içimdeki deniz
merhaba bulent,
uzun zamandir uzaktim bu platformdan. geldim yazını gördüm. sonra da oldukça uzun zaman önce gelen mesajını.
ne desen düşünce ve duygularıma tercüman oluyorsun. yine öyle olmuş. ufak bir iki ekleme yapmak istiyorum.
sana yazılanların tamamını okuyamadım, belki bahseden olmuştur. sanırım 2-3 yıl önceydi. "içimdeki deniz" filmini izlediğim gün. o güne kadar yazındaki düşüncelerden farklı bir sözcüğü bile aklıma getirmezdim. ama içimdeki deniz'i izlediğimde yaşama bambaşka bir pencereden daha bakmayı başardığımı düşünüyorum, yani filmin başarısı bu.
ölüm çok farklı bir tartışma konusu. ötenazi keza öyle. engel/sakatlık konusunda filmdeki kahramanın düşünceleri bizim düşüncelerimizden farklı değildi bence. ama mesele sakatlığa indirgenmeyecek kadar farklı bir uzamdaydı. yaşamla alış verişini tamamlamak. oysa onu, basit bir köylü kadından başka kimse anlamadı. onun ve çevresindeklerin durumu, bugün bizim, herhangi bir engellinin, ve onu engelli olarak yaftalayan toplumun durumundan farklı değildi.
ölmek isteyen resim öğretmenini de bu anlamda kimsenin anladığını düşünmüyorum. ölümü tercih etmek konusunda onunla aynı düşünde değilim, ama seçimine büyük saygı duyuyorum. onu anlamaktan uzak ve ona acıyan toplumun aynı şeyi bize yaparken böyle bir topluma tüm gücü karşı duran, savaşan tüm engelli arkadaşlarıma duyduğum saygı gibi.
senin yazılarınsa, dünyaya açılan pencerelerimi her seferinde çoğaltıyor. çoğalıyorum. daha sık uğramaya çalışacağım.
yüreğine sağlık...
merhaba bulent,
uzun zamandir uzaktim bu platformdan. geldim yazını gördüm. sonra da oldukça uzun zaman önce gelen mesajını.
ne desen düşünce ve duygularıma tercüman oluyorsun. yine öyle olmuş. ufak bir iki ekleme yapmak istiyorum.
sana yazılanların tamamını okuyamadım, belki bahseden olmuştur. sanırım 2-3 yıl önceydi. "içimdeki deniz" filmini izlediğim gün. o güne kadar yazındaki düşüncelerden farklı bir sözcüğü bile aklıma getirmezdim. ama içimdeki deniz'i izlediğimde yaşama bambaşka bir pencereden daha bakmayı başardığımı düşünüyorum, yani filmin başarısı bu.
ölüm çok farklı bir tartışma konusu. ötenazi keza öyle. engel/sakatlık konusunda filmdeki kahramanın düşünceleri bizim düşüncelerimizden farklı değildi bence. ama mesele sakatlığa indirgenmeyecek kadar farklı bir uzamdaydı. yaşamla alış verişini tamamlamak. oysa onu, basit bir köylü kadından başka kimse anlamadı. onun ve çevresindeklerin durumu, bugün bizim, herhangi bir engellinin, ve onu engelli olarak yaftalayan toplumun durumundan farklı değildi.
ölmek isteyen resim öğretmenini de bu anlamda kimsenin anladığını düşünmüyorum. ölümü tercih etmek konusunda onunla aynı düşünde değilim, ama seçimine büyük saygı duyuyorum. onu anlamaktan uzak ve ona acıyan toplumun aynı şeyi bize yaparken böyle bir topluma tüm gücü karşı duran, savaşan tüm engelli arkadaşlarıma duyduğum saygı gibi.
senin yazılarınsa, dünyaya açılan pencerelerimi her seferinde çoğaltıyor. çoğalıyorum. daha sık uğramaya çalışacağım.
yüreğine sağlık...