyormuş. Durumu anlayan ve içlerinde babamın ve bize oturmaya gelen amcanın da olduğu bazı subay ve astsubaylar komutanları ile görüşmüşler ve ++filancanın askerliğinin bitimine az süre kaldı, firar edeceğine dair alametler gösteriyor, yazık olacak, yakacak yine askerliğini++ diyerek bir yol bulmaya çalışmışlar. Risk alarak adamı birliğinde bulunuyor göstererek ++hadi sana güle güle ama bir pisliğe bulaşma bu 10-15 gün içerisinde++ diye de tembih etmişler. Terhis günü geldiğinde de bu yaşlı askerimiz birliğe dönmüş komutanlarının elini öpüp helalleşip ayrılmış. Askeriye sıkı kuralları olan bir müessese. O nedenle bu enteresan vakayı anlatayım istedim.
Selametle.