Kısa bir süre önce tesadüfen başka bir forumda gördüğüm bir mesaj üzerine bu foruma üye oldum.
Mesleki alanım itibariyle bu bölümdeki konuları okuduğumda ise bazı yorumlara hayret etmekten kendimi alamadım.
Örneğin bir veli "raporu nereden alacağım" diye soruyor.. Yanıt veren bir arkadaş, "sen ne uğraşıyorsun, bırak rehabilitasyon kurumu halletsin, dünyanın parasını kazanıyorlar" diye yanıt veriyor.
Bir diğer üye "servis ücretli mi" diye soruyor, yanıt verenler yine benzer şekilde yaklaşıyor.
O yüzden bazı şeylerin açığa kavuşturulması ve dürüstçe tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Özel Eğitim Kurumu, veli ve engeli olan çocuk birbirine bağlı bir yapıdır. Aralarında güven ilişkisi olmalıdır. Hizmeti veren rehabilitasyon merkezi, hizmeti alan ise velidir. Ortak paydaları ise bu hizmetten yararlanan yavrularımızdır.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezlerine "sırtımızdan para kazanıyorlar", "çok para kazanıyorlar", "işleri ne.. şunu da yapsınlar" benzeri eleştiriler getiren arkadaşlara bazı gerçeklerin daha iyi anlatılması gerek...
1. Türkiye genelinde 1500 civarında rehabilitasyon merkezi bulunmaktadır. Bu rakam gereken sayının neredeyse 10 da biridir.
2. Bu kurumlarda 25.000 civarı eğitimci olmak üzere 40.000 'e yakın insan çalışmaktadır.
3. Bu kurumlar açılmadan önce devletin özürlülere eğitim vermesi söz konusu olmamıştır.
4. Devletin kendi imkanlarıyla verdiği eğitimin hem daha niteliksiz, hem de çok daha pahalıya malolduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Rehabilitasyon Merkezleri talep ve eksikliği olduğu için ortaya çıkmıştır.
5. Bu kurumların büyük çoğunluğunun sahibi eğitimcidir, meslek elemanıdır ve bilfiil eğitimci olarak çalışmaktadır.. Yani büyük sermayedarlar tarafından veya cemaatler, dernekler, vakıflar tarafından kurulmuş yerler değildir.
6. Devletin ödediği ödeneğin %3'ü daha kaynakta ücretsiz öğrenci kontenjanı olarak kesilmektedir. %8'i KDV olarak kesilmektedir. %15'i Kurumlar vergisi veya Gelir vergisi olarak kesilmektedir!
7. Kurumlar, çalışan personelleri için devlet adına istihdam yaratarak büyük bir yükü sırtlamalarının yanı sıra, bu çalışanlar için maaşlarının %40'ına varan SSK primi ve gelir vergisi ödemekte, devlete katkı sağlamaktadır.
Uzun lafın kısası, kurumların veli adına aldığı ödemenin büyük bir kısmı zaten devlete geri dönmektedir!
Rehabilitasyon Merkezlerinin esas görevi eğitim vermektir. Ve bu eğitimi verirken güncel ve çağdaş yöntemleri kullanarak vermeleri arzu edilen yaklaşımdır. Servis sağlamak, kahvaltı veya yemek vermek, veliye rapor çıkartmak vs. gibi işlemler kurumların görevi değildir! Zaten devletin velilere yaptığı eğitim yardımı bu tür ekstra hizmetler için değil, EĞİTİM içindir.
Geçmiş yıllarda, kurumlar arası rekabetten de kaynaklanan bazı suistimallerin olduğu, olmadık vaadlerin yerine getirildiği, kurumlara kayıt yaptıran velilere para, kömür, gıda vs. gibi yardımlar dahi yapıldığı örneklere rastlamak mümkündür. Ancak, bu suistimallerde sadece ilgili kurumlar değil, bundan yararlanan velilerin de sorumluluğu olduğu akıldan çıkartılmamalıdır.
Bir veli olarak; rehabilitasyon merkezinden beklentiniz nedir?
a. İyi ve kaliteli eğitim, veya
b. Servis, yemek, rapor çıkartılması vs.
Tercihiniz birinci şık ise diğer hizmetlerin sağlanmasını beklemek doğru değildir. Eğer diğer şıkkın da sağlanmasını istiyorsanız birinci şık, yani nitelikli eğitimden fedakarlık ediyorsunuz demektir. Yaptığınız fedakarlık çocuğunuzla ilgilidir.. başka bir şey değil!
Bugün devletimizin bir çocuk için aylık ödediği ücret bireysel için 311TL'dir. Seans başına 39TL'dir. Eğer engeli olmayan bir çocuğunuz varsa ve özel ders aldırırsanız, öğretmene ödeyeceğiniz para bundan fazladır. Rehabilitasyon merkezleri ise bu para ile sadece öğretmen maaşını değil, vergileri, primleri, kirayı, malzemeleri, kırtasiyeyi, tuvalet kağıdını, fotokopileri, elektriği, suyu, ısınmayı vs. vs. vs. karşılamaktadır.
Kısacası, ortada kazanılan astronomik bir kazanç yoktur. Kaldı ki, eğitimin en zor alanında çalışan eğitimcilerimize ödenen bu ücretleri fazla görmek de ahlaka ve vicdana aykırıdır. Hepimizin bildiği gibi devlet okullarında öğretmenler sınıflarında tek bir özürlü çocuğun bulunmasına dahi çoğu kez tahammül edememektedir.
Tüm bu şartların yanı sıra, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon alanında tamamen deneyimsiz olan MEB'in mevzuatı da kurumlar için ayrı bir sorundur.. Öyle ki, bir genel müdürlüğün ak dediğine, diğer genel müdürlük sıklıkla kara diyebilmektedir. Çocuklar için düzenlenen eğitim raporlarında saçı olmayan çocuğa saçını tarama eğitimi gibi garabetler ortaya çıkabilmektedir.
Ödemelerle, eğitimin yetersiz olmasıyla, servis ücretleriyle, imkanı olmayan velilere sosyal yardımlar sağlanmasıyla vs. ilgili tüm sorunların çözümü veli ile rehabilitasyon merkezinin birlikte hareket etmesini gerektirir. Çünkü hedefler ortaktır. Ancak, güven ilişkisinin tesisinin kaçınılmaz olduğu bu şartlarda veliler ile kurumlar karşılıklı suçlama noktasına gelirse bundan kimsenin kazancı olmaz.. herkesin kaybı olur.
Tüm bu nedenlerle,
Sayın velilerin yanlış yönlendirilmesine yol açacak, "raporunu kurum çıkartsın" benzeri üstüne vazife olmayan yorumlardan kaçınılmasını, hedefin nitelik ve niceliğe yönelik belirlenmesini umduğumu belirtmek isterim.
Saygılarımla,
Mesleki alanım itibariyle bu bölümdeki konuları okuduğumda ise bazı yorumlara hayret etmekten kendimi alamadım.
Örneğin bir veli "raporu nereden alacağım" diye soruyor.. Yanıt veren bir arkadaş, "sen ne uğraşıyorsun, bırak rehabilitasyon kurumu halletsin, dünyanın parasını kazanıyorlar" diye yanıt veriyor.
Bir diğer üye "servis ücretli mi" diye soruyor, yanıt verenler yine benzer şekilde yaklaşıyor.
O yüzden bazı şeylerin açığa kavuşturulması ve dürüstçe tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Özel Eğitim Kurumu, veli ve engeli olan çocuk birbirine bağlı bir yapıdır. Aralarında güven ilişkisi olmalıdır. Hizmeti veren rehabilitasyon merkezi, hizmeti alan ise velidir. Ortak paydaları ise bu hizmetten yararlanan yavrularımızdır.
Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezlerine "sırtımızdan para kazanıyorlar", "çok para kazanıyorlar", "işleri ne.. şunu da yapsınlar" benzeri eleştiriler getiren arkadaşlara bazı gerçeklerin daha iyi anlatılması gerek...
1. Türkiye genelinde 1500 civarında rehabilitasyon merkezi bulunmaktadır. Bu rakam gereken sayının neredeyse 10 da biridir.
2. Bu kurumlarda 25.000 civarı eğitimci olmak üzere 40.000 'e yakın insan çalışmaktadır.
3. Bu kurumlar açılmadan önce devletin özürlülere eğitim vermesi söz konusu olmamıştır.
4. Devletin kendi imkanlarıyla verdiği eğitimin hem daha niteliksiz, hem de çok daha pahalıya malolduğu herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Rehabilitasyon Merkezleri talep ve eksikliği olduğu için ortaya çıkmıştır.
5. Bu kurumların büyük çoğunluğunun sahibi eğitimcidir, meslek elemanıdır ve bilfiil eğitimci olarak çalışmaktadır.. Yani büyük sermayedarlar tarafından veya cemaatler, dernekler, vakıflar tarafından kurulmuş yerler değildir.
6. Devletin ödediği ödeneğin %3'ü daha kaynakta ücretsiz öğrenci kontenjanı olarak kesilmektedir. %8'i KDV olarak kesilmektedir. %15'i Kurumlar vergisi veya Gelir vergisi olarak kesilmektedir!
7. Kurumlar, çalışan personelleri için devlet adına istihdam yaratarak büyük bir yükü sırtlamalarının yanı sıra, bu çalışanlar için maaşlarının %40'ına varan SSK primi ve gelir vergisi ödemekte, devlete katkı sağlamaktadır.
Uzun lafın kısası, kurumların veli adına aldığı ödemenin büyük bir kısmı zaten devlete geri dönmektedir!
Rehabilitasyon Merkezlerinin esas görevi eğitim vermektir. Ve bu eğitimi verirken güncel ve çağdaş yöntemleri kullanarak vermeleri arzu edilen yaklaşımdır. Servis sağlamak, kahvaltı veya yemek vermek, veliye rapor çıkartmak vs. gibi işlemler kurumların görevi değildir! Zaten devletin velilere yaptığı eğitim yardımı bu tür ekstra hizmetler için değil, EĞİTİM içindir.
Geçmiş yıllarda, kurumlar arası rekabetten de kaynaklanan bazı suistimallerin olduğu, olmadık vaadlerin yerine getirildiği, kurumlara kayıt yaptıran velilere para, kömür, gıda vs. gibi yardımlar dahi yapıldığı örneklere rastlamak mümkündür. Ancak, bu suistimallerde sadece ilgili kurumlar değil, bundan yararlanan velilerin de sorumluluğu olduğu akıldan çıkartılmamalıdır.
Bir veli olarak; rehabilitasyon merkezinden beklentiniz nedir?
a. İyi ve kaliteli eğitim, veya
b. Servis, yemek, rapor çıkartılması vs.
Tercihiniz birinci şık ise diğer hizmetlerin sağlanmasını beklemek doğru değildir. Eğer diğer şıkkın da sağlanmasını istiyorsanız birinci şık, yani nitelikli eğitimden fedakarlık ediyorsunuz demektir. Yaptığınız fedakarlık çocuğunuzla ilgilidir.. başka bir şey değil!
Bugün devletimizin bir çocuk için aylık ödediği ücret bireysel için 311TL'dir. Seans başına 39TL'dir. Eğer engeli olmayan bir çocuğunuz varsa ve özel ders aldırırsanız, öğretmene ödeyeceğiniz para bundan fazladır. Rehabilitasyon merkezleri ise bu para ile sadece öğretmen maaşını değil, vergileri, primleri, kirayı, malzemeleri, kırtasiyeyi, tuvalet kağıdını, fotokopileri, elektriği, suyu, ısınmayı vs. vs. vs. karşılamaktadır.
Kısacası, ortada kazanılan astronomik bir kazanç yoktur. Kaldı ki, eğitimin en zor alanında çalışan eğitimcilerimize ödenen bu ücretleri fazla görmek de ahlaka ve vicdana aykırıdır. Hepimizin bildiği gibi devlet okullarında öğretmenler sınıflarında tek bir özürlü çocuğun bulunmasına dahi çoğu kez tahammül edememektedir.
Tüm bu şartların yanı sıra, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon alanında tamamen deneyimsiz olan MEB'in mevzuatı da kurumlar için ayrı bir sorundur.. Öyle ki, bir genel müdürlüğün ak dediğine, diğer genel müdürlük sıklıkla kara diyebilmektedir. Çocuklar için düzenlenen eğitim raporlarında saçı olmayan çocuğa saçını tarama eğitimi gibi garabetler ortaya çıkabilmektedir.
Ödemelerle, eğitimin yetersiz olmasıyla, servis ücretleriyle, imkanı olmayan velilere sosyal yardımlar sağlanmasıyla vs. ilgili tüm sorunların çözümü veli ile rehabilitasyon merkezinin birlikte hareket etmesini gerektirir. Çünkü hedefler ortaktır. Ancak, güven ilişkisinin tesisinin kaçınılmaz olduğu bu şartlarda veliler ile kurumlar karşılıklı suçlama noktasına gelirse bundan kimsenin kazancı olmaz.. herkesin kaybı olur.
Tüm bu nedenlerle,
Sayın velilerin yanlış yönlendirilmesine yol açacak, "raporunu kurum çıkartsın" benzeri üstüne vazife olmayan yorumlardan kaçınılmasını, hedefin nitelik ve niceliğe yönelik belirlenmesini umduğumu belirtmek isterim.
Saygılarımla,