Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Mutlu bir hayatın çöküşü... [O an]

yasinayva

Üye
Üyelik
1 Ocak 2009
Konular
7
Mesajlar
75
Reaksiyonlar
0
Ben yasin ayva. 1979 çorum İskilip doğumluyum. iki kardeşiz, benden iki yaş büyük ağabeyim var. güzel başarılı bir okul döneminden sonra iş hayatına başladım birkaç meslek değişiminden sonra mobilya döşemeciliğinde karar kılıp başarılı ve özverili bir şekilde arkadaşlarıma örnek olacak düzeyde hayatımı devam ettirmekte idim.
her türk erkeği gibi 20 yaşıma geldiğimde askerliğimi icra etmek üzere Balıkesir ord. Donatım er eğitim taburuna teslim oldum. üç aylık acemi birliğinden sonra Kıbrıs 14.cü zırhlı tugay topcu taburu 1.ci bataryada görevime başladım. silah bakım kursuna katılıp iyi bir derece ile 450 kişilik tabura silah tamir ve bakımcısı olarak atandım. artık görevim silah tamircisi idi. çalışmayı çok sevdiğim için hiç boş durduğum olmamıştır. gece demeden gündüz demeden her ne görev verildiyse eksiksiz yapmaya çalıştım. kısa süre içerisinde sevilen sayılan bir asker oldum. başarılarım ve çok çalışmam neticesinde iki adet takdir bir üstün hizmet belgesi ve kırmızı teskereye layık görüldüm.
askerliğimi bitirip döndükten sonra işe başlayıp kısa zamanda çeyiz hazırlığımı tamamlayıp Hayriye isimli bayanla tanıştım. birbirimizi sevmeye başladık. sonra hayatımızı birleştirme kararı aldık. güzel bir evlilikten bir yıl sonra dünyalar tatlısı eren isminde yavrumuz dünyaya geldi. evimizi ayırıp kendi başımıza bir yuva olup hayata tutunup devam etmekte idik. maddi durumum çok iyi olup hiçbir sıkıntımız yok idi. kısa zamanda arabamızı alıp sosyal yaşantımızı daha da zengin hale getirmiştik ve taki bu talihsiz kaza başımıza gelene kadar...

ben genelde eşim ve çocuğumdan başka pek kimseyle bir yerlere gitmezdim. ilk defa yalnız çıkalım dedik, olanlar oldu.
14 haziran 2008 günü çetin isimli arkadaş aradı yarın baraja balığa gidelim dedi, ben de gidelim dedim. akşamdan hazırlığımızı yapıp sabah yola çıktık. saat 07:00 gibi barajda olduk. biraz balık tuttuktan sonra aklımıza samsun düştü. nerden bilirdik hayatamızın kararacağın.ı saat 12:30 gibi bizim eve geldik. üzerimizde fazla para yoktu, üzerimize biraz para aldıktan sonra yola çıktık. hava çok sıcaktı gecede fazla uyumadığımdan yolda rahatsızlanıp istifar ettikten sonra arkaya geçip biraz uzandım. içim geçmiş. bir uyandım samsun 19 mayıs üniversitesi tıp fakültesinde gözlerimi açtım.
arabamız kaza yapmış. boynumda boyunluğu fark ettim. sırtımın altında sert bir tahta karnımın alt tarafını açtıklarını fark ettim. iç kanamama müdahale ediyorlardı. şuurum ara ara gelip gidiyordu. biraz kendime gelip neyim olduğunu sorduğumda ise acı gerçeği o an öğrendim. göğsümden alt yanımın tutmadığını omurgamın kırıldığını karaciğerimin parçalanıp iç kanamam olduğunu sağ köprücük kemiğimin kırıldığını, araçtan fırlamam neticesinde kalçamın parçalandığını öğrendim.
ben herhalde ayaklarım koptu diye soruyorum, ayaklarım duruyor mu diyorum, doktor duruyor diyor. ama hissetmiyorum. kimi aramamızı istersin diye sordular, annem geldi aklıma onu aramalarını istedim. annemin ev numarasını verdim. hatta doktorlar aralarında demişlerdi iyi bilinci açık diye...
kara haber tez duyulur derler ya eşim kayınbabam kayın biladerim olmuş hastaneye ilk koşup gelen. dışarıda sürekli haber aldıklarından eşim oturmuş ağlıyormuş, ben Yasin e yürüyemiyeceğini nasıl söyleyeceğim diye. yoğun bakımdan çıkıpta ben söyleyince zorda olsa yüzü biraz gülmüştü. ilk günler durumun mühimini anlıyamadım, ameliyata alıp sırtına platin takıcaz dediler. ilk 3 gün hayati tehliken var diye karantinada bekledikten sonra beyin cerrah bölümüne aldılar .8 günün sonunda ameliyata girdim. ameliyat bitti odaya geldikten bir saat sonra ağrılar arttı. yalvarıyorum ağrı kesici diye... enfeksiyon kapmışım. ağrı kesici vuramayız dediler. ateşin düşmesi lazımmış. çığlık çığlığa ateş nihayet düştükten sonra ağrılarım biraz da olsa dinmeye başladı. ilaçlardan sonra suyumu bile kendim içemiyordum. bir kez solunumum durdu, hemen müdahale ettiler. burnumdan bir hortum soktuklarını hatırlıyorum. öksürme zorluğu çekiyordum. hiç esniyemiyordum. bu durum bayağı sürdü. öksürünce sırtım kopacak gibi acıyordu.
13 gün hastanede kaldık. çok sıkıntılı günlerdi. hiç bitmeyecek sandım. eşim perişan oldu, oğlumuz ayrı perişan. ilk hastaneye gelip de beni gördüğünde korkmuştu. yanıma bile yaklaşamadı. her yerim yara bere içinde idi. nihayet hastaneden taburcu olup eve dönüyorduk, biraz da olsa mutluydum. ambulansla eve gelip battaniye arasında yatağa yatırıp başımda kimse kalmayınca, bıraktım kendimi... ağla ağla günlerce gözümde yaş kalmadı. düşünüyorum biz şimdi ne yapacağız, ne yeyip ne içeceğiz diyorum.
bir daha yürüyemiyecektim, eskisi gibi çalışamıyacağım, her gelen diyor Allah büyüktür ,ama beynime laf anlatamıyorum. oğlum geliyor başıma, baba ne zaman kalkacaksın diyor. verecek cevap bulamıyordum. onu da bu küçük yaşta böyle bir ağırlığın altına soktum, ama ben ister miydim böyle olmasını. kim ister ki.

beni en fazla yıkan başkasının yaptığı kazadan sakat kalmak. kendim yapmış olsam en azından derdim ki kendim ettim kendim buldum. işte bu beni kahrediyor!!!
bir ay geçipte yatak yaraları baş göstermeye başladı.. inanılmaz bir koku sardı evi. kıpraştıkca kanalizasyon gibi koku geliyordu. yattığım yerler çürüyormuş. his duyu olmadığından acıda yok. çok geç olmadan anlasak ta iş işten geçmişti. kayınbabam eve doktor getirdi yaralara evde temizlik yapılıp hastaneye gitmemizi önerdi. o gün hastaneye gittik. tahlil filim sonrası ameliyata aldılar. sol baldırımdan parça alıp kuyruk sokumu ve kalçama yama yapıldı. sol yanımda da tırnak büyüklüğünde delinen yer vardı, doktor oranın kendisi iyileşeceğini söyledi. bir haftalık hastanede yatıştan sonra eve döndük. evimiz dördüncü kat idi yine battaniye arasında çıkarıp yatağa yatırıp gidiyorlardı. yaralar iyileşip de biraz kendime gelince Ankara fizik tedaviye müracaat ettik. bir ayın sonunda sıramız geldi, yatırılmak üzere çağırıldık. çok umutluydum. orada en azından eskisi gibi yürüyemesem de yine ayaklarımın üzerinde dururum sanıyordum. ama oradaki amaç sadece sakat yaşamayı öğretmekmiş.
pansumancı geldi bir sabah benimde sol yanımda küçük bir yara varya hani kendi iyileşecek olan, onu gösterdim. ne küçüğü dedi bu yara iki yılda geçse iyileşmez dedi. ne olacak dedim. ameliyat dedi. fizik tedaviden çıkışımızı verdiler. oradan Ankara numunenin plastik cerrah bölümüne sevk ettiler. iki günlük tahlil ve gözlemden sonra ameliyata aldılar. lokal anestezi olduğundan konuşulanları duyuyordum. doktorlar aralarında kısık sesle konuşuyor... ne bu kasların altı komple iltihap sarmış diyor. sol baldırımı komple açıp altını temizleyip yeniden kapattılar. tırnak kadar bir yara başıma ne işler açtı.
ambulansla yürüme umudu ile gittiğim hastaneden tekrar ambulansla eve dönüyorduk. biz hastaneden dönmeden kayınbabamlar evi de değiştirip giriş kat bir yer bulup taşımışlardı. bir gece yarısı ambulansla eve getirip yatağıma yatırıp gittiler. bir ay boyunca yüz üstü yattım. insanın ömründen ömür gidiyor yüz üstü yatarken. yaralar biraz iyileşip yavaş yavaş yatağın içine doğrulup destekli oturmaya başladım. bir aydan sonra sokağı görebildim pencereden. cam hafif açık dışarıdan sesler geliyor, oğlumuz üst kattaki komşunun çocuklarıyla oynuyor. çocuk diyor ki, senin babanın bacakları yok diyor. bizim çocuk var diyor... ağlıyarak eve gelmişti. bir baba için en zor durum izah etmek anlatamıyorum ki. 5 yaşındaki çocuğa ne anlatabilirsin ki. o an zorda olsa tekerlekli sandalyeye binim çıktım. oğlumla dışarı ayaklarımın olduğunu ispat edeceğiz ya çocuklara, biraz da olsa oğlumu rahatlatabilmiştim. ikna etmesi çok zor oluyor çocuk kısmını. yakında okula başlayacak elinden tutup götürmek istemez miyim okula yazdırmayı .ama beni düşündüren sünneti oluyor. soruyor baba ben sünnet arabasında gezeceğim mi, bana da düğün yapacak mısın, sen arabada nereye oturacaksın diye. bu çektiğim dertten çok bu sorular yoruyor beni. sonuçta her şey maddiyata dayanıyor .ne yapayım benim oğlumun kaderi de buymuş demek. ona sorsan dünyalar onun. o kadar mutlu ki. her gün gelip boynuma sarılıyor, iyi ki ölmedin, sen ölseydin ben sensiz ne yapardım diye.
ilk zamanlar çok istiyordum ölmeyi, ama onun bu sevinci beni yaşama daha bir fazla bağlıyor. yavaş yavaş sakat yaşamaya alışıyorum. eşimden Allah razı olsun bir an olsun hiç desteğini esirgemedi, benim üzülmemem için elinden geleni yapıyor. genç yaşında sakat bir eşle kalakaldı ortada. yeni çocuğu olmuş bir anne gibi altımı bezleyip temizliyo.r şu an daimi sonda takılı. mesane kapasitem düşük çıktığı için ara sondaya geçemedim. 1 yıldır elinde kova idrar boşaltıyor. sağımdan soluma bile dönemiyorum. eşim çeviriyor. benden yapı olarak küçük olduğundan bayağı bir zorlansa da hiç şikayet etmiyor. Mevlam onu başımdan eksik etmesin. şu an iki yerinde fıtık var, yeni doktora gitti, 12 adet iğne vermiş beli için. doktor diyormuş bizi tanıdığından benim durumumu biliyor çok sabretmen lazım diyormuş doktor eşime. hastanede tanıştığım arkadaşların çoğunun eşi bırakıp terk etmiş. benim şimdilik böyle bir korkum yok. ama bir gün bıkar mı bilmiyorum. işte o zamanda benim sonum olur. buna eminim. beni yaşama bağlayan iki nedenden birisi... bi de oğlum.

tıp bir gün ilerler de, biz de ayağa kalkabilir miyiz yada biz görür müyüz bunu da bilmiyorum. bir yıldır aynı sofrada oturup yemek yiyemiyoruz. eşimden ayrı yatmak. en fazla beni bunalıma sokan bu genç yaşımda erkekliğimi yitirdim. artık yürümekten de vazgeçtim, sadece erkekliğim geri gelmiş olsa o da yok. daha bu ne kadar devam edecek bilmiyorum. bir hafta önce raporum bitti, şimdi ise sağlıktan da yararlanamıyorum. malulen emekli olma şansım da şimdilik gözükmüyor. kazadan önce arabam vardı, biraz da olsa birikintim vardı. ne araba kaldı ne birikmiş param. sıfırı da tükettik. sonunda günlük bez parası sürekli kullandığım raporlu ilacım var ev kirası elektrik su derken gider çok, gelir yok. elden gelende öğün olmuyor. o da vaktinde bulunmuyor.
askerliği borçlandığım zaman pirim yetse borç dert bulup yatırırdım. 8 ay açık kalıyor. kime yaklaşsam sakat diye kaçıyor. zaten sağlam insanlar iş bulamazken ben ne işe yararım ki. sadece sigortam devam etse para pulda istemiyorum. tek istediğim 8 ayı doldurmak. yapabileceğim iş olduktan sonra yaparım, ama şimdi toplum içine ben nasıl çıkayım. idrar sorunu olmasa... ne küçük nede büyük idrarımın geldiğinin farkına bile varamıyorum. ancak kokusundan anladığında ise iş işten geçmiş oluyor .sesli gaz sorununu daha saymıyorum. ben her zaman diyorum benim gibisinin tek çözümü var ÖTENAZİ. yediğim ekmek zarar diye düşünüyorum. neden mi...
işte nedeni: yeni yeni sandalyeye oturmaya başladım. evin çok yakınında bir çocuk parkı var eşim oğlum ben oraya gittik. eşim bana bakkaldan içmeye su almaya gitt.i oğlumda kayıncaktan kaydı benim olduğum yere geliyordu sallanan salıncağı fark etmedi salıncak çarpıp ta yere yuvarlandığında gidip yerden yatan çocuğumu kaldıramadım. ya o an yer yarılıpta içine gireydim yada öleydim dedim.
dert gelince üst üste gelirmiş. oğlumuzun kolu kırıldı bir de ben alıp hastaneye bile götüremedim. beni bu sıkıntımda en fazla yalnız bırakan ÖZ ağabeyim EKREM oldu. bir yılın on ayı küs durdu. sudan sebepten küsüp gelmiyor. kendisi çorumun en sosyete terzisiya yanına sakat olduğum için yakıştıramıyor heralde diye düşünüyorum. böyle bir durumda insan kardeşine nasıl küser. bunu hangi vicdan kabul eder anlamış değilim. hadi beni boşverdik o kadar hastanelerde yattım gelmedin ya insan öz yeğeninin kolu kırılırda ona olsun ziyarete gitmez mi. ben sağlığımda her işine koşardım elden ayaktan düşünce mi bu kadar kötü insan oldum, anlamış değilim.
kim dost kim değil kötü gününde belli oluyor. şu bir yılda on yıl yaşlandım. iki hafta önce kulaklarımda çınlama var diye doktora gittim, muayeneye girdim bir şey çıkmadı. sinir hastalıklarına gönderdi. sinirselmiş. korkuyorum kafayı üşüteceğim diye.
artık zor da olsa kabullendim başka çarem de yok zaten. evimde oturup dışarı bile çıkmıyorum. zaten istesem de çıkamıyorum. devletin şartlı vermiş olduğu tekerlekli sandalye var iyileşince geri vercekmişim. dolgu tekerli binip inmek zaten zulüm. kolları açılmadığı için binip inmek bir hayli zor oluyor. kayınbabam gitti sigorta müdürlüğüne elimizde başka yok demişler. akülü araba için müracaat etmediğim başvurmadığım dernek kalmadı. televizyonlarda çıkıyorlar bangır bangır engellileri kaldıralım diyorlar, iş icraata geldi mi kimse yaklaşmıyor. ben bu sandalyeynen nasıl çıkıpta dışarıda geziyim. on metre bile asvaltta süremiyorum .düz zemin olması gerek sır.t bölgemden aşağı tutmadığı için denge sorunum var. sürekli birinin sürmesi lazım. kimseye de yük olmak istemiyorum.
geçenlerde evin eşiğinden geçiyim dedim 5 santimlik eşikten geçmeyi beceremedim. tepemin üstü ters döndüm. o günden beri aşırı korkum var. sandalye sallansa düşcem sanıyorum. akülü arabaların fiyatı oldukça pahalı almaya gücüm de yetmiyor. bir gün maddi durumum düzelirse o zaman bir akülü araba alıp rahat rahat dışarı çıkarım. gezmeyi çok özledim, çalışmayı da tabiî ki. insan sağlığını kaybedince anlıyor değerini. ben anladım ama çok geç.
o samsun'u verseler çıkar mıydım yoluna. ama kader demekten başka bir şey gelmiyor elimde.n daha bir yıl olmadan bu kadar şaşırttım da hayatta, 3 yada 5 sene sonra tabi yaşarsam ne yapacağım bilmiyorum. tüm hayallerim yıkıldı. ne hayallerim vardı ileriye dönük, hepsi de bir bir suya düştü. tek amacım vardı başımızı sokacak bir ev almak. tüm çabam buydu. ama şimdi kalakala elimde birtek tekerlekli sakat arabası kaldı. birde tutmayan bacaklarım, sönmüş umutlarım.
kurduğumuz hayaller yazıp anlatacaklarım o kadar çoktu ki, sayfalara sığmaz. şu bir senede yaşadığımız hiç uğramadığım kapısından bile girmek istemediğim hastaneler ikinci adresim oldu. bir ayım evde geçse bir haftam hastanelerde geçiyor. Allah yokluklarını da vermesin hastaneler doktorlar olmasa biz ne yaparız. denizler daimi dalgalı olmaz ya diyorum gün gelir sütliman olur, batmadan biz de kıyıya ulaşırız. belki de. kim bilir...
 
Allah yokluklarını da vermesin hastaneler doktorlar olmasa biz ne yaparız denizler daimi dalgalı olmaz ya diyorum gün gelir sütliman olur batmadan bizde kıyıya ulaşırız belki de kim bilir ……………………………………… işte budur
 
Yasin Kardeşim,
yazınızı,her anını içimde hissederek okudum.
Yüreğimin ta derinlerinden gelen bir samimiyetle yalvarıyorum Rabbime;
Allah'ım size,eşinize ve Eren yeğenimize bu çektiklerinize karşılık,sağlık (olabildiği kadar) mutluluk ve huzur dolu bir hayat bahşetsin inşaallah.
Çaresizliği yudumluyoruz,elden birşey gelmemenin aczini yaşıyoruz bu tür olaylarda.Duadan başka yapabileceğimiz birşey olmuyor genelde.
Aslında imrenilecek yanlarınız da yok değil.En önemlisi,ne kadar yüksek gönüllü,asil bir eşiniz var,ne mutlu size...
 
rabbim tüm gönül dostlarımdan razı olsun allah sizinde gönlünüze göre versin
tüm hastalara allahtan şifa ve sabır diliyorum
 
sabah mi aksam mi yeri zamani sasirdim bu nedir babacim kahroldum diyecek kelime yok sabir diliyorum
 
Yasin bey Allah sizin ve sevdiklerinizin yardımcısı olsun
 
Yasin kardeşim çok ama çok üzüldüm...inan satırları okurken boğazım düğümlendi.rabbim sana çok zor bir imtihan vermiş.ama ben inanıyorum ki eşinin desteğiyle sen bu imtihanı layıkiyle geçecek ve huzuru yakalıycaksın.yeterki sabrı elden bırakma.lütfen sabret ve sonucun çok güzel olacağına inan......allah o evladını size bağışlasın ve onun acısını hiç göstermesin
 
Yasin, geçmiş olsun. Oluyor böyle şeyler. Yaşam işte... Önemli olan bundan sonrasının olabileceğin en iyisi olması için çaba sarf etmek. Düzelecektir, merak etme.

Bak ben sana birkaç güzel şey söyliim:

1- Sigorta başlangıç tarihini, doğum tarihini, şu ana dek yatırılan prim miktarını yazar mısın buraya.
2- Eğer malulen emekli olamazsan şu anda ve prim eksiğin varsa, seni en kısa sürede sigortalı yapalım. Bana özel mesajla telefonunu yaz, arayayım seni.
3- Ereksiyon için çok kolay bir çözüm var: http://www.engelliler.biz/forum/sag...on-saglayan-enjeksiyon-yontemi-papaverin.html
Ayrıca istersen /tüp bebek yöntemiyle) çocuk dahi yapabilirsiniz.
4- Akülü tekerlekli sandalye için sana güzel haber vermeyi umuyorum. Yazacağım bu başlığa.
5- Sabit sonda kullanmakla ilgili ve diğer sağlık konuları ile ilgili olarak Sağlık / Omurilik Hasarları (OF) - Engelliler.Biz Platformu Forumları forumunu mutlaka iyice incele. Oldukça yararlı bilgiler var. Bası yarası konusunda da aynı şekilde bilgiler mevcut orada...

Son olarak, "iyi ki ölmedin, sen ölseydin ben sensiz ne yapardım" diyen oğlun şu anda senden iyi ve akıllı görünüyor kardeşim! :) Toparlan ve kendine gel. Tekerlekli sadalye kullanıyor olmak hayatın sonu değil. Bu durum ne babalık yapmana ne de koca olmana engel değil. Çık o depresif halden bir an önce. Kendine de karına da çocuğuna da önünüzde uzun ve güzel bir yaşam olduğunu anımsat her an. Göreceksin ki adım adım her şey düzelecek...
 
yanlız değilsin benim söyleyebileceğim tek şey bu.
 
çok etkıleyıcı bır hıkaye allah her daım yardımcın olsun yasın abıcım
 
okuduklarımdan çok etkilendim allah en kısa zamanda acil şifalar verir herşeyin bir sonu vardır acı üzüntü sonsuz değildir bunu unutma sabır diliyorum kardeşim
 
çok çok geçmiş olsun. inankı ne yazacağımı bilemiyorum. senin çok başarılı olduğun çektiğin zorluklardan belli oluyor. mücadeleyi hızlı bir şekilde devam edeceğine eminim. bu arada seni ayakta tutma payı olan yiğenizmiz Eren ve yengemizin payınında çok olduğunu belirtmek istiyorum.

teşekkürler..
 
Çok geçmiş olsun kardeşim, çok büyük acılar yaşamıssın ama şükür ailenin başındasın çocuğunun eşinin yanındasın.Umudunu asla yitirme Allah yardımcın olsun herşeyi gönlüne göre versin...
 
Yazından o kadar etkilendimki ; ne desem diye düşünüyorum. Hayat işte acısıyla tatlısıyla hep yüzümüze vuracak.

Öncelikle eşini tebrik ediyorum.Her türlü desteği sana verdiği için. ALLAH ondan razı olsun.

Çok çok geçmiş olsun.Acil şifalar diliyorum...
 
Yılamazsın

Sevgil kardeşim evet yaşadıkların çok çok zor. İnan şu an gözlerimden hiç istemesemde yaşlar akıyor.

Haklısın çok çok zor bir durum.

Ama sevgili kardeşim, Senin YILMAK, ÖTENAZİ, BİTMEK gibi bir lüksün yok. Olamaz çünkü senin sevenler içim yaşamak zorundasın. Onlar nasıl göğüs geriyorlarsa sende gereceksin. Kaldıki onlar hep yanında sana yaşam denizinde bir can simidi olup seni hayatta tutuyorlar.
Diyebilirsin uzaktan davulun sesi uzaktan hoş diye...
Değil be kardeş ses ne kadar uzak olursa olsun önemli olan ses dir.

Diğer kişisel problemler için çözümler bulunabilir, yaratılıbilir. İlk önce savaşa başla. Onların hepsi gelir.
Madem eşin ve çoçuğun için üzülüyorsun, peki daha çok neye üzmeye çalışıyorsun Sayın Oturan Boğa bazı problemler için çözümler sunmuş işte bunlar başlangıç
olsun.

Eşinin karşısında kah oturarak kah yanında kah yatarak bir bardak çayı paylaşmanın mutluluğunu yaşa daha doğrusu bu zevki yaşa. İnan acıların azalacak oh be diyebileceksin. Ve ben de evliyim bende çocuk sahbiğim,
kardeş eşin ile her konuyu utanmadan ne der korkusuna kapılmadan konuş ki bir çözüm bulun. Belki senin aklına gelmeyen çözümler onun aklına gelip çok korktuğun dertlerin çok basit yöntemler ile çözülecektir.

Kardeş çok çok uzun yazmak isterim ama senin vaktini almak istemiyorum. Sana bir tavsiyem olabilir mi? bu zamanlarda bir psikoloji dokturunla görüşmeni isterim.
Yanlış anlama sakın bende şu anda aklında geçirdiklerini geçiriyordum, ama gidince bazı şeyleri daha anladım.

Hadi görevinin başına babalık ve eşlik görevin fazlasıyla seni bekliyor. Ümit ederim ki bir gün birlikte hanımlar dedikodu yaparken bizde oturup kahvemizi yudumlarız.

Sevgi dolu saygılarımla Kardeşim

Yaşam seni bekliyor Sakın geç kalma oldumu

Korkut
 
olan olmuş çok geçmiş olsun bundan sonra toparlanma yaraları sarma zamanı...engelliler.biz ailesini yardıma çağırıyorum bu arkadaşımızı ziyarete gidelim kendi adıma ben gitmeyi düşünüyorum ona maddi manevi destek verelim kendi adima ben düşünüyorum
ayrica sabah bu başlık altina yazdigim bu yazi neden silindi onuda görevli arkadaşlara soruyorum saygılar.
 
tüm cevap yazıp yorum yapan arkadaşlara ağbilerime sonsuz teşekkür ediyorum özellikle oturan boğa abime akülü araba konusuda ilk zamanlar sosyal yardımlaşmaya müracat ettik sigortan var ssk veriyor dendi çorum devlet hastanesine gittim heyete girdim ellerin tutuyor ssk karşılamaz dendi iyi dedik ordada bir cevap alamadık nisanın 7si 2009 da istanbulda bir yardımlaşma derneğine(ismini yazmak doğru olurmuydu bilmediğim için yazmadım) fakirlik belgesi, ankara numuden aldığım yüzde 84 ağır özürlü raporumun, kimliktir,vs ne gerekiyorsa fotokopisini yolladım ordanda ses çıkmadı bari oturduğum sandalyeyi değiştirelim dedik allah için söyleyin t5 t6 t7 seviyesi kırık olupta kolları açılmayan sandalyeye rahatlıkla inip binebilen varmı gönderdim değiştirelim diye ssk bir sefer alınmış değiştirme şansları yokmuş öyle dediler valla bende ne yapıyım demir testeresiynen kestirdim tek kolunu ordan binip iniyorum tekeri biraz yüksekte kalsada işimi görüyor şimdilik herkese acil şifalar diliyorum ...
 
Arkadaşım duygularını yaşadıklarını öyle içten anlatmışsın ki etkilenmemek elde değil gerçekten.Hani benim başıma gelse napardım ötenazi istermiydim tabi o anki dugularımı yaşamadığım için bilemem ama yine de bu can benim değil ki emanet herşeye rağmen emanete sahip çıkardım diye düşünüyorum.İnşallah hayata dair tüm umutlarınızı ve dileklerinizi birgün yaşarsınız...Hayat bu belli mi olur değil mi olamıycak olmaz dediğimiz çok şey yaşanıyor.Bir süprizde size yapar ve de sizde iyileşirsiniz...
Geçmiş olsun sevgiyle kalın....
 
Yaşadıklarınız insanın sabrını,yaşama isteğini cidden zorlayacak türden,bu sitede bir çoğumuz engelliyiz hayatta bir takım zorluklar,engellerle karşılaşıyoruz ama küçük ama büyük...Oturanboğa'nın size verdiği cevaplar sizin adınıza inanın beni çok mutlu etti,size güç veren eşiniz,sevgili oğlunuz,inşallah emeklide olursunuz,sağlık durumunzdada olabildiğince iyi gelişmeler yaşayıp şimdiki durumunuzdan daha aydınlık günlere çıkmanızı dilerim Allahtan.
 
İyi de nerde bu devlet. Bu zor durumdaki insanlara yardım etmeyecekse ne işe yarar bu devlet ve kurumları. Zaten manevi olarak yıpranmış insanları bir de maddi olarak yıpratmak insanlıkmıdır. Eğer Avrupada olsa eminimki devlet her türlü desteği yapardı, bizde her türlü zorluğu çıkartırlar. Hem kurumlar hemde orada çalışanlar adeta bu işten haz alırlar. Yardımcı olayım demezde bir an önce başımdan savayım diye bakarlar. Çok geçmiş olsun.
 
her satırını dikkatle okudum allah sabırlar versin hayatta herzaman yaşamaya değer şeyler vardır her yokuşun bir inişi vardır mutlu olmanız ümidiyle.....
 
inan yazdıklarını okurken kendi yaşadıklarımı gördüm hayat hikayende...ve seni senden iyi anlıyorum ..rabbim hepimizin yardımcısı olsun....
 
yasin çok çok çok geçmiş olsun.
bizlerde aşağı yukarı aynı şeyleri yaşadık.
Allah yolunu açık etsin.
sevgiler..
 
slm.

kardeşim okudum çok geçmiş olsun. morelim çok bozuldu. bunu şanssızlık be . bu ne adaletsiz bir dünya be. böyle bir hayat mı olur. bende çok kötü bir olay yaşadım.
 
Sevgili yasinayva kardeşim,
Öncelikle çok geçmiş olsun.
İnşallah ,sıkıntılarınız bir bir ortadan kalkar.

Ölüm kolay olan seçenek,öldüğünüzde sizin acılarınız bitecek,peki ya geride bıraktığınız oğlunuzun acıları?
Onun küçük omuzlarına bir de baba acısı yüklemek,bir babanın yapacağı bir şey mi?
Unutmayın,siz tekerlekli sandalyenizde de olsanız,çoğu şeyi yapamıyorda olsanız oğlunuzun en büyük kalesi sizsiniz ve o sizi gelip her sarılışında hayatın acımasızlığı karşısında mis gibi kokan baba kokusunu alarak güçlenecektir.

Eşiniz ve oğlunuz için yaşamam tutunmaya devam edin :)
 
Çok geçmiş olsun Yasin. İnan ben de senin geçirdiğin sürecin aynısını yaşadım. Zihnim acı hatıralarla dolu. 24 yaşında üniversitenin 4.sınıfında geçirdiğim bir kaza bütün hayatımı allak bullak etti. Bir karar vermiştim. Hayatımda karamsarlığa yer vermeyecektim. En zorlu süreci azimle ve sabırla aşacaktım. Hiç yılmadım, hep mücadele ettim. Gittim okulumu bitirdim. Göreve başvurdum ve öğretmen oldum. Kazanın yeni olduğu dönemlerde ilerde çok güzel bir hayatın olacak deseler beni aptal yerine koymayın derdim herhalde...Ama istediğimden çok daha iyi bir hayatım var şuan. Sana tavsiyem hayatta hiç bir zaman umutsuzluğa kapılma. Azim ve sabırla bütün bu yaşadıklarının üstesinden gelebilirsin. Hayatta tutunman ve şuandaki hayattan daha iyi bir hayat yaşaman için çok nedenin var: Bunlarda ikisi, oğlun ve eşin...

Bir gün bütün bu yaşadıkların acı bir hatıra olarak kalacak ve sen çok daha güzel bir yaşamı tatmanın sevincini ailenle birlikte yaşayacaksın. Herşeyin istediğin gibi olması dileklerimle...
 
Yasin kardeşim, allah c.c. tez şifanı versin.
Senin yaşadığın bu sıkıntıları, çoğumuz inanki yaşadık.Beterin beteri var, yinede halimize şukretmeliyiz.Sizin evli olmanız ve aile gecimine katkıda bulunamadığınız için, sıkıntıya girmişsiniz, bu gayet normaldır.Ülkemizde ,yurtdışında olduğu gibi ,imkanlarımız yok, devletmiz bu konuda duyarsız kalıyor, inşanlah ileride bu sorunlar ortadan kalkar,Türk aile yapısı, birbirine bağlıdır, insanına sahip cıkar.İnan parayla herşey halolmuyor, İyiki eşiniz ve oğlunuz yanınızda.
 
Yasin kardeş çok geçmiş olsun allah sabır versin yazını okurken gözlerimden yaşlar aktı..
Sen Eşin ve Oğlun için hayata dört elle sarıl inş. ileride emeklide olursun da biraz olsun rahatlarsın...
 
çok uzuldum ağladim... allahim sen buyuksun ... hayırlısı neyse onu ver.
 
Yasin ,yalnız degilsin.
Oturanboga, büyüksün.
Yasin in anlattıklarının uzerine yazdıklarınla ikinciye aglattın.Yapacagın yardım calısmaları icin, bircok foruma katılan gibi elimden yaparım.
"iyi ki ölmedin, sen ölseydin ben sensiz ne yapardım" diyerek hayırlı evlat olacagini simdiden gosteren KOCAYÜREK li küçük adamıda yanaklarından öpüyorum.Koçum benim.
sevgiler
 
Üst Alt