Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Yoksa Yoksun

Yapayalnız mısın dünyada,
İtiyor mu seni doğduğun toprak
Köşebaşlarında haramiler mi...
Etmişler mi içine ekmeğinin
Salacaksın köklerini toprağa
Güneşi çınarla selâmlayıp
Fırtınaya meşeyle duracaksın.
Tutunacaksın diş diş
Tutunacaksın pençe pençe
Geçireceksin kılcal damarlarını evrenin
Gül olup açılacaksın damarlarına
seher seher...
Ceviz olup döküleceksin.
Sana bir mi vurdular
Derlenip toparlanıp
Sen iki vuracaksın
Yoksa yoksun, silerler adını karatahtadan

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Kızılırmak

birgün çıkp geldiler-anlamsız yüzlerini ve gülüşlerini-
tüketimartıklarını üretimorganlarını ve eski külotlarını-
çikletlerini çukulatalarını getirip bıraktılar-tiklerini mi-
miklerini çiğliklerini-gençkızların düşlerini getirip bırak-
tılar-hergün hergün yeniden getirip bıraktılar-iplerini
oltalarını konservekutularını-süttozlarını soyalarını sa-
lemlerini-kısırlıkhaplarını madalyalarını tasmalarını-
bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini-anamıza
bacımıza çocuğumuza-en çok önem verdiğimiz şeyle-
rimize-üretimorganlarını ve tüketimartıklarını kullana-
rak-tanrının ve isa'nın ve bizimkilerin izniyle-atlarını
seyislerini çombelerini-tıraşlarını ve dişlerini getirip bı-
raktılar-hergün hergün yeniden getirip bıraktılar-son-
ra güzel güzel anlaşmaları-sonra güzel güzel sözleş-
meleri-sonra güzel güzel paylaşmaları-asılmışların
ve asılacakların izniyle-ve durmadan durmadan
baltazar bayramlarını-sonra güzel güzel savaş uçak-
larını-radarları rampaları atombombalarını-denizaltı
denizüstü birşeylerini-bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini-
piekslerini bitekslerini bitpazarlarını-eroinlerini kokain-
lerini getirip bıraktılar-hergün hergün yeniden getirip
bıraktılar-
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Kızılırmak-1

seninle gelecek-çare yok
seninle bu tatlılık ey büyük acı
gök incir nasıl ballanırsa acılardan
acı koruk nasıl bulursa balların en sarhoşunu
o işte o!
gel benim darmadağın direncim
gücüm
emeğim
çilem gel
gel benim büyük acım
gel ve bitir şu işi!
kalaylardan mı gelirsin bolivya'lardan
rio'nun favelalarından mı
ispanya'dan mı viyetnam'dan mı
zonguldak kömürlerinden mi gelirsin
çukurova'lardan mı
yellerle mi gelirsin ateşlerle mi
uçarak mı koşarak mı yırtınarak mı
gel işte gel gayrı
gel
gel
gel de bitir şu işi

elbet bir bildiği var bu çocukların
kolay değil öyle genç ölmek
yeşil bir yaprak gibi yüreği
koparıp ateşe atmak
pek öyle kolay değil
hem öyle bir ağaç ki şu yaşamak denilen şey
her bahar yeniden yeniden tomurcuklanır da
yalnız bir bahar çiçeklenir
a benim gülüm!

elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
yaşamak
bir köpek gibi tekmelenerek
yaşamak
öpülüp okşanıp kaldırılarak

ne donkarlosun domuz ahırı
ne senatör makdoların oda ışığı
ne de hacıfışfışın kurban etidir
demokrasi
demokrasi denilen o haspanın-a benim gülüm
lordlar kamarasına açılmaz kapısı
beşikteki bebeler bile biliyor bunu artık
biliyor ve unutmuyorlar
insan kanıyla işlediğini
o teksas tipi demokrasinin

elbet bir bildiği var şu benim bilenmiş bıçak gibi yüzümün
elbet kolay değil öyle genç ölmek

kore bir kan lekesidir
akşamlarımızda sızlayan
bir kopuk koldur hiroşima
uçaklar geçtikçe çırpınan
orda
uzakdoğu'da
gencecik yürekler gibi seğrişir her bahar
barış güvercinleri hiroşima çocuklarının
burda
benim ülkemde
titreşip durur yeni barış güvercinleri

insan karıştırıyor bazan
ölmek mi yaşamak
yoksa yaşamak mı ölmek

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Kızılırmak-2

Ay doğar bedir bedir
yel eser ılgıt ılgıt
sırıtır sıram sıram elkapıları
elkapıları da kölelik kapıları
kul olur yiğit

ay doğar hilâl hilâl
gün doğar devrim devrim
sırıtır sıram sıram elkapıları
elkapıları da kölelik kapıları
kurtulur yiğit

yeşili çin'den gelir bu kahkahanın
kırmızısı afrika'lardan
ve dünya dünya olur diyorum hey bekleroğlu
yaşamak yaşamak
gün gelir biz de görürüz yedi rengini deryaların
gün gelir biz de ölürüz hey bekleroğlu
yaşamak gibi güzel
süzüp süzüp güneşi bereketlerden
çin'den hindistan'dan amerika'dan
taze bir kan gibi dolaşırız biz de bu yeryüzünü

vatan topraksa eğer
ormansa nehirse madense vatan
işçiyse köylüyse aydınsa vatan
yani yapıp yaratmaksa herşeyi yenibaştan
sevmeyi yenibaştan
alkışı yenibaştan
bir hesabı vardır bunun sorulur
bir hesabı soracaklar bulunur
Akgün karagünden öcünü alır birgün
ürker altunlu yiğitliğin senin ey bunak düzen
ürker bu yağma saltanatın
o kanlı karanlıktan kopup gelen bebeğin
güneş renkli ilk çığlığından
lenin'ler olur bu çığlık hey bekleroğlu
marks'lar mao'lar mevlana'lar
mustafa kemâl'ler olur hey bekleroğlu
galile'ler gagarin'ler adsız ustalar
ve sen olursun işte hey bekleroğlu
kıtlıklarda
kıranlarda
kurtuluşlarda

uyan ey köşem bucağım
kırıkkolum iğriboynum sağırkapım-dilsizim
vaktidir direnmenin
vaktidir şimdi
karataşın göbeğinde güzel gün
karataşın göbeğinde mutluluk
karataş çatladıçatlıyacak

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Mutluluk Benim Sirinimdir

Ben hic turna gormedim
Ama taniyorum turnayi turkulerden
Biri bir turnali turku tutturursa
Helede trendeysem
Helede hapisteysem
Yitirmissem sevdiklerimi
Oy daglar daglar
Mutlulugu hic gormedim ama taniyorum yoklugundan
Geceler boyle olmazdi herhal
Ayrilik getirmezdi kucaklasmalar
Durup durup ic cekmeler
Kiyi kose aglasmalar
Olume kurtulus denmezdi herhal
Sevismek suc sayilmazdi
Yasamak boyle cile
Mutluluk dilesem birine
Aglayasim gelir ardindan
Mutluluk benim sirinimdir
Oy daglar daglar
Nazim'i hic gormedim ben
O cikti ben girdim iceri
Gordum topragini o aci gulun
O kus ancak o bahcelerde
Nesini anlatayim ben ozgurlugun
Gun olur zincire vurulmaktir ozgurluk
Gun olur gogsunu gere islik calmaktir caddede
O cekip gitti buralardan
O cekip gitmeden once
Bilmezdim gitmenin ne oldugunu
Simdi kim gitmelerden soz etse
Karanlikta bir baba sessizce opuyor cocugunu
Yapin bunun resmini
Yapin bunun heykelini
Muzigini sarkisini
Yapin bunun romanini

Oy daglar daglar
Hasan Hüseyin Korkmazgil

BURAYA EKLEDİĞİM ŞİİRLERİN HAYRANIYIM VE SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİM
 
Aşk Şiiri:

sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin
çünkü aşk
şiirden önce gelir sende
oysa şiir
önünde gitmelidir
her şeyin

sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin
çünkü aşk
kavganın içindedir
çünkü sen
içindesin kavganın
elmayı kokusundan
güvercini biçiminden soyutlamaktır
yaşamak denilen kavgayı
aşksız düşünmek

sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin
çünkü sen
gagasından tutup kuşu
öt kuşum
öt kuşum
demiyorsun
çünkü sen
yedirip çiçekleri ineğe
koklayıp gerisini ineğin
kok çiçeğim
kok çiçeğim
demiyorsun

öpüşmek başka şeydir
yiğidim
öpüşmeyi düşünmek başka
sevişmek başka şeydir
güzelim
sevişmeyi düşünmek başka
sende yaprak
-iki gözüm-
sende dal
sende yıldız
-yürek sızım-
sende su
sende bu dört boyutlu kaçma tutkusu
atlıkarıncadan geceleyin
bakmaktır lunaparka

sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin
çünkü sen
ilkyaz yağmurlarında çırılçıplak
dolaşır gibi sıcak morlarda
yaşarsın aşkı iliklerinde
çünkü sen
iki düşman ucun bileşkesisin
acısının kavuşmanın
ayrılmanın sevincisin

sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin

çünkü aşkın kendisidir
senin şiirin
oysa şiir
oysa aşk
oysa sen
sen
sen aşk şiiri yazamazsın
hasan hüseyin

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Dayan dayanabilirsen

bir bir yitiriyorum sevdiklerimi
ellerimden kuşlar gibi
uçup uçup kuşlar gibi
uzak dağlar ardına

çivilenmiş gözlerime kiminin
o yalvaran gözleri
yakıyor kollarımı kiminin kanı
kimi sitem sitem vuruyor beni
dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki üzmek şu canı
her bahar yenilense de dallarda tomurcuklar
o bahar gitti gider

kolay değil ozanın ağlamaması
gülmesi kolay değil
bulutlar her zaman yağmur getirmez
şimşek gülmez bulutlardan herzaman
bulut var ki yaz yağmuru güzelim
geçip gider gül kokulu yel gibi
bulut var ki taş başına yoksulun
orman söken köy göçüren bir karabasan

tam da başlamışken sevmeği öğrenmeğe
tam da başlamışken bal doldurmağa
özlem denen peteğe
bir bir uçup gidiyorlar canlarım
gidiyorlar kopar gibi acılı kollarımdan
dönülmez karanlığa

dövünmek tepinmek neye yarar ki
neyi kurtarır ki ölüme sövmek
sövmemek ne yazar ki
dağbaşında tek ağaç
fırtınada bir tekne
uçurtması kopup gitmiş bir çocuk
bakıyorum yalnızca
şaşkın ve umarsız gözlerle arkalarından

dayan yavrum
dayan hasan hüseyin
dayan dayanabilirsen

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Bu Güneşli Günde De

Bana sen diyorsun ki
O taşa değme sakın
Aralama o perdeyi
O dalı ırgalama
Mıncıklama o konuyu
Onu bırak, şunu al
Onu değil ötekini
Hayır ona dokunma
Elleme sakın şunu
Bana sen diyorsun ki
Yürümek okey
Yürüyüşmek no
Kol sallamak yes
Kol sallaşmak nayn
Solo şarkı okey
Koro türkü no
Pikapa okey
Kitaba nayn
Bana sen diyorsun ki
Caddeler açtırdım gelip geçmeğe
Çarşılar donattım gezip görmeğe
Vitrinler bezettim durup bakmağa
Yürüsene lan oğlum
Gezsene çarşıları
İmrensene vitrinlere lan oğlum
Bana sen diyorsun ki
İşte çayır işte top
Tepişsenize
İşte bar işte disko
Tepişsenize
Bakma öyle aval aval yüzüme
Al kızını delikanlım, götür teyzene
Teyzen izin vermezse el şakasına
Uzanıver annene
Bak ne güzel yerler açtım ben sana
Kahvehane, birahane, taverna
Poker, briç, bezik oyna
Bilmiyorsan satranç, rulet
Vur tavlanın kıçına
Yiyip içip eğlenin
Eğlenin be çocuklar
Dua edin bu günleri verene
İnanmayın bize kötü diyene
Kağıtsa işte kağıt evladım
Baskıysa işte baskı
Hem rotatif hem ofset
Nişan, nikâh, düğün dernek, sünnet münnet, kartvizit
Sümkürün isterseniz
İsterseniz silinin
Boş verin çağdaşlığa çağdaş düzeye
Muassır medeniyetse muassır medeniyet
Gerisi vızıt mızıt

2/
Ya ben sana ne diyeyim ey hırtlambolos
Ne diyeyim bu güneşli bu güzel günde sana
Gömütlük mü burası?
Buluntular müzesi mi ne yani?
Korkuyorsan yaygara ne?
Korkmuyorsan yaygara ne?
Gel benimle
Çık sokağa
Kaldır küflü alnını bahar şarkılarına
Dağılsın korkuların
Senin küflü duvarında o eski saat
Benimse yüreğimden bahar selleri
Bu güneşli günde bu aptalca pazarlık
Olmaz ki hırtlambolos
Olmaz ki be babalık!

Hasan hüseyin Korkmazgil
 
Güç Olan


Himalayaların tepesine tırmanmak güç
ama mümkün
Okyanusu aşmak da güç
ama mümkün
Ay'a ulaşmak da öyle
Ama mümkün değil işte
Bülbülün eti için öldürüldüğü bir ülkede
sanatı zincire vuranlara
meram anlatmak
Öt kuşum
Öt kuşum
Öt güzel kuşum
Eller ne derse desin
ben sana vurulmuşum.
 
Kadınlar

Üç etekli ak pusulu türkü bakışlı
Kadınlar yürüyor dağlara doğru
Leylak moru gül kurusu dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Sivas'lımı Urfa'lımı bilemem gayri
Kadınlar kadınlar dağlara doğru

Çalı çırpı sıla gurbet dağlara doğru
Sarı sıcak ak cibinlik dağlara doğru
Ordu ordu çekip gider ay çiçekleri
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi
Bilemezler avcının kim olduğunu
Sezmişler düşmanın kokusunu
Kadınlar kadınlar dağlara doğru
Özlemlerle acılarla bir Anadolu
Bu sıtmalı gecelere bu beşikleri
Bakma Turaç bakma bana bakma el gibi.

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Her Zaman Sevdim

varsın bulsun sizi diye
uçurdum merhabamı güvercinlere

Ben sizleri dostlarım her zaman sevdim
Yanınızda olmasam da
Katılmasam da sazlı sözlü günlerinize
Katmasam da kahkahamı kahkahanıza
Hep sizlerle birlikte başladı sabahlarım
Ben sizleri dostlarım
Her zaman sevdim

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Yüreğim sızladığı zaman

Yüreğim sızladığı zaman
Gece yarılarından sonra,şafaktan önce
Bilmediğim bir istasyondan,bilmediğim bir müzik geliyor kulağıma:
Uzak
vahşi
Karanlık...
Gece denizleri gibi bir müzik,
Batık gemilerli gece denizleri gibi bir müzik,
Çağırıyor,çağırıyor beni durmadan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Duvarları banka afişli çok eski bir şehrin Cumhuriyet Caddesi'nde iki tüfek bir kelepçe,
Tüfekler garip garip
Kelepçe garip...
Öyle beter
Öyle çamur
Bir yaprak döne yuvarlana,
Bir akarsu bata çıka...
Koşuyor koşuyor bir kadın kelepçenin ardından
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Bir kara tank çıkıyor bir ağıttan,bir filmden,bir savaş romanından çıkıp yürüyor sevgilerin,özlemlerin üzerinden.
Aşkların,umutların,oyuncakların,küçük emeklerin,büyük kaygıların üzerinden geçip gidiyor.
Su gibi ilerliyor yangın
İşliyor kıtlık karanlığı
Ölüler birden bire şarkılaşıp
Virüsler bakteriler
Bütün dilleri birden konuşuyor herşey.
Çırpınıyor yerde bir damla kan
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Kör bir çeşme başında kör bir kadın geliyor gözlerimin önüne
Bütün iplikleri bütün iğnelere takıyor da
Ne iplikler bitiyor,ne de iğneler.
Götürülmüş oğluna mı
kaçırılmış kızına mı
Geçen günlerine mi
Unutmuş neye ağladığını
Ağlıyor,aranıyor
Aranıyor,
Bıkmadan
Bilmeden
usanmadan.
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yüreğim sızladığı zaman
Ciğerlerime çekerken kötülüğü,
Ellerimle dokunurken kötülüğe,
Ayaklarıma dolaşırken kötülük,
Şu taşı şurdan alıp şuraya koymamanın pis bunaltısı geçiriyor tırnaklarını gırtlağıma.
Kokuyor işyerleri
Kokuyor günaydınlar.
Ne varsa verilmemiş,
Alınmamış ne varsa;
Edilmemiş söz,
Patlamamış öfke,
Uyutulmuş ne varsa
Ne varsa kokuyor birden bire
Ve kayıyor bir şey parmaklarımdan,
Ve belki de işte o zaman başlıyor sızlamaya yüreğim.

Yani ben dört mevsime bölerek bu yürek sızısını,
Günlere,saatlere bölerek bu yürek sızısını,
Sokağım,kentim,vatanım sanarak bu yürek sızısını,
Bir yaprağı durmadan işliyorum bu ölümsüz ağaca.

Günlere,saatlere bölerek bu yürek sızısını,

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Suçu Asmak

Hep suçluyu asıyorlar
Suçu asmak yok gündemde
Demek ki insan eksik
Demek ki insan yarım, maymunlarla aynı yerde

Demişler ki; "biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar"
Dünya öyle bir yerde ki delikler, kanın kilosu kaça?
Buyrun cenazeye,

Demişler ki; "aç köpek fırın deler"
Köpekler aç, "çektirenler çeker bir gün"
Çektirenler bir avuç
Çekenler öyle çok ki
Dünya öyle bir yerde ki, kanın kilosu kaça?
Buyrun cenazeye,

Demişler ki; "her yokuşun bir inişi"
Tırmandılar saltanata-o en tepeye
Ezdiler, uyuttular o en alttakileri
Soydular, sömürdüler tabandakileri
Dünya öyle bir yerde ki yutuyor çelenkleri.

Demişler ki; "tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi"
Sömürmüş yutmuş adam, sıra gelmiş geğirmeye
Yükünü yutmuş adam, demokrasi kündede
Ülkeyi satmış adam, korkuları gündemde
Yahu beyler, efendiler
Buyrun cenazeye
Buyrun cenazeye

Anladık anlamasına bu işin yolu böyle
Ama beyler efendiler dünya öyle bir yerde ki
Soruyorlar; "gider mi böyle?"
Buyurduk cenazeye
Buyurduk cenazeye

Yahu beyler, efendiler
Sormak ayıp olmasın da bu cenaze nereye?
Suçu asın dedim ben size
Bırakın yakasını suçlunun
Bu bataklık, bu sinek bataklığı kurutun
Yahu beyler, efendiler dedim ben size,
Vura vura
Asa asa bu halkı,
Dünya öyle bir yerde ki.

Hasan Hüseyin Korkmazgil
 
Üst Alt