Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Kitap Önerileri ..

Düzceli Mehmet / Halit Ertuğrul

ben halit ertuğrul*un düzceli mehmet kitbını okudum gerçkten güzel bi kitap bi başladım soluksuz okudyum çok etkileyici akıcı etkilenmemek mümkün değil okudukça şimdi ne olucak dye meraklanıyorsunuz :) ben okudum sizede tavsiya ederim
 
düzceli mehmete başladım ama bitiremedim. ama halit ertuğrulun bir çok kitabını okudum hepsi birbirinden güzel. okumanızı tavsiye ediyorum. hepsi gerçek hikayeler. aysel, kendini arayan adam, kendin arayan kadın ve kendini bulan kadın,kendimi buldum, aşk böyle yaşanır, çocuğumu bana verin,kendimi buldum... hepsi birbirinden güzel...
 
[Kitap] Son Ada / Ömer Zülfü Livaneli

Livaneli'den alegorik ve sarsıcı bir roman...

Darbeci bir başkan, emeklilik yıllarını geçirmek üzere, herkesin her şeyiyle hoşnut olduğu cennet bir adaya yerleşir. Başkan, ruhuna dek işlemiş olan yıkıcılık potansiyelini, geçmiş politik gücünden de yararlanarak kullanmaya kararlıdır. Bu doğrultuda tüm adayı etkileyecek müdahalelere girişir.

Önceleri sıradan görünen bu müdahaleler, sonunda düşmanı düşmana kırdırmaya dek varacaktır. Başta martılar olmak üzere, ada halkı dahil tüm canlılar Başkan'ın acımasızlığından payını alacaktır. Bu arada durdurulamaz görünen bu gidişe direnen bazı sesler de vardır.

Livaneli Son Ada'da, düşsel bir ülkede yaşanan aslında hepimizin aşina olduğu olayları alegorik bir anlatımla verirken, politik ve kişisel ihtiraslarla topluma ve doğaya müdahalelerin sonuçlarını da gözler önüne seriyor.



tavsiye edebileceğim zevkle okudğum bir kitap....
 
Livaneli'nin kitapları bana hep zevk vermiştir..Bunuda alacaklarımın içerisine ekledim..Ama öncelik elimde bekleyen okunmamış kitaplar:)
 
bende okudum herkese tavsiye ederim özellikle sonu çok şaşırtıcı
 
[Kitap] Kendince Bir His / Amin Zefrel

168897.jpg



Kendince Bir His
Yazar:Amin Zefrel


Evet, kıyametim kopmuştu,
Kıyametimdeki sur beynimde bir kez üflenmişti bile.
Dur diyemezsin, son diyemezsin.

…Öncelikle sadece kendinsen

Sadece en azından şu an kendinsen, ya da kendin olmayı daha önceden seçebilmişsen, sadece kendin için, öncelikle sadece kendine sor.

Neden varım ben?
Kim için?
Ne için?
Hangi amaç için?

İnanın ki dayanılması güç şeylerdir gerçek cevapları, ne güldürür ne ağlatır, sadece susturur ve düşündürür.

Hazır mısınız? Ne gülmeye, ne ağlamaya, sadece düşünmeye?

Kendin için, şimdilik sadece kendin için

Sizce neden varız biz?

Bir insan, neden var olduğunu hiç düşünmez mi? Anlatılanlarda bir neden aramaz mı hiç?

Düşünmeden etmeden koşulsuzca inanmak mı gerek? Yoksa üzerinde vicdanımızı rahatlatacak cevabı bulana kadar araştırmak mı? Konu ciddi. Neden var olduğun, yani ben, sen, ya da onlar, bu aslında hepimizin sorunu, bu aslında hepimizin kendi oyunu…

Bunu en başta kendim için yapmam gerekmez miydi, aklım ilk başıma geldiği zaman?

Şimdiye kadar neden hiç düşünmedik ki?

Şimdi biraz da bunu düşünsek, biraz da bunu sorsak kendimize?

Neden varım ben?

Tesadüf mü desek?
Ne kadar alışmışız değil mi her şeyi tesadüf sanmaya, öyle yormaya. Zamanında “ne büyük tesadüf” ya da “aman tesadüf işte” dediğimiz birçok olay, bizleri ne kadar yanlış bir girdabın içine sokmuş meğer. Tesadüfe olan inancınız bittiğinde emin olun ki siz de zamanında ne kadar yanlış yaptığımızı anlayacaksınız. Tesadüfe olan inancınızı bitirseniz hayatınızdaki inanılmazlıklara emin olun ki inanamazsınız. Mesela şu an bitirin. Bunu bitirdiğiniz andan itibaren tesadüf sandığın tüm o şeylerin neden olduğunu düşünmeniz gerekmez mi?

Düşün bakalım sence ne, neden?

Dolayısı ile bu kitabı okuyor olmanız da tesadüf değil, öyle değil mi?

Hiçbir dinde, hiçbir kitapta, Allah’ın yasalarında ve bilimde bile tesadüf olmaz ise, sizce sizin şu an bu kitabı okuyor olmanız tesadüf mü peki?

Yaşamdaki hiçbir şey tesadüf değilse ve her olayın da bir amacı varsa, bu kadar hassas bir konu hakkında bilgi edinmeye başlarken, özgür düşüncenize ve sizin için amaçlanmış bu sahneye özen gösterin, çünkü yaşam adına önemsemediğimiz bu sahneler size kendini anlatana kadar hayatta farklı yollarla hatırlatılacaktır. Her olay bir derstir hayatta ve tesadüf bu yüzden yoktur.

Eğer öğrenmen ya da bilmen gereken bir şey olmasaydı sence tesadüfü içinde barındırmayan hayat senin bu kitabı okumana sebep olur muydu?

Düşünün.

Hayat bir okul, bunlar da okulun dersleri. Bu okulun kurucusu Allah, işleteni yasalar, kurallarını koyan da vicdanlarımızdır. Alınmayan ders her zaman alınmaya mecburdur. Bu yaşam okulundaki derslerden bütünleme ile geçmek olmaz; geçene kadar dersi işlemek vardır.

Bu hayat okulunda herkes önce sadece kendinden sorumludur. Kendi sorumluluklarını yerine getiremeyen bir insan başka bir insanın sorumluluğunu alabilir mi?

Şimdi sizden tek ricam; kendi aklınıza ve mantığınıza uygun gelmeyenler üzerine, kendi vicdanınızı kullanarak düşünmeniz. İnsan ancak kendi başına birey olabildiği, kendi hayatı adına kararlarını kendi verebildiği zaman bu okuldaki sınıfta olduğunun farkına varabilir.

Kendi olamayan, kararlarını kendi veremeyen, kendini ve hayatını sevmeyen hiçbir insan okuldaki ilk dersten yani ‘kendinin ve neden var olduğunun farkına varmak’ tan geçemez !

Dünya üzerindeki yaşam sürprizlerle dolu koca bir serüvenin başlangıcıdır. İster oyununuzun farkına varıp kendinize gelin, isterseniz başkalarının oyunlarında piyon olmaya devam edin.

Ona ayetlerimiz okunduğu zaman eskilerin masallarıdır derler. (Mutaffifun 13. ayet)

Ayette yazan bu düşünce ile neden var olduğumun peşinde bilgi edinmeye başlarken edindiğim ilk izlenim en önemli olanın, insanın en başta kendi olabilmeyi başarması ve bütün sorularının cevaplarını ancak bu yolla bulabilmesidir.

Maddi veya manevi, kimsenin etkisinde kalmamak, sadece Allah’ın etkisinde olmak en doğru yolu buldurandır.

Şimdi şunu anlayın ve hissedin; hiçbir kutsal kitap masal değildir. Sadece masalsıdır. Bütün kutsal kitapları en yüce insanlar yani peygamberler yazmıştır, yazdırılmıştır.

İlham katılmaması mümkün mü?

İçlerinden buna inanacak var, inanmayacak var. Bozguncuları Rabbin daha iyi bilir. (Yunus 40. ayet)

Ve şimdi artık sadece kendiniz olun…
Ve sorularınızı sadece Allah’a sorun.
Cevap mı? Çevrenize bakın ve anlayarak kutsal kitapları okuyun.

Ben okudum, sordum, baktım, gördüm, yazdım.
Siz de okuyun, sorun, bakın, görün, yaşayın ya da okuyup inanmayıp görmeden yaşamaya devam edin

Ne de olsa elbet göreceksiniz, ne de olsa elbet bileceksiniz!

Sonrasını, öncesini.

Zamanı tamamen size kalmış..


şiddetle okumanızı tavsiye ettiğim bir kitap.mutlaka arşivinizde bulunmalı..
sevgiler:)
 
Zülfü Livaneli'nin Mutluluk ve Sevdalım hayat isimli kitaplarını okudum. Fakat bu kitabını daha okuma fırsatım olmadı. En kısa zamanda okumayı düşünüyorum.

Paylaşımınız için Teşekkürler...
 
Angela'nın Külleri/Frank McCourt

Angla'nın külleri diye bir kitap var çok güzel bir kitap okumanızı tavsiye ederim.
 
Zülfü livaneli'yi kelimelerle anlatamamak ne kadar acıdır benim bu adamı çok seviyorum .
 
hatırladğm kadarıyla irlandalı amerikalılar
McCourt ailesi biyografik roman Angela'nın Külleri ve Angela'nın külleri 2 : umuda yolculuk
 
angela nın külleri en güzel olanı.umuda yolculuk sıktı biraz.
müthiş bir romandı bana göre.yıllar oldu okuyalı .
 
Bencede çok güzel bir kitap.1. ve 2. sinide okudum.
 
İnci / John Steinbeck

iNCi
YAZARI : John STEINBECK.

KİTABIN KONUSU :
Yoksul bir denizcinin bebeğini bir akrebin sokması ve ardından bü-yük bir inci bulmasıyla gelişen olaylar.

KİTABIN ÖZETİ :
Kino; Salinasta, deniz kıyısında, saz evlerde yaşayan yoksul denizci-lerden biridir. Evleneli çok olmamıştır. İlk çocukları maalesef tedavi edemedikleri bir hastalıktan dolayı ölür. Artık umutları ikinci çocukları ölmuştur. Bir sabah bebeği bir akrep sokar. Kino hızla davranır ve akrebi öldürür. O ve eşi bebeği alır ve şehirdeki doktora götürürler. Doktor zengin ve acımasız bir insandır ve paraları olmadığını bildiği için çifti başından savar. Eve döndükten sonra Kino, bambudan yapılmış kayığını alır ve inci avına çıkar. Kıyıdan açıldıktan sonra dalar ve dipten o güne kadar görülmüş en büyük incilerden birini çıkarır. Evine döner ve eşine gösterir. Bu inciyi satarak kazanacakları parayla bebeği tedavi ettireceklerini sonra onu okutup bu yaşamdan kurtulacaklarını planlarlar. O gün Kinonun kardeşi ve karısı da evlerine gelirler ve tavsiyelerde bulunurlar. Büyük incinin haberi tüm şehre ulaşmıştır. Doktorun ise inciye sahip olup Salinas gibi bir taşra kentinden kurtulup Parise gitmeyi planlamaktadır. Ertesi gün doktor uşağıyla tedavi için Kinonun saz evine gelir. Bebek iki gündür iyi durumda olduğu için Kino doktoru reddeder. Doktor ise çocuğa bir ilaç içirir ve çocuğun ateşlenebileceğini söyler. Dediği gibi bebek ateşlenir ve doktor o esnada yeniden gelir ve çocuğun ateşini geçirir. Doktorun asıl amacı Kino?nun inciyi nereye sakladı-ğını öğrenmektir. Gerçekten konuşurlarken Kino?nun gözü inciyi gömdüğü yere kaçar ve doktor incinin yerini öğrenir. Gece uyurlarken birinin geldiğini hisseder ve boğuşurlar. Boğuşma esnasında Kino adamı bıçakla öldürür. Hırsızlar ayrıca yangın çıkartmıştır ve bazı saz evler yanmıştır. Kino ve eşi kaçamaya karar verirler ama kayıklarının da delindiğini görürler. Kinonun karısı ona devamlı bu incinin uğursuz olduğunu ve ondan kurtulmaları gerektiğini söylemektedir. Yürüyerek kaçmaya karar verirler. Yürüyüş esnasında kayalık bir arazide mola verirler. Dinlenirlerken yoldan birilerinin geçtiğini farkederler. Sessizce dinlerler ve bunların peşlerine düşen kelle avcıları olduklarını anlarlar. Artık arazide daha dikkatli olmaları gerekmektedir. Gece olunca bir kaya kovuğuna yerleşirler. Kelle avcıları ise elli metre ileride su başında yatmaktadır. Kino adamları öldürmek için harekete geçer. Yaklaştığı esnada bebeğin ağladığını duyar. Avcılar da duymuştur ve bunu bir kurdun sesi sanmışlardır. Zarar vermesin diye sesin geldiği yöne nişan alırlar ve ateş ederler.
Ertesi sabah köylüler Kino ve eşinin köye döndüklerini görürler. Yanlarında bebekleri yoktur. Kinonun karısının elinde kanlı bir şal durmaktadır. Köylüler bebeğin öldüğünü anlarlar. Kino ve karısı deniz kıyısına giderler ve onlara devamlı uğursuzluk getirmiş olan bu inciyi denize, geldiği yere geri gönderirler.

KiTABIN ANA FiKRi :
Yoksul ve cahil insanlar yaşamın kendileri için hazırladığı yaşam çizgisinin dışına çıkamazlar.

KiTAPTAKi OLAYLARIN VE SAHIŞLARIN DEGERLENDiRiLMESi :
Bebeğin akrep tarafından sokulması büyük talihsizliktir. Kinonun çevresindekilerin inciyi ele geçirmek her türlü yola başvurmaları insanların para için herşeyi yapabileceği gerçeğini yansıtır.

ŞAHISLAR :
Kino : Dürüst, fakir, devamlı ezilmiş ama umutlarını hala kaybetmemiş biridir. Ailesini düşkündür ve onlar için kendisini tehlikeye atmaktan kaçınmaz.
Kino?nun Eşi: Fedakar bir kadındır. Romanda kocası bir kez ona vurur. Ama bundan dolayı gücenmez. İncinin uğursuz olduğuna inamakta ve ondan kurtulmaları gerektiğine inanmaktadır.
Doktor : İnsanları küçümseyen, paraya düşkün ve para için her türlü kötülüğü yapmaya hazır olan biridir.

KiTAP HAKKINDA ŞAHSi GÖRÜŞLER :
Kitabı okumadan önce yazarı tanıyordum ve bazı eserlerini okumuştum. Yazar bilindik üslubu dışına çıkmayarak yoksul ve sıradan insanları konu ediniyor. Olay örgüsü ve insanların iç yüzünün para karşısında ortaya çıkması yaşamın üzücü gerçeklerindendir. Eserin okunmasının insana birçok şey kazandırdığı inancındayım.
 
Tanrı Dağı Ziyareti /Reşat Nuri Güntekin

TANRI DAGI ZiYARETi/ Reşat Nuri Güntekin

KiTABIN KONUSU:
Kitapta Ortaasya?da Karkum Cumhuriyeti?nde bir diktatörün etrafındaki insanların tanımak için yaptığı bir oyun anlatılmaktadır.

KiTAP ÖZETi:
Ülkenin diktatörü Kantamel Tanrı dağında bir evde av partisi düzenler. Bu partide diktatörün kızı, karısı, parti başkanı, başvekil, dahiliye nazırı, doktoru gibi kendi yakınları bulunmaktadır.
Eğlencede diktatörün otuz yıl önce öldürtmek istediği general arkadaşının oğluda telsizci bir asker olarak bulunmaktadır. Diktatör kızını eğlencede bulunan amerikan elçisiyle evlendirmeyi düşünmektedir. Fakat kızı elçiyi sevmemektedir. Kızı Ayel çocukluk arkadaşı olan telsizciyi sevmektedir. Diktatör Kantamel avdan döndüğünde birkaç saat arayla gelmiş üç tane telgraf geltirirler. Bu telgraflar seçimle ilgildir. İlk telgrafta yazana göre açılan sandıklara göre parti ikinci sıradadır ve başkentin bazı kısımlarında ayaklanmalar olmuştur, fakat polis asayişi sağlamaktadır. Diktatör telgrafı okuduğu zaman herkez dehşete düşmüştür. Dahiliye nazırı, vali, başvekil merkeze dönmek isterler. Fakat diktatör onlara engel olur. Herkez ikinci telgrafıda okumasını ister. Diktatör ikinci telgrafıda okur. Telgrafa göre ülkenin on ilinde parti ikinci sırada, sadece dört ilde birinci siradadır. Diktatör telgrafı okuduğu andan itibaren salondakilerin keyfi iyice kaçmıştır. Kimsenin yemek yiyecek hali yoktur. Bazıları diktatöre ufak saygısızlıklar bile yapmıştır. Diktatör nihayet üçüncü telgrafıda okuduğu zaman partisinin kaybetmiş olduğunu ve yeni yönetimdekilerin ihtilal yaptıklarını ve kendilerini öldürmek için yola çıkmış olduklarını öğrenirler. Artık birçoğunun diktatöre saygısı kalmamıştır.
Komutan Mola bir bölük asker ve elçiyle birlikte kaçar. Bu arada harekatın başında diktatörün yıllar önce affettiği general Erhan?ın olduğunun haberi gelir. Diktatörün yakınları sürekli diktatörü suçlamaktadırlar.
Herkezin birbiriyle tartıştığı bir anda general Erhan?ın askerlerle birlikte eve iyice yaklaştığı haberi gelir. Diktatör gidip vuruşacağını söyler. Kimse arkasından gelmez. Diktatör dışarı çıktığında birkaç el silah sesi duyulur ve ardından kapı açılır. İçeri önce General Erhan girer. İçeridekiler canlarının bağışlanması ümidiyle;yaşasın General Erhan, yaşasın kurtarıcımız gibi sloganlar atarlar. General Erhan?ın ardından içeri diktatör girer. Herkez çok şaşırır. Çünkü onun az önce öldüğünü sanırlar. Diktatör, komutan Mola ve telsizci asker dışında diğerlerinin bilmedikleri bir nokta vardır. Aslında kendi partileri birinci gelmiştir. Öteki parti hiçbir ilde birinci gelmemiştir. General Erhan?sa sadece eski dostunun daveti üzerine gelmiştir. Bütün bu olanları diktatör kendi planlamıştır. İçerdekiler gerçeği öğrendikleri zaman çok utanırlar. Artık diktatör?ün yüzüne bakacak halleri kalmaz. Fakat diktatör onları affeder. Çünkü hayatı boyu bu tür yalakalara alışmıştır. Düzenlediği oyun sayesinde onları daha da yakından tanımış olur.

KiTABIN ANA FiKRi:
Etrafımızdaki insanları seçerken çok dikkatli olmalıyız. Onların gerçek dost olup olmadıklarına iyice kanaat getirdikten sonra onlarla dostluk kurmalıyız.

KiTAPTAKi OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEGERLENDiRMESi:
Diktatör: Ülkenin başkanıdır. Siyasetten yorgun düşmüş, iyi yürekli bir insandır.
Ayel: Diktatörün kızıdır. Son derece şımarık biridir.
Komutan Mola: Ülkenin başkomutanıdır. Diktatör?e çok sadıktır.
Parti Reisi: Partinin başkanıdır. Çıkarcı bir insandır.
Telsizci: Genç bir askerdir. Dürüst ve sağlam bir kişiliğe sahiptir.
General Erhan: Diktatör?ün eski arkadaşıdır. Diktatör?ü sevip saygı duymaktadır.

KiTAP HAKKINDA SAHSi GÖRÜSLER:
Kitap tiyatro türünde yazılmıştır. Tiyatro olmasına rağmen çok akıcı ve zevkli bir kitaptır. Herkezin okumasını tavsiye ederim.
 
tasvirleri canlı olan bir anlatım olması beni etkilemişti olay örgüsü ve kullanılan dilde güzeldi

Mutlaka okunmalı...
 
ZülfüLivaneli’yi sanatcı kimliğiyle tanıdık, arkasından kitaplarıyla hayranlığımızı bir kat daha artırdı
Son Ada kitabında verilen mesajları çok etkileyici buldum, Darbeci tutumuyla aldığı kararların ne kadar yanlış sonuçlar doğurduğunu fark etmeyen, yaptığının doğru olduğunu savunan kişiliğin kim olduğunu az çok okuyan okuyucular anlamıştır sanırım
Son Ada’dan sonra Mutluluk ve Leyla’nın Evi kitaplarını tavsiye ederim. Hepsi çok güzeldi yeni kitaplarını beklemekteyim

3 kitapta 10 üzerinden 10 puan alıyor benden
 
Okunacak kitap konusunda tavsiye istiyorum..?

arkadaşlar kitap okuyacam ama hangi kitabı okuyacam valla bilemiyorum.

ya genelde felsefe türünü sevdiğim için en son okudugum kitap makavelli nin son prens di galiba prens kısmından emin değilim ülkenin nasıl yönetilecegi hakkında bilgi veriyordu bir ara karl marx ı okumayı düşündüm das kapital 4 cilt ve ağır gelir dediler

NOT:Makvayelizm bir akımdır.Sonuça giden her yol mübahtır mantıgıyla hareket eder.

bazı sözlerine de yer vermek lazım.

Elde etmek arzusu kadar normal bir şey yoktur ve insanlar bu arzularını gerçekleştirebildiler mi ayıplanmazlar, övülürler daha çok.» (Prens, III)

Saklamaya gerek yok, insanlar çoklukla nankör, içten pazarlıklı, ürkek, doymak bilmez yaratıklardır.» (Prens, XVII)
 
sevdiğin tarzda çok güzel bi fabl önerebilirim sana.. fabl dediğime bakma bu arada gayet ciddi konuları ele alıyo kitap..:) George Orwell'ın ; Animal Farm (hayvan çiftliği) kitabı.. Lenin'den,Napolyan'a bir çok ünlü ismi bi hayvana dönüştürülmüş şekilde bulabilirsin burda..:)

diğer yandan da polisiye/macera tarzında ısrarla önerdiğim 'Jean Cristopher Grange' kitapları.. tüm kitaplarını sevdiğim için tek bi tanesini seçip oku diyemiyorum ama favorim yine de 'siyah kan'..:)
 
Marksizme giriş yapmayı düşünüyorsan
Georges Politzer in Felsefenin Temel ilkelerini öneririm.Kolay sade ve anlaşılır bir dille yazılmış bir kitap.Bu kitabın hayat felsefeni temelden sarsacağını düşünüyorum.
 
lavinia;

he valla nerde buldun?:D

tiryaki sözler.....cenap şehabettin...soluklana soluklana oku ...lavinia tozlu raflardan çıkardım...astımın varsa okuma...:rolleyes:
 
hüseyin19;

hihihi okudum yahu ordan biliyorum yoksa nerden bulcam..:p bu aralar elimde hiç ama hiç kitap yok..:/ bulduklarımı okumaya çalışıcam inşallah.. burası da bana kitap önerisi gibi oldu..:D:D
 
Ben uzun zamandır ara verdiğim kitap okuma alışkanlığıma geri dönmek istiyorum. Kendime güzel bir kitap köşesi yapacam okuyarak. Bu yüzden tarihi ve felsefi tarzda tavsiye edebileceğiniz kitaplara ihtiyacım var.
 
tarihi roman olarak şu an aklıma gelen Yavuz Bahadıroğlu'nun 'şirpençe' si.. 'şirpençe' ; şark çıbanı olarak da bilinen ve de Yavuz Sultan Selim'in de ölümüne sebep olan çıban türüdür.. Yavuz'u derinlemesine inceleyen, ruh tahlilleriyle tanıtan, milli duygularla yazılmış,orta seviye okuyucusuna yönelik vasatın üzerinde bir kitap.. her satır tarih kokmaktadır.. okunmasını tavsiye ederim..:)
 
hahah Fıratı da sevdiğini hesaba katarsak sana direk dergi tavsiye edeyim ben..:):) gördüğüm kadarıylaaa tarih konusunda eline su dökemem zaten..:):) başka bi tarz varsa.. denerim en azından..:)
 
simyacı:paulo Coelho
mahrem:elif şafak
babilde ölüm istanbulda aşk:iskender pala
kavgam:adolf hitler

sanırım okumadıklarınız vardır bunların içerisinde.bence hepsi çok güzel kitaplar.

bu ara bennim okudugum kitap: sınırsız güç:Anthony Robbins
kişisel gelişim türü bir kitap.güzel ve uygulanılabilir bir anlatımı var.
 
Üst Alt