gadjodilo' Alıntı:
Hemen hemen herkesin ailesi oradaydı. Sıra bana geldiğinde arkadaş herhangi bir gaza getirici cümle sarf etmemesine rağmen (sadece ismimi sööledi) sanki oradakiler yalnızca benim için gelmişler gibi dakikalarca alkışladılar. aileleriyle kavga edenler oldu bu yüzden (”ama baba benim ortalamam ona kaç basar biliyomusun, hem ingilizcesi de benim yarım deil, beni nie o kadar alkışlamadın ya!! -baba : ulan git başımdan eşşooolusu bulamadınmı lan bi tekerlekli sandalye söööleseydin gönderirdik parasını sıpa - arkadaş : ama baba nerden aklıma gelirdi söz bak yüksek lisansa yapcam bende bööle bişei vs.)
hö? anlamadim?! :?
gadjodilo' Alıntı:
neydi oradaki insanları o an o kadar etkileyen. Merdivenlerden kaplumbağa hassasiyetiyle inişim mi? Bu halime hiç aldırmayışım mı? Bilmiyordum benim yaptığım bana göre diğer arkadaşlarımdan farklı deildi. Ama dışarıdan bakan birisi için başka şeyler ifade ediyordu.
dishardan bakanlara gördügünü sandiklari sheyin pekte algiladiklari gibi olmadigini anlatmaya calishioruz biraz da burda... seni hic tanimayan, mezuniet töreninde merdivenlerden inishini izlerken senin o koskoca hayatinin sadece bikac dakikasina shahit olan insanlarin seni herkesten fazla alkishlamasinin nedeni ne olabilir?... pes etmen gerekirken pes etmeyishin olabilir mi?... haline bakmadan hayata devam edishin, diploma bile alishin??... bir sakattan hic beklemedikleri bir sheyi gördükleri icin olabilir mi?... belki de o merdivenlerden yamulup yumularak inishini seyretmeye dayanamadiklari icin uzun uzun alkishlamishlardir, ne dersin?
... sahi neden diplomayi ayagina kadar getirtmedin de o merdivenleri ciktin?
...
sanirim sordugum bu sorular andantenin bahsettigi negrofili yaklashimina girior... hepimiz de birilerine dishardan bakioruz, her sheyi dogru algiladigimizi iddia edemeyiz, kesinlikle!... ama neyi neden düshündügümüzü elimizden geldigi kadar sorgulamaya calishabiliriz... bu sitede bulunushumun bir nedeni de bu, bir nevi kendimi daha iyi sorgulayabilmek, taniyabilmek icin... yoksa sakatlari, engellileri bilmem neleri icinde bulunduklari zor durumlardan kurtarmak, birilerinin hayatini kurtaran kahraman olmak icin degil
, egoistimdir de biras 8)... bilirsiniz "ayrimcilik" kelimesini mesajlarinda pek fazla kullananlardanim... "ayrimcilik" derken kasten yapildigini iddia etmiorum aslinda, daha cok farkinda olmadan yapilior gibime gelior ve kendimi asla bunun dishinda tutmuyorum... kasten yapilan ayrimciliktansa bu farkinda olmadan ve hatta bazen iyi nietle bile yapilan ayrimciligi cok daha zararli buluyorum nedense... ve herkes, hepimiz neyi neden yaptigimizi biraz olsun sorgulasak hayat herkes icin cok daha kolay olucak gibime gelior, biraz beylik laflar gibi oldu belki ama böyle düshünüorum... toplumumuzun gecmishten gelen özelliklerini bir kenara atalim demiorum ki, sadece biraz daha sorgulayalim diorum bu özellikleri... eger bu kushkucu, hoshgörüsüz yaklashimlari yeshertmek oluyorsa bilemicem artik :? ...
Rekursion' Alıntı:
sunulan sakatlara ait bashari öyküleri ile bi yandan saglamlara sakatlari ashagilayan "sakat kadar olamadin!" mesaji verilirken diger yandan da öykü kahramanlarina yagdirilan sözde "övgülerlerle" insanlarin beyni "uyushturularak" hakiiki problemleri (her tarafta uluorta yapilan ayrimciligi) görmesi engellenmeye calishilior... bütün dikkatleri üzerinde toplamayi hak eden ayrimcilik meselesi arka plana ittiriliverilio caktirmadan!... bunlar yetmiomush gibi "basharisizligindan" engelli bireyin ta kendisi sorumlu tutuluyo...
tükürdügünü yalamamak olarak algilanmasin ama yaklashik sekiz ay önce yazdigim bu sözlerimin aslinda hala arkasindayim... yalniz kasten yapiliormush, büyük bi planin parcasiymish gibi ortaya koyushum tuhaf olmush gercekten
(her ne kadar bazilarinin ishine yariosa da bu durumlar)... bunun sebebi andantenin dedigi gibi konuya bodoslama dalishim olmush... bodoslama dalmam da bu konuda biraz yarali olmamdan ileri gelior galiba... üniversiteye bashladigimda bir sözde arkadash tarafindan böyle uyuz bi bashari öyküsüne alet edilerek gazeteye cikarilmishtim... hic ama hic hosh degildi inanin... ortada öyle kayida deger bir bashari bile yoktu
... sözde bashka sakatlara örnek olucaktim, almanya'da yashayan türk sakatlara... razi olushumun tek sebebi sahip oldugumuz haklardan haberi olmayanlarin onlari arashtirmasini teshvik etmekti... cünkü ben biraz gec arashtirmaya bashladigimdan bir cok haktan faydalanamamishtim... peki sonuc neydi?... üniversitenin önünde arabamla cekilmish boy fotografimin altina yazilmish duygu yüklü bir yazi... haklardan hemen hic bahsetmeyen, sadece beni anlatan bi yazi... nasil da azimli olushumu, nasil da pes etmeyishimi, kaderime nasil da karshi koyushumu anlatan bi yazi... ben bile aglicaktim nerdeyse okurken
... halbuki öyle azim, hirs kiiiiiiim ben kim?!
... haklara kisaca deginilmish ve öyle ortaya konulmushtu ki sanki ben cok azimli ve basharili olushumdan dolayi alman devleti bana yardim ediormush... kahramanlashtirilmishtim adeta... ne ishe mi yaradi?... yaklashik bir iki yil boyunca bir cok insandan övgüler aldim... ilk defa karshilashtigim ve hic tanimadigim amcalarin/teyzelerin "ah kizim ah, gurur duyuyoruz seninle, gögsümüzü kabarttin" ya da "oku kizim oku, oku da kendini kurtar" gibi cümleleriyle karshilashtim... zamanla sinir bozucu oluyor inanin... belki o yaziyi okuyup neler yapip yapamicani arashtiran sakatlar olmushtur, bilemicem... ama konu biraz farkli ele alinsaydi bunlarin sayisi cok daha fazla olurdu bence... toplumumuzun gecmishten gelen özelliklerinden biri olan kahraman öykülerine düshkünlügünün tatmin edilmesi daha cok önemsenmishti nedense :?...
ha! burda yazilanlari okuduktan sonra "azmin basharisi"-öykülerinin kahramanlarini ashagiladigi konusunda eskisi kadar emin degilim... ama yine de sicak bakamiorum azmi hersheyin önüne koyan bu öykülere... yakin tarihte bakabilecekmishim gibi de görünmüyor...
Pegasus' Alıntı:
Valla kardeşim sevgili rekursion un sineğiyle olan sadist ilişkisini her iki şekilde de yarumlayabilirsin.
Mesela burada sadistin yaptığı hareketin yanlışlığına da vurgu yapabilirsin, bu sineğin böylesine sadist birinin elinden nasıl olupta kurtulmayı başarabildiğine de....Eğer kurtulan sineğe övgüde bulunmazsan benzer duruma düşecek her sineğe mücadele etmeden vazgeç mesajı vermiş olursun.
O kurtulan sinek benzer duruma düşecek insanlara bir ışık teşkil edebilir.
peki sinekler icin hangisi daha faydali olur?... sadistin yaptigi hareketin yanlishligina vurgu yaparak ortadan kaldirmaya calishmak mi yoksa "üzülmeyin, eger böyle bir duruma düshecek olursaniz kurtula da bilirsiniz. bakin kurtulan bashka sinekler de var, yeter ki azmedin" mesajini vermek mi?... her ikisi de faydali olabilir bana göre, ama dogru bir uslupla yapilirsa... sadece sadist eli ve ölen sinekleri vurgulamak ümitsizlige yol acabilir belki ama sadece kahraman sinekleri vurgulayarak da ayni duruma düshecek olan sineklerin sayisi azaltilamaz bence... ve o kurtulan sinek ne kadar kahramanlashtirilirsa diger sineklere verilmesi gereken ümit o kadar azalir... ha! eger sadist rekursion'un elinden kurtulma teknikleri ögretiliorsa o ayri tabe
...
felsefe konusunda, "varolushculuk" gibi "deterministlik" gibi kavramlar konusunda biraz cahil oldugum icin
29 numarali mesajindaki yaptigin uzunca girishi tam olarak anladigimi iddia edemem, sevgili pegasus... ama sonuc olarak yazdiklarini anladigimi düshünüyorum ve sana katiliorum... hatta bazi cümlelerinle benim söylemek isteyipte -görüldügü üzere- anlatmayi beceremediklerime tercüman oldun adeta, sag ol
...
Pegasus' Alıntı:
Medyada başarı öyküleri verilen engellilerin bu yaptıklarının sadece kendi başarıları olduğunu öne süren ve bu başarının gerçekleşmesi için başarılı olan bireye sağlanan koşulları gözardı eden yaklaşım kınanmalıdır. Çünkü bu durumda başarılı kişiyi ulvileştirmek eğilimi baş gösterir. Bunun kaçınılmaz sonucu ulvi olmayanların suçlanmasıdır. İşte medyada başarılı engellilerin öne sürülmesi aşamasında "bakın bu engelli şunları başardı" denilirken o kişilerle aynı başarıları gerçekleştirmeyenlerin gizlice suçlanması bu yüzdendir.
Eğer bu haberler kişilerin x koşullara sahip olunca x başarıları elde edebileceğine yönelik bir vurgu içerirse işte bence gerçek bir haber niteliği taşır ve toplum bilgilendirilmiş olur. Bu sayede engelli bireylerin başarısı determinist motifleri biraz daha öne çıkartılarak kollektif bir nitelik kazanır. Bu haberleri izleyen insanlar bu durumda "tüm engelliler için benzer koşulları yaratırsak benzer başarıları elde etme şansları olacaktır" şeklinde düşünmeye başlarlar.
bu söylediklerini cok önemli buluyorum... sinegimle biraz buna dikkat cekmek istemishtim aslinda... bence de varolushculugun ve deterministligin dogru kombinasyonu önemlidir... ve bunlarin dozaji kishiden kishiye degishmesi gerekebilir... varolushculuk -eger dogru anladiysam tabe- kulaga her ne kadar hosh gelse de herkesin bu kadar güclü olamiyacagi da göz ardi edilmemeli... gercek anlamda cevresinden etkilenmeyen, kimseye ihtiyac duymayan, kendi kendine yetebilen pek cok insan örnegi bulamiorum... düshünüorum, düshünüorum bitek hz. mevlana gibileri gelior aklima... ben her ne kadar "mevlana" olmak istesem de degilim malesef ve bir "mevlana" oluncaya kadar cevremden etkilenmeye devam edicem... ve bu "hedefe" ne kadar uzaksam deterministlige, cevremin destegine (en azindan köstek olmamasina) o kadar ihtiacim var... sizler ne kadar "mevlana" oldunuz bilemicem, arkadashlar, ama sürekli varolushcu yaklashimlar sergilenerek biz zayif vatandashlar biraz gözardi edilmior muyuz?... böyle yaparak yolumuzda bize destek olunmak istenior belki, ama abartildigi zaman biraz köstek olunmuyor mu?
anlatmaya calishtiklarima karshi o kadar cok mesaj gelmish ki hangi birine yetishecegimi shashirdim
:
andante' Alıntı:
Her ne kadar senin için, övgü gereksiz bir şeyse de bir başkası için tam tersine çok önemli bir olgu haline gelebilir. Bunların hangisi doğru diye soracak olursan, yazdığım gibi övgülerden yana değilim. Ama dünyada ne kadar insan varsa, o kadar da algılayış olduğundan, sana uyan bir şey bir başkasına uymayabilir.
Sen övgülerden nefret ederken, bir başkası için tetikleyici bir unsur olabilir. Bu sebeple bu konuyla bunu bütünleştirirken, bizim cephemizi de görmek zorundasın anlaşabilmemiz için.
Sana ne mutlu ki bunlara ihtiyaç duymuyorsun. Duymak isteyen kulaklar olduğunu da unutmamak gerekiyor.
"bizim" derken kimleri kastettigini tam anliamadim ama senin cepheni görüyorum (en azindan görmeye calishiorum, emin olabilirsin) ve söylediklerini kabul ediorum... elbette bazi insanlar icin övgü tetikleyici olabilir, cok önemseyebilirler... duymak isteyen kulaklari fark ettigimde ben de övgümü esirgemem ve hatta bazi durumlarda benim de övgüyle tetiklendigim olmushtur... ama tam da dedigin gibi dünyada ne kadar insan varsa o kadar da algilayish oldugundan rahatsiz olanlari da unutmamak gerek... karshilashtigimiz her insani tetikleyici övgüye, alkisha muhtac olarak görmedigimiz gibi, her sakati da peshinen buna muhtac kabul edemegiz... duymak isteyen kulaklarla istemeyen kulaklari ayirmak icin biraz olsun caba sarfetmeliyiz... ben de cephemi biraz olsun gösterebilior muyum?...
bakirköy akil hastanesinin parkini bilir bir cogunuz, insanlarin oraya koshmaya, jogging yapmaya gittigini de... bir gün biraz temiz hava almak, hareket etmek icin bastonlarimi alip orda koshushturup duran insanlarin arasina katildim... kaplumbaga hiziyla ilerlerken kac kishiden övgü, alkish, "mashallah" topladigimi anlatsam gülersiniz
... kendimi eve kapamayip, ara ara insan icine cikmami tetiklemek icin miydi acaba hic tanimadigim insanlardan aldigim o övgüler, tebrik edishler?... yoksa idman yapa yapa bir gün onlar gibi koshar hale gelmemi tetiklemek miydi istedikleri?... anliamadim pek?... ashagilamak, hakaret etmek icin ya da herhangi bashka bi kötü niyetle yapmadiklarindan eminim ama yine de sacma geldi bana, cok gereksizdi
... hatta yanimdan gecerken "sizi tebrik ediorum hanimefendi!" diyen bir kadina "neden?" diye sordugumda beni duymamishti bile, cok hizli koshuyordu... kizmadim, önce shashirdim sonra güldüm... ama beni övmeye ihtiyac duymalarini pek hosh bishey olarak görmüom acikcasi... belki de ishin asil hakaretimsi, "ashagilayici" yönü budur... biliorum söylediklerim pek negrofili oluyor belki ama yanimdan kosharak gecerken bana bi "aferin" savuran kadin bir dilencinin yanindan gecerken bozuk para atan biri kadar samimi, sevgi dolu ve biofili gelior bana...
ya da romantik bir aksham yemegi esnasinda aldigim iltifat: "senin en cok hoshuma giden yönün sakatligini hic kendine dert etmeyip, hayat dolu olushun"... yaw neden hayat dolu olmicakmishim, ölmedim ki daha?!!!!... neyse, zaten begenmemishtim kendisini, agzi kokuyordu :twisted:...
inanin böyle tuhaf övgülerledense yashli teyzelerin/amcalarin "vah yavrum, kolay degildir, allah yardimcin olsun" diye benim icin üzülmelerini cok daha samimi bulup tercih ediorum
...
SiyahPelerinliAdam' Alıntı:
Yahut birşeye "zor" derken zihnimizde tasavvur ettiğimiz güçlük ne kadar benzer ki birbirine? Bazı "zor" lukları bu kadar "kolay" mukayese edip değerlendirme imkanımız neye dayanır?
bunu ben de merak ediorum...
andante' Alıntı:
Benim anlayamadığım bir şekilde her zaman birileriyle bir kıyas içinde olmak zorunda olup olmadığımızıdr. Sanırım bu yarışı eşitlik ilkesiyle de birleştirerek kendi kendimize yaratıyoruz.
Ben eşitliğe inanmam. Ve daha da ileri giderek eşitliğin en büyük eşitsizlik olduğunu kabul edenlerdenim.Kişileri ve onların özelliklerini olduğu gibi kabul etmek dururken, bunları bir kıyas yaparak avantaj yada dezavantaj biçimlerine sokarak işleri gereğinden fazla çıklımaz hale bizler getiriyoruz.
ishte tam da bunu demeye calishiordum... ben sadece mutlu olmaya calishirken birileriyle yarishiormushum gibi algilanmak, onlarla kiyaslanip övülmek ya da yerilmek, her ikisini de hosh karshilamiorum...
hem sevgili andante kafami karishtiriorsun, yarisha bir-sifir geriden bashlayip (eshitmish gibi) yarishan ve kazananlari alkishlamak gerek derken böyle bir kiyas yapmish, kishilerin özelliklerini avantaj/dezavantaj bicimine sokmush olmuyor muyuz zaten?
shöyle bir durum düshünelim: ben de herkes gibi mutlu olmaya calishiorum, bu konuda herkesle eshitim cünkü insanim, ölmedim, yashiorum, hayat doluyum... ve diyelim ki üniversitede okumayi sectim kendime... üniversiteyi kazanan herkes gibi buna hakkim var... bu konuda da herkesle eshitim cünkü "sakatlar üniversiteye gidemez" diye bir kanun yok... ama gel gör ki saglam arkadashlarima göre ben bedenen (ve bazen de ruhen) cok daha fazla yoruluorum... bu biraz sakatligimin dogasi geregi oluyor biraz da etraftaki olumsuz shartlardan... özel hayatimin bir kismindan vazgecmek zorunda kaliorum... dolayisiyla hayattan aldigim tat azaliyor... shimdi kac secenegim var?
1.) "yok, olmicak bu ish" deyip, o sevdadan vazgecip, beni bu kadar yormayan bashka "mutlu olma yollari" arayabilirim kendime... bulabilirsem helal bana (eh, hic bishi bulamassam dilenci olabilirim)
... gerci böyle yapmakla "her sheye ragmen zor olani bashardi" diye övülmekten, alkishlanmaktan vazgecmek zorunda kalicam, alkishlardan gelen mutlulugu tadamicam ama olsun!
...
2.) bu sevdamdan vazgecmeyip, canimi dishime takip, gecemi gündüzüme katip, "özel hayat ta neymish?!" deyip hersheyimi bu yola koyarak zor olani basharabilirim... gerci bu ishin sonunda yorgun, bitkin düshme ve hatta yari yolda kalma tehlikesi var ama olsun... ne de olsa diploma dishinda bashka büyük bi ödül daha beklicek beni: alkishlanmak, övülmek ve belki de yeni bir "azmin zaferi" öyküsüne kahraman olmak... bunlar dururken kime gerek hayattan tad almak?... cileden cikmish halimi, cektigim zorluklari, hersheyimi telafi eder bu alkishlar... hem "azmin" neleri basharabiliceni herkese gösterme, insanlarin hayatini biyofilileshtirme misyonunu yüklenmekten daha kutsal, daha onur verici, daha mutlu edici ne olabilir ki?!...
3.) ne okuma sevdamdan ne de hayati bashka türlü tatmaktan vaz gecmeyip ikisini de -mümkün oldugu kadar az yorularak- bir arada yürütmenin yollarini arayabilirim... gerekirse "shuna bakin! kendisine acindirmaya calishior" diye yerilme 'riskine' girerek, 'zayif' görünme riskine girerek "hey insanlar, mutlu olma arzusunda sizlerle eshitim ama ben sizler gibi degilim, cabuk yoruluyorum. shu, shu, shu cok zor gelior bana. shunu, shunu, shunu yapabilmek icin shu, shu, shu kolayliklara ihtiyacim var, bunlar olmuyorsa bana bashka bir yol gösterin" diye yaklashabilirim insanlara... gerci böyle yapmakla azmimin karizmasi cizilebilir, o "güzelim" öykülere kahraman olmaktan uzaklashabilirim belki ama olsun... mutlu olmami biraz olsun kolaylashtiracaksa kolaylik dilenior gibi görünmeye, zayif görünmeye raziyim... ve inanin bana, uygun bi dille anlattiginizda profesörler, docentler, asistanlar vs.ler öyle güzel cözümler bulabilio, öyle kolayliklar gösterebiliolar ki siz de onlar da shaship kaliosunuz
... bashkalari da faydalanabilsin diye o kolayliklari kanunlashtirasiniz gelior
...
shimdi bunlarin hangisi sahip olduklarimin farkina varmaya, olmadiklarimin peshini birakmaya daha yakin oluyor?... bunlarin hangisini yaparsam kendimi bashkalariyla kiyaslayarak "eshitlik ilkesini" (artik bu herneyse anlamish degilim) de katip yarish yaratmish, ishleri gereginden fazla cikilmaz hale getirmish oluyorum?...
valla hic kimse kusura bakmasin, birilerinin hayatini biyofililestiricem diye benim hayatimi negrofilileshtirmem kendi acimdan pek hosh olmuyor
... bunun tersini yapmaktan da kacinirim elbette... orta yolu yok mu bu ishin?...
bence en bashtan shu "hangimiz engelimizi daha az takioruz" - yarishmasini bi kenara biraksak artik iyi olucak...
pek uzun oldu gene mesajim...
kisa ve öz konushmayi tez zamanda ögrenmem gerekio...
hem sizleri hem kendimi yoruyorum böyle, cok özür dilerim...
negrofili yüklü rekursion.unuzdan sevgiler...