Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

[lara belen] Kitabımdan...

lara belen

Üye
Üyelik
23 Kas 2009
Konular
20
Mesajlar
242
Reaksiyonlar
0
ben bugün çok uzaklara gidiyordum kendimi bilmeden dizlerimin bağı çüzülüyordu artık düşüyordum kendimi tutamıyordum ben kendimi bilmeden usanmadan gidiyordum gidiyordum ama nereye kadar gidiçektim kendimi arıyordum ama bulamıyorum kendimi kendimden arıyordum ben gözlerimi gökyüzüne yönettim çok sıcaktı yanıyordu bedenim güneşin sıcağından yanmaktaydı adeta yolumu arıyordum benliğimi arıyordum a-ayaklarımın toprakta canı çekiliyordu adeta ve canım çok yanıyordu çok acı çekiyordum bedenim göneşin sıcağıla yanarken benliğim kaybediyordum adeta gözlerim kararıyor düşücekdevam ediyordum gibiydim hala garet adiyordum mucadele ediyor yürümeye devam ediyorum yorulmadan usanmadan
 
Kitabımdan küçük bir bölüm

filistin ağlıyor israil bombaları devam ediyordu heryer kana bulanmıştı heryeri barut kokusu kan kokusu sarmıştı toz dumana karışmıştı herkes çığlık çığlığaydı ellerine aldıkları herşeyi fırlatıp atıyorlar çaresizce savaşın ortasında can çekişiyorlardı o halde iken bile ağızlarından düşmeyen sadece iki kelime vardı allah peygamber diyorlardı susmaksızım bir an durakladı herkes gözlerine ilişen bir genç filistin askeri vardı bu genç şiir okuyordu ama öyle mısraları vardı ki herkezin kulaklarının pası siliniyordu adeta can çekişiyordu kanıyordu yarası durmaksızım ama onu hissetmiyordu bile ama az bir zamanı kalmıştı bunu o dahi herkes biliyordu sonra duraksadı gözüne bir çocuk ilişti ürkek adımlarla ona yaklaştı başını okşadı ağlama dedi bu da bitecek birgün güleceksin yalvarıcasına ağlama ne olur ağlama diyordu çocuk ona sordu peki sen neden ağlıyorsun gidiyorum çok az bir zamanım kaldı rabbime gidiyorum belki sizlerde geleceksiniz işte o zaman güleceksiniz şimdi sil gözyaşlarını üzme beni ne olur o küçük kızla sohbet ederken herkes savaşın o acımasız haline geri dönmüşlerdi işte genç filistine en derin hişlerile yazdığı şiiri okuyor filistin ağlıyor filistin ağlama sen sil gözyaşlarını birgün savaş bitecek kanlar dinecek bomba seseri susacak umudunu kaybetme güneş senin içinde doğacak senin de umutların yeşerecek ağlama sen gözyaşlarını akıtma kan kokusu artık koklamayacaksın acılar sona erecek birgün seninde yüzün gülecek artık kanlar akmayacak yürek acıları dinecek gözyaşları sona erecek artık feryatlar da sona erecek ey filistin sen yeterki umutlarını yitirme ... şahadet getirerek can verdi oracıkta küçük kız ağlamıyor çünkü söz verdiği için alnından öpüyor abisinin ben de gelicem yanına bekle beni diyerek o da savaş alanına karıştı savaş şiddetle devam ediyor filistin kanlara bürünmüştü o kanlar bizim şehitlerimizin kanıydı onlar filistin için kanıyla canıyla savaşıyorlardı bir yandan filistin bayrağı sanki gururlanıyormuş edası ile dalgalanıyordu filistinliler şehitlerimize ağıt yakıyorlardı onlar hiç güneşi görmediler ezan sesleri duyulmuyordu bu şehirde bu şehrin insanların kulaklarını pas tutmuştu oranın çocukları oyun oynamıyor gerçek oyunlarını sergiliyorlardı o çocukların kulaklarına eğlenceli şarkı sesleri değil onlar silahlarla oynuyordular hayatın gerçeklerini görüyorlardı hayat onlara çok acımasız geliyordu gözleri kan bürümüştü düşünceleri kinle dolmuştu karanlık çökmüştü düşlerine sevgileri nefretle dolmuştu bu çocukların filistin işkencelere devam ediyordu israil askeleri onları esir almış işkence ediyorlardı esirlerin içinde bir genç vardı ki onlara yenilmiyor baş eğmiyordu ama birşey vardı ki o acıyı hissetmiyordu bedeni buz gibiydi çok üşüyor ve dudakları titriyordu ruhunun bedeninden çabuçak çıkmasını diliyordu esirlerin gözleri ona çevrilmişti ibret olsun diye ama o bedenini hissetmiyordu ki kalbi buz kesilmişti yinede direniyordu dudakları ölüme susamıştı canı bedeninde çıkmak bilmiyordu ölmek bu acılardan kurtulmak istiyor biliyordu ki ölüm tek kurtuluştu onun için hissediyordu son nefesini vermenin zamanı gelmişti israil askerlerinin yaptıkları karşılığında tek kelime etmiyor ağlamıyor yalvarmıyordu bile herkes bu gençe hayranlıkla bakıyordu ve işte azrail gelmişti genç israil askerlerinin yüzüne ve orada bulunanlara son kez baktı ve kelimeyi şehadet getirerek vefat etti filistin durmadan can veriyordu durmadan kan akıyor geceleri gündüzleri gündüzleri ise geceleri olmuştu rüyalarında bile savaşı görür olmuşlardı taki uyurlarsa uyumuyorlardı ki onlar hep savaştılar yılmadan bıkmadan yorulmadan savaştılar çocuk çoluk yaşlı genç kadın hepsi savaşıyorlardı ellerin de hiç bir şey olmadan filistinliler diri diri yanmaktaydı kucakakları sevgiye hasret kaldı onlar savaşın içinde büyüdüler sevgiyi hiç tanımadılar bile gözlerinde sevgi yerine acı ve keder vardı heryer cesetlerle dolmuştu cesetler bütün değildi bedenler bir tarafta başlar ve kollar bir taraftaydı bu nasıl kindi nasıl nefretti bu filistinliler adeta israil askerlerine saldırıyorlardı ne çareki hiç bir şey yapamıyorlardı onlara karşı ama onların imanları vardı onlar yanlız değildi israil askerlerin cephaneleri vardı kılon komutan yanındakilere emir veriken filistinin bir kısmını kendi tarafına çekmişti kılon komutan çok zalimdi filistinlilere işkence ediyor kimisinin kollarını kopartırıyor başlarını vurduruyordu filistin yine yenilmiyor teslim olmuyor israil askerlerine teslim olmaktansa ölümü tercih ediyorlardı bir gün acıları bitecekti buna bütün kalpleri ile inanıyorlardı yürekleri sızlıyordu onların yaşadıklarına yılar geçiyor filistin yok olmaktaydı ölümler artıyor kılon komutanı işkençelerine devam ediyor filistini kan gölüne çeviyor esir aldıklarını da öldürüyordu zalimce hiç gözlerini krıpmadan arkalarından da kahkaha atıyor cesetlere tekme atıyor gülmeye devam ediyor filistinliler ona kinle bakıyordu melisa kılon komutanın yüzüne öyle masumca bakışı vardı ki kılon komutan küçük kıza kinle bakıyordu melisa yanında şehit olan askeri düşündü filistin için şiir okumuştu kendisine söylenenleri aklına getirdi ve onu çok özlüyordu çok sevmişti filistin çok yanlız kalmıştı istanbul da bir genç vardı askerliğini filistinde yapacaktı yusuf çok seviniyor o insanların yanına gidiyordu 3 gün sonra uçağı kalkıyordu hazırlıklar da yapılmış gün çabucak gelmişti.yusuf gideceği gün çok heyecanlanıyordu ama tek başına yolculuk yapmak ona zor gelicekti öyle değildi ama onun yanında yaşlı bir adam yer ayırtmış.Yusuf ailesiyle vedalaştı gözyaşları aktı artık zaman gelmişti yusuf yerini almıştı.bir yandan ailesiyle ayrılııyor diye çok üzülüyor bir yandanda filistin için savaşıcak diye huzurluydu.yusufun uçağı kalkmıştı yusuf için yolculuk başlamıştı artık... yanındaki yaşlı dedeyle tanıştı dedeye gazi diyorlarmış yusuf ise ona gazi dede demeye başlamıştı gzi dede askerliğini çanakkalede yapmıştı yaşı ise doksan altı idi.çok hasttaydı belkide bu yolculuk ona iyi gelmiyecekti.yusuf gazi dedenin haline çok üzülüyor ve ağlıyordu gazi dedenin hayatı yusufa dokunmuştu yusuf daha yirmi yaşındaydı gazi dede iyi değildi tek başına yolculuk yapıyordu bu hayattanda çok yorulmuştu.yusuf onu yanlız bırakmıyordu hep sohbet ediyor hayatını dinliyor gazi dedenin çocukları ona hiç bakmıyorlarmış gazi dedenin yolculuğu çok zor geçiyordu.yolun sonuna geldim diyordu yusufa, yusufun gözleri dolmuştu gözlerinden iki damla yaş süzülmüştü yusufun çok yufka bir yüreği vardı....gazi dede sanki son nefesini vermeye hazırdı yusuf farkına varmıştı ama elinden bir şey gelmiyordu gazi dede yusufa baktığı zaman kendi oğlunu görüyormuş gibiydi ama yusuf onun için daha yufka yürekliydi artık iyice yolculuğu zorlaşıyordu gazi dedenin, böylece zaman geçiyordu yusuf uçağın camından dışarıya dalmıştı cam buharlaşmıştı yusuf eli ile camı silmeye başladı hava karlıydı çok kötü bir hava vardı. yusuf dışarıyı seyrediyordu gazi dede ise dinlenmekteydi.hep uyuyordu .yusuf merak etmişti onun düşünüdüğü başkaydı endişeye kapılmıştı yusufun yolculuğuna az bir zaman kalmıştı.filistini hiç aklından çıkartamıyordu hep onları düşünüyordu.saat ilerlemişti. yusuf gazi dedeye bakmak için ilkilerek yerinden kalktı.gazi dedeye bir dokundu bedeni buz gibiydi .yusuf hemen elini çekti inanamıyordu donup kalmıştı dili tutulmuştu.öylece yerinde kıpırdamadan neler olduğunu anlamaya çalışıyordu ve anlamak çok zordu.çünkü uyuyor gibiydi ama vefat etmişti.yusuf çok şaşkındı gazi dedeyi burda böyle bırakamazdı bir şeyler yapmalıydı çünkü o yanlızdı hiç kimsesi yoktu ama nasıl.?? onun bir görevi vardı.yolculuğunu tamamlamalıydı.kendi için ve filistin için filistine çok üzülüyordu yusufun yolculuğu az bir zaman kalmıştı gazi dedeyi birisine teslim etmesi gerekiyordu ve cenazesinin kaldırılması lazımdı yusuf gazi dedenin başından ayrılmıyordu.yusuf hala kendine gelememişti çünkü ilkez bir cenazenin başında bekliyordu yusuf etrafına bakıyor ama o bakış inşanlaradı kinle bakıyordu onlara hiç gelip demezlerdi bu insanın neyi var hastamı hiç dömüp bakmıyorlardı bile yusuf gazi dedenin yüzüne bakıyordu gazi dedenin yüzünde nur vardı yusuf hayran hayran seyrediyordu onu ve gözyaşlarını döküyordu o an bir yolcu sorar evladım niçin ağlarsın yusuf bir cevap vermez bu sesin sahibine ahmet bey tekrar sorar evladım sen neden hıçkıra hıçkıra ağlıyorsun yusuf başını çeviryerek sesin geldiği yere bakar karşısında orta yaşlı eli veya kırk yaşlarında adam belirmişti ahmet bey yusufa biraz daha yaklaşır ve dizlerinin üstüne çüker bir daha sorar bu yaşlı amca senin neyin olur yusuf hiç diyebilmiş o an orası sesizliğe bürünmüştü hiç kimseden ses çıkmıyordu herkes nefes nefeseydi herkes yusufun bir kelime etmesini bekliyorken yusuf ona gazi derlermiş çanakkalelimiş askerliğinide orada yapmış bana anlatırken öyle güler yüzle anlatırdı ki ben ise onu can kulağı ile dinlerdim .ahmet bey yusufun söylediklerinin can kulağıla dinler yusuf gazi dedenin hayatını ahmet beye gözyaşları için de anlatırdı öyle içli anlatırdı ki sanki gazi dedeyi uzun süredir tanıyor gibiydi yusuf ahmet beye herşeyi anlatır yusuf bir türlü kendine gelemez hıçkırıklara boğulmuştu ahmet bey gözyaşlarna yenilmışti saatler geçiyor ahmet beyin yolculuğu bitmişti yusufa söz vermişti gazi dedeyi o alıcaktı cenaze namazını kıldırıcaktı duasını edicekti yusufun içi çok rahatlamıştı öyle bir içini çekti ki ciğerlerinden nefes alıyordu sanki yusufun yolu ahmet beyin yolu aynı tarafa düşüyordü zaman gelip çatmıştı yusuf kendi yoluna ahmet beyde kendi yoluna devam etmekteydiler ahmet bey yoluna gitmişti yusufta ucaktan inmişti yürümeye başladı yollar yıkık tüküktü insanlar bir kuşuşturma halindediler kimisi de feryat ediyor kimişi ailesini kotamara çalışıyor yusuf ise durmuş insanlara baka kalmıştı
 
Gönlüne ve ellerine sağlık arkadaşım güzel yazmışsın ..
 
teşeküler

----------

bugün benim düşünçelerim bambaşkaydı öyle derindi ki kendimi kocaman bir kuyudaymışım gibi hissetiyordum. o kadar derindi ki, düşünçelerim ve hayellerim ben çok büyük düşünçelerin altına giriyordum. taki düşünçelerim ve hayellerim gerçekleşene kadar, biliyordum gerçekleşmiçek fakındaydım benim güneşim sanki yoktu. ve varsa bile sarı değildi, rengine karanlık düşmüştü içime vede düşlerimde karanlık vardı. ben ise onu aydınlığa çevirmeye çalışıyordum, ben düşlerimde aradım güneşimi ve rengini.
 
yok ama yazıyorum arkadaşım adı da filistin ağlıyor ben onları anlatmak iştedim çünkü ne acılar yaşadıklarını biliyorum hissetiyorum beğendiğinize sevindim bu bir bulumu zaten gerisi kelir
 
ben bugün uzaklara gidiyorum şşir kitap değil birde düşünçelerim bambaşkaydı oda şiir kitaptan bir parca değil onlar

----------

önemli değil arkadaşım
 
yazınız ve düşünceleriniz güzel

düşüncenizi acılarınızı ve hayellerinizi bizlerle ve acı çekenlerle paylaştığınız için tşk
 
Değerli arkadaşım;
Yazılarını okudum. Gerçekten etkili ve hissederek yazmışsın. Başarılı bir kitap çıkartacağımdan eminim. Bu konuda sizi yürekten destekliyorum. Kendinize olan güveninizin bu kadar üst sevyede olması da bu işteki başarınızın ilk göstergesidir diye düşünüyorum...
 
teşekürler arkadaşlarım sizden bu seslenisinizi beklemiyordum unmuordum ama bana yazdıklarınızı görünce anladım tekrardan teşekürler ederim sizden sevgilerimle

----------

teşeküler arkadaşlar sizden pek beklemiyordum beğenmenizi yai ama bana yazdığınızı görünce anladım ki benim arkadaşlarım varmış ter
 
ŞİİR bugün bedenim çok soğuktu ve titeme vardı bedenimde kalbim buz kesilmişti atmaz olmuştu artık sanki ölü gibiydim adeta toprarak beni yanına çağıyordu bedenimi hissetmiyordum artık dizlerimin bağı çüzülmüştü çok soğuktu üşüyordu bedenim acı çekiyordu ruhum bedenimden çıkmak bilmiyordu ruhumun çıkmasını istiyor soğuk bedenimin ısınmasını istiyordum bedenim kara gibi taş kesilmisti ben karatoprak altına girmek istiyordum bana sesleniyor beni çağıyor hissetiyordum onu sesini duruyordum kanım çekiliyordu gözlerim kararıyor ölümü hissetdim adeta gözbebeklerim ağlıyordu artık ölümü düşünüyordum azrail meleği çağıyordu gel gel diye sesleniyordu bana gel benim canımıda al diyordum bakışlarımla sesim çıkmıyordu dudaklarım çok susamıştı ölüm kelimesine can atıyordum gitmek için canım çekiliyordu artık azrail meleğine teslim oluyordum artık ruhum azap çekmiyordu
 
özet israilin kirli tarihi bazı devletlerin kirli çamaşırları vardır otara çıkmasını istemedikleri bilinmesinden rahatsızlık duydukları ve bu nedenle resmi tarihlerinden çıkardıkları tarihsel gerçeklerdir bunlar örneğin vietnam savaşı sırasında ABD birliklerinin o ülkedeki sivil halka karsı uyguladıkları işkençe ve katliyamlar ki bunların sonucunda 1.5 miliyon vietnamlı yaşamını yitirmiştir amerikalılar tarafından mümkün olduğunca unutturulmak istenir bu gerçek savaş sırasında ört baş edilmeye çalışılmıştır savaş sonrasında ise vietnamla ilgili olarak çevirilen hollywood filimleri ile aynı yol denenmiştir bu rambo filimlerinde hep amerikan askerlerinin vietnam ,da yaşadıkları zorluklar anlatılır amerikalı birliklerinin diri diri yaktıkları köylüler değil yine de vietnam savaşını içyüzü pek çok insan tarafından bilinmektedir çünkü savaş dünyanın gözleri önünde yaşanmış bir olardır ve bu nedenle tam anlamıyla ört baş edilmesi mümkün olmamıştır ancak başka bazı devletler kirli çamaşırlarını çok daha başarılı bir biçimde gizliyebilmişlerdir bu devletlerin belki de en başarılışı ise israil,dir siyonizim in 19 30 lu ve 40 lı yılardaki tarihi sözkonusu kirli çamaşılarıla dolu ken rahudi devleti bu gerçekleri yanızca gizlemekle kalmamış öncelikle israil in bir imaja sahip olduğuna bakalım israil in iki yüzü israil onyılardır tüm ulusu isgal altında yaşamaya zorlaran dünyadaki yegane devlettir 1948 de filistin toppraklarını önemli bir bölümünü işgal etmiş
 
arkadaşlar bu yazı alınmış

----------

YILDIZLAR


onlar benim yıldızlarımdı penceremden yıldızları seyre dalmıştım yanıma annem geldi ben anneme sordum anne dedim annem efendim yavrum diyebildi kimbilir onun içinde neler vardı ben yine dedim anne benim de yıldızım varmı ve benim gibi engelimi annem benim yüzüme masum masum bakarken saçlarımı okşadı kısık bir sesle cevap verdi herkesin bir palıyan yıldızı vardır ben anneme hıçkırık bir sesle cevap verdim benim yıldızım parlamıyor anne yine bana gözyaşlarıla cevap veriyordu bak yavrum senin yıldızın parlamazsa sen parlıyorsun engelli kız bu sözler karşısında annesine söyle bir cevap verir ya anne benim yıldızım düşe bende ölürmüyüm anne bu cevap karşısında ne söyliceğini bilememiş kız devam etmiş yıldızımın benim gibi bir yanı eksikmi anne ne olur bari o engelli olmasın bir yanı eksik olmasın anne kızına yaşlı gözlerile söyle bir baktı cevap verememişti kızıla bereber pencerede yıldızlara bakıyorlardı bir an bir yıldız düşer o an engelli kızın santaliyesinde başı yana düşer annesi kızının başı yana düştüğünü görünce bakmış kızzı vefat etmiş anne kızının söylediklerini hatırlammış gözyaşları ile ah be yavrum senin içinemi doğdu diyebildi hıçkırıklı sesiyle

Gönderen hayat dersi zaman:

----------

bu benim şiirim arkadaşlar sitemde aldım sitenize ekledim
 
şiir
yağmur damlaları
yağmur damlaları masum masum toprağa düşerken yeşeren sevdamız daha da yeşeriyordu ben ve sen bir yağmur damlasıdık yağmur yağdığı zaman sevdamız bizi birbirimize bağlıyordu insanlar yağmuru seyrederken bizim sevdamıza şahit olacaklar ve delice kıskanacaklar ...
 
bugün bir insan gördüm yolun kenarında oturmuş kendisini ısıtmaya çalışıyordu hava kaylıdı çok soğuktu ben o insana baktığım zaman içim çok acıyordu ah hayat sen bu kadarsın işte dedim kendi kendime divane gibi dolaşıyor o insan aç susuz çüplükte ekmek arar olmuştu insan ne yapaçaklarını şaşırmıştı bu insanlar bu hayattan bezmişti o insan her gece sokaklarda yata kalka çökmuştü hali perişandı ne yapaçağını şaşırıyordu hali kalmamış perişandı
 
bugün bir insan gördüm yolun kenarında oturmuş kendisini ısıtmaya çalışıyordu hava kaylıdı çok soğuktu ben o insana baktığım zaman içim çok acıyordu ah hayat sen bu kadarsın işte dedim kendi kendime divane gibi dolaşıyor o insan aç susuz çüplükte ekmek arar olmuştu insan ne yapaçaklarını şaşırmıştı bu insanlar bu hayattan bezmişti o insan her gece sokaklarda yata kalka çökmuştü hali perişandı ne yapaçağını şaşırıyordu hali kalmamış perişandı


----------

sevgili arkadaş ben yazarım bu kitapı
 
filistin ağlıyor filistine ayak basmıştı yusufun gözlerine bir anna ilişti oğlu gözlerinin önünde şehit olmuştu anne oğlunun başında çökmüş feryat ediyordu yusuf annenin yanına yaklaştı ayşe ana yanına yaklaşan delikanlıyı görünce gözleri bir an değişti yusuf ayşe ananın yanına çöktü ayşe ananın üstü başı hep kandı o kanlar evladının kanıydı yusuf ayşe anayı çok sevdi yusu f filistini böyle görünce içi acıdı elinden hiçbirşey gelmiyordu ki oda vatan görevini yapmaya gelmişti bel bvgcfxki şehit olurum veya gazi dede gibi gazi olursam kara kara düşünüyordu şehit olmak istiyor filistin için değerdi onların acıları dinmesini diliyordu rabbinden yusuf o kadar durgusal ki hep gözyaşı tükerdi kılon komutan yine zalimlerine devam eder yusufa söyle bir baktı kılon komutan yusufu hiç sevmemişti yusuf vatani görevini yapmaya başladı aylar yıllar geçti yusuf melisayla tanıştı melisa yusufu çok sevdi yusuf hiç melisanın yanından ayrılmıyor ayşe anayada çok ilgisi vardı sanki onun anasıdı ayşe anada yusufu kendi evadıymış gibi bağırına basıyor her işini yapıyor her dediğini dinliyor zaman böylece geçiyor yusufun aklına gazi dede gelmişti ahmet beyi arıyor kunuşuyor filistinin halini anlatıyor melisanın yaşadıklarını anlatıyor yusufda ebuzer gibi şiir okuyordu hemde yazardı filistinde biraz olsun acıları eksilmiyordu yusuf sonuna kadar kılon komutanla savaşacaktı taki şehit olana kadar vede yılmıcaktı filistindekiler hepsi actı savaşın ordasında kalakalmıştı herkes filistin ağlıyordu yusuf artık dayanamıyor bu acıya kılon komutan melisanın babasını öldürmüştü anasıla tek başına kalmıştı anasıda çok hastaydı melisa daha 7 yaşındadı birgün anasınıda kaybetmekten çok kokuyordu melisaya yusuf yardımcı oluyor ağabeyidi artık ne zaman başı dardasa yusuf koşardı aylar vede yıllar geçiyor birgün yusuf melisayı ağlarken gördü hemen yanına koştu melisacım neden ağlıyorsun ne oldu melisa hıçkırıklı bir sesle anam diyebilmiş yusuf o an durakladı anana ne oldu melisa anamı kaybettim abi yusuf bir an yapacağını bilememiş o kadar özgündü ki ne söyleceğini şaşırmış yusuf melisaya şiir yazmıştı melisayı şiirle anlatıyordu küçük kızın acısı ona o kadar ağır geliyordu ki yusuf melisaya yazdığı şiiri gözyaşları ile okuyordu
filistin çocuğu
küçük bir kızın haykırışı çınlattı be anne
anladım ki hayatt boşmuş yokki bu detlere
bir çare insanın insanın vurduğu yerde bütün
bunlar gözümüzün önünde iki miliyar müslüman
varken 40 miliyon kişiye boğun eğme ya resul
açtım ellerimi sana islah et bu israli
musallat olsun büyük bir bela israil devletinin
başına yazık değil mi katlettiğiniz o kadar
insana insan olmazsınız siz asla havale
ettik sizleri allaha hani nerede kaldı
müslümanlık el uzatan olmadı onlara
çok yazık artık son bulsun bu işkence
7 yaşında ki çocuk ölüyor ne diye
kalem yerine silah var ellerinde
allahım sen zalime boyun eğdirme
istediğimiz huzurlu bir hayat
değil mi sen söyle filistinde
o kadar insan ölüyor yetiş ya
muhammed katlettiler acımadan
uyan adem oğlu kardeşerimiz
ölüyor aç gözlerini filistinde
ocaklar sönüyor hayatı zindan
ettiler kardeşlerimize nedir
bunun sebebi kardeşlik varken
savaş ne diye çocuğu gençi
yaşlısı neden ölüyor sebesizce
allahım sen bir yardım eyle
ağlayan gözler haykıran diller
gözlerim sizin için yaşlar döker
beddua ile dilimdesiniz siz
israilliler yeter bu vahşet yeter
bu zulüm yetmedi mi bu kadar ölüm
analar ağlar ölen çocuklar için
size tek bir sözüm hepsiniz zulüm
içinde ölün yazık sizin gibi
insanlara havale ettik sizleri allaha
YUNUS EMRE
yusuf şiiri bitirdiği zaman
filistinliler yusufu can
kulağıla dinliyordular
akıllarına şehit olan
genç gelmişti o gençin
çektiği acıları düşündüler
yusufunda o genç gibi
acı çekmesin diye dua
ediyorlardı ebuzeri yusufa
anlatıkları zaman melisanın
gözleri parlıyordu bir
yandanda gözyaşları ile dinliyordu
[SIZE=5][/SIZE]
 
teşekürler evet haklısınız ordaki kardeşlerimzide düşünmeliyiz öyle değilmi ben onların yaşadıklarını 7 ve 8 yaşndaken izlerdim ve ağlardım onların dertlerini yazarak desteek olmak istiyorum vede başarıcam dusuncelerimvehayallerim.blogspot.com bu benim sitem isteyen bakabilir arkadaşlar
 







BU HAYAT BİR ENGELLİ KIZIN HAYATI


sevgili insanlarımız ben 29 yaşındayım ben bu hayattan çok yoruldum ve bıktım 6 7 yaşlarında başladı hatta bebeken bile diyebiiyim biliyordum anlayabiliyordum yani ben çocuken bile yanlızdım ailem vardı ama yanlız hissetiyordum kendimi sizzde bilirsiniz bir kız çocuğunun yanlızlığını oyuncak bebeğini alıp ona sarılıp uyumasını bende işte öyle yapardım engeli olduğumu bile bilmezdim bir çocuğun şimşekten koktuğunu düşünün annesini arar ben de aradım birde bakıyordum ki yoktu ben annem yerine bebeğime sarılııydım o benim dert ortağım sıırdaşım oldu hayat beni çocukluğumda bulddu dertler beni o yaşta tutu bırakmadı ben hep acı çekerdim kaç yaşıma geldiğimde bie engelli olduğumu bilmiyordum sonradan kendim kendime anladım babam annem bana hiç bir şey yapmadılar yani okutmadılar derlerimi dinlemediler acılarımı tatmadılar gözyaşlarımı görmediler hatta beniim gözlerimin önünde tatışırlardı bile ben konuşamazdım hiç bir zaman kendime gelemezdim ağlardım hep gözyaşlarımı dindiyemem büyüdüm genç kız oldum yine deşmedi hayatım aynıdı tatışma yoktu ama yinede kütüdüm ölüm aklımdan çıkmazdı hç bir zaman çıkmazdıda ailem bana çok baskı yapardı kedim kendimi yiyordum artık bebeklerimle konuşurdum yanlızdım öyledi gerçekten de öyledi bir engelli kızın hayatı nasıl olmalıdı ki şimdi 29 yaşındayım ailem yine aynı kardeşleyim bile anlamazdı benim yaşadıklarımı bilmezler anlayamazlar çok zor benimle evlenmek isteyen var şimdi ne yapıcağımı bilmez hale geldim benim ailem bana karşı çıkar netten birisi ben zaten çok az dışarıya çıkarrı sevgili insanlarımız sizin engelli çocuklarınız vatrsa sakın onu üzmeyin kırmayın onu yok sa benim gibi olurlar hayata küşeler intahara kalkışırlar bilin bunu anlayın onları

----------

sevgili arkadaşlar bu benim hayatımdan kesitler benim yazılarım
 
özet israilin kirli tarihi bazı devletlerin kirli çamaşırları vardır otara çıkmasını istemedikleri bilinmesinden rahatsızlık duydukları ve bu nedenle resmi tarihlerinden çıkardıkları tarihsel gerçeklerdir bunlar örneğin vietnam savaşı sırasında ABD birliklerinin o ülkedeki sivil halka karsı uyguladıkları işkençe ve katliyamlar ki bunların sonucunda 1.5 miliyon vietnamlı yaşamını yitirmiştir amerikalılar tarafından mümkün olduğunca unutturulmak istenir bu gerçek savaş sırasında ört baş edilmeye çalışılmıştır savaş sonrasında ise vietnamla ilgili olarak çevirilen hollywood filimleri ile aynı yol denenmiştir bu rambo filimlerinde hep amerikan askerlerinin vietnam ,da yaşadıkları zorluklar anlatılır amerikalı birliklerinin diri diri yaktıkları köylüler değil yine de vietnam savaşını içyüzü pek çok insan tarafından bilinmektedir çünkü savaş dünyanın gözleri önünde yaşanmış bir olardır ve bu nedenle tam anlamıyla ört baş edilmesi mümkün olmamıştır ancak başka bazı devletler kirli çamaşırlarını çok daha başarılı bir biçimde gizliyebilmişlerdir bu devletlerin belki de en başarılışı ise israil,dir siyonizim in 19 30 lu ve 40 lı yılardaki tarihi sözkonusu kirli çamaşılarıla dolu ken rahudi devleti bu gerçekleri yanızca gizlemekle kalmamış öncelikle israil in bir imaja sahip olduğuna bakalım israil in iki yüzü israil onyılardır tüm ulusu isgal altında yaşamaya zorlaran dünyadaki yegane devlettir 1948 de filistin toppraklarını önemli bir bölümünü işgal etmiş


----------

arkadaşlar bu kitapımın özeti ama alıntı ben yazmadım araştırdım yazdım bazı arkadaşlar derse bu senin yazın değil tek bu benim değil arkadaşlar
 
bugün ben öyle derin derin düşündüm ki gözlerimi kapatığım zaman karanlığa büyünüyordu etrafım siyah perde inmiş gibiydi ışığımı arıyordum ama bulamıyordum bir güvecin gibi cıpınıyor vede bir ışık aramaya çalışıyordum bu bir engeli kızın korkularıdı bir gece şimşek çapardı birden ilkildim çok korkuyordum kendimden bir parcam yoktu ama şimşek çaptığı zaman anlardım engellim baçaklarımdı bulutların üzerindemişim gibi hisseterdim ama o şimşek beni daraltıyordu ki nefes alamazdım sanki gözyaşlarım yanaklarıma kadar süzülürdü yağmur damlaları gibiydi
 
ey dünyalı sen nasıl bir insansın ki bu hayatta yaşayamaz hale geldin anlat bana dinlerim seni anlarım çünkü bende bu hayatan çok bıktım sende beni anlarsan gel anlat kendini bana yaşadıklarını anlat ki dertlerin dinsin azalsın biraz biliyorum azalmaz ama ne yapalım bende senin gibiyim dert küpüym dertlerimi anlaran yok dinleren yok içim paçalanıyordu sanki içimde kan birikmiş haldedi ya senin ne derdin vardıda bu kadar ağlıyorsun benim gibi söyle
 
http://www.engelliler.biz/forum/ugraslarimiz/38700-lara-belen-cizimleri.html
 


transparent.gif








 
kitap filistin ağlıyor
onları yusufda o gençi çok merak etmişti kendisinin bir yönü ona benzediği için çok seviniyordu filistinlilerde melisada yusufu çok seviyorlar yusufta onları çok seviyor ayşe ana yusufu kendi oğlu yerinekoymuş ama kendi oğlu hiç aklından çıkmıyor hafızası gidip geliyordu gittiği yerde yolunu kaybediyor bir daha yolunu bulamıyordu kılon komutan ayşe ananın hafızasının gidip geldiğini öğrenmişti kılon komutan bütün filistinlileri yok etmek istiyordu amacı ayşe anayı esir almaktı hafızası yerinde olmadığı için kılon komutan için daha kolaydı ayşe anayı esir tutması ve filistini elde etmekti amacı filistini elde etse daha da kuvetli olucaktı vede onları ezecek yok edecekti ayşe ananın eşi onula birlik olmadığı için kılon komutan mustafa beye ne işkenceler yapmış dayanamıcak işkencelere mahruz kalıyordu sonunda verdi de kurtuldu sırada ayşe ana vardı ayşe ana zaten yıkılmıştı evladını kaybettiği için önce eşi mustafa bey sonra evladını kaybetti kendini umursamıyordu aklı başında olmadığında savaşın ortasında divane gibi dolaşır dururdu bombaların ortasında üstündeki kanlı elbiseside hala üzerindeydi hiç çıkarmazdı çok acı çekiyordu evladı şehit olduğundan beri bazı günler oğlunu sayıklıyor gözyaşı töküyordu yusuf ayşe ananın kaybolduğunu fark ettiği zaman çok geç olmuştu kılon komutan ayşe anayı asir almıştı tüm filistinliler ne yapacağını şaşırdılar yufuf çoküzüldü filistin işkal altında kalmıştı israil askerleri filistinlilere yapmadık işkençe bırakmadılar kılon komutanın istediği çok açıktı aslında filistini elde etmek için ne gerekiyorsa yapar ve ayşe anayı bile öldürür öyle zalimdi öyle acımasızdı ki her şeyi yapabilirdi pek çok acı çeken vardı filistinliler bu işkencelere yenilmiyorlardı istanbuldan yardım gönderiliyor ama bazı yardımlar gelmiyor filistinliler çok zorda kalıyorlardı çocuklar bile açlıktan ölüyordu bazı insanlar hep filistinlere dua ediyorlardı yusufun annesi ile babası oğlarına dua ederlerdi ulaşmadıkları için çok merak ediyorlardı filistine gitmesi onları çok üzüyordu filistinde acılar devam ediyordu yusuf da pek çok şehit olan askerlerin cenazelerini kaldırıyordu...
[SIZE=4][/SIZE]
 
sag ol canım paylasımın guzeldı emegıne saglık
 
Üst Alt