Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.
Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.
Bu ressamın eserlerini ben çok sevdim.Niye derseniz ?
Hıncal Uluç' Alıntı:[size=6]Sanatın içine etmek üzerine..[/size]
[size=4]Geçen hafta bir yazımın başlığı "Putin'in kıçını yalamak" üzerine idi.. Yazıya da "Başlık sert oldu, ama dikkati şiddetle çekmek için şart oldu" diye giriyordum. Sevgili editörüm Fikret gerçekten sert bulmuş. Gazeteden çıkınca beni bulmak zordur. Cep telefonu taşımam.. Dünyayı aramış. Yok.. Fatih'e gitmiş.. En köşeli yazılar yazarı Fatih, Genel Yayın Müdürü şapkası ile bakınca olaya "Evet sert" demiş.. Başlığı değiştirmişler.. Yumuşacık olmuş, ama sert giriş kalmış, ben de o yumuşak başlığa "Sert" diyen kibarım durumuna düşmüşüm..
Bu yüzden bugün başlığı "Sanatın içine işemek" diye atmadım.. Aslında tam da o..
Hani Melih Gökçek tarihe geçmişti ya, "Böyle sanatın içine tükürürüm" diye.. Bunu görse "İşerim böyle sanata" derdi..
Veeee..
Yerden göğe de haklı olurdu..
Çünkü bu sanat bir pisuar.. Yani hani umumi tuvaletlerde içine ayakta edilen nesne..
Marcel Duchamp adlı bir sanatçı (!) Paris'in ünlü Pompidou Kültür Merkezi'nde (Bak şimdi rahmet diledi işte.. Kuzen Ahmet (Kışlalı) gezdirmişti bana bu çok ilginç kültür merkezini yapıldığı 60'lı yıllarda..) açılan Dada sergisine "Fountain/ Çeşme) adıyla getirmiş bu pisuarı koymuş..
Yani heykel falan değil.. Elleri ile çamurdan, ya da porselenden falan yapmamış.. Kendi katkısı, çarşıya gitmek, bir banyo levazımatçısından parayı bastırıp pisuarı satın almak.. Sonra da getirip sergiye koymak, Çeşme diye isim takıp..
Efendim bunun neresi sanat?..
Şurası sanat..
Efendim sanat yapmak değil, düşünmekmiş..
"Ulan bu nasıl sanat, bunu ben de yaparım" deyince "Yapsaydın" diyorlar.. Yapıyorsun.. "Geçti" diyorlar.. "Daha önce yapıldı.. Sen başka şey bulmalısın.."
Buldum vallahi.. Avrupalı bizim alaturka helayı pek bilmez.. Böyle bir hela taşını kapıp, gelecek yıl Pompidou Center'da alacağım soluğu.. Heykelimin adı da "Kuyu" olacak!.. Yanına da bir Antep işi İbrik koyarsam hele..
Neyse konuya dönelim..
Marcel Duchamp'ın sergideki Çeşme sanatının içine Pierre Pinoncelli diye birisi gelmiş işemiş.. Resmen içine işemiş sanatın yani.. Sonra da elindeki çekiçle kenarına bir kocaman oturtmuş ve kıyamet kopmuş..
Önce polis duruma el koymuş, sonra sanatçıların tartışması başlamış..
77 yaşındaki Pierre demiş ki.. "Ben bir performans sanatçısıyım. Bu heykele işemek ve sonra çekiçle kırmak da bir performans sanatıdır.."
Polisin aklı bu savunmaya yatmış yatmasına da, savcı davayı açmış. 26 ocakta mahkeme var..
Sergiye pisuar koymak sanat.. Onun içine işemek de sanat..
Etmiş de bir başka tartışma daha çıkmış ortaya..
Ülkenin en ünlü kültür merkezinde, onca koruma adamı ve koruma önlemi arasında bir sanat eserinin içine işeniyorsa, ülkenin öteki kültürel zenginlikleri acaba gerektiği gibi korunuyor mu?..
Mona Lisa, 1911'de çalınmadı mı?.. 1956 da taşlanmadı mı?.. Şimdi 3.5 santimlik bir kırılmaz camın arkasında ama, ne kadar emniyette?..
Haberi ve yorumları Herald Tribune'dan izledim..
Çeşme, eski tartışmayı da yeniden alevlendirmiş..
"Sanat nedir?.."
Bizim Erhan İşözen mimar "Güzel Sanatlar akademisinde figür çizemeyip arka kapıdan mezun olanların yarattığı sanat türü" der, Modern Sanat için.. Vallahi haklı.. Picasso sergisine gidince görüyorsunuz farkı.. Adam figürlerin en güzellerini boyamış, ondan sonra bozmaya başlamış.. Eskiyi yapamadığı için değil, yapmaktan ve görmekten bıktığı için geçmiş Modern Sanat'a..
Siz hafta boyu tartışa durun.. Konunun devamını gelecek hafta getireceğim, gene neşeli bir yazı olacak...
Kaynak: SABAH
[/size]
Hıncal Uluç' Alıntı:[size=6]Pisuar heykelse eğer, sanat nedir o zaman!..[/size]
[size=4]Geçen hafta yazdık.. Adam çarşıdan bir pisuar satın almış, getirmiş Dada sergisine heykel diye koymuş.. "Çeşme" diye ad vererek..
Bir performans sanatçısı da gelmiş sergiye, işemiş pisuara.. "Pisuar heykelse eğer, benim yaptığım da performans sanatı" diye.. Şimdi 26 ocakta mahkeme karar verecek, neyin, nasıl sanat olduğuna..
Ama sanatçılar arasında tartışma çoktan başladı bile.. Bu tartışma sayesinde, ben de Modern Sanatın ilginç yapıtlarına, ilginç tepkileri öğrenme fırsatı buldum, yabancı basından.. Size nakletmezsem, ölürüm..
1999'da Londra'daki bir sergiye Tracey Emin adlı sanatçı "Yatağım" adlı eseri ile katılmış. Manzara şu.. Ortada bir darmadağın yatak.. Etrafında boş içki şişeleri, oraya buraya atılmış kirli iç çamaşırları ve kullanılmış prezervatifler..
İki Çinli sanatçı kendilerini cumburlop yatağa atmışlar.. "Bu da performans sanatı" diye..
2001 de, Michael Landy adlı sanatçı, "Bunalım" adlı bir sergi açmış Londra'da.. Sergide ne mi var?.. Landy'nin o güne dek yarattığı bütün sanat eserleri. Artı arkadaşlarının hediye ettiği, başka sanatçıların eserleri.. Peki Bunalım ne?.. Landy tüm bu eserleri paramparça etmiş ve boş bir mağazaya saçmış.. Sergi bu!..
1994'teki gene Londra Modern Sanat Sergisi'nde Damien Hirst, kimyasal bir sıvı içinde sakladığı ölü kuzunun kavanozunu koymuş ortaya.. Sanat diye.. Ve bir performans sanatçısı da gelip kırmızı mürekkep püskürtmüş kavanoza.. "Bu da sanat" diye..
2001 yılında gene bu Hirst, bir başka eseri ile gelmiş sergiye.. Yarı dolu kahve fincanları, içi izmarit ve kül dolu tablalar, bira şişeleri falan.. Ertesi sabah gelmişler hiçbiri yok. Ortalık tertemiz.. Akşam sergi kapanınca, temizlikçiler gelmiş, ortalığı temizlemişler meğer..
En çarpıcı sanat eylemi, Kolombiya'nın başkenti Cali'de 2002 yılında gene bu Hirst, bir başka eseri ile gelmiş sergiye.. Yarı dolu kahve fincanları, içi izmarit ve kül dolu tablalar, bira şişeleri falan.. Ertesi sabah gelmişler hiçbiri yok. Ortalık tertemiz.. Akşam sergi kapanınca, temizlikçiler gelmiş, ortalığı temizlemişler meğer..
En çarpıcı sanat eylemi, Kolombiya'nın başkenti Cali'de 2002 yılında gerçekleşmiş. Performans sanatları üzerine düzenlenen sokak festivalinde gerçekleştirilen gösteri müthiş..
Cali'de yaygın haldeki adam kaçırma eylemlerini protesto için İngrid Betancourt adlı sanatçının gösterisinin sanat değerini tartmak zor. Ama protestosu tarihe geçmiş. Sanatçı küçük parmağını kesmiş, onu kalem gibi kullanarak, akan kanla, beyaz duvara adam kaçırmaları gerçekleştiren Terör örgütünün adının yazmış.. FARC!..
Peki işe yaramış mı, protesto.. Ne gezer!. Gerillalar bu defa Betancourt'u kaçırmışlar.. Bugüne kadar da salıvermiş değiller. Hala rehin tutuyorlar.
Pisuar ve onun içine işeme sanatının mahkemesine birkaç gün var.
Marcel Duchamp'ın eserinin içine işeyen, Pierre Pinoncelli, "Pisuarı yapay yaratılan bu ikonik statüsünden kurtarıp, asli görevine iade ettim" diyor..
Bakalım mahkeme ne diyecek?..
Kaynak: SABAH
[/size]
[size=4] ...
Efendim sanat yapmak değil, düşünmekmiş..
"Ulan bu nasıl sanat, bunu ben de yaparım" deyince "Yapsaydın" diyorlar.. Yapıyorsun.. "Geçti" diyorlar.. "Daha önce yapıldı.. Sen başka şey bulmalısın.."
... [/size]
Pegasus' Alıntı:... Tabiki siz onu anlattıktan sonra birileri çıkıp"aaa ne kadarda basitmiş" diyebilir. ...
andante' Alıntı:[size=4]Hiç birimiz kalkıp; " kardeşim ben bu konuda bir fikre sahip değilim, bu sebeple susmayı tercih ediyorum " demez....[/size]
andante' Alıntı:[size=4]...
Bu sebeple sevgili baben, Hıncalmış falanmış gibi kişilerde akıllarına gelenleri söyleyecektir. Şaşırmam..[/size]
andante' Alıntı:[size=4]Gördün mü bak sevgili baben, sessizliğimin bir amacı varmış, seni seviyorum....[/size]