Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[Haftanın Konusu] Sakat olduğu için engelli olan/kılınan yurttaşların yeni (sivil) anayasadaki yeri

Devam edelim...

Anayasa, toplumun ortak ruhudur, ulusal mutabakattır. Kendini aynı ulusa mensup sayan insanların kader birliğinin ve gelecek beklentisinin, nasıl ve niçin olacağının, birlikte yapılmış sayılan bir sözleşmesidir.

Yukarıda çocuk ve kadın başlığının açılmasına gelince; Bu konuda o kadar çok yanlışlıklar yapıldıki, uygulama hataları yapıldıki... Bizimki gibi yasakçı toplumların Anayasaları, bir hak ve özgürlük verir , hemen arkasındanda: AMMALAR, FAKATLAR başlar. Töre cinayetleri ve kız çocuklarının eğitimsiz bırakılmaları gibi..
Aslında yeni anayasa taslağında dünyaya maskara olduğumuz, ama insanlarımızında genlerine kadar işleyen bu ilkelliğe bi gözdağı vermek var.

Biz engellilere gelince; Önceki yazımdada bahsettim, bize dayatılan bu yaşamı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine verelim diye; Azıcık Medeni Hukuk bilgim var, şu anki Anayasa bize bu hakları veriyor.

Engellileri aynı zamanda çocuk, aynı zamanda bir kadın, aynı zamanda yaşlı, aynı zamanda işsiz bir erkek olarak düşünürsek... Ki mutlaka öyledirler, büyük çoğunluk olarak. Şimdi bu bakış açısıyla; Hangisinden bağımsız ve özel sorunlarımız var?

Ben cevap vereyim: Hayatım epeyce engelliler arasında geçti.
Birinci ve temel sorun, cinselliktir engelliler için. Kimse bana başka şeyler anlatmasın... Bu sorunun kökleri ne kadar derindir, herkes bilir. Ancak kendine söyler, başkasından saklar.
İkinci sorun, şehirlerin ve içindeki yapıların mimari engelleridir.
Üçüncü sorunsa, paradır. Birçok guruba göre bizim harcamalarımız katlanmaktadır.
Engelleri aşma konusunda yada engelli yaşamı kolaylaştırma anlamında uzay çağı yaşıyoruz. Otomobil, benzin, beş yıldızlı tatil (çünkü ancak orası bize uygun), tedavi, araç ve gereçler vs.vs.
Benim diğer guruplardan/sınıflardan/insanlardan farklı gördüğüm özelliklerimiz, bunlardır diyorum ve devam ediyorum;
Benim/bizim anayasa teklifim(iz) şu olur:

''Engellilerin, insan onuruna yaraşır şekilde yaşamaları için, şehirlerin ve binaların altyapıları belirli/en kısa zamanda uygun hale getirilecek, cinsel ve ekonomik sorunları çözülecektir.''

Bense bundan önceki yazımda tersten başlamıştım... Ulaşamadığımız milli gelirden HAKKIMIZ olan parayı tahsil etmeye uğraşıyorum ha bire... Bir alabilsem dağıtacam herkese... Kendi ihtiyaçlarını biraz olsun görsünler diye... Para belki bi parça çözer insanlarımızın sorunlarını. Savaşa/barışa devam. Saygılar.
 
Evet ilk anayasa teklifi kuyucak´tan geldi.

Benim teklifimse şu yönde..

Engelli hakları:

Devlet,Engelli olduğu için bir kişinin ayrımcılığa uğramaması için gerekli tedbirleri alır kişinin doğuştan /yada sonradan sahip olduğu farklılıklara saygı gösterilmesi ve engelliliğin insan çeşitliğinin bir parçası olarak kabul eder.

Devlet,Binalardan hizmetlere,bilişim ve iletişim teknolojilerine kadar engellilerin her alanda erişim olanaklarını sağlar Harekete yardımcı araç ve gereçleri, yardımcı teknolojileri üretenlerin, engellilerin her türlü ihtiyacını dikkate almalarını sağlar başkasının yardımı olmadan kendi yaşamını idame ettiremeyen engellilerin /onların onurunu rencide etmeden bakımını yüklenir.
 
Hazırlanan Anayasa taslağında engellilere atıfta bulunulan maddeler:

  • Eşitlik
    Madde 9-
    (1) Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
    (2) Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
    (3) Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz.
    (4) Devlet organları ve idare makamları, bütün eylem ve işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır.

    Sağlık ve sosyal güvenlik hakları ile sosyal yardım ve hizmet
    Madde 49-
    (1) Herkes, sağlık ve sosyal güvenlik haklarına sahiptir.
    (2) Devlet, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimlerini, malûl ve gazileri, yaşlıları ve korunmaya muhtaç çocuklar gibi kesimleri özel olarak korur.
    (3) Devlet, bu hakları sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar.

    Çalışma ile ilgili esaslar
    Madde 46-
    (1) Devlet, çalışanların hayat seviyesini yükseltmek, çalışanları ve işsizleri korumak, istihdamı artırmak ve çalışma barışını sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
    (2) Kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz.
    (3) Küçükler ve kadınlar ile bedenî ve ruhî yetersizliği olanlar, çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar. Kadınlar ve erkekler arasında işe alınma, çalışma şartları ve ücretler bakımından ayrımcılık yapılamaz.
    (4) Çalışanlar dinlenme, ücretli hafta ve bayram tatili ile yıllık izin haklarına sahiptir.
    (5) Devlet, çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri için gerekli tedbirleri alır.
    (6) Asgarî ücretin tespitinde, çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu gözönünde bulundurulur.

    BİANET
 
Adalet ve kalkınma partisi milletvekili sayın lokman ayvaya cıkarılaçak yeni anayasa ile ilgili görüşlerimi meil yoluyla bildirmiştim kendisinden şöyle bir cevap geldi….


Değerli Halil Bey öncelikle sizden gelen bu yazı bu konudaki ilk yazıdır.İnşaallah söz konusu maddeler gündemimizde. Yazdığınız anayasa maddesi çokuzun daha kısaltmanızda fayda var. Yazdıkalrınız bir kanun metni olabilr. Okadar detaya girerseniz yazmadıklarınız da yapılmaz. O yüzden çerçeve birşey yazmak gerekiyor. Benim temel görüşüm, eşitlik kavramını tanımlamaktır.Eşitlik kavramını şöyle tanımlıyorum:"Kadınların, çocukların, yaşlıların ve özürlülerin temel insan haklarındanve hürriyetlerden tam olarak yararlanabilmeleri, iş, eğitim ve günlük hayatatam olarak katılabilmeleri için ihtiyaçlarına ve özelliklerine göreyapılacak her türlü çalışma eşitlik ilkesinin bir gereğidir. Bu yaklaşımı biraz canlı hale getirmek için şu örneği vereyim: Mesela sağırçocuklarımız için sağırlar okulu yapılıyor. Bunun için normal çocuklaraharcanandan daha fazla bir para harcandığını varsayalım. Düz bir eşitlikmantığından bakarsak bu çocuklara ayrımcılık değil, ayrıcalik yapılıyor.Bizim önerdiğimiz bu maddeye göre ise bu çalışma eşitliğin bir gereğidir.Eğer eşitliğin gereği değilse, ilkokul öğğrencilerine, üniversiteöğrencilerine ayrı ayrı sıra yapmayı nasıl açıklarsınız.İnsanların vücutözelliklerine göre sıra demek ki yapılıyor. Hepimize tuhaf gelen bir örnekolduğunun farkındayım. Hemen şunu soracaksınız: "Canım kos koca adamı dailkokul sırasına oturtacak değilsin ya." Bence de öyle. İyi de kör vatandaşaneden mürekkep baskılı kitabı okumasını önerebiliyorsunuz o zaman... Belkidiyeceksiniz ki körlerin sayısı üniversite öğrencileri kadar çok mu? Ben deo zaman şunu sorarım: Bir gruba ayrımcılık yapılmaması için sayının en azkaç olması lazım? Böyle bir soru veya böyle bir sorunun cevabı insan haklarıve hürriyetler bakımından geldiğimiz bu noktada olamaz. Çünkü bu sorular vecevapları aranmaya başlandığında o zaman "Kanser hastalarının ilaçparalarını da karşılamayalım. Çünkü hem kurtulma ümitleri yok, hem desayıları kaç ki zaten." deniverir. O yüzden bu konuyu tartışmak lazım.Hedefimiz bütün insan haklarından ve temel hürriyetlerden her vatandaşımızıyararlandırmak olmalıdır. Bunun da yolu eşitliği doğru düzgün tanımlamaktangeçer. Burada bize en zor gelecek olan alışkanlıklarımızı değiştirmek olacaktır.Medeni insanlar olmak, medeni toplumlar olmak o kadar da kolay gelinen biraşama değildir. Amerikalılara beyaz ile zencinin yan yana oturması birzamanlar ne kadar tuhaf gelmişse, kadınlara doğum izni verilmesini hazmetmekde şirket veya kurum yöneticilerine o kadar tuhaf veya zor gelmiştir.Yaşadığı küçük yerleşim yerinde sokağa tükürmeyi normal kabul eden insanlarönceleri kimsenin olmadığı zamanlarda bu alışkanlıklarını bir müddet dahasürdürmüşlerdir. Batı'da da hala özürlülere verilen eğitim hizmetleri birayrıcalık gibi algılanmaya maalesef devam etmektedir. Özürlülerin normalbireyler olması henüz algılanmamıştır. Bizim anayasamızda yer alacak birmadde de bize o yolu açacaktır. Bu tartışmaya ne kadar çok özürlüyüyü veyayakınını, ilgilileri katarsak o kadar güzel bir genel kabul üretmiş oluruz.Gelecek bizlerin geleceği, gelecek toplumumuzun geleceğidir. Geleceğimizesahiplenmezsek bizim olmaz. Şimdilik hoşça kalın.


Sayın ayvanın şu sözlerine sonuna kadar katılıyorum.."Bu tartışmaya ne kadar çok özürlüyüyü veyayakınını, ilgilileri katarsak o kadar güzel bir genel kabul üretmiş oluruz.Gelecek bizlerin geleceği, gelecek toplumumuzun geleceğidir. Geleceğimize sahiplenmezsek bizim olmaz."

Geleceğimize sahip cıkalım.....
 
Halil, konuyu Lokman Ayva'ya yazan ilk kişi olmandan dert yanmış sanırım Sayın Ayva. Fakat, bir düşünsün derim, neden kimse aklı başında önerileri (artık) kendisine yazmıyor?!
Çünkü biliyoruz ki söylediklerimiz havanda su dövmek kadar işe yaramıyor...

Neyse, bugün Neşe Düzel'in Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi siyaset bilimci Prof. Yeşim Arat'la yaptığı röportajın, engellilerle ilgili konunun da yer aldığı Eşitlik ilkesini düzenleyen 9. maddesiyle ilgili eleştirisi aktarmak istiyorum. Taslakta, devletin kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engellilere karşı sorumluluğunu sulandıran ve Pozitif hakları ortadan kaldıran ifadelere dikkat çekmiş hoca:

  • AKP'nin taslağında kadın erkek eşitliği önemli değil mi?
    Öyle bir anayasa yapılıyor ki, kadınlar tarafından elde edilen haklar geri alınıyor. Bizim okulun internet sitesinde dolaştığı biçimiyle AKP'nin anayasa taslağı beni rahatsız etti. Kadınlarla ilgili bir şeyler oluyor. Taslak, Anayasa'nın 'kadın ve erkek eşit haklara sahiptir' diyen 10'uncu maddesini şimdi dokuzuncu maddeyle düzenliyor ve bunun ardından gelen 'Devlet bu eşitliğin yaşama geçirilmesini sağlamakla yükümlüdür' fıkrasını ise anayasadan çıkartıyor. Oysa kadınlar bu kritik fıkrayı anayasaya büyük mücadelelerle koydurmuştu. Hem yapılan gidiyor hem de taslak ardından bir de şu fıkrayı ekliyor. 'Kadınlar, çocuklar gibi özel surette korunmayı gerektiren kesimler için alınan tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı yorumlanamaz' diyor.

    Peki bu ne anlama geliyor?
    AK Parti'nin anayasa taslağı, kadınlar için olabilecek bütün olumlu ayırımcılık yollarını tıkıyor. Kadın-erkek eşitliğinin gerçekleşmesi için gerekli olan pozitif ayırımcılığı engelleyecek bir madde koyuyor anayasaya. Yani AKP kadınlara olumlu ayırımcılık yapmadığı gibi, bir de onu anayasa maddesiyle engellemeye çalışıyor.
 
Ne kadar yasa çıkarsa çıksın özürlü yine eziliyor ve şu an var olan yasalar bile uygulanmıyorki yenisi çıkıpta ne olacak sanki hangimize yararı dokunacak aksine bize avantajı değil dej avantajı dokunacak yeni yasa çıksın bakında görün yine nerden kısıtlayayım diyecekler
 
engelliler anayasa eşitlik ayrımcılık sakatlar

Yeni anayasadaki 9. maddenin, kadın-sakatlar-çocuklar konusunda halen varolan anayasanın 10. maddesinin gerisine düştüğünün görülmesi açısından, varlan 10. maddeyi paylaşmak istiyorum (önerilen tasarıdaki 9. madde iki üstteki mesajımda):

  • Yürürlükteki Anayasa'da 10. madde

    Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
    Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.[OturanBoğa not: burada kırmızıyla belirginleştirdiğim, 'devletin yükümlü olması' vurgusu yeni tasarıda yok. Büyük büyük büyük kayıp olur bu şekilde çıkarsa]

    Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.

    Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
 
Nasıl iştir anlamış değilim anayasa değişikliği için referandum 21 gün sonra yapılacak.

Ama hala orta`da değiştirilmesi düşünülen anayasanın metni yok birde çıkıp bu anayasa her kesimden vatandaşın görüşü ve ihtiyaçları göz önüne alınarak yapılacak deniliyor bu kadar kısa sürede kim hangi isteğini bildirebilir`ki? Ortada tam bir saçmalık ve göz boyama var işi oldu bittiye getirmeye çalışıyorlar. Halka şirin gözükmek demokrat görünmek adına size sorup yapacağız deniliyor hadi kardeşim hadi yemezler Türkiye gibi düşüncelerini kaplumbağa hızın`da söyleyen ülkede kimse 21 günde neyi nasıl istediğini bildiremez.

En komiği`de ne biliyor musunuz? Gümrüklerde oy verme işlemi 11 Eylül'de başladı bu insanlar bilmedikleri duymadıkları bir anayasa değişikliğine nasıl oy veriyorlar tam bir komedi herhalde Türkiye`den başka bir ülkede de bu komedi yaşanmazdı..
 
Dün Eski adalet bakanı Hikmet Sami TÜRK'ün bir kanalda söyleşisi vardı.Yeni Anayasa hakkında görüşleri sorulmuştu.Anladığım kadarı ile;Yeni Anayasa şu anda sadece akedemisyenlerin hazırladığı bir öngörü ve hükümet tarafından basın yayın kuruluşlarına kasıtlı olarak sızdırılarak konu hakkında tartışma ortamı yaratılıyor yanlızca.Henüz Yeni Anayasanın hükümet üyelerine yada muhalefet partilerinin görüşlerine sunulmadığı açık.Ancak tartışmalar bittikten ve konu hakkında yeteri kadar tartışıldıktan sonra real çalışmalara geçilecek.Zaman kısa ve bu kadar önemli bir konunun bir oldu bittiye getirilemeyeceğini düşünüyorum.Önemi ile ilgili olarak ilk sinyalleri yargıtay verdi.Toplumun diğer kuruluşlarından da gelebilecek tepkilere göre değişiklikleri yapacaklardır.Değişiklikler için kamuaoyu baskısı önemli.Bu baskıyı da biz Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan tüm insanlar yaratmalıyız.

Saygı ve Sevgilerimle.
 
Sunburn akademisyenler bir taslak metin hazırlayıp hükümete sundu şu an`da hükümet bu taslak metin üzerinde bazı değişiklikler yapıyor nihai kararı başbakan A.B.D den döndükten sonra yapacak ve nasıl bir anayasa olduğunu halka bildirecek ama sorun şuki bu kadar kısa sürede halk,sivil toplum örgütleri neyi nasıl tartışacak….
 
Sevgili halil,

Referandum anayasanın tümünün değişmesiyle ilgili değil ki..

Sadece cumbabanın seçilmesi ve seçimlerin 4 yılda bir yapılabilmesiyle ilgili madde değişecek..

Anayasanın tümden değişimi için bi referandum daha yapılacak yani. O da en erken 2008 ya da 2009'da olur.. Oki :wink:
 
Aynen doğru.Zira yukarıda da anlatıldığı üzre çok tehlikeli ve işin içinden nasıl çıkılacağı bayağı bir zor gözüken sorunlar var.
 
Çok özür dilerim ben 21 Ekim'de oylanacak 7 maddelik anayasa paketi ile karıştırmışım :oops: :oops:
 
Önemli değil Halil. Bazen hepimiz de yapıyoruz böyle hatalar. Sonuçta hukukçu değiliz. Bu işle bilfiil uğraşmıyoruz. Üstelik bu mesele sadece hukukçularla da bitmiyor. Siyasetçiler de işin içinde. Ve de asıl görüş belirtmesi gereken bilim adamlarını, "herkes kendi işine baksın" diye fırçalayan bir başbakanımız var. :shock: Tam dumurluk.. Biz de görüş belirtirsek "siz önce yazılarınıza sahip çıkın" gibi bir fırça yeriz diye korkmaya başladım ben. :roll:
 
Üst Alt